Mesajı Okuyun
Old 15-10-2003, 23:26   #34
ege

 
Varsayılan

yaşam bir tiyatro mudur?
bu tiyatroda oyuncu -seyirci mi vardır?

Bence sayın Karaca ;
bireysel kimliğimizde baktığımıza ,yaşam tiyatrosunun sadece oyuncularıyız biz.
Edindiğimiz kimlikler, üstlendiğimiz roller,bulunduğumuz toplumun bir parçası olmaya zorlamakta sadece bizi.
anne-baba- avukat- doktor-işçi-dilenci...her ne isek üstlendiğimiz rolü iyi oynamak zorunda bırakıyor.

Rollerimizi seçmekte özgürmüyüz peki?
kadın-yada erkek olmayı seçmediğimize göre en baştan kadın yada erkek olmanın öğretilmişliklerini ezberlemek zorundayız.
toplum dersini iyi ezberlemiş bir öğretmendir çünkü. öğretir.

sonrasındaki rollerimizi ise seçme şansımız ne kadar?
seçme şansı özgürlüktür çünkü.
sunulan seçeneklerden mi seçiyoruz, kendimiz mi seçenek belirliyoruz?
pratik yaşam bana hiç de öyle gelmiyor.
Örneğin ben eczacı olmak için sınavlara girdim ama tombaladan hukuk çıktı..
toplumsal kimliğimiz ve rolümüz belirlendikten sonra kendimiz için belirleyebildiklerimiz de ancak bu ölçütler içinde ..
bana kalırsa "seyircisi" olmayan bir tiyatro bu. hepimiz sadece sahne alıyoruz.

Sn Sehber, kulis varsa farkındalık da vardır demiş.
evet buna bende katılıyorum.Çünkü farkındalık aynı zamanda "nerdeyim" sorusunu getirir. yakamıza taktığımız kimlikleri kendimizle özdeşleştirmeyi önler.. tam da burda özgürlüğün ifadesi ortaya çıkar.

sonradan alıntıladığım yazıda
dışarıda kalan/bırakılanlar içinde toplumsal yaşamın dışına itilenlerden daha çok ,toplumsal paradigmanın kurucularının konumları ilgimi çekmişti..

Toplumsal paradigmanın "öteki" olarak tanımlandırdığı davranış biçimleri(belki de biçilen rolleri düzgün oynamayanlar),
ve paradigma karşıtı olarak duranın kendisinin bir süre sonra paradigma kurucusuna dönüşmesi gerçeği de ilginç ti.
Kuliste kendisiyle kalan insanın kimlere özgürlük ölçütü öğretirken kimlere gardiyanlık yaptığını da düşünmesi diye kendimce ifade ettiğim de buydu.
Yine seneca'ya dönersek;
düşünceleri ile toplumsal paradigmaya karşı çıkan, ve öteki konumundaki bir insan.
Ama kendi paradigmasının kurucusu olduktan sonra kendi inançları için yaşamını bile feda edebilen sıkı bir korumacı..

bu bağlamda ölme özgürlüğü-yaşama özgürlüğü ile çelişmekte
ve özgürlük yine askıda bir soru olarak kalmakta
derim

sesli düşünüyorum.