| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				iNCE ZEKA !
			 
			 
			
		
		
		
		iNCE ZEKA ! 
 
Aaron Hacker'in emlak bürosunun önünde New York plakalı kırmızı, spor 
bir 
araba durdu. 
Arabadan inen şişman adam,büroya doğru yürüdü. Sıcaktan ter, ince 
elbisesinin üstüne kadar çıkmıştı.50 yaşında 
görünüyordu. Yüzü heyecandan kızarmış,fakat kısık gözlerindeki 
kararlı, 
donuk bakış değişmemişti. 
 
İçeriye girince başıyla Aaron'a selam verdi. "Bay Hacker?" 
 
Aaron gülümseyerek,"evet benim,sizin için ne 
yapabilirim.Bay..?" 
 
Şişman adam, "Dill" diyerek kendisini tanıttı."Zamanım 
çok az,hemen konuya 
girsek iyi olacak." dedi. 
 
"Benim için de iyi olur Bay Dill. İlgilendiğiniz belli bir yer 
var mı?" 
 
"Doğrusunu isterseniz,evet. Kasabanın kenarındaki eski 
bina." 
 
"Sütunlu ev mi?" 
 
"Ta kendisi.Yanılmıyorsam üzerinde SATILIK tabelası var." 
 
Aaron kuru bir sesle,"Evet." Dedi.Bizim satış 
listemizdedir." Kalınca bir 
defterin yapraklarını karıştırdı. 
Sonra daktilo ile yazılmış bir sayfayı işaret etti: 
 
"160 yıllık bina.8 odası,2 banyosu,otomatik gaz fırını,geniş 
terasları,çevresinde ağaçları var.Çarşıya,okula 
yakın.750.000 dolar."diye okudu ve ekledi: 
 
"Hala ilgileniyor musunuz?" 
 
Adam oturduğu yerde rahatsız olmuş gibi kıpırdandı."Neden 
olmasın. Olumsuz 
bir yanı mı var?" 
 
Aaron,"Aslına bakarsanız," dedi."Bu evi defterime 
yalnızca yaşlı Sade 
Grim'in hatırı için kaydettim. 
Ev asla onun istediği kadar etmez.Uzun zamandır onarım görmemiş çok 
eski 
bir 
binadır. Kirişlerden kimi bir kaç yıl 
içinde çökecek durumda. Bodrumu ise yılın yarısında su ile 
doludur." 
 
"Öyleyse sahibesi neden bu kadar çok istiyor." 
Aaron omuz silkti."Herhalde kendisi için manevi değeri olacak. 
Çok eskiden 
beri ailesine aitmiş." 
 
Şişman adam gözlerini yerde gezdirdi. "Bu çok kötü." dedi. 
Başını kaldırıp 
Aaron'a baktı ve çekingen 
bir biçimde gülümsedi. 
 
"Hoşuma gitmişti.O,nasıl söylesem bilemiyorum,tam aradığım 
evdi." 
 
Aaron güldü. "100.000 dolara belki iyi bir alışveriş olurdu 
ama,750.000 
dolara... 
Sanırım Sade'in düşüncesini de anlıyorum. Hiç bir zaman fazla parası 
olmadı.Kendisine kentte çalışan oğlu bakıyordu. Sonra adam 5 yıl önce 
öldü. 
Onun için ev satmanın akıllıca bir iş olacağını biliyor.Fakat gönlü 
bir 
türlü evden ayrılmaya razı olamıyor.Bu yüzden eve kimsenin almaya 
yanaşamayacağı bir fiyat koyuyor. 
Böylece kendini avutuyor." 
 
Üzgün bir ifade ile başını salladı. 
"Dünya ne kadar garip değil mi?" 
 
Dill soğuk bir sesle "Evet." dedi.Sonra ayağa kalktı. 
 
"Kendisini bulup fiyatı biraz düşürmesini isteyeceğim." 
 
Otomobilini Bn.Grim'in evinin önündeki yıkık dökük çürümüş tahta 
parmaklıkların önüne park etti. 
Evin çevresini tümüyle yabani otlar kaplamıştı. 
 
Kapıya çıkan kadın kısa boylu,beyaz saçlı idi. Yüzündeki hatlar, küçük 
inatçı görünüşlü çenesine kadar iniyordu. 
Havanın sıcak olmasına karşın sırtında kalın,yün bir örme hırka vardı. 
 
"Bay Dill olmalısınız."dedi, 
 
"Aaron Hacker buraya gelmekte olduğunuzu telefonda söyledi.İçeri 
girmez 
misiniz?" 
 
Dill,"İçerisi korkunç derecede sıcak." diye söylendi. 
 
"Öyleyse içeri girin. Buzluğa biraz limonata koymuştum. 
İçeriz." 
 
İçerisi loş ve serindi. Pancurlar kapatılmıştı. Eski tarz geniş 
koltuklarla 
döşenmiş büyük bir salona girdiler. 
Yaşlı kadın ellerini sıkı kenetleyerek sallanan bir sandalyeye oturdu. 
 
Şişman adam öksürdü. "Bn. Grim,az önce emlakçınız ile 
konuştum." 
 
Kadın,"Tümünden haberim var." diye sözünü kesti. 
 
"Aaron fikrimi değiştirebileceğiniz düşüncesi ile sizi buraya 
yollamakla 
akılsızlık etmiş. 
Doğrusunu isterseniz amacımın bu olduğuna da pek emin değilim." 
 
"Bayan Grim,sizinle biraz konuşabileceğimi sanmıştım." 
 
Bn. Grim sallanan sandalyesini gıcırdatarak arkasına yaslandı. 
 
"Konuşmak için para alınmaz,ne istiyorsanız söyleyin." 
 
"Evet,haklısınız." Adam beyaz bir mendille yüzünün terini 
sildi. 
 
"İzin verirseniz anlatayım. Bir iş adamıyım. Bekarım. Uzun 
yıllar çalıştım 
ve iyi bir servet yaptım. 
Artık dinlenmeyi hak ettim.Yaşamımın sonlarını geçirebileceğim sakin 
bir 
yer 
arıyorum.Burayı 
sevdim.Bir kaç yıl önce Albany'ye giderken buradan geçmiştim. O zaman 
bir 
gün 
buraya yerleşebileceğimi düşünmüştüm. Bugün kasabadan tekrar 
geçerken,burayı 
 
gördüm.Tam istediğim yerdi." 
 
"Burayı ben de severim, Bay Dill.Böyle oldukça yüksek bir fiyat 
isteyişimin 
nedeni de bu zaten." 
 
Dill gözlerini kaldırıp yaşlı kadına baktı. "Oldukça yüksek bir 
fiyat değil 
mi? 
Kabul etmelisiniz ki Bn.Grim,bu günlerde böyle bir ev en 
fazla..." 
 
"Yeter." diye bağırdı kadın."Bay Dill bu konuda 
sizinle kesinlikle 
tartışmak 
istemiyorum. Eğer istediğim parayı 
vermeyecekseniz,üzerinden durmayalım." 
 
"Fakat,Bn. Grim." 
 
"İyi günler Bay Dill." 
 
Adamın da aynı şeyleri yapmasını belirten bir tavırla ayağa kalktı. 
Fakat 
adam kalkmadı. 
 
"Bir dakika bayan,delilik olduğunu biliyorum ama,istediğiniz 
parayı 
ödeyeceğim." 
 
Yaşlı kadın uzun süre adama baktı."Emin misiniz, Bay Dill? 
 
"Kesinlikle,yeterince param var. Eğer evi satmanızın tek yolu 
buysa, parayı 
alacaksınız." 
 
Grim hafifçe gülümsedi. 
 
"Sanırım limonata iyice soğumuştur.Size getireyim. Siz içerken 
ben de evi 
anlatırım." 
 
Kadın elinde tepsi ile geriye döndüğünde Dill yine mendille alnındaki 
terleri siliyordu. 
Limonatayı zevkle yudumlamaya başladı. 
 
Yaşlı kadın sallanan sandalyesine yaslanırken "Bu ev." Diye 
söze başladı. 
 
"1902'den beri aileme aittir.Kasabadaki en sağlam ev olmadığını 
da 
biliyorum. 
Oğlum Michael doğduktan sonra bodrumum su bastı. O günden bu yana da 
bir 
türlü kurutamadık. 
Aaron bazı yerlerin çürüdüğünü de söylüyor.Yine de bu eski evi 
severim.Bilmem anlatabiliyor muyum?" 
 
Dill,"Evet." dedi. 
 
"Michael 9 yaşında iken babası öldü.Ondan sonra sıkıntılar 
başladı.Michael 
belki de benden çok babasını özlüyordu. 
Çok vahşi ve haşin bir çocuk olmuştu.Liseyi bitirince kasabayı 
terkedip 
kente gitti.Çok hırslı bir insandı. 
Kentte ne yaptığını bilmiyorum. Fakat başarıya ulaşmış olmalıydı.Bana 
düzenli para gönderirdi." 
 
Gözleri nemlenmişti. 
 
"Kendisini 9 yıl görmedim.Dokuz yıl sonra geldiğinde başı dertte 
idi. 
Zayıf ve yaşlanmış bir durumda bir gece yarısı çıka geldi.Yanında 
ufak,siyah 
bir valizden başka bir şey yoktu. 
Valizi elinden almak istediğim zaman bana vurdu. Bana,annesine vurdu. 
Ertesi 
gün bir kaç saat için evi terketmemi 
söyledi. Ne yapmak istediğini açıklamadı. Döndüğümde valiz ortadan yok 
olmuştu." 
 
Şişman adam gözlerini limonata bardağına dikmiş öylece dinliyordu. 
 
"O gece evimize bir adam geldi. İçeriye nasıl girdiğini 
bilmiyorum. 
Michael'ın odasından sesler duydum. Oğlumun içinde bulunduğu 
tehlikenin ne 
olduğunu 
öğrenmek istiyordum.Kapının arkasından dinlemeye çalıştım.Fakat 
yalnızca 
bağrışmalar tehditler ve..." 
 
Bir an durakladı. Omuzları sarsılıyordu. 
 
"...ve bir silah sesi duydum." Diye devam etti. 
"İçeriye girdiğim zaman 
yatak odasının penceresi açıktı ve 
yabancı gitmişti. Michael'ım da yerde yatıyordu. Ölmüştü. Tüm bunlar 
bundan 
5 yıl önce 
oldu. Ondan sonra polis bana olanları anlattı. Michael ve tanımadığım 
o 
adam 
birçok suç işlemişler. 
Bir sürü yerlerden bir kaç milyon dolar çalmışlar. Michael parayı alıp 
kaçmış. 
Parayı bu evde,hala bilemediğim bir yerde saklamıştı. Sonra diğer adam 
hissesini almak için oğlumu arayıp 
bulmuştu. Paranın yok olduğunu görünce de oğlumu öldürmüştü." 
 
Başını kaldırıp adama baktı. 
 
"İşte o zaman evimi 750.000 dolara satışa çıkardım.Bir gün 
oğlumun 
katilinin 
 
döneceğini biliyordum. O bir gün gelip fiyat ne olursa olsun evi almak 
isteyecekti. 
Bütün yapacağım,yaşlı bir kadının köhne evine bu kadar çok para 
vermeye 
razı 
olacak 
adamı buluncaya kadar beklemekti." 
 
Sandalyesini ağır ağır sallıyordu. 
 
Dill bardağı yere bıraktı,diliyle dudaklarını yaladı."Uf!" 
dedi.Bu limonata 
çok acı..." 
 
Bakışları canlılığını kaybetti, hafif titreme ile başı,omuzunun 
üzerine 
cansız düştü.... 
 
 
Give Justice A Hand 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |