Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6100 S.lı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - Son Eklenen Şerhler

6100 S.lı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - Son Eklenen Şerhler

 Bilgi  [HMK. 111] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında uygulaması son derece yoğun olan terditli dava kurumunun yasal çerçevede bir tanımı yapılmış ve terditli davanın hukukumuzda caiz olduğu konusundaki tereddüt tümüyle giderilmiştir. Bu düzenleme çerçevesinde davacının, aynı davalıya karşı olan birden fazla talebini aralarında aslîlik–ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi hâlinde ortada bir terditli davanın bulunduğundan söz edilecektir. Terditli davanın varlığı için gereken şartları...
(Şerh No: 10067 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 110] Madde Gerekçesi
Bu maddede, Türk hukuk uygulamasında son derece önemli bir yeri bulunan kümülatif dava yığılması Tasarıda benimsenen adıyla “davaların yığılması” kurumu düzenlenmiştir. Davacının, aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslîlik–ferîlik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava çeşidinde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eşdeğer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir...
(Şerh No: 10066 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 109] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, kısmî dava kurumunun ne zaman işlerlik kazanabileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme çerçevesinde, talep konusu niteliği itibarıyla bölünebiliyor ise onun sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülmesi mümkün olacaktır. Alacağın tamamı aynı hukukî ilişkiden doğup, şimdilik sadece bir kesimi dava ediliyorsa kısmî davadan söz etmek gerekecektir. Bu dava çeşidine müracaat edebilmek için, talebin konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olması ger...
(Şerh No: 10065 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 108] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, inşaî dava kurumunun yasal çerçevede tanımı yapılmıştır. İnşaî dava, yeni bir hukukî durumun yaratılmasını, mevcut bir hukukî durumun içeriğinin değiştirilmesini ya da onun tümüyle ortadan kaldırılmasını hedefleyen bir dava çeşididir. Maddenin ikinci fıkrasında ise inşaî davaların, ancak, bir inşaî hakkın dava yoluyla kullanılmasının zorunlu olduğu hâllerde işlerlik kazanacağı hususu açıkça hükme bağlanmıştır. Bu hâllerin neler olduğunu maddî hukuk gösterecektir....
(Şerh No: 10064 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 106] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, tespit davalarıyla ilgili genel bir tanımlamaya yer verilmiş ve ikinci ve üçüncü fıkralarında ise tespit davasının açılabilmesi için varlığı gereken şartların neler olduğuna açıkça işaret edilmiştir. Bu çerçevede, bir hakkın yahut hukukî ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut da bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesini hedefleyen davalara, tespit davası denir. Tespit davaları, uygulamada sıkça müracaat edilen bir dava türüdür. Çoğu kere de bir geçic...
(Şerh No: 10063 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 105] Madde Gerekçesi
Bu maddede, hukuk uygulaması bakımından son derecede önem taşıyan ve sıklıkla kendisine müracaat edilen bir dava çeşidi olan, eda davalarına ilişkin genel bir düzenleme getirilmiştir. Eda davaları, davalının bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkum edilmesini hedefleyen bir dava çeşididir. Buradaki “yapmamaya” ibaresinin kapsamına bir şeyi yapmaktan kaçınma eski deyişle “içtinap etme” hâli de dahildir.
(Şerh No: 10062 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 104] Madde Gerekçesi
Adli tatile tâbi olmayan dava ve işler açısından, sürelerin işleyeceği açıktır. Bu maddede, adli tatile tâbi olan, yani adli tatilde görülemeyecek dava ve işlerdeki süreler açısından tatilin etkisi düzenlenmektedir. Ayrıca, burada kastedilen, maddî hukuka ait süreler olmayıp, örneğin; zamanaşımı gibi, usul hukukundaki sürelerdir. Hükme göre, adli tatilde görülemeyecek olan dava ve işlere ilişkin sürelerin bitim tarihi tatile rastlar ise bu süreler tatilin bittiği günden itibaren yedi gün ("bi...
(Şerh No: 10061 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:31)

 Bilgi  [HMK. 102] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun kabul edildiği tarih itibarıyla, ülkemizde insanların çoğunun tarımla uğraşması dolayısıyla yaz aylarında çiftçilikle ilgili çalışmaların çok yoğunlaştığı ve şehirlere ulaşmanın zorluğu dikkate alınarak, insanların bu verimli dönemde mahkemelerde kaybedeceği zamanın ciddî anlamda zararlar doğuracağı düşüncesiyle, Kanuna adli tatille ilgili hüküm konulmuştur. Günümüzde ise bu gerekçenin büyük ölçüde geçerliliğini kaybettiği ve adli tatilin, davaların uzamasına sebebiyet verdiğ...
(Şerh No: 10059 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:30)

 Bilgi  [HMK. 101] Madde Gerekçesi
Eski hâle getirme talebi nedeniyle doğan giderler, 1086 sayılı Kanunun 173 üncü maddesine uygun bir şekilde, eski hâle getirme talebinde bulunan tarafa yükletilmiştir. Ancak 1086 sayılı Kanunun 173 üncü maddesinden farklı olarak, eğer karşı taraf, eski hâle getirme talebine asılsız itiraz ederek giderlerin artmasına sebep olmuşsa, hâkim, doğan giderlerin tümünün veya bir kısmının karşı tarafa yükletilmesine karar verebilecektir.
(Şerh No: 10058 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 14:30)

 Bilgi  [HMK. 100] Madde Gerekçesi
Eski hâle getirme talebinin görevli ve yetkili merci tarafından nasıl inceleneceği düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunun 170 inci maddesi hükmü esas alınmış, ancak bölge adliye mahkemelerine yapılacak eski hâle getirme taleplerinin ne şekilde inceleneceği de, hükümde belirtilmiştir. Buna göre, ilk derece mahkemelerinde ve bölge adliye mahkemelerinde ileri sürülen eski hâle getirme talepleri, ön sorun hakkındaki usule göre; Yargıtayda ileri sürülecek eski hâle getirme talepleri ise temyiz usulü...
(Şerh No: 10057 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:04)

 Bilgi  [HMK. 99] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 171 inci madde ifadesi daha anlaşılır hâle getirilerek tekrar düzenlenmiştir. Kapsam itibarıyla bir değişiklik getirilmemiş, eski hâle getirme isteğinin yargılamaya ve kararlara etkisi açıklanmıştır. 1086 sayılı Kanunda, Devlet, eski hale getirme talebi sebebiyle teminattan muaf tutulmuş olmasına rağmen, kanun ve mahkeme önünde eşitlik ilkesi gereğince, bu maddede Devletin teminattan muafiyeti kaldırılmıştır. Bu durum, özel hukuk ilişkilerinde, Devletin vatandaşı karşısınd...
(Şerh No: 10056 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:04)

 Bilgi  [HMK. 98] Madde Gerekçesi
Eski hâle getirme talebinin hangi mahkemeye yapılacağı ve nerede inceleneceği konusu bu madde ile düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunun 169 uncu maddesinde düzenlenen hüküm, gerekli görülen değişiklikler ve eklemelerle yeniden kaleme alınmıştır. Birinci fıkraya göre, süresinde yapılamadığı için, hakkında eski hâle getirme talebinde bulunulan işlem, süresinde yapılsa idi, hangi mahkemede incelenecek, o işlem hakkında hangi mahkeme karar verecek ise eski hâle getirme talebi de o mahkemeye yap...
(Şerh No: 10055 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:04)

 Bilgi  [HMK. 97] Madde Gerekçesi
Maddede, eski hâle getirme talebinin dilekçe ile yapılacağı belirtilmiş ve dilekçede özel olarak bulunması gereken hususlar gösterilmiştir. Ayrıca, süresinde yapılamayan işlemin de, eski hâle getirme süresi içinde yapılması öngörülmüştür. Süresinde yapılamayan işlem, şüphesiz eski hâle getirme talebiyle birlikte yapılabilir, buna bir engel yoktur; ancak, bu işlemin eski hâle getirme dilekçesiyle birlikte yapılması zorunlu olmayıp, onbeş günlük ("iki hafta") süre içinde olmak kaydı ile daha sonra...
(Şerh No: 10054 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:04)

 Bilgi  [HMK. 96] Madde Gerekçesi
Bu hükümle, eski hâle getirme talebinin hangi süre içinde yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, eski hâle getirme talebi, işlemin süresinde yapılamamasına engel olan sebebin ortadan kalkmasından itibaren onbeş ("iki hafta" olarak yasalaşmıştır) gün içinde ileri sürülmelidir. Bu süre, 1086 sayılı Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasında on gün olarak öngörülmüştü. Onbeş günlük ("iki hafta") süre, eski hâle getirme talebinin ileri sürülmesi için Komisyon tarafından da yeterli görülmüştür. ...
(Şerh No: 10053 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:04)

 Bilgi  [HMK. 95] Madde Gerekçesi
Elde olmayan bir sebeple, yani kusur olmaksızın gerçekleşen bir sebepten dolayı, kanunda belirtilen veya hâkim tarafından belirlenen kesin süre içinde yapılması gereken işlem yapılamazsa, eski hâle getirme yoluna başvurulabileceği kabul edilmiştir. Maddede, 1086 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinde olduğu gibi “bu kanun” şeklinde bir ifadeye yer verilmeyip, genel olarak “kanun” denildiği için, sadece Hukuk Muhakemeleri Kanununda değil, medenî yargılamaya ilişkin diğer kanunlarda belirlenen kesin...
(Şerh No: 10052 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:04)

 Bilgi  [HMK. 94] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, kanunun belirlediği sürelerin kesin olduğu, ikinci fıkrasında ise hâkim tarafından da kesin süre verilebileceği kuralı benimsenmiştir. Hâkimin kesin olduğunu belirtmeden süre vermesi hâlinde, belirlenen süreyi geçirmiş olan tarafın yeniden süre isteyebileceği; ancak ikinci olarak verilen sürenin, her halükarda kesin olduğu ve aynı konuda yeniden süre verilmesinin mümkün olmadığı kurala bağlanmıştır. Üçüncü fıkraya göre, kanunla veya hâkim tarafından verilen ke...
(Şerh No: 10051 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 93] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 162 nci maddesinde yer alan sürenin tatilin ertesi günü biteceğine dair kural, “Sürelerin bitimi” başlıklı 98 inci maddenin birinci fıkrasına paralel olarak “sürenin tatilin ertesi günü çalışma saati sonunda biteceği” şekline dönüştürülerek açıklık sağlanmıştır.
(Şerh No: 10050 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 92] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 161 inci maddesindeki düzenleme genel olarak dil yönünden güncelleştirilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında, sürelerin gün olarak belirlendiği hâllerde tebliğ veya tefhimin yapıldığı günün süre hesabında nazara alınmayacağı ve bu suretle hesaplanan sürenin son günü resmî çalışma saati sonunda (tatil saatinde) biteceği kurala bağlanmıştır. İkinci fıkrada, süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise ne şekilde hesaplanacağı düzenlenmiştir. Buna göre; pazartesi günü ba...
(Şerh No: 10049 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 91] Madde Gerekçesi
Bu maddede, 1086 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesindeki düzenleme genel olarak korunmuş, ancak dil yönünden güncelleştirilmiştir. Hukuk muhakemesine ilişkin sürelerin, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülmüştür. Tebliği yaptıran taraf için dahi sürenin kendisine yapılacak tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı açık olup, 1086 sayılı Kanunun 165 inci maddesinde yer alan kural, bu maddedeki kuralın tekrarı niteliğinde gö...
(Şerh No: 10048 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 90] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 159 uncu madde metni dil yönünden güncelleştirme yapılarak ve madde iki fıkraya ayrılarak yeniden düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, sürelerin kanunda belirtileceği veya hâkim tarafından tespit edileceği kuralı benimsenmiştir. Kanunda belirtilen istisnalar dışında sürelerin, hâkim tarafından artırılıp eksiltilemeyeceği açıklıkla belirtilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre ise hâkim, kendi tespit ettiği süreleri, haklı sebepler varsa artırıp, eksiltebilec...
(Şerh No: 10047 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 89] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, teminatın iadesi bağlamında, uygulamada mevcut olan belirsizliğin yahut tereddüdün giderilmesi amaçlanmıştır.
(Şerh No: 10046 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 88] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemede, hâkim tarafından belirlenen süre içinde teminatın gösterilmemesi hâlinde, hâkimin davayı usulden reddedeceği hususu hüküm altına alınmıştır. Böylelikle 1086 sayılı Kanunun 99 uncu maddesinde yer alan düzenlemeden farklı bir düzenleme benimsenmiştir. Bu durum, “Dava şartları” başlıklı 119 uncu (yasada 114 üncü madde) maddenin (ğ) bendinde, teminat kararının yerine getirilmesi hususunun dava şartı olarak öngörülmesinin doğal bir sonucudur. Madde...
(Şerh No: 10045 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 87] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemede, gösterilecek olan teminatın tutarını ve şeklini, hâkimin tayin edeceği hususu hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemede, nelerin teminat olarak gösterilebileceği konusunda 1086 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinde yer alan kuraldan farklı olarak, bir teminat kataloğuna yer verilmemiş; bunun takdiri tümüyle hâkime bırakılmıştır. Ancak, 1086 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinde olduğu gibi, teminatın şekli konusunda taraflar bir sözleşme yapmışlarsa, hâk...
(Şerh No: 10044 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 86] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, dava açılması hâlinde yargılama giderlerini, davacı yanında fer’î müdahil sıfatıyla yer alma hâlinde ise müdahale giderlerini karşılayacak olan teminata mahkemece re’sen karar verileceği; hâkimin bu konuda karar almadan önce, sağlıklı ve doğru bir değerlendirme yapabilmesini mümkün kılmak amacıyla tarafları ve müdahale isteminde bulunanı dinleyebileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Hâkime teminat konusunda re’sen karar verme yetkisinin tanınmasının temelinde, te...
(Şerh No: 10043 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 85] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, teminattan muafiyeti gerektiren hâllerin neler olduğu sayılmak suretiyle hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede; - Adli yardım, tüm dava ve takip giderlerinden muafiyet sağladığı için, davacı adli yardımdan yararlanan konumunda ise yargılama giderleri bağlamında teminat göstermekten de muaf tutulacaktır. Bu düzenleme, “Adli yardımın kapsamı” başlıklı 339 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan kuralın teminat çerçevesinde bir kez daha ifade edil...
(Şerh No: 10042 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 13:03)

 Bilgi  [HMK. 84] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeyle, teminat gösterilecek hâllerin neler olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede, teminat gösterilmesi gereken ilk hâli, Türkiye’de mutad meskeni bulunmayan Türk vatandaşının Türkiye’de dava açması, davacı yanında davaya fer’î müdahil sıfatıyla katılması yahut Türkiye’de takip yapması oluşturacaktır. Maddede, teminat konusu sadece Türk vatandaşları açısından düzenlenmiştir. Çünkü yabancıların, Türkiye’de dava açması, davacı yanında davaya fe...
(Şerh No: 10041 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 83] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde düzenlenen avukatın azline paralel olarak maddede düzenleme getirilmiştir. Hüküm, vekilin azlinin davayı uzatma amaçlı kullanılmasını önlemek üzere, vekâlet veren tarafın onbeş gün ("iki hafta" olarak yasalaşmıştır) içinde başka bir vekil görevlendirmesini veya davayı kendisinin takibini öngörmekte, kurala uyulmaması hâlinde, tarafın yokluğu hâlindeki hükümlerin uygulanmasını gerektirmektedir.
(Şerh No: 10040 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 82] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde çok dar bir kapsamla düzenlenen avukatın istifa hâli, maddenin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Vekilin istifasının vekâlet verene tebliği anında, vekil edenin hemen sorumluluk altına girmesi mağduriyetine sebep olabileceğinden, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 41 inci maddesine uyum sağlanması amacı ile istifanın vekâlet verene tebliğinden itibaren onbeş gün ("iki hafta" olarak yasalaşmıştır) süreyle vekilin sorumluluğunun devamı öngörülmektedir. Madd...
(Şerh No: 10039 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 81] Madde Gerekçesi
Madde düzenlemesinde 1086 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin dilinde güncelleştirme yapılmış, azil ve istifa suretiyle davayı uzatmaya yönelik davranışlar önlenmeye çalışılmıştır. İlgilinin yokluğunda yapılan azil ve istifaya yönelik işlemin hüküm ifade edebilmesi için, ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de işlemi yapan tarafından peşin olarak ödenmesi zorunluluğu getirilmiştir.
(Şerh No: 10038 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 80] Madde Gerekçesi
Bu maddede, 1086 sayılı Kanunun 71 inci maddesindeki düzenlemeye genel olarak sadık kalınmış, maddenin uygulanmasının kolaylaştırılması bakımından açıklık getirilmiş, verilen karara uymayan hakkında, tarafın yokluğu hâlindeki hükümlere göre işlem yapılması kuralı benimsenmiş ve dil yönünden güncelleştirme yapılarak madde yeniden düzenlenmiştir.
(Şerh No: 10037 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 78] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde olduğu gibi, vekâlet verenin kendi huzurundaki vekil beyanının sonuçları maddede gösterilmiştir.
(Şerh No: 10035 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 77] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 67 nci maddesindeki düzenlemeye genelde sadık kalınarak, dili güncelleştirilmiş, maddenin daha kolay anlaşılması için ifadelerde bir takım değişiklikler yapılmıştır. Vekâletname aslı veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesinin zorunlu olduğuna ilişkin 1086 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenlemeye, söz konusu uygulamanın işin doğası gereği yapılması zarureti bulunduğundan, maddede ayrıca yer verilmesine gerek görülmemiştir.
(Şerh No: 10034 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 76] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 65 inci maddesi, nahiye meclisi, ihtiyar heyeti ve sulh hâkimi tarafından vekâletname düzenlenebilmesine imkân vermekte ise de bu kuralların devamına, ülkemizin bugünkü koşulları karşısında gerek kalmamıştır. Vekâletname düzenleme yetkisinin, münhasıran noterlere bırakılması uygun bulunmuştur. Vekilin, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut tak...
(Şerh No: 10033 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 75] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinde olduğu gibi, birden çok vekilin bulunması hâlinde her bir vekilin, bağımsız olarak hareket edebileceği ve karşı taraf bakımından yetkilerinin sınırlanamayacağı hükmü kabul edilmiştir.
(Şerh No: 10032 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 73] Madde Gerekçesi
Tasarının bu maddesinde 1086 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde olduğu gibi vekilin vekâlet kapsamında yapabileceği işler belirtilmiştir.
(Şerh No: 10030 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:37)

 Bilgi  [HMK. 72] Madde Gerekçesi
Maddede, davanın vekil aracılığı ile açılması ve takibinde, avukatın temsilci sıfatı ile hareket etmesi sebebiyle, kanunlarda özel olarak düzenlenen hususlar dışında, umumi olarak Borçlar Kanununda düzenlenmiş olan temsile ilişkin düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmektedir. Borçlar Kanunundaki temsile ilişkin düzenlemelerden farklı olarak, diğer kanunlarda yer alan özel hükümlerin varlığından yarar görüldüğünden, maddenin bu düzenlemeleri de kapsadığı kabul edilerek mevcut uygulamanın devam...
(Şerh No: 10029 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:36)

 Bilgi  [HMK. 71] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin birinci fıkrası aynen kabul edilmiş; dava ehliyetine sahip olan tarafın daha önce olduğu gibi davasını bizzat açabilmesi, takip edebilmesi ve bu işlemleri tayin edeceği vekil aracılığıyla da yapabilmesi benimsenmiştir. Aynı Kanunun aynı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hüküm, yasal temsilcilerin kanunî görevi arasında yer almakla burada tekrara lüzum görülmemiştir.
(Şerh No: 10028 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:36)

 Bilgi  [HMK. 70] Madde Gerekçesi
Cumhuriyet savcısının, hukuk davalarında yer almasının temelinde, kamu düzeninin korunması düşüncesi yatar. Ancak, kamu düzenini ilgilendiren her konuda Cumhuriyet savcısının görevli olduğuna ilişkin bir ilke olmadığı gibi, böyle bir kanun hükmünün konulması da hukuk davalarının niteliği ile bağdaşmaz. Sadece kanunda açıkça öngörülen hâllerde Cumhuriyet savcısının dava açması ve açılan davalarda taraf olarak yer alması kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcısı, hukuk davası açılması için gerekli şar...
(Şerh No: 10027 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:36)

 Bilgi  [HMK. 69] Madde Gerekçesi
Maddede fer’î müdahalenin etkisi düzenlenmiştir. Bu çerçevede, önce müdahilin de yer aldığı asıl uyuşmazlığın çözümlendiği davada, hükmün sadece taraflar hakkında verileceği açıkça belirtilmiş; sonra da müdahil ile taraf arasında görülecek davada, asıl davaya fer’î müdahil olarak katılmanın ve verilen hükmün, rücu davasındaki etkisi düzenlenmiştir. Birinci fıkra, asıl davada hükmün kim hakkında verileceğini düzenlemektedir. Oysa, uygulamada zaman zaman 1086 sayılı Kanunun 57 nci maddesindeki ...
(Şerh No: 10026 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 12-02-2011 12:36)

 Bilgi  [HMK. 68] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, müdahale talebinin kabulü hâlinde, müdahilin davayı ancak katıldığı noktadan itibaren takip edeceği belirtilerek, müdahale sebebiyle yargılamanın gecikmesine veya bu yönde kötüniyetli davranışlara engel olunması amaçlanmıştır. Böylelikle, müdahilin katıldığı aşamaya kadar olan işlemlerin yeniden müdahile bildirilmesi ve müdahilin de bu işlemlere karşı beyanda bulunması gibi, yargılamayı uzatacak ve zorlaştıracak bir yöntem kabul edilmemiştir. Müdahilin, tarafın yard...
(Şerh No: 10024 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 67] Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, fer’î müdahale hakkının kötüye kullanılmaması ve istenen sonucu sağlayabilmesi, yargılamanın daha sağlıklı yürütülebilmesi için, müdahilin, yanında katıldığı tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını müdahale talebinde açıkça belirtmesi aranmıştır. Böylece, müdahilin hangi taraf yanında fer’î olarak katılacağı konusunda tereddüt olmayacaktır. Üçüncü kişinin, fer’î müdahil olarak davada yer alması için, bu konuda hukukî yararı mevcut olmalıdır. Bu sebeple, müda...
(Şerh No: 10023 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 66] Madde Gerekçesi
Madde ile fer’î müdahale, mümkün olduğunca temel unsurlarını içerecek şekilde yeniden düzenlenmiştir. Bu çerçevede, fer’î müdahilin davanın tarafları dışında üçüncü kişi olduğu belirtilmiştir. Maddede üçüncü kişinin fer’î müdahalede bulunabilmesi için bu konuda “hukukî yararının bulunması” şeklinde genel bir çerçeve çizilmiş, hukukî yararın ne olduğu doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Yargı organlarına yöneltilen her talep gibi fer’î müdahalede bulunmak için de hukukî yararın bulunması ...
(Şerh No: 10022 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 65] Madde Gerekçesi
Bu maddede, doktrin ve uygulamada tereddüt etmeden kabul edilen ve bazı kanunlarımızda açıkça veya dolaylı olarak zikredilen (örneğin, Kadastro Kanunu), ayrıca yabancı ülke kanunlarında da yer verilen aslî müdahale kurumu düzenlenmiştir. Aslî müdahale, çelişkili kararların önüne geçmek, gerçeğin ortaya çıkartılması, usul ekonomisi, hukukî dinlenilme hakkının tam gerçekleştirilmesi, muvazaalı yargılamaların önüne geçmek gibi amaçlara hizmet eden bir kurumdur. Birinci fıkrada, öncelikle da...
(Şerh No: 10021 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 64] Madde Gerekçesi
Bu maddede, davanın ihbarının etkisi, Tasarının “Fer’i müdahalenin etkisi” başlıklı 74 üncü (yasada 69 uncu) maddesinin ikinci fıkrasına yollama yapılmak suretiyle düzenlenmiştir. Davanın ihbarı müessesesi ile güdülen temel amacın üçüncü kişinin davaya ihbar eden yanında fer’i müdahil olarak katılmasının sağlanması olduğu dikkate alındığında, söz konusu etkinin davanın ihbarı bakımından da kabulü gereklidir. Zira, ihbara icabet ederek davaya fer’i müdahil olarak katılan üçüncü kişi bakımından 75...
(Şerh No: 10020 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 63] Madde Gerekçesi
Maddede, ihbar üzerine kendisine ihbarda bulunulan üçüncü kişinin yargılamada nasıl yer alacağı açıklığa kavuşturulmuştur. Bu düzenlemeye göre, kendisine ihbarda bulunulan üçüncü kişi, mutlaka ihbarda bulunan tarafın değil, hukukî yararı bulunuyorsa diğer tarafın da yanında yer alabilecektir. 1086 sayılı Kanunda ihbar üzerine üçüncü kişi, taraf yanında veya onun yerine davayı takip yetkisiyle birlikte davada yer alabilmekteydi. Yapılan yeni düzenlemeyle, ihbarı alan üçüncü kişinin, sadece hu...
(Şerh No: 10019 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 62] Madde Gerekçesi
Bu maddede ihbarın şekli ve nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, ihbarın yazılı olarak yapılacağı öngörülmüş, bunun dışında bir sınırlama getirilmemiştir. İhbar yapılırken, gerek kötüniyetli davranışların önüne geçmek gerekse ihbar edilen üçüncü kişinin doğru ve sağlıklı karar vermesini sağlayabilmek için, ihbar sebebinin ve yargılamanın bulunduğu aşamanın açıkça belirtilmesi aranmıştır. İkinci fıkrada, davanın ihbarı ile yargılamanın başka bir güne bırakılamayacağı açıkça öng...
(Şerh No: 10018 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 61] Madde Gerekçesi
Maddede taraf ihbarı ve şartları düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, rücu için temel şart olarak, hem tarafın kendisine rücu edilmesi, hem de kendisinin rücu etmesi ihtimali dikkate alınarak düzenleme yapılmıştır. 1086 sayılı Kanunda, sadece tarafın üçüncü kişiye rücu ihtimali dikkate alınmıştır. Oysa, davanın sonucuna göre tarafın kendisine de rücu ihtimali ortaya çıkabilecektir. İhbar yapılacak kişinin o yargılama bakımından üçüncü kişi sayılması gerekir. Şartları oluşmuşsa, her iki tarafın da...
(Şerh No: 10017 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 60] Madde Gerekçesi
“Mecburî dava arkadaşlarının davadaki durumu” başlığını taşıyan bu maddede, maddî bakımdan mecburî dava arkadaşlarına yönelik usul hükümlerine yer verilmiştir. Buna göre, maddî bakımdan mecburî dava arkadaşlığı ancak kanunlarda belirtilen elbirliği ortaklığı ile bölünemeyen hak veya borç üzerinde birden fazla kişinin tasarrufta bulunması hâlinde söz konusu olabilmektedir. Mecburî dava arkadaşlığına yönelik 64 üncü maddedeki (yasada 59 uncu madde) düzenleme göz önüne alındığında dava arkadaşl...
(Şerh No: 10016 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 59] Madde Gerekçesi
Bu maddede, yapılan düzenleme maddî bakımdan mecburi dava arkadaşlığıdır. Burada 1086 sayılı Kanundan farklı olarak maddî bakımdan mecburî dava arkadaşlığından ne anlaşılması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Buna göre, mecburî dava arkadaşlığı, maddî hukuka göre bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi zorunlu olan hâllerde söz konusudur.
(Şerh No: 10015 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 58] Madde Gerekçesi
Bu maddede, ihtiyarî dava arkadaşlığının usul hukukuna yönelik hükümlerine yer verilmiştir. Burada ihtiyarî dava arkadaşlarının, davalarının, birbirinden bağımsız olduğu ve her bir dava arkadaşının diğerinden bağımsız hareket edebileceği hususu vurgulanmıştır. Benzer düzenleme Alman Medeni Usul Kanununun 61 inci maddesinde de yer almaktadır.
(Şerh No: 10014 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 57] Madde Gerekçesi
“İhtiyarî dava arkadaşlığı” başlığını taşıyan 62 nci (yasada 57 nci) madde hükmü 1086 sayılı Kanundaki 43 üncü maddedeki ifadelerin günümüz Türkçesine uyarlanmış hâlini ifade etmektedir. İhtiyarî dava arkadaşlığını oluşturan sebepler, 1086 sayılı Kanunda iki bent altında düzenlenmişken, yeni değişiklikle üç bent olarak kabul edilmiştir. Birinci bentte, 1086 sayılı Kanundaki “iştirak hâlinde bulunması” ifadesinin elbirliği mülkiyetini çağrıştırması ve kavramlar arasında doğması muhtemel ka...
(Şerh No: 10013 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 56] Madde Gerekçesi
Bu madde, 1086 sayılı Kanunun 42 nci maddesi hükmünün günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. Bu hükümle, vesayet altına alınması muhtemel kişilerle koruma altına alınmış olan kişilerin haklarının korunması amaçlanmıştır.
(Şerh No: 10012 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:57)

 Bilgi  [HMK. 55] Madde Gerekçesi
Bu maddede, malvarlığına ilişkin davalar bakımından, dava sırasında taraflardan birinin ölümü hâlinde, Türk Medenî Kanununun 606 ncı maddesindeki mirasçılar tarafından mirası ret süresi göz önüne alınarak, bu süre zarfında mirasçıların mirası kabul veya reddetmemelerine bağlı olarak davanın ertelenmesi öngörülmektedir. Maddeyle getirilen bu düzenleme mukayeseli hukuktaki düzenlemelerle de paralellik arzetmektedir. Bununla beraber, gecikmesinde zarar umulan hâllerde, bilhassa diğer tarafın ist...
(Şerh No: 10011 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:56)

 Bilgi  [HMK. 54] Madde Gerekçesi
Bu maddede, kanunî temsilcilerin temsil belgesini veya davanın takibinin izne bağlı olduğu hâllerde izin belgesini verme zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca, bu belgelerin usul ekonomisi açısından dava veya cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilmesi zorunluluğu kabul edilmiştir. İkinci fıkrada, izin belgesinin alınması için mahkemeye başvurunun zorunlu olduğu hâllerde, mahkemenin bir süre vereceği ve bu sürenin de kesin olacağı düzenlenmiştir. Verilen kesin süre içinde mahkemeye başvurulm...
(Şerh No: 10010 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:56)

 Bilgi  [HMK. 53] Madde Gerekçesi
Madde ile davayı takip yetkisi kurumu düzenlenmiştir. Davayı takip yetkisi, maddî hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukuna yansımasıdır. Dolayısıyla, kanunla aksi belirtilmedikçe, bu yetki kural olarak maddî hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir. Maddede davayı takip yetkisinin tanımına da yer verilmiş bulunmaktadır. Bu tanım, esas itibarıyla davayı takibi de kapsamaktadır. Davayı takip yetkisi tamamen şeklî taraf kavramının bir sonucudur. Kural olarak dava ehliyeti bulunan kimsen...
(Şerh No: 10009 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:56)

 Bilgi  [HMK. 52] Madde Gerekçesi
Bu maddede, medenî hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmayanların, davada temsil esası düzenlenmiştir. Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmayanlar bakımından kanunî temsilci eliyle, tüzel kişiler bakımından da yetkili organları aracılığıyla davanın yürütülmesi taraflara ilişkin bir dava şartıdır. Bu nedenle, davada, medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayan gerçek kişiler kanunî temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir.
(Şerh No: 10008 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 22:56)

 Bilgi  [HMK. 51] Madde Gerekçesi
Bu maddede, taraflara ilişkin dava şartının ikincisi olan dava ehliyeti ele alınmıştır. Dava ehliyeti, medenî hukuktaki fiil ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Burada gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın, medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olanların dava ehliyetine de sahip olacağı ifade edilmiştir. Söz konusu düzenleme, Alman Medenî Usul Kanunundaki düzenlemeye paralel bir hüküm içermektedir.
(Şerh No: 10007 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 50] Madde Gerekçesi
Bu maddenin kenar başlığı taraf ehliyeti şeklinde düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunda, davaya ehliyetin Türk Medenî Kanununa göre tayin olunacağı zikredilmiştir. Burada taraflara ilişkin dava şartlarını açıklamada bir belirginlik yoktur. Bu nedenle davada taraf ehliyetine ilişkin düzenlemelerin yeni baştan ve ayrı ayrı ele alınması gerekmiştir. Nitekim; gerek Alman hukukundaki düzenleme gerekse İsviçre hukukundaki düzenleme de bu doğrultudadır. Taraf ehliyeti, medenî hukuktaki hak ehliyeti...
(Şerh No: 10006 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 49] Madde Gerekçesi
Hâkimin kusurlu davranışı nedeniyle, Devlete karşı açılan tazminat davası reddedildiğinde, davacı, disiplin para cezasına mahkûm edilecektir. Bu cezaya, davaya bakan mahkeme karar verecektir. Para cezasının verilebilmesi için davanın esastan reddi gereklidir. Bu hükümde, 1086 sayılı Kanunun 576 ncı maddesinde olduğu gibi, davanın reddi hâlinde, hâkim lehine maddî ve manevî zarara hükmedilmesi esasına yer verilmemiştir. Zira, dava doğrudan doğruya hâkim aleyhine açılmayıp, Devlet aleyhine açı...
(Şerh No: 10005 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 48] Madde Gerekçesi
Bu maddede, Devlete karşı açılacak tazminat davasında, dava dilekçesinde özel olarak bulunması gereken hususlar belirtilmektedir. Dilekçede, tahdidi olarak belirtilen sorumluluk nedenlerinden hangisine dayanıldığı, bunu ispat etmek için başvurulacak deliller belirtilecek ve mevcut deliller dilekçeye eklenecektir. (Tasarıdaki ikinci fıkra yasalaşmamıştır; bu sebeple gerekçesi alıntılanmamıştır) Maddenin üçüncü fıkrası (ikinci fıkrası) ile, Devlet aleyhine açılan tazminat davasına bakan...
(Şerh No: 10004 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 47] Madde Gerekçesi
Maddede hâkimin kusurlu davranışları nedeniyle, açılacak tazminat ve rücu davasında, görevli ve yetkili mahkeme düzenlenmiştir. Hâkimlerin sorumluluğu nedeniyle açılan tazminat davası, sıradan bir tazminat davası gibi değerlendirilmemelidir. O nedenle, gerek Devlet aleyhine açılan tazminat davasında, gerekse Devlet tarafından hâkime karşı açılabilecek rücu davasında, hâkimler için ayrıca bir teminat oluşturmak amacıyla, 1086 sayılı Kanunun 575 inci maddesinin, 5236 sayılı Kanunla değişik iki...
(Şerh No: 10003 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 45] Madde Gerekçesi
Bu madde, 1086 sayılı Kanunun 37 nci maddesi hükmünü kısmen karşılamaktadır. Maddenin birinci fıkrasında, hâkimin yasaklılığına ve reddine ilişkin sebeplerin zabıt kâtibi bakımından da yasaklılık ve ret sebebi olduğu kabul edilmiş, ret talebini, zabıt kâtibinin görev yaptığı mahkemenin inceleyeceği ve kararın kesin olduğu belirtilmiştir. İkinci fıkrada, hâkimin yasaklılığına ilişkin kurallara paralellik sağlanması amacı güdülmüştür. Maddenin üçüncü fıkrasında, aynı işte, zabıt kâtibinin...
(Şerh No: 10001 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 44] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanuna 2494 sayılı Kanunla eklenen, 36/A ve 36/B maddelerinin kısmen karşılığıdır. Bölge adliye mahkemelerinin kurulması sebebiyle, temyiz yolu, sadece bu mahkemelerde görev yapan hâkimlerin reddi talepleri konusundaki kararlara karşı mümkün olacağından, buna uygun bir düzenleme yapılmıştır. Bölge adliye mahkemelerinde görülen ve esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı olan dava ve işlerde, hâkimin reddi isteminin incelenmesine ilişkin kararlara karşı temyiz yoluna gidilemey...
(Şerh No: 10000 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 43] Madde Gerekçesi
Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, hâkimin reddi talebiyle ilgili merci kararlarının, kesin olması ilkesi benimsenmiştir. Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ilk derece mahkemesi hâkimleri hakkındaki ret talepleriyle ilgili kararlara karşı, sadece istinaf yolu kabul edilmiştir. Hâkimin reddi konusundaki kararın kesinleşmesinden sonra, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde b...
(Şerh No: 9999 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 42] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 36 ncı maddesini karşılamaktadır. Bu düzenlemenin dört ve altıncı fıkraları yeni hükümler içermektedir. Maddenin birinci fıkrasında işin niteliği icabı hâkimin reddi talebine ilişkin kararların, duruşma yapılmaksızın da verilebileceği açıklanmıştır. İkinci fıkrada ise ret talebi üzerine, işe bakan hâkimin hangi işlemleri yapabileceği düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada, ret talebinin merci tarafından reddedilmesi üzerine, engel bulunmadığı anlaşılacağından hâki...
(Şerh No: 9998 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:55)

 Bilgi  [HMK. 41] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 35 inci maddesi hükmü, kural olarak korunmuş ve dil bakımından yapılan sadeleştirme yanında, ilk derece mahkemesince verilen ret talebinin geri çevrilmesi kararına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesinin bu yoldaki kararına karşı ise temyiz yoluna, ancak nihaî kararla birlikte başvurulabileceği düzenlenmiştir.
(Şerh No: 9997 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 40] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin kısmen karşılığıdır. Söz konusu maddede “Vekilin, hâkimin reddi isteminde bulunabilmesi bu konudaki yetkisinin vekâletnamede belirtilmiş olması” koşuluna bağlayan hüküm, bu Tasarıya alınmamıştır. Çünkü “Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller” kenar başlıklı 79 uncu maddede, hâkimin reddi için vekilin özel yetkisi olması gerektiği gösterilmiş olduğundan, böylece tekrardan kaçınılmıştır. Dördüncü fıkrada bölge adliye mahkemesi...
(Şerh No: 9996 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 39] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 2494 sayılı Kanunla değiştirilen 32 nci maddesindeki düzenleme gerekçesiyle birlikte benimsenmiş, dili sadeleştirilerek aynen alınmıştır.
(Şerh No: 9995 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 38] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde yer alan, hâkimin reddi usulünü düzenlemektedir. 1086 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi, üçüncü fıkra olarak düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin beşinci fıkrasında bulunan, ret sebebinin yazılı delile dayanmaması hâlinde, merciin talebi reddetmekte veya gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbest olduğuna ilişkin hüküm, bu düzenlemeye alınmamıştır. Çünkü, hâkimin reddi sebeplerinin i...
(Şerh No: 9994 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 37] Madde Gerekçesi
Maddede yer alan düzenleme, 1086 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasının dili sadeleştirilerek aynen tekrarından ibarettir. 1086 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kural ise bu düzenlemeye alınmamıştır. Ret sebepleri hâkimin şahsında gerçekleşmişse, hâkim bu inancı taşıyorsa, tarafların her ikisi de muvafakat etsin yahut etmesin, hâkim, yine kendi kendisini reddedebilir. Çünkü kendi kendini ret yetkisi hâkime tanınmış olan yetkilerden birisi konumundadı...
(Şerh No: 9993 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 36] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin yeniden düzenlenmiş hâlidir. Birinci cümlede, genel ret sebebi olarak, 29 uncu maddenin birinci fıkrasının altıncı bendindeki durum kabul edilmiş ve diğer hâller örnek olarak sayılmıştır.
(Şerh No: 9992 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 35] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine tekabül etmektedir. Dili sadeleştirilerek yeniden düzenlenmiştir. Hâkimin yasaklılık sebeplerinin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle, bu konuda tarafların anlaşmalarına imkân tanınmamasının daha uygun olacağı düşünülmüştür. Bu sebeple, 1086 sayılı Kanunda yer alan, hakkında yasaklılık sebebi bulunan hâkimin, ancak iki tarafın açık ve yazılı muvafakatleri ile davaya bakabileceğine ilişkin hüküm metne alınmamıştır.
(Şerh No: 9991 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 21:54)

 Bilgi  [HMK. 34] Madde Gerekçesi
Hâkimin davaya bakmaktan yasaklı olduğu hâllere ilişkin 1086 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin dili sadeleştirilmiş, yasaklılık hâllerinden her biri ayrı bir bentte düzenlenmiştir. Ancak, 28 inci maddenin (2) numaralı bendinde mevcut olan kan ve kayın hısımları arasındaki derece farkı kaldırılarak her iki hısımlık bakımından da üçüncü derece dahil olmak üzere yasaklılık getirilmiştir. Yine maddenin, (4) numaralı bendinde yer alan hüküm, hâkimlerin görevleri gereği yapamayacağı işlerle ilgili ...
(Şerh No: 9990 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 33] Madde Gerekçesi
Maddedeki “Türk hukuku” terimi, kanunların yanı sıra mevzuat ile örf ve adet hukukunu ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri de kapsamaktadır. 1086 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinin birinci cümlesi sadeleştirilerek alınmıştır. 76 ncı maddenin ikinci ve üçüncü cümlelerinde, yabancı hukukun uygulanmasına ilişkin hükümler de bulunmaktaydı. Ancak, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunda bu konu açıkça düzenlenmiş olduğundan, bu hususl...
(Şerh No: 9989 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 31] Madde Gerekçesi
Hâkimin, uyuşmazlığın aydınlatılması bakımından neler yapabileceğinin hüküm altına alındığı bu madde, 1086 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını karşılamaktadır. 75 inci maddede, “iki tarafın iddiaları hududu dahilinde olmak üzere” şeklinde ifade edilen husus “uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda” ibaresi kullanılarak ifade edilmiştir. Bu düzenlemeye göre, hâkimin ancak bu hâllerde, taraflardan açıklama isteme, soru sorma ve delil göstermele...
(Şerh No: 9987 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 30] Madde Gerekçesi
Madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesindeki adil yargılanma hakkı ile doğrudan ilgilidir. 1086 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin sadeleştirilmiş şekli olan bu düzenleme ile, yargılamanın gecikmeye meydan vermeden, düzenli ve en az masrafla yapılması amaçlanmıştır. Ayrıca, yargılamanın safhaları olan “tahkikat ve muhakeme” yerine “yargılama” terimi kullanılmıştır. Yargılamanın uzaması hâlinde kişilerin, hukukî korunma mekanizmasının işlevini yerine getirdiğine ve hukuk düzenin...
(Şerh No: 9986 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 29] Madde Gerekçesi
Bu maddenin birinci fıkrasında dürüstlük kuralı, ikinci fıkrasında ise doğruyu söyleme yükümlülüğü getirilmiştir ki bunlar “taraf hâkimiyeti”nin sınırları olarak görülmektedir. Maddenin ilk fıkrası, Türk Medenî Kanunundaki “dürüstlük kuralı”nın medenî usul kanunundaki görünümüdür. Mukayeseli hukukta da dürüstlük kuralına, medenî usul kanunlarında yer verilmektedir. Bu kural, taraf usul işlemleri alanında etkisini gösterecektir. Söz konusu kurala aykırı olması hâlinde işlemin hukukî sonuç doğ...
(Şerh No: 9985 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 28] Madde Gerekçesi
Maddede kural olarak, yargılama işleminin alenî olduğu vurgulanmaktadır. Yapılan düzenlemede Anayasanın 141 inci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesindeki unsurlar da dikkate alınmış ve “açık duruşma” ibaresi yerine, “alenî duruşma, gizli duruşma ya da gizlilik” kavramı, kurumu ifade için daha uygun görülmüştür. Maddenin birinci fıkrası, alenîlik prensibinin kapsamını belirlemekte, bunun, kararların bildirimini de kapsadığını ifade etmektedir. Bazı hâllerde, temel hakla...
(Şerh No: 9984 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 27] Madde Gerekçesi
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi d...
(Şerh No: 9983 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 26] Madde Gerekçesi
Madde, 1086 sayılı Kanunun tek fıkradan ibaret olan 74 üncü maddesini karşılamaktadır. 1086 sayılı Kanunun bu maddesinde yer alan “Türk Medenî Kanunu ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere" ibaresi, ikinci fıkrada "Hâkimin, tarafların talebi ile bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” şeklinde daha genel bir ifadeyle düzenlenmiştir. Bu madde ile 29 uncu maddede düzenlenen medenî yargılama için asıl olan, tasarruf ilkesinin bir açılımı yapılmış olmaktadır.
(Şerh No: 9982 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 25] Madde Gerekçesi
Maddede, dava malzemesi olan vakıaların, taraflarca getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Maddenin birinci fıkrası, 1086 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin birinci fıkrasını karşılamaktadır. İkinci fıkra ise yeni bir hüküm olup, delillerin toplanması bakımından genel kuralı ifade etmektedir. Maddede, 1086 sayılı Kanunun 75 inci maddesindeki “hatırlatacak hâllerde dahi bulunamaz” ibaresi muhafaza edilmiştir. Bununla yasaklanan husus, somut bir olaya, vakıaya işaret edilmesi, vakıa getir...
(Şerh No: 9981 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 24] Madde Gerekçesi
Maddeyle, hâkimin bir davaya ancak, taraflardan birinin talebi üzerine bakabileceği, tarafın da bir davayı açmak, takip etmek ve sona erdirmekte serbest olduğu hususu düzenlenmiştir. Bu husus medeni usul hukukunda “tasarruf ilkesi” olarak bilinmektedir. Bu ilke, 1086 sayılı Kanunun 72 ve 79 uncu maddelerinde yer almış iken, bu maddede birinci ve ikinci fıkralar olarak düzenlenmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasıyla, özel hukuktaki hukukî ilişkilerde var olan irade serbestisinin, dava açılmakla ...
(Şerh No: 9980 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:43)

 Bilgi  [HMK. 23] Madde Gerekçesi
Yargı yeri belirlemesinin usulü ve bölge adliye mahkemesinin yahut Yargıtayın göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararın etkisi ve sonucu düzenlenmiştir. Buna göre, yargı yeri belirlenmesi, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından dosya üzerinden yapılabileceği gibi, gerekli görülürse, duruşma yapılarak incelenmesi de mümkündür. İkinci fıkraya göre, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemeleri için, bölge adliye mahkemeleri için de Yargıtay tarafından verilen yargı ye...
(Şerh No: 9979 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 22] Madde Gerekçesi
Bu maddede, yargı yeri belirlemesinin, hangi hâllerde nerede yapılacağı düzenlenmiştir. Görevli ve yetkili mahkeme, bir davaya herhangi bir engel nedeniyle bakamazsa yahut iki mahkemenin yargısal sınırlarının belirlenmesinde tereddüt hâlinde, yargı yerinin belirlenmesi amacıyla, ilk derece mahkemeleri için, bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için de, Yargıtaya başvurulacaktır. Yine aynı şekilde, iki mahkemenin görevsizlik veya kesin yetki hâlinde yetkisizlik kararı ver...
(Şerh No: 9978 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 21] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde düzenlenen, merci tayinine ilişkin hüküm, yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda, daha önce hükümde merci tayini nedeni olarak belirtilip de fiilen işlerlik kazanamayan nedenler, hükümden çıkarılmış, ifade sadeleştirilmiş ve daha anlaşılır hâle getirilmiştir. Birinci fıkranın (a) bendinde, davaya bakmakla görevli veya yetkili mahkemenin, davaya bakmasına herhangi bir engel çıkması hâli düzenlenmiştir. Burada, engelin fiilî veya hukukî olması ayırımına gidi...
(Şerh No: 9977 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 20] Madde Gerekçesi
Tasarıdaki düzenlemede "on beş gün" olarak belirlenen süre; "iki hafta" olarak yasalaşmıştır. Madde Gerekçesi: Bilindiği gibi, görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler, 1086 sayılı Kanunun 193 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, sözü geçen Kanunun sisteminden kısmen ayrılınmıştır. Maddenin birinci fıkrasına göre, davanın açıldığı mahkeme, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verirse, bu karar (kanun yoluna tâbi olmadığı için) kesinse bu tarihten, süresi iç...
(Şerh No: 9976 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 19] Madde Gerekçesi
Yetki itirazının ne zaman ve nasıl ileri sürüleceği, yetkinin kesin olduğu ve kesin olmadığı hâller ayırımı yapılarak düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, mahkeme, bu husus bir dava şartı olarak kabul edildiğinden, yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar, her zaman kendiliğinden araştıracaktır. Taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu, yine davanın sona ermesine kadar, her zaman ileri sürebileceklerdir. Esasen maddenin birinci fıkrasında yer...
(Şerh No: 9975 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 17:42)

 Bilgi  [HMK. 18] Madde Gerekçesi
Taraflarca yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için gerekli şartlar düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre, yetki sözleşmesi ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konularda yapılabilir. Örneğin ayrılık, boşanma gibi kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin caiz olduğu hâllerde, sözleşmenin geçerli olarak yapılabilmesi için, yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın belli veya belirlenebilir nitelikte olması, yetkili kılınan mahkeme...
(Şerh No: 9974 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 17] Madde Gerekçesi
Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından, birbirinden ayırt edilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri kendi aralarındaki hukukî ilişkilerde her ikisi de hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, diğer bir gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadırlar. Daha zayıf konumda olan kimselerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karş...
(Şerh No: 9973 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 15] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde yer alan, sigorta sözleşmelerinden doğan tazminat davalarına ilişkin yetki kuralı, Türk Ticaret Kanununda yer alan sigorta sözleşmelerindeki yeni düzenlemeye paralel olarak yeniden kaleme alınmıştır. Bu kapsamda, “sigorta mukavelesinden mütevellit tazminat dâvası” ifadesi yerine, “zarar sigortalarından doğan davalar” denilerek, yetki kuralının sigorta sözleşmesinden doğan sadece tazminat davası değil, diğer davaları da içine alması sağlanmıştır. Ayrıca, bir...
(Şerh No: 9971 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 14] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan şubenin işlemlerinden dolayı merkeze karşı açılacak davalarda, merkezin bulunduğu yer dışında, şubenin bulunduğu yerde de dava açılabileceğine ilişkin kurala bu düzenlemede de yer verilmiştir. Buna göre, bir merkeze bağlı olan şube ile işlem yapan kişi, şube ile yapılan işlemden dolayı merkeze karşı dava açması gerekirse, bu davayı merkezin bulunduğu yerde açabileceği gibi, ayrıca şube ile işlem yapan kişiye kolaylık olmak üzere, şubenin bulunduğu y...
(Şerh No: 9970 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 13] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde yer alan karşılık davaya ilişkin yetki kuralına, bu maddede yer verilmiştir. Buna göre, asıl dava için yetkili olan mahkeme, karşılık dava için de yetkilidir. Ancak, karşılık dava için kanunda kesin yetkili mahkeme belirlenmişse, bu takdirde, karşılık dava, asıl davanın açıldığı mahkemede değil, kesin yetkili mahkemede açılacaktır.
(Şerh No: 9969 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 12] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan taşınmazlara ilişkin yetki kuralı, günümüz Türkçesine uyarlanıp, kısaltılarak yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki aynî hakka ilişkin dava ve işlerle, taşınmazın zilyetliğine veya Türk Medenî Kanununda düzenlenen hapis hakkından farklı olarak, taşınmazın her türlü alıkoyma hakkına ilişkin dava ve işler, taşınmazın bulunduğu yerde açılacaktır. Hükümde, bu tür dava ve işler için, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisinin ...
(Şerh No: 9968 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 11] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan, ölen kimsenin, ölümünden önceki son yerleşim yeri mahkemesinin yetkisini düzenleyen yetki kuralı esas olarak aynen kabul edilmiştir. Ancak, birinci fıkrada, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesinin yetkisinin, burada belirtilen davalar için kesin yetkili olduğu açıkça belirtilmiştir. Birinci fıkranın (a) bendine, 1086 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (1) numaralı bendinde yer almamakla beraber, bu kapsamda yer alması gereken ölüme bağl...
(Şerh No: 9967 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 10] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yer alan sözleşmelere ilişkin yetki kuralında, davalının veya vekilinin dava tarihinde orada bulunması hâlinde, sözleşmenin kurulduğu yerde de dava açılmasına imkân verilmekte idi. Ancak, bu yetki kuralının işlerlik kazanabilmesi için dava açılmadan önce, davalı ya da vekilinin sözleşmenin kurulduğu yerde bulunduğunu araştırıp tespit etmek zorunluluğu vardı. Bu durumu tespit etmek de, davacı açısından oldukça zordur. O nedenle, sözleşmenin yapıldığı yer mah...
(Şerh No: 9966 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 9] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ve 16 ncı madde hükümleri birlikte değerlendirilmiştir. Türkiye’de, yerleşim yeri olmayanlar hakkında açılacak davalar için, mutad meskenlerinin bulunduğu yer mahkemesi, genel yetkili mahkeme olarak kabul edilmiştir. Ancak, diğer özel yetki kurallarına göre yetkili olabilen mahkeme varsa, onların yetkisi devam etmek kaydıyla, belirli bir malvarlığına ilişkin dava, o malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilecektir. B...
(Şerh No: 9965 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 8] Madde Gerekçesi
Bu maddede, 1086 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde yer alan yetki kuralında gösterilen, örneklerin bir kısmı çıkartılmış, düşünce aynen muhafaza edilmiştir. Meşguliyetlerine göre bulundukları yerde uzunca bir süre oturan, memur, işçi, öğrenci, asker gibi bir yerde geçici olarak bulunanlara karşı, açılacak, alacak veya taşınır mallara ilişkin davalar, bulundukları yerde de görülebilecektir. Bu yetki kuralına, yerleşim yeri ile yakın ilişkili olduğu için, yerleşim yerine ilişkin yetki kuralları...
(Şerh No: 9964 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:08)

 Bilgi  [HMK. 7] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmü ayrı bir madde hâlinde düzenlenmiş; birden fazla davalı varsa, davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği esası burada da kabul edilmiştir. Ancak, birden fazla davalı hakkında dava açılmak istendiğinde, dava sebebine göre davalıların tümü hakkında, kanunda ortak yetkili bir mahkeme belirtilmişse, davanın, davalılardan birinin yerleşim yerinde değil, ortak yetkili mahkemede açılması gerekmektedir. Ayrıca, “…davaya,...
(Şerh No: 9963 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:07)

 Bilgi  [HMK. 6] Madde Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında olduğu gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesi, genel yetkili mahkeme olarak kabul edilmiştir. Türk Medenî Kanununun 19 uncu maddesindeki düzenlemeye paralel olarak, kavram birliğini gerçekleştirmek amacıyla, “ikametgâh” yerine “yerleşim yeri” kavramı kullanılmıştır. Hükümde, gerçek kişiler dışında, tüzel kişi ifadesine yer verilerek, “yerleşim yeri” kavramının her ikisi için de geçerli olduğu, belirtilmek istenmiştir. Ayrıca, davalının, d...
(Şerh No: 9962 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:07)

 Bilgi  [HMK. 5] Madde Gerekçesi
Medenî yargılama alanında görev yapan mahkemelerin yetkisi, Anayasanın 142 nci maddesine uygun olarak, bu Kanunla düzenlenmiştir. Diğer taraftan, 1086 sayılı Kanun dışında, özel kanunlardaki yetkiye ilişkin kurallar, kesin yetki kuralı olarak öngörülmediği takdirde genel yetki kuralı ile beraber seçimlik bir yetki kuralı oluşturacaktır. Bu sebeple özel kanunlardaki yetkiye ilişkin hükümler saklı tutulmuştur. Maddedeki “diğer kanunlar” terimi Anayasa ile uluslararası antlaşmaları da kapsar şek...
(Şerh No: 9961 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 11-02-2011 16:07)

 
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04023600 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.