Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

‘Rüyalarımı çaldılar’ davası

Yanıt
Old 08-10-2006, 16:56   #31
üye9934

 
Varsayılan

bir rüyanın eser olarak nitelendirilmesi doğru bir şey olmasa gerek .neticede eserin meydana gelmesi için belirli bir kişisel uğraşın varlığı gerekir bu bakımdan somut olayı fikri hak ihlali kapsamında değerlendirmek biraz abartılı olur kanaatindeyim..... saygılarımla
Old 08-10-2006, 17:30   #32
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Benim de görüşüm değişmedi. İlgili kişinin mesajından sonra gördük ki adam bu işin profesyoneliymiş. Olaya bu açıdan bakarsanız, notere gidip "Dün akşam bir rüya gördüm, hayırdır inşallah" diye söze başlamamıştır herhalde. Adam reklam filmine temel oluşturacak metnin nasıl oluşturulacağını biliyor ki yazıp notere öyle gitmiş. Hakkını koruyacak mıyız? Korumayacak mıyız? Hakim de sizler gibi düşünürse biraz zor ama.. Onaylattığı reklam metni veya senaryosu çok büyük oranda uygulanmışsa, tescil tarihinden önce hiç kimse tarafından tescil ettirilmemiş veya çok açık ve bariz bir biçimde umuma arz edilmemiş ise elbette hakkı korunmalıdır. Tanıma dikkat ederseniz "her nevi fikir ve sanat mahsulleri" diye bitiyor. Kanunun genelini okuduğunuzda ise buna göre çok daha çerden çöpten şeylerin bile kapsama alındığı görülüyor. Bir uzman heyet karşısına çıkarılıp, öncelikle sanat eseri niteliği var mıdır? Tartışmasına girilmeyecek herhalde.. Ortaçağda yaşamıyoruz ki iletişimin baş döndürdüğü çağımızda bazı sanatçıların yeni çalışmalarını tescil ettirmeden mırıldanmaktan, hatta mesela roman, albüm, film vs ise ismini bile vermekten kaçındığını sıkça görmekteyiz. İntihalin ne düzeyde olduğu ve söz konusu senaryonun eser kabul edilebilecek bir özgünlüğü ihtiva edip etmediği "Sn. Sehperin yıldızlar örneğinde etmiyor" mahkemece takdir edilecektir. Adamın fikri bu açıdan bakıldığında bence başta söylediğim gibi çok matah bir fikir olmamakla birlikte "özgündür". Ben de böyle bir rüya görebilirdim diyenler, görselermiş ve tescil ettirselermiş diyebilirim ancak. Birebir aynı rüyayı görmek gibi bir yetenekleri olabilir ama erken kalkan yol alır.
Old 08-10-2006, 17:42   #33
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Av.Suat Ergin,

Estağfirullah! Emek yoğun bu çalışmanızdan sonra (Sanırım Sayın Admin de kendisi adına konuşmama karşı çıkmayacaktır.) müsaadenizle biz size katılalım efendim.
Benim FSH. konusunda detaylı bilgim ve -THS'ye evden katılıdığım için- araştırma imkanım yok, ancak hukuk mantığım ile vardığım sonucu temellendirdiniz.

Teşekkürler ederim.
Old 08-10-2006, 18:43   #34
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Peki, diyelim ki Hasan Sancak'ın tasdik ettirdiği metin, bir eser.

Metnin içinde ayırıcı özellik olarak duran "bilgisayarın faresine tıklanınca yiyeceklerin evdeki buzdolabına dolması".

Metnin bunun dışındaki kısımlarının tümü, günlük olay aktarımı niteliğinde ve hemen hemen her gün, herkesin yaşayacağı nitelikte oluşunun yanı sıra, GIDA ÜZERİNE REKLAM FİLMİ HAZIRLAYAN TÜM FİRMALARIN DA REKLAM METİNLERİNDE İŞLEDİKLERİ, GENEL NİTELİKTE OLAYLAR: ACIKMAK, BUZDOLABINA BAKMAK VS.

Ben şimdi -hemen şimdi- bir metin hazırlayabilirim.

Örneğin :

ÖRNEK 1:

"Bir sabah uyandığımda sırtımda korkunç bir ağrıyla doğruldum, yüzümü buruşturdum, işe gitmek üzere hazırlandım, işe giderken (veya dönerken) falanca mağazada satılan ... ortopedik yataklarını gördüm, sevinçle mağazaya girdim ve hemen bir tane sipariş ettim."

Örnek 2:

"Eşim yaptığım yemekleri beğenmiyordu. Hazımsızlık çekiyordu. Markete gittiğimde o güne dek kullanmadığım ... margarinini gördüm. eve döndüm. Akşam yemeğini .... ile hazırladım. o akşam sofrada herkesin yüzü gülüyordu"

Örnekleri abartabilir, çoğaltabilir,uzatabilirim.

Söylemek istediğim şu: Gıda, dayanıklı tüketim malzemeleri, parfümeri vs vs üzerine, bu konuarla ilgili oarak hazırlanan reklam filmlerinde olmazsa olmaz unsurlar vardır.

Gıdada acıkmak/buzdolabına yönelmek
Çamaşır makinesi deterjanlarında, yıkamadan sonra gözlenen, göz kamaştıran beyazlık
Parfümeride memnun gülümseme, karşı cinsin beğenisi

Bunlar üzerine birer metin hazırlayıp notere onaylatsam, sonra firmalara üşenmeyip bir bir yollasam, sonra da oturup beklesem... Yemin edebilirim ki bir dolu dava açabilirim.

Haksız mıyım?
Old 08-10-2006, 20:04   #35
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.SEHPER
Ben şimdi -hemen şimdi- bir metin hazırlayabilirim.

ÖRNEK 1:

"Bir sabah uyandığımda sırtımda korkunç bir ağrıyla doğruldum, yüzümü buruşturdum, işe gitmek üzere hazırlandım, işe giderken (veya dönerken) falanca mağazada satılan ... ortopedik yataklarını gördüm, sevinçle mağazaya girdim ve hemen bir tane sipariş ettim."

Bence metin hazırlamadınız, benim yukarıda arz etmeye çalıştığım üzere bir "konu özeti" yaptınız.

Ama eğer bu metni 15 sayfalık bir senaryo şeklinde hazırlasaydınız, içinde önemli ayrıntılar olsaydı (mesela tencerenin mor puantiyeli olması, yatağın çarşafının üzerindeki eflatun çizgilerle uyması gibi) sonra da bir reklam şirketi AYNI mor puantiyeli tencere ile eflatun çizgili çarşafı konu eden bir senaryoyu filme çekseydi, evet o zaman bir dolu dava açabilirdiniz ve bence açmayı da hakederdiniz.

Bence ortada birbirinden ayrı iki tartışma konusu var:

1- Ne FESK anlamında "eser"dir? (Örneğin bir hikayenin "konusu" eser midir?Bir cümlelik bir hikaye eser midir? Uzun bir senaryo ne zaman eser olur? vs.)
2- Eser nasıl vücuda getirilirse hukuken kabul görür? (Örneğin Rüya görme ile vücuda getirilebilir mi? vs.)

Bu iki konuyu birbirine karıştırmamak lazım.

Bence bu haberdeki asıl tartışma konusu (2) nolu şık. Yani (1) nolu şık anlamında FSEK eseri sayılabilecek niteliklere sahip bir metin rüya yolu ile oluşturulmuşsa korunur mu, yoksa sadece rüya yoluyla oluşturulması nedeniyle eser vasfını yitirir mi sorunu.

Yoksa (1) nolu şık anlamında bir eser yoksa ortada (bkz. sizin örnekleriniz), nasıl oluşturulduğu zaten önemli olmuyor ki. Bunları oturup düşünerek kaleme alsanız bile eser vasfında değiller.

@Sn.Av.Suat Ergin: ayrıntılı çalışma için özel teşekkürler!
Old 08-10-2006, 20:14   #36
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Bence ortada birbirinden ayrı iki tartışma konusu var:

1- Ne FESK anlamında "eser"dir? (Örneğin bir hikayenin "konusu" eser midir?Bir cümlelik bir hikaye eser midir? Uzun bir senaryo ne zaman eser olur? vs.)
2- Eser nasıl vücuda getirilirse hukuken kabul görür? (Örneğin Rüya görme ile vücuda getirilebilir mi? vs.)


Sn.Admin,

Ben 2.konuyu hiç tartışmıyorum. Orada sorun olmadığını düşünüyorum. Sizin de daha önce belirttiğiniz gibi, rüyada mı görüldü, vahiy mi, yoksa ilham perisi mi geldi. O kısmı tartışmaya açık değil gibi görünüyor. Sonuç itibariyle, metin yazarına ait. Aidiyette mesele yok.

Ama 1 no.lu konu tartşmaya çok açık.Hele örnek, haberdeki gibi olursa.

Haberden anlaşıldığı kadarıyla firma, ben bunu kullanmadım demiş. Bu da ister istemez, bire bir örtüşen bir reklam filmi olmadığını düşündürüyor bana. Ve devamında, bu tür metinlerin noterlerde tescil ettirilerek aidiyete dönüştürülmesi,akabinde teklif olarak gönderilmesi, benzeşme olduğunda da davaların gündeme gelmesi, yanlış bir yol gibi geliyor. Sayın Sancak'ı (firmanın reklam filmini izlemediğim, izlediysem de anımsamadığım için) tenzih ederek söylemek istiyorum ki, eğer bu tür metinler ve kullanıldığı ileri sürülecek alanlardaki benzeşme sadece metnin genel unsurlarında ise, tazminata hükmedilmesi, yanlış ve haksız bir yol açacaktır diye düşünüyorum.

Bu nedenle reklam filmi önemli. Benim açtığım da -reklam filmini bilmediğimiz sürece,- yine fal oluyor.

Bir tek cümle eser olabilir mi sorunuza gelince, elbette olabilir. Mesela tek dizeden oluşan bir şiir.

Ama şüphesiz bu şiirin o tek dizesi "seni seviyorum" olmamalı.

Saygılarımla
Old 08-10-2006, 20:19   #37
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

@ Av.Sehper: Açamazsınız.

Çünkü büyük ihtimalle özgün olma kriterine takılırsınız. Kıyasen marka ile ilgili hükümlere gidersek, meşhur ve maruf olan işaretler, herhangi bir harf veya dilde yer alan işaretler nasıl münhasıran yalnızca bu harf ya da bu kelime benim markamdır diye nasıl marka olarak tescil edilemiyorsa (yalnızca bir logo haline getirilmek suretiyle bu şekil içerisinde marka tescili yaptırılabilir.)

Bilgisayar ekranında tıklanan objelerin buzdolabına derhal gelmesi özgün bir fikirdir. Tekrar söylüyorum vay be ne fikir ama kimsenin aklına gelmez demiyorum ama özgün bir fikir. Neden özgün? Çünkü reklam metni olarak yazılmış, tescil ettirilmiş ve daha önce hiç kimse tarafından doğrudan veya dolaylı olarak kısmen veya tamamen kullanılmamış.

Bir de işin şu yönü var pek çok reklam ajansına gönderilmiş ve bir cevap verilmemiş. Bu, ispatlanabilecek durumda mı bilmiyoruz ama diyelim ki ispatladık. Burada mide bulandıran bir şey de yok mu sizce? Bir fikir lazım oluyor, arşivden çıkartılıp kullanılıyor ve bunu gönderen bir kişi var diye arayıp sormak gereği bile duyulmuyor. MK 2, 3 desem mesela?
Old 08-10-2006, 20:26   #38
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Metnin içinde ayırıcı özellik olarak duran "bilgisayarın faresine tıklanınca yiyeceklerin evdeki buzdolabına dolması".

Metnin bunun dışındaki kısımlarının tümü, günlük olay aktarımı niteliğinde ve hemen hemen her gün, herkesin yaşayacağı nitelikte oluşunun yanı sıra, GIDA ÜZERİNE REKLAM FİLMİ HAZIRLAYAN TÜM FİRMALARIN DA REKLAM METİNLERİNDE İŞLEDİKLERİ, GENEL NİTELİKTE OLAYLAR: ACIKMAK, BUZDOLABINA BAKMAK VS.


Sayın Doğanel,

34 no.lu mesajda o kısmı ayırmıştım zaten. Son mesajımda da , reklam filmini bilmediğimiz için, şu an fal açıyor olduğumuzu belirtmiştim.

Niza, genel nitelikli konular, adi vaka olarak niteleyebileceğimiz günlük yaşam içindeki detaylarla ilgili benzeşmeden ibaretse, eserin izinsiz kullanımından sözetmenin tehlikeli bir yol açacağını anlatmaya çalışıyorum uzun uzun ama anlatamıyorum Benim verdiğim iki örneğe göre de açılamaz, açılmamalı demek istiyorum.

Özetle reklam filminin ne olduğunu bilmeden somut olayla ilgili yorum yapmak olanaksız galiba.
Old 08-10-2006, 22:35   #39
Gemici

 
Varsayılan

Herşeyden önce konunun başlığını değiştirmemiz gerekir; Olayımızda çalınma konusu olan bir rüya değil, yazılı bir kalıba sokulmuş bir fikir. Sahibinin bu fikri nasıl edindiği, fikir yazılı bir kalıba düküldükten sonra(Sayın Admin’inde haklı olarak belirttiği gibi), geri plana itilmiştir, önemli değildir.

Bir fikri, fikir eseri yapan dört unsur vardır:

* Belirli bir kişiye mal edilen , o kişiye ait olan bir fikir.

* Bu fikrin o kişinin zihinsel yaratıcılığının bir ürünü olması. Herhangi bir yerden alınmamış olması.

* Bu fikrin belirli bir şekle, belirli bir forma sokularak eser olarak ortaya çıkarılması. Ortaya çıkarılan eserin, sahibinin fikri yaratıcılığını, onun şahsi yaratıcılığını ortaya koyması gerekir. Bir kalıba, bir şekle sokulmadan beyan edilen fikir eser olma özelliğini kazanmamıştır. Dışarıya vurulmamış olan bir fikir, bir düşünce fikir eseri olarak korunma özelliğini kazanmamıştır daha. Önemli olan fikrin bir kalıba sokulmuş olmasıdır. Bu kalıp muhakka yazılı olur diye bir koşul aramıyor Alman Hukuku örneğin. Bir konuşmanın fikir eseri olarak korunması için bu konuşmanın yazılı bir kalıba sokulmuş olması şart değildir Alman Hukuku'na göre.

* Kendine has yaratıcı özellik(Yazdıktan sonra gördüm: Sayın Doğanel bunu Öztürkçe ve düşünceme göre daha uygun olarak 'Özgün Fikir' diye tanımlamış): Bir fikir eserinin fikir eseri olarak korunup korunamıyacağının en önemli kıstası o eserin kendine has yaratıcı bir özelliğinin olması. Bu kıstas, fikir eserini sıradan fikir ve eserlerden ayıran, fikir eserinin firkir eseri olmasını sağlıyan özelliktir.

Kaynağının rüya mı, vahiy mi yoksa başka bir kaynak mı olduğuna bakmadan, olayımızdaki hikayenin sözünü ettiğim koşulları yerine getirdiğini, bu yüzden de, bir ‘FİKİR ESERİ’ olduğu düşüncesindeyim.

Saygılarımla
Old 08-10-2006, 23:07   #40
Admin

 
Varsayılan

Ve bir ileti daha:

Alıntı:

Lehte ve aleyhte yaz
ı yazan bütün hukukçu arkadaşlarıma saygı ve sevgilerimi sunarak yazıma başlıyorum. Hepinize şükranlarımı sunuyorum. Böyle seviyeli bir tartışmaya ilk defa giriyorum. Çünkü şimdiye kadar sesimi hep kıstılar. Tırnaklarımla kazıya kazıya, yalnız başıma buraya kadar getirdim. Yukarıda web sitemin adresini verdim. Orada her şeyi bulacaksınız. Lütfen sitemdeki yazılarımı iyice okuduktan sonra, tekrar tartışmaya katılınız. Yazılarımı okumadan konuyu tartışmak sizleri sağlam bir sonuca getirmez. 1 Aralık 2000’de bütün televizyonlar gazeteler beni flaş haber olarak dünyaya duyurdular. Ben, gerçek rüya reklâmını notere onaylatan dünyadaki ilk ve tek kişiyim. Size yalan söyleyip başka bir şey demem mi gerekir? Yalan söylemek bana yakışmaz. Rüya Reklâm senaryosunu notere onaylatan dünyadaki ilk ve tek kişinin Türkiye’den çıkmasının bir anlamı yok mudur? Bu durum Amerika veya Batı’da olsaydı senaryosu çizilmiş, filmi de gişe rekorları kıracaktı. Bizim televizyon larımız da bunu birinci haber olarak vereceklerdi. Bana bir gazete, televizyon, yazar gösterin. Ona ulaşmamış olayım. Elimde sadece bin tane köşe yazarının mail adresi bulunmaktadır. Hiç birinden tık çıkmamaktadır.
Sitemde başka ilginç haberlerim de bulunmaktadır. Daha siteme koymadığım ulusal ve yerel onlarca gazete haberim mevcuttur. Noter Onaylı Rüya bir reklâm senaryosu olarak notere onaylatılmıştır. O tarihteki onlarca gazeteye 2000
’de bu konunun reklâm olarak kullanılamayacağını söyledim. Bu, benim ilk gerçek rüya reklâm senaryomdur. Gerçek olarak gördüğüm çok sayıda rüya reklâm senaryom mevcuttur.44 yaşımdan sonra ilk rüya reklâm senaryom ile birlikte reklâm yazarlığım başlamıştır. Şu anda 400 tane reklâm senaryom vardır.20 tanesi noter onaylıdır. Telefon, faks, mail yoluyla İstanbul ve Ankara’daki şirket ve reklâm ajanslarına en az yirmişer sefer ulaştım. Adamlara gına geldi.
Şu anda tartışmasını yaptığınız Noter Onaylı Rüya
’mı şiir, hikâye, rüya reklâm senaryosu olarak düşünün. Sizin tartışmanız bu kadar hararetli olabilir miydi? Rüya reklâm senaryosunu ya yazmışım, ya da gerçekten rüyamda gördüm. İkisi de rüya değil mi? Ha Hasan, ha kel Hasan! Ne fark eder? Noter Onaylı Rüyamı basite alan arkadaşlarımız bulunmaktadır. Benim gördüğüm gerçek rüya reklâm senaryom basit değildir. Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunmaktadır. Teknolojinin en son halkasıdır. Çünkü ışınlama yapmaktayım. 300–400 sene sonra gerçekleşecek bir olayı 1 Aralık 2000’de notere onaylattım. O dönemde de yaşayanlar da beni konuşacaklar. Hem rüyadır diyorsunuz, hem de hararetle tartışıyorsunuz. Kendiliğinden ortaya bir ikilem çıkmıyor mu? Bu genel rüya reklam senaryomda açlık çeken bir öğretmenin parasıyla bir türlü alamadığı yiyecekleri ışınlama ile buzdolabına doldurmaktadır. Siz bu rüyayı yaşamadan, konusunu benim kadar anlayamazsınız.
Benim rüya reklâm senaryomu kullanan sadece tek firma değil ki! Başka şirketler de üç ayrı rüya reklâm senaryomu kullandılar. Sitemi inceleyerek reklâm senaryolarım hakkında görüşlerinizi belirtiniz. Zaten reklâm dünyası da şu an beni tartışıyor. Yani ben aynı zamanda bir reklâm yazarıyım. Reklâm yazarı istediği şekilde reklâm senaryosunu yazar. Televizyon seyreder, Konuşmaları dinler. Rüyasındaki ilginçlikleri reklâm senaryosuna konu olarak alır. Tabiattaki her şeye reklâm gözüyle bakar
… Sayın Avukat Selim Balku Bey “Ancak davanızda hâlâ haklı bir yan bulmuyorum. Zira gördüğünüz rüyanın bir eser olmadığını, somut fikirden uzak soyut düşsel bir gerçeklik olduğunu, alenilik kazanmamış, kamuya duyurulmamış bir düşünce olduğunu iddia ediyorum... Söylemektedir. Somut nedir? Elle tutulan, gözle görülen değil midir? Yazım okunmuyor mu? Bir konusu yok mu? Yani ben soyut bir varlık mıyım? Yoksa bir cin miyim? Orada boş bir sayfa mı bulunmaktadır?
Saygıdeğer Avukat Selim Balku Bey tekrar soruyor

“Bu reklam
ı yapan şahısta reklamı çekmeden önce ben böyle bir rüya gördüm deyip notere onaylatırsa sizce eserin asıl sahibi kim olmalı, reklam yönetmeninde ya da senaristin ya da benim buna benzer hatta aynı rüyayı görme olasığım yok mu? İlk rüya yı Sayın Sancak gördü diye eser sahibi Sayın Hasan SANCAK mıdır? Bu soruma lütfen cevap verin...2
Aynı rüyayı sizin görmeniz mümkün mü? Aynı rüyayı görmeniz mümkündür.1 Aralık 2000 yılından önce görüp, sonra da notere onaylatmanız gerekir.Ben,sizden bir gün önce notere onaylatmışsam o bana aittir.O zaman televizyonlardaki rüya reklâm senaryolarına ne diyeceksiniz? Onlar da saçma mı? Rüya diye reklâm senaryo özelliği bulunmamakta mıdır? Ya adam bunu rüyasında görmüşse, kimseye demeden bunu televizyonda reklâm senaryosu durumuna getirmişse
… Siz bunu nasıl anlayacaksınız? Nereden bileceksiniz? Müneccime sormak mı lâzım? Niçin o rüya reklâm senaryolarına saçma diyemiyorsunuz? Çoğu filmlerin, dizilerin senaryoların konusu rüyadır. Şair rüya görür, kalkarak bunu şiirleştirir. Rüyalar insanların ilham kaynaklarıdır. Samanyolu’nda gerçekleşen rüyalar başladı. İslam tarihinde rüyaların önemi çok fazladır. 6 Ekim 2006 Cuma günü Posta Gazetesinin 4. sayfasındaki ilginç habere dikkatinizi çekmek istiyorum. Haberin başlığı şöyledir. Rüya gördü zengin oldu. Mary Wollens ismindeki 86 yaşındaki bir kadın rüyasında 6 rakam ve bol sıfırlı bir çek görmüş, hemen düşünde gördüğü rakamlarla iki sayısal loto kuponu yatırarak 21.1 Milyon YTL’lik paranın sahibi olmuştur.Şimdi parayı veren kurum şöyle derse; siz, buna ne diyeceksiniz?! Bunu siz,rüyada gördüğünüz için bu trilyonları size veremeyeceğiz. Pekâlâ, siz ne diyorsunuz? Rüya olduğu için parayı almalı mı, almamalı mı? Böyle saçma bir durum olur mu? Aleyhte yazı yazan avukat arkadaşlarımızın herhangi birisine bu davayı vermiş olsaydım. Sahiden almayacak mıydınız? Beni, savunmayacak mıydınız? Gördünüz mü? Şu anda tezada düştünüz. Beni savunan değerli büyüğüm Avukat Dr. ... ......... Bey hata mı etti.
CC’nın 2005 yılında dünyada ve Türkiye’deki ulusal kanalların reklâm kuşaklarında gösterilen reklâm senaryosu benim 1 Aralık 2000’deki rüya reklâm senaryosu ile tıpatıp aynıdır. Önemli olarak gördüğüm için Noter Onaylı Rüya’mı noktasına, virgülüne dokunmadan bilginize sunuyorum. Konuya geçmeden parantez içindeki en son bölüme dikkat ediniz. Bakın ne diyorum.
(Aşağıda anlatılan rüya yazısı hiçbir bilgisayar-İnternet-buzdolabı-süper market vb. şirketi tarafından tamamı ya da bir bölümü sahibinden izin alınmadan televizyon, radyoda... Reklâm hâline getirilerek seslendirilemez, oynanamaz, oynatılamaz ve yayınlanamaz.)İşte gerçek ilk rüya reklâm senaryom

DÜNYADA E
Şİ VE BENZERİ YOK
NOTER ONAYLI RÜYA
BU YAZININ TAMAMI ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ REKLÂM YAZARI EĞITİMCİ-GAZETECİ HASAN SANCAK'A AİTTİR. DÜZENLEME ŞEKLİNDE İFADE TESBİT TUTANAĞI
İki bin yılı Aralık ayının birinci günüdür. 1.12.2000 Aşağıda mühür ve imzası bulunan, ben Bafra 2. Noterliği NİLGÜN KURT Çakırmahmut İş hanı Kat:1 Bafra adresindeki dairemde görev yaparken, yanıma gelen ve gösterdiği Alaçam nüfusundan YENİLEME nedeni ile verilen 22.08.1989 gün ve V01-985727 numaralı fotoğraflı nüfus cüzdanı kimliğine göre Samsun ili Alaçam ilçesi Yeni cami Mah. Nüfusunda 008,5 cilt 16 sayfa 290-7 kütükte kayıtlı olup, baba isminin Yakup, anne isminin Emine olduğu ve 1956 tarihinde doğduğu anlaşılan ve hâlen Yeni cami Mah Alaçam adresinde oturduğunu ve okuryazar olduğunu söyleyen HASAN SANCAK Düzenleme şeklinde bir ifade TESBİT TUTANAĞI tanzimini istedi. Kendisini yukarıda yazılı hüviyet ile tanıdığım gibi, bu işi yapma yeteneğinin bulunduğunu ve okuryazar olduğunu gördüm. Bunun üzerine şu suretle söze başladı.
(Aşağıda anlatılan rüya yazısı hiçbir bilgisayar-İnternet-buzdolabı-süper market vb. şirketi tarafından tamamı ya da bir bölümü sahibinden izin alınmadan televizyon, radyoda... Reklâm hâline getirilerek seslendirilemez, oynanamaz, oynatılamaz ve yayınlanamaz.)
RÜYAMDA GÖRDÜĞÜM DÜŞ
Konu: Rüyamda karnımın zil çaldığını fark ederek uyandım. Saat gece 03.00'dı. Yataktan kalkarak mutfağa gittim. Buzdolabının kapağını açtım. İçerisinde yiyecek aradım. Ne yazık ki buzdolabında ve evde yiyecek namına hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Açlıktan ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Su ile karın doyurulmaz diyordum, birden aklıma misafir odasındaki bilgisayarım geldi. Hemen misafir odasına koştum. Bilgisayarımı açtım, bilgisayar faresini elime alarak, İnternet'e geçtim. Büyük bir market aramaya başladım. Uzun uğraşlardan sonra karşıma İnternet'te büyük bir süper market çıktı. Reyonlarda ne yoktu ki, tavuk, peynir, zeytin, sucuk, pastırma... Canımın çektiği hangi yiyecekler varsa, farenin imlecini o yiyeceklerin üzerine teker teker getirerek bir bir tıkladım. Her tıkladığım yiyecek benim buzdolabına üstten dolmaya başladı. Buzdolabını süper marketten ağzına kadar doldurdum. Sevincimden havalara zıplıyordum. Kendi kendime bolluk ne güzel şey diyordum. Birden aklıma bu yiyeceklerin parasını vermediğim geldi. Doldurduğum o yiyeceklerin hesabını yapmaya başladım. Ortaya çıkan toplam rakamın maaşımı kat kat aştığını gördüm Hanımın seslenmesiyle tatlı düşten uyandığım zaman durmadan elimin ağzıma gittiğini, sanki o yiyecekleri yiyor gibi bir hâl aldığını gördüm... Yazılan bu tutanak okunması için kendisine verildi. Okudu. Yazılanların hakiki arzuları olduğunun bildirilmesi üzerine altı tarafımızdan imzalandı ve mühürlendi.
1 ARALIK 2000
İki bin yılı Aralık ayının birinci günü
T.C.
BAFRA İKİNCİ NOTERİ
NİLGÜN KURT
RESMİ MÜHÜR VE İMZA
ASLININ AYNIDIR
NO:1 6 8 6 2
1 ARALIK 2000
Coca Cola reklâmını hatırlayanlara aşağıda benim rüya reklam senaryom ile benzerliklerine dikkatinizi çekmek istiyorum.

NOTER ONAYLI RÜYA İLE COCA COLA
’NIN BENZERLİKLERİ

Coca Cola'nın Nisan 2005'te aynı anda dünya ve Türkiye'de ulusal kanalların reklâm kuşaklarında yayınlanan reklamını seyretmişsinizdir. Benim rüyamla ilgili benzerliklerini sizin bilgilerinize de sunuyorum.
Coca Cola reklâmında dünyada tek olan, son kalan rüyanın kendisidir. Coca Cola değildir. Rüya olmadan bu isim bir anlam taşımaz.
O rüya da dünyada 6 milyar insandan sadece şahsıma ait olan Noter Onaylı Rüya'dır. Noter Onaylı Rüya isminden de anlaşılacağı gibi bir rüya reklâm senaryosudur. Coca Cola'nın reklâm senaryosu da bir rüya reklâm senaryosudur.
Ben rüyayı yattığım yerde(yatakta) görüyorum.
Coca Cola'daki genç de yattığı yerde(koltukta) rüya görmektedir.
Ben rüyamda yattığım yerden kalkıyorum.
Coca Cola'daki genç de yattığı yerden kalkmaktadır.
Ben bulunduğum yerden kalktıktan sonra bir şey arıyorum. Coca Cola'daki genç de bir şey aramaktadır.
Benim bulunduğum yerden kalktıktan sonra açlık ihtiyacım olduğu anlaşılmaktadır. Coca Cola'daki gencin susuzluk ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır.
Ben açlık ihtiyacımı karşılamak için buzdolabının kapağını açıp yiyecek arıyorum. Coca Cola'daki genç buzdolabının kapağını açıp içecek aramaktadır.
Ben buzdolabının içinde yiyecek bulamıyorum. Coca Cola'daki genç buzdolabının içinde içecek bulamamıştır.
Aramam devam etmektedir. Coca Cola'daki gencin de araması devam etmektedir.
Ben İnternete yönelip açlığımı gidermek için bir dükkân arıyorum. Coca Cola'daki genç de susuzluğunu gidermek için yürüyerek dükkân aramaktadır.
Ben İnternet üzerinden yiyecek arama mücadelesini sürdürüyorum. Coca Cola'daki genç de yürüyerek çeşitli dükkânlara içecek sormaktadır.
Ben uzun uğraşlardan sonra hem yiyeceğe hem de içeceğe ulaşıyorum. Coca Cola'daki genç de uzun uğraşlardan sonra içeceğe ulaşmaktadır.
Ben bulunduğum yerden uyanıyorum. Coca Cola'daki genç de bulunduğu yerden uyanmaktadır.
Benim Noter Onaylı Rüya'mın eşi benzeri yoktur. Yani dünyada tektir. Coca Cola'daki genç de uyandıktan sonra tek bir Coca Cola'nın kaldığını, dünyada tek olduğunu söylemektedir.

Şu anadaki son sözüm
… Lütfen, siteme girerek, yazılarımı iyice okuyarak görüşlerinizi açıklayınız. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.
Saygılarımla.



HASAN SANCAK
ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ
REKLÂM YAZARI
(EĞİTİMCİ-GAZETECİ)


Web:blogcu.com/noteronayliruya/
E-mail:
noteronayliruya@mynet.com
noteronayliruya55@gmail.com
noteronayliruya55@hotmail.com
noteronayliruya55@yahoo.com
Alaçam-SAMSUN

Ve Sn. Hasan Sancak'a kişisel notum: Bu başlık altındaki tartışma aslında sizinle ve davanızla ilgili değil. Biz THS olarak olayın bilimsel ve teorik yanını tartışıyoruz. Bu nedenle lütfen mesajları kişisel olarak algılamayınız ve tartışmanın Hasan Sancak'la ilgili değil, sadece "görülen rüyaların hukuken korunup korunmadığı" ile ilgili olduğuna dikkat ediniz. Buradaki görüşler (olumlu ya da olumsuz) sizi, davanızı, Avukatınız meslektaşımızı, karşı tarafın avukatı meslektaşımızı ya da dava hakimini elbette bağlamaz. Biz sizin davanızla ilgili değiliz, sadece onun bize ilham verdiği hukuki bir konuyu tartışıyoruz. Rahatsız oluyorsanız veya yanıt verme ihtiyacı duyuyorsanız, isminizi konu içinden tamamen çıkarmam ve ismi "rüya gören kişi A" olarak adlandırmam da mümkün.
Old 09-10-2006, 00:42   #41
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

@Hasan Sancak
Her ne kadar olumlu görüş bildirenlerden olsam da;
Alıntı:
Yazan Hasan SANCAK

Aleyhte yazı yazan avukat arkadaşlarımızın herhangi birisine bu davayı vermiş olsaydım. Sahiden almayacak mıydınız? Beni, savunmayacak mıydınız? Gördünüz mü? Şu anda tezada düştünüz.
Türkiye'de Barolara kayıtlı yaklaşık 60000 faal Avukattan hangilerinin para kazanma hırsını, prensiplerinin önüne geçirdiğini ve hangisinin geçirmediğini ne siz ne de biz bilebiliriz. Şahsım adına çok kişiyi hukuken yapılacak bir şey olmadığını söyleyerek gönderdiğim olmuştur. Eminim ki benden başka böyle davranan Avukatlar da vardır ve çoğunluktadır.
Alıntı:
Yazan Hasan SANCAK
Teknolojinin en son halkasıdır. Çünkü ışınlama yapmaktayım. 300–400 sene sonra gerçekleşecek bir olayı 1 Aralık 2000’de notere onaylattım. O dönemde de yaşayanlar da beni konuşacaklar.
Biz ışınlanma olgusunu 80'li yıllarda Uzay Yolu isimli dizide görmüştük. Bence 300-400 sene sonra bu olay gerçekleşirse öncelikle bu diziyi yazan senarist akla gelecektir.

Öte yandan rüyanız veya senaryonuzun en önemli ve onu özgün kılan noktası internette tıklanan ürünlerin buzdolabına ışınlanması olgusudur ki reklamda bu kullanılmamış. Reklamı hatırlamayışımız da bu nedenledir. Söz konusu reklamı izlememe rağmen olayla benzetememem subjektif olarak benim yanılgım mıdır? Yoksa objektif olarak senaryonuzdan alıntı yapılmadığını mı düşündürmelidir? diye kendime sorduğumda Üzülerek fikrimin değiştiğini söylemek durumundayım. Senaryonun en hayati ve onu özgün kılan noktası rüyada kullanılmadığından, bir hak iddia edilemeyeceğini düşünüyorum. Zira bu nokta çıkartıldığında senaryonun tamamen sıradan ve hayatta olağan biçimde karşılaşılan olgulardan ibaret kaldığı açıktır. (Uyumak, uyanmak, yiyecek içecek aramak, bulmak, yemek, içmek vs.) Örneğin uyumak fiilini gidip notere istediğim kadar onaylatayım. Bundan sonra kahramanın uyuduğu herhangi bir film sahnesi benim fikrim ve benim hikayem olduğundan bana aittir diyemeyeceksem. Bir araya getirilmiş sıradan yaşama dair fiillerin de tescilinin mümkün olmadığı, tescil edilse bile özgün sayılamayacağından bir hak doğurmayacağı sonucuna varıyorum.
Old 09-10-2006, 01:33   #42
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan ‘Rüyalarımı çaldılar’ davası

Arkadaşlar;

Neden zorunlu nedensiz zenginleştirme veya nedensiz zenginlerşme olarak bakmıyorsunuz?

Bir rüya görmüş, notere onaylatmış ve bunu herkese postalamış.

Ben de bu şekilde bir reklam anımsamıyorum ama varsayalım ki belli etkileşimleri içeren bir reklam var.

Bu dava için yeterli mi?

Dünyada söylenmemiş söz var mı?

öncelikle kendisine bu "noter onaylı rüyayı" bütün reklem şirketlerine neden gönderdiğinin sorulması gerekmez mi?

Belki de böyle bir reklamı yapmayın dava açarım tehdidi ile göndermiştir. Yüzlerce rüyasını da notere onaylattığına göre mahkemelerin epeyce işi var demektir.

Ben de burada yazdıklarımı bütün hukuk yazarlarına, yayınevlerine falan göndereceğim. Böyle şeyler yazarsanız hakkınızda dava açacağım diyeceğim. Ama ben noter masrafına katlanmayacağım için mail sistemine güveniyorum.

Saygılar.
Old 09-10-2006, 11:49   #43
Av. Çetin

 
Varsayılan

Ben daha öncede belirttiğim gibi Sayın Selim Balku'ya katıldığımı belirterek Sayın Sancağın aleyhine düşünüğümü söylemiştim ve kendisinin son yazısını da okuyunca bu fikrim pekişti.

Ancak herşeye rağmen Sayın Hasan SANCAK'ın kayıtsız kalmaması, konuya ilgi göstermeside ayrı bir incelik( umarım site üyesi olarak aramızda görürüz) ama özellikle aleyhinde olan fikirleri savunan meslektaşıma karşı teşekkür etmesi gerekirken haksız eleştirisini yersiz buldum ama yine de davasına saygı gösteriyor, mesleğinde başarılar diliyorum
Old 09-10-2006, 12:16   #44
Admin

 
Varsayılan

Sn.Av. Can DOĞANEL ve Sn.Av. Çetin'e katılıyorum. Bu olaya özgü olmak üzere benim de daha önceki görüşüm değişti. Özetlemek gerekirse:
a) Bir rüyanın FSEK anlamında eser olabileceğini ve korunabileceğini hala düşünüyorum.
b) FSEK anlamında bir eserin rüya görmek yoluyla oluşturabileceğini hala düşünüyorum
c) Ancak bu rüyanın eser niteliği kazanması için genel bir olay anlatımından öteye gitmesi, özgün olması veya en azından detaylar içermesi gerektiğini düşünüyorum.

Sadece birkaç paragraflık basit bir olay anlatımı rüyada da görülse, bir hikaye olarak da yazılsa, kitap haline de getirilirse bence FSEK anlamında eser değildir ve bu anlamda somut olayda notere onaylatılan rüyayı ben kendi adıma FSEK kapsamında -artık- görmüyorum.
Old 09-10-2006, 13:00   #45
medenikal

 
Varsayılan

Alıntı:
özgün olması veya en azından detaylar

özgün olack ve detaylar arasında hemen hemen bir benzerlik olacak;

yani noterce onaylanan rüya daki unsurlar ile;

reklam daki unsurlar arasında ;ayrı tutulamayacak ;benzer kılınacak;dialoğlar görüntüler ve dolayısıyla bir örtüşme olacak;

örtüşme açık olacak; normal bir vatandaşın görebileceği şekilde olacak;

normal bir vatandaş diyecek ki;

aaa bu noterde onaylanmış rüyanın aynısının tıpkısı; yada ;

aaa bu reklam ne kadar çok benziyor ; noterde onaylanmış olan rüya unsurlarına;

diyecek;

yani reklam seyredildiğinde ;

görülmesi gereken benzerliklerin ani olarak; beyinde ve algıda ,bir süratlilik için de ;

farkedilmesi gerekecek;

bu varsa hak doğar yoksa doğmaz;

rüya olması ;veya olmaması önemli değildir;

önemli olan husus reklam ların başlamasından önce noter de kayıt altına alınması ;

ve de televizyonlar da bu tarihten sonra yayına başlatılması dır;

eğer ki reklam şirketi ;tam tersi bizden çalınmıştır;

yani bizim daha önceye dayanan çalışmalarımız olmuştur ve bu çalışma 2 yıl öncesine dayanmaktadır ;ve bu çalışmamız ve bunun taslakları metinleri; çalınmış tır veya elemanımız olan kişi tarafından aktarımı yapılmıştır vesair gibi

durumlar ile itiraz edilmediği sürece bu hak oluşur;


önemli olan örtüşmedir.
Old 09-10-2006, 13:03   #46
*sinequanon*

 
Varsayılan

Sanırım sayın Balku tarafından yanlış anlaşılmışım.Dikiş iğnesi örneğini verirken sadece rüyalardan iyi fikirler çıkabileceğini belirtmek istemiştimYoksa tabi ki rüya bir oijinalite taşımadıkça ve eser biçimine sokulmadıkça telif hakkı diye bir kavramdan bahsedilemeyecektir.Rüya tek başına bir fikir ve sanat eseri sayılamaz.

Ayrıca forumdaki bu tartışmanın kaynağı olan Sn. Sancak'ın sitesini ziyaret ettiğimde rüyaların söz konusu reklamlarla olan ilişkisini de çözemedim.Bana herkesin aklına gelebilecek ve rüyasına girebilecek bir düşünce gibi geldi.Tabi ki bu sadece benim fikrim.

Saygılar...
Old 09-10-2006, 14:36   #47
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Sancak,
Davayı alıp-almama ve ışınlama ile ilgili olarak Sayın Can Doğanel'in verdiği tepkinin aynen bende de oluştuğunu belirtmeliyim. Tüm yazınız üzerinde yorum yapmamak için kendimi tutuyor ve sadece, hem yeteneklerinizi ve hem de kendinizi bu kadar arzın merkezine koymasanız diyorum tüm samimiyet ve iyi niyetimle.

Başından beri mezkür metinden bağımsız olarak rüya-onay-fikir-eser-FSEK bağlamında katıldığım tartışmadaki fikrim baki. Ben halen söz konusu metnin FSEK anlamında koruma altında olduğunu düşünüyorum.

Ancak tam hatırlayamasam da bahsettiğiniz şekilde ise; reklam ve metnin uyuşmadığı, dolayısıyla eserinizin kullanılmadığı (bunu en iyi bilirkişi incelemesi beliryecektir ama) bu anlamda herhangi bir hak talebinizin kabul görmeyeceği kanaatindeyim.

Yani sonuç itibariyle fikrim değişti gibi gözükse de değil! Ben zaten mezkür metin ile intihal yapıldığı ileri sürülen reklam ilişkisine hiç değinmemiş, katılımcıların rüya takıntısı ve kişisel değerlendirmeleriyle metni basit bulmaları ve eser statüsü tanımamaları noktasında görüşümü belirtmiştim. Bu noktalarda fikrim aynen geçerlidir. Verilen ek bilgiler üzerine metin-reklam ilintisini kurduğumda ek olarak vardığım sonuç, yani uyuşma olmadığı, eserin kullanılmadığı noktası ise hiç bir şekilde ilk fikrimi etkilemiyor.

Saygılarımla.
Old 09-10-2006, 15:32   #48
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sanıyorum son açıklamadan sonra, metnin eser olup olmadığı tartışmasının atıl konuma düştüğü, eser olduğunu kabul ettiğimizde dahi, eserden intihal yapıldığını söylemenin mümkün olmadığı, aksi halin kabulünün - Sayın Sancak'ı tenzih etmek kaydı ile, zira o davasında haklı olduğu inancındadır, kaldı ki yargılamasının sonucunu da henüz davaya bakan yargıç dahil henüz kimsenin bilemeyeceği de ayrı bir vakıadır- , kötüniyet taşıyabilecek sair kişilere haksız tazminat davaları olanağı tanıyacağını ifade etmeye çalışmış, onaylı metinden fazlaca farklılık taşımayan örnek metinlerimin, genel ifadeler içermesi nedeniyle -ama bugün,ama bir yıl sonra,ama beş yıl sonra ama illa ki günün birinde- bir davaya konu edilebileceğini belirtmeye çalışmıştım.

Patent ve marka konularını kıyasen anımsatan bir üyemizin verdiği örnekte , tartıştığımız haberden çok farklı bir durum sözkonusudur. Herkes patent ve marka tescil başvurusunda bulunmadan önce, internet sayfasına giderek nelerin tescil edilip edilmediğini görme şansına sahiptir.

Oysa bugün kaç tane olduğunu bilemeyeceğim TC noterlikleri nezdinde tasdik ettirilen metin içeriklerine ulaşmak mümkün olmasa gerek.

Saygılarımla.
Old 11-10-2006, 16:33   #49
medenikal

 
Varsayılan

sayın ergin

Alıntı:
Kanun’dan yararlanmak için onaylatmak şart değildir. Onaylatmak ıspat açısından faydalıdır. Reklam şirketine yollaması da gerekmez. Bir sürü halk ozanı türkü besteleyip bir yere yollamadan da telif hakkına sahip olabilmektedir.

kanundan yararlanmak için onayın olması gerektiğini;şart olduğunu nerede söylemişiz.

bu ispat açısından ele alınabilecek bir durum.

2. halk o zanları türkü söyleyip telif hakkından yararlanıyor demişsiniz;

eğer ona aidiyeti belirginse; ve bu kültür bakanlığın da kayıt altında ise ispat açısından önem kazanır;

yoksa kayıt altına almadığı sürece yada yanlış kaydı kaldırmadığı sürece hak talebi olmaz;

yani bu türkünün ona aidiyetini ispat etmesi gerekir.edemezse hak da yoktur.

yine notere onay ispat açısından önem arzeder; olayımızda rüya ile türküler ayrı katogoridedir;

yanılmıyorsam türkü ve şarkının sicil kayıtları kültür bakanlığınca yapılıyor.

rüyanın ise bir merci yok ;bu nedenle hakkın ortaya konulması için noter onayı ispat bakımından önem arzeder
Old 15-10-2006, 01:43   #50
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
REKLAM FİKRİ PATENT ALAMIYOR

Reklam fikirleri nasıl oluyor da bu rahatlıkla yeniden kullanılabiliyor diyorsanız, işte açıklaması: Reklam fikir veya esprileri patentlenemiyor. Taklit reklam yapanların, reklam fikrini ilk üretenden daha fazla kazanması da işin en acı yanı. Türk Patent Enstitüsü de şimdilik reklam fikirlerini ‘faydalı model’ sınıfına dahil etmiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü ise, reklam fikirlerinin korunması için tescil hizmeti sunuyor. Ürün telif hakkı isteyenlerin tescil ettirmek istediği fikri kuruma teslim edip araştırma yapılmasını beklemesi gerekiyor. Özgün olup olmadığı araştırılan fikirler için ilk defa yapılıyor oluşu ve sıradışılık gibi kıstaslar mevcut. Ayrıca ürün sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş ve fikri bir çabanın ürünü olması isteniyor. Kayıt Tescil Kurumu araştırmasını tamamladıktan sonra telif hakkı verilip verilemeyeceği bildiriliyor. Ölçütlere uyuyorsa telif hakkı veriliyor ve başka bir kurumun izin almadan kullanması durumunda, telif hakkı alan kurum her türlü yasal hakka sahip oluyor.Avukat Ahmet Aksu’ya göre ise bir reklam fikrinin tescil edilmesi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) gereğince mümkün değil. FSEK, ‘eser’ olarak sadece sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserlerini, her nevi fikir ve sanat mahsullerini tanımlıyor. Bir reklam fikri, sahibinin hususiyetini taşımayacağı için eser olarak sayılamıyor. Yine Aksu’ya göre Patent, Endüstriyel Tasarım veya Marka Kanunu kapsamında da bir reklam fikrinin tescillenmesi mümkün değil.
Reklam dünyasındaki özgünlük sorunlarını denetlemek için kurulan Reklam Özdenetim Kurulu (RÖK) Başkanı Çetin Ziylan, taklit reklamların bir ‘etik’ sorunu olduğu görüşünde. RÖK’ün uyguladığı Uluslararası Reklam Uygulama Esasları’na göre reklamda taklit yasak. Bu tür reklamlarda taklidin tüketiciyi yanılttığı sonucuna varılırsa ilgili reklam düzelttiriliyor ya da yayından kaldırtılıyor. Ziylan’a göre tüketiciyi yanıltmasalar dahi taklit reklamların meslek örgütlerince yaptırıma tabi tutulması gerekiyor.
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=25087
Old 17-10-2006, 14:35   #51
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yasaya göre eser şu şekilde tanımlanmıştır:

‘’Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder. ‘’


Buna göre eserin mutlaka;

• İlim veya edebiyat,
• Musiki,
• Güzel sanatlar,
• Sinema eserleri

Sayılabilen fikir veya sanat ürünü olması gerektiği vurgulanmıştır.

O halde bu yasa çerçevesinde korunma ve hak iddia edebilmek için, eser olduğunu iddia ettiğimiz yukarıda sayılanlar arasında yer alan ürünümüzün mutlaka onu üreten olarak bizim özelliklerimizi taşıması gerekecektir. Başka bir ifade ile yasa ile koruma altına alınan husus fikrin esası değil, fikrin şekillendirilmiş halidir. Eseri meydana getirenin esas fikre verdiği kişisel anlam yada biçim ürünün eser sayılabilmesi için önem arz etmektedir.

Değerli üyeler,

Sayın Emekli Öğretmen Hasan Sancak Bey'in rüyasını yazıya aktararak şekillendirdiği "fikri" Noter'e tasdik ettirmesi olayını salt "rüya" olarak değerlendirmememiz doğru olur kanısındayım.

Eser'in tanımına baktığımızda ve düz yorumla: "Rüya" eser sayılamaz dememiz mümkündür. Ancak, sayın Hasan Sancak Bey "rüya" sında gördüğü bir düşünceyi yazıya kendi üslübu ve ifade şekli ile aktararak, düşünceyi şekillendirmiştir. Yazıda yer alan metin Hasan Sancak Beyin üslubu ve anlatımı ile dış dünyada tezahür etmiştir. Dolayısıyla Noter'e tasdik edilen metin dış dünyada "rüya" olarak değil, bir eser olarak şekillenmektedir.

Onun "rüya"sından esinlenerek yarattığı bir eser olarak metni değerlendirme zorunluluğu vardır.

Başka bir anlatımla bu olayda korunan olgu "rüya" değil, "rüya" dan esinlenerek metne dönüştürülen "eser" dir.

Saygılarımla..
Old 17-10-2006, 15:14   #52
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

50 numaralı mesajda belirttiğim görüşe bakılacak olursa, REKLAM FİLMLERİ eser olarak tanımlanamıyor. TESCİL EDİLEMİYOR.

Tescil edilemeyen ve eser olarak nitelendirilmeyip, korunması bulunmayan reklam filmlerinin, notere tescil edilip edilmediğinin, benzeşip benzeşmediğinin de bu noktada bir önemi kalmıyor.


Reklam filmlerinin eser sayılmaması ve dolayısıyla FSEK anlamında korunmasının bulunmaması fikri ilk etapta haksız görünebilir. Ama reklam filmleri, daha önceki mesajlarımda anlatmaya çalıştığım, ortak bazı özellikleri BİZARUR TAŞIMAK zorunda. (Gıdada acıkmak,susamak vs)

Ancak çook çok orjinal fikirler de olabilir ve korunmasının, tescilinin mümkün olmaması anlaşılmaz gelebilir. Ben bunun, reklam dünyasındaki çeşitlilik, çok sayıda firmanın varlığı, pazarlama taktiklerinin çoğu kez bunu istemeseler de benzeşmesi, ister istemez bitmek tükenmek bilmeyen intihal iddialarıyla Mahkemelerin felç edileceği, yanı sıra metinler orjinal de olsa, içeriğinde yer alan ve hangisi esaslı,hangisi esaslı unsur değil tartışmalarına ortak bir kriter getirilmesinde önemli güçlükler yaşanacağı ve dolayısıyla her benzeşmede tazminat aralığının açılması ihtimali nedeniyle , içlerinde nitelikliler de olsa sürekli reklam filmi tescilinin, iyiniyetli senaryo sahipleri kadar, iyiniyetli olmayan kişiler tarafından suistimal edilebileceği düşünceleriyle, eser olarak nitelendirilmemelerini ve dolayısıyla yasa korumasında bulunmamalarını, doğru buluyorum.

Saygılarımla...
Old 17-10-2006, 15:47   #53
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Demirel,

50 no.lu mesajınızdan alıntıdır.
Alıntı:
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü ise, reklam fikirlerinin korunması için tescil hizmeti sunuyor. Ürün telif hakkı isteyenlerin tescil ettirmek istediği fikri kuruma teslim edip araştırma yapılmasını beklemesi gerekiyor. Özgün olup olmadığı araştırılan fikirler için ilk defa yapılıyor oluşu ve sıradışılık gibi kıstaslar mevcut. Ayrıca ürün sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş ve fikri bir çabanın ürünü olması isteniyor. Kayıt Tescil Kurumu araştırmasını tamamladıktan sonra telif hakkı verilip verilemeyeceği bildiriliyor. Ölçütlere uyuyorsa telif hakkı veriliyor ve başka bir kurumun izin almadan kullanması durumunda, telif hakkı alan kurum her türlü yasal hakka sahip oluyor

Şimdi ise
Alıntı:
50 numaralı mesajda belirttiğim görüşe bakılacak olursa, REKLAM FİLMLERİ eser olarak tanımlanamıyor. TESCİL EDİLEMİYOR.
diyorsunuz.

Alıntı yaptığım metne göre, tescil edilebiliyor ve hatta; "ölçütlere uyuyorsa telif hakkı veriliyor ve başka bir kurumun izin almadan kullanması durumunda, telif hakkı alan kurum her türlü hakka sahip oluyor."

Ben mi yanlış yorumluyorum.

Saygılarımla
Old 17-10-2006, 20:32   #54
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Ergin,

Aslında bu soruyu, yayını yapan dergiye sormalı.

Ben yayımlanan yazıda, hukukçu meslektaşımızın görüşüne katılıyorum.

Alıntı:
....Avukat Ahmet Aksu’ya göre ise bir reklam fikrinin tescil edilmesi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) gereğince mümkün değil. FSEK, ‘eser’ olarak sadece sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserlerini, her nevi fikir ve sanat mahsullerini tanımlıyor. Bir reklam fikri, sahibinin hususiyetini taşımayacağı için eser olarak sayılamıyor. Yine Aksu’ya göre Patent, Endüstriyel Tasarım veya Marka Kanunu kapsamında da bir reklam fikrinin tescillenmesi mümkün değil.


Mesajın alıntı yaptığınız kısımalrına göre tescil edilenin ne olduğu ise belli değil. Diğer bir deyişle, hangi nam altında tescil edildiği. Diyelim ki (metin içeriğinin doğru olduğunu varsayarak, "reklam filmi" adıyla tescil edildi)

Bunun devamında yer alan hukukçu görüşü ise şöyle diyor: Reklam fikirleri, ESER değildir, dolayısıyla FSEK ndan yararlanamaz. Devamla "TELİF HAKKI" da sözkonusu değil.

Telif hakkı mevzuatımızda hangi düzenlemeler çerçevesinde veriliyor bakalım:


-Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu

-Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu

-Kamu Kurum ve Kuruluşlarına ait Eserlerden Faydalanma
Usul ve Esasları Hakkında Tüzük

-Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK

-Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK

-Markaların Korunması Hakkında KHK


Anılan kanunların herhangi birinden hukuki yararlanma olasdılığı bulunmayan reklam fikirlerinin/filmlerinin, tescil edilp edilememesinin de, anladığım kadarıyla bu noktada bir önemi kalmıyor.

Aksiyon dergisinin alıntı yaptığım sayfasında, ilginç ve neredeyse birbirinin eşi reklamlar var.

Birbirini taklit eden reklamlarla ilgili olarak Reklam Özdenetim Kurulu şu kriterleri benimsemiş:


Alıntı:
Taklit:
Rakip iki ürüne ait reklamların aynı reklam platformunu veya konseptini işlemesi bir taklit değildir. Ancak, bu fikri anlatırken kullanılan görsel ve sözel unsurlar aynı olmamalıdır. Bir fikri anlatmanın değişik yaratıcı yolları bulunabilir. İki reklam arasında, genel düzeni bakımından "tüketiciyi yanıltacak ya da karışıklığa yol açacak biçimde" bir taklit olmayabilir, ancak aradaki benzerlik Temel İlkeler Bölümü'ndeki "iş hayatında genel kabul gören dürüst rekabet ilkelerine uygun olmalıdır" maddesine aykırı olabilir. Aynı sektöre ait olmayan iki ayrı ürün için kullanılan aynı başlık, "tüketiciyi yanıltacak ya da karışıklığa yol açacak biçimde" bir taklit kapsamına girmeyebilir. Üzerine yıllarca yatırım yapılmış bir slogan, özellikle aynı sektörden rakip marka için kullanılırsa hem Taklit, hem de Ticari İtibardan Haksız Yararlanma Maddeleri'ne girer. Çok genel ifadelerden oluşan başlık veya slogan, herhangi bir marka tarafından sahiplenilemez ve başka bir marka için kullanılması taklit oluşturmaz.

Birbiriyle rekabet eden iki markanın reklamında kullanılan "aynı başlığın" bile taklit olarak nitelendirilemeyeceği esası benimsenmişken, bir reklam filminin "eser" olarak nitelendirilerek, taklitten yola çıkılıp, hak iddia etmek, mevcut kriterlere göre olanaklı görünmüyor.

Dergideki neredeyse birbirinin eşi reklamlar, eğer hal böyle olsaydı, görüşülüp sonuçlanmış mahkeme kararlarının mevcudiyetini gerektirmez miydi?


Saygılarımla...
Old 17-10-2006, 20:40   #55
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Bir reklam fikri, sahibinin hususiyetini taşımayacağı için eser olarak sayılamıyor

Bu cümleden ben hiç bir şey anlamadım. Neden reklam filmi sahibinin hususiyetini yansıtmıyormuş? Gerekçesi nedir?

Diğer yandan belirtmeden geçemeyeceğim: Reklam filminin korunamayacağını ileri sürmek Fikri ve Sınai Hakları iyi etüd etmemek demektir.

Kaldı ki söz konusu dergide de böyle bir açıklama yoktur.

Alıntı:
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü ise, reklam fikirlerinin korunması için tescil hizmeti sunuyor. Ürün telif hakkı isteyenlerin tescil ettirmek istediği fikri kuruma teslim edip araştırma yapılmasını beklemesi gerekiyor. Özgün olup olmadığı araştırılan fikirler için ilk defa yapılıyor oluşu ve sıradışılık gibi kıstaslar mevcut. Ayrıca ürün sahibinin hususiyetini taşıması, şekillenmiş ve fikri bir çabanın ürünü olması isteniyor. Kayıt Tescil Kurumu araştırmasını tamamladıktan sonra telif hakkı verilip verilemeyeceği bildiriliyor.

Patent Enstitüsü tamamen Marka ve Patent ile ilgili hususlara dayalı tescil işlemi yaparlar. Oysa bir eserin FSEK kapsamında korunabilmesi için onun Patent Enstitüsü nezdinde tesçil edilmiş olması gerekmemektedir.

Bu hususlara dikkat etmemizin doğru olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde konuyu okumaya başlayan üyeler, sanki her eserin Patent Enstitüsü nezdinde tesçili zarureti varmış gibi bir hatalı kanıya ulaşabilir.
Old 17-10-2006, 21:03   #56
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Dikici,

Elbette herhangi bir eserin FSEK anlamında korunması için patent sahibi olması gerekli değildir. Mesajımdaki o bölüm, "telif hakları" ile ilgili başlık altında, telif haklarıyla ilgili düzenleme yapan mevzuatın aktarılmasındna ibaretti.

Alıntı:
Kaldı ki söz konusu dergide de böyle bir açıklama yoktur.

Sözkonusu dergide boyle bir açıklama , meslektaşımız sayın Av.Aksu'ya ait olduğu belirtilen kısımda mevcuttur.

***

Şu reklam işine ne çok çalıştık.

Bu kadar çalışmışken, tüm mevzuatı değerlendirip, yetkin ve ikna edici bir sonuca varabiliriz umarım.
Old 17-10-2006, 21:20   #57
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Televizyon Programlarının Yayınlanmasından Önce Yayın Kuruluşlarınca Uyulması Gereken Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ

Resmi Gazete:

16 Eylül 1997-Sayı:23112

3527 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda hüküm altına alınmamış olmasına rağmen 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda koruma altına alınmış olan eserlere ilişkin olarak Resmi ve Özel Televizyon kanallarında gösterime sunulan yerli eserler ile ithal edilerek gösterime arz edilen yabancı eserlerin hak sahiplerinin haklarının korunması ve uygulanacak yöntemlerin açıklığa kavuşturulması için aşağıdaki uygulamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Bu sebeple, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 13, 24, 25, 41, 43, 44, 80 ve 84'üncü maddeleri ile koruma altına alınan eserlere ilişkin yöntemler doğrultusunda Televizyon kuruluşlarına (Uydu, Kablolu yayın vb.) yayın öncesinde hakların sahipliğinin tesbiti bakımından "Televizyon Gösterim Belgesi" almak zorunluluğu getirilmiştir.

Televizyon kuruluşları Haber, Reklam filmleri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca kamuoyunun eğitilmesi ve bilgilendirilmesi amacı ile hazırlanan prodüksiyonlar ve belirli konularda faaliyetlerin duyurulmasına ilişkin olmak kaydıyla Vakıf ve Derneklerin Televizyon Spotları ile naklen yayınlanan spor müsabakaları ve yayın merkezi yurtdışında bulunan televizyonların kablolu yayınları bu kapsam dışındadır.
Old 17-10-2006, 21:43   #58
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Değerli THS Üyeleri,

Gerçekten, Fikri Sınai Hukuk alanında yetkin ve foruma son noktayı koyacak NİHAİ- BEKLENEN (Zeki Müren varislerine telif ücreti öder miyim?) AÇIKLAMAYI (mevzuat ve yorum) yapacak bir meslektaşımız yok mu?

Devam eden eklemeler ile benim aklım iyice karıştı da ama halen reklama konu metinlerin de eser olduğunu ve korunacağını/korunması gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 17-10-2006, 22:12   #59
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Gelin tüm mevzuatı boşverelim. Yazısız hukuk dönemine geri dönelim ve yalnızca hakkaniyet ilkesini yanımıza alalım. Uygulunagelen durum her ne olursa olsun ve reklam tabir edilen ticari tanıtım amaçlı kısa filmlerin korunması gerektiği açıktır. Sanatsal içerikli kısa filmden farkı nedir?
Fikir var mı? Var.
Emek var mı? Var. (Fikrin olduğu yerde olmaması mümkün değil. Rüya yolu ile de edinilmiş olsa farketmez)
Reklam piyasası da sanat eserleri piyasası gibi rekabetçi ve yarışan bir piyasa mıdır? Evet
Bu yarışta öne geçebilmek için özgün fikir üretmek piyasada tutunmanın şartı mıdır? Evet.
Pazarlamacılık eğitimi ile donanmış olmak ve her türlü mesleki ve teknik gelişmeyi halkın sosyal eğilim ve beğenilerini sıkı bir biçimde takip etmeyi ve ıskalamamayı gerektirir mi? Evet.
Bunca donanımınızla ürettiğiniz fikrin çalınması, sizi üzmez mi? Üzer.


Eeee o zaman, mevcut durumda korunuyor mudur? Korunmuyor mudur? bilemiyorum ama korunması elbette hakkaniyet gereğidir. Yargıtay Kararı bulamadığımıza göre; ya piyasadaki herkes aşırma alışkanlığında olduğundan bu süreç başlatılmıyor, ya da reklam şirketleri ve burada çalışan yazarlar ürettiği reklamı müşterisine satıp parasını aldıktan sonrasını umursamıyor. Sektör bundan sıkıntı duymuyorsa bize ne allah aşkına..
Old 17-10-2006, 23:40   #60
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Televizyon kuruluşları Haber, Reklam filmleri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca kamuoyunun eğitilmesi ve bilgilendirilmesi amacı ile hazırlanan prodüksiyonlar ve belirli konularda faaliyetlerin duyurulmasına ilişkin olmak kaydıyla Vakıf ve Derneklerin Televizyon Spotları ile naklen yayınlanan spor müsabakaları ve yayın merkezi yurtdışında bulunan televizyonların kablolu yayınları bu kapsam dışındadır.


Sayın Demirel,
Genelge'den Reklam Filmlerinin 'Fikir ve Sanat Eseri' olmadığı sonucunu çıkaramayız diye düşünüyorum. Fikir ve sanat eserlerinde o eseri kullanan kişi eser sahibine emeğinin karşılığını vermek zorundadır; Sanat filmini gösteren televizyon kurumu eser sahibine ücret öder. Genelge bu hakkı koruma altına alıyor.

Reklam filmlerinde durum tam tersinedir; televizyon kurumu bir filmi göstermek için ücret alır. Eser sahibi(Reklam filmini hazırlayan kişi, o filmi yapmak için zaten bir ücret almıştır)Telif hakkı çoğu zaman reklam filmini sipariş veren firma tarafından ya satın alınmıştır, ya da (başka ürünler ve firmalar için kullanılabilecek bir film ise)belirli bir süre için kullanımı konusunda anlaşılmıştır.

Kısaca belirtmek gerekirse televizyon kurumunun reklam fimini göstermede seyirci toplama diye bir çıkarı yoktur. Ticari bir işletme olarak yönetilen televizyon kurumunun bir reklam filmini durup dururken göstermesi verimli çalışma prensiplerine ters düşer. Genelgenin sırf bu düşünceden yola çıkarak reklam filmlerinin ve sayılan diğer ürünlerin/yapıtların gösteriminde televizyon kurumlarını "Televizyon Gösterim Belgesi" almaktan muaf tuttuğunu düşünüyorum. Bu muafiyete dayanarak reklam filmi sanat ve fikir eseri değildir sonucuna varamayız diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Rüyalarımı çaldılar davası Admin Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 7 20-02-2007 15:41
Lokabie Davası avukatedali Hukuk Soruları Arşivi 3 01-12-2006 08:47
Eda davası -bozma- davanın konusuz kalması-ıslah -tespit davası seyyah7272 Meslektaşların Soruları 2 27-05-2006 17:42
Babalık Davası deniz75 Hukuk Soruları Arşivi 3 08-12-2003 11:01
nafaka davası kadir Hukuk Soruları Arşivi 2 12-02-2002 00:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07591105 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.