Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Davacısı farklı, davalısı ve dava konusu aynı olan iki kesin hüküm bulunması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-12-2008, 23:21   #1
Levent Cirit

 
Soru Davacısı farklı, davalısı ve dava konusu aynı olan iki kesin hüküm bulunması

Merhaba;

Araştırmakta olduğum biraz grift bir konu hakkında sizlerin değerli fikirlerinize de başvurmak istedim.
Bir kooperatife üye iki kişiden (A) bir daireyi, (B) de başka bir daireyi kooperatiften alıyor ancak daha kat mülkiyetine geçilmediğinden adlarına tescil yapılmıyor. Daha sonra kooperatif yönetim kurulundan (A)'nın dairesini yönetim kurulu başkanının kızına satıp adına da tapuda tescil yaptırıyor. Biz de tapu iptali için dava açıyoruz. Ancak süreç içinde dairenin tapuda görünen maliki ile (B) aralarında anlaşıyorlar ve malik, (B)'nin de aynı daire için tapu iptali davası açmasını sağlıyor, davayı kabul ediyor, temyiz hakkından feragat edip kararı kesinleştiriyor. (B) bu kararla tapuya gittiğinde, tapu müdürü bizim davamız ile ilgili kaydı gördüğü için (B) adına tescil işlemi yapmıyor. Bu arada biz de açtığımız davayı kazanıyoruz. Şu anda hem bizim elimizde hem de (B)'nin elinde aynı konuda kesin hüküm bulunmakta.
Bu konuda ben yapılacak şeyin HUMK Md.446'ya dayanarak iadei muhakeme talep etmek olduğunu düşündüm. Bundan başka bir yol olabilir mi? Değerli yardımlarınız için şimdiden teşekkürler

Stj.AV.Levent Cirit
Old 21-12-2008, 10:16   #2
Av.Necati Yaşbey

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım yardımcı olmak için yargıtay kararı ekliyorum. Ancak bu karar sizin kafanızı daha çok karıştıracak gibi. Bence ilk davayı açan siz olduğunuza göre iadeyi muhakeme isteyebilirsiniz.
Kolay gelsin selamlar

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1988/11617

K. 1989/1652

T. 27.2.1989

• BİRBİRİNE AYKIRI İKİ KESİN HÜKMÜN VARLIĞI ( Yargılamanın İadesi Yoluna Başvurma Hakkının Kime Ait Olduğu )

• YARGILAMANIN YENİLENMESİ ( Birbirine Aykırı İki Kesin Hüküm Bulunması Halinde Kimin Bu Yola Başvurabileceği )

• LEHİNE KESİN HÜKÜM MEYDANA GELEN TARAF ( Birbirine Aykırı İki Kesin Hüküm Bulunması Halinde Yargılamanın İadesi Yoluna Başvurabilecek Olan Kişi )

• YARGILAMANIN İADESİ YOLUNA BAŞVURMA HAKKI ( Birbirine Aykırı İki Kesin Hüküm Bulunması Halinde )

1086/m.445


ÖZET : Birbirine aykırı iki kesin hükmün bulunması halinde, yargılamanın iadesi yoluna başvurma hakkı, yararına ilk hükmü alan kişiye aittir.
DAVA : İ. ile A. ve arkadaşları arasındaki iade-i muhakeme ( veraset ) davasının yapılan muhakemesi sonunda, iade-i muhakeme talebinin reddine dair verilen hüküm duruşmalı olarak davacı tarafından temyiz edilmişse de, temyiz eden vekilinin sonradan verdiği 8.2.1989 tarihli dilekçesi ile duruşma isteğinden vazgeçtiğini, dosyanın duruşmasız olarak incelenmesini istemiş olmakla; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Hükümler kesinleşince, taraflar yararına kazanılmış hak doğar. Birbirine aykırı kesin hükümler de meydana gelebilir. Bu durumda, yargılamanın iadesi yolu ile hüküm ortadan kalkmadıkça iki hüküm de kesin hüküm niteliğini korur. Bu ise, toplumu tedirgin edip, hak çatışmalarının meydana gelmesine yol açar. Bundan ise toplum huzursuz olur. Kişiler zarar görür. İşte buna çare bulunmuş, yargılamanın iadesi yolu kabul edilmiştir. HUMK.`nun 445/10. maddesinde, birbiri ile özünde çelişen iki ayrı ilamın varlığı halinde ilk kararı alıp da yararına kesin hüküm meydana gelen kişiye, sonradan ilam alan kişi muarazada bulunduğu için, lehine evvela kesin hüküm meydana gelen kararın tarafı, sonradan başkasının aldığı ve kesinleştirdiği hükmün, yargılamanın iadesi yolu ile iptalini ( ortadan kaldırılmasını ) isteyebilir ( HUMK. 445-450 ). Bilimsel görüş de bu doğrultudadır ( Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 4. baskı, 1984 Cilt: Sh. 3633 ).
Olayda ilk hüküm davalı tarafça alınmış, karar kesinleşmiş, böylece yararına kesin hüküm doğmuştur. Davacı taraf ise daha sonra yararına karar almış, o da kesinleşmiş ve onlar lehine de kesin hüküm meydana gelmiştir. Şu durumda az önce açıklandığı gibi yargılamanın iadesini istemek hakkı, ilk hükmü alan ve temyize konu davada davalı safında yer alanlara aittir. İkinci hükmü alan ve bu davanın davacısı olan kişinin dava hakkı yoktur. Davanın reddi sonucu itibari ile doğrudur.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple BOZULMSINA, 27.2.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 22-12-2008, 09:19   #3
Levent Cirit

 
Varsayılan

Sayın Av.Necati YAŞBEY;

Öncelikle ilginize teşekkürler. Benim araştırdığım konuda kesin hükümlerin ikisinin de tarafı aynı değil. Her birinde davacılar ayrı kişiler. Bu nedenle HUMK Md:445 değil Md.446 Uygulanmalı diye düşünüyorum. Eğer tarafları aynı olsaydı dediğiniz gibi sonraki hükmün ortadan kaldırılması doğru yol olabilirdi. Zaten benim de tereddütlerim bu konuda yoğunlaşmıştı. HUMK Md.446'ya atıf yapan bir yargıtay kararı maalesef bulamadım. Yine de yardımlarınız için teşekkürler.
Old 22-12-2008, 20:55   #4
Av.Necati Yaşbey

 
Varsayılan

Değerli arkadaşım eklediğim yargıtay kararında dediğiniz gibi davacı lehine ve davalı lehine iki ayrı kesin hüküm var. Ancak kararın içeriğinden HUMK 445 maddeye göre iadeyi muhakeme için ille de her iki tarafın aynı olması gerekmiyor diye düşünüyorum.
Yardımcı olacağına umduğum için iki karar daha ekliyorum. Birinci Kararda tarafların üçüncü kişiyi (olayda sizin müvekkilinizi) zararlandırma amacı gütmesi halinde iadeyi muhakeme yoluyla kararın iptali istenebilir denmektedir. Siz davanızı açın hangi maddenin uygulanacağına hakim karar versin.Anlattığınıza göre sizin müvekkilinizin alacağı kararı sonuçsuz bırakmak için muvazaalı bir dava açılmış ve dava kabul edilerek sonuçlandırılmış. aynı taşınmaz ile ilgili iki ayrı birbiri ile çelişen karar ortaya çıkmış. Davayı kazanmamamız için hiçbir sebep yok gibi görünüyor. Başarılar diliyorum. Selamlar


T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1980/852

K. 1980/1042

T. 11.2.1980

• İLAMIN İPTALİ ( Tarafların Üçüncü Kişiyi Zararlandırma Amacıyla Hareket Etmeleri Halinde Yargılamanın İadesi Yolu İle İlamın İptalinin İstenebilmesi )

• YARGILAMANIN İADESİ ( Tarafların Üçüncü Kişiyi Zararlandırma Amacıyla Hareket Etmeleri Halinde Yargılamanın İadesi Yolu İle İlamın İptalinin İstenebilmesi )

• TARAFLARIN ÜÇÜNCÜ KİŞİYİ ZARARLANDIRMA AMACIYLA HAREKET ETMELERİ ( Yargılamanın İadesi Yolu İle İlamın İptalinin İstenebilmesi )

1086/m.446


ÖZET :
Tarafların üçüncü kişiyi zararlandırma amacıyla hareket etmeleri halinde yargılamanın iadesi yolu ile ilâmın iptali istenebilir.
DAVA : Erol ile Gülizar, Cenk, Kayyım Mustafa arasındaki karar iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Cenk’in, Habib’den olduğu tespit olunarak tabii babalığa karar verilmiş, hüküm kesinleşmiştir.
Erol bir trafik olayında Habip’in ölümüne sebep olmuş, Cenk tarafından tazminat davası açılmış, bu dava sırasında Erol, Cenk’le ilgili babalık kararının iptalini istemiştir.
Tarafların üçüncü kişiyi zararlandırma amacıyla hareket etmeleri halinde yargılamanın iadesi yolu ile ilâmın iptali istenebilir ( HUMK. 446 ). Olayda babalık davasında davanın taraflarının Erol’u zararlandırma amacı güttüğü söz konusu değildir. Bu bakımdan Usulün 446. maddesine dayanılarak dava açılamaz.
SONUÇ : Onun için davanın reddi doğru olup, gösterilen sebeplerle hükmün ( ONANMASINA ) ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine 11/02/1980 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/6698

K. 2006/8187

T. 12.7.2006

• YARGILAMANIN YENİLENMESİ ( Dava Konusu Taşınmaz Hakkında Birbirine Aykırı İki Kesin Hükümün Oluşması - HUMK 445. Maddesinin 10. Bendi Uyarınca Yargılamanın Yenilenmesi Koşullarının Oluştuğunun Kabulü Gereği )

• BİRBİRİNE AYKIRI İKİ HÜKÜM ( Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Olduğu )

• KESİN HÜKÜM ( Konusu Tarafları ve Nedeni Aynı Olan Uyuşmazlık Hakkında Birbirine Aykırı İki Kesin Hükmün Oluşması - Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Oluduğu )

1086/m.445/10


ÖZET : Çekişmeli taşınmaz yönünden birbirine aykırı iki kesin hüküm oluştuğu açık olduğuna göre davada HUMK'nın 445. maddesinin 10. bendinin uygulama yeri bulunacağı düşünülmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, şirketin maliki bulunduğu 596 nolu parselin bir bölümünün Hazine'nin açtığı iptal davası sonucu kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle iptaline karar verildiğini ve kesinleştiğini aynı taşınmazla ilgili Hazine'nin taraf olduğu dava sonucu oluşan kesin hükmün varlığının dikkate alınmadığını ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Davacı vekilinin duruşma isteğinden vazgeçtiği anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Dava, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı şirketin kayden maliki olduğu 596 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunduğu iddiasıyla Hazine tarafından açılan dava sonucu iddianın kabulü ile ( Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi )'nin 23.12.1997 tarih 224-322 karar sayılı ilamıyla kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölüm bakımından iptal ve terkin kararı verildiği, sözkonusu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Ancak kesinleşmiş hükme konu olan taşınmazın sicil kaydının Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 15.02.1965 tarih 1964/47 Esas, 1965/10 Karar sayılı tescil ilamıyla oluştuğu, anılan hükümde davanın tarafı Hazine ile yargılamanın yenilenmesini isteyenin halefinin taraf bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda, çekişmeli taşınmaz yönünden birbirine aykırı iki kesin hüküm oluştuğu açıktır. Öyle ise davada HUMK'nın 445. maddesinin 10. bendinin uygulama yeri bulunacağı düşünülmelidir.
Hal böyle olunca, davacının yargılamanın yenilenmesi isteğinin dinlenebilir olduğunun kabul edilmesi, İşin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ : Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Davaların birleştirilmesinde, davalılar ayrı fakat dava konusu taşınmaz aynı ise ? Kabartey Meslektaşların Soruları 0 09-06-2008 14:47
konusu aynı,alacağı farklı,alacaklıları farklı dava köktaş Meslektaşların Soruları 6 01-04-2008 11:26
İht. Tebirin Konusu ile Dava Konusunun Aynı Olması üye19870 Meslektaşların Soruları 1 29-02-2008 13:11
Tarafların ve dava sebebinin aynı dava konusunun ise farklı olduğu dava Av. Harun O Meslektaşların Soruları 2 27-11-2007 21:26
boşanma davasında derdestlik itirazı,ikinci dava, feragat, kesin hüküm emek.emek Meslektaşların Soruları 1 20-03-2007 22:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03052306 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.