Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Babalık Davası mı? Başka çözüm var mı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-08-2008, 11:39   #1
idas

 
Varsayılan Babalık Davası mı? Başka çözüm var mı

Değerli meslektaşlarım, Kafam mı karıştı anlamadım. Kadın ve erkek evleniyorlar ama nikahsız. Bu ilişkiden iki çocukları oluyor. Çocuklar annenın soyadlarını alıyor.baba kısmına da babalarının adı yazılıyor.Daha sonrada baba ölüyor. Çocukların annesi ve babanın mirasçıları, çocukların babalarının soyadlarını taşımasını istiyorlar. Burada ne yapabilirim. Bu konuda benzer deneyimi yaşamış meslektaşlarım bana yardımcı olursa sevinirim . tşk
Old 27-08-2008, 17:56   #2
Av. Sibel

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/1223
Karar: 2006/2652
Karar Tarihi: 02.03.2006

ÖZET: Söz konusu dava; babalığın tespitine ilişkindir.Somut olayda babalığın tespiti ile yetinilmesi gerekirken, evlilik haricinde doğan ve annesinin hanesinde nüfusa kayıtlı olan küçüğün davalının soyadını taşımasını sağlayacak ve idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde baba hanesine kayıt ve tesciline karar verilmesi hukuka aykırıdır.Ayrıca avukat, aynı işte menfaati zıt olan tarafları temsil edemez.

(4721 S. K. m. 321) (1136 S. K. m. 38/b) (1086 S. K. m. 95/2)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı küçük Barış Ektiren adına kayyım Ali Ektiren vekili tarafından, davalı Abdurrahman Temel aleyhine 21/8/2003 tarihinde açılan ve Maliye Hazinesi ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar edilen davada, davalının babalığına ve Barış için aylık 500 Milyon TL. nafakaya hükmedilmesinin istendiği, Barış'ın annesi Gürbet Ektiren'in davada aynı zamanda kayyım vekili olan Avukat Zeynal Değirmenci tarafından temsil edildiği mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Dava niteliği itibariyle babalığın tespitine ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesinde "çocuk ana ve baba evli ise ailenin, evli değil ise ananın soyadını taşır" hükmü mevcuttur.

Mahkemece, babalığın tespiti ile yetinilmesi gerekirken, evlilik haricinde doğan ve annesinin hanesinde nüfusa kayıtlı olan küçük Barış'ın davalının soyadını taşımasını sağlayacak ve idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde baba hanesine kayıt ve tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38. maddesinin (b) bendine göre avukat, aynı işte menfaati zıt olan tarafları temsil edemez.

Diğer taraftan; babalık davasında küçüğe annesiyle arasında menfaat çatışması olduğu gerekçesiyle kayyım atanmaktadır.

Mahkemece, küçüğe kayyım atanması amacını bertaraf edecek ve Avukatlık Kanununun 38/b maddesini ihlal edecek şekilde Barış Ektiren'in kayyımının vekili ile annenin vekilinin aynı avukat olması da usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.

Ayrıca babalık davası kamu düzeni ile ilgili olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95/2. maddesi hükmüne göre davalının davayı kabul etmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Mahkemece taraflardan delillerinin sorulup toplanması, kan ve genetik bulgular yönünden kendiliğinden inceleme yapılması gerekirken bu hususun da gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi. 2.3.2006. (¤¤)


Altı çizili bölümün sorunuza çözüm olacağını sanıyorum.
Old 27-08-2008, 18:59   #3
barışkurşun

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/18-383

K. 2005/404

T. 22.6.2005

• EVLİLİK DIŞINDA DOĞAN ÇOCUK ( Anne Hanesine Kaydedileceği Ve Annesinin Soyadını Taşıyacağı )

• ANNE SOYADINI TAŞIMA ( Evlilik Dışında Doğan Çocuğun Anne Hanesine Kaydedileceği Ve Annesinin Soyadını Taşıyacağı )

• VELAYET ALTINDAKİ ÇOCUKLARIN SOYADININ DEĞİŞTİRİLMESİ ( Evlilik Dışında Doğan Çocuğun Anne Hanesine Kaydedileceği Ve Annesinin Soyadını Taşıyacağı )

4721/m. 321

1587/m. 20

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 8

ÖZET : Çocuk, anne ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır. Evlilik dışı doğan çocuğun, anasının kütüğüne, anasının soyadı ile yazılması gerekir. Eldeki davada, çocukların evlilik dışı doğduğu ve ana hanesine kaydedildiği anlaşılmaktadır. Davacı annenin, velayeti altındaki çocukların soyadlarının değiştirilmesi için dava açmasına yasal olanak olmadığı halde davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasındaki "soyadı değiştirilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 18.5.2004 gün ve 2004/230-2004/462 sayılı kararın incelenmesi davalı Y. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 19.10.2004 gün ve 6280-7446 sayılı ilamı ile,
( ...Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesi hükmüne göre, ana ve baba evli değilse çocuk ananın soyadını taşır. Dosyada bulunan 30.03.2004 değiştirme tarihli nüfus kayıt tablosunda soyadının düzeltilmesi istenilen küçüklerin evlilik dışı doğduğu ve ana hanesine yazıldığı görülmektedir. Bu nedenle davacı annenin kendi soyadı baki kalmak üzere velayeti altındaki çocuğunun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yasanın buyurucu hükmüne rağmen yerinde bulunmayan gerekçeyle kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava; soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir.
A- DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı R. vekili; davacı annenin velayeti altında bulunan küçükler Mehmet ve Uğur'un evlilik dışı doğmuş olup, ana hanesinde nüfusa kayıt edildiklerini, davalı babanın küçükleri tanımış olmasına karşın, başkasıyla evlenmesi nedeniyle çocukların baba hanesine kaydedilemediği gibi, soyadı farklılığı nedeniyle resmi işlemlerin yapılamadığını ileri sürerek, davacı ve davalıların müşterek çocukları Mehmet ve Uğur'un "E." olan soyadlarının, babalarının soyadı "K." olarak değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
B- DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı Y. vekili; evlilik dışı doğan çocukların, baba tarafından tanınmış bile olsa, annenin kızlık soyadını taşımaları gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel mahkeme; "evlilik dışı doğan çocuklarını tanıyan davalı babanın, çocuklarının, soyadını kullanmalarına karşı çıkmasının, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve ayrıca Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 8. maddesine göre, çocuğun kimliğine, ismi ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı gösterilmesi gerektiği" gerekçesiyle "davanın kabulüne" karar vermiştir.
D. TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:
Davalı vekilince temyiz edilen karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkeme önceki gerekçesini tekrarlayarak direnme kararı vermiştir.
E. GEREKÇE:
Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davacı annenin, kendi soyadı baki kalmak üzere, evlilik dışında doğan ve velayeti altında bulunan çocuklarının soyadının değiştirilmesini isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, soyadı, kanun gereği doğumla kazanılan addır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun, "Soybağının Hükümleri" başlığı altında düzenlenen 321. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde; "Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır" hükmü öngörülmüştür.
1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 20. maddesinin dördüncü fıkrasında ise, evlilik dışında doğan çocuğun, anasının kütüğüne, ananın soyadı ile yazılması gerektiği belirtilmiştir.Az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye paralel olarak uygulamaya konulan, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21.08.2002 gün ve 147 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Görev ve Çalışma Yönergesi'nin 21. maddesinde; evlilik dışında doğan çocuğun, anasının kayıtlı bulunduğu haneye, anasının soyadı ile tescili öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, anılan yasal düzenlemeler karşısında, evlilik dışında doğan çocuğun ananın soyadını taşıyacağı, çocuğun reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe çocuğun soyadının değiştirilemeyeceği kuşku ve duraksamadan uzaktır.
Aksinin kabulü, kamu düzeni ile ilgili olan Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesinin yasakladığı sonuca, kanunun başka kuralına dayanarak ulaşılması; eş söyleyişle kanunun emredici kuralının dolanılması sonucunu doğuracağı açıktır.
Somut olayda, soyadının düzeltilmesi istenilen küçüklerin evlilik dışında doğdukları ve ana hanesine yazıldıkları anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, davacı annenin, velayeti altındaki çocukların soyadının değiştirilmesi davasını açmasına yasa olanak vermediğinden; davanın reddi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki karada direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 27-08-2008, 19:03   #4
barışkurşun

 
Varsayılan

TMK 327 : "Adın değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir.
Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunur..."

Ayrıca :Kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA,
Old 28-08-2008, 12:23   #5
Av. Sibel

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/14203
Karar: 2005/137
Karar Tarihi: 10.01.2005
ÖZET : 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesinde; "Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin evli değilse ananın soyadını taşır" hükmünü içermektedir.
Davacı Eşref ile Yasemin arasında evlilik bağı yoktur. Küçük Yılmaz Can ile baba Eşref arasındaki soybağı tanıma yolu ile kurulmuştur.
Küçük Yılmaz Can'ın anne hanesindeki kaydına dokunmadan Erzincan Merkez Yoğurtlu Köyü, Cilt 177, hane 128'de kayıtlı Murat ve Güver'den olma 1.4.1966 doğumlu Eşref Albayrak'tan olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 321) (4722 S. K. m. 1, 12) (1587 S. K. m. 20)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, tanıma ve nüfusa tescil davasıdır.
Yerel mahkemece, dava kabul edilerek, evlilik dışı 22.02.2003 doğumlu Yılmaz Can Serin'in davacı baba Eşref Albayrak hanesine soyadı Albayrak olarak işlenmesine karar verilmiştir. 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesinde; "Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin evli değilse ananın soyadını taşır" hükmünü içermektedir. Madde gerekçesinde ise "çocuk, ana ve baba birbirleriyle evli ise ailenin, birbiri ile evli değilse, yani çocuk yasal olmayan bir birleşme sonucunda dünyaya gelmişse ananın soyadını taşır. Baba ile çocuk arasında tanıma ve babalık hükmü ile soybağı kurulduğu halde dahi çocuk ananın soyadını alacaktır." ifadesine yer verilmiştir.
Yine Türk Medeni Kanununun Uygulanmasına İlişkin 4722 Sayılı Kanunun 1. maddesi "Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara, Türk Medeni Kanununun hükümlerinin uygulanacağına" ve aynı kanunun 12. maddesinde ise; "Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce sahih olmayan nesepsiz çocukların yürürlük tarihinden başlayarak bu kanununun soybağına ilişkin hükümlerine tabii olacaklarına " hükmedilmiştir.
Belirtilen nedenle 1587 sayılı Nüfus Kanununun 20. maddesinin son fıkrasında yer alan "Ancak, bunların nesebi düzeltildiğinde veya tanındıklarında babaları hanesine baba adı, soyadı ve analarına izafeten nakten kaydolunurlar." hükmünün zımnen uygulanmasına imkan kalmamıştır. Bu durumda, baba ile çocuk arasında tanıma ve babalık hükmü ile soybağı kurulduğu halde dahi çocuk ananın soyadını alacak ve ana hanesine tescil edilecektir.
Davacı Eşref ile Yasemin arasında evlilik bağı yoktur. Küçük Yılmaz Can ile baba Eşref arasındaki soybağı tanıma yolu ile kurulmuştur.
Küçük Yılmaz Can'ın anne hanesindeki kaydına dokunmadan Erzincan Merkez Yoğurtlu Köyü, Cilt 177, hane 128'de kayıtlı Murat ve Güver'den olma 1.4.1966 doğumlu Eşref Albayrak'tan olduğunun tespiti ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde soyadı Albayrak olarak baba hanesine tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyize konu edilen hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.01.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bu karar örneklerinden çıkan sonuç kanaatimce şudur ki;evlilik dışı doğan çocuğun babasının hanesine yazılması ve babasının soyadını alması yasal olarak mümkün gözükmüyor. Ancak çocuklar reşit olduktan sonra "haklı sebeplerle" soyisimlerinin değiştirilmelerini talep edebilirler diye düşünüyorum. Ancak bu onların anne hanesinde kayıtlı olmaları sonucunu değiştirmeyecektir. Kaldı ki babanın soyismi mirasçılık hakları açısından talep edilmekte ise bunun için tanımanın yeterli olduğunu, tanınan evlilik dışı çocuk ile evlilik içi çocukların eşit miras hakkına sahip olduklarını belirtmek isterim.

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
analık ve babalık davası ve ceza davası Av.arzu dundar Meslektaşların Soruları 1 17-01-2008 09:54
Babalık davası Av.Tevfik TATAR Meslektaşların Soruları 6 07-01-2008 11:57
Babalık Davası av.gzm Meslektaşların Soruları 3 18-10-2007 16:06
Babalık Davası deniz75 Hukuk Soruları Arşivi 3 08-12-2003 11:01
Babalık Davası gülten Hukuk Soruları Arşivi 4 27-02-2002 19:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08168888 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.