Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

İlim Nedir-Bilim Nedir Hukuk İlmi mi yoksa Hukuk Bilimi mi?

Yanıt
Old 25-10-2007, 01:09   #1
Gemici

 
Varsayılan İlim Nedir-Bilim Nedir Hukuk İlmi mi yoksa Hukuk Bilimi mi?

İlim ve Bilim kavramları hepimizin kullandığı ve bildiğini sandığı iki kavram. Soru şu 'bu iki kavram arasındaki farkı gerçekten biliyor muyuz, yoksa bildiğimizi mi zannediyoruz?

İlim ve bilim aynı şeyler midir yoksa değişik iki kavram mıdır?

Neden Google' arama motoruna tırnak içinde HUKUK İLMİ kavramını girince karşımıza 684 kayıt, HUKUK İLİMİ'ni verince 360 kayıt ve HUKUK BİLİMİ'ni verince 21.300 kayıt çıkar? Bu üç bileşik kelime üç ayrı kavramı mı belirliyor, yoksa tek bir kavramı mı?

Saygılarımla
Old 25-10-2007, 18:48   #2
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Türkçe Sözlük'ten "ilim" sözcüğünün anlamına baktım ve bilim olarak tanımlandığını gördüm, bilime baktığımda ise daha ayrıntılı açıklamasını gördüm. Dolayısıyla aynı anlama geldiklerini bilimsel dayanakla söyleyebiliyorum. Farklı verilerle farklı sonuçlar alınmasına gelince bunun alışkanlıklardan kaynaklandığını düşünüyorum. Artık ilim eski bir sözcüktür, doğal olarak dilimize Türkçe olan bilim sözcüğü yerleşmiştir.
Saygılarımla

Not: Türkçe Sözlük adlı yapıt Dil Derneği'ne aittir.
Old 25-10-2007, 21:18   #3
M P

 
Varsayılan

Selamlar Değerli Arkadaşlar,
Ben konuya kişisel bakış açısı ile yaklaşacağım; şöyleki ''bilim'' daha çok kanıtsal verilere dayanan 5 duyu organımızla algılayabildiğimiz ''ilim'' çeşididir.Yani tanımlamadan da anlaşılacağı üzere ''ilim'' daha geniş bir kategori olup içerisinde somut olan, 5 duyu organıyla algılayabileceğimiz ve kanıtsal deneylerle ispatlanabilen ''bilimi'' içerdiği gibi soyut, 5 duyu organımızla algılayamadığımız, ve kanıtsal deneylere dayanmayan kategorileri de içermektedir.Elbetteki kanıtlanabilen soyut olaylar da bilim sınıflmasına tabii tutulabilir.''İlmi'' kelimesine gelincede ilim kelimesindeki ''i'' sesinin düşmesiyle meydana gelen daha dar bir anlamı ifade eden bir sentezdir.
Saygılarımla
Old 27-10-2007, 00:00   #4
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
İlim ile Bilim arasındaki fark: İlim: sosyal, siyasal, Fen bilimleri vs. tüm bilimsel ve bilim olmamakla birlikte sosyal bilim denilen alana giren dalları kapsamına aldığı gibi, birçok kişinin ittifakı ile disiplin dediğimiz Felsefe ve hukuk vs. dallarıda içine alan bir üst kavramdır. Yani Her bilim ilmin kapsamına girer ancak her ilim bilimin kapsamına girmez.

Yukarıdaki alıntı THS'nin başka bir tartışma alanınandan.

Sayın Dogu Akdenizli,

Sizin getirdiğiniz 'İlim' ve 'Bilim' tarifi ile yukarıdaki tarif aşağı yukarı birbiri ile çakışıyor. Bildiğim kadarı ile çoğu kimsedeki genel kanı da bu yönde. Ama ben tüm araştırmalarıma rağmen bu kanıyı pekiştirecek herhangi bir kaynak bulamadım. Mademki hukukçu, THS'deki bir üyenin imzasında olduğu gibi(Sayın Doğanel'di herhalde) 'gerekçeli konuşur', Sizden ve Sayın SNOW'dan bu kanıya hangi teorik kaynağa dayanarak vardığınızı belirtmenizi rica etsem kızmazsınız inşallah.

Hukuk ilim mi yoksa bilim mi sorusu halen cevapsız.

Saygılarımla
Old 31-10-2007, 00:47   #5
Gemici

 
Varsayılan İlimden Bilim'e Geçiş

-Günaydın
-Selam
-Merhaba
-Hayirli sabahlar
-Sabah ı şerifler hayrola
-Esselamün aleyküm
-Gud morning
-Bonjur

Sıraladığm sözcükler Türkçe, Arapça, İngilizce ve Fransızca kökenli. Değişik kökenlerden gelen bu sözcüklerin ortak özellikleri, sabahları karşılaştığımız kimselere esenlik dilemek için kullanıyor olmamız. Yaşlı ve genç oluşumuza, eskiye bağlı veya yenilikçi oluşumuza, yabancıları taklitçiliğe veya kendi değerlerimize sadık oluşumuza bağlı olarak bazılarımız bu sözcüklerden birisini diğerlerimiz başka birisini kullanır. Kim hangi sözcüğü kullanırsa kullansın, anlatılmak istenen ve verilmek istenen mesaj aynıdır, değişmez. Günlük konuşmalarımızda durmadan kullandığımız bu sözcüklerin anlamını bilmeyen yoktur hemen hemen.

Osmanlıca üzerinden Türkçe’ye geçen diğer bazı sözcüklerde durum biraz değişiktir. Özellikle bu sözcükler hem günlük konuşmalarda, hem de bilim dilinde kullanılıyorsa. Bunun en iyi örnekleri ‘Bilim’ ve ‘İlim’ sözcükleridir. Anlam olarak aralarında hiçbir fark bulunmayan bu iki sözcük Türkçe’de büyük bir kavram kargaşalığına yol açmaktadır. Bazılarına göre ilim bilimden daha kapsamlıdır ve bilim ilmin bir alt dalıdır, bazılarına göre ilim dinsel ve ruhsal içeriklidir, bilimse maddesel.

Aşağıdaki alıntılar Ferit Devellioğlu’nun, 1962 yılında yayınlanan Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat’ından.

İlm(arapça, çoğul: ulüm): 1. bilme, biliş; bir şeyin doğrusunu bilme. 2. okuyarak öğrenilen bilgi, nazari bilgi
Aşağıya ilim dallarından sadece birkaç tanesini örnek olarak alıyorum:
İlm-i ahlak: ahlak bilgisi
İlm-i arz, ilm-ül arz: jeoloji
İlm-i beden , ilm-ül ebdan: hekimlik bilgisi
İlm-i ezeli: Allah’ın ezeli bilgisi
İlm-i hal: din bilgilerini öğretmek üzere yazılmış kitap
İlm-i hayvani: zooloji
İlm-i hesap: aritmetik
İlm-i hilaf ü cedal: münakaşa yollarını öğreten ilim
İlm-i iktisad: ekonomi politik
İlm-i ilahi: teodise, fr. Théodicé
İlm-i nebatat: botanik
İlm-i ruh, ilm-ür-ruh: psikoloji
İlm-i terbiyei etfal: eğitbilim, pedagoji


Ulüm: (ilmin çoğulu): İlimler, bilgiler
Dar-ül–ulüm: medrese, mektep, dershane
Ulüm-i aklıyye: tabiat ve matematik gibi akıl esasına dayanan bilgiler
Ulüm-i aliye: tefsir ve hadis ilimleri
Ulüm-i diniyye: din bilgisi
Ulüm-i nakliyye: hadis, tefsir, fıkıh gibi nakil ve rivayet üzer,ne kurulmuş olan bilgiler
Ulüm-i siyasiyye: siyasi bilgiler
Ulüm-i tabiiyye: tabiat bilgileri
Ulüm-i fünun: ilimler ve fenler, teorik ve pratik bilgiler

Alim: Bilen, Bilgin
Ulema: alimler, ilim sahipleri, bilginler (Evvelce müderris, kadı gibi ilmiye mensuplarına denirdi)

Alıntılardan da anlaşılacağı üzere Osmanlıca’da ilim olarak adlandırılan dallar günümüzde istisnasız ‘Bilim’ olarak adlandırılmaktadır. İstisnasız dememe rağmen bazı kişilerin belirli dalları ilim olarak adlandırdıklarını biliyorum, ama bu adlandırmanın Türkçe'nin gelişmesine sağladığı katkının sırrını çözemiyorum. Eskiye bağlılık mı dersiniz?. Türkçe'ye gerçekten katkıda bulunmak istiyorsak, özellikle hukuk çevrelerinde, ‘ilim’ yerine ‘bilim’ sözcüğünün kullanılmasının dili kavram kargaşalığından kurtaracağını düşünüyorum.

İlimden bilime geçişin en iyi örneğini Türk Hukuk Kurumu’nda görüyoruz. Bu kurum 1960 ın ortalarına kadar ilim kelimesini kullanmış. 1960 yılında kurumun bir ‘İlim Heyeti’ var. 1957 yılında ‘ilmi araştrımayı teşvik amacıyla bir müsabaka’ düzenleniyor.

1963 senesinde ilim sözcüğü yerini bilim sözcüğüne bırakıyor. Bu tarihte kurumun bir ‘Bilimsel Araştırma Kurulu’ var. 1990 yılında ‘Türk Hukuk Kurumu' nun "Bilim Kurulu" nun oluşturulması çalışmalarının organize edilmesi ve bu kurum içindeki faaliyetlerin Türk Hukuk Kurumu Temsilcileri olarak hareket etmek üzere, Ahmet Kılıçoğlu, Anıl Çeçen ve Tezcan Çakır'ın görevlendirilmelerine karar verildi (Kurum’un İnternet sayfasından).

Saygılarımla
Old 31-10-2007, 19:39   #6
SNOW

 
Varsayılan

Belirttiğiniz alıntıyı benim yazımdan aldığınızı belirtmek isterim sayın Gemici.
benim sizlerin fikrini almak istediğim sorularım var.
1- Bilim Tarihi nedir? ve Ne anlatır?
2- Bilim adamı deyince ne anlaşılır ve ilk etapta kimler akla gelir.
Saygılar...
Old 31-10-2007, 22:05   #7
SNOW

 
Varsayılan

ilave olarak sayın Gemici, Almancadaki Wissenschaft sözcüğü, İngilizcedeki science kelimesinin ilk akla gelen anlamıyla aynı mıdır???
Ya da Almancadaki Wissenschaft sözcüğü, Türkçedeki bilim sözcüğüyle aynı mıdır? Bilim bu sözcüğü karşılar mı?

Sizin ilminizden istifade etmeye geldim. cümlesinin yerine sizin biliminizden istifade etmeye geldim. cümlesini kullanabilir miyiz???
Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir. cümlesi yerine Ulu önder, Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, fendir. demiş olsaydı da olur muydu???
Saygılar...
Old 01-11-2007, 09:02   #8
M P

 
Varsayılan

Sn. Snow; ''ilim'' kelimesi ile ''bilim'' kelimelerinin kavramsal olarak birbirinden farklı olduklarını bende kabul etmekteyim.Ancak ne var ki yukarıda ifade ettiğiniz cümle içerisinde geçen ''ilim'' kelimelerinin yerine ''bilim'' kullanıldığında cümlenin yapısında bir değişme bir bozulma olmamakta, Türkçe yazım kurallarına ters düşmemektedir.Hal böyle olunca ilk akla gelen şey ''ilim'' kelimesinin Osmanlıca'dan gelen bir kelime olduğu ve Modern Türkçe'de yerini ''bilim'' kelimesine terkettiği düşüncesidir.Sonuç olarak denilebilirki Dilimiz büyük bir değişim yaşamaktadır.Her gün binlerce kelime yenisiyle değişmektedir.Kimisi bu değişimi ''bozulma'' olarak nitelendirse de ben ''zenginlik'' diyorum.Aziz Nesin'in de ifade ettiği gibi ''insan sürekli değişir'' ve bu değişim olumludur zira önemli olan şekil değil ( kelimeler değil ), mana'dır.( anlamlarıdır )
Saygılarımla
Old 01-11-2007, 23:45   #9
Gemici

 
Varsayılan

Sayın SNOW,

Bilim'in diğer dillerdeki anlamını başka bir sefere bırakıyorum.

Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir vecizesine kısaca değineyim.
Alıntı:
Yazan SNOW
Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir. cümlesi yerine Ulu önder, Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, fendir. demiş olsaydı da olur muydu???

Bence olurdu ve Atatürk günümüzde yaşasaydı, kanımca Türk Hukuk Kurumu'nun dil gelişimine paralel bir gelişmeyle, 'ilim' yerine 'bilim' kelimesini kullanırdı. 1927 yılında ilk yayınlandığında Arapça harflerle yayınlanan Nutuk şimdiye kadar birkaç sefer günün Türkçe'sine ayarlanmıştır. Atatürk'ün yazdıklarından 'Ya istiklal, ya ölüm' ve ilim konusundaki vecize benzer bazı veciz sözler ve 'Gençliğe Hitabe' dışında kalan birçok metin günümüz Türkçe'sine adapte edilmiştir. Aşağıya alıntıladığım metinden de anlaşılacağı gibi Atatürk'ün dili Osmanlıca'dan Türkçe'ye giden bir değişiklik içindedir.

Alıntı:
...Atatürk'te dilin dış yapısı, kelime kadrosu bakımından başlıca üç devreye aynlabilir: ı. 1930'lardan önceki devre, 2. 1930'lardan sonra başlayan, 1932-1936 yılları arasındaki devre, 3. 1936'dan sonraki devre.
ı. 1930'lardan önceki devrenin dili, onun yetiştiği devrin genel dil yapısına paralel olarak, Milli Edebiyat devrinin temsil ettiği dil yapısıdır. Bu dil genel durumu itibarıyla ve klasik Osmanlıcaya oranla, hayli sadeleştirilmiş olan o günkü yazı dilinin mükemmel bir örneğidir. Ancak, daha Türkçeden, Arapça ve Farsçanın kurallarına bağlı kelimelerle, bu dillerden geçme isim ve sıfat tamlamaları tamamıyla atılamadığı için, Atatürk 'ün dilinde de bunlar fazlaca yer almıştır. Alem-i medeniyet. irade-i mil/iye. haysiyet-i iiliye-i milliye, menafi-i sahiha-i devlet, mücôdelôı-ı mil/iye. şôyôn-ı teemmül, hükumet-i muvakkata gibi yabancı isim tamlamalarına; mutantan, müdebbed, muhtasaran, mukarrerôt, mümanaat, tavazzuh, teshil, şerait gibi Arapça kalıpların ve çokluk şekillerinin yer aldığı kelimelere; istimzaç etmek. ıavazzub etmek. ittihaz eylemek. istifsar olunmak gibi Türkçe yardımcı fiillerin yabancı kelimelerle birleşmesinden oluşmuş birleşik fiillere rastlanır.
Dilimiz, 1932-1981 yılları arasında hızlı bir Türkçeleşme temposuna girmiş olduğundan, Ata türk 'ün kelime hazinesinde bu günün ölçüleri ile yeni açıklamaları gerektirecek bir eskime söz konusudur. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, bu durum, dilin dış yapısında ve yalnız kelime kadrosunda kendini gösteren bir özelliktir. Yabancı kelime sayısı da ortalama bir hesapla % 50 civarındadır. Bunun % 10-15 kadarını da tamlama halindeki kavramlar oluşturmuştur. O devrin bazı yazarlarında yabancı kelime oranının % 60'ın üzerine çıktığı dikkate alınırsa, bu oran devrin ölçüleri ile oldukça nonnal sayılır.
Atatürk ' ün dil yapısı, cümle kuruluşları ve sentaks örgüsü bakımından ele alındığında görülür ki, Türkçenin söyleyiş ve yazış biçiminin en berrak örneklerini oluşturmaktadır.
2. Ata türk 'ün dilindeki ikinci devre, 1930'lardan sonraki, daha kesin bir sınırla 1932-1936 yılları arasındaki devredir. Bu devrede, dildeki yenileşme ve Türkçeleşme hareketinin yeni bir anlayışla yürütülmüş olması, bir yandan dildeki yabancı kelime ve tamlamaların sayısını azaltırken, bir yandan da bunların yerine Türkçeleştirilmiş yeni şekillerin girmesini sağlamıştır. Bu durum Atatürk 'ün kelime kadrosunda da göze çarpar. Kullanılan kelime kadrosu, dil inkılabının 1932-1936 yılları arasındaki dalgalanmalarınagöre, kendi içinde iki ayn basamaklanmaya da tabi tutulabilir...
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz
* IX. Türk Tarih Kongresi (21 • 25 Eylül 1981)'ne sunulan bildiri metnidir.

Saygılarımla
Old 02-11-2007, 03:55   #10
SNOW

 
Varsayılan

Alıntı:
Bence olurdu ve Atatürk günümüzde yaşasaydı, kanımca Türk Hukuk Kurumu'nun dil gelişimine paralel bir gelişmeyle, 'ilim' yerine 'bilim' kelimesini kullanırdı. 1927 yılında ilk yayınlandığında Arapça harflerle yayınlanan Nutuk şimdiye kadar birkaç sefer günün Türkçe'sine ayarlanmıştır. Atatürk'ün yazdıklarından 'Ya istiklal, ya ölüm' ve ilim konusundaki vecize benzer bazı veciz sözler ve 'Gençliğe Hitabe' dışında kalan birçok metin günümüz Türkçe'sine adapte edilmiştir. Aşağıya alıntıladığım metinden de anlaşılacağı gibi Atatürk'ün dili Osmanlıca'dan Türkçe'ye giden bir değişiklik içindedir.

Bu başlık altında ve THS deki hukuk bilim midir? başlığı altında yaptığımız tartışmalar sonucu geldiğimiz noktada dil konusunda ve bilim kavramı ve tabiki ilim kavramı konusunda farklı düşündüğümüzü görüyorum.
Dil zenginliği nedir ve nasıl olur acaba??? hiçbir dilin diğerinden etkilenmemesi düşünülemez. her dil az çok başka dillerden etkilenmiştir. İngilizcede ve yine Almancada başka dillerden gelen birçok kelimeyi bilirsiniz. Bu bir zenginliktir diye düşünüyorum.
İngilizlerin veya Almanların dilimizi öz İngilizceleştirelim veya öz Almancalaştıralım çabaları var mı acaba???
Türkçeleştirme adına yapılan işlerin hemen ekseriyeti itibariyle zorlama olduğu kanaatindeyim. Zamanında edindiğim bir sözlükte bulunan türkçeleştirilmiş sözcüklerin çok zorlama ve komik olduğunu gördüm. Dilde yabancı kelimeyi tamamen karşılayan bir kelime vardır o durum başka. O zaman yabancı kelimeyi kullanmak gereksiz ve Türkçeyi yabancılaştırma olur.
İlim ile Bilim arasında fark vardır. Şimdilerde bu farkı yok etmeye çalışsalarda.
İlim kelimesi Arapçada ve osmanlıca'da çok geniş anlamda bir kelimedir. Onaltıncı yüzyılda Taşköprülüzade Mehmed'in Mevzuatü'l Ülum adlı kitabında üçyüzden fazla ilimden söz edilir.Bunlar arasında mesela ikinci cildin başında Meharicü'l Huruf ve İlmil Vukuf, Yani Arap alfabesindeki harflerin doğru telaffuz şekilleri ve Kur'an okurken nerelerde ne kadar durulacağı bilgileri ayrı ayrı ilimler olarak zikredilmiştir. Bunlar bilim mi sizce?
Arapçada İlim, Bilim ile bilginin ikisinide kapsar. Allahım ilmimi artır diye dua eder müslümanlar. Bunun yerine allahım bilmimi artır derse çok komik durur. çünkü anlam farkı vardır.
bilim fen bilimleri ve sosyal bilimler şeklinde kabaca iki alt başlığa ayrılabilir. Hiç kimse fizik veya tıp ile sosyoloji veya psikolojiyi aynı kefeye koyamaz. Fizik ve tıbbın verilerini yöntemleri ile daha sağlam ve kesin bulduklarını biliriz.
Hiç kimse hukuk kurallarının fizik kuralları kadar sağlam, Doğrulanabilir verilere sahip olduğunu iddia edemez. Öyle ise bu iki tür arasında kavramsal olarak da bir fark oluşmalı ikisine de bilim diyebilir miyiz???
İlim ve bilim üzerine,
Fakülte ve üniversite farklı kavramlardır. Üniversite fakültelerden oluşur, Üniversite kelimesinin yerine fakülte kelimesini kullanmak ve üniversite kelimesini ortandan kaldırmak ne kadar yanlış ise bana göre ilim yerine bilimi geçirmekte o kadar yanlıştır çünkü bunlar farklı kelimelerdir. Bu bize dildeki zenginliği kaybettirir.
Ulu Önder'in de Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir cümlesindeki fen sözcüğü, ilim üniversitesinin bilim fakültesinin özellikle önemli olduğunu vurguluyor...
Saygılar...
Old 02-11-2007, 18:37   #11
erkanaga

 
Varsayılan

Günlük hayatta ilim kelimesi bilim kelimesini de kapsayacak bir şekilde kullanılmaktadır.Ayrıca bilim kelimesi denince zihnimizde somut nesneler belirirken ,ilim dediğimizde ise daha çok, geniş bir yelpazeyi kapsayan ,soyut birtakım düşünceler aklımıza gelmektedir.
Ancak bu iki kelimenin gerçek manada ne kadar birbirlerini karşılayıp karşılamadıklarını bilmiyorum.Bu iki kelime arasındaki ilişki iktisat-ekonomi kelimeleri arasında da bulunmaktadır.Bende bu iki kelimenin aynı anlamı mı taşıdıklarını yoksa farklı kavramlar mı oldukları hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ara Karardan Rücu için süremiz nedir ? Bu sürenin (varsa) dayanağı mevzuat nedir ? pallanco Meslektaşların Soruları 9 24-12-2014 13:03
Hukuk Nedir? Hukukun Tanımı Cest la vie Hukuk Sohbetleri 29 11-10-2006 00:35
Forensik bilim nedir ? Armağan Konyalı Meslektaşların Soruları 2 08-10-2006 01:12
Kim Kimdir? nerededir, Hukuk Alanı Nedir? Av.Mehmet Saim Dikici Site Hakkında Yazışmalar [Arşiv] 6 04-05-2004 11:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06298590 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.