Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Keşide Tarihinden Önceki Tarihi Taşıyan Ciro Çek Vasfını Kaldırır Mı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-06-2002, 10:25   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Keşide Tarihinden Önceki Tarihi Taşıyan Ciro Çek Vasfını Kaldırır Mı?

Keşidecisi K,Lehdarı L,Hamili de H olan bir çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla hamil tarafından lehdar ve keşideciye karşı takip yapılmış.Ciro silsilesi düzgün.

Sorun şu:
Lehdar ciro ederken isim ve imzasının yanına tarih atmış ve işbu tarih çekin keşide tarihinden 1 sene öncesine ait. Lehdar takibi bu yönden şikayet eder.

1- Lehdarın şikayeti İİK 170/a ya göre nasıl değerlendirilir? Kambiyo vasfı kalkmış mıdır?
2- MK.2 dairesinde hareket edilebilir mi, lehdarın bu yöndeki bir şikayeti dikkate alınır mı?

Selamlar..
Old 21-06-2002, 12:44   #2
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Dostum Tikici,
Olaya öncelikle bazı saptamalar yaparak başlayıp,çözüme ulaşabilmek için de soruya soruyla karşılık vererek biraz da genişleterek meseleyi tartışmayı öneriyorum.
-Öncelikle çekte keşide tarihi zorunlu ve esaslı unsurdur.Çekte de keşide tarihi bonolarda olduğu gibi sonradan (tedavüle çıkmadan) yazılabilir.
-İleri tarihli (Posdate) çek düzenlenmesi mümkündür.Buraya kadar sanıyorum hemfikirizdir.
Şimdi;bonolarda ciro tarihinin tanzim tarihinden önceki tarihli olması durumunda bononun kambiyo senedi özelliğini yitirdiğine yönelik Yargıtay kararı olduğunu hatırlıyorum.Kararın gerekçesi de bononun tedavüle çıktığında tanzim tarihini taşımadığıdır.Senet kambiyo özelliğini yitirdiğinden ciro değil alacağın temliki hükmündedir.
Yargıtay’ın bono ile ilgili bu yöndeki kararını çeklerde (ileri tarihli düzenleme de mümkün olmasına rağmen ) de uygulamak mümkün müdür? (Hatırlatma ve Kıyas :Bonolarda tanzim tarihinin olması yeterli olup gerçeği yansıtmazı gerekmez)

İkinci olarak;lehdar ciroyu yaptığında çekte keşide tarihi yazılı ise durum ne olacak,yazılmamışsa ne olacaktır?MK.2 yönünden olaya nasıl bakacağız?

Üçüncü olarak da;hamilin sorumlulara müracaat süresi sorunu neye göre düşünülecektir?

Herhalde bu hamur daha çok su isteyecek

Selam ve saygılarımla…

Av.M.Aydın Bilen
Old 21-06-2002, 14:53   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Av. Bilen bey,

Bildiğiniz gibi, olayda yer alan çek' te keşide tarihi mevcuttur. Ancak lehdar bu çeki ciro ederken imzasının yanına bir tarih atıyor ve bu tarih ile keşide tarihi arasında olması gerekenin(normalin) dışında bir uyuşmazlık husule geliyor. Yani, olması gerekn keşide tarihinin eski, ciro tarihinin yeni tarihli olması iken, tam aksi bir durum oluşuyor.

Benim düşünceme göre, çekte keşide tarihi vardır dolayısıyla unsurlar tamamdır. Bu hususu teyit eden bir çok dayanak vardır. Şöyle ki:

- Evvela, unsurları ile tamam olmayan bir çek kural olarak ciro edilemeyeceğinden, lehdar bu çeki ciro etmekle keşide tarihinin varlığını öncelikle kabul zorunluluğu vardır. Normal olan durum ciro edilen çekin keşide tarihinin mevcut olması ve bu tarihin ciro tarihinden önce olmasıdır. Bu husus olayda karinedir. Aksini iddia eden lehdar olup, bu hususu ispatla yükümlüdür.

- İkinci olarak, çek yine bildiğiniz gibi açık olarak da düzenlenebilir. Başka bir ifade ile çekin keşide tarihi olmadan da keşide edilmesi mümkün olup, bu husus çekin sıhhatine tesir etmez. Burada bir husus önem arz edecektir, o da şudur: Lehdar açık tarihli olarak aldığını iddia ettiği (bu iddianın varlığı şikayet nedeniyle zorunludur) çeke keşide tarihini kendisi eklemek zorunda olduğundan, esasen bu anlamda cirosunun yanında yer alan tarihi keşide tarihi olarak kabul etmek de (keşide tarihinin keşide anında olmadığı ispatlansa bile) zorunludur. Bu itibarla da lehdarın kurtuluşu mümkün görülmemektedir.

- Üçüncü olarak, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüst olmak zorundadır diyen MK.2 emredici kuralı icabı, dürüst olmadığını kendi ifadesiyle ortaya döken lehdarın bu şikayetine itibar etmek mümkün değildir.

- Son olarak, keşide tarihi olduğu halde, tedavül sırasında yok farz edilse bile bu husus açık çek düzenlenebilir kabulü karşısında anlamsız ve çek görüldüğünde ödenir diyen TK hükmü dairesinde de lüzumsuz kalır. Her ne kadar, çek görüldüğünde ödenir hükmü çekte vade olmaz kuralına dayalıdır itirazı ileri sürülebilir ise de, bu itiraz pek önemli değildir, nedeni: ileri tarihli keşide tarihinin atılması da esasında mümkün olmayan ve genel kabüle(karineye) aykırı bir durum olmakla çekin keşide edilmesi anında tarihsiz olduğu iddiasına dayanak yapılabilir ve bu durumda da keşide tarihsiz olabilecek çekin geçersiz olmasına engel olan ''Çek görüldüğünde ödenir'' geçerlik kuralı burada da öncelikle uygulanmak zorunda kalır.Esasen çekde vade olmaması, tek bir tarihin mevcut olması ve bu tarihin keşide tarihi olarak nitelendirilmesi karşısında, çek görüldüğünde ödenir hükmünün vadeye dayanak alınmasına engeldir.

Keza, TK.693. maddede Keşide tarihi yokluğunun istisnalar arasında yer almamasının da pek doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu husus, çekin açık düzenlenmesi imkanı ve çek görüldüğünde ödenir kuralına aykırı ve çelişiktir. Zira, çek de bir tek tarih vardır ve o tarih de keşide tarihidir.

Benim düşünceme göre, belirttiğiniz yönde bir yargıtay kararı olsa bile bu kararın doğru olmadığını düşünüyorum.. İkinci olarak, şikayet eden lehdar için olay MK.2' ye aykırıdır. Son olarak, ciro yanındaki tarihin sonradan ve bilerek gerçeğe aykırı atıldığını, bu konuda lehdarın hamili aldattığını da iddia etmek mümkündür, bu itibarla karinenin aksini iddia eden lehdarın iddiasını ispatlaması icap eder..

Çok ilginç ve tartışmaya açık, güzel bir olay..

Tartışırız..

Saygılarımla..
Old 22-06-2002, 17:17   #4
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Tikici,
Hamilin sorumlulara müracaat süresi ile ilgili sorun hakkında düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.

Selam ve saygılar...
Av.M.Aydın Bilen
Old 22-06-2002, 20:03   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba dostum Av. Bilen,

Süre açısından haliyle keşide tarihi esas alınacaktır. Bankaya ibraz edildiğinde de bankanın dikkat edeceği tarih keşide tarihidir .

Kısaca aslolan çekin ön yüzünde yer alan keşide tarihidir. Bu tarihin doğru olmadığını iddia eden, karinenin aksini iddia etmektedir. Başka bir ifade ile lehdar cirosunun yanında bulunan eski tarihin, keşide tarihi olmadığı halde kendisi tarafından atıldığını (bu tarih bana göre yazılı delil başlangıcından öteye gitmez) ek bir delil ile ispatlamak zorundadır..

Sevgiler, saygılar..

EN BÜYÜK TÜRKİYE
Old 22-06-2002, 22:52   #6
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Av.Tikici Bey,
Çekin ibraz müddetini çekin ön yüzündeki keşide tarihine göre başlatırsak (ki öyle diyorsunuz);çelişki olmayacak mıdır?
Örneğin çekteki keşide tarihi 2003 yılı,ciro tarihi ise 2001 yılı olduğunda hamil sizin düşüncenizi kabul edersek 2003 yılından sonra dahi çek sorumlulularına müracaat edebilecektir.
Çek 2001 yılında bankaya ibraz edildiğinde hamil müracaat süresini dondurmuş olmayacak mıdır?

TTK.da ibraz süresi keşide tarihinden itibaren başlatıldığına göre;hem süreyi dondurmak,hem de ibraz edildiği için keşide tarihindeki müracaat süresi geçinceye kadar sorumlular aleyhinde icrai takibat yapmak bir çelişkidir düşüncesindeyim.
Hukuk kötüniyeti nasıl korumuyorsa çelişkili de olamaz.

TTK.Madde 726 - Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.

İbraz müddeti de keşide tarihinden itibaren 10 gün,1 ay v.s olduğuna göre hamil hem zamanaşımına uğramış olan alacağı dondurmuş olacak hem de isterse ibraz ettiği için çeki istediği zaman icraya verebilecektir.
Sizce hukukun bir kimseye böylesine çelişik bir hak tanıması mümkün müdür?


Tabii ki EN BÜYÜK TÜRKİYE

Selam ve saygılarımla...

Av.M.Aydın Bilen
Old 23-06-2002, 10:08   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba,

Öncelikle şunu belirlememiz lazım. Keşide tarihinden önceki bir tarihte bankaya ibraz edilen çek, bildiğiniz kural icabı muhatap tarafından ödenmek zorundadır. Bu itibarla, çek görüldüğünde ödenir ''çekte vade olmaz'' kabülü ile sizin örneğiniz arasında pek fark yoktur . TK.726. madde TK. hükümlerine uygun ve gerçek keşide tarihi taşıyan çekler içindir. Vade içeren çekler kural değil, istisnadır..

Dolayısıyla nasıl ki çekte vade olmaz diyen ve çek görüldüğünde ödenir kuralını tesis eden hukuk sistemimizde TK. 726. da yer alan zamanaşımı sürelerinin başlangıcı için değer gören uygulama sorun çıkarmıyorsa ve çelişki olmmuyorsa, sizin örneğiniz için de çelişki ve sorun olmaması icap eder...


sevgi-saygı..
Old 23-06-2002, 13:42   #8
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Dostum,
Galiba ben ne demek istediğimi tam izah edemedim.Onun için net örnek vererek izah etmek istiyorum.Konunun özünden uzaklaşma gibi gelse de gerçekte öyle olmayacaktır.Bundaki amacım,öncelikle hiç lehdar yokmuş gibi düşünüp daha sonra lehdar yönünden değerlendirme yapabilmek için tüm verileri ortaya koyabilmektir.

Muhatap banka ile keşide yeri aynı olan bir çek 1.1.2003 keşide tarihli olmasına rağmen 1.1.2002 tarihinde bankaya ibraz edildiğinde;

Çekin ibraz müddeti, keşide tarihinden itibaren 10 gün içerisinde bankaya ibraz edilebildiğine göre 11.1.2003 tarihine kadar bankaya ibraz edilebilecektir.Dolayısıyla TTK.726.maddeye göre de zamanaşımı 11.7.2003 tarihinde son bulacaktır.Buraya kadar sorun yok.

Ama çek 1.1.2002 tarihinde bankaya ibraz edildiğinde ibraz tarihi esas alınırsa zamanaşımı 1.7.2002 de son bulacaktır.

Vurgulamak istediğim nokta bu.

Kanun, zamanaşımı süresini ibraz müddeti ve dolayısıyla keşide tarihine göre belirlemektedir.

Şimdi hamil,kanuna göre bu çeki 1.1.2002 tarihinde bankaya ibraz etmesine rağmen 11.7.2003 günü dahi icraya verebilir mi?
İbraz etmesine rağmen 11.7.2003 gününe kadar dahi bekleme hakkı verilmesi , çekte vade yoktur denilmesine rağmen (ki öyledir) bir manada vade demek değil midir?
Bankaya ibrazla alacak muaccel hale gelip de daha bu örnek için 1 yıl başka örnek verilirse 20-30 yıl gibi uzunca bir süre bekleme hakkı olabilir mi?

Selam ve saygılarımla...
Old 23-06-2002, 14:28   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Bilen,

Anlattığını doğru anlamıştım ve doğru cevaplamıştım, yani aynı şeyi söylüyoruz ancak farklı anlıyoruz... Kahve iç biraz

Şurada hata ediyoruz galiba:

726. maddede öngörülen husus normal bir durum içindir. Yani, çekte vade olmayacağından esasen ileri tarihli bir çekin de olamayacağı düşüncesine dayalıdır.

Ancak, çek ileri tarihli de atılsa (*) Yargıtay kararları doğrultusunda ibraz tarihinde keşide edilmiş, başka bir deyişle geçerliğini yitirmemiş bir çek olarak kabul edilmektedir.

O halde, ileri tarihli de olsa bir çek keşide edilmiş ise, ibraz tarihinde keşide edilmiş sayılacak ve 726.ncı maddenin aradığı başlangıç süresi bankaya ibraz tarihinden itibaren dikkate alınacaktır..

Kısaca, yıllarca beklemek diye bir şey sözkonusu olamayacaktır..

Selam ve saygılar..

Alıntı:
(*) - [(Fakat Türkiye' de bildiğin üzere, olmayana rağbet ve yönelim zirvededir ki bu zirve tehlikelidir, zirveden, zırvaya giden yoldur.. ]
Old 23-06-2002, 14:37   #10
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Saygıdeğer dostum,Yargıtay tarafından verilen aksi görüşte karar hatırlıyorum.

Kararda;zamanaşımı süresi keşide tarihinden itibaren hesaplanır şeklinde idi.Gerekçe de verdiğim örnekteki "ibraz müddeti keşide tarihinden itibaren 10 gün v.s.."hesaplandığındandır.

Yani yargıtay kararlarını esas alacak olursak farklı şeyleri söylüyoruz.Aynı şeyi değil.Biraz de sen kahve iç
Bu arada unutmadan bahsettiğim yargıtay kararından eminim ancak henüz bulamadım.Aramaya devam ediyorum.

Selam ve saygılar...
Old 23-06-2002, 14:59   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba,

Yargıtay' ın bazen anlaşılmaz kararları olabiliyor. Fakat, bu yönde bir karar var ise bu akla, mantığa, ahlaka, hukuka, hakkaniyete, HAYATIN OLAĞAN SEYRİNE ve bana ters bir karar olarak kabul edilmelidir.

Hukuk kuralları ve yargı kararları, herşeyden önce mantıkidir.

Bir ara bu kararı yazarsanız mutlu olurum..

Saygı ve sevgiler..
Old 24-06-2002, 10:04   #12
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Saygıdeğer Dostum Tikici,
Bu yönde bir karar var eminim.Kararı veren daireyi de hatırlıyorum ancak tarih ve sayısını hatırlayamıyorum.Ancak bulacağımdan emin olabilirsin.

Ticaret Kanununun 708.maddesinde yazılı müddetler çekde keşide günü olarak gösterilen tarihden itibaren işlemeye başlar.(m.708/4)Posdate çeklerde ise ibraz süresi çekde yazılı keşide tarihinden itibaren mi,yoksa daha önceki gerçek ihdas veya tedavüle çıkarılma veya ibraz tarihinden itibaren mi işlemeye başlar.Hakim doktrin ve Yargıtay tarafından kabul edilen görüşe göre posdate çeklerde ibraz süresi TTK'nun 708/4 maddesine göre çekde keşide günü olarak gösterilen ileriki tarihinden başlayacağı şeklindedir.
(Alıntı:Poroy-Kıymetli Evrak Hukuku Esasları-sh.263-264)

Sayın dostum,sizin akla,hukuka,ahlaka aykırı bulduğunuz bu karar doktrinde hakim görüş olarak kabul edilmektedir.

Selam ve saygılarımla...

Av.M.Aydın Bilen
Old 24-06-2002, 10:23   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba,

Bizim olayın posdate çekten biraz farklı olduğunu düşünüyorum. İleri tarihli çek, bilindiği gibi çekin kambiyo vasfını kaldırmamaktadır. Buradan hareket etmeliyiz.

Bu konuya biraz detaylı cevap vereceğim ancak bu gün biraz yoğunum, akşam üstü yazabilirim..

Saygılarımla..
Old 24-06-2002, 13:54   #14
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba Sayın Bilen,

Olayımıza tekrar dönelim, bir çek var bu çekin keşide tarihi farz edelim 22.06.2002, lehdarın cirosonun yanında bir tarih var (yine farz edelim) 1.1.2001, çekin ibraz edildiği tarih 22.06.2002...

(Not: Burada lehdarın iddiası gibi, yani cirosunun yanındaki tarih doğru kabul edildiğinde, vadeli çek düzenlendiği açıkça ortaya çıkacaktır. Yargıtay' ın bir çok kararında kabul edildiği gibi TK.707/2 icabı da vadeli çek geçerli olacaktır .. )

Bu durumda lehdar hakkında yapılan icra takibine karşı şikayette bulunuyor ve ciro tarihinin keşide tarihinden eski olduğu, başka bir ifade ile ciro ederken çekte keşide tarihinin olmadığını, sonradan atıldığını ve 692. ve 693. maddeler açıklığı ile kambiyo niteliğine haiz olmadığını iddia ediyor... Bu hususu lehdar ispatla yükümlüdür.. zira vadeli çek düzenlenmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Ciro yanında yer alan tarihte çekin keşide tarihi içerrmediğini ek delille lehdar ispatlamalıdır..

Buradan zamanaşımı sorunu için mevcut mevzuata geçelim:

Alıntı:
TTK.Madde 726 - Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar .


Alıntı:
Tk.707. madde: Çek görüldüğünde ödenir.Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek, ibraz günü ödenir .



Yukarıda yer alan 707. madde ile 692 ve 693. maddeler, çekte normal olan usulün vadenin kabul görmemesi, çekin görüldüğünde(ibrazında) ödenmesi gereken bir ödeme aracı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu husus, normal olandır.

Dolaylı olarak, bu hükümlere uygun olarak zamanaşımını düzenleyen TK.726. maddede de haklı olarak bir tek ve gerçek keşide tarihinin olabileceği düşünülerek, zamanaşımının başlangıç tarihinin, çeke göre ibraz süresinin bitim tarihi esas alınarak hesaplanacaktır denilmiştir. Bu husus normal durum içindir.

Olayımızdaki gibi, çekin keşide tarihinin vade içerir şekilde düzenlendiği ortada ise, yahut ispat edilebilir durumda ise; buna rağmen çek 707. madde uyarınca keşide tarihinden önce bankaya ödeme için ibraz edildiğinde zamanaşımı süresi ne zaman başlamalıdır?

Sizin belirttiğiniz gibi, bu durumda TK.726. madde uygulanmamalıdır. Bu konuda yargıtay kararı da olsa uygulanmamalıdır..Çünkü;

evvela TK. hükümleri özel mevzuat olmakla ve çekte vade olmayacağını kabul etmekle (sadece bu durum için sınırlı ve geçerli olmak üzere) BK. genel zamanaşımı kurallarından ayrılmıştır.

O halde, TK. na aykırı şekilde bir çek dzüenlenmiş ve bu çek süresinden önce bankaya ibraz edilmiş ise artık 726. madde burada uygulanamaz. TK.1. maddesinin atfı ile Genel hükümler bu arada konuyla doğrudan alakalı BK. 128, 132/5 ve 133/2 hükümleri uygulanacaktır.

Buna göre, BK.128. madde genel kuralında da belirtildiği gibi,

'' Müruruzaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar. Alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabii ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder''

Çek bankaya ibraz edilmekle borçlu keşideci hakkında icra takibi yapılacağı, başka bir ifade ile borcun muaccel olacağı Yargıtayın ve tüm hukukçuların kabul ettiği genel bir kuraldır.

O halde BK.128. madde açıklığı ile zamanaşımı bankaya ibraz tarihinden itibaren başlamalıdır......

Diğer destek maddeler;

Yine BK.132/5 de yer alan zamanaşımını tatil eden sebepler arasında alacağı Türk mahkemesi huzuruna götürememek gibi bir engel de yukarıda arz edildiği üzere olayda olmadığından ve diğer 4 fıkra da da tatil sebebi olaya uymadığından ibraz tarihi ile keşide tarihi arasında geçecek zaman için zamanaşımının tatile uğradığını kabul etmek de mümkün olamayacaktır... Çünkü ibrazdan itibaren keşide tarihini beklemek örtülü olarak zamanaşımın tatile girmesi demektir.. ki buna 132. madde engeldir..

Ayrıca BK.133 de zamanaşımını kesen haller belirtilmiş olup, ibraz ile alacağını talep etme hakkını kazanan ve esasen alacağını isteyen ve buna dayalı olarak icraya ve mahkemeye gidebilen alacaklı için zamanaşımı kesilip yenisi aynı süre ile başlamış olacaktır.. Aksi takdirde, alacağını icradan tahsil edebilen alacaklı için zamanaşımını başlatmamak ve alacağını belki de tahsil ettiği halde zamanaşımının başlamasını bile sağlamamış olmak gibi bir garabet ortaya çıkacaktır..

Böyle değerli dostum sorulara ve gidişata göre tartışırız.. acele yazdım anlaşılmayan bir şey olursa açıklamaya hazırım..

Saygılarımla..
Old 24-06-2002, 18:01   #15
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Dostum,
Benim de ilk yazdığım cevaplara geri dönersek
Alıntı:
İbraz müddeti de keşide tarihinden itibaren 10 gün,1 ay v.s olduğuna göre hamil hem zamanaşımına uğramış olan alacağı dondurmuş olacak hem de isterse ibraz ettiği için çeki istediği zaman icraya verebilecektir.
Alıntı:
Sizce hukukun bir kimseye böylesine çelişik bir hak tanıması mümkün müdür?


Pek de farklı şeyleri söylemediğimiz ortadadır.Sadece ben uygulamada yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu vurgulayarak eleştirdim.Bana göre de yanlış olduğunu belirttim zaten.Ancak siz de takdir edersiniz ki; eleştiri farklı,mevcut durumu da belirtmek farklıdır.

Bahsettiğim yargıtay kararını da buldum.

KEŞİDE TARİHİNDEN EVVEL MUHATAP BANKAYA İBRAZ EDİLMİŞ OLAN BİR ÇEK BAKIMINDAN ZAMANAŞIMI SÜRESİ, ÇEK ÜZERİNDE YAZILI KEŞİDE TARİHİNE GÖRE HESAP EDİLECEK İBRAZ SÜRESİNİN BİTİMİNDEN İTİBAREN İŞLEMEYE BAŞLAR.(Y.12.HD.1997/2899 E.-1997/3661 K.25.3.1997)
(Karar bu şekilde verildiğine göre demek ki Yargıtay olaya TTK.1.maddenin uygulanamayacığını dolayısıyla BK.da uygulanamayacağını,Ticaret Kanunu'nda bu konuda yeterli düzenleme olduğunu kabul ediyor.)

Daha önceki mesajımda Sn.hocamız Poroy'dan alıntı yaparak da belirttim.Üstelik, hakim doktrin de keşide tarihini esas alıyor şeklinde.Kitapta Sn.Domaniç'in kitabına da atıf var ancak elimde bulunmadığı için Sn.Domaniç hocamızın görüşünü bilemiyorum.

Daha halen sizin ilk mesajınızda belirttiğiniz olaya gelemediğimize göre hamur hala su istiyor

Selam ve saygılarımla...
Av.M.Aydın Bilen
Old 24-06-2002, 20:15   #16
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Bilen dostum,

Aslında ilk konuya da sizin sorduğunuz soruya da ben cevap yazdım.. dikkatli okunduğunda görülür.

Diğer yandan, Yargıtay' ın kararı sizin de ifade ettiğiniz gibi mantık dışı ve gayrı adil.. Bu itibarla kendime göre dayanaklarını da belirttiğim itirazlarımı da esas alarak bu konudaki yargıyı doğru bulmadığımı tekrar ifade ediyorum..

Sadece hatalı olduğu uzaktan bile anlaşılan yargıtay kararına dayanarak, TK.1 atfı ile genel kural BK.128, 132, 133. maddelerin uygulanamayacağı kabulünüze katılamayacağım..

Kanunda zamanaşımın durması(tatil edilmesi) halleri sayılı olarak tahdiden belirtilmişken, hem ticaret kanunu hükümlerine, hem borçlar kanunu genel hükümlerine, hem adalete, hem hukuk mantığına, hem vicdana ters sonuç doğuran yargıtay kararına itaat etmek doğru olmamalıdır..

Çoğunluğu ve en önemlisi insan aklını tatmin etmeyen görüşleri kim söylerse söylesin kabul edemem.. esasen belirttiğiniz kararın kabul edilebilir bir gerekçesi de (yazdığınız bölüm içinde) yoktur...

Sayın Domaniç hocanın kitabında da bu konuya değinilmiştir ancak orada zikredilen husus vadeli olmayan çekelr içindir..

Saygılarımla..
Old 28-06-2002, 20:07   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Bilen,

İlk olaya nokta koyalım:

Bahsettiğiniz Yargıtay kararında Bono' nun tanzim tarihi ile lehdarın ciro tarihi arasında olması gerekenin dışında fark olduğu (yani ciro tarihi, tanzim tarihinden önceki bir tarihi taşıyor) durumlarda, bonoyu hükümsüz saymaktadır. Gerekçe olarak da, tanzim tarihi olmadığı halde bononun tedavüle çıkarıldığına işaret etmekte ve zorunlu unsur tanzim tarihinin yokluğunun kambiyo vasfını kaldıracağını belirtmektedir.

Bonolarda, tanzim tarihinin hatalı olması halinde (hakim fikre göre) tanzim tarihi yok farzedilir ve bononun kambiyo vasfı kalkar..

Aynı olayın çek' lere uyumlu olamayacağını düşünüyorum. Çünkü; çeklerde bir tek tarih vardır o da keşide tarihi olup, keşide tarihinin hatalı olması yahut takvimde bulunmayan bir güne tesadüf etmesi halinde çek, çek vasfını yitirmez, çek görüldüğünde ödenir.. kısaca çek geçerlidir.

o halde; lehdar için:

Biirinci engel, budur.

İkinci engel ise, MK.2 dir.

Üçüncü engel ise, her ne kadar çek ödeme vasıtası ise de, uygulamada ileri tarihli çeklere sıkça rastlandığından çek tedavüle çıktığında ileri tarihli keşide tarihini taşıdığı halde, doğal olarak ibraz süreleri dolmamış bulunan çek ciro edilebileceğinden ciranta ileri tarihli çeki, keşide günü olarak gösterilen tarihten önceki bir tarihte ciro edebilecektir.. Bu husus normal olup, tedavüle çıkıldığında çekin keşide tarihi içermediğine delil sayılamaz. (aksini ispat edilene kadar bu yönde düşünülmelidir) Diğer yandan bonolarda ileri tarihli tanzim tarihi atmanın bu kapsamda bir manası yoktur..


Hernekadar TK.705/2. maddede yer alan ve aynen:

Alıntı:
Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro, protesto veya aynı mahiyette bir tespitin icrasından veya ibraz müddetinin geçmesinden önce yapılmış sayılır..


şeklinde yer alan hükmün zıt anlamından, o halde tarihli bir ciro varsa aksi sabit oluncayakadar buna itibar edilmeli, başka bir anlatımla keşide tarihinin tedavül sonrası atıldığı benimsenmelidir denilebilirse de, çek de ileri tarih yaygın olarak kullanıldığından bu yöndeki itiraz manasız kalacaktır..

Kısaca ve açıkça:

Bir defa ileri tarihli çeki geçerli saydıktan sonra, keşide günü olarak gösterilen ileriki bir tarihten önceki bir tarihte ciroyu da kabul etmek şarttır...

Kısaca ben, çekin geçerli olduğunu ve kambiyo vasfının devam etmesi gerektiğine inanıyorum.

Selam ve saygılarımla..
Old 01-07-2002, 11:18   #18
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Tikici,
Ulaştığınız sonuca ben de katılıyorum.Ancak gerekçelerimiz farklı.
En önemli fark ise hamilin sorumlulara müracaat süresi sorunu konusundadır.

Siz,çek görüldüğünde ödenir (bunda tabi ki hemfikiriz) demekle birlikte ,süreyi BK'a da atıf yaparak ibrazdan itibaren başlatıyorsunuz.Benim düşünceme göre ise,daha önce yazmış olduğum 12.Hukuk Dairesi'nin kararını eleştirmekle birlikte zorunlu olarak süre, keşide tarihi esas alınarak ibraz müddetinin sona ermesinden itibaren başlamaktadır.Ticaret Kanunu'nda (md.708/4) bu konuda açık hüküm bulunduğundan TTK.1 ve dolayısıyla BK.uygulanmaz düşüncesindeyim.

Olaya döndüğümüzde ise;çekin geçerli olup olmadığı yönünden bir sonuca ulaşabilmek için 3167 sayılı (Çek Hamillerinin Korunması Hakkında)Yasası açısından bakılmalıdır.

Şimdi;buna göre arkadaki ciro tarihi ne olursa olsun,çek bankaya ibraz edildiğinde keşide tarihini taşıyorsa banka çekin arkasına karşılıksızdır kaşesini basacaktır.Bu şeklide çekin unsurları tamam olduğundan keşideci açısından karşılıksız çek keşide etme suçu da oluşacaktır.

Ceza hukuku açısından geçerli bir çeki ,ticari hukuk açısından geçersiz saymak bir çelişki oluşturacaktır.Mefhum-u muhalifinden çelişki olmaması için dahi ticari hukuk açısından da çeki geçerli saymak icabedecektir.Dolayısıyla bu şekildeki bir yorum ;TK.708/4 md.de belirtilen "Yukarıda yazılı müddetler,çekde keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işlemeye başlar" şeklindeki düzenlemeyle ve "çek görüldüğünde ödenir" kuralıyla da uyumludur.

Sonuç olarak;ciro tarihi ne olursa olsun çek geçerli olacak,bonolar için verilen yargıtay kararı çekin özelliği gereği olaya uyumlu olmadığından uygulanamayacaktır.

Ciro ve lehdar açısından bakıldığında;ciro,ibraz müddetinin sonuna kadar,bu ibraz yapılmadığı sürece geçerlidir.
Örnek verecek olursak 2005 keşide tarihli çeki,lehdar bugünkü tarihle ciro etse bile 2005 yılında ibraz müddeti başlayacağı için o tarihten itibaren sorumlu olacaktır.

Özetle,ben de farklı gerekçelerle de olsa sizinle aynı fikri taşıyorum.Çek de ciro da geçerlidir düşüncesindeyim.

Selam ve saygılarımla...

Av.M.Aydın Bilen
Old 01-07-2002, 14:39   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sevgili Av. Bilen,

Kanımca, hukukda sonuçtan çok gerekçe önemlidir. çekin geöerli olduğunda hem fikiriz, gerekçelerin de çok farklı olmadığını düşünüyorum..

Ancak, Süre açısından bahsettiğiniz hakim fikire katılamıyorum. Çünkü:

Herşeyden önce;

İleri tarihli keşide günü atılan bir çek gününden önce bankaya ibraz edilebilir bu konuda ihtilaf yoktur. Diğer yandan, gününden önce ibraz edilen çek için icrai takip yapılabilir, buna da engel yoktur. hakim fikir de buna katılıyor..

O halde, gününden önce ibraz edilen bir çek için icra takibi yapabildiğimiz halde, zamanaşımı başlangıcını çok ileriki bir tarih olan keşide tarihine kadar bekletmemiz (tatile uğratmamız) hangi gerekçe ile mümkün olacaktır? ???

BK. zamanaşımını durduran (tatil eden) durumlar açıkça belirtilmiş ve sayılmış olup, bunun dışında bir durma hali yaratılamaz. Olayımızda hakim fikir kabul edilirse, farkında olmadan zamanaşımını BK. durma hallerine aykırı biçinde tatile uğratmış olacaklardır.. bu ne biçim hakim fikir

Ayrıca belirtmeliyim ki, siz de hakim fikri (mantıksız bulduğunuzdan)eleştiriyorsunuz..

Saygılarımla..
Old 18-07-2005, 15:31   #21
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

İlk fırsatta en baştan okuyup tekrar devam ederiz.
Selamlar
Old 08-08-2006, 17:25   #22
erdal7

 
Varsayılan

Çok güzel ve düşündürücü bir soru

TTK ciro ile igili hükümleri 595 - 597 , yine TTK 730 / 4 maddesi atfı ile çeklerde de uygulanmaktadır. Fakat ciro ile ilgili hükümlere bakarak olayın çözümünü bulmaya çalışalım.

TTK 595 2 de lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesine gerek bulunmaığı gibi ciro nun ,cirantanın saadece imzasından ibaret olabileceği de belirtilmektedir. Bu durumda aslında kanuni zorunluluk bulunmamakla birlikte ciranta cirolarken bir de tarih atması halinde bu tarihin çekin geçerliliğine etki edip etmeyeceği sorulmaktadır.
Yine TTK 701 de cironun kayıtsız ve şartsız yazılmış olması lazımdır. Hatta ciro şartlara tabi tutulmuşsa bunlar yazılmamış sayılır. Böyle bir durumda dahi cirodaki şartların çekin geçerliliğine etki etmiyeceği sonucunu çıkartmaktayız.

Kanatimce , ciroya tarih koymak ve bu tarihi de keşide tarihinden öncesine atmak iki şekilde olabilir. 1- Ya açık bir yanlışlık yapılmıştır. sehven tarihi bir yıl geriye atmıştır.
2- Yada keşide tarihi olmayan çek , daha sonra bankadan YAZDIRILABİLMEK İÇİN de tedavüle çıkmak için atılmış olabilir.
Acaba ciranta çeki şarta bağlıyarak veya tarih koyarak çekin hüküm ve sonucunu ortadan kaldırabilirmi. Benim görüşüm Çekin tanzimine karışmamış olan cirantanın böyle bir yetkisinin olmaması gerekir. Özellikle kendisi kötüniyetli olarak ödemeyeceği çek için dahi böyle tarihli bir ciro yapabilir. .
Saygılarımı sunarım AV ERDAL
Old 12-10-2006, 12:48   #23
erdal7

 
Varsayılan

Arkadaşlar Bu sorunun çözümünü Yargıtay Kararı olarak buldum

12.HD 19.02.2002 TARİH VE 2266/3556 BAKİ KURU EL KİTABI SY. 687. 2004 BASKISI
"TANZİM TARİHİNDEN ÖNCEKİ TARİHİ TAŞIYAN CİRO İLE ALACAKLI YETKİLİ HAMİL OLAMAZ. O HALDE İİK 170 / a MADDEİ GEREĞİNCE AÇIKLANAN HUSUSUN MERCİCE GÖZETİLEREK TAKİBİN İPTALİNE KARARAR VERİLMESİ GEREKİR. "

Lakin Karar bana ters geliyor. Şimdiye kadar ki hukuki tecrübelerim ve bilgim bana bu kararda bir terslik var diyor. Zira Yargıtay Kararlarını genel olarak yorumlarsak. Özellikle açık hüküm olmayan durumlarda , Yargıtayın somut olaylara çözüm bulurken şu hususlara dikkat ettiğini gördüm.

Yargıtay Zımnen ;Açık hüküm olmayan durumlarda olaylara çözüm bulurken aşağıdaki kriterlere dikkat ettiğini gördüm ,

1- Sonuçta hiç kimse kendi kusurundan kazanç elde etmesin
2- Kötüniyetli kişilere prim verilmesin.
3- Hukuk haksızı korumasın ve bulunacak çözüm sayesinde bundan sonrada kötüniyetli insanlar bu çözümden yararlanmasın
4- Menfaatler dengesi bozulmasın ve Toplumdaki barış ortamı korunsun

Oysaki karara baktığımızda , UYANIK CİRANTALAR ,Bundan sonra senet bedelini ödemek istemiyorsa , senedi cirolarken tanzim tarihinden önce (veya çekte keşide tarihinden daha öncesine) tarih atar ve kendisinden sonra gelenler hiç bir zaman YETKİLİ HAMİL olamazlar. Bilirtilen çek de hukuken hak sahipliğini bakımından ispat kuvettini yitirir. Çözüm yolu bu olmamalıydı. Kararı son derece hatalı bulmaktayım.

Saygılarımı sunarım. AV.Erdal
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
2007 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13 Aralık 2006 Tarihinden Yürürlüğe Girdi Av. Bülent Sabri Akpunar Hukuk Haberleri 9 06-02-2007 21:59
çek,ciro silsilesi Av.mdogan Meslektaşların Soruları 6 17-12-2006 03:17
Lise Öğrencisinin Nişanlanması Eğitim Hakkını Ortadan Kaldırır Mı? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Çocuk Hakları Çalışma Grubu 2 06-11-2006 19:06
Protestodan Sonra Ciro Bilgen Hukuk Soruları Arşivi 1 17-06-2003 16:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05033398 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.