Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Tacirler Arasında Ayıp İhbarı Bilmecesi

Yanıt
Old 21-02-2012, 18:45   #1
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan Tacirler Arasında Ayıp İhbarı Bilmecesi

Sayın meslektaşlarım,

Tacirler arasında "ayıp ihbarı"

6762 S.K.'da: m.25: "...Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkca belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur..." şeklinde ve,

6102 S.K.'da: m.23: "...Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür..." şeklinde düzenlenmiştir.

Yargıtay bu konuda pek istikrarlı değil *; istikrarsızlıktan önce bir düzenlemeyi daha eklemek gerekiyor:

6762 S.K. m.20/3: "Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadiyle yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır."

6102 S.K. m.18/3: "Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır."

Madde Gerekçesi'nden: "...Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan "muteber olması için" ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur..."
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=10974

* Yargıtay 19. HD, 03.05.2010 T., E: 2009/7414, K: 2010/5367: "...davalı kendisine teslim edildiğini belirttiği cam yıkama makinesinin ayıplı olduğunu davacıya bildirdiğini ve yarısını iade ettiğini savunmuş ise de davacı bu yöndeki savunmayı kabul etmemiştir. Taraflar tacir olduğundan TTK'nun 25/3.maddesinde öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Dairemizin istikrarlı uygulamasına göre ayıp ihbarının TTK'nun 20/3.maddesinde hükme bağlanan usullerle yapılması gerekir. Başka bir anlatımla ayıp ihbarının yasada belirtilen sürelerde yapıldığına ilişkin savunma tanıkla kanıtlanamaz..."

Yargıtay 19. HD, 17.03.2011 T., E: 2010/5583, K: 2011/3458: "...Taraflar arasında uyuşmazlık satıma konu baskı makinesinin ayıplı olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Davacı şirket yetkilisi tarafından davalı tarafa 2.9.2008 tarihli bir şikayet mektubu yazıldığı, davalı tarafından da 3.9.2008 tarihinde davacı tarafa e-mail ve aynı içerikli faks çekildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu e-mail ve faks metni üzerinde durulup, değerlendirilme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir..."
Farklı şekilde de ayıp ihbarının yapılmasının kabul edilebileceğine yönelik ve yakın tarihli olması sebebiyle önemli bir karar...

Yargıtay 11. HD, 09.03.1998 T., E: 1997/9174, K: 1998/1531: "...Davacı, satıma konu emtiadaki ayıbın gizli ayıp olduğunu ileri sürmüş olup, bu konuda delillerini ibraz etmiş tanık dahi göstermiştir. Ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususu tanıkla dahi kanıtlanabilir. O halde, davacı vekilinin ayıp ihbarının süresinde yapıldığına ilişkin tanıkları dinlenip, diğer deliller ile birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir..."
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=894

Her ne kadar TTK m.25 alım-satıma ilişkin olsa da (istikrarsızlığa sebep olan asıl madde) TTK m.20'nin uygulandığı belirtilmekle: eser sözleşmeleriyle ilgili ayıp ihbarında sevgili 15. HD'nin görüşü:
Yargıtay 15. HD, 20.12.2006 T., E: 2006/6018, K: 2006/7512 (aynı yönde 22.06.2010 T., 2010/1974 E., 2010/3555 K. sayılı kararı): "...Eser sözleşmelerinde ayıp ihbarı -tacirler arasında olsa da- bir şekle tabi değildir. Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına göre ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususunun ispatı için tanık dinlenmesi (hukuki işlem benzeri olduğu için) mümkündür. Somut olayda, kumaşlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 14.04.2004 tarihli bilirkişi raporunda kumaşlardaki boyama hatasının açık ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Davalı iş sahibi açık ayıbın derhal davacı yükleniciye bildirildiğini savunmuş, 24.11.2004 tarihli delil listesinde bu hususu bilen tanıkları olduğunu açıklamış, 12.01.2004 tarihli dilekçesinde de tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece davalı iş sahibinin gösterdiği tanıklar dinlenilmemiştir. Oysa davalı yanca açık ayıptan ötürü vakit geçirilmeden ihbar yapıldığı ileri sürüldüğüne ve bu iddia tanıkla ispatlanmak istenildiğine göre mahkemece gösterilen tanıkların dinlenilmesi gerekir..."

Şahsi görüşüm "ayıp ihbarı"nın 6762 S.K. m.20 çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiği ve 15. Hukuk Dairesi'nin görüşü yönünde tanıkla ispatın mümkün olduğu şeklinde olsa da; yukarıdaki düzenlemeler ve değişikliğe dair madde gerekçesi de dikkate alındığında yeni kanun yürürlüğe girdikten sonra tacirler arasında akdedilen sözleşmelerde, "ayıp ihbarı"nın tanıkla da ispat edilebileceğine dair, sözleşmeye bir madde eklense 19. Daire'nin görüşü aşılabilir mi sizce???

Ben aşılabileceği kanaatindeyim :
HMK m.193: "Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.

Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir."

Çekincem şudur ki: 19. Daire "ayıp ihbarı"nı TTK m.20 kapsamında değerlendirdiğine göre, bu sefer de "ayıp ihbarı, delil sözleşmesine elverişli vakıa değildir" deyip işin içinden çıkabilir

Saygılar...

Old 21-02-2012, 19:56   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın meslektaşlarım,

Tacirler arasında "ayıp ihbarı"

6762 S.K.'da: m.25: "...Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkca belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur..." şeklinde ve,

6102 S.K.'da: m.23: "...Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür..." şeklinde düzenlenmiştir.

Yargıtay bu konuda pek istikrarlı değil *; istikrarsızlıktan önce bir düzenlemeyi daha eklemek gerekiyor:

6762 S.K. m.20/3: "Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadiyle yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır."

6102 S.K. m.18/3: "Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır."

Madde Gerekçesi'nden: "...Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan "muteber olması için" ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur..."
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=10974

* Yargıtay 19. HD, 03.05.2010 T., E: 2009/7414, K: 2010/5367: "...davalı kendisine teslim edildiğini belirttiği cam yıkama makinesinin ayıplı olduğunu davacıya bildirdiğini ve yarısını iade ettiğini savunmuş ise de davacı bu yöndeki savunmayı kabul etmemiştir. Taraflar tacir olduğundan TTK'nun 25/3.maddesinde öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Dairemizin istikrarlı uygulamasına göre ayıp ihbarının TTK'nun 20/3.maddesinde hükme bağlanan usullerle yapılması gerekir. Başka bir anlatımla ayıp ihbarının yasada belirtilen sürelerde yapıldığına ilişkin savunma tanıkla kanıtlanamaz..."

Yargıtay 19. HD, 17.03.2011 T., E: 2010/5583, K: 2011/3458: "...Taraflar arasında uyuşmazlık satıma konu baskı makinesinin ayıplı olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Davacı şirket yetkilisi tarafından davalı tarafa 2.9.2008 tarihli bir şikayet mektubu yazıldığı, davalı tarafından da 3.9.2008 tarihinde davacı tarafa e-mail ve aynı içerikli faks çekildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu e-mail ve faks metni üzerinde durulup, değerlendirilme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir..."
Farklı şekilde de ayıp ihbarının yapılmasının kabul edilebileceğine yönelik ve yakın tarihli olması sebebiyle önemli bir karar...

Yargıtay 11. HD, 09.03.1998 T., E: 1997/9174, K: 1998/1531: "...Davacı, satıma konu emtiadaki ayıbın gizli ayıp olduğunu ileri sürmüş olup, bu konuda delillerini ibraz etmiş tanık dahi göstermiştir. Ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususu tanıkla dahi kanıtlanabilir. O halde, davacı vekilinin ayıp ihbarının süresinde yapıldığına ilişkin tanıkları dinlenip, diğer deliller ile birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir..."
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=894

Her ne kadar TTK m.25 alım-satıma ilişkin olsa da (istikrarsızlığa sebep olan asıl madde) TTK m.20'nin uygulandığı belirtilmekle: eser sözleşmeleriyle ilgili ayıp ihbarında sevgili 15. HD'nin görüşü:
Yargıtay 15. HD, 20.12.2006 T., E: 2006/6018, K: 2006/7512 (aynı yönde 22.06.2010 T., 2010/1974 E., 2010/3555 K. sayılı kararı): "...Eser sözleşmelerinde ayıp ihbarı -tacirler arasında olsa da- bir şekle tabi değildir. Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına göre ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususunun ispatı için tanık dinlenmesi (hukuki işlem benzeri olduğu için) mümkündür. Somut olayda, kumaşlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 14.04.2004 tarihli bilirkişi raporunda kumaşlardaki boyama hatasının açık ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Davalı iş sahibi açık ayıbın derhal davacı yükleniciye bildirildiğini savunmuş, 24.11.2004 tarihli delil listesinde bu hususu bilen tanıkları olduğunu açıklamış, 12.01.2004 tarihli dilekçesinde de tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Mahkemece davalı iş sahibinin gösterdiği tanıklar dinlenilmemiştir. Oysa davalı yanca açık ayıptan ötürü vakit geçirilmeden ihbar yapıldığı ileri sürüldüğüne ve bu iddia tanıkla ispatlanmak istenildiğine göre mahkemece gösterilen tanıkların dinlenilmesi gerekir..."

Şahsi görüşüm "ayıp ihbarı"nın 6762 S.K. m.20 çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiği ve 15. Hukuk Dairesi'nin görüşü yönünde tanıkla ispatın mümkün olduğu şeklinde olsa da; yukarıdaki düzenlemeler ve değişikliğe dair madde gerekçesi de dikkate alındığında yeni kanun yürürlüğe girdikten sonra tacirler arasında akdedilen sözleşmelerde, "ayıp ihbarı"nın tanıkla da ispat edilebileceğine dair, sözleşmeye bir madde eklense 19. Daire'nin görüşü aşılabilir mi sizce???

Ben aşılabileceği kanaatindeyim :
HMK m.193: "Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.

Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir."

Çekincem şudur ki: 19. Daire "ayıp ihbarı"nı TTK m.20 kapsamında değerlendirdiğine göre, bu sefer de "ayıp ihbarı, delil sözleşmesine elverişli vakıa değildir" deyip işin içinden çıkabilir

Saygılar...


Belirttiğiniz gibi taraflar arasındaki sözleşmede ayıp ihbarının ispatı konusunda özel bir usul veya şekil koşulu belirlenebilir. Buna engel olmadığını düşünüyorum.

Ayıp ihbar sürelerinin çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. Açık ayıplarda 5 işgünü, diğerlerinde 15 işgünü olması (ticari yaşama) daha uygun olurdu.

Ayrıca ayıp ihbarının süresinde yapıldığı iddiası hertürlü delil ile ispat edilebilir olmalıdır.
Old 25-09-2012, 09:34   #3
Erdeniz Savaş

 
Varsayılan

Acaba aşağıdaki Yargıtay Kararının tam metnine ulaşmamız mümkün müdür? Çünkü ne kendi programımızda ne de Yargıtay Bilgi bankasındaki bilgilerden çıkmıyor.

Teşekkürler.

Yargıtay 19. HD, 17.03.2011 T., E: 2010/5583, K: 2011/3458: "...Taraflar arasında uyuşmazlık satıma konu baskı makinesinin ayıplı olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Davacı şirket yetkilisi tarafından davalı tarafa 2.9.2008 tarihli bir şikayet mektubu yazıldığı, davalı tarafından da 3.9.2008 tarihinde davacı tarafa e-mail ve aynı içerikli faks çekildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu e-mail ve faks metni üzerinde durulup, değerlendirilme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir..."
Old 25-09-2012, 13:00   #4
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Savaş,
Alıntı:
Yazan Erdeniz Savaş
...aşağıdaki Yargıtay Kararının tam metnine ...
Yargıtay 19. HD, 17.03.2011 T., E: 2010/5583, K: 2011/3458: ...

Aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=14005

Saygılar...
Old 07-02-2013, 16:08   #6
incapita

 
Varsayılan

ayıp ihbarı sözleşmeden rücu ya da sözleşmeyi fesh anlamı taşımayan bir bildirim olduğu için yapılmasında şekil koşulunun geçerlilik şartı olarak aranmadığı bu yüzden tanıkla dahi ispat olunabildiği konusunda az evvel bir makale okudum.
Bu sebeple ayıp ihbarının tacirler arasında da noter vasitasıyla vs yapılmasının aranmayacağını anlıyorum.
Saygılarımla
Old 07-02-2013, 17:37   #7
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın incapita,
Alıntı:
Yazan incapita
ayıp ihbarı sözleşmeden rücu ya da sözleşmeyi fesh anlamı taşımayan bir bildirim olduğu için yapılmasında şekil koşulunun geçerlilik şartı* olarak aranmadığı bu yüzden tanıkla dahi ispat olunabildiği konusunda az evvel bir makale okudum.
Bu sebeple ayıp ihbarının tacirler arasında da noter vasitasıyla vs yapılmasının aranmayacağını anlıyorum...
Katkınız için teşekkür ederim...

Şahsi görüşümün "ayıp ihbarı"nın 6762 S.K. m.20 çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiği yönünde olduğunu 1 no'lu mesajımda belirtmiştim**.
Konuyu açmadaki amacım belirttiğiniz husus değil de 1 no'lu mesajımda belirttiğim üzere; Yargıtay 19 HD konuyu belirttiğiniz şekilde değerlendirmemektedir. Dolayısıyla Yargıtay 19 HD'nin; 6102 S.K. döneminde de, ayıp ihbarını TTK m.18/3 dahilinde değerlendirmek gerektiği görüşünde ısrarlı olması halinde (6102 sayılı TTK'da şekil şartının geçerlilik şeklinden çıkarılıp ispat şekli olarak düzenlenmesinden mütevellit); 19 HD'nin bu görüşünün delil sözleşmesi ile aşılabilip aşılamayacağıdır...

___________
* Sanırım okuduğunuz makale 6762 sayılı TTK zamanına ait; ki madde değerlendirilirken geçerlilik şartından bahsedilmiş

1 no'lu mesajımda belirttiğim üzere; 6762 sayılı TTK m.20/3'te geçerlilik şartı olarak düzenlenen şekil; maddenin karşılığı, 6102 sayılı TTK m.18/3'te ispat şartına dönüştürülmüştür.
Dolayısıyla; 6102 sayılı TTK'ya göre ARTIK; tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile YAPILMASA DA GEÇERLİDİR. Başka bir deyişle madde artık geçerlilik şekli değil ispat şeklinden bahsettiğinden; ihbar veya ihtarların maddede sayılan hallerde dahi; maddede belirtilen usulde yapılması zorunlu değildir. Maddede belirtilen usulde yapmamak sadece, herhangi bir niza hâlinde ispat zorluğuna sebep olur.
Konuyu okuyacak hukuk fakültesi öğrencilerimiz aradaki farkı merak edebilirler:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=4959

** Forum konusu başka bir hususa dair olduğundan görüşümün gerekçesini yazmamıştım. Neden bu şekilde düşündüğümün gerekçesi aşağıdadır:

6762 sayılı TTK m.20/3 düzenlemesi istisnaî bir düzenleme olmakla dar yorumlanması gerekir ve madde sadece;
- diğer tarafı temerrüde düşürmek veya
- mukaveleyi fesih yahut
- mukaveleden rücu,
maksadı ile yapılacak ihbar veya ihtarlardan bahsetmekle sadece bu hususlara uygulanabilir. Tacirlerin, bu belirtilen üç durum dışındaki ihbar veya ihtarlarını:
- noter marifetiyle veya
- iadeli taahhütlü bir mektupla yahut
- telgrafla yapmaması mümkün ve geçerlidir. Ve maddede ayıp ihbarından bahsedilmemekle bu şekil, ayıp ihbarı için geçerlilik şartı değildir.

6102 sayılı TTK m.18/3 düzenlemesi istisnaî bir düzenleme olmakla dar yorumlanması gerekir ve madde sadece:
- diğer tarafı temerrüde düşürmeye,
- sözleşmeyi feshe,
- sözleşmeden dönmeye,
ilişkin ihbarlar veya ihtarlardan bahsetmekle sadece bu hususlara uygulanabilir. Tacirlerin, belirtilen bu üç durum dışındaki ihbar veya ihtarlarını ispatta:
- noter aracılığıyla,
- taahhütlü mektupla,
- telgrafla veya
- güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile,
yapıp yapmadığına bakılmaz.

Ayıp ihbarı, hukukî işlem değil hukuki işlem benzeridir. Dolayısıyla HMK m.200'deki hukuki işlemlerin ispatına dair kurala da takılmaz ve her türlü delille ispatı mümkündür.

Saygılar...
Old 19-02-2015, 13:01   #8
avemre3806

 
Varsayılan

ortada gizli ayıp olduğu için ihbarlar geç yapılmış ve dava açılmıştır,savunmamız gizli ayıp olması ve sonradan ortaya çıkması sebebiyle ihbar sonra yapılmak zorunda kalınmış yönündedir bu durumda ihbar külfetine uymamak davanın reddini gerekir diyenler vardır,içimi rahatlatacak elinizde veya bildiğiniz yargıtay kararı olan var mıdır? varsa gönderebilir misiniz ?
Old 20-02-2015, 11:16   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Karakaya,
Alıntı:
Yazan avemre3806
ortada gizli ayıp olduğu için ihbarlar geç yapılmış ve dava açılmıştır,savunmamız gizli ayıp olması ve sonradan ortaya çıkması sebebiyle ihbar sonra yapılmak zorunda kalınmış yönündedir bu durumda ihbar külfetine uymamak davanın reddini gerekir diyenler vardır,içimi rahatlatacak elinizde veya bildiğiniz yargıtay kararı olan var mıdır? varsa gönderebilir misiniz ?
Sorunuzu; tacirler arasında ve alım-satım sözleşmesine mesnetle ikame edilen davada; gizli ayıbın söz konusu olduğu, ayıp ihbarının yapıldığı ve fakat ihbarın süresinde sıkıntı olduğu şeklinde anlıyorum?
Bu şekilde ise inceleyiniz:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16079
Old 20-02-2015, 18:50   #10
avemre3806

 
Varsayılan

o zaman dava reddedilecek gibi gözüküyor,ben bütün kararları taradım,hiçbir şekilde lehe bir durum bulamadım
Old 20-02-2015, 18:54   #11
avemre3806

 
Varsayılan

öncelikle teşekkür ederim,ben bir de bir şey sormak istiyorum sayın öksüz,tkk'nın 23.maddesi ayıpla ilgili sürelerden bahsediyor sonrasında diğer durumlarda borçlar kanununun 23. maddesi uygulanır diyor bu duruma neler giriyor ?
Old 21-02-2015, 08:21   #12
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Karakaya,
Alıntı:
Yazan avemre3806
o zaman dava reddedilecek gibi gözüküyor,ben bütün kararları taradım,hiçbir şekilde lehe bir durum bulamadım
Gizli ayıptan sonra ihbar, süresinde mi değil mi bu hususu değerlendiriniz.

Alıntı:
öncelikle teşekkür ederim,ben bir de bir şey sormak istiyorum sayın öksüz,tkk'nın 23.maddesi ayıpla ilgili sürelerden bahsediyor sonrasında diğer durumlarda borçlar kanununun 223. maddesi uygulanır diyor bu duruma neler giriyor ?
Madde gerekçesi (A.K. Raporu) son kısmında izah edilmiştir:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=10979
Old 17-02-2018, 22:03   #13
avmehmetkaramanli

 
Varsayılan Tanık delili suistimal edilmesi mümkün değil midir ?

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın incapita,

Katkınız için teşekkür ederim...

Şahsi görüşümün "ayıp ihbarı"nın 6762 S.K. m.20 çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiği yönünde olduğunu 1 no'lu mesajımda belirtmiştim**.
Konuyu açmadaki amacım belirttiğiniz husus değil de 1 no'lu mesajımda belirttiğim üzere; Yargıtay 19 HD konuyu belirttiğiniz şekilde değerlendirmemektedir. Dolayısıyla Yargıtay 19 HD'nin; 6102 S.K. döneminde de, ayıp ihbarını TTK m.18/3 dahilinde değerlendirmek gerektiği görüşünde ısrarlı olması halinde (6102 sayılı TTK'da şekil şartının geçerlilik şeklinden çıkarılıp ispat şekli olarak düzenlenmesinden mütevellit); 19 HD'nin bu görüşünün delil sözleşmesi ile aşılabilip aşılamayacağıdır...

___________
* Sanırım okuduğunuz makale 6762 sayılı TTK zamanına ait; ki madde değerlendirilirken geçerlilik şartından bahsedilmiş

1 no'lu mesajımda belirttiğim üzere; 6762 sayılı TTK m.20/3'te geçerlilik şartı olarak düzenlenen şekil; maddenin karşılığı, 6102 sayılı TTK m.18/3'te ispat şartına dönüştürülmüştür.
Dolayısıyla; 6102 sayılı TTK'ya göre ARTIK; tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile YAPILMASA DA GEÇERLİDİR. Başka bir deyişle madde artık geçerlilik şekli değil ispat şeklinden bahsettiğinden; ihbar veya ihtarların maddede sayılan hallerde dahi; maddede belirtilen usulde yapılması zorunlu değildir. Maddede belirtilen usulde yapmamak sadece, herhangi bir niza hâlinde ispat zorluğuna sebep olur.
Konuyu okuyacak hukuk fakültesi öğrencilerimiz aradaki farkı merak edebilirler:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=4959

** Forum konusu başka bir hususa dair olduğundan görüşümün gerekçesini yazmamıştım. Neden bu şekilde düşündüğümün gerekçesi aşağıdadır:

6762 sayılı TTK m.20/3 düzenlemesi istisnaî bir düzenleme olmakla dar yorumlanması gerekir ve madde sadece;
- diğer tarafı temerrüde düşürmek veya
- mukaveleyi fesih yahut
- mukaveleden rücu,
maksadı ile yapılacak ihbar veya ihtarlardan bahsetmekle sadece bu hususlara uygulanabilir. Tacirlerin, bu belirtilen üç durum dışındaki ihbar veya ihtarlarını:
- noter marifetiyle veya
- iadeli taahhütlü bir mektupla yahut
- telgrafla yapmaması mümkün ve geçerlidir. Ve maddede ayıp ihbarından bahsedilmemekle bu şekil, ayıp ihbarı için geçerlilik şartı değildir.

6102 sayılı TTK m.18/3 düzenlemesi istisnaî bir düzenleme olmakla dar yorumlanması gerekir ve madde sadece:
- diğer tarafı temerrüde düşürmeye,
- sözleşmeyi feshe,
- sözleşmeden dönmeye,
ilişkin ihbarlar veya ihtarlardan bahsetmekle sadece bu hususlara uygulanabilir. Tacirlerin, belirtilen bu üç durum dışındaki ihbar veya ihtarlarını ispatta:
- noter aracılığıyla,
- taahhütlü mektupla,
- telgrafla veya
- güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile,
yapıp yapmadığına bakılmaz.

Ayıp ihbarı, hukukî işlem değil hukuki işlem benzeridir. Dolayısıyla HMK m.200'deki hukuki işlemlerin ispatına dair kurala da takılmaz ve her türlü delille ispatı mümkündür.


Tanık delili ; ayıbın ortaya çıkmasından 4 yıl sonra ; açtığı davada tanıklar ile 4 yıl önce ben bunu bildirmiştim. Demesinin önünü açmaz mı ? nasıl değerlendirirsiniz. Selamlar iyi akşamlar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ayıp İhbarı Zorunlumudur? Av.İlker DOLGUN Meslektaşların Soruları 3 06-10-2011 06:36
Alacağın temliki ve Ayıp İhbarı erkanc07 Meslektaşların Soruları 4 21-10-2010 17:39
Ayıp İhbarı 15 gün müdür 30 gün müdür? adlt-2007 Meslektaşların Soruları 2 01-12-2009 13:07
Ayıp İhbarı Tacirler Arası Eser Sözleşmesi av.sebahattin Meslektaşların Soruları 4 05-04-2009 21:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08618808 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.