Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadın Haberleri 2003

Yanıt
Old 02-01-2003, 17:02   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Karar Kadın ve Şiddet !!!!

TÜRK KADINI DAYAK MAĞDURU... Resmi kayıtlara göre Türkiye'de kadınların yüzde 58'i dayağa maruz kalıyor.

--------------------------------------------------------------------------------

Ancak uzmanlar, gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğu görüşünde. Töreler ve geleneksel nedenler yüzünden gerçek rakamlar tam olarak belirlenemiyor.



Ankara Tabip Odası'nca 16-17 Kasım 2002 tarihleri arasında düzenlenen ''Kadına Yönelik Şiddet ve Hekimlik Sempozyumu'' sonuç bildirgesine göre, kadına yönelik şiddet evrensel bir gerçek olarak kabul ediliyor.
Türkiye'de kayıtlı verilere göre, kadınların yüzde 58'i dayağa maruz kalıyor. Ancak töreler ve geleneksel nedenlerle gerçek rakamlara ulaşılamıyor.
Şiddete maruz kalan kadınlar kendilerini çaresiz hissediyor ve ne yapacağını bilemiyor. Bu nedenle şiddete maruz kalan kadınların hak arama sürecini başlatacak kurumlarla ilişkiye geçmesinin sağlanması gerekiyor.
Kadına yönelik şiddet konusunda sağlık çalışanlarının yaklaşımı daönem taşıyor. Sonuç bildirgesine göre, özellikle, acil servis, adli tıp, kadın doğum gibi uzmanlık alanlarında eğitimin bu konuya da içerir şekilde yeniden biçimlenmesi gerekiyor. Hekimlerin, mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlerinde, ''cinsel şiddete uğrayan kadınlara hekim yaklaşımı'' konusunda eğitilmeleri büyük önem taşıyor.
Zaman içinde sistemlerin ve kültürlerin etkisiyle kazanılmış bir rol ve erkekler şiddet uygulamayı, kendilerine yönelik şiddetle öğreniyor. Sünnet, futbol, askerlik gibi tüm erkeklik rituelleri şiddeti içselleştirmeye yönelik olarak kabul ediliyor. Bu nedenle şiddete karşı direnebilmek, erkeklerin kültürel erkeklik normlarına direnebilmeleriyle mümkün olacak.

İŞYERİNDE CİNSEL TACİZ
Bildirgeye göre, çalışma yaşamında da kadınlar haksız ve cinsiyet ayrımcı uygulamalarla karşılaşıyor, şiddete ve cinsel tacize maruz kalıyor. Ancak, işyerinde şiddete maruz kalan kadınlar işten atılma ve dışlanma korkusuyla sessiz kalıyor. Türkiye'de çalışma yaşamında cinsel şiddetin önüne geçecek politikaların geliştirilmesi, yasal düzenlemeler yapılması ve uygulamaya sokulması gerekiyor.


KIZLIK ZARI İNCELEMESİ
Sonuç bildirgesine göre, özerkliğin oluşmadığı durumlarda kızlık zarı incelemesi eğer sağlığı tehdit eden bir durum söz konusu değilse kadının ruhsal ve bedensel bütünlüğünü bozuyor, bu nedenle etik dışı bir uygulama olarak kabul ediliyor. Sorumlu hekim davranışı da bu uygulamayı reddediyor.
Cinsel işkence konusunun da irdelendiği sempozyum sonuç bildirgesine göre, cinsel işkence, silahlı çatışma, gözaltı koşulları ve savaş hallerinde çok yaygın olarak kullanılıyor. Ulusal ve uluslararası hukuk açısından işkence faillerinin cezalandırılması, bunun bir insanlık suçu olarak kabul edilmesi, bu suçların zaman aşımına uğramaması yönünde yaptırımlar gerekiyor.
(aa)

Haber X 02.01.2003

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu
Old 06-01-2003, 23:01   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadının 'gizli' yarası: Tecavüz

Kadının 'gizli' yarası: Tecavüz
Gözaltında taciz ve tecavüze uğrayan kadınların çoğu utandıkları için bu durumu saklama eğiliminde

HATİCE YAŞAR
İSTANBUL - Türkiye'de 1997-2002 yıllarında 163 kadın, gözaltında taciz ve tecavüze maruz kaldı. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi'nin beş yılı kapsayan çalışmasına göre, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların yaş aralığı 11-67. Türkiye gözaltında tecavüz iddiasıyla bir davadan mahkûm olurken, AİHM'de konuyla ilgili 30 dava görülüyor.


Mağdurlar açıklamıyor
Taciz veya tecavüze uğrayan kadın, namus, töreler, toplumun bakışı, utanma gibi nedenlerle genellikle bunu açıklamama eğiliminde. Suç duyurusu sonucu açılan davalar ise genellikle takipsizlikle sonuçlanıyor. Hukuki yardım projesinin çalışmasına göre, söz konusu 163 kadından tecavüze uğrayanların sayısı 56. Bu kadınlardan ikisi, tecavüz sonrası intihar etti. Bir kadın işkence sonucu öldü.
Aralarında, 14 yaşında tecavüze uğradıktan sonra akrabalarınca 'namus temizleme' gerekçesiyle öldürülen bir genç kız da var.


158 görevli yargılanıyor
İşkence yüzünden bir kadın 1999'da öldü. Dört kadın işkencede bebeğini düşürdü. Beş kadın 3.5-10 yaşlarındaki çocuklarıyla birlikte işkenceye maruz kaldı. Üç kadın tecavüze uğradıktan sonra hamile kaldı. Bunlardan bir çocuk yaşıyor, biri ölü doğdu, diğeri aldırıldı. Tecavüze uğrayan kadınlardan en genci 11, en yaşlısı 67 yaşında. Reşit olmayanların sayısı ise 29. Hakkında şikâyet bulunanlardan 122'si polis, 34'ü jandarma veya asker, ikisi ise özel tim. Şu anda AİHM'de tecavüze uğrayan 30 kadının dosyası bulunurken Türkiye bir davada da mahkûm edildi.


Radikal 26/11/2002
Old 06-01-2003, 23:08   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan 'Namus cinayetleri' ve BM

'Namus cinayetleri' ve BM

Mardin'de yaşanan son 'namus cinayeti', Radikal tarafından 22 Kasım 2002'de sürmanşetten kamuoyuna duyurulmuştu.

Türkiye, 'namus cinayetleri' konusunda BM Genel Sekreterliği'yle işbirliğinde takındığı dürüst, açık ve yapıcı tutumuyla beğeni kazandı. Ülke içindeki kimi düzenlemelerse bu tavrıyla çelişkili



LEYLA PERVİZAT
BM'nin New York'taki merkezi, ekimde 'namus cinayetleri' konusunda çok önemli bir gelişmeye sahne oldu. Hollanda hükümetinin 'Namus Adına İşlenen Suçların Önlenmesine Yönelik Çalışma' başlıklı kararı BM Genel Kurulu'nun 3. Komitesi'nde oylanmadan kabul edildi.
İlk kez 2000'de yine Hollanda tarafından masaya yatırılan karar, bir dizi stratejik hatadan sonra oylamaya gitmek zorunda kaldı. 2000'deki oturumda Ürdün'deki 'namus cinayetlerini' anlatan film, ezan sesiyle başlıyordu ve dağıtılan broşürlerin üzerinde çarşaflı kadın resimleri vardı. Bunlara tepki veren İslam Konferansı Örgütü ülkeleri, karara karşı çıktı. Karar 125 Evet ve 26 çekimser oyla yürürlüğe girdi. İlk defa masaya yatırılan kararın oylamaya gitmesi intihar olarak kabul edilen BM'de şimdi 'namus konusu' en hassas konulardan biri haline geldi.


Genel Sekreter raporu
'Namus cinayetleri'nin ortadan kaldırılmasına ilişkin bu kararın mimarları aynı zamanda Genel Sekreter'den konuya dair rapor yazmasını istedi. Rapor (A/57/169) bu yılki oturumda sunuldu. Sadece devletlerden gelen bilgileri içermesi, konunun geniş açıdan disiplinlerarası değerlendirmeden yoksun olması bu raporun eksiklerinden bazıları.
Ne yazık ki rapor hem analitik açıdan hem de güvenirliliği yönünden bu yılki karara destek çıkması bir yana, zarar verdi. Rapordaki maddi hatalar ve yetersizlikler, 3. Komite'de herkesi hayal kırıklığına uğrattı.
Öte yandan raporda 'namus cinayetleri'yle ilgili devletlerce verilen bilgilere bakılınca ortaya ilginç bir resim çıkmakta.
Örneğin, Yemen'de kadın cinayetleri 'kaza' sayıldığından olay yerine polis çağrılmıyor. Çağrılsa da gelmiyor. Yemen hükümetinin raporundaki açıklamasıysa çok ilginç: Bizde 'namus cinayetleri' yok.
Rapordaki 'dürüst ve açık' bilgi veren ülkeler sadece kararı masaya yatıran Hollanda, son beş yılda uluslararası medyada bu konuda ismi çok sık geçen Ürdün ve Türkiye. Türk hükümetinin hem Genel Sekreter'in raporuna verdiği detaylı bilgiler hem de bu kararın 2000'den beri sponsorlarından biri olması son derece önemli.
Türkiye, BM Genel Sekreterliği'ne verdiği bilgilerde açık ve dürüst tutum izlemekle kalmadı, kararın 'pazarlığının' yapıldığı gayriresmi tartışmalarda (informal discussion) izlediği yapıcı tutum tüm ülkeler tarafından büyük bir beğeni ile karşılandı.
Türkiye bu kararın tartışıldığı dönemde ki tek Müslüman sponsor; kararın kabul edildiği gün Azerbaycan hükümeti de karara katıldığını açıkladı.
Kararın BM'nin 3. Oturum'unda kabulünden yaklaşık bir ay sonra, Radikal'in 22 Kasım 2002 günkü sayısının baş haberi Mardin'deki bir 'namus cinayeti'ne aitti. 55 yaşındaki evli ve dört çocuk babası Halil
Açil ile ilişkiye giren ve hamile kalan 35 yaşındaki Şemsiye Allak aile meclisinin kararıyla 'recm'e çarptırıldı. Halil taşlanma sonucu olay yerinde öldü. Şemsiye öldü sanılarak terk edildi. Beş aylık hamile olan Şemsiye, şu anda Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Yoğun Bakım ünitesinde yatıyor. Doktorların hayatından ümit kestiği Şemsiye'nin bu kadar yaşaması bile mucize. Mardin Emniyet Müdürü olayın faillerinden beş kişinin yakalandığını diğer ikisinin arandığını belirtti.


Bir idari hata
Bu haberin yayımlandığı gün, 3 Kasım 2002' de iktidara gelen 58. hükümet, 25 Ekim 1990'da kurulan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nü (KSSGM) Başbakanlık bünyesinden alarak Çalışma Bakanlığı'na bağladı.
Yeni hükümetin bu davranışı, ülkemizin 1985'te imzaladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve hiçbir çekince koymadan kabul etmiş olduğu Pekin Eylem Platformu ile AB'ye sunulan Ulusal Program'a aykırı.
Bu antlaşmalar taraf ülkeleri en üst düzeyinde yeterli kaynaklarla donatılmış, kadın erkek eşitliğini sağlama konusunda etkin ulusal mekanizmalar kurmakla veya kurulmuşsa güçlendirmekle yükümlendirir.
AB'nin Müktesebat Programı'na göreyse KSSGM'nin teşkilat yasa tasarısının yasalaşması hususu 'siyasi kriterler' bölümünde kısa vadeli hedefler içinde yer almasına rağmen bu konuda hiçbir ilerleme yok.


Şemsiye'yi unutmayalım!
Bu verilere bakınca Türkiye'nin kadının insan hakları konusunda ne kadar çelişkili davrandığı ortaya çıkar: Bir yandan BM'de önde gelen pek çok mekanizmaya taraftar oluyor; 'namus cinayetlerine' yönelik 3. Komite kararına tek Müslüman ülke olarak imza atıyor. Öte yandan, bir avuç insanın özveriyle büyük işler yapmaya çalıştığı bir mekanizmayı, KSSGM'yi, Çalışma Bakanlığı'na alarak statüsünü zayıflatıyor.
Şemsiye'nin Diyarbakır'da komada olması, bu çelişkileri özetliyor: Türkiye bununla uğraşamayacak kadar ciddi işlerle meşgul! Hepimiz AB ve Irak konularına kilitlenmiş durumdayız. Acaba biraz da Şemsiye'ye, karnındaki bebeğe ve davanın gidişatına odaklanamaz mıyız?
Leyla Pervizat: Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyasal Bilimler doktora programı öğrencisi

31/12/2002 Radikal Gazetesi
Old 07-01-2003, 19:49   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Anneyi kurşunlayarak, bebeği sokağa bırakarak öldürdüler

Anneyi kurşunlayarak, bebeği sokağa bırakarak öldürdüler

Batman'ın Sason İlçesi'ne bağlı Geçitli Köyü'nde bir kadın, yasak ilişki nedeniyle bebeğiyle birlikte öldürüldü. Olaydan sonra öldürülen kadının kayınbiraderi ve oğlu tutuklandı.
Edinilen bilgiye göre, Geçitli Köyü'nde oturan Sevide Uyanık (24), nikahsız yaşadığı korucu Mahmut Tiryaki'nin kaçakçılık suçundan yaklaşık 2 yıl önce tutuklanması üzerine, kuması Nazime Tiryaki ile birlikte kayınbiraderi Bahattin Tiryaki'nin evine yerleşti.
Burada yaşayan ve yasak ilişkiden hamile kaldığı belirtilen Uyanık, 30 Aralık tarihinde yeni doğan çocuğuyla birlikte ölü bulundu.
Aile fertlerinin intihar olarak yansıttığı olay, Sason Cumhuriyet Savcılığı'nca incelemeye alındı. İnceleme sonucu, Uyanık'ın vücudunda 2 kalaşnikof mermisinin izi bulundu. Uyanık'ın uzun namlulu silahla ateş edilerek öldürüldüğü ve 3 günlük bebeğinin de büyük olasılıkla soğukta bırakılması sonucu öldüğü belirlendi.
Öldürülen kadının korucu olan kayınbiraderi Bahattin Tiryaki ile oğlu Burhan Tiryaki, olayın zanlıları olarak yakalanırken, ifadeleri alındıktan sonra sevk edildikleri adli mercilerce tutuklandı. Savcı Mehmet Fırat, çocuğun kime ait olduğu, nasıl öldüğü ve kadının kiminle ilişkiye girdiğinin DNA testi ile ortaya çıkacağını belirterek, bebekten alınan parçanın İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildiğini belirtti.
Kadının hamileliği sırasında doktora giderek bebeği aldırmak istediği, ancak yanında refakatçi olarak kocası bulunmadığından kürtajın yapılmadığı da ileri sürüldü.
Tutuklanan Bahattin ve oğlu Burhan Tiryaki'nin, verdikleri ifadelerinde suçlamaları kabul etmedikleri öğrenildi.

Milliyet 7 Ocak 2003
Old 18-01-2003, 21:57   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Koca dayağı öldürdü



Kocaeli'nin Derince İlçesi'nde 2 çocuk annesi 28 yaşındaki Saime Örnek, eşi 30 yaşındaki Ferhat Örnek tarafından dövülerek öldürüldü. Gözaltına alınan Ferhat Örnek, ``Eşimin beni aldattığından şüpheleniyordum. Göğsüne demir çubukla vurduktan sonra üzerine çıkıp dizlerimin üzerinde tepinerek yumrukladım'' dedi.
Olay, Derince İlçesi'nin Çenedağ Mahallesi'nde oturan Saime Örnek'in iki gün ortalıklarda gözükmeyip komşularının polise haber vermesiyle orta çıktı. Polis, genç kadının cesediyle karşılaşırken, otopside Saime Örnek'in cesedinin bulunmasından 20 saat önce, göğüs bölgesine sert bir cisimle vurulan darbe sonucu kaburga kemiklerinin kırılıp ciğerlerine batmasından kaynaklanan iç kanamadan öldüğü anlaşıldı. Polis genç kadının ölümünün cinayet olması nedeniyle yakınlarıyla birlikte eşi Ferhat Örnek'i gözaltına aldı.
Önce suçlamayı kabul etmeyen Ferhat Örnek, daha sonra suçunu ağlayarak, ``Beni aldattığından şüpheleniyordum. Bu nedenle aramızda tartışma çıktı. Onu sırt üstü yere yatırdım. Önce göğsüne demir çubukla vurdum. Dizlerimle göğsünde tepinerek yumrukladım. Amacım öldürmek değildi. Daha sonra kendinden geçti'' dedi. Ferhat Örnek, eşinin öldüğünü anlayınca o gece evde birlikte kaldığı daha sonra çalıştığı oto kaportacıya gittiği anlaşıldı. Örnek'in daha önce de gasp suçundan hüküm giymiş Şartla Salıverme Yasası ile serbest bırakıldığı anlaşıldı.

Radikal18/01/2003
Old 10-02-2003, 10:33   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

BİR TOPLU TECAVÜZ DAHA


Turgutlu'da 16 yaşındaki ilkokul öğrencisi Z.K.'yi kaçırıp tecavüz ettikleri iddiasıyla 17 Ocak 2003'te 13 kişi gözaltına alındı. Sabah okula gitmek için evden çıkıp bir daha dönmeyen kızının bulunması için babasının yaptığı başvuru ile ortaya çıkan olay nedeniyle sanıkların 9'u tutuklandı, 4'ü serbest bırakıldı.

MOR BÜLTEN den alınmıştır
Old 10-02-2003, 10:36   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

ÇOCUK TECAVÜZCÜSÜNE "MAHKEMEDE İYİ HAL? İNDİRİMİ


Şimdilik bilinen 12 kız çocuğuna tecavüz eden ve 3 kız çocuğuna da tecavüze yeltenen Yaman Özçelik yargılandığı iki davada 40 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Özçelik'in cezası, mahkemedeki iyi hali ev samimi itirafı nedeniyle 6'da bir oranında indirildi.

MOR BÜLTEN den alınmıştır
Old 10-02-2003, 10:37   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

ÖĞRETMEN DE TAHRİK OLURSA!


Gebze Yahya Kemal Beyatlı İlköğretim Okulu öğrencisi 13 yaşındaki M.K. intihara kalkışınca öğretmeni Mustafa Kaplan'ın bir aydır tacizine uğradığı ortaya çıktı. Gözaltına alınan Kaplan olayı doğruladı ve savunmasında "ama tahrik etti? dedi.

MOR BÜLTEN den alınmıştır
Old 10-02-2003, 10:39   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

TECAVÜZDE ZAR FARKI!


Sivas'ta kaçırdığı B.Ö.(14) ile cinsel ilişkiye girip hamile bıraktığı iddiasıyla yargılanan Yusuf Sertel'e verilecek ceza, BÖ nün bakire olması nedeniyle doğumun nasıl gerçekleşeceğine bağlı... BÖ sezaryenle doğum yaparsa Sertel'e verilecek ceza kızlık zarı bozulmadığı için daha hafif olacak.


MOR BÜLTEN den alınmıştır
Old 10-02-2003, 10:44   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

ŞEMSİYE ALLAK HALA YOĞUN BAKIMDA


Mardin'de aile meclisi kararıyla 7 kişi tarafından başı taşla ezilerek öldürülmek istenen Şemsiye Allak karnındaki bebeğini kaybetti. Şu anda yoğun bakımda bilinçsiz olarak yatan Allak'ın doktorları, beyin fonksiyonlarındaki ilerleme ve düzelmenin çocuğunu düşürdükten sonra durduğunu söylüyorlar. Kendisini gün aşırı bir kadın ziyaret ediyor. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Komisyonu, yakında yapılacak duruşmada kadınlar olarak müdahale talebinde bulunacak.


MOR BÜLTEN den alınmıştır
Old 10-02-2003, 10:46   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İRAN'DA KORKUNÇ CEZA


Tahran Mahkemesi, Razieh adlı 15 yaşındaki bir genç kızı 50 kırbaç, bir yıl hapis ve 3 milyon tümen para cezasına çarptırdı. İran Direnişi Kadın Komisyonu Ulusal Konseyi, 23 Ocak'ta yaptığı açıklama ile uygulamayı kınadı ve özellikle çocuk ve gençlere her türlü acı veren cezanın kaldırılması için acil eylem çağrısı yaptı. İran İslam Cumhuriyeti'nde, 15 yaşındaki bir genç kız, yetişkin kabul edildiği için yetişkinlere verilen her tür cezayı görebiliyor. (29 Ocak-Bianet)
Old 07-03-2003, 22:39   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Erkek dövüyor, tecavüz ediyor

Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ile Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği'nin verilerine göre ise kadınların şiddete maruz kalma oranı yüzde 58...

Aynı araştırmanın verilerine göre Türkiye'de erkeklerin yüzde 45'i, kadının kendisine itaat etmemesi halinde "dövme hakkı" bulunduğuna inanırken, yüzde 23'ü de eşine "tecavüz" ediyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 19 ilde yapılan araştırmada, kadınların yüzde 45.8'inin hiç eğitim almadığı, yüzde 4.3'ünün ilkokul eğitimini yarıda bıraktığı, yüzde 33.5'nin 5 yıllık ilkokul eğitimin tam alamadığı belirlendi.
(Bianet)
Old 17-03-2003, 12:18   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Mülteci Kadınlar İki Kat Sorunlu

Mülteci Kadınlar İki Kat Sorunlu
Mülteci kadınlar, ülkelerinden kaçışlarından, sığınma talebinde bulundukları ülkeye geliş, mülteci olarak kabul edilmelerine kadar geçen süreç ve karardan sonraki süreç olmak üzere her aşamada farklı tehlikeler ve şiddet biçimleri ile karşı karşıyalar.



--------------------------------------------------------------------------------
TOPLUM VE HUKUK DERGİSİ
14/03/2003 Av. Ayşe AKKAYA
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Kadın ve çocuk mülteciler, mülteci hareketliliğinin yaklaşık yüzde 70'ini oluşturmaktadır. Kadınlar da bütün mülteciler gibi baskı zulüm ve korku içinde oldukları için kaçarlar. Ancak kadınlar, erkeklerden farklı olarak cinsel ayrımcılık, sosyal ve kültürel ön yargılardan kaynaklanan baskı ve zulüm, kadının bedensel ve ruhsal sağlığını bozan geleneklerden kaynaklanan zarar verici uygulamalar, cinsel istismar, cinsel şiddet, aile içi şiddet gibi sadece cinsiyetlerinde dolayı uğradıkları zulüm ve baskıdan kaçmak amacı ile de ülkelerini terk etmek ve başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalırlar.

Kaçmak kurtarmıyor

Kadınların zulüm ve baskıdan kaçmak amacı ile ülkelerini terk etmeleri onların sorunlarını sona erdirmemekte, gerek kaçış sırasında ,sınır kapılarında , geldikleri ülkede ya da yerleştirildikleri kamplarda da tehdit, istismar ve cinsel şiddet tehlikesi ile yüz yüze kalmaktadırlar. Fuhuş ve zorla cinsel ilişkiye zorlanabilmektedirler.

Bu gerçekler uluslararası toplum tarafından ancak 1970'li yılların başından itibaren ele alınmaya başlanmıştır. Bugüne kadar bir çok gelişme sağlanmış olmakla birlikte bunlar kadınların uğradıkları mağduriyeti gidermeye yeterli değildir.

B.M.'den tavsiye

Birleşmiş Milletler Mültecilik Yüksek Komiserliği (BMMYK) İcra Komitesi, değişik tarihlerde aldığı kararlar ile kadınların cinsiyet nedeni ile uğradıkları baskı ve zulüm veya haklı bir korkudan kaynaklanan zulüm ve baskı ihtimali halinde uluslararası korumadan yararlanmaları gerektiği üzerinde ısrarla durmuş ve bunu sözleşmeye taraf tüm devletlere tavsiye etmiştir.

Mülakat da sorunlu

Kadın mülteciler mülteci statüsünün belirlenmesi ile ilgili işlemlerde daha güç ve farklı sorunlarla karşılaşmaktadırlar.

Gerek kaçış sırasında, gerekse kaçmadan önce , geldiği ülkede cinsel şiddete maruz kalan kadın kendi ülkesinin gelenek ve kültüründe bu durum cezalandırılıyor veya toplumdan dışlanma tehlikesi ile karşı karşıya ise, yetkili ile yapılan mülakat sırasında da cezalandırılacağı korkusu, utanma,çekinme gibi nedenlerle uğradıkları cinsel şiddeti anlatmakta zorluk çekmekte ve bazen de bunu yetkililere hiçbir şekilde anlatmamaktadırlar.

Ancak bunlar anlatılmadığında iltica talebinin haklılığının ispatı güçleşmekte, bu durum onların iltica taleplerinin kanıtlanması konusunda oldukça çok sorun yaratmaktadır.

Mülakat yapanlara cinsiyet duyarlılığı

BMMYK İcra Komitesi’nin değişik tarihlerde aldığı kararlar ile bu tip sorunlar ortadan kaldırılmaya yarayacak çözüm önerileri üretilmiş ve bu öneriler tüm taraf devletlere tavsiye edilmiştir. Bu önerilerden bazıları şöyle:

. Gerek sözleşmeye taraf devletleri gerekse BMMYK bünyesinde çalışan özellikle görüşmeleri yapan görevlilerin cinsel duyarlılık kazandıracak eğitimler almalarını sağlamak ve teşvik etmek.

. Mülteci statüsünün belirlenmesi işlemlerinde cinsel şiddete maruz kalan ya da kalmış olabilecek olan sığınmacılara duyarlı davranmak.

. Sığınma arayan kadınların yanında aile üyeleri olduğu durumlarda da bu usullere gerektiği gibi ulaşmasını sağlamak.

. Mülakat sırasında kadın sığınmacılarla görüşme yapan kişi ile tercümanın kadın olması konusunda hassas davranmak. Kadın sığınmacının bu yöndeki talebini dikkate almak ve görüşmecinin kendisini rahat hissedebileceği ve konuşabileceği ortamı yaratmak.

. Mülteci statüsünün belirlenmesine ilişkin olarak çalışan kişilerin cinsiyet (gender) ve sığınma arayan ve uluslar arası güvenlikten yararlanmak isteyen kadınların kaçtıkları ülkenin kültürü, gelenekleri,toplumsal yapısı gibi konularda duyarlı hale getirilmesine yönelik eğitim programlarının oluşturulmasını sağlamak ve bu konuda sözleşmeye taraf devletleri teşvik etmek.

Sığınmacı kadınlara destek

Kadınlar dünyanın her yerinde cinsiyetçi bakış ve anlayış yüzünden değişik ezilme biçimlerine ve zulme maruz kalmaktadır. Bu durum mülteci kadınlarda katlanarak devam etmektedir.

Mülteci kadınların ülkelerinden kaçışlarından, sığınma talebinde bulundukları ülkeye geliş,mülteci olarak kabul veya ret kararını almalarına kadar geçen süreç ve karardan sonraki süreç olmak üzere her aşamada farklı tehlikeler ve farklı şiddet biçimleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Zorla fuhşa itilme, tehdit ve vaatlerle cinsel ilişkiye zorlanma, her an cinsel, fiziksel şiddete maruz kalma ihtimali, yerel halkın onlara yönelik saldırgan ve ön yargılı tutumları, aile içi şiddetin daha da yoğunlaşması yaşadıkları sorunlarından sadece bir kaçını oluşturmaktadır. Bu sorunları daha ayrıntılı tartışmamız ve sorunlara çözüm önerileri üretebilmemiz ve sorunu gündemde tutmamız bizlerin mülteci ve sığınmacı kadınlara sunabileceği en önemli destek olacağını unutmamak dileğiyle.

* Av.Ayşe Akkaya (İstanbul Barosu Mülteci ve Sığınmacı Hakları Çalışma Grup Üyesi)

Toplum ve Hukuk Dergisi, Sayı 4. Kadın Mülteciler başlıklı yazıdan kısaltılmıştır.
Old 19-03-2003, 21:14   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Karar Bir töre cinayeti davasında, davacısız, tanıksız duruşma

Bir töre cinayeti davasında, davacısız, tanıksız duruşma


Mardin'in Yalımköy Beldesi'nde işlenen töre cinayeti davasına dair son haberleri okudunuz mu? (Radikal, 16 mart). Ayrıntılarının bir anlamı yok. Ailenin hamile kalan kızı ve ötesi...
On çocuklu Hilal Açıl mezarda. Onun hamile bıraktığı Şemsiye Allak hastanede. Yörede herkes her şeyi biliyor. Ama mahkemede savcıdan gayri davacı ve şikâyetçi yok. Allak ailesi mensuplarının da sesi çıkmıyor, Açıl ailesiyle (aile'yi aşiret okuyabilirsiniz) aralarında anlaşmışlar. Ya töre uygulamasını haklı buldukları, ya da korkup çekindikleri için.
Gazeteciler mahkemenin yanına sokulamıyor. Son celseye uzaktan gelen bir tanık, durumu görünce Adliye binasına girmekten vazgeçmiş.
Savaşlar dehşet vericidir, ama başlar ve biter. Ben, sona erdirmeye hiç de niyetli görünmediğimiz bazı durumlardan söz ediyorum.


Hakkı Devrim

19/03/2003 Radikal Gazetesi
Old 23-03-2003, 22:16   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Şiddete Karşı %1 Kampanyası

V-Day'in Şiddete Karşı %1 Kampanyası Vagina Monologları oyununun yazarı Eve Ensler'in 1997 yılında feminist.com adlı eylemci bir kadın grubuyla birlikte başlattığı V-Day hareketi, ABD savunma bütçesinin %1'inin kadınların güvenliğine ayrılması için kampanya başlattı. V-Day hareketi, misyonunu tüm dünya çapında kadınlara yönelik şiddeti sona erdirmek olarak tanımlıyor ve politikacılardan şiddete daha fazla şiddetle karşılık verme geleneğini kırmalarını talep ediyor. Kampanya hakkında http://www.vday.org/onepercent/ adresinden ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
V-Day hareketinin doğum günü 14 Şubat 1998 yani Sevgililer Günü... Hareket üç V harfine dayanıyor: Vagina, Violence (şiddet), Victory (zafer)... Sahnelenen oyunlar ve yapılan performanslardan toplanan gelirler, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kullanılıyor.

Birçok ülkede şiddete karşı mücadele eden kadın gruplarına destek veren V-Day hareketinin son bütçeden %1 kampanyası, şiddetin kökleşmiş nedenlerini ortaya çıkartacak ve şiddetin artmasından ziyade geriletilmesini sağlayacak daha işler çözümler aranmasını talep ediyor. V-Day, kampanyasını şöyle tanıtıyor: "Bosna, Kosova, Filistin, İsrail ve Afganistan'da savaşın, masum insanların öldürülmesine ve şiddetin günlük hayatın içine işlemesine neden olduğunu birinci elden gördük. Bizi "korumak" adına askeri savunmaya ayrılan harcama ve dikkatle binlerce kadının saldırıya uğraması gerçeğine ayrılan arasında inanılmaz bir uçurum vardır. %1 kampanyası, ABD'nin savunma bütçesinin %1'inin kadınların güvenliğine ayrılmasını talep eden farklı kişi, grup ve organizasyonlardan oluşur. Eğer savunma bütçemizin - ki 4 milyar dolardır - %1'i kadınların güvenliğine tahsis edilecek olursa, kadınlar okullarda, sokaklarda ve yatak odalarında güven içinde olacaklardır. Amerikalı kadınlara eziyet eden bu terörü sonlandırmaktan daha büyük bir önceliğimiz ne olabilir? Bu şiddetin etkileri ve sürmekte olan tehdidini kadınlar hayatlarının her gününde yaşıyorlar. Liderlerimiz, ancak biz talep ettiğimiz takdirde şiddeti önlemeyi milli "yapılacaklar listesinin" en başına koyacaktır. %1 kampanyasını, tam da burada, evimizde bir barış sağlama ve sürdürme eylemi olarak düşünün!"

Vagina Monologları kitabı, Türkiye'de Miron Yayınları tarafından yayımlandı.

Haber Mor Bülten dan alınmıştır.
Old 07-05-2003, 21:56   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Kadın Haberleri 2003

İsveç'te anne olmak varmış..

117 ülkede yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, en iyi annelik koşulları sıralamasında 69'uncu. Anne olmak için en iyi ülke İsveç, en kötüsü Nijer

"Save the Children-Çocukları Kurtarın" adlı uluslararası bir kuruluş, 'hangi ülkede anne olmanın daha avantajlı olduğunu' araştırmak için tam 117 ülkede bir araştırma yaptı. Türkiye, listenin kötüleri arasında 69'uncu sırada yer aldı. Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Moritanya, Bolivya, hatta Nikaragua dahi Türkiye'yi geride bıraktı. Bu yıl dördüncüsü hazırlanan ve önümüzdeki hafta açıklanacak listenin ilk sıralarını İskandinav ve Kuzey Avrupa ülkeleri alıyor. Amerika, 11'inci sırada. Son sıralarda ise Afrika ülkeleri geliyor.

HER 130 ANNEDEN BİRİNİN DOĞUMDA ÖLME RİSKİ VAR
Kuruluşun uzmanları 117 ülkedeki annelerin durumunu, doğum, ölüm, sağlıklı bakım alma, hastalıklar gibi konu başlıklarında değerlendirdi. Buna göre Türkiye'de her 130 anneden biri doğum sırasında ölme riski taşıyor. Kadınların sadece yüzde 38'i modern doğum kontrol yöntemlerini uyguluyor. Anemi hastası olan hamile kadınların oranı da Türkiye'de yüzde 74'e kadar çıkıyor.

Ayrıca kadınların ulusal hükümette görev alma oranıysa sadece yüzde 4 olarak belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl hazırlanan listede Türkiye'nin durumu bu yıla oranla çok daha iyi görünüyor. Geçen yıl 59'uncu sıradaydık.

TÜRKİYE'NİN DURUMU PEK PARLAK DEĞİL...
'Çocukları Kurtarın' kuruluşunun uzmanları, benzer araştırmayı kadınların koşulları hakkında 122, çocukların koşulları hakkında da 163 ülke üzerinde gerçekleştirdi. Bu ikisinde de Türkiye, anneler listesindeki gibi parlak durumda değil. Kadınlar sıralamasında 74, çocuklar sıralamasındaysa 91'inci sırada geliyoruz. Bu listeler belirli kriterler temel alınarak hazırlanıyor.

Kadınlar listesinin 6 önemli kriteri doğum sırasında ölme oranı/riski; modern doğum kontrol yöntemi kullanma oranı; eğitimli personelin gerçekleştirdiği doğum oranı; anemi hastası hamile kadın oranı; yetişkin kadınlardaki okuma-yazma oranı ve kadınların ulusal hükümete katılım oranı... Çocuklarla ilgili listeyse ölüm oranı, okula gitme oranı, temiz içme suyu alabilenlerin oranı ve 5 yaşın altında ciddi beslenme eksikliği çekenlerin oranı temel değerler alınarak hazırlanıyor.

LİSTEDE İLGİNÇ VE ACI İSTATİSTİKLER VAR

Hindistan'daki hamilelerin yüzde 88'i anemi hastası
* Son sıradaki 10 ülkede her 7 çocuktan 4'ü okula gitmiyor.

* Yetişkin her 4 kadından sadece biri okuma-yazma biliyor.

* İlk 10 ülkedeki her yetişkin kadın okuma-yazma biliyor, bütün çocuklar okula gidiyor.

* Son sıradaki 10 ülkede yaşayan kadınların çocuklarının birinci yaşına gelmeden ölme riski, ilk 10 ülkedekilerin tam 27 katı. Annenin doğumda ya da sonrasında ölme riskiyse 100 kat daha fazla.

* İlk sıradaki İsveç ve son sıradaki Nijer arasındaki kıyaslama daha dramatik sonuçlar ortaya koyuyor İsveç'teki kadınların yüzde 72'si modern doğum kontrol yöntemi uyguluyor, 1000 çocuktan sadece 3'ü bir yaşına girmeden ölüyor, bütün doğumları eğitimli personel gerçekleştiriyor. Buna karşılık Nijer'de doğumların sadece yüzde 16'sına eğitimli personel giriyor, kadınların yüzde 4'ü doğum kontrol yöntemi uyguluyor, her 1000 çocuktan 156'sı birinci yaşını göremeden ölüyor...

* Dünyanın en güçlü ülkesi olarak görülen Amerika, 11'inci sırada kaldı. Uzmanlar burada çocuk doğum oranının Avrupa ülkelerine göre daha yüksek olduğunu, her 3.500 anneden birinin öldüğünü, bu rakamın da ilk 10 ülkeye göre yüksek olduğunu söylüyor.

* Afganistan, Gine, Sierra Leone ve Somali'de her 7 kadından biri doğumda ölüyor

* Hindistan'daki hamilelerin yüzde 88'i anemi hastası.

* Nİjer'deki kadınların sadece yüzde 8'i okuma-yazma biliyor.

* Irak'taki bir annenin çocuğunun bir yaşına girmeden öldüğünü görme oranı, İsveç'tekinden 35 kat fazla.

* Somali'de çocukların yüzde 86'sı okula gitmiyor.

* Çad ve Etiyopya'da temiz içme suyu olmayanların oranı yüzde 70.

Sabah Gazetesi 07.05.2003
Old 28-05-2003, 01:34   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Karar Kadın Haberleri 2003

Eşlere el kaldıran yandı


İngiliz hükümeti, eşleri ya da birlikte oldukları kadınlara karşı şiddet uygulayan erkekleri, tecavüz hükümlüleri ile aynı muamemeye tabi tutarak önce fişleyecek sonra teşhir edecek ve yeni ilişkilerinde de kadınları uyaracak.


İngiliz hükümetinin aldığı karar, insan hakları kuruluşları tarafından, "yeni ilişkiye girdikleri insanlara neyi anlatıp anlatmayacaklarına insanlar kendi karar verir" gerekçesiyle şidddetle eleştirildi.

ÜLKE İÇİ ŞİDDET YASASI

İngiliz hükümeti, eşlerine fiziki şiddette bulunanları cinsel saldırı suçlularına uyguladığı yasaya dahil edecek.

Tecavüz gibi cinsel suçlardan hüküm giyenler İngiliz yasalarına göre, fişleniyor ve liste halkın ulaşımına açılıyor.

Cinsel suçlardan yargılanan ve hüküm giyenler, evlerinden taşınmaları durumunda da emniyete bilgi veriyor. Yeni taşındıkları yerde de aynı bilgilendirmeyi yapmak zorunda kalıyor. Suçlular ayrıca, 6 ayda bir yine emniyete gelerek ifade veriyor.

YENİ EŞLER UYARILACAK

Kadınlara şiddet uygulayan ve bu suçtan 6 ay ve daha üstü hüküm giyenler de aynı kanun esaslarına dahil edilecek. Dayakçı erkekler, yakın takip altına alınacak.

Yeni ilişkilerinde de gerekli görülmesi halinde kadınlar sözlü olarak uyarılacak.

6 AYLIK CEZAYA 7 YIL GÖZALTI

Hükümetin planına göre kadınlara şiddet suçundan 6 ay ile 2.5 yıl arasında ceza alanlar 7 yıl boyunca takip altında tutulacak. 2.5 yıl ve fazla ceza alanlar ise öür boyu takip edilecek.



(Hürriyetim) 27 Mayıs 2003
Old 28-05-2003, 01:44   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Mutlu Eğitim Özgürlüktür

Eğitim özgürlüktür

Kadınlar önce haksızlıklara karşı direnmeyi öğrendi. Şimdi de ekonomik bağımsızlıklarına kavuşmak için kurdukları atölyeyi büyütmeye çalışıyorlar.
Evlerine hapsolmuşlardı. Çoğu 'koca dayağı' yiyor, yemek ve temizlikle ömür tüketiyorlardı. Gittikleri bir merkez tüm yaşamlarını değiştirdi. Artık haklarını biliyorlar ve asla susmuyorlar

HATİCE YAŞAR
İSTANBUL - Çoğunun hikâyesi aynı; tüm gün evde sıkıntıdan ne yapacaklarını bilmiyor, yemek hazırlamak, çocuklara yetişmek, temizlik derken kendilerine
vakit bile ayıramıyor, üstüne bir de 'koca dayağına' maruz kalıyorlardı. Toplum içinde konuşamıyor, ürkek gözlerle etrafına bakıyor ve kendilerini yararsız olarak görüyorlardı. O kadınların çoğu katıldıkları eğitim çalışmalarının ardından şimdi bambaşka biri oldular. Konuşmayı, kendini ifade etmeyi, eşine 'hayır' diyebilmeyi ve çocuklarıyla iletişim kurmayı öğrendiler. Şiddete, haksızlığa, ayrımcılığa uğrarlarsa nereye başvuracaklarını biliyor, başları dik yürüyor kadınlar. Şimdi ekonomik bağımsızlıkları için çabalıyorlar.


Atölyeleri de var
Bu güzel değişimi; İstanbul'un çeşitli semtlerindeki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı toplum merkezlerine giden ve Kadının İnsan Hakları Projesi (KİHP) kapsamında eğitim alan kadınlar yaşıyor. Okmeydanı Toplum Merkezi'ndeki eğitimlerinin ardından birbirinden kopamayan kadınlar, şimdi kurdukları atölyede üretim yapıyor. Atölye, küçük bir ev ama hayaller büyük. Elde ettikleri umuda sımsıkı sarılan kadınlar bir daha eski hayatlarına dönmek istemiyor.
27/05/2003 Radikal Gazetesi
Old 28-05-2003, 01:48   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Töre-Yasa Elele

Avukat Vildan Yirmibeşoğlu "namus cinayetleri"ni inceledi

TÖRE-YASA ELELE

İSTANBUL (Arzu Demir/Özgür Radyo)- Bölge illerindeki "namus cinayeti
dosyalarını" inceleyen Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, "törelerin Ceza
Kanunu'nun üzerinde baskı oluşturduğunu" ancak yasaların da namus cinayeti
işleyecek erkeklerin sırtını sıvazladığını söyledi. Şiddetin en üst
noktasının "namus cinayeti" olarak karşısına çıktığını söyleyen Avukat
Yirmibeşoğlu, "Duyulacak herhangi bir şey, bir söz, bir davranış, o kadının
hayatını sonlandırabilir." diye konuştu.

İstanbul Valiliği İnsan Hakları Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu,
10 yıl avukatlık yaptığı Antep ili dahil olmak üzere, Diyarbakır, Muş,
Adana, Maraş, Bitlis, Van, Batman, Adıyaman, Elazığ, Şırnak, Kilis, Hakkari,
Bingöl, Siirt ve Mardin'de yaşanan "namus cinayetleri"yle ilgili 300'e yakın
dosyayı inceledi.
Ulaştığı sonuçları radyomuza değerlendiren Yirmibeşoğlu, "Bütün kadınların,
sırf cinsiyetlerinden dolayı namus cinayetinde potansiyel mağdur konumunda
olduklarını gördüm. Duyulacak herhangi bir şey, bir söz, bir davranış, o
kadının hayatını sonlandırabilir." dedi.


Şiddetin en üst noktası namus cinayeti

Şiddetin en üst noktasının namus cinayeti olarak karşısına çıktığını
belirten Avukat Yirmibeşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sokakta boğazı
kesilen Sevda için Urfa'ya gittiğimde, kız arkadaşlarına, taleplerinin ne
olduğunu sormuştum. Biz okumak istiyoruz, eşimizi kendimiz seçmek istiyoruz.
Evlenmemizi istedikleri kişiyi reddettiğimizde öldürülmek istemiyoruz,
yanıtını verdiler. En doğal insan hakkından, yani yaşam hakkından
bahsettiler."


Sanıklara yasal koruma

Namus cinayeti sanıklarının küçük cezalar alarak bir "kahraman" olarak
topluma döndüklerini söyleyen Avukat Yirmibeşoğlu, "Normalde usul ve fürudan
bir kişi öldürüldüğü zaman cezası idamdır. İdam müebbete çevrilir. Ancak
namus davalarında, haksız tahrik, maddesi işletiliyor. Ben soruyorum, bu kız
ne yaptı da, haksız tahrik maddesinin işletilmesine neden oldu. Kadın, kendi
bedeniyle, kendi hayatıyla ilgili bir karar vermeye çalışıyor. Sonuçta,
indirim maddeleriyle birlikte, sanık en fazla 4 yıl ceza aldıktan sonra,
topluma kahraman olarak geri dönüyor." diye konuştu.
Avukat Yirmibeşoğlu, yasaların "namus cinayeti" işleyecek erkeklerin sırtını
sıvazladığı yorumunu yaparak, "Yasalar, sen öldür, ben senin arkandayım,
diyor." dedi.


Davaya müdahil olamadım

Avukat Yirmibeşoğlu, namus davalarıyla ilgili olarak başından geçen bir
olayı da şöyle anlattı:
"Öldürülen bir genç kızın duruşmasında ben de müdahil olmak istedim. Ancak,
yasalarımıza göre, müdahil olabilmek için suçtan zarar görmüş olmak
gerekiyor. Ben dilekçemi verdim, mahkeme heyeti hemen karar verdi, aile bunu
uygun görmedi, denildi. Zaten, kızın öldürülmesi kararını veren aile. Ne
kadar acıklı bir tablo, müdahil tarafında benimle beraber, kızın babası da
duruyor. Halbuki öldürülmesine karar verilen aile meclisi üyelerinden bir
tanesiydi O."
Savcı ve hakimlerin, bölgesel örf ve adetlere çok büyük önem verdiklerini
söyleyen Yirmibeşoğlu, "Elbette, bu kültürü destekleyen çeşitli mekanizmalar
var, mesela dinler. Benim mahkemelerde gördüğüm, o kadar yoğun bir örf ve
adet hakimiyeti var ki, bu hakimiyetin kırılması çok güç." dedi.
"Namus cinayetlerinin temelinde biraz da iktisat bulunuyor" diye konuşan
Yirmibeşoğlu, bu iddiasını şu şekilde açıkladı:
"Güç erkekte olsun isteniyor. Erkek, evliliğe izin verildiği zaman başlık
parasını da veriyor, maddi kazanım sağlıyor. Aynı zamanda istediği kişiye
veriyor, ona göre, ya aşiret genişliyor, ya güçlü kişilerle birlikte kendi
güç kazanıyor. Ama kız kaçtığı zaman, kız elinden gittiği zaman o gücü
elinden gitmeye başlıyor. Bu nedenle bunu engellemek, öyle göz dağı vermek
zorundaki bunlar olmasın."(
Old 28-05-2003, 20:40   #20
Armağan Konyalı

 
Varsayılan AYRIMCILIK YAPILIYOR !!!!!!!

Sayın hykayar ve bazı İngilizler,

Kocalarını çimdikleyen, kaburgalarının arasına başparmağı ile dürten, tokat atan kadınlara ne yapılacak peki ?!?!? Hiç.

İşte bu ayrımcılıktır.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 28-05-2003, 23:35   #21
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Aktardığınız görüşlere katlıyorum:

Kadın töreye uymazsa erkek de uymamalı .

Töreye uyup öldürmemeli.
Töredir diye ''kırmızı ışıkta geçme suçu'' bile işlenmemeli.

Saygılarımla
Old 29-05-2003, 00:13   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Elbette kadınların hepsinin eğitime ihtiyacı yok: Kocaları ile gül gibi geçinen kadınlar da var. Çocukları ile birlikte mutlular. Eğitim alması gereken dediğiniz gibi kadınlar da vardır tabii.

Ama her şeyde olduğu gibi eğitim konusunda da ayrımcılık yapılmamalı: Kocalar için de eğitim seminerleri olmalı.

Müfredat geniş tutulmalı. ben sadece örnek olsun diye söylüyorum:
1- anneleri ile bir olup entrika çeviren kadınlar
2- aile bütçesinden kişisel hesabına para biriktiren kadınlar
3- savurganlıkları ile bütçeyi delen kadınlar
4- her istediklerini belli etmeden kocalarına kabul ettiren kadınlar

hakkında alınabilecek önlemler erkeklere öğretilmeli. Erkeklerin çoğu bu konuda bilgisizdir.

Böyle bir eğitim düzenlenirse bendeniz meccanen seminer verebilirim.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 29-05-2003, 01:08   #23
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Çok haklısınız.

Ben de çocuğuma hep İsveçli bir anne düşlemişimdir.

Hatta ''benim annem babam da İsveçli olsaydı'' diye düşündüğüm bile olmuştur.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 30-05-2003, 22:09   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan İnsan Hakları Aktivizmi (12)"

Kadına Yönelik Şiddet ve Uluslararası Ceza Mahkemesi :

Dokunulmazlıktan Sorumluluğa Giden Yolda Engeller






İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ

İNSAN HAKLARI HUKUKU

UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
tarafından düzenlenen
"İNSAN HAKLARI AKTİVİZMİ (12)"

toplantısına davetlisiniz.







RHONDA COPELON

City University of New York Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

City University of New York Uluslararası Kadının İnsan Hakları Hukuk Kliniği Direktörü



Kadına Yönelik Şiddet ve Uluslararası Ceza Mahkemesi :

Dokunulmazlıktan Sorumluluğa Giden Yolda Engeller



(Simultane çeviri yapılacaktır)



31 MAYIS 2003, 14.00-17.00
Kurtuluşderesi Cad. No: 47, DOLAPDERE BS-1




KATILIMA AÇIKTIR.





İstanbul Bilgi Üniversitesi

İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi

Adres: Kurtuluş Deresi C. No: 47 80370 Dolapdere / İSTANBUL

Tel: 0 212 253 87 42

Faks: 0 212 253 89 11

website: http://www.bilgi.edu.tr/insanhaklarimerkezi

e-mail: insanhaklarimerkezi@bilgi.edu.tr
Old 01-06-2003, 19:30   #25
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Yüzde Yarım Gerçeği

Sayın Üyeler,

Aşağıdaki tablo kadın erkek eşitliğinin gerçeğidir.

Değişmesi gereken erkekler değil, bu tablodur.


1999 SEÇİLMİŞLERİNDE KADIN ORANLARI

...............................KADIN ADEDİ...........TOPLAM............YÜZDESİ
BELEDİYE BAŞKANI.............18..................3.215..... ..........% 0.55
İL GENEL MECLİS ÜYESİ.....44..................3.122............... % 1.40
BELEDİYE MECLİS ÜYESİ...541...............34.084...............% 1.58


Saygılarımla

Bir Dost
Old 02-06-2003, 23:07   #26
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Kadına Eşitlik Adına

Sayın Feministler,

Kadına eşitlik adına dev bir adım daha:

Bundan böyle kadınlar da cuma namazı kılabilecekler .

Hayırlı olsun ....


Saygılarımla

Bir Dost
Old 04-06-2003, 09:14   #27
Sibel

 
Varsayılan

Sayın bir dost,
Bir adım daha atılması bir güzellik ve duyurunuz için teşekkürler.. Sanırım bu bir yenilik değil.. Zaten varolan hakkın iadesi.. Arzu edenler elbette bunu değerlendirirler.. Keşke diğer varolan haklar da -gecikmelerine rağmen- hak sahiplerine iade edilirler.. Bir başlangıcı daha müjdelediğiniz için hassasiyetinize bir kadın olarak teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.....
Old 04-06-2003, 09:28   #28
Sibel

 
Varsayılan

Sayın bir dost,
Yukarıdaki tabloyu inceledim... Size sonuna kadar hak veriyorum. Değişmesi gereken elbette erkekler değil öncelikle kadınlar... Çünkü erkekleri yetiştirip büyüten de kadın.. Erkeklerin ardında destek olup onları bir yerlere getirmeye çalışan da kadın... Ve erkek gururu zedelenmesin diye üç adım arkada durup kendini ifade edemeyen de kadın.. Bu tablo bir utanç tablosudur.. Kadının aczinin değil, öne çıkamayışının göstergesidir.. Umarım bir gün kadınların çoğunluğu içlerindeki potansiyelin farkına varır ve kendilerini ifade etmek adına öne çıkmayı kendilerine yakıştırırlar.. Utangaç ve geri planda olma genlerini hayırlı bir mutasyonla yıkıma uğratırlar... Size bu tablo için ne kadar teşekkür etsem azdır.. Çünkü kadına yerinin nerede olduğunu göstermek adına -tüm iyiniyetinizle- çaba gösterdiğinize inanıyorum... Bu güzel çabalarınızın devamını merakla bekleyeceğim... Saygılarımla.....
Old 06-06-2003, 18:54   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Olumsuz Derece Alan Bayan Atletlere Erkeklerin Yarısı Kadar Para Ödülü Verildi.

Samsun'da 19 mayıs'da derece alan bayan atletlere erkeklerin yarısı kadar para ödülü verildi.



Samsun'da 19 Mayıs'ın coşkusuna gölge düşürecek bir olay yaşandı. Düzenlenen yarı maratonda dereceye giren bayan atletlere, erkeklere verilen para ödülünün yarısı layık görüldü. Skandal uygulama büyük tepki çekti.



Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Samsun'da erkekler ve bayanların birlikte koştuğu 'Yarı Maraton' yarışması yapıldı. Bandırma Vapuru tören alanından başlayan ve 19 Mayıs Stadı'nda sona eren maratonda, erkeklerde, Samsun 19 Mayıs Polis Akademisi'nden Furkan Boyan birinci, Mardin'den Mehmet Münir Cüra ikinci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden Abdurrahman Kara üçüncü oldu. Bayanlar kategorisinde ise Bursa Buzkispor'dan Hasibe Onat birinci, Ankara Yenimahalle Belediyesi'nden Lale Öztürk ikinci ve aynı belediyeden Gülşen Aşıkoğlu da üçüncü oldu. Yarışma sonunda ödül töreni vardı. Akşam'ın haberine göre; Skandal bu sırada patlak verdi. Yarı Maraton'un erkekler dalında birinci olan Furkan Boyan'a '1 milyar lira' verilirken, aynı mesafeyi koşarak dalında birinci olan Hasibe Onat'a '500 milyon lira' layık görüldü.



Erkeklerde ikinci 800, üçüncü 600 milyon lira, bayanlarda ise ikinci 300, üçüncü 200 milyon lira ile ödüllendirildi.



Erkek ve bayan atletlerin kupalarını Vali Mustafa Demir, para ödüllerini de Garnizon Komutanı Tümgeneral Kerim Şahin verdi.



Bayan atletler tören alanında ödüllere itiraz etti. Bunun üzerine Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürü Şahin Eker sporcuların yanına gelerek, 'Biz bu rakamları size bildirmiştik. Bile bile yarışmaya katıldınız. Katılmasaydınız' dedi.
Old 08-06-2003, 16:48   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Töre Mağduru Şemsiye Allak Yasamını Yitirdi...

Töre Magduru Semsiye Allak Yaşamını Yitirdi

DIYARBAKIR (DIHA) - Mardin'in Yalım Beldesi'nde evlilik dışı ilişkide bulundugu gerekçesi ile 21 Kasım 2002 tarihinde ailesi tarafindan 'Recm cezasi'na çarptırılarak agır yaralanan Semsiye Allak, yasamını yitirdi.
Yalım'da evli ve 4 çocuk sahibi Halil Aliç'tan hamile kaldığı gerekçesiyle ailesi tarafindan 21 Kasım 2002 tarihinde taşlanarak öldürülmek istenen Semsiye Allak, tedavi gördügü Diyarbakır Devlet Hastanesi Yogun Bakım Ünitesi'nde yasamınıi yitirdi. Olayda kafasından aldıgi darbeler nedeniyle beyin zarı yırtılan Allak'ın karnındaki bebeği de 4 ay önce ölmüstü.
21 Kasım 2002 tarihinde yaşanan olayda aile meclisi karariyla Halil Aliç ile Semsiye Allak, "Recm cezasi'na çarptirilmisti. Olayda Aliç olay yerinde ölmüs, ağir yaralanan Allak ise hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıstı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadın Haberleri 2004 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 108 21-12-2006 20:50
Kadın Haberleri 2005 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 19-11-2006 16:22
En Az Ücret Çizelgesi 01.01.2003-30.06.2003 DÖNEMİ Av.Habibe YILMAZ KAYAR Adliye Duvarı 0 07-02-2003 20:40
Kadın Haberleri 2002 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 11 11-12-2002 22:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06410503 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.