Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatlık bürosunda stajyer olarak bulunan lise öğrencisine tebligat geçerli midir?

Yanıt
Old 18-02-2013, 16:24   #1
gunay30

 
Varsayılan Avukatlık bürosunda stajyer olarak bulunan lise öğrencisine tebligat geçerli midir?

Avukatlık bürosunda stajyer olarak bulunan lise öğrencisine karar tebliğ ediliyor. Tebligat parçasında daimi sekreter ibaresi yer alıyor ancak lise öğrencisi olduğuna ve stajyer olarak bulunduğuna ilişkin belgeler mevcut.
Tebligat geçerli midir?
Bu konuyla ilgili Yargıtay kararları olan varsa sevinirim.
Saygılarımla...
Old 18-02-2013, 16:31   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Büroda stajyer olarak bulunan lise öğrencisine karar tebliğ ediliyor. Tebligat parçasında daimi sekreter ibaresi yer alıyor ancak lise öğrencisi olduğuna ve stajyer olarak bulunduğuna ilişkin belgeler mevcut.
Tebligat geçerli midir?
Bu konuyla ilgili Yargıtay kararları olan varsa sevinirim.
Saygılarımla...
Sayın gunay30;

Kendisine tebligat yapılmış olan şahsın, görünüş itibariyle 18 yaşını tamamlamış olduğu izlenimi vermesinin yeterli olacağı kanaatindeyim.

Tebligatın yapıldığı yer bir mesken olmayıp işyeridir, avukatlık bürosudur ve bir işyerinde dışarıdan gelen herkes ve her şey bakımından muhatap olarak belirlenen ortalama özelliklerde bir şahsa tebligatın yapılmasının, Tebligat Kanunu'na aykırılık teşkil etmeyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla..
Old 18-02-2013, 17:42   #3
üye7160

 
Varsayılan

Sayın Ekici ;

Ben görüşünüze katılmıyorum,zira Tebligat Kanunu 17.maddesinde;

BELLİ BİR YERDE VEYA EVDE MESLEK VE SANAT İCRASI:

KANUN Madde 17 – tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. denilmektedir.
Maddeye ilişkin tüzükte ise;
TÜZÜK Madde 23 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. denilmekte.
Tüzük ve maddede ki DAİMİ ibaresine dikkat çekmek istiyorum.Zira stajyerlerin daimi çalışan olmadığı bir gerçek.

Yine Posta memuru kimlik kontrolü yapmak zorunda. Ancak, şahıs kimliğini göstermek istemezse posta memuru zorla kimliğine bakamaz.Ancak reşit olup olmadığı hakkında şüpheye düşüyorsa postacı kimlik istemeli,kimlik ibrazından kaçınılması halinde ise,tebliğ zarfına “muhatap kendisi olduğunu beyan etti,yada reşit olduğunu beyan etti, ancak kimlik ibraz etmekten kaçındı” vs. gibi bir açıklama yazmalı.bir çok tebligat bu sebeple usulsüz sayılmıştır.


Bu sebeple görüşlerinize katılamıyorum..

Saygılarımla...
Old 18-02-2013, 18:00   #5
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Ekici ;

Ben görüşünüze katılmıyorum,zira Tebligat Kanunu 17.maddesinde;

BELLİ BİR YERDE VEYA EVDE MESLEK VE SANAT İCRASI:

KANUN Madde 17 – tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır. denilmektedir.
Maddeye ilişkin tüzükte ise;
TÜZÜK Madde 23 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. denilmekte.
Tüzük ve maddede ki DAİMİ ibaresine dikkat çekmek istiyorum.Zira stajyerlerin daimi çalışan olmadığı bir gerçek.

Yine Posta memuru kimlik kontrolü yapmak zorunda. Ancak, şahıs kimliğini göstermek istemezse posta memuru zorla kimliğine bakamaz.Ancak reşit olup olmadığı hakkında şüpheye düşüyorsa postacı kimlik istemeli,kimlik ibrazından kaçınılması halinde ise,tebliğ zarfına “muhatap kendisi olduğunu beyan etti,yada reşit olduğunu beyan etti, ancak kimlik ibraz etmekten kaçındı” vs. gibi bir açıklama yazmalı.bir çok tebligat bu sebeple usulsüz sayılmıştır.




Bu sebeple görüşlerinize katılamıyorum..

Saygılarımla...
Sayın YILDIZ HUKUK;

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun alıntıladığınız 17. maddesindeki "...meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır."cümlesine dikkatinizi çekmek isterim: Daimi çalışanın o sırada işyerinde bulunmaması durumunda hizmetçi veya aynı yerde oturmakta olan şahıslara tebligatın yapılabileceğinden bahsediyor.

Ayrıca Tebligat Kanunu'nun 'YAŞ VE EHLİYET ŞARTI' başlığını taşıyan 22. maddesi; "Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran on sekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır." şeklinde düzenlenmiştir.

Dolayısıyla, stajyer olup daimi eleman olmayan şahsın, o sırada başkaca daimi çalışanın bulunmaması durumunda 22. madde uyarınca tebligatı alabileceği ve bu şekilde yapılan memur işleminin isabetli olarak kabulü gerektiği inancındayım.

Saygılarımla..
Old 18-02-2013, 18:05   #6
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=49340

ilgili linkte benzer kararlar mevcut..
Paylaştığınız bağlantıda paylaşılan ilk karara dikkat edildiğinde, yaşça küçük olup, (15 yaşından küçük) büyük gösterdiğine ilişkin belirti bulunmayan şahsa yapılan tebligatın isabetli bir şekilde geçersizliğinden bahsedilmektedir.

Yine diğer bir karar ise, tebliğ yapılan şahsın 18 yaşından küçük olmasının başlı başına tebligatın geçersizliği sonucunu ortaya koymadığı, önemli olanın görünüş itibariyle 18 yaşının altında görünmemek olduğu yönündedir.

Kısacası söz konusu kararlar, iddianıza dayanak olabilecek özellik ve mahiyette değildir.
Old 19-02-2013, 09:24   #7
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın YILDIZ HUKUK;

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun alıntıladığınız 17. maddesindeki "...meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır."cümlesine dikkatinizi çekmek isterim: Daimi çalışanın o sırada işyerinde bulunmaması durumunda hizmetçi veya aynı yerde oturmakta olan şahıslara tebligatın yapılabileceğinden bahsediyor.

Ayrıca Tebligat Kanunu'nun 'YAŞ VE EHLİYET ŞARTI' başlığını taşıyan 22. maddesi; "Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran on sekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır." şeklinde düzenlenmiştir.

Dolayısıyla, stajyer olup daimi eleman olmayan şahsın, o sırada başkaca daimi çalışanın bulunmaması durumunda 22. madde uyarınca tebligatı alabileceği ve bu şekilde yapılan memur işleminin isabetli olarak kabulü gerektiği inancındayım.

Saygılarımla..

Sayın Ekici,ilgili maddede evde meslek icra edenlerin dışında belli bir yerde meslek icra edenlerde mevcut ,yani alt kısma dikkat çekiyorum.
TÜZÜK Madde 23 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

YANİ BELLİ YERDE MESLEK İCRA EDENLER İLE EVDE ÇALIŞANLAR ARASINDA FARK VAR..

Ben daimi çalışanın yokluğunda geçici çalışan olan stajyer tebliği alamaz demiyorum.Ama usulsüz olabileceği iddiamı tekrarlıyorum.Bunun sebebi de stajerin yaşının küçük olması şüphesinin,yine kimlik istenip istenilmediğinin yada tebliğe ehil kimselerin orda bulunup bulunmadığının tebliğ açıklaması olarak yazılmamış olmasıdır diyorum.Yani öncelikle tebliğ alacak kişi ,yoksa daimi çalışan ,oda yoksa orda bulunan 18 yaş üstü kimselere tebliğ yapılacak ancak bu hususların tamamı tebliğ mazbatasına açıklamalı olarak yazılacak.Yargıtay muhatabın bulunmama sebebi yada tebliğ esnasında orda bulunup bulunmadığı sorulmaksızın diğer kişilere yapılan tebliğleri usulsüz sayıyor.Bu sebeple stajere yapılan tebliğ parçasının iyice incelenmesi ve söz konusu açıklamaların yazılı olup olmadığının netleşmesi gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 19-02-2013, 10:40   #8
Admin

 
Varsayılan

Ben kendi adıma Sn.Av. Engin EKİCİ'ye katılıyorum.

Kanun ve tüzükteki "daimi memur ve müstahdem" ifadesinin çok katı yorumlanamayacağını düşünüyorum. Neticede bir posta memuru bir işyerine girdiğinde orada "görünüş itibariyle" çalışan konumunda olan herkese tebligat yapabilir (yapabilmelidir). Eğer bu görünüş hatalıysa, bu işyeri sahibinin kusuru ve sorunudur, dışarıya verilen bu hatalı görünüşün ceremesini de o çekmelidir.

Posta memurunun bir işyerine girdiğinde dışarıya verilen bu görüşün ötesinde bir araştırma yapmasının gerekli olmadığını düşünüyorum. Neticede memur bir tebligat yapmak için kişilerin SGK kayıtlarını, işe giriş bildirgelerini araştırmak durumunda olmamalı. Eğer maddeyi bu kadar katı yorumlarsak uygulamada pekçok sorunla karşılaşırız. Örnek vermek gerekirse, :
a) Sadece lise mezunu stajyerler değil, avukat stajyerleri dahi teknik anlamda avukatın daimi çalışanı değildir. (Hatta çalışanı dahi değildir) O zaman bir bürodaki avukat stajyerine yapılacak tebligatı bile geçersiz saymak gerekir.
b) Bir avukatlık bürosunu birlikte kullanan/paylaşan kişiler de (örneğin diğer avukatlar) tebligat yapılan avukatın "daimi çalışanı" değildir. Madde katı yorumlandığında aynı büroda aralarında işçi/işveren bağı bulunmayan diğer avukatlara dahi tebligat yapmak imkansız hale gelir.
c) Türkiye'de işyerlerinde kaçak işçi çalıştırmanın yaygınlığı bir gerçek. Bir işyerinde 10 yıldır çalışan bir işçinin dahi bazen SGK bildirimi olmayabilir. Madde bu kadar katı yorumlanırsa, bu tebligatlar da sorunlu hale gelir.
d) İşyerinde çalışan işçi yeni işe alınmış ve iş kanununa göre "deneme süresinde" olabilir, 2 saat önce işten çıkartılmış, eşyalarını topluyor olabilir, işten ayrılma bildirimi yapmış, tazminat ödememek için bildirim süresinin bitimine kadar çalışıyor olabilir.

Tüm bu özel durumları posta memuru ne bilebilir ne de araştırabilir. Bu nedenle benim görüşüme göre posta memuru bir işyerine girdiğinde orada "çalışan görüntüsünde" olan herkese tebligat yapabilir. Eğer bir kişi oranın çalışanı değilse, işveren onun çalışan görüntüsünde olmasına izin vermemek durumundadır. (Örneğin çalışan kıyafeti giymemelidir, tezgah arkasında durmamalıdır, çalışan masasına oturmamalıdır vs.). İşverenin bu konuda kendi kusurundan kendi yararlanıp, "işyerine" yapılan bu tebligatın geçersizliğini ileri süremez görüşündeyim. Bu konuda işveren bir zarara uğruyorsa, bunun ceremesini de tebligatı yapan karşı taraf çekmemelidir, işveren uğradığı zararı tebligatı kendisine haber vermeyen "görevlisinden" (bu örnekte stajyer) karşılama yoluna gitmelidir düşüncesindeyim.

Kaldı ki, bir an için "daimi çalışan" ifadesindeki "daimi" kelimesinde çok titiz davransak ve bu ifadeyi katı yorumlasak dahi, ifadenin devamındaki "ve müstahdemleri" ifadesinde "daimi" sözcüğü olmadığını ileri sürerek bu ve benzer örnekleri "müstahdem" olarak görmemiz de mümkün olabilir sanırım. Çalışandan önceki "daimi" sıfatı, "ve" den sonraki müstahdemi de kapsar mı tartışmasına gireceksek, ben müsade isteyeceğim, benim yerime Türkçe Öğretmenleri o konuyu irdelesin.

Konuyu özetlemek gerekirse, ben bu maddelerin "yumuşak" yorumlanması gerektiği görüşündeyim.

Güzel tartışma için teşekkürler bu arada!
Old 19-02-2013, 10:59   #9
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Ben kendi adıma Sn.Av. Engin EKİCİ'ye katılıyorum.

Kanun ve tüzükteki "daimi memur ve müstahdem" ifadesinin çok katı yorumlanamayacağını düşünüyorum. Neticede bir posta memuru bir işyerine girdiğinde orada "görünüş itibariyle" çalışan konumunda olan herkese tebligat yapabilir (yapabilmelidir). Eğer bu görünüş hatalıysa, bu işyeri sahibinin kusuru ve sorunudur, dışarıya verilen bu hatalı görünüşün ceremesini de o çekmelidir.

Posta memurunun bir işyerine girdiğinde dışarıya verilen bu görüşün ötesinde bir araştırma yapmasının gerekli olmadığını düşünüyorum. Neticede memur bir tebligat yapmak için kişilerin SGK kayıtlarını, işe giriş bildirgelerini araştırmak durumunda olmamalı. Eğer maddeyi bu kadar katı yorumlarsak uygulamada pekçok sorunla karşılaşırız. Örnek vermek gerekirse, :
a) Sadece lise mezunu stajyerler değil, avukat stajyerleri dahi teknik anlamda avukatın daimi çalışanı değildir. (Hatta çalışanı dahi değildir) O zaman bir bürodaki avukat stajyerine yapılacak tebligatı bile geçersiz saymak gerekir.
b) Bir avukatlık bürosunu birlikte kullanan/paylaşan kişiler de (örneğin diğer avukatlar) tebligat yapılan avukatın "daimi çalışanı" değildir. Madde katı yorumlandığında aynı büroda aralarında işçi/işveren bağı bulunmayan diğer avukatlara dahi tebligat yapmak imkansız hale gelir.
c) Türkiye'de işyerlerinde kaçak işçi çalıştırmanın yaygınlığı bir gerçek. Bir işyerinde 10 yıldır çalışan bir işçinin dahi bazen SGK bildirimi olmayabilir. Madde bu kadar katı yorumlanırsa, bu tebligatlar da sorunlu hale gelir.
d) İşyerinde çalışan işçi yeni işe alınmış ve iş kanununa göre "deneme süresinde" olabilir, 2 saat önce işten çıkartılmış, eşyalarını topluyor olabilir, işten ayrılma bildirimi yapmış, tazminat ödememek için bildirim süresinin bitimine kadar çalışıyor olabilir.

Tüm bu özel durumları posta memuru ne bilebilir ne de araştırabilir. Bu nedenle benim görüşüme göre posta memuru bir işyerine girdiğinde orada "çalışan görüntüsünde" olan herkese tebligat yapabilir. Eğer bir kişi oranın çalışanı değilse, işveren onun çalışan görüntüsünde olmasına izin vermemek durumundadır. (Örneğin çalışan kıyafeti giymemelidir, tezgah arkasında durmamalıdır, çalışan masasına oturmamalıdır vs.). İşverenin bu konuda kendi kusurundan kendi yararlanıp, "işyerine" yapılan bu tebligatın geçersizliğini ileri süremez görüşündeyim. Bu konuda işveren bir zarara uğruyorsa, bunun ceremesini de tebligatı yapan karşı taraf çekmemelidir, işveren uğradığı zararı tebligatı kendisine haber vermeyen "görevlisinden" (bu örnekte stajyer) karşılama yoluna gitmelidir düşüncesindeyim.

Kaldı ki, bir an için "daimi çalışan" ifadesindeki "daimi" kelimesinde çok titiz davransak ve bu ifadeyi katı yorumlasak dahi, ifadenin devamındaki "ve müstahdemleri" ifadesinde "daimi" sözcüğü olmadığını ileri sürerek bu ve benzer örnekleri "müstahdem" olarak görmemiz de mümkün olabilir sanırım. Çalışandan önceki "daimi" sıfatı, "ve" den sonraki müstahdemi de kapsar mı tartışmasına gireceksek, ben müsade isteyeceğim, benim yerime Türkçe Öğretmenleri o konuyu irdelesin.

Konuyu özetlemek gerekirse, ben bu maddelerin "yumuşak" yorumlanması gerektiği görüşündeyim.

Güzel tartışma için teşekkürler bu arada!
İlk mesajımla tam olarak kastettiğim bu idi.

Ben de gerek size, gerekse Sayın YILDIZ HUKUK'a teşekkür ederim Sayın Admin.

Saygılarımla..
Old 19-02-2013, 11:55   #10
üye7160

 
Varsayılan

Sayın Admin ;

Bırakın reşit olmayan stajyeri , Yargıtay daimi çalışana yapılan tebliği dahi zaman zaman usulsüz sayıyor.Bunun da nedeni yukarıda izah ettiğim gibi ilgili açıklamaların tebliğ mazbatasında yer almamasıdır.
Muhatap kişinin orda olmadığı çoğu zaman yazmıyor tebliğ parçasında..Ve malesef Yargıtay açıkça daimi çalışan ibraresi geçtiği için yasayı katı yorumluyor.Ben olsam Stajyere yapılan tebliğin gerek reşit olmadığından gerekse de bu hususların tebliğ mazbatasında açıklamalı olarak yazılmamasından dolayı usulsüz olduğunu kesinlikle ileri sürerdim..

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/3499
Karar: 2012/2507
Karar Tarihi: 31.01.2012

Davacı, fazla çalışma ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Somut olayda tebligat parçasında yetkili mümessillerin bulunup bulunmadığı tebliğ mazbatasında gösterilmediğinden, şirket çalışanına yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür. Mahkemece, dava dilekçesinin usule aykırı tebliğ edildiği gözetilerek, yeniden tebligat çıkartılıp taraf teşkilini sağlaması gerekirken davalı tarafın yokluğunda yargılama yaparak karar vermesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Old 19-02-2013, 11:59   #11
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

6.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/8703
Karar: 2010/12667
Karar Tarihi: 23.11.2010

Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin, görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması lazımdır. Tebliğ mazbatasında, tebligat yapılan kişinin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmadığı, tebellüğe ehil bulunduğu görevli memurca belirtilmemiştir. Bu husus, kanuna aykırı olup, bu sebeple davalıya yapılan tebligatlar geçersizdir. Dava, davalının yokluğunda bitirildiğinden savunma hakkı kısıtlanmıştır.


Bende ısrarla açıklamasız olan her tebliğin usulsüz olduğunu düşünüyorum.

Ve yine; tartışma için gerek konuyu açan arkadaşımıza,gerekse de fikirlerine her daim saygı duyduğum ve önem verdiğim Sayın Engin Ekici ve Sayın Admin'e teşekkür ederim..
Old 19-02-2013, 15:20   #12
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın Admin ;

Bırakın reşit olmayan stajyeri , Yargıtay daimi çalışana yapılan tebliği dahi zaman zaman usulsüz sayıyor.Bunun da nedeni yukarıda izah ettiğim gibi ilgili açıklamaların tebliğ mazbatasında yer almamasıdır.
Muhatap kişinin orda olmadığı çoğu zaman yazmıyor tebliğ parçasında..Ve malesef Yargıtay açıkça daimi çalışan ibraresi geçtiği için yasayı katı yorumluyor.Ben olsam Stajyere yapılan tebliğin gerek reşit olmadığından gerekse de bu hususların tebliğ mazbatasında açıklamalı olarak yazılmamasından dolayı usulsüz olduğunu kesinlikle ileri sürerdim..

T.C. YARGITAY

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/3499
Karar: 2012/2507
Karar Tarihi: 31.01.2012

Davacı, fazla çalışma ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Somut olayda tebligat parçasında yetkili mümessillerin bulunup bulunmadığı tebliğ mazbatasında gösterilmediğinden, şirket çalışanına yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür. Mahkemece, dava dilekçesinin usule aykırı tebliğ edildiği gözetilerek, yeniden tebligat çıkartılıp taraf teşkilini sağlaması gerekirken davalı tarafın yokluğunda yargılama yaparak karar vermesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Tebliğ yapılan şahsın reşit olmamasının tebligatın usulsüz olduğu anlamına getirilemeyeceği yukarıda ifade edilmişti.

Atıf yaptığınız kararda, yetkili temsilcinin tebliğ yapılan işyerinde bulunup bulunmadığının tebliğ mazbatasında belirtilmemesi bir geçersizlik nedeni olarak ifade edilmiştir.
Old 19-02-2013, 15:25   #13
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
T.C. YARGITAY

6.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/8703
Karar: 2010/12667
Karar Tarihi: 23.11.2010

Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin, görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması lazımdır. Tebliğ mazbatasında, tebligat yapılan kişinin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmadığı, tebellüğe ehil bulunduğu görevli memurca belirtilmemiştir. Bu husus, kanuna aykırı olup, bu sebeple davalıya yapılan tebligatlar geçersizdir. Dava, davalının yokluğunda bitirildiğinden savunma hakkı kısıtlanmıştır.


Bende ısrarla açıklamasız olan her tebliğin usulsüz olduğunu düşünüyorum.

Ve yine; tartışma için gerek konuyu açan arkadaşımıza,gerekse de fikirlerine her daim saygı duyduğum ve önem verdiğim Sayın Engin Ekici ve Sayın Admin'e teşekkür ederim..
Somut durumda, avukatlık bürosuna gelen posta görevlisinin 18 yaşından küçük olmadığına kanaat ettiği mezkur şahsın dışında kimsenin bulunmadığı (öyle anlıyorum) bir avukatlık bürosunda tebligatı o şahsa yapmış olması durumu söz konusudur ki hep kullanılan -çok da sevdiğim- "hayatın olağan akışına uygun olma" ölçütüne göre tebligatın yapılmasında sakınca olmayıp, sırf "18 yaşından küçük görünmüyor" ibaresinin yer almayışına dayanarak tebligatın geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceğini savunuyorum.

Ayrıca, bu hususun tebliğ mazbatasında mutlaka belirtilmesi gerektiğine işaret eden Yargıtay kararı göz önünde bulundurulduğunda, ilgili yasa maddesinin varlığı konusunda tereddütteyim.

Saygılarımla..
Old 19-02-2013, 15:29   #14
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Tebliğ yapılan şahsın reşit olmamasının tebligatın usulsüz olduğu anlamına getirilemeyeceği yukarıda ifade edilmişti.

Atıf yaptığınız kararda, yetkili temsilcinin tebliğ yapılan işyerinde bulunup bulunmadığının tebliğ mazbatasında belirtilmemesi bir geçersizlik nedeni olarak ifade edilmiştir.

Sayın Ekici , bende tam bundan söz ediyorum.Diyorum ki muhatap varsa zaten ona yapılacak.Ancak yokluğunda " muhatap adreste değil,tebliğe ehil olan çalışan,stajer,reşit vs. gibi .... açıklamalar " yazılmaması usulsüzlüktür diyorum.Yukarıda bahsedilen tebligatta sadece stajyere tebliğ yapıldığını ve başkaca bir açıklama olmadığını düşündüğüm için de ısrarımı sürdürdüm.Sanırım soru sahibi tebliğle ilgili detaylı bilgi yazarsa daha net cevaplar alabilecektir.
Old 19-02-2013, 15:32   #15
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Somut durumda, avukatlık bürosuna gelen posta görevlisinin 18 yaşından küçük olmadığına kanaat ettiği mezkur şahsın dışında kimsenin bulunmadığı (öyle anlıyorum) bir avukatlık bürosunda tebligatı o şahsa yapmış olması durumu söz konusudur ki hep kullanılan -çok da sevdiğim- "hayatın olağan akışına uygun olma" ölçütüne göre tebligatın yapılmasında sakınca olmayıp, sırf "18 yaşından küçük görünmüyor" ibaresinin yer almayışına dayanarak tebligatın geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceğini savunuyorum.

Ayrıca, bu hususun tebliğ mazbatasında mutlaka belirtilmesi gerektiğine işaret eden Yargıtay kararı göz önünde bulundurulduğunda, ilgili yasa maddesinin varlığı konusunda tereddütteyim.

Saygılarımla..

Sayın Ekici, bahsettiğimiz gibi muhatabın bulunmadığı durumlarda bu hususun mutlaka mazbataya yazılma şartı var.Bu yasada mevcut.Ve yine tebliğ yapılan kişinin tebliğe ehil olduğu ve reşit olduğunun da yazılma şartını Yargıtay özellikle belirtmiş.Tebligat hususunda hassas bir Yüksek Mahkemelerimiz var anlayacağınız.

Saygılarımla
Old 19-02-2013, 15:42   #16
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın Ekici, bahsettiğimiz gibi muhatabın bulunmadığı durumlarda bu hususun mutlaka mazbataya yazılma şartı var.Bu yasada mevcut.Ve yine tebliğ yapılan kişinin tebliğe ehil olduğu ve reşit olduğunun da yazılma şartını Yargıtay özellikle belirtmiş.Tebligat hususunda hassas bir Yüksek Mahkemelerimiz var anlayacağınız.

Saygılarımla
Öğrenmek adına soruyorum; ilgili düzenleme hangisidir?
Old 19-02-2013, 15:44   #17
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Ekici , bende tam bundan söz ediyorum.Diyorum ki muhatap varsa zaten ona yapılacak.Ancak yokluğunda " muhatap adreste değil,tebliğe ehil olan çalışan,stajer,reşit vs. gibi .... açıklamalar " yazılmaması usulsüzlüktür diyorum.Yukarıda bahsedilen tebligatta sadece stajyere tebliğ yapıldığını ve başkaca bir açıklama olmadığını düşündüğüm için de ısrarımı sürdürdüm.Sanırım soru sahibi tebliğle ilgili detaylı bilgi yazarsa daha net cevaplar alabilecektir.
Sayın YILDIZ HUKUK;

Bense bu durumu usulsüzlük olarak nitelendirmenin hakkın kötüye kullanımı anlamına geleceğini düşünüyorum. Ancak değindiğiniz gibi sayın soru sahibinin konuya açıklık getirmesinde yarar var.
Old 19-02-2013, 15:52   #18
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Öğrenmek adına soruyorum; ilgili düzenleme hangisidir?

Yüksek mahkeme “belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icra edenlere tebligat” (Teb. K. mad. 17; Teb. Tüz. mad. 23) ile ilgili olarak verdiği çeşitli içtihatlarında;



-“Borçlunun işyerinde ‘Daimi işçisi…’ imzasına yapılan tebligatın Teb. K. 17. madde-sine uygun olacağını”[55]



-“Teb. Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için ‘işyerinin borçlu-ya ait olması’ ve ‘tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bu-lunması’ gerektiğini”[56]



-“İşyerinde ‘birlikte çalışan’ kaydıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunu”[57]



-“İşyerinde; borçlunun -daimi memur ve müstahdemleri- dışındaki -‘iş ortağına’ ‘ar-kadaşına’- kişilere yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[58]



-“İşyerinde, ‘muhatabın babasına’ yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[59]



-“İşyerinde ‘birlikte mesai arkadaşına’ yapılan tebligatın usulsüz olacağını”[60]



-“Borçlunun işyerinde ‘birlikte oğluna’ kaydıyla yapılan tebligatın geçerli olmayaca-ğını”[61]



-“İşyerinde, yeğene yapılan tebligatın geçersiz olacağını”[62]



-“İşyerinde, kardeşe yapılan tebligatın geçerli olmadığını”[63]

b e l i r t m i ş t i r …
Old 19-02-2013, 15:54   #19
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın YILDIZ HUKUK;

Bense bu durumu usulsüzlük olarak nitelendirmenin hakkın kötüye kullanımı anlamına geleceğini düşünüyorum. Ancak değindiğiniz gibi sayın soru sahibinin konuya açıklık getirmesinde yarar var.

Sayın Ekici,hatırlarmısınız bilmiyorum ama sizinle daha önce de tartıştığımız konularda sonunda iş soru sahibinin açıklama yapmasına dayanmıştı

Saygı ve selamlarımla...
Old 19-02-2013, 15:58   #20
üye7160

 
Varsayılan

TK.17. MADDE ÇOK AÇIK..

YARGITAY 3.HD. 12/11661 E. 12/14729

Dava; alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemidir. Tebligatın geçerli olabilmesi için muhatabın o yerde bulunmadığının tebliğ evrakına yazılması gerekir. Somut olayda, muhatabın o yerde bulunmadığı tebliğ evrakına yazılmadığı için sözü edilen tebligat usulsüz olup davalının ödeme emrinin tebliğini izleyen sekizinci günde yaptığı itiraz bu sebeple süresinde kabul edilmelidir. O halde mahkemece yapılacak iş; itirazın iptali davasının esasına girip, tarafların tüm delillerini toplayıp hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Old 19-02-2013, 16:02   #21
üye7160

 
Varsayılan

Yine , YARGITAY 15.HD.11/2781 E. 2011/5150 K.

"Oysa Tebligat Kanunu'nun 17, eki Tüzüğün 23. maddesi uyarınca belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenlere yapılacak tebliğlerde, önce tebliğe muhatap şahsın aranıp varsa ona tebliğ yapılması, aksi takdirde muhatabına neden yapılamadığı belirtilerek o yerde bulunan daimi memur veya müstahdemlerinden birisine yapılması gerekir. (HGK 16.09.1981 gün ve 1980/7-2371 Esas 1981/604 Karar, 28.02.2007 gün ve 2007/12-95-94 sayılı kararları). Bu nedenlerle kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak davalıya tebligat yapılmadığından usulsüz taraf teşkili ile davalının savunma hakkı kısıtlanarak uyuşmazlığın esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, davalıya usulüne uygun tebligat yapmak, varsa delillerini toplamak, bundan sonra uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna uygun hüküm kurmaktan ibarettir.

Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının reddine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Ve bunun gibi onlarca karar örneği var...En iyisi tebliğ parçası hakkında bilgi verecek soru sahibini bekleyelim
Old 19-02-2013, 16:11   #22
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Yüksek mahkeme “belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icra edenlere tebligat” (Teb. K. mad. 17; Teb. Tüz. mad. 23) ile ilgili olarak verdiği çeşitli içtihatlarında;



-“Borçlunun işyerinde ‘Daimi işçisi…’ imzasına yapılan tebligatın Teb. K. 17. madde-sine uygun olacağını”[55]



-“Teb. Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için ‘işyerinin borçlu-ya ait olması’ ve ‘tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bu-lunması’ gerektiğini”[56]



-“İşyerinde ‘birlikte çalışan’ kaydıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunu”[57]



-“İşyerinde; borçlunun -daimi memur ve müstahdemleri- dışındaki -‘iş ortağına’ ‘ar-kadaşına’- kişilere yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[58]



-“İşyerinde, ‘muhatabın babasına’ yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[59]



-“İşyerinde ‘birlikte mesai arkadaşına’ yapılan tebligatın usulsüz olacağını”[60]



-“Borçlunun işyerinde ‘birlikte oğluna’ kaydıyla yapılan tebligatın geçerli olmayaca-ğını”[61]



-“İşyerinde, yeğene yapılan tebligatın geçersiz olacağını”[62]



-“İşyerinde, kardeşe yapılan tebligatın geçerli olmadığını”[63]

b e l i r t m i ş t i r …
Anlaşıldığı üzere, açıkça, tebliğ yapılan kişinin tebliğe ehil olduğu ve reşit olduğunun da yazılma şartını ihtiva eden bir yasa metni bulunmuyor ve Yargıtay, yorum yoluyla böyle bir sonuca ulaşıyor.
Old 19-02-2013, 16:12   #23
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Sayın Ekici,hatırlarmısınız bilmiyorum ama sizinle daha önce de tartıştığımız konularda sonunda iş soru sahibinin açıklama yapmasına dayanmıştı

Saygı ve selamlarımla...
Soru sahibi katkı sunmak adına mesaj yazmadığında açıklama beklemekten başka bir seçenek kalmayabiliyor.
Old 19-02-2013, 16:14   #24
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Anlaşıldığı üzere, açıkça, tebliğ yapılan kişinin tebliğe ehil olduğu ve reşit olduğunun da yazılma şartını ihtiva eden bir yasa metni bulunmuyor ve Yargıtay, yorum yoluyla böyle bir sonuca ulaşıyor.

Hayır hayır,açıkça yasa metni var..Yorum değil ...

bkz. TK.17.MADDE VE TÜZÜK 23.MADDE:

Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası:

Madde 17 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde
aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.

TÜZÜK Madde 23 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.



Yasa çok açık Engin Bey,bunlar dışında kimseye yapılamıyor
Old 19-02-2013, 16:16   #25
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
TK.17. MADDE ÇOK AÇIK..

YARGITAY 3.HD. 12/11661 E. 12/14729

Dava; alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemidir. Tebligatın geçerli olabilmesi için muhatabın o yerde bulunmadığının tebliğ evrakına yazılması gerekir. Somut olayda, muhatabın o yerde bulunmadığı tebliğ evrakına yazılmadığı için sözü edilen tebligat usulsüz olup davalının ödeme emrinin tebliğini izleyen sekizinci günde yaptığı itiraz bu sebeple süresinde kabul edilmelidir. O halde mahkemece yapılacak iş; itirazın iptali davasının esasına girip, tarafların tüm delillerini toplayıp hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Madde metni çok açık diyorsunuz ancak direkt ilgisi olmayan Yargıtay kararlarına atıfta bulunuyorsunuz.

Buradaki kararda da, muhatabın bulunmamasının tebliğ evrakına yazılmaması hususu incelenmiş.

Madde metni hiç de çok açık değil ve tebliğ edilen şahsın 18 yaşın üzerinde göründüğünün mazbataya yazılması gerektiğine ilişkin mevzuatta hiçbir düzenleme mevcut değil.
Old 19-02-2013, 16:19   #26
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Yine , YARGITAY 15.HD.11/2781 E. 2011/5150 K.

"Oysa Tebligat Kanunu'nun 17, eki Tüzüğün 23. maddesi uyarınca belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenlere yapılacak tebliğlerde, önce tebliğe muhatap şahsın aranıp varsa ona tebliğ yapılması, aksi takdirde muhatabına neden yapılamadığı belirtilerek o yerde bulunan daimi memur veya müstahdemlerinden birisine yapılması gerekir. (HGK 16.09.1981 gün ve 1980/7-2371 Esas 1981/604 Karar, 28.02.2007 gün ve 2007/12-95-94 sayılı kararları). Bu nedenlerle kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak davalıya tebligat yapılmadığından usulsüz taraf teşkili ile davalının savunma hakkı kısıtlanarak uyuşmazlığın esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, davalıya usulüne uygun tebligat yapmak, varsa delillerini toplamak, bundan sonra uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna uygun hüküm kurmaktan ibarettir.

Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının reddine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 16.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Ve bunun gibi onlarca karar örneği var...En iyisi tebliğ parçası hakkında bilgi verecek soru sahibini bekleyelim
Yazılması gerektiğine ilişkin Yargıtay kararları olabilir ancak dayanağını nereden aldığı, kısacası 17. madde ve ilgili maddelerden yorum yoluyla çıkarımda bulunmak dışında net olarak anlaşılabiliyor mu?
Old 19-02-2013, 16:21   #27
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Madde metni çok açık diyorsunuz ancak direkt ilgisi olmayan Yargıtay kararlarına atıfta bulunuyorsunuz.

Buradaki kararda da, muhatabın bulunmamasının tebliğ evrakına yazılmaması hususu incelenmiş.

Madde metni hiç de çok açık değil ve tebliğ edilen şahsın 18 yaşın üzerinde göründüğünün mazbataya yazılması gerektiğine ilişkin mevzuatta hiçbir düzenleme mevcut değil.

Sayın Ekici,kararın konu ile ilgisi oldukça fazla.
Bakınız; anlatmaya çalıştığım şudur.Asıl olan kişinin reşit olup olmadığı hususu değil burda,stajyer reşit olsa dahi,tebliğ yapılabilecek kimselerden değil diyorum.

YASA GEREĞİ :

1- Muhatabın kendisi.
2- Daimi çalışan yada müstahdem..

Bunlar dışında yapılan tebliğlerin usulsüz sayılması gayet normal çünkü kanun açıkça kime yapılabileceğini yazmış.Bu noktada kişinin reşit olup olmadığı arka planda kalıyor
Old 19-02-2013, 16:22   #28
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Yazılması gerektiğine ilişkin Yargıtay kararları olabilir ancak dayanağını nereden aldığı, kısacası 17. madde ve ilgili maddelerden yorum yoluyla çıkarımda bulunmak dışında net olarak anlaşılabiliyor mu?

Yukarıda da belirttiğim gibi burda yorum yok aslında.Madde metni açık ısrarımı sürdüreceğim.Kimlere yapılabileceği yazılı iken maddede yazılı olmayan kişilere yapılan tebliğin usule uygun olduğunun kabulü bence zorlama yorum olmaktadır.
Old 19-02-2013, 16:23   #29
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Hayır hayır,açıkça yasa metni var..Yorum değil ...

bkz. TK.17.MADDE VE TÜZÜK 23.MADDE:

Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası:

Madde 17 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde
aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.

TÜZÜK Madde 23 - Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.



Yasa çok açık Engin Bey,bunlar dışında kimseye yapılamıyor
Sanırım demek istediğimi anlamadınız: Yasa metninde, 25. numaralı mesajımdaki son cümle ile sorduğum şekilde bir sonuca varabileceğimiz hiçbir düzenleme yok.

Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün 23. maddesine 5. numaralı mesajda atıfta bulunmuş ve çıkarılabilecek anlamı ortaya koymuştum.
Old 19-02-2013, 16:25   #30
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Ekici,kararın konu ile ilgisi oldukça fazla.
Bakınız; anlatmaya çalıştığım şudur.Asıl olan kişinin reşit olup olmadığı hususu değil burda,stajyer reşit olsa dahi,tebliğ yapılabilecek kimselerden değil diyorum.

YASA GEREĞİ :

1- Muhatabın kendisi.
2- Daimi çalışan yada müstahdem..

Bunlar dışında yapılan tebliğlerin usulsüz sayılması gayet normal çünkü kanun açıkça kime yapılabileceğini yazmış.Bu noktada kişinin reşit olup olmadığı arka planda kalıyor
Sayın YILDIZ HUKUK;

17. maddedeki "aynı yerde oturma" kavramını dar yorumluyor ve işyerinde bulunan bir stajyerin bu cümle kapsamında değerlendirilemeyeceğini söylüyorsunuz ancak yanılıyorsunuz. Daimi çalışanın bulunmadığı durumlarda pek ala stajyerler tebligatı alabilirler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tebligat Kanununun Ek 1 maddesine göre kat malikine tebligat yapılması usulü nasıldır Hukuka Saygı Meslektaşların Soruları 2 25-10-2016 17:30
Tebligat Kanunu 35. maddeye göre sözleşmede kararlaştırılan adrese tebligat sahmetc Meslektaşların Soruları 2 04-05-2011 13:45
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi ridvaneroglu Meslektaşların Soruları 6 20-12-2010 14:51
tebligat yapılacak şahıs o an için adreste bulunamazsa tebligat nasıl yapılır? Av. Aylin Kaya Meslektaşların Soruları 10 10-03-2010 12:18
tebligat kanunun 35. maddesine göre yapıalan tebligat iade edilebilirmi ridvaneroglu Meslektaşların Soruları 3 14-11-2008 10:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10924292 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.