Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

HMK-Manevi Tazminat

Yanıt
Old 23-11-2011, 23:10   #31
BALDIRAN

 
Varsayılan

PEKCANITEZ hoca, gerek seminerde, gerek kitaplarında, (özellikle yukarıda alıntı yapılan belirsiz alacak davası isimli kitabında) ısrarla, manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğini söylüyor.,
Buna bende katılamıyorum.
1) Alacağın belirlenebilir ölduğu ve miktarın, ıslaha gerek kalmadan arttırılacağı an hangi an.Sn.Güntay'ın çok isabetli teşhisiyle hüküm anı.Hükümden önce, hakimin kafasından geçenleri kim bilebilir.
2) Yargıtay'ın yıllardır kökleşmiş manevi tazminatın bölünemezliği içtihadı buna engeldir diye düşünüyorum.,
3) Manevi tazminat bölünebilirmi, yoksa bölünemeyen manevi acımıdır, acıyla tazminat farklı kavramlarmıdır tartışmasına hiç girmiyorum.Her iki görüşünde haklı tarafları var. görebilirler.,
4) Korkarımki Pekcanıtez Hocanın etkisinde kalıp manevi tazminatı belirsiz alacak olarak (asgari bir değer bildirerek açanlar) yıllar sonra bundan dolayı zarar
Old 25-11-2011, 02:01   #32
janveljan

 
Dikkat "uzaylı" dava üzerine sohbetler :)

DA: Davacı asil.
DV: Davacı Vekili.
Mekan : İstanbulda bir adliye duruşma salonu önü.
Zaman: Tazminat davası ilk duruşma çıkışı.

DA: Avukat bey manevi tazminat olarak talep ettiğimiz 30.000.TL düşük kaldı sanki yav..

DV: ?!!

DA: Geçen gün kayınçoyla kavede konuşuyoruz,onların atölyede birisinin sol elinin 2 parmağı kopmuş, 50.00.TL istemişler manevi tazminat olarak.Benim 3 parmağım koptu üstelik benim ki sağ el.. bizde 60- 70 mi isteseydik acaba..

DV:Davayı açmadan önce bunları konuşmuş ve 50.00.TL üzerinden açılması konusunda mutabık kalmıştık.

DA: Doğru diyosunda keşke biraz daha yüksek açsaydık.

DV: Merak etme davayı tam dava olarak açmadım,Yeni HMK. 107. maddesiyle getirilen eski HUMK da olmayan bir imkan var. Belirsiz Dava.Davayı belirsiz dava olarak açtım.Talep ettiğimiz 50.000.TL asgari miktar.Duruma göre bunu artırmak elimizde.

DA: Ee hani manevi taznminat için bölünemez deniyordu ?!!

DV: Eee ona bakarsan atom içinde bölünemez deniyodu.Hatta atomos eski Yunanca da bölünemez anlamına geliyomuş. Ama bak bölündü..hemde ne bölünme..Kolum kopunca maddi tazminat alacağı bölünebiliyor ama manevi tazminat alacağı bölünemiyor.Kanunda bunla ilgili kısıtlayıcı herhangi bir ibare varmı , yok.Gerekçe ne, Yargıtay öyle buyurmuş..Kararlarda ileri sürülen gerekçelerin hiçbir iler tutar yanı yok.Yargıtay bi yandan kararlarında hükmedilecek tazminatın hakkaniyete uygun olmasını istiyor bi yandan da hakkaniyet ulaşacak yolları manevi tazminatın bölünmezliği "mitos" uyla tıkıyor.

DA:Avukat bey sonuçta son sözü mahkeme ve yargıtay söyleyecek,davayı bundan ötürü kaybetmeyelim sonra..

DV:Niye kaybedelim canım kardeşim.Vakti zamanı gelince biz belirsiz alacak davası açmıştık,tarafların sosyo ekonomik durumları araştırıldı,kusur raporları alındı,belirsizlik kalktı,genişletme yasağına takılmadan manevi tazminat talebimizi 70.000.TL sına çıkartıyoruz deriz.Mahkemede bizim gibi düşünürse ne ala. "Yok kardeşim manevi tazminat davaları belirsiz alacak şeklinde açılamaz,hukuki nitelendirme bana aittir.Bu davayı Tam dava olarak kabul ediyorum ,talep ettiğiniz tazminat miktarını yükseltmenize izin vermiyorum" derse de Pasifik Okyanus'u genişliğindeki takdir hakknı kullanarak 50.000.TL yı aşmayacak şekilde bi manevi tazminata hükmeder.

DA:Haa öyleyse mesele yok.Sayısal oynamak gibi bi şey biz kayınçoyla kavede hergün oynuyoruz.

DV: Benim anlamadığım bazı meslektaşlarımın, ha tam dava açmışım ha belirsiz dava açmışım,arada ne fark var ki demeleri. Bu arkadaşların bütün müvekkilleri sanırın ingiliz lord,dük ve düşeşlerinden oluşuyor.Hiç birinin senin gibi “ya avukat bey az mı istedik, kayınçom dediydi 60 lık açsamıydık” diye çemkiren müvekkilleri yok galiba.Eski HUMK ta belirsiz dava diye bir enstrüman yok.Kısmi dava açmaya kalksan Yargıtay da manevi tazminat bölünemez diye bir taşı koymuş yolun ortasına geç geçebilirsen.Yeni HMK daki bu yeni enstrümanı kullanıp, kanun içtihatdan önce gelir diyerek (İnanması güç ama öyle) Yargıtay'ın taşını parçalayabilirz belki,gerçi atomu parçalamaktan daha zor bi iş bu.

DA: Aşk olsun avukat bey yav, kayınço öyle diyince aklım karıştı biraz..

DV: Belirsiz alacak davası diye bi imkan getirilmiş,orda duruyor.İster kullanır ister kullanmazsın.Sen yine eskisi gibi manevi tazminatı tam dava olarak aç.Biz büyüklerimizden böyle gördük de.İsteyen de bu yeni imkanı kullansın, bu işin zaman aşımı var, paranın aşınması var, tazminat miktarını etkileyen unsurların dava dilekçesi yazılırken bilinmeme sıkıntısı var..Üstelik herkesin müvekkilleri dük düşeş ve kontlardan oluşmuyor.Bu işin kayınçosu var, bakkal rüstem abi dediydisi var.

DA: Bakkal rüstem nerden çıktı yahu ?!!!

DV: Usul hukukuna getirilen bu yeni imkanı, uzaylı bu dava, yargıay'ın içtihatlarını dört gözle bekliyorum diyerek hor ve hakir göreceğimize, hak arama özgürlüğünü genişletici,hakkaniyete ulaşmayı kolaylaştıcı tarzda yorum yapsak olmaz mı?!Hayır belirsiz alacak davasını kullanmak istemiyorsan kullanma.Manevi Tazminat davaları için tam dava lağvedilmiş değil ki güzel kardeşim.Ben kendimden eminim benim olayım budur de tam göster aç davanı. Yanlış mı düşünüyorum sevgili Batı Hereke Viya“dük”ü ?

DA:!!??!


(Not:Bu konuşmaların gerçek olay ve kişilerle hiçbir ilgisi olmayıp tammmamen hayal mahsulüdür.Yalanım varsa Yargıtay çarpsın bak )
Old 25-11-2011, 11:41   #33
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Batı hereke viya"dük" kim bilmiyorum ama belirsiz davaya espri olsun(belirnemeyen cisim ufo'dan esinlenerek)uzaylı dava diyen benimSayın janjelvan siz belirsiz davayı pek bir sevmişsiniz anlaşılan!Kimse bu davayı hor ve hakir görmüyor yukarıda tartışıldığı üzere bu dava tanımına uyan(uymayan) davalar tartışılıyor ve fikirler paylaşılıyor...
Old 25-11-2011, 15:19   #34
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yanlış mı düşünüyorum sevgili Batı Hereke Viya“dük”ü ?

Yerlere düşesim geldi…

Bu arada Düşesi unutmayalım, alınır…
Old 25-11-2011, 17:23   #35
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Batı hereke viya"dük" kim bilmiyorum ama belirsiz davaya espri olsun(belirnemeyen cisim ufo'dan esinlenerek)uzaylı dava diyen benimSayın janjelvan siz belirsiz davayı pek bir sevmişsiniz anlaşılan!Kimse bu davayı hor ve hakir görmüyor yukarıda tartışıldığı üzere bu dava tanımına uyan(uymayan) davalar tartışılıyor ve fikirler paylaşılıyor...

Sayın BAŞAR , özel ilişkilerimi kamuoyu ile paylaşmak adetim değildir ancak madem sordunuz söyleyeyim;Belirsiz alacak davası ile aramızdaki ilişkisi zannettiğinizin aksine bi “sevgi ilişkisi” değil.Bu daha ziyade “karşılıklı çıkara dayalı bir ilişki

Ben etrafının dörtte üçü usul hukukuyla kaplı olan bir avukat olarak usul hukukumuza yeni getirilen bu enstrümanın kimi hukukçuların ve Yargıtay’ın kısıtlayıcı yorumları sonucu kadük kalmaması, gelişip serpilmesi için yorum ve bilgilerimi paylaşıyorum, bi nevi lobi faaliyeti yapıyorum.

Tabi bu saf sevgiye dayalı, karşılıksız bir ilişki değil. Ben de Belirsiz alacak davasından mesleğimde sıkıştığımda bana yardım etmesini istiyorum. Misal davayı açarken tutarında kararsız kaldığım bir manevi tazminat davasında, ondan yararlanarak dava safahatında manevi tazminat miktarını, Yargıtay’ın manevi tazminat bölünemez diretmesine, genişletme yasağına takılmadan ıslaha gerek kalmadan artırabilsem fena mı olur.

Dolayısıyla Belirsiz Alacak davaları ile ilişkim tamamen menfaat temeline dayanıyor. Çıkarım olmasa tanımam bile bu “uzaylı davayı”
Old 25-11-2011, 17:31   #36
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Belirsiz alacak davası ile ilgili aşağıdaki konu yararlı paylaşımları içermektedir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=65055

Saygılarımla,
Old 25-11-2011, 17:31   #37
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Yerlere düşesim geldi…

Bu arada Düşesi unutmayalım, alınır…


Üstad aman yerlere "düşes"iniz gelmesin, attığınız hep "düşeş" gelsin.

Düşes'i unutmak öyle kolay değil.Ancak Batı Hereke Viya"dük" ünün oldukça kıskanç biri olduğu söyleniyor.Aman diyeyim
Old 25-11-2011, 18:01   #38
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Sayın Meslektaşım,

Belirsiz alacak davası ile ilgili aşağıdaki konu yararlı paylaşımları içermektedir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=65055

Saygılarımla,

Değerli meslektaşım,
Ben manevi tazminat davalarındaki Yargıtay'ın kökleşmiş ancak bana ve benim gibi kimilerine göre dayanaksız içtihadından muzdarip olduğum için sayın Av. Seda ÜSTÜN'ün açtığı Belirsiz alacak davaları-Manevi tazminat konulu bu başlığa yazma ihtiyacı hissettim.

HMK nın 106-107 ve 108. maddeleriyle ilgili açmış olduğunuz bu başlıkta değerli üyelerin görüşlerini vakit bulur bulmaz okuyacağım.

Öncesinde uygulaması olmayıp Yeni HMK da getirilen Belirsiz alacak davası gibi enstrümanların kısıtlayıcı yorumlarla kadük bırakılmaması, uygulama alanının genişletilmesi gerektiğini,biz avukatların bu yeni imkanları ihtiyacımız olduğunda kullanabilmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Paylaşımınız için teşekkür ederim,saygılar.
Old 25-11-2011, 19:48   #39
üye26959

 
Varsayılan

belirli olmaması hakimin takdirine göre eksiltilebilmesidir. değer belirtmeden gönlünden ne koparsa cinsinden dava açılamayacağını düşünüyorum. dava açılırken mutlaka bir değer verilmelidir.
Old 26-11-2011, 12:59   #40
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Eee ona bakarsan atom içinde bölünemez deniyodu.Hatta atomos eski Yunanca da bölünemez anlamına geliyomuş. Ama bak bölündü..hemde ne bölünme..Kolum kopunca maddi tazminat alacağı bölünebiliyor ama manevi tazminat alacağı bölünemiyor.Kanunda bunla ilgili kısıtlayıcı herhangi bir ibare varmı , yok.Gerekçe ne, Yargıtay öyle buyurmuş..Kararlarda ileri sürülen gerekçelerin hiçbir iler tutar yanı yok.Yargıtay bi yandan kararlarında hükmedilecek tazminatın hakkaniyete uygun olmasını istiyor bi yandan da hakkaniyet ulaşacak yolları manevi tazminatın bölünmezliği "mitos" uyla tıkıyor.

Old 28-11-2011, 10:17   #41
Av.Kaan

 
Varsayılan

Belirsiz alacak davası hakkında kafamda bir belirsizlik oluştu? Bu durumda kendime kısmi dava mı, belirsiz dava mı, ortaya karışık bişey mi açayım?
Old 23-12-2011, 18:19   #42
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan Av. Seda Üstün
BELİRSİZ ALACAK DAVASI - Prof. Dr. HAKAN PEKCANITEZ

Syf 82: (MANEVİ TAZMİNATIN BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA TALEP EDİLMESİ)
"Manevi tazminat talepleri açısından hukukumuzda kısmi dava açılabilmesi kabul edilmemektedir. Manevi tazminat talep eden davacının manevi tazminat talebinin geri kalan kısmını saklı tutarak kısmi dava açması mümkün değildir. Bu durumda davacının yapacağı yegane yol, yargılama giderlerine mahkum olma riskini göze alıp talepte bulunmaktır."


Sayın meslektaşım Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez’in kitabından alıntıladığınız yukarıdaki bölüm, yazarın görüşünü değil, HUMK zamanından beri süre gelen uygulamayı anlatmaktadır. Bu uygulama Yargıtay’ın manevi tazminat bölünemez yönündeki yerleşmiş ancak dayanaksız görüşüne dayanmaktadır.

Aynı kitabın 81. Ve 82. Sayfasında yazarın benimde paylaştığım gerçek görüşleri yer almaktadır.Yazar manevi tazminat davalarının belirsiz alacak davası şeklinde açılabileceği görüşündedir.Bunu ileri sürerken belirsiz alacak davasında talebin bölünmesinin söz konusu olmadığını,dolayısıyla Yargıtay’ın manevi tazminat bölünemez görüşünün sonuca etkisinin olmadığını ifade etmektedir.

Ben Eski HUMK zamanından beri manevi tazminatın bölünemeyeceği mitosunun hiçbir yasal dayanağı olmadığını, dolayısıyla belirsiz alacak davası olarak açılabileceği gibi kısmi dava şeklinde dahi açılabileceğin düşünüyorum.

Yazarın Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği yönündeki görüşlerini açıkça ifade ettiği 81. ve 82. sayfasından alıntılar aşağıdadır.


Alıntı:
BELİRSİZ ALACAK DAVASI - Prof. Dr. HAKAN PEKCANITEZ

Manevi tazminatı belirleyecek olan hâkim olduğundan, davacının talep sonucunu tam olarak belirlemesi kendisinden beklenemez. Bu durumda belirsiz alacak davası biçiminde manevi tazminat talebini ileri sürebilecektir. Davacı açtığı belirsiz alacak davasında geçici bir talep sonucu ileri sürecek, daha sonra delillerin incelenmesi ve değerlendirilmesinden sonra talep sonucunu kesin olarak belirleyecektir. Belirsiz alacak davası ile manevi tazminat talebinin önce geçici talep sonucu olarak istenilmesi , hukukumuzdaki manevi tazminat talebinin bölünüp bölünememesiyle ilgili tartışmanın dışındadır.Zira belirsiz alacak davasında talep bölünerek istenilmemektedir.Aksine manevi tazminatın aslında tümü istenilmekte ,ancak bunun kesin olarak belirlenmesi tahkikat sonuna kadar bir zaman içinde yapılabilmektedir.
Old 03-01-2012, 23:18   #43
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Manevi tazminatta hakim, tarafların talebiyle bağlı mıdır?

HMK m.26: "(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.

(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır"

818 sayılı BK m.49: "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dâva edebilir.

Hâkim, manevi tazminatın miktarını tâyin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir."

6098 sayılı TBK m.56: "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir."

6098 sayılı TBK m.58: "Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir."

Saygılar...
Old 04-01-2012, 08:44   #44
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Manevi tazminatta hakim, tarafların talebiyle bağlı mıdır?
Konuyu ikiye ayırarak incelemekte yarar var:

1- Bedensel bütünlüğün zedelenmesi halinde: Hakim talep edilenden daha azına karar verebilir ama daha fazlasına karar veremez. TBK'nın 56.maddesinde "Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin hüküm " bulunmamaktadır. TBK'nın 56.maddesinde düzenlenmiş bulunan bedensel bütünlüğün zedelenmesi hali "Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır" istisnası kapsamında değildir. Bu nedenle HMK 26/1 uygulanmalıdır.

2- Kişisel bütünlüğün zedelenmesi halinde: TBK'nın 58.maddesine göre hâkim, talep edilen tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Bu nedenle kişisel bütünlüğün zedelenmesi hali istisna kapsamındadır. Ancak, bu istisna "hâkimin talep edilen miktardan daha fazla paraya hükmedebileceği" anlamına gelmez. Maddeye göre hâkimin yapabilecekleri sınırlı olarak sayılmıştır; sayılanlar arasında talepten fazla miktarda paraya hükmetmek bulunmamaktadır.

SONUÇ: Manevi tazminat taleplerinde paranın daha azına karar verebileceğinden ama paranın daha fazlasına karar veremeyeceğinden hâkim para talepleriyle bağlıdır kanısındayım.

Bu sonuç, adalete uygun düşmese de borçlar hukukunun kişi iradesine aşırı saygı gösteren bütünlüğüne uygun düşmektedir.

"Kişi iradesine saygı göstermek" olumlu bir kavramdır. Ama hâkimin "Zamanında talep etseydin. Ben senin iraden olmadan senin hakkını korumam." demesi de bir o kadar olumsuzdur diye düşünüyorum.

Adaletin terazisi tarafların iradesini tartmamalı.

Saygılarımla
Old 04-01-2012, 10:01   #45
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Armağan Konyalı
Alıntı:
SONUÇ: Manevi tazminat taleplerinde paranın daha azına karar verebileceğinden ama paranın daha fazlasına karar veremeyeceğinden hâkim para talepleriyle bağlıdır kanısındayım.



1.Manevi tazminat = “Bir huzur hissi, bir tatmin duygusu”

2.Manevi tazminatın hükmedilmesini gerekli kılan hal ve şartlar

3.Hal ve şartların değerlendirilmesi
3.1.Dava öncesinde
3.2.Dava açarken
3.3.Yargılama sürecinde

4.Talep ve takdir:

4.1.Davacının talebi = Belirlenmesi “ancak kendisinden beklenebilen” bir tazminat…

4.2.Yargıcın takdiri = "Belirlenmiş olan talebin takdiri"(HMK.m.26/1)

5.Sonuç: Manevi tazminatın “Belirsiz dava” tipine uymadığı görüşündeyim.

Saygılarımla
Old 04-01-2012, 10:51   #46
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

27 no'lu mesajımdaki fikrimi de mahfuz tutarak

Anladığım kadarıyla manevi tazminatın "belirsiz alacak davası" şeklinde ikame edilemeyeceği görüşünü savunanlarca bu husus 2 noktada kilitleniyor: 1.si hakimin takdir hakkı bölünemez; 2.si manevi tazminat miktarı hakimin kararı ile belirlenebilir hale geleceği için bu dava türündeki artırma hususu mümkün değil.

1. konuda sayın av-ufuk'un linkini verdiği forumdaki tartışmada sayın Karaca'nın paylaştığı kısmı alıntılamak istiyorum (bende sayın hocanın kitabı olmadığı için ):
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...&postcount=273
Alıntı:
Yazan Av.H.Sancar KARACA
...(PEKCANITEZ, Belirsiz Alacak Davası s.82 ) "Belirsiz alacak davası ile manevi tazminat talebinin önce geçici talep sonucu olarak istenilmesi, hukukumuzdaki manevi tazminatın bölünüp bölünmemesiyle ilgili tartışmanın dışındadır. Zira belirsiz alacak davasında talep bölünerek istenilmemektedir. Aksine manevi tazminatın aslında tamamı istenilmekte, ancak bunun kesin olarak belirlenmesi tahkikat sonuna kadar bir zaman içinde yapılabilmektedir...

altını çizdiğim ve koyulaştırdığım kısma katılıyorum. Nitekim "belirsiz alacak davası" ikame edildiğinde sadece dava edilen kısım değil, tazminatın tamamı hakkında zamanaşımının kesilmesi hususu da bu görüşü doğrulamaktadır.

2. sıkıntıyı aşmak için HMK m.26'dan faydalanabilecek miyiz? Şayet manevi tazminat davasında hakim, taleple bağlı değil diyebilirsek bu sıkıntının da giderilebileceği kanaatindeyim.

HMK m.26/1 zaten aşina olduğumuz ve HUMK m.74 kuralıdır. 2. fıkra ise 1.fıkranın istisnasıdır ve hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığında, talepten fazlasına ve/veya başka birşeye hükmedemeyeceği kuralının işlemeyeceği düzenlenmiştir. Yani bu halde hakim, talepten fazlaya da hükmedebilir talepten başkaya da

Bu noktadan itibaren

Öncelikle sayın Konyalı üstadıma değerlendirmesi için teşekkür ediyorum :
Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
...Manevi tazminat taleplerinde paranın daha azına karar verebileceğinden ama paranın daha fazlasına karar veremeyeceğinden hâkim para talepleriyle bağlıdır kanısındayım...
Bu değerlendirmenin (usul hukuku açısından) menşei HMK m.24 (Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.

Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.

Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder) olsa gerek?

Manevi tazminat davasını ikame ettiğimizde HMK m.24/1'deki talep var zaten. Yukarıda alıntıladığım şekliyle sayın Pekcanıtez'in de dediği gibi bu talep bir kısma sirayet etmiyor tazminatın tamamını isteme yönünde. Tarafların serbestçe tasarrufunda sorun var gibi görünse de bence değerlendirilebilir:

TBK m.56'da manevi tazminata hükmetme: olayın özelliklerini göz önünde tutarak uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vermek. Madde gerekçesinde her iki (56 ve 58) madde için de zikredilen husus: "...Burada aslolan insan ve insanın manevi değerleri soyutlamasıdır. Yoksula az, seçkine çok tazminat fikrinin manevi tazminat hukukunda yeri yoktur...". Ben 56. madde muvacehesinde hakimin, taleple bağlılık ilkesine göre hareket etme zorunluluğu olmadığı kanaatindeyim. Hakim, tarafların istemine değil olayın özelliklerine göre "uygun bir tazminata" hükmedebilir; denmektedir ve gerekçe ile de amaç belirginleştirilmiştir. Dolayısıyla HMK m.26/2 ve BK m.56 birarada değerlendirildiğinde hakimin, talepten fazlasına hükmedebileceğini; olayın özelliklerine göre uygun olan tazminat 10 TL ise (ki madde buna hükmet diyor )davacı 5 TL istedi diye 5 TL'ye hükmetmenin maddenin düzenlenme amacına aykırılık teşkil edeceğini düşünüyorum. Farklı bir anlatımla buradaki hakimin takdir hakkı, tarafların talebiyle kısıtlanmamıştır; kriterler bellidir ve tasarruf yetkisi ile kısıtlanmayacak şekilde düzenlemeye gidilmiştir kanaatindeyim.

6098 S.K. m.58: "...uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine..."

Burada da maddenin, davacının isteminin paraya ilişkin tazminat şeklinde olabileceğinin düzenlendiği şeklinde anlaşılması gerektiği kanaatindeyim. Başka bir deyişle davacının istediği kadar para olan tazminat değil de; para talep edildiğinde takdir edilecek tazminat şeklinde... Hakimin takdir hakkını, hakimin, taraf talepleriyle bağlı olmaksızın manevi tatmin duygusunu sağlamak için belirlenen kriterler muvacehesinde tazminata hükmedebilmek olarak algılayabildiğimizde sorun, bu madde açısından da çözülebilir niteliktedir (diye düşünüyorum ).

P.S: HMK m.26/2 nimetlerinden faydalanalım biraz; belki daha isabetli bir sonuca ulaşılabilir diye düşünüyorum

Saygılar...
Old 04-01-2012, 11:22   #47
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Hakimin olayın özelliklerini gözeterek yargılama sonunda hükmedebileceği "uygun bir tazminat" kavramının, hakimin taleple bağlılığı ilkesi ile mütenazır olduğu, talebi aşkın bir tazminata hükmedebileceği şeklinde yorumlanamayacağı görüşündeyim.

Hakim, önce, önündeki olayın incelemesini, davacının manevi tazminat için zikrettiği rakamla hiç ilgilenmeksizin, tazminat ödemeyi gerektiren bir hâl olup olmadığı ve "uygun tazminatı" bulmak odağında yapacaktır. Bundan sonra ise, dönüp talep sonucuna bakacaktır: takdir ettiği tazminat davacının isteminin altında ise bu miktara; üstünde ise (ki pek rastlanmaz ) davacının isteğine (HMK.26) hükmedecektir.
Old 04-01-2012, 12:37   #48
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş...

1.Yargıcın, kişinin iç dünyasına girerek, davacının “huzur hissindeki, tatmin duygusundaki eksilmeyi” belirlemesinin olanaksız olduğu,

2.Somut durum ve olaylardan ancak yargıcın, ”talebin altındaki takdirinin” temyiz konusu yapılabileceği,

görüşündeyim.

Saygılarımla
Old 04-01-2012, 19:38   #49
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Hakimin olayın özelliklerini gözeterek yargılama sonunda hükmedebileceği "uygun bir tazminat" kavramının, hakimin taleple bağlılığı ilkesi ile mütenazır olduğu, talebi aşkın bir tazminata hükmedebileceği şeklinde yorumlanamayacağı görüşündeyim.

Hakim, önce, önündeki olayın incelemesini, davacının manevi tazminat için zikrettiği rakamla hiç ilgilenmeksizin, tazminat ödemeyi gerektiren bir hâl olup olmadığı ve "uygun tazminatı" bulmak odağında yapacaktır. Bundan sonra ise, dönüp talep sonucuna bakacaktır: takdir ettiği tazminat davacının isteminin altında ise bu miktara; üstünde ise (ki pek rastlanmaz ) davacının isteğine (HMK.26) hükmedecektir.

Talepten fazlaya değil, talepden başka bir şeye hükmedebilir.

BK:49: "Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir."
Old 04-01-2012, 20:28   #50
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Talepten fazlaya değil, talepden başka bir şeye hükmedebilir.

BK:49: "Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir."

Ona değinmedim Sayın Dikici.
Tabii. Müsaadenizle mesajınızı benim mesajın 3. paragrafı sayıyorum.
Old 04-01-2012, 21:21   #51
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan Belirsiz davanın uygulaması mümkün mü?

Arkadaşlar o kadar güzel tartışıyorsunuz ki;imrendim.
Hemen söyleyeyim. Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğine ben de katılmıyorum. Ta ki, Sayın Nevra Öksüz'ün yazdığı gibi, davacının duyduğu acı ve elemin karşılığının matematiksel olarak hesaplanabildiği bir sistem getirilene kadar.
Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin Sayın Güntay'ın "tazminat miktarı hakim kararı ile belli olacaktır" fikrine ve Sayın Konyalı'nın "hakimin taleple bağlı olduğu ve Borçlar Kanunu'nda buna bir istisna getirilmediği" düşüncelerine aynen katılıyorum.
Ama ben manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılmasının uygulanamaz olduğunu düşünüyorum. Örneğin: Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 1.000 TL'lik dava açtı.Mahkeme zaten bu rakamın altında bir tazminat vermişse dava orada bitti. Çünkü fazlasını verecek olsaydı zaten verirdi. Bu noktada derdestlik ve/veya kesin hüküm nedeniyle başka dava açılamaz. Gelelim diğer şıkka: Hakim 1.000 TL verdi ve fazlaya ilişkin hakları saklı tuttu. Davacı fazlaya ilişkin hakları saklı 1.000 TL'lik bir dava daha açtı. Bu davalar nereye kadar gidecek? Altmışıncı davanın hakimi "Bu olay için 60.000 TL yeter, davanın reddine" diyene kadar mı?
Sonuç olarak; en başta söylediğim gibi manevi tazminatın hesabında matematiksel bir hesaplama söz konusu olmadığı sürece belirsiz alacak davası olarak açılmasını hem doğru hem de uygulanabilir bulmuyorum. Açılabileceğini söyleyen hocalara da bir çift sözüm var: İşçinin ücreti ve çalışma süresi ile kıdem, ihbar tazminatını hesaplayabileceğini, bu nedenle belirsiz dava açılmayacağını söyleyen hocalarımız; acaba bir uzvunu yada yakını kaybeden davacının duyduğu acının karşılığını hesaplayamayacağını mı düşünüyorlar? Bugün Türkiye'deki hakim sayısı kadar Hukuk Usulü'nün varlığında kendilerinin çok büyük katkıları vardır.
Old 05-01-2012, 11:13   #52
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Peki

Kanaatimce "manevi tazminat" davasında "manevi tazminat" miktarının belirlenebilir olduğı "an"ın, hakimin karar "an"ı olması sebebiyle "manevi tazminat"ın "belirsiz alacak davası" şeklinde ikame edilemeyeceğini söylemek hukuki değildir. Ben, bundan şunu anlıyorum; evet aslında manevi tazminat istemi, belirsiz alacak davası şartlarını karşılamaktadır (yani davayı ikame tarihinde davacı alacaklıdan, alacağın miktar veya değerini belirleyebilmesini kendisinden bekleyemeyiz ve/veya bu, imkansızdır); lakin belirli kılındığı "an" hüküm "an"ıdır; o yüzden açamayız...

Hmmmm; konu buysa başka yöntem:

HMK m.107'ye göre "manevi tazminat" davamı, belirsiz alacak davası ile birlikte tespit davası veya sadece tespit davası olarak ikame edebilirim:

Madde gerekçesinden: "..."Edâ davasının açılabildiği hallerde tespit davası açılamaz” yollu önermenin hak-arama özgürlüğünün ulaştığı kapasite ve hukuki yarar koşulunun muhtevası karşısında geçerliği yoktur.

Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hallerde yalnızca tespit yahut kısmi edâ ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir.

Davacı, söz gelimi bir tazminatın tahsili yerine alacağın miktarının ve borçlunun sorumlu olduğunun tespitini hedefleyen bir dava açabilir, açabilmelidir...

...Alacaklı, yalnızca edâ davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi edâ ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahiptir. Hak-arama özgürlüğünün (Any.m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamaz. Model, belirtilen seçenekleri alacaklıya usülî bir hak olarak tanımaktadır..."

Böylece miktarın belirlendiği "an"ın hakimin karar verdiği "an" olmasının bir önemi kalmaz (diye düşünüyorum )

P.S: "Manevi tazminat"ın belirlenmesinde olması gerekenin 27 no'lu mesajımdaki usul olduğu konusunda ısrarlıyım.

Saygılar...
Old 05-01-2012, 11:31   #53
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Manevi tazminat konusundaki tartışmalardan hiçbir şey anlamadığımı itiraf ediyorum. Hukuk bu kadar değişmiş olamaz.
Old 05-01-2012, 11:40   #54
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Manevi tazminat konusundaki tartışmalardan hiçbir şey anlamadığımı itiraf ediyorum. Hukuk bu kadar değişmiş olamaz.

Anlamadığınız kısım, benim yazdıklarımla alakalı ise; anlamadıklarınızı yazarsanız sizin anlayacağınız şekilde izah etmeye çalışayım üstadım

Saygılar...
Old 05-01-2012, 12:21   #55
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Mutlu

Manevi Tazminatta "objektif" kriterlere dayalı bir tespit olamayacağından, çekilen acının o kadar çekilmediğinin ispatı mümkün olamayacağından Manevi Tazminat istemleri doğası gereği BELİRSİZDİR.

Hayırlı uğurlu olsun arkadaşlar
Old 05-01-2012, 12:36   #56
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan Av.Evran KIRMIZI
Arkadaşlar o kadar güzel tartışıyorsunuz ki;imrendim.
Hemen söyleyeyim. Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğine ben de katılmıyorum. Ta ki, Sayın Nevra Öksüz'ün yazdığı gibi, davacının duyduğu acı ve elemin karşılığının matematiksel olarak hesaplanabildiği bir sistem getirilene kadar.
Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin Sayın Güntay'ın "tazminat miktarı hakim kararı ile belli olacaktır" fikrine ve Sayın Konyalı'nın "hakimin taleple bağlı olduğu ve Borçlar Kanunu'nda buna bir istisna getirilmediği" düşüncelerine aynen katılıyorum.
Ama ben manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılmasının uygulanamaz olduğunu düşünüyorum. Örneğin: Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 1.000 TL'lik dava açtı.Mahkeme zaten bu rakamın altında bir tazminat vermişse dava orada bitti. Çünkü fazlasını verecek olsaydı zaten verirdi. Bu noktada derdestlik ve/veya kesin hüküm nedeniyle başka dava açılamaz. Gelelim diğer şıkka: Hakim 1.000 TL verdi ve fazlaya ilişkin hakları saklı tuttu. Davacı fazlaya ilişkin hakları saklı 1.000 TL'lik bir dava daha açtı. Bu davalar nereye kadar gidecek? Altmışıncı davanın hakimi "Bu olay için 60.000 TL yeter, davanın reddine" diyene kadar mı?
Sonuç olarak; en başta söylediğim gibi manevi tazminatın hesabında matematiksel bir hesaplama söz konusu olmadığı sürece belirsiz alacak davası olarak açılmasını hem doğru hem de uygulanabilir bulmuyorum. Açılabileceğini söyleyen hocalara da bir çift sözüm var: İşçinin ücreti ve çalışma süresi ile kıdem, ihbar tazminatını hesaplayabileceğini, bu nedenle belirsiz dava açılmayacağını söyleyen hocalarımız; acaba bir uzvunu yada yakını kaybeden davacının duyduğu acının karşılığını hesaplayamayacağını mı düşünüyorlar? Bugün Türkiye'deki hakim sayısı kadar Hukuk Usulü'nün varlığında kendilerinin çok büyük katkıları vardır.


Değerli meslektaşım;bir davacının manevi tazminat talebini içerir davasını belirsiz alacak davası şeklinde açıp açamayacağını belirsiz alacak davasının açılması şartlarını düzenleyen HMK. 107. Maddesine bakarak söyleyebiliriz.

Alıntı:
107.madde;
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği…hallerde,alacaklı …belirsiz alacak davası açabilir.


Bu davanın açılabilmesi için yegâne ve biricik şart davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlemesinin davacıdan beklenememesidir.

Kanun koyucu bunun dışında başka hiçbir şart aramamıştır.


Manevi tazminat taleplerinde davanın açıldığı tarihte manevi tazminat alacağını davacıdan tam ve kesin olarak belirlemesini bekleyebilir miyiz bekleyemez miyiz?
Bu sorunun cevabı evet ise belirsiz alacak davası açılabilir. Hayırsa açılamaz.

Bana göre ve pek çok meslektaşıma göre bekleyemeyiz. Dolayısıyla belirsiz alacak davası bal gibi açılabilir. Sizin cevabınız hayır davanın başında belirlemesi davacıdan beklenebilir şeklindeyse de size göre belirsiz alacak davası şeklinde açılamaz.

Yeni Usul kanunumuzla belirsiz alacak adı altında yepyeni bir ve oldukça kullanışlı bir dava çeşidi getirilmiş. Biz avukatların (ve doğal olarak hak arama uğraşı içindeki davacıların) oldukça işine yarayacak bir enstrüman.

Benim anlamakta zorlandığım şey şu, kanun koyucu tarafından bu davanın açılabilmesi için getirilen yegane şart dışında birtakım farazi, hayali şartlar ve engeller getirerek bu davanın kadük kalmasına sebep olarak neden tabiri caizse kendi ayağımıza sıkıyoruz.

Ben bir davacıysam yasanın bu davalar için aradığı yegâne şartı taşıyorsam bu davayı belirsiz alacak davası olarak açarım. Bundan sonrası benim sorunum değil hâkimin sorunu.

Manevi tazminat taleplerinin belirsiz alacak davası şeklinde açılmayacağı şeklinde kanaat belirten meslektaşlarımın ileri sürdüğü hâkimin takdir hakkının bölünüp bölünemeyeceği, duyduğum elem ve acının matematiksel olarak hesaplanıp hesaplanamayacağı, tazminatın belirlendiği anı hakimin karar anı olup olmadığı… bunların hiçbir benim sorunum değil(gerçi bana göre bunlar sorun da değil ya) uygulayıcı ve karar verici olan hakimin sorunu.

Ben kanun koyucunun bu davayı açmak için aradığı şartı taşıyor muyum taşımıyor muyum ona bakarım. Bu şartı taşıyorsam da bu hakkımı kullanır ve belirsiz alacak davamı açarım. Deliller toplandıktan, kusur miktarı belirlendikten, tarafların sosyal ekonomik durumları netleştikten sonra da ıslaha gerek duymadan ve hiçbir yasakla ve zamanaşımı itirazıyla karşılaşmadan kendimce belirlediğim manevi tazminat miktarını belirtir ve talep ederim.
Hâkim de talebimden fazla olmamak kaydıyla takdir hakkını kullanarak manevi tazminat miktarına hükmeder. Bunu yaparken hâkimden matematiksel hesaplamalar kullanmasını beklemem, takdir hakkının ne durumda olduğunu bölünüp bölünmediğini merakta etmem.

Sayın hâkimin takdir ettiği manevi tazminat miktarını az bulursam da temyiz ederim. Yargıtay’daki sayın hâkimler benim gibi düşünüyorlarsa “olaya uygun olmayan tazminat miktarının üç liradan beş liraya yükseltilerek kararın… şeklinde düzeltilmesine şeklinde karar verirler olur biter.
Old 05-01-2012, 13:11   #57
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

Sayın Nevra ÖKSÜZ'ün 27.mesajında belirttiği gibi matematiksel bir hesaplama mümkün olmadığı sürece, Sayın Av.ufuk'un dediği gibi "objektif" bir miktar belirlemek söz konusu değildir. Hal böyle olunca Sayın Öksüz'ün sözünü ettiği tespit davasının esası şudur: "Sayın hakim, ben bir uzvumu ve/veya bir yakınımı kaybettim ve çok derin bir üzüntü içindeyim. Bu üzüntümü giderebilecek tazminat miktarını tespit edebilir misiniz? " Hakim bu tespiti neye göre yapacak? Ya da onun yapabileceği bu tespiti sizin yapamamanızın nedeni nedir? Çok özel bir hesaplaması mı var? Kaldı ki, böyle bir tespitten sonra artık miktar belli olduğundan belirsiz alacak davası açılamaz. Aynı gerekçelerle Sayın janveljan, duyduğu elem ve acının parasal karşılığını dava tarihinde davacı belirleyemiyorsa hakime kendisini davacı yerine koyup miktarı belirlemesini mi beklemeliyiz?
Old 05-01-2012, 13:14   #58
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Evran KIRMIZI
Sayın Nevra ÖKSÜZ'ün 27.mesajında belirttiği gibi matematiksel bir hesaplama mümkün olmadığı sürece, Sayın Av.ufuk'un dediği gibi "objektif" bir miktar belirlemek söz konusu değildir. Hal böyle olunca Sayın Öksüz'ün sözünü ettiği tespit davasının esası şudur: "Sayın hakim, ben bir uzvumu ve/veya bir yakınımı kaybettim ve çok derin bir üzüntü içindeyim. Bu üzüntümü giderebilecek tazminat miktarını tespit edebilir misiniz? " Hakim bu tespiti neye göre yapacak? Ya da onun yapabileceği bu tespiti sizin yapamamanızın nedeni nedir? Çok özel bir hesaplaması mı var? Kaldı ki, böyle bir tespitten sonra artık miktar belli olduğundan belirsiz alacak davası açılamaz. Aynı gerekçelerle Sayın janveljan, duyduğu elem ve acının parasal karşılığını dava tarihinde davacı belirleyemiyorsa hakime kendisini davacı yerine koyup miktarı belirlemesini mi beklemeliyiz?

Talep miktarını davacı; tazminat miktarını hakim "belir"ler.
Old 05-01-2012, 16:51   #59
Av.Hatice Sarıbardak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Seda Üstün
BELİRSİZ ALACAK DAVASI - Prof. Dr. HAKAN PEKCANITEZ

Syf 82: (MANEVİ TAZMİNATIN BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA TALEP EDİLMESİ)
"Manevi tazminat talepleri açısından hukukumuzda kısmi dava açılabilmesi kabul edilmemektedir. Manevi tazminat talep eden davacının manevi tazminat talebinin geri kalan kısmını saklı tutarak kısmi dava açması mümkün değildir. Bu durumda davacının yapacağı yegane yol, yargılama giderlerine mahkum olma riskini göze alıp talepte bulunmaktır."

Konuyla ilgili tüm yanıtları okuyordum ki yazdıklarınızdan sonra aklıma takıldı.Tazminat miktarı sadece acının büyüklüğüyle orantılı olarak değil,karşı tarafın mali gücüyle de orantılı olarak belirleniyor.Öyle ise diyelim ki 10.000,00TL lik manevi tazminat talebimiz davalının ödeme gücü nazara alınarak kısmen reddedildi.Esasında acımıza karşılık miktar çok değil sadece bizim bilemeyeceğimiz sebeple davalının ödeme gücünün olmayışı sebebiyle reddedilen kısım için neden karşı tarafa vekalet ücreti ödemek zorundayız?Umarım anlatabilmişimdir.
Old 05-01-2012, 17:31   #60
janveljan

 
Dikkat

Alıntı:
Yazan Av.Hatice Çolak
Konuyla ilgili tüm yanıtları okuyordum ki yazdıklarınızdan sonra aklıma takıldı.Tazminat miktarı sadece acının büyüklüğüyle orantılı olarak değil,karşı tarafın mali gücüyle de orantılı olarak belirleniyor.Öyle ise diyelim ki 10.000,00TL lik manevi tazminat talebimiz davalının ödeme gücü nazara alınarak kısmen reddedildi.Esasında acımıza karşılık miktar çok değil sadece bizim bilemeyeceğimiz sebeple davalının ödeme gücünün olmayışı sebebiyle reddedilen kısım için neden karşı tarafa vekalet ücreti ödemek zorundayız?Umarım anlatabilmişimdir.

Sanırım ben anladım

Özetle "davanın başında henüz tarafların sosyal ekonomik durumları netleşmeden manevi tazminat alacağımı tam ve kesin olarak belirlememi benden beklemeyin", diyorsunuz yani.

O vakit sizi manevi tazminat davaları belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmelidir diyen meslektaşlarımızın arasına alalım, hoş geldiniz değerli meslektaşım
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kardeşin mirasçı sıfatıyla manevi tazminat davasında tazminat isteme hakkı var mı? avukatderyaozmutlu Meslektaşların Soruları 3 05-02-2011 17:03
Manevi Tazminat Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 4 19-01-2011 15:04
manevi tazminat Av.Şerare Erfan Meslektaşların Soruları 2 24-12-2008 15:28
manevi tazminat Av. İsa kargın Meslektaşların Soruları 10 13-11-2008 20:26
manevi tazminat CENTELBOY 54 Meslektaşların Soruları 2 10-05-2008 13:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09788799 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.