Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kadın Haberleri 2008

Yanıt
Old 18-10-2008, 00:40   #31
Av.M.B.Akyüz

 
Varsayılan

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde eşinden
şiddet gördüğü iddiasıyla polise sığınan kadın, kimliği belirsiz kişi veya
kişilerce öldürüldü.

Alınan bilgiye göre, ilçenin Kalus köyü yakınlarında bir kadın cesedi
gören vatandaşlar, durumu Jandarma Komutanlığı ekiplerine bildirdi.
Olay yerinde inceleme yapan Jandarma Komutanlığı ekipleri, cesedin Özlem
Arslan’a (19) ait olduğunu ve yakın mesafeden silahla öldürüldüğünü tespit etti.

Arslan’ın cesedi, Doğubayazıt Devlet Hastanesinde nöbetçi Cumhuriyet savcısının

yaptığı otopsinin ardından ailesine verildi.

Özlem Arslan’ın, eşi Mehmet Arslan’dan şiddet gördüğü iddiasıyla aynı gün
mahkemece boşandığı ve daha önceden de şiddet gördüğü gerekçesiyle polise sığındığı öğrenildi.

Jandarma ekipleri olayla ilgili olarak eşi Mehmet Arslan’ı Diyadin
ilçesinde gözaltına aldı.
Doğubayazıt Belediye Başkanı Mukaddes Kubilay, öldürülen Arslan’ın Karaca
köyündeki baba evini ziyaret ederek aileye başsağlığı dileyerek, işlenen cinayeti kınadığını bildirdi.

Anne Fatma Şahin, damadı Mehmet Arslan’ın kızının üstüne kuma getirmek
istediğini bu nedenle boşanma davasının açıldığını ileri sürdü.

Kızı Özlem’in boşandığı eşi tarafından köye getirilmek üzere Diyadin’den
yola çıkarıldığını anlatan anne Şahin, "Biz kızımızı bekliyorduk. Bir türlü
gelmedi. Öldürüldüğünü biz Jandarmadan duyduk" dedi.



www.milliyet.com.tr
Old 18-10-2008, 23:33   #32
üye18332

 
Karar

Yargıtay'dan kadına eşya ve takı desteği

Yargıtay’ın aldığı karara göre kadın, boşandıktan sonra kocasında kalan kullanılmış eşyalarının aynen iadesi yerine, bedellerini de isteyebilecek.

Medine E. ile Necip E. Ankara’da 1991’de evlendi. Bir süre sonra Necip E. karısını ailesiyle birlikte oturmaya zorladı. Çift, yaklaşık 6 yıl Necip E’nin ailesiyle oturdu. Necip E. 1997’de karısını evden kovdu. Ardından da çift boşandı.

Medine E, evden kendisini döverek atan kocası Necip E’nin 3’ü burma, 15’i normal 18 bilezik, altın seti, künye, küpe, yüzükten oluşan altınlarını vermediğini, bu takıları iş kurmak için "sermaye" yaptığını öne sürdü. Medine E, takıları ile çeyiz eşyaları karşılığında 43 bin YTL’yi dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte istedi.

Ankara 10. Aile Mahkemesi’ndeki davada Necip E, "eşinin evi küçük bir anlaşmazlık nedeniyle terk ettiğini, altınlarını da beraberinde götürdüğünü, çeyiz senedindeki eşyaları aynen teslime hazır olduğunu, kullanılmış eşyaların iadesi yerine bedelinin istenmesinin haksız olduğunu" savundu. Mahkeme, davacı tanıklarının kadına ait ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde bozdurulup sermaye yapıldığına ilişkin bir beyanları bulunmadığına da dikkat çekerek, kadının davasının, ispat edemediği için reddine karar verdi.

Davacı kadının istemi üzerine Yargıtay, kararı bozdu. Yargıtay, kararında şöyle denildi:

"Dövülerek evden atılan kadının ziynet eşyalarını yanına alamadığı kabul edilmelidir. Toplanan delillerden davacı kadının fiziksel şiddete uğrayarak, evden ayrılmak zorunda kaldığı ve çeyiz senedinde yazılı olup talep edilen ziynet eşyalarının da davalı kocada da kaldığı anlaşılmakla, ziynet eşyaları yönünden davanın kabulü gerekir. Davacı kadın, dava konusu olup koca yanında kalan eşyalarına yönelik bedel isteminde bulunabilir. Mahkemece yapılacak iş, dava konusu eşyaların dava tarihindeki yıpranma değerleri de düşülerek, bedele hükmetmekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru bulunmamıştır."

Mahkeme, Daire’nin bozma kararına direndi. Kadının evliliğin ilk yıllarında altınlarını kocasının bozdurup sermaye yaptığını öne sürmesi karşısında, altınların evde kaldığının öne sürülemeyeceğini savundu. Mahkeme, eşyalar konusunda ise "Aynen iadeyi reddedip, eşyaların nakit değerini istemek evlilik sona ermiş olsa da aile kurumunun amacıyla bağdaştırılamaz" denildi.

Ancak Yargıtay Genel Kurul’u, 17 Eylül’deki toplantısında mahkemenin direnme kararını bozdu ve davacı kadın lehine karar verdi.


www.haberhukuk.org
Old 20-10-2008, 14:36   #33
Güldal

 
Varsayılan 95'lİk Nİneye TecavÜz Ettİ!

95'lik nineye tecavüz etti! 'Yapmış da olabilirim, yapmamış da olabilirim' 20.10.2008 13:30:51
Kırklareli'de askerlik görevini yaparken, çarşı iznine çıktığı gün evinde yalnız yaşayan 94 yaşındaki kadına tecavüz eden 21 yaşındaki Ahmet Şenkara, 12.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan son duruşmaya tutuklu sanık 21 yaşındaki Ahmet Şenkara katıldı. Mahkeme heyeti dosyada delillerin tamamlandığını belirterek Cumhuriyet Savcısı İbrahim Can’dan mütalaasını sordu. Savcı Can mütalasında, olay günü sanığın mağdure H.L.’nin evine zorla girdiğini belirterek, “Olaydan sonra yakalanan sanık ifadesinde, ‘yapmış da olabilirim, yapmamış da olabilirim’ diyerek bir anlamda suçunu itiraf etti. Mağdurenin vücudundan alınan sperm örneklerinin de adli tıp raporunda şüpheliye ait olduğunun belirlendi, cezalandırılsın” dedi.
Sanık Ahmet Şenkara ise son savunmasında, “Sadece askerliğimi yapmak istiyorum” diye konuştu

Savunmaların tamamlanmasından sonra Mahkeme, sanık Ahmet Şenkara’yı tecavüz suçundan 12 yıl, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan 6 ay olmak üzere toplam 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

OLAY
Kırklareli’de askerlik görevini yapan Ahmet Şenkara, Ağustos 2007 tarihinde çıktığı çarşı izninde eşinden kalan dul maaşıyla geçinen ve tek başına yaşayan 94 yaşındaki H.L.’nin evine zorla girerek tecavüz etmiş daha sonra da yakalanmıştı
Old 20-10-2008, 23:49   #34
üye18332

 
Dikkat

http://www.basin.adalet.gov.tr/acikl...ama171008.html


T.C
ADALET BAKANLIĞI
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
Sayı: 19 17.10.2008

BASIN AÇIKLAMASI
Bazı gazetelerin 17 Ekim 2008 tarihli baskısında yayımlanan haberlerde, Türk Ceza Kanununun “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” Bölümüyle ilgili Bakanlığımızda yürütülmekte olan çalışmalar hakkında yanlış ve eksik bilgilere yer verilmiştir.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasıyla ilgili sorunların değerlendirilmesi kapsamında oluşturulan çalışma gurubunda, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” Bölümüyle ilgili sorunlar ve öneriler ele alınmıştır.

Haberlerde iddia edildiği şekilde evlilik yaşının indirilmesi ya da herhangi bir kişi ve olayla ilgili düzenleme yapılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir.

Bakanlığımızda bu konuyla ilgili hazırlanmış herhangi bir kanun tasarısı taslağı da bulunmamaktadır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Old 27-10-2008, 01:22   #35
üye18332

 
Dikkat www.hurriyet.com.tr

Kadınlar neden dövülüyor?


Kenan Taşğın - AA


Trabzon’da, bu yılın ilk 9 ayında 213 aile içi şiddet olayı meydana geldi.

Tamamına yakını kadınlara yönelik olan şiddetin gerekçeleri arasında traji-komik bahaneler yer alıyor.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Trabzon şehir merkezi ve ilçelerinde bu yılın 9 ayında polisin sorumluluk bölgesinde 196, jandarma bölgesinde ise 17 kişi aile içi şiddete uğradığı iddiasıyla şikayette bulundu.

Polisin sorumluluk alanındaki şikayetlerin 108’i şehir merkezinde, 88’i de ilçelerdeki polis merkezlerine yapıldı. Trabzon’un Beşikdüzü ilçesi, 28 şikayetle ilçeler arasında ilk sırada yer alırken, Çaykara, Hayrat ve
Dernekpazarı ilçelerinden kayıtlara herhangi bir olay yansımadı.


Şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle şikayette bulunanların ifadelerine göre, kavgalar, çoğunlukla, eşlerin alkollü eve gelmesi sonucu çıkan tartışmalardan kaynaklanıyor.
Bu olayların tamamına yakınında kadınlar şiddete maruz kalırken, sadece

Trabzon’un Of ilçesinde bir erkek, eşi tarafından darp edildiği gerekçesiyle şikayette bulundu. İlçenin Sulaklı Mahallesi’nde oturan F.Y. adlı kadın, ikaz
ettiği halde salonun ışığını söndürmediği gerekçesiyle, 23 yıllık eşi İ.F’yi, süpürge sapıyla dövdü.
-

SUDAN SEBEPLER VAR-


Emniyet ve jandarma kayıtlarına yansıyan ifadelere göre, mağduru kadın
olan aile içi şiddet olaylarının nedenleri arasında sudan sebepler de yer
alıyor.


Mağdurların ifadelerine göre, darp edilmelerine neden olan bazı
gerekçeler şöyle:


Beşikdüzü ilçesinde N.K adlı kadın, kendisinden izinsiz çocuğuna oyuncak
aldığı gerekçesiyle eşi İ.K tarafından darp edildiğini iddia etti.


Araklı ilçesinde oturan S.Ç, ağlayan bebeğini susturamadığı için kocası
F.Ç. tarafından şiddete maruz kaldığını söyledi.


Merkez 1 No’lu Erdoğdu Mahallesi’nde oturan M.N, kendisinden izin almadan
evdeki halıyı yıkadığı gerekçesiyle eşi G.N’yi dövdü.


Beşikdüzü ilçesinde M.D, "Bu çocuk niye yatağa işiyor" diye sorumlu
tuttuğu eşi H.D’ye şiddet uyguladı.


Akçaabat ilçesinde yaşayan M.B, sigara almasını istediği halde kendisine
sigara getirmeyi unutan eşi G.B’yi darp etti.


Of ilçesinde seyrettiği televizyonun kanalını değiştirmesine sinirlenen
S.K, eşi M.K’ya şiddet uyguladı.

Vakfıkebir ilçesinde K.O, "Niye soba tütüyor" diye kızan eşi S.O.
tarafından darp edildi.

Beşikdüzü ilçesinde eve gelen misafirlerle fotoğraf çektiren Ş.İ,
misafirler gittikten sonra, eşi A.İ tarafından "Neden onlarla fotoğraf
çektirdin?" diye darp edildi.

Merkez Gülbaharhatun Mahallesi’nde oturan F.A, yemeğin tuzu konusunda
tartıştığı eşi L.A’ya şiddet uyguladı.

Merkez Soguksu Mahallesi’nde oturan A.İ.B, "Ne biçim karpuz kesiyorsun"
diyerek, eşi E.B’yi darp etti.
Old 27-10-2008, 11:00   #36
av.sally

 
Varsayılan

Odayı şaşırdı, felçli anneye tecavüz etti 27 Ekim 2008

Yeni tanıştığı kadının evinde alkolü fazla kaçıran Ahmet Yılmaz, gece yarısı uyanınca yanlış odaya girdi. Karanlıkta kadının, 76 yaşındaki felçli annesine tecavüz eden Yılmaz kendini, "Çakmağı yakınca gözlerime inanamadım. Besmele çekip kadının elini öperek odadan ayrıldım" diye savundu.

Hürriyet Gazetesi

BURSA’nın Kestel İlçesi’nde 3 çocuk babası Ahmet Yılmaz (53), 18 Ağustos 2008 gecesi birlikte alkol aldığı Mehmet Tokmak (35) aracılığı ile tanıştığı Gülsüm Ç.’in (29) evine gitti. Eşinden boşandıktan sonra kızı ve felçli annesiyle yaşayan Gülsüm Ç., Mehmet Tokmak ve Ahmet Yılmaz ile yemek yedi. Gülsüm Ç.’nin kola içtiği yemekte şarap içmeye devam eden Ahmet Yılmaz, Mehmet Tokmak’tan, Gülsüm Ç.’nin odasını öğrendi. Aşırı sarhoş olan Ahmet Yılmaz sızınca, Tokmak ile Gülsüm Ç. ise bahçeye çıkıp sohbete devam etti.

Üçüne de dava açıldı

İddiaya göre gece uyanan Yılmaz, odaları karıştırınca yanlışlıkla Gülsüm Ç’nin annesinin odasına girdi. Işığı açmayıp, yer yatağında yatan yaşlı kadının yanına giren Ahmet Yıldız, hareket edemeyen kadınla cinsel ilişkiye girdi. Gülsüm Ç.’nin durumu fark edip şikáyeti üzerine Ahmet Yılmaz hakkında ’cinsel saldırı’ suçundan, Gülsüm Ç. ile Mehmet Tokmak hakkında ise ’cinsel saldırı suçuna iştirak’ten dava açıldı.

Besmele çekip el öpmüş

Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 yıl hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlanan Ahmet Yılmaz, "Gülsüm’ün odası yerine yanlış odaya girmişim. Bu sırada çıkan sesleri Gülsüm’ün aldığı zevk olarak düşündüm. Hoşuma da gitti. Göğsüme vurmasını fantezi olarak kabul ettim. Elimi ısırınca ’Ne oluyor bu kadına?’ diye sinirlendim. Işığı yakmaya korktum. Cebimdeki çakmağı yakınca gözlerime inanamadım. Çarpıldığımı sandım. Besmele çekip kadının elini öperek odadan ayrıldım. Ama ilişkimizde birleşme olmadı" dedi. Mehmet Tokmak’tan, kendisine zengin bir koca bulmasını istediğini, bu nedenle Ahmet Yılmaz’ı evine getirdiğini anlatan Gülsüm Ç., "Ahmet gece sızdı. Sonra anneme tecavüz etti. Gürültü üzerine odaya girince olayı anladım, Suçsuzum" dedi. Ahmet Yılmaz’ın cinsel ilişkiye girdiği doktor raporu ile belirlenen yaşlı kadın konuşamadığı için ifadesi alınamadı. Sanığın tahliye istemini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Old 27-10-2008, 19:49   #37
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Medya Öğrenmeli: Tenor Olsun Olmasın Herkes Tecavüz Edebilir

"Kasklı Sapık Tenor Çıktı" başlıklı haberle medya tecavüzü hastalıkmış gibi gösterip normalleştiriyor. Oysaki bütün erkeklerin kadınlara egemen olmak istediğini söyleyen Dianna Scully " herkes tecavüz edebilir" diyor.



"Kasklı Sapık Tenor Çıktı" başlığıyla bugün ve dünkü gazetelerin hemen hepsinde yer bulan habere göre "Ankara’da siyah kask takarak motosikletle takip ettiği 10 kız çocuğuna tecavüz etmekle suçlanan kişi, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin kadrolu sanatçısıymış."

Haberlerin kurgusu sanatçı, okumuş olan bir kimsenin tecavüzcü olmasının yarattığı şaşkınlıkla örülüyor.

Onlarca tecavüz, taciz, cinsel şiddet, istismar hikayesi içinde medyanın bu habere bu kadar büyük yer vermesinin arkasında olayı pornografi malzemesi haline getirmek isteyişini hiç değilse "Operadaki tecavüzcü" ara başlığıyla anlamış oluyoruz.

Haberin fonunda ise bir tenorun nasıl tecavüz eylemini gerçekleştirebileceğine dair yaratılan şaşkınlık giderilmeye çalışılıyor ve şüphelinin şu ifadelerine yer veriliyor:

"Nasıl olsa kadın olacaklardı. Bir kadını elde etmek için ya cinsel cazibe ya para ya da kariyer gerekiyor. Bunların hepsi bende var."

"Tecavüz hastalık değil, herkes tecavüz edebilir"
Virginia Commenwealth Üniversitesi Kadın Çalışmaları ve Sosyoloji bölümlerinde ders veren Diana Scully, 1900'da yazdığı, Türkçe'de Metis Yayınları'ndan bundan 14 yıl önce çıkan "Tecavüz/ Cinsel Şiddeti Anlamak" kitabında tecavüzün kontrol edilemez bir itkinin sonucu olarak görülmesinin erkeklerin tecavüzden sorumlu tutulamayacağı sonucuna varmayı kolaylaştırdığına" dikkat çekiyordu.

Scully'nin tezinden destekle diyebiliriz ki bir opera sanatçısının tecavüzü gerçekleştirmesine şaşırmak demek aynı zamanda tecavüzü "sapıklık, hastalık" olarak görüp tecavüzün normalleşmesine katkıda bulunmak demek.

Scully şöyle diyor:

"...Tecavüz bir hastalık olan gören modelinin temelinde iki varsayım yeralır: Tecavüz akıl hastalığının yol açtığı bir sonuçtur ve genellikle denetlenemeyen bir cinsel dürtünün sonucudur. Burada tecavüz eden erkeklerin kendilerini denetleme yeteneğinden yoksun oldukları ve 'hasta' dengesiz bireyler olduklarıdır. Bu durumda tecavüz 'yükselen bir itkinin atlama noktasındaki ifadesi' olarak görülmektedir."

Ve Scully "tecavüzcü kimdir?" sorusuna "Tecavüzcü her erkektir" diye cevap veriyor.

Tecavüz kayıtlara en az düşülen suçlardan birisi. Scully bütün erkeklerin kadınlara egemen olmak istediğini söylüyor ve tecavüzcülüğün zenginlik, yaşlılık, yoksulluk gibi sınıflandırmaların ötesinde olduğunu söylüyor.

Madem tecavüz bu şekilde kategorize edilemiyor, o nedenle medyanın öne çıkarttığı değil, çıkartmadığı tecavüz haberlerine yani sakladıklarına bakmak gerekiyor.

"Tecavüz" deyince akla "ormanda saldırıya uğrayan kadın" gelmeyecek yalnızca, televizyon patronlarının yanında yöresinde gezinen söylentilerin denk geldiği gerçekliği bileceğiz, "himaye" örtüsü altında kadın ve çocuklara göz koyanları... "Tanıdıklık", "aramızdan biri" ya da "herkes" olan tecavüzcüyü saklıyor, "bilinmezlik" sağlıyor."(EZÖ/EÜ)

BİA Haber Merkezi - İstanbul

27 Ekim 2008, Pazartesi

Emine ÖZCAN
http://bianet.org/bianet/kategori/ka...ir?from=bulten
Old 28-10-2008, 13:45   #38
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

H.Ü.tahliye oldu
DHA

Bursa’nın Mudanya İlçesi’nde 14 yaşındaki B.Ç.’ye cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan H.Ü.in (76) tahliyesine karar verildi.

Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasında, İstanbul Adli Tıp Kurumunca hazırlanan B.Ç'nin “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” yönündeki rapor doğrultusunda iki sanığın tutukluluk halinin kaldırılmasına karar veren mahkeme heyeti, H.Ü. hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10...d=229&sz=23065

28 Ekim 2008
Old 28-10-2008, 17:29   #39
üye18332

 
Rahatsiz www.hurriyet.com.tr

Kadının farkı yok

28 Ekim 2008Erol KÜÇÜKOĞLU/ORDU, (DHA) - A.A.

Tarih: 28 Ekim 2008...Yer: Yoklukların ve cahillerin ülkesi Somali...Sözde zina yapmakla suçlanan Ayşe İbrahim Duhulov recmedildi...Yani taşlanarak hunharca öldürüldü... Bu devirde bu cahillik insanın kanını donduruyor. Neyse ki bizim ülkemizden kilometrelerce uzakta yaşandı bu dehşet... Diye düşünürken okur yazar oranının yüksek olduğu kentimiz Ordu'dan bir haber geldi. Emine Yılmaz feci şekilde dövülerek öldürülmüş ve boş bir araziye atılmıştı.

Ordu'dan bir vahşet haberi daha
Ordu’da, bu sabah boş bir arazide bulunan kadın cesedi, jandarmayı alarma geçirdi. Yapılan ilk incelemede cesedin 33 yaşındaki Emine Yılmaz’a ait olduğu ve dövülerek öldürüldüğü belirlendi.
Cumhuriyet Mahallesi’nde boş araziye atılmış cesedi gören inşaat işçileri, jandarmaya haber verdi. Yapılan incelemede cesedin 33 yaşındaki eşinden boşanan ve çocuğu bulunmayan Emine Yılmaz’a ait olduğu belirlendi.



Evinin yaklaşık 500 metre yanındaki boş arazide, kum yığınlarının arasında bulunan Yılmaz’ın cesedi üzerinde yapılan ilk incelemede vücudunda darp izleri olduğu belirlendi. Olayla ilgili soruşturma başlatan jandarma, cesedin yanında bulunan sigara izmaritleri ve cep telefonunu incelemeye aldı.

Yakınlarının yardımıyla geçindiği belirtilen genç kadının cesedi otopsi için Ordu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Old 28-10-2008, 17:33   #40
üye18332

 
Rahatsiz www.hurriyet.com.tr

Hamile eşini döverek öldürdü

28 Ekim 2008Erol KÜÇÜKOĞLU/ORDU, (DHA).



ORDU'da 42 yaşındaki Gündüz Güven, nikansız olarak birlikte yaşadığı, 5 aylık hamile 25 yaşındaki Burcu Kılıç'ı döverek ağır yaraladı. Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalenin ardından Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilen ağır yaralı Burcu Kılıç ve karnındaki bebeği kurtarılamadı.

Olay, dün Ordu merkeze 10 kilometre uzaklıktaki Cumhuriyet Mahallesi'nde meydana geldi. Perşembe İlçesi'nde oturan Gündüz Güven, nikahsız eşi Burcu Kılıç ile birlikte Ordu'daki yakınlarının yanına geldi. İkili arasında burada henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı. İddiaya göre tartışmanın büyümesi üzerine sinirlenen Gündüz Güven, 5 aylık hamile olan nikahsız eşi Burcu Kılıç'ı tekme tokat öldüresiye dövdü.

Kanlar içerisinde yerde kalıp baygınlık geçiren Burcu Kılıç, Ordu Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kılıç burada yapılan ilk müdahalenin ardından Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi altına alınan Kılıç, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak bugün yaşamını yitirdi.

Olayın ardından kaçan Gündüz Güven ise bugün Ordu'da polis tarafından yakalanıp gözaltına alındı.

Burcu Kılıç'ın Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Morgu'ndaki cenazesi ise memleketi Tekirdağ'dan gelecek yakınlarına teslim edilecek. Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.
Old 31-10-2008, 09:27   #41
av.sally

 
Varsayılan

9 yıl öz babasının tecavüzüne uğradı.
Küçükçekmece’de B.K.’nın öz kızı 16 yaşındaki E.’ye 9 yıldır tecavüz ettiği ortaya çıktı. Üç kez kürtaj yaptırdığı öğrenilen E., Çocuk Esirgeme Kurumu’nda koruma altına alınırken, polisteki ifadesinde “Bu iftira” diyen B.K. tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ise kürtajı gerçekleştiren hastaneye inceleme başlattı.
Küçükçekmece’de E.’nin 9 yıldır yaşadığı dram, halası N.V.’nin Çocuk Bürosu’na şikâyetiyle ortaya çıktı. Minik E., halasıyla gittiği emniyette yaşadıklarını anlattı. Alınan bilgiye göre; E., ilk tacizi ailece gittikleri piknikte yaşadı. Baba B.K.’nın kucağındaki kızını dudağından öptüğünü gören büyükbaba A.K., oğlunu uyardı. Çıkan tartışma sonunda torununu o evde bırakmaya razı olmayan büyükbaba, E.’ye 4 yıl boyunca kendi evinde baktı. Baba B.K., büyükbabaya düzgün davranacağına dair söz verince E.’yi geri aldı. Ancak, kısa süre sonra tacizler başladı. Baba B.K, öldürme tehdidiyle E.’ye tecavüz etmeye başladı. Yıllarca süren bu saldırı sırasında 2007’de E. hamile kaldı.
Doktor Sadık Ahmet Özel Hastanesi’ne götürülen E.’ye kürtaj yapıldı. Üç ay geçtikten sonra E. yeniden hamile kalınca bir kez daha kürtaj yapıldı. Aralıksız cinsel saldırılarına devam eden baba, 3 ay önce yine kızını hamile bıraktı. Yine aynı hastaneye götürülerek kürtaj yapılan kızın sara hastalığına yakalandığı fark edildi.

Annesi tecavüzü biliyordu
Korkunç gerçek, olayı hala N.V.’nin öğrenmesiyle ortaya çıktı. Emniyetteki sorgusunda suçlamaları yalanlayan baba K., “Bunlar bana atılmış iftira. Başka bir şey değil” dedi. Baba B.K., tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Babanın kızına defalarca tecavüz ettiğini E.’nin annesi ve babaannesinin bildiği ancak korkularından sustukları öne sürüldü. E., annesinin kendisine “Babanı söyleme. Daha önce çıktığın erkek arkadaşının ismini ver” dediğini söylediği de öğrenildi.

Milliyet Gazetesi-31.10.2008
Old 31-10-2008, 19:26   #42
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasında, İstanbul Adli Tıp Kurumunca hazırlanan B.Ç'nin “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” yönündeki rapor doğrultusunda iki sanığın tutukluluk halinin kaldırılmasına karar veren mahkeme heyeti, H.Ü. hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10...d=229&sz=23065



*BASIN AÇIKLAMASI*

Kamuoyuna Üzmez davası olarak yansıyan ve gündeme geldiği ortamlarda infialyaratan, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik cinsel saldırı-cinselistismar-pedofili-subyancılık olayı ile ilgili olarak; Adli Tıp Kurumu'nunvermiş olduğu rapor nedeniyle meslek örgütümüz olayı değerlendirmiştir.

Bu süreçte hekimler olarak kamuoyunu ve medyayı uyarmak istiyoruz.

Çocuk cinsel istismarı konusunda sürmekte olan bu davada sanığınaçıklamaları, öncelikle dava nedeni ile ailesi ve toplumla karşı karşıyakalan mağdurenin defalarca örselenmesine neden olmakta, baskı altına almaktave tüm çocukları da bu tanıklık yoluyla etkilemektedir. Sanığın serbestbırakılması ve olayın hızla gelişme süreci böyle bir travmaya maruz kalantüm çocuklara bir gözdağı niteliğindedir.

Yaşadıklarını anlatmakta zorlanançocuklar, bu gibi olaylarla korkutulup sindirilmektedirler. Engin Ceber'inişkence ile ölümü olgusunda medyaya yayın yasağı getiren anlayış tüm toplumuve özelde bütün çocukları etkileyen bu dehşet verici olayda sessizkalmaktadır.

Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği,Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Derneği, Adolesan Sağlığı Derneği, Türk PediatriKurumu raporun bilimsel incelemesini yapmak ve bir değerlendirme raporuoluşturmak üzere çalışmalara başlamıştır.

Çalışma sonuçları kamuoyu ilepaylaşılacaktır. TTB ve İstanbul Tabip Odası ile ilgili Uzmanlık Dernekleri konuyu; Adli Tıp raporunun bilimsel boyutu, hekimlik uygulamaları, bilirkişilikuygulamaları ve Türk Ceza Kanunu'nun 102 ve 103. maddesinin tıbbi bilgiyeuygunluğu yönünden, çocuk hakları, insan hakları ve kadın ve hasta haklarıaçısından inceleyerek değerlendirme yapmaktadır.

Türk Ceza Kanunu'nda cinsel istismara uğrayan çocuklar için "beden ve ruhsağlığının bozulmuş olması" suçu ağırlaştırıcı bir unsur olarak yeralmaktadır. Bu, sanki cinsel istismara uğrayan çocukların beden ve ruhsağlığının "bozulmayabileceği" olasılığının da var olduğu gibi bir anlam daiçermektedir.

Oysa biz hekimler cinsel istismarın kişinin ruhsal yapısındaağır bir hasara yol açtığını ve tedavi edilmezse yaşam boyu devam eden birruhsal yıkıma neden olduğunu, bu yıkımın belirtilerinin erken ya da geçdönemlerde ama mutlaka ortaya çıktığını biliyoruz. Bu maddelerin konununuzmanlarına danışılarak gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Tüm bunlar olurken, kamuoyu, cinsel istismar ve tecavüz suçlarınıncezalarını hafifletici yasal değişiklik tasarıları ile adeta cinselistismarı onaylayan değişikliklere hazırlanmaktadır. Tüm uzmanlık alanlarına yeniden anımsatmak istiyoruz. Çocuk HaklarıSözleşmesi'nin tarafı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasal süreçlerdesözleşmeye göre yaptığı uygulamaları korumak zorundadır. Çocuklarımız, Üzmezve benzeri davalara kurban edilemez.

*TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ** * *İSTANBUL TABİP ODASI** *
Old 01-11-2008, 08:58   #43
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Günaydın SHÇEK günaydın!


ANKARA/BURSA - Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), Vakit yazarı 76 yaşındaki H.Ü.nin ‘cinsel istismar’ına uğradığı gerekçesiyle koruma altına aldığı 14 yaşındaki B.Ç için ‘altı ay sonunda’ müdahil olabildi!


Kurum 14 yaşındaki B.Ç için Adli Tıp tarafından verilen ve Üzmez’in tahliyesini sağlayan ‘beden ve ruh sağlığı bozulmadı’ yönündeki rapora dün resmen itiraz etti. Muhakemat Müdürlüğü avukatı, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün davaya müdahil olma ve rapora itirazla ilgili iki ayrı dilekçesini mahkemeye verdi.
Yapılan ilk iki duruşmada B.Ç’yi CMK hükümleri çerçevesinde Bursa Barosu’ndan görevlendirilen bir avukat temsil etmişti. Mevzuata göre kamu davalarında devleti savcının yanı sıra Muhakemat Müdürlüğü avukatları temsil ediyor. Ancak, davada, kamu davası olmasına rağmen ilk iki duruşmada da Muhakemat Müdürlüğü avukatlarının bulunmadığı öğrenildi.

B.Ç’ye kemik yaşı muayenesi
Mahkeme başvuruyu kabul ederse B.Ç için yeni bir bilirkişi raporu isteyecek.
Bu arada son yapılan duruşmada mahkemenin talep etmesi üzerine dün B.Ç.’ye Muradiye Devlet Hastanesi ’nde kemik yaşı tespiti yapıldı. Kemik grafisi çekilen, diş muayenesi dahil birçok tetkikten geçirilen B.Ç.’nin kemik yaşı, tahlillerin değerlendirilmesi sonucu belirlenecek.
Hastanede yaklaşık iki saat kalan B.Ç. daha sonra kaldığı yurda getirildi. Bu arada küçük kızın İnegöl Devlet Hastanesi’nde dünyaya geldiği ve burada doğum kayıtlarının bulunmadığı belirtildi.
Bursa Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nde devlet tarafından koruma altına alınan B.Ç.’nin yaşadığı olaydan yavaş yavaş kurtulmaya çalıştığı belirtildi. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün Bakan Nimet Çubukçu’nun talebinden sonra B.Ç.’nin geldiği ilk günden bu güne kadar yaşadıkları, ruhsal yapısı ve arkadaşlarıyla ilişkisini içeren geniş kapsamlı dosya hazırlandı. B.Ç. ile ilgilenen ve adının açıklanmasını istemeyen görevli, “Kızımız şoku yavaş yavaş atlatmaya çalışıyor. Rapor konusu açıldığında da ‘Adli Tıp Kurumu’na benim değil H.Ü.’in gitmesi gerekliydi’ diyor” diye konuştu. (Radikal, dha)

http://www.radikal.com.tr/Default.as...&CategoryID=97
Old 01-11-2008, 23:06   #44
üye18332

 
Önemli www.hurriyet.com.tr

Boğazı kesilerek öldürüldü

1 Kasım 2008Turaç TOP- Bahri KARATAŞ/İZMİR, (DHA)



İzmir'in Küçükyalı semtinde bir genç kız, evlerinde boğazı kesilerek öldürülmüş bulundu. Öldürülen genç kızın bir süre önce, babasının kendisine cinsel tacizde bulunduğunu ileri sürerek polise başvurduğu öğrenildi. Genç kızın annesi polise verdiği ifadede, alışverişten dönerken kocasının kanlı elbiselerle apartmandan çıktığını gördüğünü, eve girdiğinde kızının cesedi ile karşılaştığını söylediği öğrenildi.

İzmir'in Konak İlçesi'nde, 20 yaşındaki Emine A., kendisine elle tacizde bulunduğu için polise şikayet ettiği babası 46 yaşındaki Hamit A. tarafından bıçakla boğazı kesilerek öldürüldü. Şah damarını keserek kızını öldüren ve olayın ardından ortadan kaybolan sabıkalı Hamit A'yı polis her yerde arıyor.
Bankadan para çekmek için dışarı çıkan Türkan A., evine döndüğünde eşi Hamit A'nın üzeri kanlı olarak kapıdan çıkıp hızla uzaklaştığını gördü. Eve giren Türkan A., iki gün önce, polise kayıp başvurusunda bulunduğu dün akşam saatlerinde evine dönen 20 yaşındaki kızı Emine A'yı kan gölüne dönen yatakta hareketsiz yatarken buldu.
Türkan A'nın polisi aramasıyla eve gelen ekip, Emine A'nın boğazı kesilerek öldürüldüğünü gördü. Yapılan incelemede genç kızın şah damarının kesildiği, başının gövdesinden ayrılmasına ramak kaldığı saptandı.
Dört çocuğundan kızı Emine'nin vahşice öldürülmesi üzerine sinir krizleri geçiren Türkan A'nın, ifadesi doğrultusunda, Emine A'nın evine döndüğünü öğrenen babası Hamit A. tarafından öldürüldüğü belirlendi. Genç kızın, cenazesi otopsi için nöbetçi savcının talimatıyla İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
POLİSE ŞİKAYETTE BULUNDU
Baba Hamit A'yı yakalamak için polis geniş çaplı soruşturma başlatırken, araştırmada, genç kızın yaşadıkları da ortaya çıktı.
Aslen Mardinli olan ailenin iki kızından biri olan Emine'nin, geçen 10 Temmuz'da, bahçıvanlık yapan babası Hamit A'nın, kendisine elle tacizde bulunduğu iddiasıyla karakola gidip polise şikayette bulunduğu saptandı. Şikayetin ardından ayrıldığı evine zaman zaman dönen Emine A'nın, babası Hamit A. ve ağabeyleri Gaffar A. ile Deniz A. tarafından şikayetinden vazgeçmesi için sürekli dövüldüğü ileri sürüldü. Yaşadıklarına dayanamayan genç kız, iki ağabeyi hakkında da kendisini dövdükleri gerekçesiyle şikayette bulundu. Baba ve iki ağabey, şikayetin ardından polis tarafından her yerde aranıyordu.
SEVGİLİSİ OLDUĞUNU MU ÖĞRENDİ
Olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasına çalışılırken, 1996 yılında ‘uyuşturucu satmak’ ve 2004 yılında ‘adam kaçırmak’ suçundan cezaevine girip bir süre sonra tahliye olan baba Hamit A'nın, yakınlarına, psikolojisi bozuk olduğunu söylediği kızı Emine A'dan dert yandığı öğrenildi.
Hamit A'nın, üç ay önce, gece geç saatlerde çalan cep telefonuna kızı Emine A'nın baktığını, karşısında ilişki yaşadığı sevgilisinin sesini duyunca annesine şikayet ettiğini, annesine yapılanın intikamını almak için cinsel taciz iddiasını ortaya attığını söylediği öğrenildi.
Kızı Emine'yi acımadan öldüren Hamit A'nın bütün bunlara rağmen üniversite sınavlarında başarılı olan kızı Emine'yi polis yapmak istediğini, hatta evlenmek isteyenlere kızının meslek edineceğini belirterek karşı çıktığını anlattığı kaydedildi.
Old 03-11-2008, 13:51   #45
av.sally

 
Varsayılan

Üniversiteli Çağla'yı öldürene ‘gelecek’ indirimi 3 Kasım 2008
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Çağla Arin'i, aşkına karşılık vermediği gerekçesiyle 47 yerinden bıçalayarak öldüren sınıf arkadaşı Hüseyin Z'nin ömür boyu hapis cezası, ‘sanığın geleceği’ üzerindeki olası etkileri de dikkate alınarak 25 yıl 10 ay hapis cezasına indirildi.


Doktor olup emekli öğretmen babasının köyünde hizmet vermeyi hayal ederken karşılıksız aşkın kurbanı olan Çağla Arin'i unutmayan arkadaşları ise, onu sanal alemde yaşattı. Anılardan, mutlu günlerde çekilen fotoğraflara, ona olan sevgilerine kadar tüm duyguların yansıtıldığı sitede, Çağla Arin için şair İlhami Gelen'in yazdığı, ‘Melekler de ölür’ şiirine yer verildi.

Geçen Mart ayında Yenişehir Mahallesi'nde meydana gelen olayda, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 22 yaşındaki Hüseyin Z., iki yıldır tüm girişimlerine rağmen aşkına karşılık vermeyen sınıf arkadaşı 22 yaşındaki Çağla Arin'i 47 yerinden bıçaklayarak öldürüp kendisine engel olmaya çalışan Seda Tunca'yı da yaraladı. Ardından da kendisini kalbinin üstünden bıçaklayarak intihar girişiminde bulundu. Hastanedeki tedavisinin ardından hakkında dava açılan Hüseyin Z., son kez çıktığı Şanlıurfa 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada 25 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

ÖMÜRBOYU, 25 YILA İNDİRİLDİ

Savcının olayı tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet çektirerek işlediği gerekçesiyle ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istediği Hüseyin Z. hakkında verilen cezanın gerekçeli karardaki ayrıntıları, İzmir'de oturan Arin ailesini bir kez daha yıktı. Mahkeme heyeti, genç kızı 47 bıçak darbesiyle öldüren Hüseyin Z'nin, genç kızı tasarlayarak değil, kasten öldürdüğüne kanaat getirerek önce ömürboyu hapis cezası verdi. Mahkeme cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkilerini ve sakıkasız oluşuyla sanığın geçmişi lehine takdiri indirim nedeni kabul ederek TCK 62/1'den, ömürboyu cezayı 25 yıl hapse indirdi. Seda Tunca'yı öldürmeye teşebbüsten ceza verilmesi istemini de yerinde bulmadı. Tunca'nın basit bir müdahaleyle tedavi olabilecek şekilde yaralandığı kaydedildi. Hüseyin Z'ye bu nedenle yaralama suçundan 10 ay hapis cezası verildi. Ailenin avukatlarından Eskişehir Barosu Başkanı Yusuf Yıldırım, mahkemenin verdiği toplam 25 yıl 10 hapis cezası kararının temyizi için Yargıtay'a başvuracaklarını söyledi.

DEHŞET ANLARINI ANLATTI

Davanın duruşmaları sırasında olayın tanıklarının verdiği ifadeler, Hüseyin Z'nin karşılıksız sevgiyle bağlandığı Çağla Arin'e yaşattığı korku ve işkenceyi de gözler önüne serdi. Arkadaşları, üç yıl önce okulda eğitime başlayan Çağla Arin'e karşı aşkla bağlanan Hüseyin Z'nin, ilk aylarda sürekli çiçek ve çikolata gönderdiğini, genç kızın bu davranışlara kızıp aşkına karşılık vermemesi üzerine ise davranışlarını değiştirip sayıları 4 binlere yaklaşan tehdit mesajlarına başladığını söyledi.


Mahkemedeki ifadesinde olay sırasındaki dehşeti adeta yeniden yaşayan Seda Tunca şunları anlattı:
“Çağla evden ayrıldıktan kısa süre sonra yardım çağrısını duydum. Hemen dışarıya çıkıp merdivenleri indiğim sırada Hüseyin'in bir eliyle Çağla'nın boğazını sıktığını diğeriyle de elindeki bıçağı vücuduna sapladığını gördüm. Bu sırada kurtulup dış kapıya doğru kaçmaya başlayan Çağla'yı saçından tutan Hüseyin, bu kez sırtından bıçaklamaya başladı. Durması için arkadan kendisine sarıldığım sırada beni de bıçakladı. Daha sonra peşinden gittiği Çağla'yı tekrar bıçalayan Hüseyin, ardından da kendisini göğsünden bıçakladı.”

SANAL ALEMDE YAŞATILDI

Doktor olup emekli öğretmen babası Gıyasettin Arin'in köyünde insanların dertlerine çare olmayı hayal ederken karşılıksız aşkın kurbanı olan Çağla Arin'i unutmayan arkadaşları ise, onu sanal alemde yaşattı. Anılardan, mutlu günlerde çekilen fotoğraflara, ona olan sevgilerine kadar tüm duygularını yansıttıkları ‘www.caglaarin.com’ sitesinde Arin için yazılanlara da yer verildi.

Çağla Arin'in hayranı olduğu Ferhat Göçer'in şarkılarının fon müziği olarak kullanıldığı sitede, genç kızın kardeşinden arkadaşlarına, üniversitedeki hocalarına kadar tüm sevenleri duygularını kaleme aldı. Şair İlhami Gelen'in Çağla Arin anısına yazdığı ‘Melekler de Ölür’ adlı şiiri de sitede yer aldı.


İlhami Gelen'in, Çağla Arin'in anısına yazdığı şiirin bir bölümü şöyle:

Melekler de Ölür

Vakitsiz dökülür
Anne, Çağla
Çağlalar
Çiçekli bir mevsimde
Herkes yürürken bahara
Ne diye, mevsim hazan
Ellerimizde solgun güller
Yüreklerde kor yangınlar...

Çağlaya Çağlaya
Nasıl kanadı Harran
Ki biter mi çağla
Kanayan Harran’ın
Kavruk topraklarında

Çağla!
İkinci bir ateş yakıldı
Vakit erişmeden
İbrahim’in yurdunda
İkinci bir Zeliha yandı
Nemrut’un ateşinde.
Onların yangınını
Kuşlar söndürdü.
Senin yangının
Hep kor kalacak yüreklerde...

Şimdi bir göl değil
Kanadığın yerlerde,
Kankırmızı güller
Ve sonrası zelal bir nehir
Akar Harran’da...

Biliyorum
Makam-ı İbrahim’de bir gülsün
Bir yanında Zeliha
Diğerinde Züleyha
Ah! Çağla

Hürriyet
Old 03-11-2008, 13:59   #46
av.sally

 
Varsayılan

Ailesi odaya kapattı, nişanlısı tecavüz etti 3 Kasım 2008


Murat ÇINAR/SUŞEHRİ (Sivas), (DHA)



SİVAS’ın Suşehri İlçesi’nde, zorla evlendirilmek istenen ve şiddet gören 16 yaşındaki N.D., polise giderek ailesi hakkında şikayetçi oldu. Talihsiz kızı cinsel ilişkiye zorladıkları öne sürülen baba Yücel D., anne Dursaliye D., hala Selver D. ile tecavüz ettiği doktor raporuyla ortaya çıkan nişanlısı Yaşar Y. tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Suşehri merkezindeki Yalnızbağlar Mahallesi'nde ailesiyle yaşayan N.D., iki ay önce görücü usulüyle 32 yaşındaki Yaşar Y. ile nişanlandı. Ancak N.D., bir süre sonra ailesine Yaşar Y. ile evlenmeyi istemediğini söyledi. Bunun üzerine, annesi 40 yaşındaki Dursaliye D. ile babası 42 yaşındaki Yücel D. ve halası Selver S., kızları N.D.'yi ikna etmek istedi. Sonuç alamayan aile, nişanlısı Yaşar Y.’yi evlerine çağırarak, iddiaya göre kızlarıyla birlikte bir odaya kapattı.

Aile, düğünün yapılabilmesi için gencin, kızlarıyla zorla ilişkiye girmesine izin verdi. Direnen N.D. iddiaya göre tüm çabalarına karşın nişanlısının tecavüzünden kurtulamadı. Buna rağmen evliliği istemeyen N.D. ailesinin şiddetiyle karşılaştı. Dövülen genç kız, merkez polis karakoluna giderek ailesinden şikayetçi oldu.
Şikayet üzerine, baba Yücel D., anne Dursaliye D., halası Selver S., nişanlısı Yaşar Y. ve nişanlısının annesi Mintina Y. gözaltına alındı. Suşehri Emniyet Müdürlüğü’nde işlemleri tamamlanan zanlılar, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Suşehri Adliyesi’ne sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Yücel D., Dursaliye D., Selver S. ve Yaşar Y. ‘küçük çocuğa cinsel istismara sebep olmak, evlenmek amacıyla çocukları cinsel beraberliğe zorlamak ve tecavüz’ suçlarından tutuklanarak Şebinkarahisar Cezaevi’ne gönderildi. Zanlılardan Mintina Y. ise serbest bırakıldı.

Zorla evlendirilmek istenen, bu nedenle cinsel ilişkiye zorlanan ve kendi ailesinin evinde, nişanlısının tecavüzüne maruz kalan N.D.’nin ise Sivas Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı Çocuk Yetiştirme Yurdu’na gönderileceği belirtildi.
Old 03-11-2008, 14:00   #47
av.sally

 
Varsayılan

Daha fazla bu tür ve nev'iden haberler ve özellikle küçük yaşta evlendirilip her türlü şiddete maruz kalan kadın haberleri bu foruma eklemek istemiyorum.
Old 03-11-2008, 14:17   #48
av.sally

 
Varsayılan

13 yaşında taşlanarak öldürüldü


hurriyet.com.tr



Mahkeme tecavüz edenleri değil onu suçlu buldu. 13 yaşındaki kız çocuk stadyumda taşlanarak öldürüldü.


Somali'de yeniden bir vahşet yaşandı. 13 yaşındaki kız çocuğu üç kişi tarafından tecavüze uğradı. Ancak Somali mahkemesi, tecavüz edenleri değil, onu suçlu buldu. Somali'nin Kismayo kasabasında evlilik dışı cinsel ilişkiye girme suçlamasıyla 13 yaşındaki kız çocuğu bir futbol stadyumunda bin kişinin gözü önünde taşlanarak öldürüldü.

Uluslararası insan örgütü Amnesty International'ın açıklamasına göre, İslamcı militanlar tarafından kontrol edilen Kismayo kentinde recm olayı 27 Ekim'de yaşandı. Vahşet sonrası Ayşe adındaki kız çocuğun yaşı 23 olarak açıklanmıştı. Ancak olay sonrası açıklama yapan baba, kızının yaşının 13 olduğunu belirtti.

İnanamıyorum sahidende...
Old 04-11-2008, 11:33   #49
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ailesi odaya kapattı, nişanlısı tecavüz etti!
Genç kızın annesi, babası, halası ve nişanlısı tutuklandı.

03.11.2008 14:02
Sivas'ın Suşehri ilçesinde,kendisinden 16 yaş büyük biriyle evlendirilmek istenen 16 yaşındaki kız, cinsel istismarda bulunduğunu iddia ettiği nişanlısı ile buna aracı oldukları ve kendisini darbettiklerini öne sürdüğü ailesinden şikayetçi oldu.


AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Yalnızbağlar Mahallesi'nde ailesiyle yaşayan 16 yaşındaki N.D. (16) adlı kız, 2 ay önce ailesi tarafından Y.Y. (32) ile nişanlandırıldı. Nişanlandıktan bir ay sonra Y.Y. ile evlenmek istemediğini ailesine ileten N.D'yi, annesi D.D. (40), babası Y.D. (42) ile halası S.S. ikna etmeye çalıştı.

İkna çabalarından sonuç alamayan aile, Y.Y'yi evlerine çağırarak, kızları N.D'yi ikna etmesini istedi. Aile, Y.Y. ile N.D'yi evdeki bir odaya gönderdi. Y.Y'nin burada N.D'ye cinsel istismarda bulunduğu iddia edildi. Daha sonra genç kızın annesi, babası ve halasının da N.D'yi darbettikleri öne sürüldü.

-AİLESİNDEN VE NİŞANLISINDAN ŞİKAYETÇİ OLDU-

N.D. bunun üzerine Suşehri Merkez Karakol Amirliğine gelerek ailesinden ve nişanlısından şikayetçi oldu. Polis ekipleri tarafından genç kızın annesi, babası, halası, nişanlısı ile nişanlısının annesi M.Y. (59) gözaltına aldı.

Polis merkezinde ifadeleri alınan zanlılar, sağlık raporları alındıktan sonra Suşehri Cumhuriyet Savcılığına sevk edildi.

Mahkemeye çıkarılan genç kızın annesi D.D, babası Y.D, halası S.S. ve nişanlısı Y.Y. ''küçük çocuğa cinsel istismar'', ''küçük çocuğa cinsel istismara neden olmak'', ''evlenmek amacıyla çocukları cinsel beraberliğe zorlamak'' ve ''darp'' suçlarından tutuklandı.


http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2008/11/03
Old 05-11-2008, 08:57   #50
av.sally

 
Varsayılan

Teknolojik bekaret kemeri

Teknolojiyi sonuna kadar kullanan iç çamaşırları "bekaret kemerini" hortlattığı gerekçesi ile tepki alıyor.


Teknoloji sınır tanımıyor. GPS teknolojisinin iç çamaşırlarına kadar girmesi feminist çevrelerde büyük tartışma yarattı. Eleştiriler bu sistemin kıskanç kocalar tarafından "modern zamanların bekaret kemeri" olarak kullanılacağı yönünde. Berlin'den bir feminist grubunun lideri Claudia Burghart erkeklerin bu teknolojiyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanacağını iddia etti.



GPS'li iç çamaşırlarının mucidi Brezilya'lı Lucia Lorio ise ürünlerinin günümüzün teknoloji dostu modern kadınını hedeflediğinin altını çizerek bunun bekaret kemeri konsepti ile birleştirilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.



Söz konusu iç çamaşırı serisi bir dantel korsaj, bikini külot ve sahte inciden bir kolye içeriyor. GPS vericisi giysinin korsaj bölümüne yerleştirilmiş durumda. Temel modelinin 500 Sterline satıldığı iç çamaşırlarının "gelişmiş" modelleri için 700 Sterlin isteniyor. Lüks tüketim malzemesi olarak kabul edilen ve kaybolmak istemeyen müşterileri hedefleyen GPS'li iç çamaşırları için dünya çapında boykot kampanyası yapılması planlanıyor.
Old 08-11-2008, 10:25   #51
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Berdele karşı çıkan aileye kurşun


14 yaşındaki bir kızı kaçıran aile, diğer aileye berdel önerdi. Kendisine önerilen 13 yaşındaki kızı kabul etmeyip suç duyurusunda bulunan M.D. tüfekle vuruldu

KIZIMI İSTİYORUM-

S.N.'nin annesi M.N., kızını geri istediğini söyleyerek, “Benim kızım daha çocuk. Kızımı istiyorum. Kızımı Sarayköy'e kaçırdılar. Gerekli şikayetimizi yaptık ama kızım ve onu kaçıran hala bulunamadı. Bize gelip, 13 yaşındaki bir kız çocuğunu berdel teklif ettiler. Ben 13 yaşındaki çocuğu ne yapacağım? Ona da bize de günah değil mi? Jandarma ya da polisin kızımı bir an önce bulmasını istiyorum. Ben doğuluyum, ancak küçük kızların evlendirilmesine karşıyım. 14-15 yaşındaki kızlar daha çocuk sayılır. Ben 20 yaşında evlendim” dedi.

http://www.radikal.com.tr/Default.as...ategory ID=77
07/11/2008
Old 10-11-2008, 11:54   #52
av.sally

 
Varsayılan

Kız yurduna namus baskını


Beşiktaş'ta özel bir kız yurdu yapılan ihbarlar üzerine MEB müfettişleri tarafından incelemeye alındı ve ilginç sorular soruldu. Konu üzerine bugün bir açıklama yapan İl Milli Eğitim Müdürü'nün açıklaması ise 'özrü ise kabahatinden büyük' dedirten cinstendi.


İstanbul Beşiktaş’taki özel bir kız yurdu aylardır Valilik ve Emniyet’e asılsız ihbarlarda bulunan kişinin kâbusunu yaşıyor. İddiaya göre utandıran olay şöyle gelişti: Kimliği belirsiz ihbarcı Valiliğe “Bu yurttaki kızlar hep hamile, yurda giren çıkan hiç belli değil, sarhoş olup sokakta naralar atıyorlar” şeklinde mail attı. Aynı ihbar defalarca 155 hattına da yapıldı.

Art arda gelen ihbarlar üzerine Valilik, Milli Eğitim’i harekete geçirdi. Polis de yurt hakkında inceleme başlattı. Önceki gün yurda önce bir ahlak polisi daha sonra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir görevli gelip iddiaları yerinde inceledi. Milli Eğitim görevlisi, rasgele seçilen 30 kız öğrenciye iddiaları sorup, ifadelerini aldı. Kızlara şu sorular yöneltildi:

1-Yurttaki kızlar hamile mi?

2- Öğrenciler içip içip sokaklarda naralar atıyor mu?

3- Yurda erkekler girip çıkıyor mu?

Üniversite öğrencisi kızlar sorular karşısında büyük şaşkınlık yaşayıp ifade dilekçelerini doldurdu.

ERKEK BİLE YAKLAŞMAZ

İfadesi alınan öğrenciler şunları söyledi: Kaldığımız yurt çok düzgün bir yer. Öyle olmasa ailemiz kalmamıza izin vermez. Akşam saat 23.00’ten sonra içeri girmek, yurtta içki içmek, yurda sarhoş gelmek yasaktır. En ufak geç kalma durumu aileye bildirilir. Bırakın erkek girmesini, yurdun önüne bile erkek arkadaşlarımız yaklaştırılmaz. Bu iddiaların bize sorulması bile çok mantıksız.

BİRİ UĞRAŞIYOR
Yaşanan olaylar en çok yurt sahibi Mehmet Yorgancılar’ı üzdü.

Telefonla ulaştığımız Yorgancılar önce konuşmak istemedi, ardından ağzından şu isyan dolu sözler döküldü: “Biri bizimle uğraşıyor. Bu yapılan üçüncü ihbar. Kaymakamlığa, Emniyet’e gittim. Dedim ki ‘Yurdumu araştırın, asılsız iddiaların sahibini lütfen bulun. Onunla yasa önünde hesaplaşmak istiyorum.’ Milli Eğitim ve polis de haklı olarak ihbarı soruşturuyor”

BEN DE BİR KIZ BABASIYIM

Kendİsİnİn de üniversite öğrencisi bir kızı olduğunu belirten yurt sahibi Mehmet Yorgancılar şunları söyledi: Yurdu kızımız üniversiteyi kazanıp İstanbul’a geldiğimiz için açtık. Yurtta kalan tüm kızlar bizim çocuğumuz. Yurt kayıtlarında kurallarımızı belirten dilekçe imzalatırız. Çünkü bu çocuklar velilerin bize emaneti. Biz onları gözümüzden sakınırken biri saçma sapan iddialar ortaya atıyor. Sanıyorum, Milli Eğitim görevlisi ve polis de bu iddialar karşısında şaşkın. Ama görevlerini yapıyorlar. Bırakın yurda erkek girmesini, beni ziyarete gelen arkadaşlarımı bile yurda almam. Kendi kızım bile yurda geldiği zaman onu öpmüyorum. O derece hassasız.

BAKANLIKTAN TEŞEKKÜR

Milletvekilleri ve müsteşar çocuklarının da güvenli olduğu için yurtlarını tercih ettiği belirten yurt sahibi sözlerini şöyle tamamladı: Yaşanan bu olay beni resmen paranoyak yaptı. Aklım mantığım böyle bir şeyi almıyor. Yetkililerden tek isteğim bu asılsız iddiaları ortaya atan kişiyi bulmaları. Milli Eğitim soruşturması sonucu olayın savcılığa yansımayacağını düşünüyorum.

VELİLER OLDUKÇA MEMNUN

Asılsız ihbarlara maruz kalan yurttan ise şimdi ve daha önce çocukları kalan aileler oldukça memnun. Çocukları eğitim için şehir dışından İstanbul’a gelen aileler, bir karı koca tarafından işletilen yurdu, aile ortamı nedeniyle tercih ediyor. Yurt kuralları titizlikle uygulanıyor.

Disiplinsiz hareketlerde bulunan öğrencinin çıkışı hemen veriliyor. Geç gelen veya bir arkadaşında kalmak isteyen öğrencinin durumu ise anında velisine duyuruluyor.

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜNDEN ŞOK AÇIKLAMA

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, "Beşiktaş’ta bir kız öğrenci yurduna ilçe milli eğitim müdürlüğü görevlilerince
teftiş amacıyla gece baskın yapıldığı" iddiasına ilişkin "Orada, ilçe milli eğitim müdürlüğü görevini yapmıştır" dedi.
AA muhabirinin, bir gazetede yer alan iddiaya ilişkin sorularını cevaplandıran Özer, "söz konusu haberin tamamen saptırma olduğunu" söyledi. Teftişin tam olarak saat kaçta gerçekleştiğini bilmediğini, bu konuda Beşiktaş Kaymakamlığı’ndan rapor istediğini belirten Özer, şöyle devam etti: "Vatandaş kaymakamlığa dilekçe veriyor, şikayette bulunuyor. Dilekçede, o sorulara ait ifadeler de var. Kaymakamlığın görevlendirmesi üzerine de teftiş yapılıyor. Orada, ilçe milli eğitim müdürlüğü görevini yapmıştır. Kaldı ki bu milli eğitime değil, Beşiktaş Kaymakamlığı’na verilen bir dilekçe. Dilekçede belirtilen soruları sormak mecburiyetindedir. Kurum temiz çıkmıştır. Uzaktan yakından dilekçedeki iddialarla alakası yok. İftira edilmiş görünüyor. Milli eğitim görevlileri, teftişe mesai saatleri içinde gider. Yetkililer akşam yurttaysa gider bu sorular sorulur. Gündüz bulunamayan, sadece yatmaya
gelen kişilerin ifadesi de gidilir alınır. Öyle baskın maskın yok. Başlık çok çirkin." Ata Özer, konuyla ilgili bilgi aldıktan sonra yarın yazılı açıklama yapacağını sözlerine ekledi.
Old 12-11-2008, 14:04   #53
üye18332

 
Varsayılan www.hurriyet.com.tr

10 yaşındaki geline ‘yılın kadını’ ödülü


DIŞ HABERLER SERVİSİ Glamour dergisi, gelenekler uyarınca 10 yaşında evlendirilen ancak bunu kabul etmeyip boşanma davası açan Yemenli kızı ödüllendirdi

Amerikan moda dergisi “Glamour”, ailesi tarafından 10 yaşında evlendirildikten sonra geleneklere karşı çıkıp kocasına boşanma davası açarak bütün dünyanın ilgisini çeken Yemenli Nujood Ali’yi “yılın kadını” ödülüne layık gördü.
Dergi, Nujood Ali’nin yanı sıra aralarında Hillary Clinton, Oscar ödüllü sinema yıldızı Nicole Kidman ve Chanel’in kadın CEO’su Maureen Chiquet’in de bulunduğu 10 ünlünün yer aldığı listeden ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı da yılın kadını olarak ödüllendirdi.

Avukata da kutlama
Glamour dergisi, Rice’ın kadın sorunlarını ABD dış politikasının öncelikli konuları arasına soktuğu için ödülü hak ettiğini belirtti. Geleneksel çizgisinden ayrılarak Yemenli küçük gelin Nujood Ali ve kendisini mahkemede savunan avukat Shada Nasser’ı tarihi boşanma davasından dolayı kutlayan dergi, “Nasser ve Ali birlikte öteki küçük kızların erken evlilikten kurtulmaları yolunda çaba gösterdiklerini” belirtti
Old 12-11-2008, 17:01   #54
av.sally

 
Varsayılan

Güldünya Töre, kardeşleri tarafından 2004 yılında öldürüldü…

Şemse Allak, aile tarafından 2002 yılında taşlanarak öldürüldü…

Sevgi Aguş, kocası tarafından 'cilveli konuştu' diye 15 yerinden bıçaklanarak öldürüldü…

Sevim Zarif, 2007 yılında, ayrıldığı kocası tarafından sokakta kurşunlanarak öldürüldü…

Pippa Bacca, 2008 yılında dünya barışı için gelinlikle çıktığı yolculukta Gebze yakınlarında tecavüz edildikten sonra boğularak öldürüldü.

Ayşe Yılbaş, 2008 yılında, boşanmaya çalıştığı kocası tarafından 12 kurşunla öldürüldü …

Kadınlara neler oluyor?

2008 tarihli "Kadına Yönelik Şiddet Araştırması Raporu"na göre Türkiye'de her 3 kadından biri şiddete maruz kalıyor. Her 10 kadından 9'u başka bir şehre/köye, 7'si ailesini ziyarete/alışverişe, 6'sı arkadaş ziyaretine eşinin iznini almadan gidemiyor. Kadınların attıkları her adım erkeklerin iznine tabi …

Emniyet Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı'nın hazırladığı 2006 yılı faaliyet raporunda
72.643 kadının şiddet içerikli suçlardan mağdur olduğu tespit ediliyor. Bu kadınlardan 842'si öldürüldü, yaralanan kadın sayısı 9317, darp edilen kadın sayısı 22.884; 5972 kadın kaçırıldı, 9675 kadın tehdite maruz kaldı. Aile içi şiddet gören kadın sayısı 14.989. 1113 kadın tecavüze uğradı. 2006 yılında 466 kadın intihar etti, intihar girişiminde bulunan kadınların sayısı ise 5852… Ve kayıtlara geçmeyen kadınlar … Kadına yönelik şiddet en yakınından geliyor; eş, sevgili, baba, kardeş…

Kadın cinayetleri birer adi suç değildir, taraflar arasındaki ilişkinin sonucu olarak değerlendirilemez: Kadın cinayetleri politiktir.

Ataerkil sistem içinde kadınlar fiziksel, ekonomik, duygusal, sözel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Bu şiddet, sadece bir kimsenin, diğer bir kimseye uyguladığı şiddet değil, ezenin ezilene uyguladığı sistematik ve politik bir şiddettir. Bu yüzden de buna karşı politik bir mücadele yürütülmelidir.

"Kadının kocası ile cinsel ilişkiye girmek istememesini öldürülmesi için tahrik sayan", "Rus kadınların Türkiye'ye hangi amaçla geldikleri bellidir." diyerek karar oluşturan ve Rus kadına tecavüz edeni cezalandırmayan, dar pantolon giyen kadının öldürülmesinde haksız tahrik indirimi uygulayarak kadına yönelik şiddeti hoşgören hukuk sistemi içinde; bütün tahakküm biçimlerine karşı çıkan muhalif hukukçuların kadına yönelik şiddete ilişkin davalara da politik bir dava olarak yaklaşması, söz söyleme ve duruş sergileme biçimlerini belirlemeleri gerekmektedir. Aksi durum, iddia edilen muhalifliğin erkek egemen zihniyetini hepimize gösterecektir.

Kadın cinayetlerinin politik olduğuna ve buna karşı politik mücadele yürütülmesi gerektiğine inanan, öncelikle kadınların yaşam hakkını savunan kadın avukatlar olarak İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan Ayşe Yılbaş davasını takip edeceğimizi, tüm kadın avukatları bu mücadelede yanımızda görmek istediğimizi duyuruyoruz.



Çağdaş Avukatlar Grubu
Old 12-11-2008, 17:34   #55
av.sally

 
Varsayılan

İşte Türkiye'de kadın erkek eşitliği
Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı yıllık kadın-erkek eşitliği sıralamasında Türkiye 130 ülke içinde 123’üncü sırada yer aldı. Raporda, Birleşik Arap Emirlikleri 105’inci sırada bulunuyor.

Cenevre merkezli Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) her yıl yayımladığı, 130 ülkeyi kapsayan dünyada kadın-erkek eşitliğinin durumu hakkında hazırlanan rapor, kadınların erkeklerle sağlık ve eğitim, ekonomik güç ve siyasi temsil açısından, hangi ülkede ne kadar eşit olduğunu ortaya koyuyor. İlk sıraları geçen yıl olduğu gibi Norveç, Finlandiya, İsveç ve İzlanda’nın aldığı raporda, Çin, ABD ve Fransa’nın net bir ilerleme kaydettiği belirtildi.

Kuzey Avrupa ülkelerinin kadına çalışma hayatında doğum sırasında tanınan haklar, yüksek standartlı eğitim olanakları ve çocuk bakımında devlet yardımı ile liste başında geldiği rapora göre, Kuzey ülkelerinin bile bazı alanlarda mesafe kat etmesi gerekiyor. 1’inci ülke konumunu bu yıl da korurayan Norveç’de dahi durumun mükemmellikten uzak olduğunu hatırlatıyor. Norveçli kadınlar, erkeklerin sahip olduğu ekonomik ve siyasi fırsatlar ile sağlık ve eğitim olanaklarının sadece yüzde 82’sine sahip.

Kuzey ülkelerinin hemen altında ise İngiltere ve Almanya gibi ülkeler yer alıyor ki buralarda daha büyük sorunlara işaret ediliyor. Rapora göre İngiltere ve Almanya bu konuda ileriye değil geriye gidiyorlar.

Dünya Ekonomik Forumu bu durumun faturasını sadece kadınların değil, tüm ekonominin ödeyeceğinin altını çiziyor. Zira nüfusun yarısı gerçek üretim potansiyelini ortaya koyamadığı için ekonomi de bundan olumsuz etkileniyor. Başka büyük ekonomilerin de kadın erkek eşitliğini sağlamada bir hayli mesafe katetmesi gerektiği anlaşılıyor.

Fransa, geçen yıl 51. sırada yer bulurken, kadınların ekonomik ve siyasi hayata katılımında sağlanan gelişmeden dolayı bu yıl 15. sıraya yükseldi.

Çin’de cinsiyetler arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi yolunda önemli ilerlemeler sağlandığı kaydedilen raporda, bu ülkenin geçen yıla nazaran 17 basamak yükselerek 57. sıraya oturduğu ifade edildi.

ABD ise 2007 yılında 31. sırada yer alırken, bu yıl 27. sıraya yükseldi.

Raporda Türkiye 123. sırada gösterildi. Tunus 103, Ürdün 104, Birleşik Arap Emirlikleri 105, Mısır 124, Fas 125, Pakistan 127, Suudi Arabistan 128 ve Yemen 130. sıraya yerleşti.

Söz konusu raporun, eğitim seviyesi, siyasete katılım, sağlık ve yaşam süresi gibi kriterlere bakılarak hazırlandığı ifade edildi.

Hürriyet Gazetesi
Old 12-11-2008, 23:37   #56
üye18332

 
İnceleme www.hurriyet.com.tr

İmam nikahlı eş ve nişanlıya da tazminat hakkı geliyor

12 Kasım 2008



TBMM Adalet Komisyonu’nda Borçlar Kanunu'nda aileyle sınırlı olan manevi tazminat hakkı, tasarıda zarar görenlerin "yakınları" şeklinde genişletildi.

TBMM Adalet Komisyonu’nda 649 maddelik Borçlar Kanunu Tasarısı’nın görüşmeleri devam ediyor.

Komisyon’da, mevcut Borçlar Kanunu'nda 47. maddede yeralan "aile" ile sınırlı olan manevi tazminat hakkı, tasarıda 55. maddede düzenlendi ve zarar görenlerin "yakınları" ibaresiyle değiştirilerek genişletildi.

Uzmanlar "nişanlısı ya da imam nikahlı eşi gazi ya da şehit olan kişi, bu yenilikten yararlanabilecek” değerlendirmesinde bulundular.

TBMM Adalet Komisyonu bugünkü toplantısında 649 maddelik tasarının 34 maddesini daha kabul ederek, 65. maddeye geldi. Komisyonda mevcut yasanın zarar görenlere ve ailelerine tazminatını düzenleyen 47. maddesindeki hükmü genişleterek toplumda önemli sonuçlar doğuracak bir değişikliğe imza attı.

Buna göre, Borçlar Kanunu'nu 47. maddesindeki, “hakimin, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bedensel zarara uğraması veya ölmesi durumunda, zarar görene ya da ölenin 'ailesine' tazminat verilmesine" ilişkin hüküm tasarının 55. maddesinde "ailesine" yerine “yakınlarına” ibaresi getirilerek değiştirildi.

Yeni düzenlemeyle “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecek. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da uygun miktarda manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek."

Düzenlemenin, tazminat talebine ilişkin yenilik içerdiğini belirten uzmanlar, “Başta trafik kazaları olmak üzere, kişilerin gözünü, kolunu, bacağını kaybettiği olaylarda yakınlarına tazminat isteme hakkı getiriliyor. Bir kişi, 'Yakınımın kolu koptu, gözü kör oldu' diye tazminat isteyebilecek.

Beraber yaşayıp aralarında resmi nikah olmayanlardan birisi, birlikte olduğu kişinin yasanın öngördüğü bir olayda zarar görmesi halinde tazminat istemiyle mahkemeye başvurabilecek. Yani nişanlısı ya da imam nikahlı eşi şehit olan kişi, bu yenilikten yararlanabilecek” değerlendirmesinde bulundular.

Öte yandan komisyon yarın da çalışmalarına kaldığı yerden devam edecek.
Old 14-11-2008, 08:22   #57
av.sally

 
Varsayılan

Töre cinayetlerine acil müdahale grubu 14 Kasım 2008


MARDİN/DHA



Töre adı altında işlenen cinayetlerin önlenmesi için sivil toplum kuruluşları ciddi tedbirler almaya başladı.

Töre Cinayetlerini Önleme ve Kadın Potansiyelini Değerlendirme Derneği (TÖDER), Mardin’de bu tür cinayetlerin önlenmesi için ’Ani Müdahale Grubu’ oluşturdu. ’Ani Müdahale Grubu’nda o köyün kanaat önderi, öğretmeni ve imamı da yer alıyor.

TÖRE Cinayetlerini Önleme ve Kadın Potansiyelini Değerlendirme Derneği (TÖDER) Mardin’de töre cinayetlerinin önlenmesi amacıyla 20 köyde "Ani Müdahale Grubu" oluşturdu. Dernek başkanı Zeynep Alkış, ani müdahale gruplarında o köyün kanaat önderi, öğretmen, imam ve hemşiresinin yer aldığını söyledi. Gruplar sayesinde bu köylerde yaşanacak bir olumsuz olayın töre cinayetine dönüşmeden önlemeyi amaçladıklarını anlatan Alkış, şunları söyledi:

"Köylerde yaşanacak bir olumsuz olayda grup bizi bilgilendirecek ve taraflarla bağlantıya geçeceğiz. Bu şekilde töre cinayeti yaşanmadan olaya müdahale etme şansı olacak. Amacımız, yaşanacak olumsuz olayın ölümle sonuçlanmasını engellemektir. Ayrıca belirlenecek köylerde sosyolog üyelerimizin katılımı ile vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla toplantı yapacağız
Old 16-11-2008, 01:28   #58
üye18332

 
Varsayılan

6,5 aylık hamile eşini sokak ortasında öldürdü

15 Kasım 2008
Soner KOCAER/ANTALYA, (DHA)


Kendisini aldattığından şüphelendiği 6.5 aylık hamile eşini sokak ortasında bıçaklayarak öldürdü.


Antalya'da 26 yaşındaki Suat D., kendisini aldattığından şüphelendiği 6.5 aylık hamile eşi 22 yaşındaki Fatma D.'yi sokak ortasında 4 yaşındaki kızı K.'nın önünde bıçaklayarak öldürdü. Dalgakıran'ın karnındaki erkek bebek sezaryenle kurtarıldı.
Bir ay önce polis merkezine giden Suat D., 5 yıl önce evlendiği eşi Fatma D'nin mahallelerindeki kahvenin işletmecisiyle ilişkisinin olduğunu öne sürerek ikisinden de şikayetçi oldu. D., daha sonra çok sevdiği erkek bebeğe hamile eşinden vazgeçemeyeceğini anlayınca barıştı, polis de herhangibir işlem yapmadı.

Suat D., bugün öğle saatlerinde evinde eşiyle yine kendisini aldattığını öne sürerek tartıştı. Dayak korkusundan evden dışarı çıkan eşinin peşinden giden Suat D., sokak ortasında yakalayıp dövmeye başladı. D., hemen sonra yanında taşıdığı bıçakla, kızı K.'nın gözleri önünde eşini 12 bıçak darbesiyle yaraladı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine gelen polis Suat D.'yi gözaltına alırken, çağrılan ambulansla kaldırıldığı Antalya Atatürk Devlet Hastanesi'nde tüm çabalara karşın kurtarılamadı. D.'nin karnındaki bebek ise sezaryenle alınarak kuvöze konuldu. Erkek bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Babasının, annesini gözleri önünde bıçaklamasının şokunu yaşayan minik K. ise akrabaları tarafından götürüldü.
Old 16-11-2008, 18:07   #59
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Harbi ile tecavüz davası





ANTALYA'da 32 yaşındaki M.Ü, 6 yıllık eşi S.Ü ile istemediği halde ters ilişkiye girmek, daha sonra da namluyu temizlemeye yarayan çubukla (harbi) tecavüz etmek suçundan yargılanıyor. Bir yıldır süren davanın duruşması, harbinin gönderildiği Adli Tıp 6'ncı İhtisas Dairesi'nden rapor gelmediği için ertelendi. Olaydan sonra bağırsaklarından 6 operasyon geçirdiğini söyleyen S.Ü., davanın sonuçlanıp tutuksuz yargılanan kocasının ceza alması için gelecek raporu bekliyor.

Güvenlik Mahallesi'nde oturan bir çocuk babası M.Ü, bir yıl önce 27 yaşındaki eşi S.Ü'ye ters ilişki teklif etti. Reddedilen koca, eşini dövüp amacına zorla ulaştı. Fantazisini sık sık tekrarlayan M.Ü., bir gün eve “Arkadaşımın karısı” diyerek getirdiği kadınla da birlikte oldu. Kocasının bu ilişkisini gören kadın, “Ne yapıyorsun, yaptığın ayıp değil mi?” deyince aynı gece yine dayak yedi. O gece de kocasından gelen ters ilişki teklifini reddetti. Ancak, yediği dayağın etkisiyle direnme gücünü yitiren genç kadın ters ilişkiden yine kurtulamadı. Eşinin daha sonra harbi ile fantazi yapmak istemesi S.Ü.'yü çıldırttı. Tüm direnmesine rağmen eşinin bu fantazisinden kurtulamayan S.Ü. bayıldı. Sabah karnındaki sancıyla uyanan talihsiz kadın, yardım istediği komşuları tarafından hastaneye kaldırıldı. Doktorlar S.Ü.'ye bir çubukla tecavüz edildiğini, bu cismin ince ve kalın bağırsaklarda büyük hasara yol açtığı belirledi. Kadının şikayeti üzerine önce kaçan koca, olaydan 10 gün sonra polise teslim oldu. Yatak odasında yapılan aramada ise harbi adı verilen ve tüfek namlusunu temizlemek için kullanılan bir metal çubuk bulundu. Yakalanan koca suçlamaları reddetti, “Eşimin bağırsaklarında daha önceden problem vardı. Ben kesinlikle böyle bir suç işlemedim” dedi.

M.Ü., Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahmesi'nce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakalırken, 13 gün boyunca yoğun bakımda kalan ve bir yıldır aynı sorun yüzünden ızdırap çeken S.Ü. de aşırı derecede zayıfladı. Genç kadın, “Ters ilişkiye girmezsem beni aldatacağını süylüyordu. Çoğu zaman da zorla ters ilişkiye giriyordu. Bu durumu, kızkardeşime ve kocamın ağabeyine anlattım ama durum değişmedi” dedi.

Olaydan sonra bağırsaklarından 6 operasyon geçirdiğini söyleyen S.Ü., davanın sonuçlanıp tutuksuz yargılanan kocasının ceza alması için Adli Tıp 6'ncı İhtisas Dairesi'nden harbi ile ilgili gelecek raporu bekliyor.

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/Son...&b= Harbi
Old 18-11-2008, 01:16   #60
üye18332

 
Varsayılan

'Ayak öptürme davası'

17 Kasım 2008Bahri KARATAŞ/İZMİR, (DHA)
İZMİR'de, özel güvenlik görevlisi 23 yaşındaki Serkan T., 10 ay evli kaldıktan sonra boşanma davası açtığı eşinin, kendisini önce yakınlarına dövdürttüğünü, ardından zorla ayaklarının altını öptürüp özür dilettiğini iddia ederek suç duyurusunda bulundu.


Boşanma davası sürerken Serkan T., ile eşi 20 yaşındaki Çiğdem T., evlilikleri için yeniden bir araya geldi. Çift, mutluluk için ‘devam’ kararı aldı ve Serkan T., davayı geri çekti. Serkan T.'nin avukatı Gani Engin Ulusoy, “Ayak öptürme davasında aşk galip geldi. Aile büyükleri de gençlerin bu kararına saygı duyup onlara destek vermelidir” dedi.

Geçen yıl mayıs ayında dünyaevine giren Serkan T. ve Çiğdem T. çiftinin evliliklerinin ilk ayında geçimsizlik baş gösterdi. Bunun üzerine Çiğdem T. ailesinin evine döndü. Serkan T. de evliliklerinin 10'uncu ayında, “Aramızda sevgi ve saygı kalmadı, evliliğimiz daha fazla sürmesi mümkün değil. Evi kendisi terketmiştir ve evlilik birliğinin yıkılmasına neden olmuştur” yazılı dilekçeyle mahkemeye başvurarak boşanma davası açtı.

Kısa süre sonra Serkan T. eşinin dayısı N.Ö. ve Ö.Ö. ile konuşmak için bir parkta buluştu. Konuşma sırasında yaşanan gerginlik üzerine iddiaya göre parka gelen kayınpeder M.Ç. kendisine yumruk attı. Ardından eşinin ailesinin evine götürüldüğünü, burada Çiğdem T.'nin ayaklarının altı zorla öptürülerek özür diletildiğini, daha sonra otobüs durağına bırakıldığını öne süren Serkan T., savcılığa suç duyurusunda da bulundu.

Boşanma davası sürerken Serkan T., ikinci celse sonrası eşiyle görüştü. Çift bir kez dava evliliklerini yürütmeye karar verdi. Ayrı bir ev tutan Serkan T., üçüncü celse öncesinde boşanma davasını geri çekti. Serkan T.'nin avukatı Gani Engin Ulusoy, “Müvekkilim eşi ile severek evlenmişti. Evliliğin ilk aylarında aralarında uyuşmazlık başlayınca, boşanmak için mahkemeye başvuruldu. Ancak birbirlerini seviyorlardı. Ben de müvekkilime birleşmeleri konusunda uyarılarda bulundum. Kendisini de eşini çok seviyor. Sonunda aşk galip geldiği için mutluyum” dedi.

Avukat Ulusoy, suç duyurusuyla ilgili ise henüz dava açılmadığını belirtti
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadın Haberleri 2006 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 45 26-12-2006 12:07
Kadın Haberleri 2004 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 108 21-12-2006 20:50
Kadın Haberleri 2005 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 19-11-2006 16:22
Kadın Haberleri 2003 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 61 29-12-2003 22:55
Kadın Haberleri 2002 Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 11 11-12-2002 22:46


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10563397 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.