Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kredi kartından haksız yere çekilen paranın iptalinde görevli mahkeme

Yanıt
Old 26-08-2010, 10:38   #1
turkishrock

 
Varsayılan Kredi kartından haksız yere çekilen paranın iptalinde görevli mahkeme

Sayın meslektaşlarım,
Müvekkilin kredi kartından daha önceden hizmet satın aldığı ve kart bilgilerini bilen bir şirket tarafından fazladan para çekiliyor. Müvekkil bir şahıs olup herhangi bir hizmet alması söz konusu değil. Dava hangi görevli mahkemede açılır (tüketici mahkemesi mi yoksa genel mahkeme mi?) ve dava haksız yere para çeken şirketin yanısıra para çekilen bankaya da açılır mı?
Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler...
Old 26-08-2010, 11:55   #2
Aegeus

 
Varsayılan

Selamlar,

Eğer ortada bir sözleşme yoksa, haksız olarak kredi kartından para çeken şirketin bir haksız fiil işlediği kanaatindeyim. Böyle bir durumda genel mahkemeler yetkili olur diye düşünüyorum. Konuya benzer yakın tarihli bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararını da aşağıda gönderiyorum.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/4-61
K. 2010/84
T. 17.2.2010
• MENFİ TESPİT DAVASI ( Taraflar Arasında Sözleşme İlişkisi Bulunmadığı - Uyuşmazlığı Doğuran Asıl Hukuki İlişki "Haksız Fiil"den Kaynaklandığından Eldeki Davaya Genel Hükümlere Göre Asliye Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
• HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN İSTEK ( Menfi Tespit Davası - Taraflar Arasında Sözleşme İlişkisi Bulunmadığı/Davaya Genel Hükümlere Göre Asliye Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
• GÖREV ( Menfi Tespit ve İstirdat İstemi - Taraflar Arasında Sözleşme İlişkisi Bulunmadığı/Uyuşmazlığı Doğuran Asıl Hukuki İlişki "Haksız Fiil"den Kaynaklandığından Eldeki Davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde Bakılacağı )
818/m.41
4077/m.2, 3
ÖZET : Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, "haksız fiil"den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 02.12.2008 gün ve 2008/18 E.-2008/442 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 30.03.2009 gün ve 2009/2369 E.-2009/4648 K. sayılı ilamı ile;

( ... Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı ve davalı tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı, kaybettiği kimlik belgesi kullanılarak davalı bankadan kredi kartı temin edildiğini ve harcamalarda bulunulduğunu; kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine de davalı banka tarafından hakkında takip yapıldığını belirterek, borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

Dava konusu yapılan ve mahkemece de aynı şekilde kabul edilen olguların, 4077 sayılı Yasa'nın 2. maddesi gereğince "tüketici işlemi" ve 3/h maddesi kapsamında "hukuki işlem" olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında 4077 sayılı Yasa'dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Şu durumda uyuşmazlığın, genel hükümler uyarınca ve asliye hukuk mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerekir. Mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.

Davacı, kaybettiği kimlik belgesinin 3. kişiler tarafından kullanılarak, davalı bankadan kredi kartı temin edildiğini ve kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine de davalı banka tarafından hakkında takip yapıldığını belirterek, 21.330.59 YTL borçlu olmadığının tespitine, aylığından kesilen 691,00 YTL’nin ve bu arada kesilecek paranın ticari faizi ile birlikte iadesine, icra takibinin iptaline, %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, ödeme emrinin davacının kendisine tebliğ edildiğini, icra takibine itirazda bulunmadığını, böyle bir dava açmanın iyi niyetli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemece; bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalı banka ile imzalanan kredi kartı sözleşmesindeki imzaların davacıya ait olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Dairece, yukarıda belirtilen gerekçelerle karar bozulmuştur.

Yerel Mahkemece; dava konusu uyuşmazlığın 4077 Sayılı Kanun kapsamında kaldığı, bu nedenle davaya bakmaya Tüketici Mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle ve ayrıca önceki gerekçeler tekrarlanarak direnme kararı verilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Mahkemenin görevi noktasında olup; taraflar arasındaki ilişkinin hukuksal niteliğinin ne olduğu, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde mi, yoksa 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Tüketici Mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, taraflar arasındaki hukuki bağın niteliğinin irdelenmesinde yarar vardır.

Bilindiği gibi; iki veya daha fazla kimseler arasında mevcut olan ve bunlardan birisini diğerine karşı edimde bulunmakla yükümlü kılan hukuki bağa, borç bağı denir. Borç bağı, alacaklı bakımından bir alacak, borçlu bakımından bir borç veya yükümlülüktür ( Andreas Von Tuhr. Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, Cevat Edege çevirisi. 1.cilt. Ankara 1983 s:9 ).

818 sayılı Borçlar Kanunu'nda, "Borçların Teşekkülü" başlığı altında, sözleşmeden doğan borçlar ( md.1-40 ) ve haksız fiilden doğan borçlar ( md.41-60 ) düzenlenmiş; yine aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak, haksız ( sebepsiz ) iktisap ( md.61-66 ) öngörülmüştür.

Bunların dışında, ne hukuki bir işlemde açıklanan bir iradeye, ne de hukuka aykırı bir iradeye dayanmayan, diğer bir ifadeyle, kanundan doğan borçlar bulunmaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse, borçların kaynağı; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz iktisap ya da bir kanun hükmüdür.

Hemen belirtilmelidir ki sözleşme, tek taraflı hukuki işlemden farklı olarak, en az iki irade beyanını içerir, bu irade beyanlarının birbirine uygun ve karşılıklı olması gerekir.

Borçlar Kanunu'nda sorumluluk nedenleri arasında düzenlenen haksız fiil ise hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir.

Borçlar Kanunu'nda, sorumluluğun üçüncü genel kaynağı olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.

Görülmekte olan davada davacı, kaybettiği kimlik belgesinin 3. kişiler tarafından kullanılarak, davalı bankadan kredi kartı temin edildiğini ve kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine de davalı banka tarafından hakkında takip yapıldığını belirterek, borçlu olmadığının tespitine, aylığından kesilen paranın iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Bu haliyle, uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, "haksız fiil"den kaynaklanmaktadır.

Davalı banka ile kredi kartı sözleşmesini akdedenin davacı değil, davacının kimliğini bulan dava dışı üçüncü kişiler olduğunun anlaşılması karşısında, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. Bunun yanı sıra davacının zararı; davalının, hukuka aykırı ve kusurlu eylemi sonucu doğmamıştır.

Yine davalı bankanın, alacağını tahsil için icra takibine girişmesinin bir sebepsiz zenginleşme oluşturmadığı duraksamadan uzaktır.

Şu da eklenmelidir ki, somut olgunun kendine özgü yapısı itibariyle, davalının sorumluluğunu öngören bir kanun hükmü bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, "haksız fiil"den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekir.

Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmadan, yerel mahkemenin direnme kararı vermesi doğru olmamıştır.

O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kredi kartından dolayı açılacak itirazın iptali davasında görevli mahkeme av.h.şahin Meslektaşların Soruları 8 19-04-2012 17:28
Haksız çekilen paranın iadesi. avukat1980 Meslektaşların Soruları 1 30-03-2010 23:03
kredi sözleşmeleri-görevli mahkeme-kredi hayat sigortası günseligonca Meslektaşların Soruları 2 19-08-2009 09:06
itirazın iptalinde görevli mahkeme Av.Zeynep Meslektaşların Soruları 5 07-11-2008 14:10
BDDK: Kredi kartından kesilen aidatlar 'haksız şart' Seyda Hukuk Haberleri 0 04-02-2007 11:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04154992 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.