Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Cmuk 97/2'ye Aykırılık Ve Bekletici Mesele

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-08-2004, 02:00   #1
secretmask

 
İnceleme Cmuk 97/2'ye Aykırılık Ve Bekletici Mesele

Herkese merhaba,
Meslektaşlarıma 2 sorum olacak...Umarım net bir cevap alabilirim.

1-Kollukça yapılan ev ve iş yeri aramasında o mahal ihtiyar heyeti veya komşulardan iki kişi hazır edilmeden (işlem tanıkları) elde edilen delillerin yargılamaya esas teşkil edemeyeceği hususuna ilişkin (CMUK 97/2, 254/2, AY.m.38) elinde emsal Yargıtay kararı olan var mı?

2-Aslında hukuk mahkemesinde sözkonusu olaya ilişkin herhangi bir dava yok iken, ceza mahkemesi yargıcının sanki böyle bir dava varmış gibi yanılgıya düşerek ceza mahkemesindeki dava için hukuk mahkemesindeki davayı ön mesele kabul edip davanın uzaması durumunda (5 yıl geçmesi halinde), zamanaşımından yararlanılabilir mi?Şartları oluşmadığı halde (kararını etkileyecek herhangi bir dava olmadığı halde) ve yanılgıya düşülerek verilen "bekletici mesele" kararının etkisi ne olur?Sanık için lehe bir durum söz konusu olabilir mi?

Cevaplarınızı bekliyorum...
Old 17-08-2004, 15:37   #2
OKoseoglu

 
Varsayılan

1- Sorduğunuz sorunuzla ilgili CMUK 254. maddesine 3842 Sayılı Kanunun 24. maddesi ile şöyle bir ek getirilmiştir: "Soruşturma ve kovuşturma organlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri
deliller hükme esas alınamaz." Prof. Dr. Bahri Öztürk, Uygulamalı Ceza Muhakemesi isimli eserinde bu hükme çok geniş yer ayırmakta olup değişikliğin lafzı sebebiyle delil toplama veya sorgu sürecinde yapılacak en ufak bir hukuka aykırılığın dahi söz konusu delil veya ifadeyi geçersiz kılacağı görüşündedir. Yargıtay'ın ise bu hükmü çok ciddiye aldığına şimdiye kadar rastlamadım. Bunun en büyük nedeni de bizzat 254 maddenin kendisi yani bizim ceza muhakemesi sistemimizdeki delillerin değerlendirilme esası : Mahkeme irat ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaate göre takdir eder.
Bu yazdıklarımdan Yargıtay'ın değişikliğe kararlarında hiç yer vermediği sonucu çıkartılmasın. Örneğin geçtiğimiz dönemde kamuoyunu oldukça meşgul eden ve bazı Yargıtay üyelerinin de adının karıştığı rüşvet soruşturması sırasında telefon dinleme izin prosedürünün hukuka aykırılığından bahisle dinleme sonucu ele geçirilen bilgiler yok sayılmıştı.(!)

2- İkinci sorunuz ise inanılmayacak derecede garip. Savcı veya müdahile rağmen hakimin olmayan bir hukuk davasını bekletici mesele sayması ve tüm yargılama boyunca durumun farkına varmaması tam bir skandal olarak değerlendirilebilir bence.
Burada zamanaşımını dikkatli hesaplamanızı öneririm. Zira TCK Madde 107 - "Hukuku amme davasının ikamesi mezuniyet veya karar alınmasına yahut diğer bir mercide halli lazım gelen bir meselenin neticesine bağlı bulunduğu takdirde mezuniyet ve kararın alınmasına yahut meselenin halline kadar müruru zaman durur denilmektedir." Durmada kesilemedeki gibi bir üst sınır yoktur.
" Suç konusu yer hakkýnda mülkiyet uyuþmazlýðýný içeren ve önmesele yapýlan sonucunun beklenilmesine karar verilen asliye hukuk mahkemesindeki dava dosyasýnýn sonuçlanmasýna kadar zamanaþýmý süresi iþlemiyeceði cihetle, zamanaþýmý süresinin dolduðundan sözedilerek davanýn ortadan kaldýrýlmasýna
karar verilemez."(3.CD, E:1995/5652 K. 1995/6828 T.30.5.1995)


Sanığın bu durumdan nasıl lehe bir sonuç çıkartacağını biraz açarsanız o konuda da yardımcı olmaya çalışırım.
Old 17-08-2004, 19:20   #3
secretmask

 
Varsayılan

Zaman ayırıp cevap yazdığınız için teşekkürler...1.konuya ilişkin olarak: Yazarları İsmail Malkoç (Yargıtay Cumhuriyet Savcısı) ve Mahmut Güler (Yargıtay Tetkik Hakimi) olan CMUK 1. kitapta 97/2.maddenin açıklamasında: " Aramada yargıç veya C.Savcısı bulunmuyorsa o yerin muhtarı ve ihtiyar heyetinde bulunanlar, bunlar da yoksa aranacak kimsenin komşularından iki kişi işlem tanığı olarak bulundurulur ve tutanak onlara da imzalattırılır.(Bu hususun yerine getirilmemesi halinde olası problemler başka bir yayında ayrıntılı olarak açıklanmış).Bulundurma, emredici bir hüküm gereği olduğundan, bulundurma sağlanmadan yapılan arama usule aykırı olacağı gibi, bu aramada elde olunan deliller de hukuka aykırı deliller olabilirler" buyurmuştur.Bununla birlikte Sayın Bahri Öztürk Hocanın görüşünün de bu yönde olduğu ortada.Vekil olduğum davada, ele geçirilen delillerin hepsi sözkonusu aramanın sonucu, başka da bir delil yok ve delilsiz yargılamanın yapılamayacağı-kanunsuz delilin yok hükmünde olduğu ilkeleri uyarınca beraat talep ettim.Ancak konuma uyan yargıtay kararı bulamadım.

2.konu ise sulh ceza mahkemesinde görülen bir dava, dolayısıyla savcılık makamı yok.Ceza Mahkemesinde görülen dava birleştirilmiş bir dava ve kadastro mahkemesinde görülen dava konusu taşınmaza sınır olan bir yere ilişkin orman davası.Yani, Ceza mahkemesinin bekletici mesele yaparak hukuk mahkemesinden çıkacak sonuca göre hüküm vermesini sağlayacak herhangi bir dava yok kadastro mahkemesinde.İşte bu durumda, kadastro mahkemesinde görülen davanın ceza mahkemesinde görülen dava ile aynı yere ilişkin olduğu yanılgısıyla verilen bekletici mesele kararından sonra zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle talepte bulunulabilir mi sanık tarafından?Yanılgı sonucu verilen bekletici mesele kararı zamanaşımını durdurur mu?
Umarım biraz daha açabilmişimdir konuyu...Teşekkürler
Old 18-08-2004, 08:01   #4
OKoseoglu

 
Varsayılan

1- Belki olaya şöyle bir kriter getirilebilir: Arama ve devamındaki el koyma sürecine sanık tarafından itiraz edilmiş, hazırlık soruşturması ve duruşma evresinde verilen ifadelerde arama sonucu el konulan eşya ile olan bağlantı reddedilmiş veya arama/el koyma işleminin icrası ağır bir insan hakları ihlali gerçekleştirilerek yapılmışsa bu surette elde edilen delilin hukuka aykırılığı kabul edilebilir. Ancak sırf ihtiyar heyetininden birilerinin bulunmamasının uygulamada tek başına o delili etkisiz kılmayacağını düşünüyorum.
2- Müvekkilinizin lehine olacak durumun belirlenmesi bakımından; eğer yüzde yüz beraat edeceğini düşünüyosanız hakimi celse sırasında uyararak bekleme kararının kaldırılmasını ve yargılamaya devam edilmesini talep edin. Eğer şüpheleriniz varsa sessiz kalarak davanın mümkün olduğu kadar sürüncemede kalmasını sağlayın.
Yanılgı sonucu verilen (hukuka aykırı) bekletici sorun sayma durumunun sanık bakımından etkisine gelince: Bir kere ceza muhakemesindeki usul kurallarına aykırılık, sanık lehine sonuçlar doğurmuş ve hüküm yalnızca sanık tarafından temyiz edilmişse burada sanık bakımından kazanılmış bir hak vardır. Olayınızda bekletici sorun sayma usulü bir hatadır .Ancak asıl beklirlenmesi gereken sizin müvekkilinizin yararlanabileceği bir avantajın olup olmadığıdır. Bekletici mesele kesme değil, durma sebebi olduğu için müvekkiliniz zamanaşımından faydalanamayacaktır. Tavsiyem TCK 104 ve 107. maddelerini tekrar değerlendirmeniz.
Old 18-08-2004, 18:11   #5
secretmask

 
Varsayılan

1.probleme ilişkin dava 5846 s.Y.ya muhalefet.Yani deliller: bandrolsüz CD, yazıcı, PC, ses sistemi, vs...CMUK ta emredici usulü hükme uyulmadan şahsın konutuna&işyerine giriliyor...Kişinin özel alanına müdahale ediliyor...İşlem tanığı bulundurulmadan gerçekleştirilen aramalarda olası risklerden bahsetmiştim ( bir kitapta geçiyor) : kollukça şahsa hakaret edilebilir, aslında o mahalde olmayan bir suç unsuru özel sebeplerle o mahalle bırakılabilir vs deniyor...Şahıslar arama tutanağını imzalamaktan imtina ediyor bu arada.Sadece kollukça imzalanan bir tutanak mevcut...Sanırım konuya ilişkin bir yargıtay kararı bulamadığım ölçüde karar hakimin takdirine kalacak bir husus...yoruma kalmış gibi durum...

2.problemde yazdıgınız yanıtta kafamı karıştıran bir husus var.Anladığımı yazayım...eğer doğru ise, onaylarsanız memnun olurum.Aslında hiçbir etkisi olmayacak bir kadastro davanın ceza muhakemesinde (hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde) yanılgı sonucu bekletici mesele yapılması durumunda ve aradan 10 yılı aşkın bir süre geçtiğinde ( adil yargılanma hakkı ve dolayısıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği gayet açık bence) sanık zamanaşımı sebebiyle davanın ortadan kaldırılmasını talep ettiğinde talep kabule şayandır, değil mi?Yargıcın yanılgısı, müdahilin gözünden kaçması sonucu gereksiz yere verilen bekletici mesele kararı zamanaşımı süresini durdurmamalıdır, değil mi?
Old 18-08-2004, 19:04   #6
OKoseoglu

 
Varsayılan

1- Olayın FSEK kapsamına girmesi sonuçlarını pratikte değiştirebilir. Şöyle ki FSEK kapsamındaki -özellikle son değişiklikten önceki- cezaların çok ağır olması hakimlerin mahkumiyet hükmünü verme noktasında oldukça isteksiz davranmalarına neden oluyor. Savcılarda da aynı isteksizlik gözleniyor. Öte yandan bu kapsamdaki el koyma ve aramalara hemen hemen daima müşteki firma veya meslek birliği vekili de katılıyor. Dolayısıyla sanıklara tuzaklar kurulması ihtimali sıradan bir arama/el koymaya nazaran çok daha yüksek. Sanığın arama tutanağını imzalamaması, kolluğun da imzadan imtinayı da bir şekilde tespit ettirmemesi ciddi hukuka aykırılıklar. Bu noktaların üzerine ısrarla gidin.
2- Ben , hukuken yanlış da olsa bekletici mesele saymanın zamanaşımını durduracağına inanıyorum. Çünkü zamanaşımı özel hukukta da olduğu gibi bir hak değildir, ortaya çıkmasına sonuçlar bağlanan bir durumdur yalnızca. Aslolan yargılamanın yapılmasıdır ve sanığın hakkındaki hüküm kesinleşene kadar masum olma statüsünde bir değişme yoktur.
Şimdi bu noktada sizin yerinize geçiyorum ve eğer ben bu sanığın vekili olsaydım hangi savunmayı yapardım sorusunu yanıtlıyorum: 107. maddede " diğer bir merciide halli lazım gelen bir meselenin neticesine bağlı bulunduğu takdirde" denilmektedir. Halbuki bekletici mesele sayılan dava ile ceza davası arasında bu anlamda bir bağ yoktur. Yargılamanın yanlış gerekçe ile durmasının yargılamanın başka bir sebeple yapılamamasından hiç farkı yoktur. Bu fiili durum şöyle bir sonucu doğurur: Hukuka aykırı bekletici mesele sayma sebebiyle zamanaşımı durmamış ve işlemeye devam etmiştir. Zamanaşımı, son kesme işlemi olan X işleminden (104. madde sayılan durumlardan tarih itibariyle en sonuncusu )sonra işlemeye devam etmiş ve suç tarihinden itibaren böylece (en çok) yedi buçuk sene geçmiştir ve zamanaşımı dolmuştur.
Old 18-08-2004, 21:33   #7
secretmask

 
Varsayılan

Sayın Köseoğlu, vakit ayırıp cevap yazdığınız için teşekkürler.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dernekler Kanununa Aykırılık berrin leyla Meslektaşların Soruları 3 08-09-2005 14:41
Meslek Kurallarına Aykırılık cerastium Meslektaşların Soruları 0 28-07-2005 16:44
CMUK Tasarısı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 6 05-12-2004 17:03
Anayasaya Aykırılık Sorunu Av.Levent Meslektaşların Soruları 3 02-12-2004 16:30
Bekletici (geciktirici ) sorun ansbach Meslektaşların Soruları 0 17-12-2003 22:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04445505 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.