Tuvalet ihtiyacı en temel ihtiyaçtır; kilit altına alınamaz.

http://www.bugun.com.tr/son-dakika/a...-haberi/652668

"ANTALYA Adliyesi'nde görevli 5 kadın zabit katibi ile Avukat Çiğdem Baysal'ın mahkemelik olmasına yol açan tuvalet tartışmasında, zabıt katipleri hakkında takipsizlik kararı verildi.

Avukat Çiğdem Baysal'ın geçen 15 Nisan'da Antalya Adliyesi'nin 4'üncü katında girdiği tuvaletteki 5 kadın zabıt katibi, Baysal'a, "Burası personel tuvaleti, giremezsiniz" dedi. Baysal ise avukat olduğunu belirterek kabine girdi. Baysal kabindeyken zabıt katipleri, tuvaletin ana kapısını kilitleyerek odalarına döndü. Kabinden çıktığında tuvalette kilitli kalan Avukat Baysal, kapıyı yumruklayarak yardım istedi ve kapının açılmasını sağladı. Tuvaletten çıktıktan sonra zabıt katiplerinin odasına girerek neden kapıyı kilitlediklerini soran Baysal, aynı gün zabıt katipleri hakkında Adalet Komisyonu Başkanlığı ve Cumhuriyet Savcılığı'na yazılı şikayette bulundu. Zabıt katipleri ise kendilerine hakarette bulunup tehdit ettiği iddiasıyla Avukat Baysal'dan şikayetçi oldu.

Çiğdem Baysal, Antalya 4'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında 'hakaret' suçundan beraat etti, 'tehdit' suçundan ise ceza vermeye yer olmadığına karar verildi.

Adliyedeki 5 zabıt katibi hakkında 'hürriyeti tahdit' suçlamasıyla açılan soruşturmada ise 'kasıt görülmediği' gerekçesiyle önceki gün takipsizlik kararı verildi."

Bu nasıl bir şeydir? Anlamak mümkün değil...

Avukat, adliyede tuvalete giremiyor, girdi diye üzerine kapı kilitleniyor? Bu olayda saygı kavramını bir sorgulamak gerekir.

Meslektaşın şikayeti sonuçsuz kalıyor... Kimi kimden koruyor bu adalet?

Bu hususta barolar etkin rol oynamalı. Bunu TBB'ye yazmalıyız. Tuvalet ihtiyacı en temel ihtiyaçtır. Avukat-Hakim-Savcı-Katip-Mübaşir'den öte insani bir ihtiyaçtır. Kimse bu ihtiyacı kilit altına alamaz.

Benim gördüğüm adliyede iki grup var. Birincisi sırtını devlete dayayanlar, maaşlarını devletten alanlar; masanın arkasındaki koltukta oturanlar var birde devletten maaş almayanlar, masanın önünde işini yaptırmak için ayakta dakikalarca bekleyenler var. Avrupa Birliğine gireceğiz diye reform yapıyoruz biraz gelişme var. Ancak memur zihniyeti hala çok değişmedi. Kendilerini vatandaşın üzerinde görüyorlar. Halbuki memur kelimesinin anlamını da bir çoğu bilmez. Memur demek 'emir edilen-emir alan' demektir. Amir de emir veren demektir. Benim bildiğim kadarıyla C.Başkanı,Başbakan ve Hakimler hariç her kamu görevlisi emir alabilir. TCK 6.madde gereği avukatlarda yargılamanın bir ayağıdır. Ancak avukatlar avukatlığın olması gereken yapısı gereği emir almazlar. Almamaları gerekir.
Bu açıdan bakıldığında memurun memurluğunu unutup kendisini sahip veya amir olarak görmesi ve kamu alanlarını sahiplenmeye çalışmasını ona verilen eğitimin yetersizliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.

İnsanlar bir yere , kuruma ,örgüte vb. aidiyet duydukları zaman ait oldukları yerin kendilerine sağladığını düşündükleri ayrıcalıklarını sonuna kadar ve kafalarınca kapsamını genişleterek kullanıyorlar.(olayda meslekdaşımızın maruz kaldığı durum gibi)Buna örnekler çoğaltılabilir , erkek arkadaşlar bilir askerlik yaparken subay tuvaletini kullanamazsınız , bazı üniversitelerde öğretim üyeleri katında tuvalet kullanmak neredeyse hakarete eşdeğerdir ama bütün bunların altında yatan bence arkadaşımızın da belittiği gibi 'insani hislerden yoksunluk' ,'nedensiz kin duymak' (ben avukat olamadım , ben hakim/savcıyım kürsünün arkasındayım herşey benden sorulur tavrı) gibi duygular.Maalesef bu tavırlar öğretimle giderilemiyor, klişe olacak ama 'eğitim şart'.