Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Old 10-10-2010, 01:55   #241
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Yatağın altında yakalandı konut ihlalinden ceza aldı
Kocanın yatak altında çıplak bulduğu erkek “konut ihlali” davasında beraat etti. Yargıtay bozdu: “İhlal var.”

14:23 | 09 Ekim 2010

ANKA

Yargıtay, sevgilisinin evinde yatak altında yakalanan sanıkla ilgili davada, evli bir kadınla ilişki kurmanın aynı zamanda “konut dokunulmazlığını ihlal” olarak değerlendirileceğini vurguladı. Yargıtay, karara gerekçe olarak “böyle bir durumda yaşamın doğal akışına göre kocanın rızasının olamayacağını” gösterdi

DAVAYA konu olan olay şöyle gelişti: Evine erken gelen koca, karısının kapıyı geç açmasından şüphelenerek evi araştırdı ve karyolanın altında yarı çıplak biçimde A.Y.’yi yakaladı. Sanık A.Y. hakkında “konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan dava açıldı. Yerel mahkeme, “kocanın aile reisi olması kuralının kalktığını” belirterek, sanığın konuta sevgilisinin rızasıyla girdiğini ve bu nedenle konut dokunulmazlığını bozma suçunun yasal öğelerinin oluşmadığını kaydetti ve beraat kararı verdi.

YAŞAMIN AKIŞINA AYKIRI Davacı koca, yerel mahkeme kararını temyiz etti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Dairesi, olay gecesi sanığın, sevgilisinin kocasının bulunmadığı sırada sevgilisinin rızasıyla evine girdiğinin anlaşıldığını kaydetti. Ancak böyle bir eylemde “yaşamın olağan akışına göre, kocanın rızasının bulunduğunun düşünülemeyeceğini” ifade eden daire, “konut ihlalinin gerçekleştirilmiş” olduğunu savundu.

KOCANIN HAKKIDaire, evli bir kadınla ilişki kurmanın, evlilikte bağlılık yükümlülüğünü öngören Türk Medeni Kanunu’na, dolayısıyla hukuka aykırı olduğunu ve kocanın haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunun açık olduğunu kaydetti. Daire, bu nedenlerle sanığın beraatine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek yerel mahkeme kararını bozdu.
başka suç oluşmamışsa (ki suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği oluşmamıştır), mevcut yasalar çerçevesinde kdi suçu oluşmamıştır. aksi taktirde eve davet edilen her misafirin tek tek aile bireylerinin rızasını alması gerekir. bu da herhalde hayatın olağan akışına aykırı olur
Old 14-10-2010, 18:52   #242
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Dairesi, olay gecesi sanığın, sevgilisinin kocasının bulunmadığı sırada sevgilisinin rızasıyla evine girdiğinin anlaşıldığını kaydetti. Ancak böyle bir eylemde “yaşamın olağan akışına göre, kocanın rızasının bulunduğunun düşünülemeyeceğini” ifade eden daire, “konut ihlalinin gerçekleştirilmiş” olduğunu savundu.

"Konut dokunulmazlığını ihlal"in gerçekleşmiş olduğu yönündeki kararın, oldukça zorlama bir karar olduğu kanısındayım.

Saygılarımla..
Old 15-10-2010, 11:13   #243
laborlawyer

 
Varsayılan

Ben de zorlama bir karar olduğu; hatta kadının temyiz kuvvetini ayırdetme gücünü temsil kabiliyetini sorgulamaya kadar gidebilecek vahim sonuçları olan bir karar olduğu inancındayım. Bu konu bu arada hukuk haberleri köşesinde bir anabaşlık altında da paylaşılmış.

Saygılarımla,
Old 15-10-2010, 11:26   #244
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

"Evli Birisiyle İlişkisi Olanlar Artık Daha Dikkatli Olacak" başlığı altında da tartışılmış. Ancak
Alıntı:
temyiz kuvvetini
ifadesi sanırım sehven yazıldı. Saygılarımla..

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=54739
Old 15-10-2010, 12:38   #245
laborlawyer

 
Varsayılan

Kesinlikle öyle, her ne kadar terminolojik olarak aynı anlama gelse de; yaygın kullanıma sahip olan ve bize öğretildiği şekliyle "kudretini" olarak değiştiriyorum
Old 15-10-2010, 23:33   #247
Av.Barış

 
Varsayılan

Ekmek arası köfte gaspına 5 yıl hapis cezası

Eskişehir'de köfteci dükkanında işyeri sahibini satırla tehdit ederek iki ekmek arası köfteyi gasp eden bir kişi, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.


Mustafa Kemalpaşa mahallesinde 2 Mart 2007 tarihinde meydana gelen olayda 35 yaşındaki işsiz Ender Ertekin, iddiaya göre akşam saatlerinde gittiği köfteci dükkanında işyeri sahibi 49 yaşındaki Mustafa Kutlay'dan "Param yok" diyerek iki ekmek arası köfte istedi.

Mustafa Kutlay'ın "Parayı almadan köfte veremem" demesi üzerine Ender Ertekin belinden satır çıkarak, "Vermesen elini ayağını keserim" diye tehdit etti.

Ender Ertekin, bu tehdit üzerine Mustafa Kutlay'ın hazırlayıp verdiği iki ekmek arası köfteyi alıp işyerinden uzaklaştı.

İşyeri sahibi Mustafa Kutlay, olayın ardından polisi arayarak şikayetçi oldu. Polislerin yaptığı araştırmada olay yerine yakın yerde bir satır bulundu.

Kaçan şüpheli Ender Ertekin ise geçen yıl yakalanarak çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'gasp' suçundan tutuklu yargılanan Ender Ertekin, çıktığı karar duruşmasında da suçlamaları kabul etmeyerek kendisinin gasp olayına karışmadığını öne sürdü.

Mahkeme heyeti Ender Ertekin'i satırla iki ekmek arası köfteyi gasp etmek suçundan önce 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ardından gasp edilenin maddi değerinin azlığı nedeniyle cezayı 6 yıla, son olarak da sanığın duruşmadaki iyi halini göz önünde bulundurarak cezayı 5 yıla indirdi.
Old 16-10-2010, 10:59   #248
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Ekmek arası köfte gaspına 5 yıl hapis cezası

Eskişehir'de köfteci dükkanında işyeri sahibini satırla tehdit ederek iki ekmek arası köfteyi gasp eden bir kişi, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.


Mustafa Kemalpaşa mahallesinde 2 Mart 2007 tarihinde meydana gelen olayda 35 yaşındaki işsiz Ender Ertekin, iddiaya göre akşam saatlerinde gittiği köfteci dükkanında işyeri sahibi 49 yaşındaki Mustafa Kutlay'dan "Param yok" diyerek iki ekmek arası köfte istedi.

Mustafa Kutlay'ın "Parayı almadan köfte veremem" demesi üzerine Ender Ertekin belinden satır çıkarak, "Vermesen elini ayağını keserim" diye tehdit etti.

Ender Ertekin, bu tehdit üzerine Mustafa Kutlay'ın hazırlayıp verdiği iki ekmek arası köfteyi alıp işyerinden uzaklaştı.

İşyeri sahibi Mustafa Kutlay, olayın ardından polisi arayarak şikayetçi oldu. Polislerin yaptığı araştırmada olay yerine yakın yerde bir satır bulundu.

Kaçan şüpheli Ender Ertekin ise geçen yıl yakalanarak çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'gasp' suçundan tutuklu yargılanan Ender Ertekin, çıktığı karar duruşmasında da suçlamaları kabul etmeyerek kendisinin gasp olayına karışmadığını öne sürdü.

Mahkeme heyeti Ender Ertekin'i satırla iki ekmek arası köfteyi gasp etmek suçundan önce 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ardından gasp edilenin maddi değerinin azlığı nedeniyle cezayı 6 yıla, son olarak da sanığın duruşmadaki iyi halini göz önünde bulundurarak cezayı 5 yıla indirdi.

Olay abartı gibi geldi bana. Gazete haberlerine pek güven olmaz ama burada zaruret halinin şartları oluşmuş gibi görünüyor. Müdafiinin dile getirdiğini varsayıyorum, en kötü ihtimal yargıtaydan döner. Tabii şayet zaruret hali varsa.

Belki de sanık köfteciyi gasp etmek istemiştir, köftecinin parası olmayınca da "Ulan bu kadar suçu boşuna mı işledik" deyip köfteyi alıp kaçmıştır.
Old 17-10-2010, 00:26   #249
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Raşit Tavus

Belki de sanık köfteciyi gasp etmek istemiştir, köftecinin parası olmayınca da "Ulan bu kadar suçu boşuna mı işledik" deyip köfteyi alıp kaçmıştır.

birden meşhur baklava çalan çocuklar aklıma geldi. neredeyse toplumsal kahraman haline gelen çocuklar olmasın sakın!

"baklava pahallıya mal oldu bari köfte deneyelim" demişlerdir.
Old 17-10-2010, 12:08   #250
Nur Deniz

 
Varsayılan

Kıt hukuk mantığımla düşünerek yazıyorum.

Baklava çalmak ayrı şey, düşünelim bir kere, hayati bir ihtiyaç değil. Baklava yemezse kimse ölmez. Yine de verilen ceza, işlenen suça göre mantıksız.

Köfte konusuna gelince, tehdit edilerek alınan her mal bence bu kadar cezayı gerektirir. Ne olduğu önemli değil, 1000 gr altınla, yarım ekmek arası köfte arasında (satırla, öldürmekle tehdit edilerek alınmışsa) fark yoktur.

''Aman canım, köfteymiş.'' diyerek ceza verilmese miydi yani? O zaman toplumda acıkan dalsın köftecilere acıktık vs bahanesi ile ihtiyaçlarını karşılasın, olacak iş mi?
Old 18-10-2010, 11:14   #251
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Ekmek arası köfte gaspına 5 yıl hapis cezası

Eskişehir'de köfteci dükkanında işyeri sahibini satırla tehdit ederek iki ekmek arası köfteyi gasp eden bir kişi, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme heyeti Ender Ertekin'i satırla iki ekmek arası köfteyi gasp etmek suçundan önce 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ardından gasp edilenin maddi değerinin azlığı nedeniyle cezayı 6 yıla, son olarak da sanığın duruşmadaki iyi halini göz önünde bulundurarak cezayı 5 yıla indirdi.

TCK 168/3 neden uygulanmamış acaba?

Baklava çalan çocuklarla bu olay arasında bir benzerlik yoktur.

Benzer bir davamda, bir tek sigara için, elindeki iki bıçağı sallayarak tehdit eden sanığa, 2 yıl, 11 ay,20 gün hapis cezası verilmişti.

Hakim sanığa, "bıçağı bulabiliyorsun, bıçağı sallayacak gücü bulabiliyorsun, sigarayı isteyecek cesareti bulabiliyorsun ama bir tek sigarayı hakkınla bulamıyorsun!" demişti... Katılıyorum...

Kolay Gelsin...
Old 18-10-2010, 11:43   #252
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
TCK 168/3 neden uygulanmamış acaba?

Baklava çalan çocuklarla bu olay arasında bir benzerlik yoktur.

Benzer bir davamda, bir tek sigara için, elindeki iki bıçağı sallayarak tehdit eden sanığa, 2 yıl, 11 ay,20 gün hapis cezası verilmişti.

Hakim sanığa, "bıçağı bulabiliyorsun, bıçağı sallayacak gücü bulabiliyorsun, sigarayı isteyecek cesareti bulabiliyorsun ama bir tek sigarayı hakkınla bulamıyorsun!" demişti... Katılıyorum...

Kolay Gelsin...


Sigara hayatın devamı için temel besin gıdalarından birisi değildir, ama köfte öyledir.

Ayrıca baklava da hayatın devamı için temel besin gıdalarından değildir.
Old 18-10-2010, 12:52   #253
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Raşit Tavus
Sigara hayatın devamı için temel besin gıdalarından birisi değildir, ama köfte öyledir.

Ayrıca baklava da hayatın devamı için temel besin gıdalarından değildir.

Zarurret halini bu kadar geniş tutmanıza dayanağınız nedir?

Haklıysanız, aç kalana, baklava neden temel besin gıdası, olmuyor?

Kolay Gelsin...
Old 18-10-2010, 14:01   #254
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Zarurret halini bu kadar geniş tutmanıza dayanağınız nedir?

Haklıysanız, aç kalana, baklava neden temel besin gıdası, olmuyor?

Kolay Gelsin...


Zaruret hali, klasik suç teorisinin aksine, yeni TCK'nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde, kusurluluğu etkileyen bir neden (mazeret sebebi) olarak telakki edilmiştir. Halbuki, ülkemizdeki ceza hukukçuları arasında yaygın bir şekilde kabul gören klasik suç teorisinde zorunluluk hali bir "hukuka uygunluk nedeni" olarak kabul edilmektedir. (1)


Bir tabiat olayı ya da başka insanların kusurlu veya kusursuz davranışlarının sebebiyet verdikleri hadiseler de, muayyen bir fiile alakalı olarak kişinin irade kabiliyetini etkileyici bir faktör olabilir. (2)

...Böyle bir durumda bir değerler mukayesesinin yapılması gerekir. bu mukayese sonucunda tercih edilen değer şayet feda edilen değere nazaran daha üstün bir değer ise veya en azından eşit düzeyde değerler ise, failin birinci değerin korunması hususunda failin iradesinin etkilenmiş olduğunu kabul etmek gerekir. Bu mukayese normatif bir değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır. (3)

(1) (2) (3)
İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel hükümler, Ankara 2009, sayfa 379, 380, 381.

---------------------

Yeni Ceza kanununu hazırlayanlardan birisi olarak İzzet Özgenç hocanın meseleye bakış açısı bu şekilde. Yeni kanunda benimsenen teori gereğince, hukuka uygunluk sebebi olmaması, zaruret halinin uygulama alanını genişletir. Çünkü hukuka uygunluk sınırlı sayıda olabilir. Ama hocanın burada işaret ettiği "kusurluluğu etkileyen bir neden (mazeret sebebi)" kabul edilirse bu şekilde daha geniş bir uygulama alanı bulur.

İkinci paragraftan çıkardığım sonuç ise, burada zaruret halinin oluşmasına sebep olan davranışın mücbir sebep , kişinin kusurlu veya kusursuz davranışının sebep olabileceği, bu konuda bir kısıtlama yapılmadığıdır.

Üçüncü fıkrada ise zaruret halinin gerçekleşebilmesi için korunan hakların arasında önem sıralamasına gidilmesidir.

Burada şayet şartları uygulayacak olursak. Fail aç kalıyor, aç kaldığı için bir büfeden köfte yağmalıyor. Kişi burada hayatını devam ettirebilmek için açlığını bastırmak zorunda. Durum böyle olunca da açlık hissi kişinin iradesini sakatlıyor. Ve kişi açlık hissini bastırabilmek adına daha az öneme sahip bir kaç liralık bir köfte yağmalıyor.

İzzet Özgenç'in işaret ettiği üzere burada benim nazarımda zaruret hali gerçekleşmiştir. Sigara örneğinde gerçekleşmez, çünkü sigara kullanımıyla hayatın devam ettirilmesi arasında bir fark yoktur.

Sizin sorduğunuz baklava örneği ise, 1980 yıllarında Gaziantep'te bir çocuğun bir kaç kilo Antepfıstığı yağmalamasıdır. O olayda zaruret halinin varlığı tartışmalıdır. Çünkü bir kaç kilo Antepfıstığı yağmalamak (Antepfıstığının kilo fiyatını düşünürsek ve kişinin açlığını bastırma konusunda ne derece az bir etkinliğe sahip olduğunu) zaruret haline girmeye de bilir bence. Gazeteler bunu baklava olarak servis etse de işin aslında yağmalanan mal bir kaç kilo antepfıstığıdır. Ve bahsettiğiniz o olayda da bence zorunluluk halinin şartları gerçekleşmemiştir. Ama bu olayda evet, gerçekleştirmiştir.
Old 18-10-2010, 17:37   #255
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Raşit Tavus
---------------------


İzzet Özgenç'in işaret ettiği üzere burada benim nazarımda zaruret hali gerçekleşmiştir. Sigara örneğinde gerçekleşmez, çünkü sigara kullanımıyla hayatın devam ettirilmesi arasında bir fark yoktur.

Sizin sorduğunuz baklava örneği ise, 1980 yıllarında Gaziantep'te bir çocuğun bir kaç kilo Antepfıstığı yağmalamasıdır. O olayda zaruret halinin varlığı tartışmalıdır. .

Sizin İzzet Hocadan anladığınızla, benim anladığım farklı...

Sayın Tavus, bir gazete haber verecek, siz koltuğunuza oturacaksınız, belinizi yaslayacaksınız, dosyayı görmeyeceksiniz, haberin abartılı olduğunu söyleyeceksiniz, birde oturduğunuz yerden, ne sanığı, ne mağduru, ne de müştekiyi görmeden, "en kötü ihtimalde yargıtaydan döner, zaruret halinin şartları oluşmuş gibi" diyeceksiniz...

Siz bırakın bence, İzzet Hocanın görüşünü, bu olayda ki dayanağınız nedir siz onu belirtin bence...

Ben "1980 yıllarında ki bir çocuğun," birkaç kilo antep fıstığı yağmalama olayını bilmiyorum.

Kaldı ki baklava çalan çocukların da zaruret halinde olduklarını belirtmedim...

Sizin yaptığınızı yapalım, sizin anladığınız şekilde habere göre yorum yapalım. Bakalım haklı mısınız...?

Bir adam köfteciye gelir, çok açtır, açlıktan ölmek üzeredir, "sizin anladığınız biçimde zaruret halindedir"

Haberi abartı bulalım, iki adet köftenin hazırlanmasını beklemediğini, hazır olan köfteyi alıp kaçtığını varsayalım...

"değerler mukayesesi yapalım. Bu mukayese sonucunda tercih edilen değer, feda edilen değere nazaran daha üstün bir değer mi ki ya da eşit düzeyde değerler mi ki failin eylemini hukuka uygun görelim?

Dikkat buyurunuz, köfteciden ekmek değil, köfte almaktadır...

Neden köfte
Old 18-10-2010, 17:52   #256
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Sizin İzzet Hocadan anladığınızla, benim anladığım farklı...

Sayın Tavus, bir gazete haber verecek, siz koltuğunuza oturacaksınız, belinizi yaslayacaksınız, dosyayı görmeyeceksiniz, haberin abartılı olduğunu söyleyeceksiniz, birde oturduğunuz yerden, ne sanığı, ne mağduru, ne de müştekiyi görmeden, "en kötü ihtimalde yargıtaydan döner, zaruret halinin şartları oluşmuş gibi" diyeceksiniz...

Siz bırakın bence, İzzet Hocanın görüşünü, bu olayda ki dayanağınız nedir siz onu belirtin bence...

Ben "1980 yıllarında ki bir çocuğun," birkaç kilo antep fıstığı yağmalama olayını bilmiyorum.

Kaldı ki baklava çalan çocukların da zaruret halinde olduklarını belirtmedim...

Sizin yaptığınızı yapalım, sizin anladığınız şekilde habere göre yorum yapalım. Bakalım haklı mısınız...?

Bir adam köfteciye gelir, çok açtır, açlıktan ölmek üzeredir, "sizin anladığınız biçimde zaruret halindedir"

Haberi abartı bulalım, iki adet köftenin hazırlanmasını beklemediğini, hazır olan köfteyi alıp kaçtığını varsayalım...

"değerler mukayesesi yapalım. Bu mukayese sonucunda tercih edilen değer, feda edilen değere nazaran daha üstün bir değer mi ki ya da eşit düzeyde değerler mi ki failin eylemini hukuka uygun görelim?

Dikkat buyurunuz, köfteciden ekmek değil, köfte almaktadır...

Neden köfte

Sadece iki söyleminizi düzeltip kendi adıma noktayı koyayım. Baklava çalma meselesinin aslını anlattım size. Yani hiçbir şekilde bakalva yağmaladığı için cezalandırılan birisi olmadı hukukumuzda, araştırabilirsiniz, mevzu bahis olan olay antepfıstığı yağmalamaktan dolayı Gazeantep'te 1980lerde vuku bulmuştur. Ayrıca herkesin hukuka ve hukuki olaylara bakış açısı farklıdır kabul edersiniz, dava dosyasını hiçbirimiz görmedik keza ben böyle bir dava olduğundan da şüpheliyim. Ancak gazetede anlatıldığı şekilde yorum yapıyorum, buradaki ölçüt gazetedeki anlatılış biçimi.

Sizin de bahsettiğiniz üzere, kendi adıma, tartışamya burada son veriyorum. Ne dava dosyasını gördük ne de başka bir şeyi.

Esenlikler.
Old 18-10-2010, 22:03   #257
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Raşit Tavus
Sadece iki söyleminizi düzeltip kendi adıma noktayı koyayım. Baklava çalma meselesinin aslını anlattım size. Yani hiçbir şekilde bakalva yağmaladığı için cezalandırılan birisi olmadı hukukumuzda, araştırabilirsiniz, mevzu bahis olan olay antepfıstığı yağmalamaktan dolayı Gazeantep'te 1980lerde vuku bulmuştur. Ayrıca herkesin hukuka ve hukuki olaylara bakış açısı farklıdır kabul edersiniz, dava dosyasını hiçbirimiz görmedik keza ben böyle bir dava olduğundan da şüpheliyim. Ancak gazetede anlatıldığı şekilde yorum yapıyorum, buradaki ölçüt gazetedeki anlatılış biçimi.

Sizin de bahsettiğiniz üzere, kendi adıma, tartışamya burada son veriyorum. Ne dava dosyasını gördük ne de başka bir şeyi.

Esenlikler.

Basında yer alması ile ülkede yankı yaratan "Baklava çalan çocuklar" olayı 1997 yılında olmuş, yargılama da 6-7 yıl sürmüştür.
"Ekmek arası köfte" olayı da bununla (basında yer alış şekli ile) "çalınan/yağmalanan mal ile verilen ceza arasındaki orantısızlık" yönünden benzeşmektedir.
Old 18-10-2010, 22:47   #258
oguzhand0

 
Varsayılan

21 Mart 2000 tarihli Milliyet Gazetesi, 15. sayfasından




Konunun polemiğe dönüşüp fazla uzadığı zannındayım.

Yarın gidip Ağır Ceza Mahkemesi' nde görülen dosyayı da inceleyeceğim, merak ettim...

Son olarak ben de "zaruret hali" için gereken koşulların oluşmadığını düşündüğümü belirterek, bunun konu hakkındaki son mesaj olmasını temenni ediyorum...

Saygılarımla
Old 19-10-2010, 23:29   #259
Av.Barış

 
Varsayılan

AİHM, yargıçlıktan atılan Arzu Özpınar'ı haklı buldu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yargıçlıktan atılan Arzu Özpınar'ın yaptığı başvuruda, ''insan hakları ihlali'' yapıldığına hükmetti.


1972 doğumlu Özpınar'ın yaptığı başvuruyu inceleyen AİHM, ''Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aile ve özel yaşama saygıyla ilgili 8. ve etkili başvuru hakkıyla ilgili 13. maddelerini ihlal ettiği'' görüşüne vardı.

''İşe geç gelme, iş yerinde fazla makyaj ve uygunsuz kıyafetler giymek ve davalarda lehine kararlar verdiği bir avukatla yakın ilişki içine girmek" suçlamalarıyla, bir grup polis ve cumhuriyet savcısı tarafından yapılan şikayetlerin ardından, Özpınar'ın 1997'de başladığı yargıçlık görevine, ''meslek onur ve haysiyetine aykırı'' hareket ettiği gerekçesiyle 2003 yılında son verilmişti.

Özpınar, Türkiye'de yaptığı başvuruların sonuçsuz kalması üzerine 2004 yılında şikayetini AİHM'e taşımıştı.

AİHM, talep başvurusu zamanında yapılmadığı gerekçesiyle, maddi tazminata gerek görmedi.


AA
Old 19-10-2010, 23:31   #260
Av.Barış

 
Varsayılan

Ölüye hakaretten ceza

2009’un ilk günü Ankara’da doğalgaz faciasında ölen gençlerin çıplak olduğunu ima ederek kamuoyunun büyük tepkisini çeken dönemin Başkentgaz Genel Müdürü Veysel Karani para cezasına çarptırıldı.

NTV

ANKARA - Ankara'da 2009'un ilk gününde yaşanan doğalgaz faciası 7 gencin hayatına malolmuştu.

Dönemin Başkentgaz Genel Müdürü Veysel Karani, “Gençlerin hepsi yarı çıplak bir haldeydi” demişti.

Tepki çeken bu sözlerle ilgili yargı süreci tamamlandı.

Kişinin hatırasına hakaret suçundan yargılanan Demir, 2 bin 900 lira para cezasına çarptırıldı.

Yargı süreci iki yıl sürdü.

Yargıç Kürşat Hamurcu, Veysel Karani Demir'i kişinin hatırasına hakaret suçundan 90 gün hapis cezasına çarptırdı.

Suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi ve basın yoluyla işlenmesi nedeniyle cezayı 145 güne çıkarttı. Ancak bu ceza adli para cezasına çevrildi.
Old 20-10-2010, 08:04   #261
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Tamam geri kalmışız,bırakılmışız; ne teknik donanımımız ne idari sorumluluk anlayışımız var.

Vicdan, şeref ve yüreğiniz de mi yok?

O çocukları, o 7 fidanı kimse getiremezken; arsızca söylenen o sözler insanın hala kulaklarında patlıyor!
Old 20-10-2010, 12:41   #262
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Tamam geri kalmışız,bırakılmışız; ne teknik donanımımız ne idari sorumluluk anlayışımız var.

Vicdan, şeref ve yüreğiniz de mi yok?

O çocukları, o 7 fidanı kimse getiremezken; arsızca söylenen o sözler insanın hala kulaklarında patlıyor!

Kesinlikle doğru söylüyorsunuz.
Nedense böyle olaylarda sorumsuz yetkililer olayda kendi sorumluluklarını örtmek için bu tür yollara sıklıkla başvuruyorlar.
Old 22-10-2010, 11:35   #263
Av.Barış

 
Varsayılan

Yargıda rüşvet iddiaları

40'a yakın gözaltı var

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi'ne tahsis edilen araziyle ilgili yargıda rüşvet iddialarına yönelik operasyon yapıldı. İstanbul ve Ankara'da, aralarında 2 Yargıtay üyesi ve 13 avukatın da bulunduğu 40'a yakın isim gözaltına alındı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş hakkında yakalama kararı çıkarıldığı bildirildi.

Bazı meslek örgütü başkanları hakkında yakalama kararı çıkartıldığı iddia edilen operasyonda, emekli yargı mensuplarının da gözaltına alındığı da gelen bilgiler arasında.

HT
Old 22-10-2010, 14:38   #264
oguzhand0

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Yargıda rüşvet iddiaları

40'a yakın gözaltı var

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi'ne tahsis edilen araziyle ilgili yargıda rüşvet iddialarına yönelik operasyon yapıldı. İstanbul ve Ankara'da, aralarında 2 Yargıtay üyesi ve 13 avukatın da bulunduğu 40'a yakın isim gözaltına alındı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş hakkında yakalama kararı çıkarıldığı bildirildi.

Bazı meslek örgütü başkanları hakkında yakalama kararı çıkartıldığı iddia edilen operasyonda, emekli yargı mensuplarının da gözaltına alındığı da gelen bilgiler arasında.

HT
Siteden tanıdık var mıymışki?
Old 22-10-2010, 17:19   #265
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

İkizdere Vadisi için tarihi karar

Çevrecilerin hukuk zaferi...

TRABZON Kültür ve Tabiat Varlıkları’nı Koruma Kurulu, bugün tarihi bir karara imza atarak Rize’nin İkizdere Vadisi’ni Doğal SİT alanı ilan etti. Böylece İkizdere, Anzer ve Ovit yöresinde yapılması planlanan 22 Hidroelektrik Santrali (HES) Projesi rafa kalktı. Bölgenin SİT alanı ilan edilmesi için 2008’den bu yana hukuk mücadelesi veren eski İkizdere Derneği Başkanı Kadem Ekşi, “Bugün HES’lerin pençesinden kurtulduğumuz, yeşili, doğayı çocuklarımıza bırakacağımızın müjdelendiği gündür” dedi.

Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan ve dünyada korunmada öncelikli 200 ekolojik bölgeden biri ilan edilen İkizdere Vadisi’nde yapılması planlanan hidroelektrik santralleri için 2008 yılında İkizdere Derneği öncülüğünde hukuk mücadelesi başlatıldı. Mahkemeler ve bilirkişi incelemeleri sürerken bölgede 4 hidroelektrik santrali yapıldı ve hizmete açıldı. Santrallerden birini de geçtiğimiz aylarda Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hizmete açtı. Bölgede ayrıca 22 hidroelektrik santrali de yer tespitleri yapıldıktan sonra proje onay aşamasına geldi.

KARAR BUGÜN ÇIKTI Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun Bilimsel ve Teknik Kurulları dün İkizdere Vadisi’nde son incelemelerini yaptı. Bugün toplanan kurul, oy birliğiyle İkizdere Vadisi’ni Doğal SİT Alanı ilan etti. Hukuk mücadelesini başlatan eski İkizdere Derneği Başkanı Kadem Ekşi, kurulun bu kararıyla bölgede yapımı planlanan 22 HES projesinin rafa kaldırıldığını belirterek, “Bugün tarihi bir karar alındı. İkizdere ve
Türkiye kazandı. Bugün HES’lerin pençesinden kurtulduğumuz, yeşili, doğayı çocuklarımıza bırakacağımızın müjdelendiği gündür. Uygarlık, medeniyet ve canlı yaşamı kazanmıştır. Kültür Bakanımıza, kurul üyelerine, bize destek olan herkese teşekkür ediyoruz. Bu kararla bölge yeniden ayağa kalkacak turizm yönünden gelişecek” dedi.

Ekşi, İkizdere Vadisi’nin alt kesiminde bugüne kadar 4
HES projesi gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “Ama SİT alanı ilan edilen bölgede hiç başlanmış proje yok. 22 tane planlanıyordu, onlar da rafa kalktı. Kurulun kararı sonrasında artık 2863 sayılı yasa uyarınca bölgede taşocağı açılamayacak, madencilik çalışması yapılamayacak, HES inşaatlarına izin verilmeyecek. Yani eko sistemi ve canlı yaşamını tehdit eden hiçbir yapılaşma olmayacak” diye konuştu.

Rize’de daha önce de Çamlıhemşin İlçesindeki ünlü
Fırtına Vadisi doğal SİT alanı ilan edilmişti. Böylece Fırtına’nın ardından ekolojik yönden önem taşıyan İkizdere Vadisi de HES yapımından kurtulmuş oldu. İkizdere Vadisi’ni kapsayan kararla balıyla ünlü Anzer Yaylası’nda planlanan HES’ler de iptal edildi.

Kaynak:www.milliyet.com.tr (DHA)

--------------------------------------------------------------------------

Koruma Kurulu'nun habere konu kararına çok sevindim. Umarım herhangi bir hukuk dışı müdahale olmaksızın alınan kararın gereği yerine getirilir. Doğanın geri döndürülemeyecek duruma gelmesindense, rüzgar enerjisi başta olmak üzere alternatif enerji kaynaklarına yönelmek çok daha önemli. (Av. E.E.)
Old 22-10-2010, 18:14   #266
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
AİHM, yargıçlıktan atılan Arzu Özpınar'ı haklı buldu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), yargıçlıktan atılan Arzu Özpınar'ın yaptığı başvuruda, ''insan hakları ihlali'' yapıldığına hükmetti.


1972 doğumlu Özpınar'ın yaptığı başvuruyu inceleyen AİHM, ''Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin aile ve özel yaşama saygıyla ilgili 8. ve etkili başvuru hakkıyla ilgili 13. maddelerini ihlal ettiği'' görüşüne vardı.

''İşe geç gelme, iş yerinde fazla makyaj ve uygunsuz kıyafetler giymek ve davalarda lehine kararlar verdiği bir avukatla yakın ilişki içine girmek" suçlamalarıyla, bir grup polis ve cumhuriyet savcısı tarafından yapılan şikayetlerin ardından, Özpınar'ın 1997'de başladığı yargıçlık görevine, ''meslek onur ve haysiyetine aykırı'' hareket ettiği gerekçesiyle 2003 yılında son verilmişti.

Özpınar, Türkiye'de yaptığı başvuruların sonuçsuz kalması üzerine 2004 yılında şikayetini AİHM'e taşımıştı.

AİHM, talep başvurusu zamanında yapılmadığı gerekçesiyle, maddi tazminata gerek görmedi.


AA


İyi olmuş. Hakim hanımı tebrik ederim, hakkını aramak konusunda bazı meslektaşları gibi çekimser davranmadığı için.
Old 22-10-2010, 18:44   #267
oguzhand0

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Oğuzhan Dayar
Siteden tanıdık var mıymışki?
Yargıda rüşvet depremi
İşte İstanbul'da operasyon düzenlenen isimler

HABERTURK.COM

Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı'nın düzenlediği operasyonda aralarında iki yargıtay üyesi ve 13 avukatın da bulunduğu yaklaşık 40 kişi Ankara ve İstanbul'da gözaltına alındı. İstanbul İTO Başkanı Murat Yalçıntaş ve ünlü eğlence mekanı Reina'nın patronu Mehmet Koçarslan hakkında da yakalama kararı çıkartıldı.

Öte yandan Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün yürüttüğü 'rüşvet' operasyonu kapsamında Sakarya'da bir kişi gözaltına alındı. Operasyon kapsamında bir kişinin de arandığı öğrenildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yürütülen operasyon kapsamında Sakarya'da bir şirkette çalışan M.A. evinde gözaltına alındı.

M.A, ifadesi alınmak üzere Ankara'ya götürüldü. Operasyonun Sakarya ayağında ismi açıklanmayan bir kişinin daha arandığı bu kişinin kamu çalışanı olmadığı öğrenildi.

İşte İstanbul'da yapılan operasyonda gözaltına alınan isimler:

Resul Dalkıran (Dünya Ticaret Merkezi Finans Müdürü)
Orkun Osman Bilgi
Serkan Tığlıoğlu (Bir firmanın genel müdürü)
Firuze Karaman
Serap Koç Albayrak
Bülent Akyol
Davut Meydan

Avukatlar:
Kamil Yıldırım
Şevket Çelik
Süleyman Balcı
Şenol Saltık
Nuray Gültekin
Mehmet Osmanoğlu
Old 22-10-2010, 20:38   #268
Av.Barış

 
Varsayılan

Büyük rüşvet operasyonu...

Dünya Ticaret Merkezi’ne tahsis edilen araziyle ilgili bir rüşvet operasyonu başlatıldı.
Yargıda rüşvet iddiası ile İstanbul ve Ankara'da 40 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Yargıtay'dan emekli bir daire başkanı ile çok sayıda avukat, mübaşir ve hizmetliler var.

İstanbul Ticart Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanvekili Şekip Avdagiç, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ın yarın Türkiye’ye döneceğini bildirdi.

12:09 | 22 Ekim 2010

ANKA -İbrahim YILDIZ/İSTANBUL, (DHA)

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’ne ilişkin tahliye davalarında verilen kararın usulsüz olduğu ve "Yerel mahkemelerden Yargıtay’a kadar avukatlar aracılığıyla rüşvetle kararlar alınıyor" iddiasıyla Adalet Bakanlığı’nın başlattığı soruşturma bugün operasyona dönüştü.

Adalet eski Bakanı Mehmet Ali Şahin döneminde Adalet Bakanlığı müfettişlerince başlatılan inceleme, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi ve İstanbul Ticaret Odası yönetiminin yerel mahkemelerden ve Yargıtay’dan rüşvet karşılığı ilişkisiyle lehte karar çıkarttıkları yönünde tespitlere neden oldu.

CNR Fuarcılık’ın Dünya Ticaret Merkezi’den çıkarmak isteyen İstanbul Dünya Ticaret Merkezi yönetimi tahliye davalarını kaybettiği dönemde, Adalet Bakanlığı’na gelen bir ihbar mektubu üzerine, Adalet Bakanlığı, Başmüfettiş Halit Kıvrıl’ı görevlendirdi. Kıvrıl’ın talebi üzerine başlatılan soruşturmada mahkeme kararıyla hakimlerin iletişim bilgileri incelendi ve sonuç ihbarın aksine İDTM yönetiminin rüşvet ilişkisi içinde olduğu yönünde bilgilere ulaşıldı.

-İHBAR MEKTUBUYLA BAŞLADI-

Dünya Ticaret Merkezi’ndeki fuar alanlarından çıkmak istemeyen Ceyda Erem’in başlattığı yargı mücadelesinde, müfettişler tarafından İDTM yönetiminin alınan tahliye kararlarının rüşvet çarkıyla gerçekleştiği yönünde rapor verildi. CNR Fuarcılığın tahliyesi için Bakırköy Adliyesi’nde verilen karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’ne taşındı ve onandı. 2008 yılından itibaren devam eden bu iddiaları araştırmak isteyen Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Ahmet Can, hazırladığı raporda şu ifadelere yer verdi:

"Kurulumuza intikal eden A. Aydın imzalı ihbar mektubunda; Bakırköy hâkimleri A.Ü, U.B ve F.A’nın İstanbul Ticaret Odası ile CNR Fuarcılık arasında devam eden davalarla ilgili olarak rüşvet, kadın temin edilmesi ve uyuturucu ticaretine karışan kişilerle çok yakın irtibat içinde bulundukları ifade edilmiştir. İhbar ciddi görüldüğünden isimleri yukarıda belirtilenlerle inceleme ve soruşturma sırasında tespit edilecek diğer yargı mensupları hakkında, konunun mahallinde Adalet Müfettişliği’nce araştırılması, incelenmesi ve delil elde edildiğinde ilgililer hakkında soruşturulmaya geçilmesi düşünülmektedir."

Bakan Şahin’in oluruyla başlatılan incelemede, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’ndaki tüm yetkilere sahip olan müfettiş Kıvrıl, 22 Mayıs 2008 günü Sincan Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak adı geçen hâkimlerle ilgili iletişim bilgilerinin tespit edilmesi talebinde bulundu.

-TAM AKSİ ÇIKTI-

Adalet müfettişi Kıvrıl, İDTM’nin CNR Fuarcılık hakkında açtığı son tahliye davasının görüldüğü Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi davasının sonuçlanmasına bir ay kala 22 Mayıs 2008 günü Hâkim A.Ü ve diğer yargıçların telefonlarını dinlemeye aldırdı. Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesi 22 Mayıs 2008 günü talebi kabul etti. Ancak bu arada beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, ihbar mektubunda iddia edildiği gibi, CNR Fuarcılık lehine değil, aleyhine "tahliye" kararı verdi. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi de "tahliye" kararını onadı. Bunun üzerine İDTM yönetimi Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü’ne başvurarak tahliye işlemlerini başlattı.

-DİNLEMELERDE ANLAŞILDI-

Tüm bu süreçte incelemesini sürdüren müfettiş Halit Kıvrıl, İDTM yöneticilerinin ve İDTM adına hareket eden avukatların yargıda rüşvet çarkı kurduğunu tespit etti. Aynı konuda yerel mahkemelerin verdiği farklı kararların Yargıtay’da aynı daire tarafından nasıl onandığı Adalet Bakanlığı müfettişi Halit Kıvrıl’ın yaptığı inceleme sırasındaki telefon dinlemeleriyle ortaya çıkarıldı.

Raporda, Ceyda Erem’in rüşvetle karar çıkardığını iddia eden İDTM yetkilerinin, Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Başkanı’na maddi çıkar sağladıkları öne sürüldü. CNR Fuarcılık’ın sahibi Ceyda Erem’le davalı olan fuarın mülk sahibi İDTM’nin Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden lehine çıkan kararın Yargıtay’da onanması için 6. Hukuk Dairesi Başkanı H.E ve 12. Hukuk Dairesi Başkanı M.O.’a 300’er bin TL rüşvet verdikleri, avukatların bu rüşvete aracılık ettikleri iddia ediliyor.



BİLET İPTALİ YOK ÖNE ALMA VAR

ABD'de bulunan İTO Başkanı Murat Yalçıntaş'ın bu haberler üzerine dönüş biletlerini iptal ettikleri iddia edilmişti. Bu iddialara cevap veren İTO Yönetim Kurulu Başkanvekili Şekip Avdagiç, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş'ın Türkiye'ye dönüş biletini iptal ettirdiği haberlerinin gerçeğini yansıtmadığını, Yalçıntaş'ın ABD'de devam eden programını yarıda keserek, uçak biletini öne aldırdığı ve yarın Türkiye'ye döneceğini bildirdi.

Avdagiç, yürütülen soruşturma kapsamında İTO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş hakkında yakalama emri çıkarıldığı iddialarına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugün televizyon ve internet medyasında yayına verilen “Yalçıntaş hakkında yakalama emri çıkarıldı” şeklindeki haberin İTO'yu, camiayı ve iş alemini derinden üzdüğünü ifade etti.

Yalçıntaş'ın her zaman hukuka saygılı, kanuni çizgiden sapmayan, dürüstlüğü ve güvenilirliği ile bilinen bir şahsiyet olduğununu dile getiren Avdagiç, “Sadece İstanbul iş dünyasının değil tüm Türkiye iş aleminin sevgi ve saygısını kazanmış bir kişidir” dedi.

BİLGİSİNE BAŞVURULACAK

Murat Yalçıntaş'nı yurt dışı programı çerçevesinde önce Fransa'nın Başkenti Paris'te düzenlenen SIAL Gıda fuarına katıldığını ve buradan da resmi davetli olarak ABD'nin Başkenti Washington'da düzenlenen Amerika-Türk İş Konseyi (ATC) konferansında konuşmacı olarak yer aldığını hatırlatan Avdagiç, şöyle devam etti: “Bugün medyaya yansıyan konuya ilişkin sayın Başkanımız ile telefonda görüştüm. Böylesi bir olaya adının karışmasından dolayı büyük bir üzüntü ve şaşkınlık içinde olduğunu belirtti. Ayrıca devam eden programını yarıda kesip uçak biletini öne alarak yarın Türkiye'ye döneceğini bildirdi. Benim avukatlarımızdan edindiğim bilgiye göre sayın başkanımız Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında bilgisine başvurulmak üzere emniyete çağrılmıştır.”
Old 22-10-2010, 20:40   #269
Av.Barış

 
Varsayılan

Ayrıntılar netleşmeye başladı.

Birçok kişinin bildiği şeyleri şimdi başka kişilerde öğrenmeye başladı. Bizim bildiğimiz ancak başkalarının bilmediği bazı şeyler kim bilir ne zaman açığa çıkacak!
Old 25-10-2010, 00:22   #270
Av.Barış

 
Varsayılan Kadın hakime bekaret kontrolü

HSYK tarafından meslekten atılınca Türkiye’yi AİHM’de mahkûm ettiren Hâkim Arzu Özpınar, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu ispatlamak için bekâret raporu aldığını söyledi.


Taraf'ın haberine göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 2003’te “fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği ve bir avukatla ilişkisi olduğu” iddialarıyla ihraç ettiği Mersin’in Gülnar İlçesi’nde görev yapan Hâkim Arzu Özpınar, kendini savunmak için ‘bekâret raporu’ almak zorunda kalmış. İhraç kararının ardından işsiz kalan, ailesiyle ilişkileri bozulan Özpınar intihar girişiminde bile bulunmuş.

2003’ten beri hiçbir yerde iş bulamayan Özpınar, şu an geçen yıl kaybettiği babasından kalan öksüz maaşı ile geçinmeye çalışıyor. Dedikodu ve isimsiz ihbar mektuplarıyla meslekten atılan, avukatlık bile yaptırılmayan Arzu Özpınar yaşadıklarını Taraf’a anlattı.

İsimsiz ihbar mektupları
Ankara Hukuk Fakültesi’nden ikincilikle mezun olan Arzu Özpınar’ın henüz 27 yaşında genç bir hâkimken hayatını karartan süreç, son görev yeri Gülnar’da HSYK’ya şikâyet edilmesiyle başladı. Bir davada bazı polisler hakkında mahkûmiyet kararı vermesinin ardından Bakanlığa “Milliyetçi polisler”, “Adliye çalışanları” ve “bir vatandaş” gibi imzalarla gönderilen ihbar mektuplarında Özpınar’ın ‘fazla ruj sürdüğü’, ‘mini etek giydiği’, ‘odasına bir avukatı alıp kapıyı kapattığı’, ‘farklı erkeklerle yemek yediği’ iddia ediliyordu. Şikâyetler üzerine Adalet Bakanlığı’nın, Özpınar’ın meslek hayatındaki ilk soruşturmayı başlatarak görevlendirdiği müfettiş ‘ihraç’ talebiyle hazırladığı raporu HSYK’ya gönderdi.

Her genç kız gibi...
Soruşturmadan bir ay önce terfi alan Özpınar, ardından yaşadıklarını şöyle anlattı: “Mezun olduğum zaman hocalarım kariyerimi akademisyen olarak sürdürmemi istedi. Ancak ben savcı bir babanın kızıydım ve onun gibi aktif görev yapmak istiyordum. O yüzden teklifi geri çevirdim. Önce Erzurum Karaçoban’a, ardından da Gülnar’a tayinim çıktı. Hayatım boyunca unutamayacağım olaylar da bu tayinle başladı.

Annem ve babam boşanmıştı. Annem ve kardeşlerime ben bakıyordum. Bir erkek kardeşim ODTÜ’de okuyordu. 27 yaşında olan her genç kız gibi giyimime kendime özen gösteriyor, makyaj da yapıyordum.

‘Bekaret raporu’ beni yıktı
Hakkımda bir grup polis bakanlığa şikâyette bulunmuş, beni ‘iffetsizlik’ ve ‘namussuzlukla’ suçlamış. Gerekçe olarak da mini etek giymemi, makyaj yapmamı göstermişler. Bir de, bir avukatın sık sık odama girdiğinden, onunla ilişki içinde olduğumdan bahsetmişler. Ben bir hâkimim ve elbette odama avukatlar girebilir. Bundan daha doğal ne olabilir ki. Böyle bir ilişki yaşamadım. Ancak yaşasam dahi bu benim özel hayatım. Kurul özel hayata müdahale eden bir ahlak polisi gibi karar verdi.

Bakanlığın gönderdiği müfettişe, suçlamaların asılsız olduğunu ispatlamak için ‘bekâret raporu’ almak zorunda kaldım. En ağırıma giden, onurumu kıran ve beni ömür boyu hiç kurtulamayacağım bir bunalıma sürükleyen de bu oldu.

O tarihe kadar hakkımda hiçbir disiplin soruşturması açılmamıştı. Sicili tertemiz, hukuk fakültesini başarıyla tamamlamış genç bir hâkim için kurul, direkt uyarı, ikaz veya kınama kararı vermeden ihraç kararı aldı.

İddiaları değerlendiren Kurul’un o dönemki Başkanı, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Başkanvekili ise Alâeddin İsaoğlu’ydu. Durumumun görüşüldüğü toplantıya Cemil Çiçek katılmamış, İsaoğlu ise karara muhalefet şerhi koymuş. Ancak çıkan karar dörde karşı beş oyla ‘ihraç’ olmuş.

Sadece işimi değil, ailemi de kaybettim
Kurulun namusuma, onuruma dil uzatarak, beni şerefsizlikle suçlayarak böyle bir karar vermesi ailemi ve bütün çevremi kaybetmeme neden oldu. Babamla uzun yıllar küs kaldık, ölmeden bir-iki sene önce barıştık. Annem ve kardeşlerimle de aram bozuldu. O dönemden sonra yalnız yaşamaya başladım. Yıllarca işsiz kaldım.

Bunalıma girdim. Ailem ruh halini görünce uğradığım haksızlığı anladı. Yanımda olup bana moral vermeye çalıştılar. Geçinmem konusunda yardımcı oldular.

Bir yakınım sigortamı yatırdı. Yıllardır evden dışarı çıkmıyorum. Hayata küstüm. Şu an da yalnız yaşıyorum.

İntihar etmek istedim
İhraç kararının ardından hukuk büroları ve çeşitli yerlere iş başvurusunda bulundum. Ancak her kapı yüzüme kapandı. Düşünsenize, HSYK gibi bir kurum sizin ‘namussuz’ olduğunuza ‘karar’ vermiş, ‘şerefsizlikle’ suçlamış. Gittiğim her yerde ‘iyi biri olsa atılmazdı’ düşüncesiyle iş vermediler.

AİHM’de açtığım davayı kazanmak bile beni rahatlatmaya yetmedi. Düşünsenize ilişkiniz olmadığını en utanç verici aşağılayıcı bir biçimde ortaya koyuyorsunuz. Bekaret raporu alıyorsunuz. Buna rağmen ihraç veriliyor. O raporu alırken yaşadıklarımı anlatamam, içimde yanan ateşi hiçbir netice söndüremez. Namusuma leke sürdüler. Beni ‘rüşvet aldı’ diye ihraç etseler bu kadar üzülmezdim. O dönem intihar girişiminde dahi bulundum. Keşke böyle bir karar verip beni lekeleyeceklerine tabancayla vursalardı.

Haysiyetimi ve mesleğimi istiyorum
Meslekten ihraç edildiğim dönem HSYK kararlarına itiraz yolu kapalıydı. Üstelik itiraz etsem dahi, itirazı yine o kararı veren kurulun üyeleri değerlendiriyordu. Artık HSYK kararlarına itiraz yolu açıldı. Bu, geçmişte benim gibi mağduriyet yaşayanları kapsar mı bilmiyorum. Ama bu konuda derhal bir yasa çıkarılmalı. Sadece haksız yere incitilen haysiyetimi ve iftiralar yüzünden elimden alınan mesleğimi istiyorum.”

AİHM’de açtığı davayı kazandı
Arzu Özpınar’ın meslekten atılmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) açtığı “özel yaşama saygı” ve “HSYK kararlarına yargı önünde itiraz” davasını kazandı.

AİHM tarafından önceki gün açıklanan kararda, Özpınar’ın özel yaşam tarzı gerekçe gösterilerek meslekten ihraç edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “özel hayatın ve aile hayatının korunması”yla ilgili maddesine aykırı olduğuna hükmedildi.

Mahkeme, HSYK kararlarına karşı Türk mahkemeleri önünde itiraz hakkı olmamasının ise sözleşmenin yargı önünde etkili başvuru hakkıyla ilgili maddesine aykırı olduğu sonucuna vardı. Gerekçeli kararda, Türk hükümetinin dava hakkında gönderdiği savunmada HSYK’yı “bağımsız bir kurum” olarak tanımladığı da not edildi. Özpınar, tazminat talebinde bulunmadığı için AİHM maddi veya manevi tazminata hükmetmedi.


(Taraf)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05684400 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.