Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay 6. H.D Kararları - Borçlar Kanunu - 6570 Sayılı Kanun

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-04-2009, 14:57   #1
justicewarior

 
Mutsuz Yargıtay 6. H.D Kararları - Borçlar Kanunu - 6570 Sayılı Kanun

Merhabalar değerli meslektaşlarım ;

Aşağıda verdiğim kararlara örnek karar metinleri arıyorum yardım ederseniz sevinirim.Tüm aramalarıma rağmen yeni içtihatlar bulamadım.
Umarım Yardım edersiniz....[FONT='Arial Narrow','sans-serif'].[/font]

1-) ''Arsa Niteliğindeki taşınmazların 6570 sayılı kanunun kapsamı dışında kaldığı meydandadır.''

Aynı Şekilde ;

2-) ''Sözleşmeyle arsa olarak kiralanan yere sonradan onun kullanma şekli itibarı ile kiracı tarafından tesis yapılsa dahi, bu hal kiralananın arsa niteliğini ortadan kaldırmaz ve 6570 sayılı kanun hükmü uygulanmaz ''

Aynı Şekilde ;

3-) ''Arsa'nın kira sözleşmesinde ne amaçla kullanılacağı hususunun açıklanmasının, kiralananın ''Arsa'' olma niteliğini değiştirmeyeceği meydandadır. ''

Aynı Şekilde ;

4-) ''Arsa olarak kiralanan taşınmazın içine daha sonradan bina yapılmasının, taşınmazın 6570 Sayılı yasanın kapsamına girmesi sonucunu doğurmayacağı meydandadır. ''

Aynı Şekilde ;

5-) '' Sözleşmeyle arsa olarak kiralanan yere sonradan onun kullanma şekli itibarıyle kiracı tarafından tesis yapılsa dahi, bu hal kiralananın arsa niteliğini ortadan kaldırmaz ve 6570 sayılı Kanun uygulanmaz.''

Bu maddeler halinde açıkladığım konularla ilgili olarak Yargıtay 6.HD karalarına ihtiyacım var.

Yardım ederseniz çok sevinirim.

Saygılar , İyi Çalışmalar....
Old 12-04-2009, 19:24   #2
korayoz

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/6-181

K. 2005/208

T. 30.3.2005

• TAHLİYE DAVASI ( Başlangıçta Boş Arsa Olarak Kiralanan Yere Tarafların Ortak İradeleriyle Ve Sözleşmede Güdülen Amaç Çerçevesinde Sabit Bir Yapı Yapılmış İse Uyuşmazlığın 6570 Sayılı Yasaya Göre Çözümleneceği )

• BOŞ ARSA OLARAK KİRALANAN YERE BİNA YAPILMASI ( Başlangıçta Boş Arsa Olarak Kiralanan Yere Tarafların Ortak İradeleriyle Ve Sözleşmede Güdülen Amaç Çerçevesinde Yapılması/Tahliye Davası - Uyuşmazlığın 6570 Sayılı Yasaya Göre Çözümleneceği )

• UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK OLAN YASA ( Tahliye Davası - Başlangıçta Boş Arsa Olarak Kiralanan Yere Tarafların Ortak İradeleriyle Ve Sözleşmede Güdülen Amaç Çerçevesinde Sabit Bir Yapı Yapılmış İse 6570 Sayılı Yasaya Göre Çözümleneceği )

• YETKİSİ OLMADAN KİRACININ BOŞ ARSAYA BİNA YAPMASI ( Başlangıçta Boş Arsa Olarak Kiralanan Yer/Tahliye Davası - Uyuşmazlığa Borçlar Kanunu Hükümleri Uygulanacağı )

6570/m.1,7

818/m.256

ÖZET : Başlangıçta boş arsa olarak kiralanan yere, tarafların ortak iradeleriyle ve sözleşmede güdülen amaç çerçevesinde sabit bir yapı yapılmış ise, taraflar arasındaki uyuşmazlık 6570 sayılı Yasaya göre çözümlenmelidir.
Boş arsa olarak kiralanan yere, kiracının kendisine tanınmış açık bir yetki olmaksızın bina yapmış olması halinde taraflar arasındaki uyuşmazlığa Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
DAVA : Taraflar arasındaki "Tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.12.2003 gün ve 2003/1081-1460 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 27.4.2004 gün ve 2004/3092-3194 sayılı ilamı ile,
( ... Taraflar arasındaki uyuşmazlık kiralananın Borçlar Kanununun adi kiraya ilişkin hükümlerine mi, yoksa 6570 Sayılı Yasaya mı tabi olduğu noktasındadır. Kiralanana ait 1.8.1999 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesinde kiralanan yer 9 m2 lik boş, açık alan olarak belirtilmiştir. Kira sözleşmesindeki bu belirtmeye göre kiralanan Borçlar Kanununun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabidir. Sözleşme kurulduktan sonra kiralanan yer üzerine kiracı tarafından yapı yapılmış olması sözleşmenin bu niteliğini değiştirmez. Uyuşmazlığın Borçlar Kanununun adi kiraya ilişkin hükümleri ve sözleşme hükümleri birlikte değerlendirilerek çözümlenmesi ve ona göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olduğundan hükmün bozulması kap etmiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir.
A-DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı vekili, davacı Kurumun Çınarlı Dispanseri bahçesindeki 9 m2'lik arsanın 1.8.1999 tarihli kira sözleşmesiyle davalıya kiralandığını, sözleşmede davacının arsa üzerine polyester seyyar kabin yapacağının ve bunu büfe olarak kullanacağının belirtildiğini, sözleşme eki özel şartların 11. maddesinde de, tahliye anında kabin sökülerek yerin eski haliyle tesliminin öngörüldüğünü; Yargıtay kararlarına göre, arsa olarak kiralanan yere sonradan musakkaf bina yapılsa dahi, kiralananın sözleşmedeki arsa vasfının değişmeyeceğini, davacının sözleşmeye ve Borçlar Kanunu hükümlerine uygun 24.6.2003 günlü ihtarnamesine rağmen kiralanan yerin davalı tarafından tahliye ve teslim edilmediğini ileri sürerek, akdin feshi ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı Doğan Köse vekili, dava konusu büfenin musakkaf olup, 6570 Sayılı Kanuna tabi bulunduğunu; sözleşmenin 11. maddesi gereğince, davalının kiralanan yeri 6. maddede belirtilen şekilde sözleşmede yazılı gaye için kullanıma elverişli hale getirebilmek amacıyla, özel şartname eki'nin 1. maddesi çerçevesinde davacı Kurumun onayını da alarak, tüm yasal prosedürleri tamamlamak suretiyle musakkaf bir büfe inşa ettiğini ve bu haliyle hiçbir uyuşmazlık çıkmadan, sözleşmede belirtilen şekilde büfe olarak işlettiğini; taraflar arasındaki sözleşmenin düzenlenmesi sırasında, her iki tarafın ortak iradesinin boş alan üzerine tesis edilecek büfenin işletilmesine yönelik olduğunu, bu durumun sözleşmenin 6. Maddesi ile de teyit edilerek hüküm altına alındığını, ayrıca taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 1.8.2000 tarihinden itibaren süresiz kira akdine dönüştüğünü, Borçlar Kanunu'na dayanılarak tahliye talebinde bulunulmayacağını, olayda 6570 Sayılı Kanun hükümleri ile Borçlar Kanunu'nun buna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanması gerektiğini, 6570 Sayılı Kanun'un 7. maddesinde kiralayanın tahliye isteyebilmesi için aranan koşulların dava konusu olayda gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel Mahkeme, kira sözleşmesinde, kiracının yapacağı büfenin tümüyle sökülüp, yerin boş arsa olarak teslim edileceği yönünde bir hüküm bulunmadığı, davalı tarafından davacının muvafakati ve Belediyenin onayıyla inşa edilen yapının sabit temel sistemine sahip, sökülüp götürülmesi mümkün bulunmayan, musakkaf nitelikte bir yapı olduğunun bilirkişi raporuyla belirlendiği, bu durumda, sözleşmenin musakkaf nitelikteki büfeyi konu alması nedeniyle, uyuşmazlığın 6570 Sayılı Kanun hükümlerine göre çözülmesi gerektiği, Borçlar Kanunu çerçevesinde feshi ihbar yoluyla tahliyenin istenilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME:
Davacı vekilince, arsa niteliğiyle kiralanan yere sonradan kiralayanın tanıdığı yetkiye dayalı olarak ve musakkaf nitelikte dahi olsa bina yapılmasının, kiralananın arsa niteliğini etkilemeyeceği iddiasıyla temyiz edilen karar. Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayarak önceki kararında direnmiş, direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
E-MADDİ OLAY
Taraflar arasında ihale sonucunda düzenlenen 1.8.1999 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesiyle, davacı Kurum bünyesindeki Çınarlı Dispanseri bahçesinde bulunan 9 metrekarelik boş alan, büfe olarak kullanılmak üzere davalıya kiralanmıştır. Kiralanan boş alana davalı tarafından davacı Kurumca da onaylanan projeye uygun şekilde büfe yapıldığı, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinin de alındığı çekişmesizdir. Davacı, davalıya gönderdiği 24.6.2003 günlü ihtarnamede, sözleşme süresi 31.7.2003 tarihinde sona erecek olan kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğini bildirerek, kiralanan yerin, ek Hususi Şartnamenin 11. maddesi doğrultusunda mevcut haliyle boş olarak Kuruma teslim edilmesini istemiş, aksi takdirde tahliye davası açılacağını ihtar etmiştir, ihtarname davalıya 25.6.2003 günü tebliğ edilmiştir.
F-GEREKÇE
Davalının da imzaladığı ihaleye ilişkin "Özel Şartname Eki"nin 1. maddesi "...9 metrekarelik açık alana yapılacak büfe için ekli projede örneği bulunan cam elyaftan ( polyester ) seyyar kabin kiracı tarafından konulacaktır..." hükmünü taşımaktadır. Sözleşmenin Hususi Şartlar bölümünün 11. maddesinde "Kurum'un izni alınarak ve her türlü masrafı kendisine ait olmak koşuluyla yapılacak tadilat, kiralık yerin tahliyesi anında kurum tarafından yerinde kalmasına izin verilmediği durumda kiracı tarafından sökülerek kiralık yer eski haliyle Kurum'a teslim edilecektir. Şayet Kurum bu tadilatın kaldırılmasını İstemezse kiracı bedelsiz olarak Kuruma terk edecektir. Kiracı bundan dolayı hiçbir hak ve tazminat talebinde bulunamayacaktır." hükmü bulunmaktadır. 10. Madde ise "Kurumumuzun ihtiyacı doğrultusunda Kurum sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmeye yetkili olup, belirtilen tarihte kantin boş olarak teslim edilecektir. Kiracı bu hükmü peşinen kabul ve taahhüt eder" şeklindedir. Büfeye ilişkin yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi ve diğer belgeler davalı vekilince dosyaya sunulmuştur. Yapı kullanma izin Belgesine göre, söz konusu büfe, tuğladan ve karkas yapı sistemiyle yapılmıştır.
Yargılama sırasında keşif yoluyla alınan 4.11.2003 günlü bilirkişi raporunda, kiralanan boş alan üzerinde projeye uygun olarak tuğladan, yığma tarzda, alüminyum doğramalı, üzeri kiremit kaplı, seramik döşemeli, dış cephesi mineral sıvalı 10.69 metrekarelik inşaat alanına oturan, sabit bir temel sistemine sahip, sökülüp götürülmesi mümkün olmayan, musakkaf ( örtülü ) nitelikte bir büfenin yapılmış olduğu belirtilmiştir.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, boş arsa olarak kiralanan yere, sonradan kiracı tarafından, sözleşmede tanınan yetkiye dayanılarak, sözleşmedeki kullanım amacına uygun şekilde ve kiralayanın da onayıyla büfe yapılmış olmasının, kiralananın arsa niteliğini etkileyip, etkilemeyeceği; buna bağlı olarak da, tahliye konusunda Borçlar Kanunu hükümlerinin mi, yoksa 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerinin mi uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi. 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun, sadece belediye sınırları içerisinde ve musakkaf ( örtülü ) nitelikte olan taşınmazlarla, ilgili kira sözleşmelerine ilişkin düzenlemeler içermekte ve kapsamındaki kira sözleşmeleri yönünden, salt kira süresinin bitmiş olmasının tek başına tahliye nedeni olarak kabul etmemekte; Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ilişkin olarak öngördüğü tahliye nedenlerinin dışında, kendine özgü, başka nedenlerin varlığını tahliye için koşul olarak öngörmektedir.
Bu noktada önemle belirtilmelidir ki; Yargıtay'ın sapma göstermeyen uygulamasına göre, sözleşme anındaki durumu itibariyle 6570 sayılı Kanun kapsamında bulunmayan bir taşınmazla ilgili olarak kira sözleşmesi düzenlendikten sonra, kiracının, o yönde kendisine tanınmış açık bir yetki olmaksızın, musakkaf ( örtülü ) nitelikte de olsa, taşınmaz üzerine bina yapmış olması, kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez; sonradan yapılan örtülü binaya rağmen, sözleşmeye konu taşınmaz. Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ilişkin hükümleri kapsamında kalmaya devam eder.
Ne var ki, somut olayda. 1.8.1999 günlü sözleşmeyle boş arsa olarak kiralanan yere, sözleşmede tarafların birlikte amaçladıkları kullanım şekline uygun olarak, davalı kiracı tarafından, sözleşmede kendisine bu yönde açıkça tanınan yetkiye dayalı olarak, kiralayanın onayından da geçen proje çerçevesinde. Belediyeden inşaat ruhsatı alınmak suretiyle, sabit temel sistemine sahip, sökülüp götürülmesi mümkün olmayan, musakkaf ( örtülü ) nitelikte bir büfe yapılmış, iskan izni de alınıp büfe olarak işletilmiş; davacı kiralayan da, tahliye konusundaki 24.6.2003 günlü ihtarnamesine kadar, bu yönde herhangi bir uyuşmazlık yaratmamıştır.
Bu durumda, başlangıçta boş arsa niteliğinde olan kiralananın, tarafların ortak iradeleriyle ve sözleşmede güttükleri amaç çerçevesinde bu nitelikten çıktığı; 6570 Sayılı Kanun kapsamında bulunan, örtülü bina niteliğine büründüğü kabul edilmelidir. Dolayısıyla, uyuşmazlığın çözümünde anılan Kanun hükümlerinin uygulanması gerekir.
Hal böyle olunca Yerel Mahkeme'nin uyuşmazlığın 6570 sayılı Kanun kapsamında bulunduğuna ilişkin direnme gerekçesi yerindedir. Ne var ki, uyuşmazlık Özel Dairece bu kapsamda değerlendirilmemiş olduğundan, açıklanan yönde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan gerekçeyle, uyuşmazlık ve davacı vekilinin temyiz itirazları 6570 sayılı Kanun çerçevesinde incelenmek üzere dosyanın 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine. 30.03.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 12-04-2009, 20:28   #3
justicewarior

 
Varsayılan

sayın korayoz;

bu karar aleyhe bir karar...benim dediğim olaylara uygun değil....
Old 12-04-2009, 21:24   #4
Av. Emrah GELEŞ

 
Varsayılan 6. Dairenin Kararı

YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ E. 1992/7962T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 1992/7962

K. 1992/8396

T. 30.6.1992

• TAHLİYE DAVASI ( İki Haklı İhtar Nedeniyle )

• İKİ HAKLI İHTAR NEDENİYLE TAHLİYE ( Hangi Kanunu Uygulanması Gerektiği )

• MUSAKKAF GAYRİMENKUL ( Uygulanacak Hükümler )

• KİRA SÖZLEŞMESİ ( Arsaya İlişkin Olması )

6570/m.1

ÖZET : 6570 sayılı Yasanın 1. maddesi; belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki musakkaf gayrimenkullerin kiralanmalarında, kiralayanlarla kiracı arasındaki hukuki münasebetlerde bu kanun ile Borçlar Kanununun buna aykırı olmayan hükümlerinin tatbiki gerektiğini açıkca belirtmiştir.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesi isteminden ibarettir. Mahkeme, davayı kabul etmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
6570 sayılı Yasanın 1. maddesi; belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki musakkaf gayrimenkullerin kiralanmalarında, kiralayanlarla kiracı arasındaki hukuki münasebetlerde bu kanun ile BK.nun buna aykırı olmayan hükümlerinin tatbiki gerektiğini açıkca belirtmiştir. Taraflar arasındaki yazılı kira sözleşmesi 30.12.1988 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olarak 500 m2 genişlikteki boş arsaya ilişkindir. Bu sebeple bu sözleşme ile ilgili uyuşmazlıkta 6570 sayılı Yasanın 7/e maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Dava bu sebeple açıldığına göre dinlenemez. Bu yüzden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 13-04-2009, 07:27   #5
korayoz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan justicewarior
sayın korayoz;

bu karar aleyhe bir karar...benim dediğim olaylara uygun değil....

Ne yazık ki Yargıtay içtihatları her zaman sizin lehinize olmayabilir
Old 13-04-2009, 08:32   #6
hilallal

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 13
Esas No.
2004/17401
Karar No.
2005/1770
Tarihi
08.02.2005
2886-DEVLET İHALE KANUNU/62/75
DEVLETİN ÖZEL MÜLKÜ
KİRA SÖZLEŞMESİ
ÖZET
DAVA KONUSU TAŞINMAZ DEVLETİN ÖZEL MÜLKÜ OLDUĞU GİBİ, ARSA OLARAK DAVACILARA 2886 SAYILI YASAYA GÖRE KİRAYA VERİLİP, ÜZERİNDEKİ TESİSLER DAVACILAR TARAFINDAN YAPILDIĞINDAN, TARAFLAR ARASINDAKİ KİRA SÖZLEŞMESİ HAKKINDA 6570 SAYILI YASA HÜKÜMLERİ UYGULANAMAZ
G. K. vekili avukat İ. Y. ile Bursa Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü vekili avukat N. E. Y. vs. aralarındaki dava hakkında Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 6.2.2003 tarih ve 792-115 sayılı hükmün Dairenin 17.5.2004 tarih ve 17410-7410 sayılı ilamiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
Davacı, arsa niteliğinde olup davalı idarenin mülkiyetinde bulunan taşınmazdan 2000 yılında arsa olarak yer kiralayıp üzerine dükkan inşaa ettiğini, kira süresinin üç yıl olduğunu, kira sözleşmesinin 6570 sayılı yasaya tabi olduğu ve kira süresi sona ermediği halde davalı idarenin, idari kararla kendilerini tahliye etmek istediğini bildirip, kira sözleşmesinin 6570 sayılı yasa kapsamında olduğunun, kira süresinin dolmadığının ve kiracılık sıfatlarının tesbiti ile muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, devlete ait taşınmazların kira sözleşmeleri hakkında 6570 sayılı yasa hükümlerinin uygulanamayacağını, davacı kiracılarını kira ödemediklerinden sözleşmelerinin fesih edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın temyizi üzerine hüküm düzeltilerek onanmış, davalı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Bursa ili Osmangazi ilçesi Çekirge Mahallesinde kain 3200 ada 2 parsel sayılı arsa niteliğinde olup, devletin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazdan, dükkan yeri olarak noterde düzenlenen 15.9.2000 tarihli üç yıl süreli kira sözleşmesi ile davacı 2886 sayılı yasaya göre açılan ihale sonucu düzenlenen sözleşme ile kiraya verildiği, kira süresinin yer teslim tarihinde başlayacağı, kiralanan taşınmaz üzerindeki dükkanın davalı idareye ait olmayıp davacılar tarafından yapıldığı hususları tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi, taraflar arasında da çekişmesizdir. Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufunda bulunan taşınmazlar 2886 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile 6570 sayılı yasa kapsamından çıkanldığından bu taşınmazların kira sözleşmeleri hakkında 6570 sayılı yasa hükümleri uygulanmaz. Bu tür nitelikteki taşınmazların kira sözleşmeleri, 2886 sayılı yasanın 75. maddesi hükmü uyannca kira süresinin bitim tarihinde sona erer. Kaldı ki arsa, olarak kiraya verilen taşınmazlann üzerine, kiracı tarafından musakkaf nitelikte tesis ve bina yapılması, kiralananın arsa vasfını kaldırmaz ve taşınmaz hakkında 6570 sayılı yasanın uygulanmasını da gerektirmez. Yargıtay'ın ve dairemizin istikrar bulmuş uygulaması bu yöndedir.
Dava konusu taşınmaz devletin özel mülkü olduğu gibi, arsa olarak davacılara 2886 sayılı yasaya göre kiraya verilip, üzerindeki tesisler davacılar tarafından yapıldığından taraflar arasındaki kira sözleşmesi hakkında 6570 sayılı yasa hükümleri uygulanamaz. Kira sözleşmesindeki üç yıllık süre bitmemiş ise de, davacıların kiralan, kendilerine gönderilen ihtara ve verilen süreye rağmen ödemediklerinden, kira sözleşmesine aykırı davrandıklarından, 2886 sayılı yasanın 62. maddesine göre kira sözleşmelerinin fesih edildiğine, bu nedenle davacıların fuzuli şagil durumuna düştüklerinden kiracılık sıfatlarının kalmadığına dair, davalı idarenin savunmasına ve dosyaya sunulan bu konudaki belgelere, davacılar tarafından karşı çıkılmamış, kirayı süresinde ödediklerini temerrüde düşmediklerini ileri sürmemişler, sadece kira sözleşmesinin 6570 sayılı yasaya tabi olduğunu ve kira süresinin bitmediğini bildirmişlerdir. Öyle olunca, 2886 sayılı yasaya göre kiraya verilen taşınmazın kira sözleşmesinin, davacılann sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle idarece 2886 sayılı yasanın 62. maddesine göre feshedilip, aynı yasanın 75. maddesine göre işlem yapılması da yasaya uygundur. Davacılann kiracılık sıfatları kalmamıştır. Mahkemece bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Temyiz olunan mahkeme karannın davalı lehine açıklanan gerekçelerle bozulması gerekirken zuhulen vekalet ücretinden düzeltilerek onandığı bu defa yapılan inceleme ile anlaşılmış olmakla davalının karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin düzeltilerek onama ilamı kaldırılmalı, belirtilen nedenlerle mahkeme hükmü davalı yararına bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 17.5.2004 tarih, 2003/17410 esas 2004/7410 karar sayılı düzelterek onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, 8.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 13
Esas No.
1995/5627
Karar No.
1995/6192
Tarihi
22.06.1995
2886-DEVLET İHALE KANUNU/75
ARSA OLARAK KİRALANAN TAŞINMAZ
ÇAY BAHÇESİ OLARAK KİRALANAN TAŞINMAZ
TAHLİYE İÇİN UYGULANACAK KANUN MADDELERİ
ÖZET
KİRA SÖZLEŞMESİNDE KİRALANANIN ÇAYBAHÇESİ OLMASI NEDENİYLE SONRADAN BUNUN ÜZERİNE KİRACI TARAFINDAN MUSAKKAF NİTELİKTE BİNA YAPILMIŞ OLSA DAHİ ONUN ARSA NİTELİĞİNİ DEĞİŞTİREMEZ.
DAVA : Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, dava dışı İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında düzenlenen 1.8.1985 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile Tuzla Yalıboyu Caddesi Pafta 40, parsel 516 nolu Çaybahçesi olarak işletmek üzere kiraladığını, sözleşmenin 3. ve 4. maddelerindeki açıklığa dayanarak arsa üzerine binalar yaptığını, sonradan bu yerin mülkiyetini davalı Belediyeye devrettiğini davalı Belediyenin 31.7.1994 tarihinde çektiği ihtarname ile bu yeri tahliye etmesini istediğini, kiralanan arsa üzerine yapılan muzakkaf binalarla 6570 sayılı kanun hükümlerine bağlı bir konuma girdiğini, bu nedenle olayda 2886 sayılı kanunun 75. maddesinin uygulanamayacağını ileri sürerek kiracılığının tespitine ve davalının vaki muarazasının menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Belediye, taşınmazın 2886 sayılı kanuna bağlı bulunduğunu kira sözleşmesinin 19. maddesinde kiracının sözleşme sonunda kiralananı boşaltmadığı takdirde 2886 sayılı kanunun 75. maddesi hükümlerinin uygulanacağının kararlaştırıldığını savunmuş; Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mülkiyeti başlangıçta İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait Çaybahçesinin 1.8.1985 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme ile davacıya kiralandığında ve sonradan kiralananın davalı Tuzla Belediyesine devredildiğinde, sözleşmenin tarafları rızasıyla yıldan yıla uzayarak en son 31.8.1994 tarihine kadar devam ettiğinde uyuşmazlık yoktur. Arsa olarak kiraya verilen Çaybahçesi üzerine davacı tarafından kira sözleşmesinin davamı sırasında bina yapıldığı da tarafların kabulündedir. Başlangıçta arsa olması nedeniyle kiralananın 6570 sayılı kanuna tabi olmadığı gerek taraflar ve gerek mahkeme tarafından kabul edilmiştir. Ne var ki davacı arsa üzerine yapılan binalar nedeniyle kiralananın musakkaf hale geldiğini ve bu nedenle uyuşmazlığa 6570 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini iddia etmektedir. Oysa kira sözleşmesinde kiralananın çaybahçesi olması nedeniyle sonradan bunun üzerine kiracı tarafından musakkaf nitelikte bina yapılmış olsa dahi onun arsa niteliğini değiştiremez. Yargıtayın uzun yıllardan beri süregelen uygulaması da bu yoldadır.
Gerek bilirkişinin raporu ve gerek onu esas alan mahkemenin aksine kabulü bu nedenle itibara şayan görülmemiştir. Bu durumda sözleşmenin Borçlar Kanununun hükümlerine tabi olduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki şartnamenin 19. maddesinde kira süresinin sona ermesi halinde 2886 sayılı kanunun 75. maddesi hükümlerinin uygulanacağı kararlaştırılmıştır.
Böylece davalı belediyenin kira süresinin 31.7.1994 tarihinde sona ermesi nedeniyle tahliye istemesinde kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. O halde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle isteğin kabul edilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.6.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-04-2009, 21:48   #7
justicewarior

 
Varsayılan

Sayın Hilallal,
Kararlarınız için teşekkür ederim ama, 13.H.D 2 nin kararları devlete ait olan taşınmazlarla ilgili yani benim istediğim kararlara uymuyor bana Yargıtay 6. H.D nin yada Yargıtay 12. H.D kararları lazım.13.H.D nin kararları benim olayıma uymuyor.Yinede ilginiz için Çok teşekkür ederim . Dediğim gibi Yargıtay 6. H.D nin yada Yargıtay 12. H.D kararlarını eklerseniz çok memnun olurum.

Saygılar...İyi çalışmlar...
Old 14-04-2009, 09:33   #8
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan justicewarior
Sayın Hilallal,
Kararlarınız için teşekkür ederim ama, 13.H.D 2 nin kararları devlete ait olan taşınmazlarla ilgili yani benim istediğim kararlara uymuyor bana Yargıtay 6. H.D nin yada Yargıtay 12. H.D kararları lazım.13.H.D nin kararları benim olayıma uymuyor.Yinede ilginiz için Çok teşekkür ederim . Dediğim gibi Yargıtay 6. H.D nin yada Yargıtay 12. H.D kararlarını eklerseniz çok memnun olurum.

Saygılar...İyi çalışmlar...

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas: 2008/5127
Karar: 2008/6632
Tarih: 27.05.2008
ÖZET: Kira sözleşmesi kurulurken arsa niteliğinde olan taşınmazla ilgili olarak sözleşme düzenlendikten sonra kiracıya açıkça tanınmış bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine bina yapılmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Bu gibi hallerde uyuşmazlığın Borçlar Yasası hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
(818 sayılı BK. m. 263)
KARAR METNİ:
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık feshi ihbar sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu boş arsanın feshi ihbar sebebiyle tahliyesini istemiştir. Davalı kiralananın 6570 s. Kanun kapsamında olup Borçlar Kanunu'na tabi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kiralananın boş arsa durumunda olduğu, kömür satış ve inşaat malzemeleri işi için kullanılacağı yazılıdır. Kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 1. maddesinde ise, kiracının kiralamış olduğu arsanın içerisindeki barınma yerini çıkarken söküp götüreceği kararlaştırılmıştır. Kira sözleşmesinde belirtilen bu niteliklerinden ve sözleşme anındaki durumundan kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının Belediye İmar Müdürlüğü'ne verdiği 19.04.2004 günlü dilekçesinde de yeri boş arsa olarak kiraladığı, üzerine iki katlı bir yer ve çevre düzenlemesi yaptırıp işlettiğini belirttiği görülmektedir. Taşınmaz başında yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı adına kayıtlı 128 m2 alanlı 9 parsel sayılı, halen çay bahçesi olarak kullanılan taşınmaz üzerinde 10,33 m2 alanlı alüminyum doğrama yazıhane ile 50.85 m2 oturum alanlı giriş ve birinci kattan ibaret taşınabilir niteliği bulunmayan bir bina bulunduğu tesbit edilmiş ise de, Dairemizin kararlılıkla devam eden ve sapma göstermeyen uygulamasına göre, kira sözleşmesi düzenlendikten sonra kiracının kendisine tanınmış açık bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine sökülüp götürülmesi mümkün bulunmayan örtülü nitelikte yapı yapmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Örtülü yapıya rağmen sözleşmeye konu taşınmaz Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olmaya devam eder. İlk kira ilişkisi kurulduktan ve kiracı tarafından kiralananda musakkaf nitelikte bina inşa edildikten sonra taraflar arasında akdi ilişkinin yenilenmesi halinde ancak kiralananın niteliğinin değiştiğinden bahsedilebilir ki bu durum olayımızda gerçekleşmemiştir. Örtülü nitelikteki yapıların yapımına ait kiracıya yetki tanınmadığına, 05.09.1999 başlangıç günlü kira sözleşmesinin yazılı olarak yenilenmesi suretiyle yapılan binalara davacı tarafından onay verilmediğine göre, kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki, 128 m2 alanlı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların toplam yüzölçümleri itibariyle taşınmazın üstün niteliğinin örtüsüz olduğu, bu hali ile de taşınmazın 6570 s. Yasa'ya tabi bulunmadığı kuşkusuzdur. Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki 05.09.1999 başlangıç günlü ve bir yıl süreli kira sözleşmesi Borçlar Kanunu'nun 263. maddesi gereğince bir yılın sonunda 05.09.2000 gününde süresiz hale dönüşmüş olup, davacı tarafından davalıya gönderilen 11.05.2006 keşide ve 30.05.2006 tebliğ edilen feshi ihbar altı aylık dönem sonu olan 05.09.2006 gününden üç ay öncesini kapsadığından 14.09.2006 gününde açılan dava süresindedir. Dava süresinde açıldığına göre başka bir sebep aranmaksızın akdin feshiyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: YKD Ağustos-2008 Sf : 1518
[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]
Old 14-04-2009, 09:36   #9
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özlem PEKSÜSLÜ
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas: 2008/5127
Karar: 2008/6632
Tarih: 27.05.2008
ÖZET: Kira sözleşmesi kurulurken arsa niteliğinde olan taşınmazla ilgili olarak sözleşme düzenlendikten sonra kiracıya açıkça tanınmış bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine bina yapılmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Bu gibi hallerde uyuşmazlığın Borçlar Yasası hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
(818 sayılı BK. m. 263)
KARAR METNİ:
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık feshi ihbar sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu boş arsanın feshi ihbar sebebiyle tahliyesini istemiştir. Davalı kiralananın 6570 s. Kanun kapsamında olup Borçlar Kanunu'na tabi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kiralananın boş arsa durumunda olduğu, kömür satış ve inşaat malzemeleri işi için kullanılacağı yazılıdır. Kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 1. maddesinde ise, kiracının kiralamış olduğu arsanın içerisindeki barınma yerini çıkarken söküp götüreceği kararlaştırılmıştır. Kira sözleşmesinde belirtilen bu niteliklerinden ve sözleşme anındaki durumundan kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının Belediye İmar Müdürlüğü'ne verdiği 19.04.2004 günlü dilekçesinde de yeri boş arsa olarak kiraladığı, üzerine iki katlı bir yer ve çevre düzenlemesi yaptırıp işlettiğini belirttiği görülmektedir. Taşınmaz başında yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı adına kayıtlı 128 m2 alanlı 9 parsel sayılı, halen çay bahçesi olarak kullanılan taşınmaz üzerinde 10,33 m2 alanlı alüminyum doğrama yazıhane ile 50.85 m2 oturum alanlı giriş ve birinci kattan ibaret taşınabilir niteliği bulunmayan bir bina bulunduğu tesbit edilmiş ise de, Dairemizin kararlılıkla devam eden ve sapma göstermeyen uygulamasına göre, kira sözleşmesi düzenlendikten sonra kiracının kendisine tanınmış açık bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine sökülüp götürülmesi mümkün bulunmayan örtülü nitelikte yapı yapmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Örtülü yapıya rağmen sözleşmeye konu taşınmaz Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olmaya devam eder. İlk kira ilişkisi kurulduktan ve kiracı tarafından kiralananda musakkaf nitelikte bina inşa edildikten sonra taraflar arasında akdi ilişkinin yenilenmesi halinde ancak kiralananın niteliğinin değiştiğinden bahsedilebilir ki bu durum olayımızda gerçekleşmemiştir. Örtülü nitelikteki yapıların yapımına ait kiracıya yetki tanınmadığına, 05.09.1999 başlangıç günlü kira sözleşmesinin yazılı olarak yenilenmesi suretiyle yapılan binalara davacı tarafından onay verilmediğine göre, kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki, 128 m2 alanlı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların toplam yüzölçümleri itibariyle taşınmazın üstün niteliğinin örtüsüz olduğu, bu hali ile de taşınmazın 6570 s. Yasa'ya tabi bulunmadığı kuşkusuzdur. Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki 05.09.1999 başlangıç günlü ve bir yıl süreli kira sözleşmesi Borçlar Kanunu'nun 263. maddesi gereğince bir yılın sonunda 05.09.2000 gününde süresiz hale dönüşmüş olup, davacı tarafından davalıya gönderilen 11.05.2006 keşide ve 30.05.2006 tebliğ edilen feshi ihbar altı aylık dönem sonu olan 05.09.2006 gününden üç ay öncesini kapsadığından 14.09.2006 gününde açılan dava süresindedir. Dava süresinde açıldığına göre başka bir sebep aranmaksızın akdin feshiyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: YKD Ağustos-2008 Sf : 1518
[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas: 2008/5127
Karar: 2008/6632
Tarih: 27.05.2008
ÖZET: Kira sözleşmesi kurulurken arsa niteliğinde olan taşınmazla ilgili olarak sözleşme düzenlendikten sonra kiracıya açıkça tanınmış bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine bina yapılmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Bu gibi hallerde uyuşmazlığın Borçlar Yasası hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
(818 sayılı BK. m. 263)
KARAR METNİ:
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık feshi ihbar sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu boş arsanın feshi ihbar sebebiyle tahliyesini istemiştir. Davalı kiralananın 6570 s. Kanun kapsamında olup Borçlar Kanunu'na tabi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kiralananın boş arsa durumunda olduğu, kömür satış ve inşaat malzemeleri işi için kullanılacağı yazılıdır. Kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 1. maddesinde ise, kiracının kiralamış olduğu arsanın içerisindeki barınma yerini çıkarken söküp götüreceği kararlaştırılmıştır. Kira sözleşmesinde belirtilen bu niteliklerinden ve sözleşme anındaki durumundan kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının Belediye İmar Müdürlüğü'ne verdiği 19.04.2004 günlü dilekçesinde de yeri boş arsa olarak kiraladığı, üzerine iki katlı bir yer ve çevre düzenlemesi yaptırıp işlettiğini belirttiği görülmektedir. Taşınmaz başında yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı adına kayıtlı 128 m2 alanlı 9 parsel sayılı, halen çay bahçesi olarak kullanılan taşınmaz üzerinde 10,33 m2 alanlı alüminyum doğrama yazıhane ile 50.85 m2 oturum alanlı giriş ve birinci kattan ibaret taşınabilir niteliği bulunmayan bir bina bulunduğu tesbit edilmiş ise de, Dairemizin kararlılıkla devam eden ve sapma göstermeyen uygulamasına göre, kira sözleşmesi düzenlendikten sonra kiracının kendisine tanınmış açık bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine sökülüp götürülmesi mümkün bulunmayan örtülü nitelikte yapı yapmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Örtülü yapıya rağmen sözleşmeye konu taşınmaz Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olmaya devam eder. İlk kira ilişkisi kurulduktan ve kiracı tarafından kiralananda musakkaf nitelikte bina inşa edildikten sonra taraflar arasında akdi ilişkinin yenilenmesi halinde ancak kiralananın niteliğinin değiştiğinden bahsedilebilir ki bu durum olayımızda gerçekleşmemiştir. Örtülü nitelikteki yapıların yapımına ait kiracıya yetki tanınmadığına, 05.09.1999 başlangıç günlü kira sözleşmesinin yazılı olarak yenilenmesi suretiyle yapılan binalara davacı tarafından onay verilmediğine göre, kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki, 128 m2 alanlı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların toplam yüzölçümleri itibariyle taşınmazın üstün niteliğinin örtüsüz olduğu, bu hali ile de taşınmazın 6570 s. Yasa'ya tabi bulunmadığı kuşkusuzdur. Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki 05.09.1999 başlangıç günlü ve bir yıl süreli kira sözleşmesi Borçlar Kanunu'nun 263. maddesi gereğince bir yılın sonunda 05.09.2000 gününde süresiz hale dönüşmüş olup, davacı tarafından davalıya gönderilen 11.05.2006 keşide ve 30.05.2006 tebliğ edilen feshi ihbar altı aylık dönem sonu olan 05.09.2006 gününden üç ay öncesini kapsadığından 14.09.2006 gününde açılan dava süresindedir. Dava süresinde açıldığına göre başka bir sebep aranmaksızın akdin feshiyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: YKD Ağustos-2008 Sf : 1518
[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]


T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas: 2008/5127
Karar: 2008/6632
Tarih: 27.05.2008
ÖZET: Kira sözleşmesi kurulurken arsa niteliğinde olan taşınmazla ilgili olarak sözleşme düzenlendikten sonra kiracıya açıkça tanınmış bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine bina yapılmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Bu gibi hallerde uyuşmazlığın Borçlar Yasası hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
(818 sayılı BK. m. 263)
KARAR METNİ:
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık feshi ihbar sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu boş arsanın feshi ihbar sebebiyle tahliyesini istemiştir. Davalı kiralananın 6570 s. Kanun kapsamında olup Borçlar Kanunu'na tabi bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında 05.09.1999 başlangıç günlü ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde kiralananın boş arsa durumunda olduğu, kömür satış ve inşaat malzemeleri işi için kullanılacağı yazılıdır. Kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 1. maddesinde ise, kiracının kiralamış olduğu arsanın içerisindeki barınma yerini çıkarken söküp götüreceği kararlaştırılmıştır. Kira sözleşmesinde belirtilen bu niteliklerinden ve sözleşme anındaki durumundan kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının Belediye İmar Müdürlüğü'ne verdiği 19.04.2004 günlü dilekçesinde de yeri boş arsa olarak kiraladığı, üzerine iki katlı bir yer ve çevre düzenlemesi yaptırıp işlettiğini belirttiği görülmektedir. Taşınmaz başında yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı adına kayıtlı 128 m2 alanlı 9 parsel sayılı, halen çay bahçesi olarak kullanılan taşınmaz üzerinde 10,33 m2 alanlı alüminyum doğrama yazıhane ile 50.85 m2 oturum alanlı giriş ve birinci kattan ibaret taşınabilir niteliği bulunmayan bir bina bulunduğu tesbit edilmiş ise de, Dairemizin kararlılıkla devam eden ve sapma göstermeyen uygulamasına göre, kira sözleşmesi düzenlendikten sonra kiracının kendisine tanınmış açık bir yetki olmaksızın taşınmaz üzerine sökülüp götürülmesi mümkün bulunmayan örtülü nitelikte yapı yapmış olması kiralananın sözleşmedeki niteliğini değiştirmez. Örtülü yapıya rağmen sözleşmeye konu taşınmaz Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olmaya devam eder. İlk kira ilişkisi kurulduktan ve kiracı tarafından kiralananda musakkaf nitelikte bina inşa edildikten sonra taraflar arasında akdi ilişkinin yenilenmesi halinde ancak kiralananın niteliğinin değiştiğinden bahsedilebilir ki bu durum olayımızda gerçekleşmemiştir. Örtülü nitelikteki yapıların yapımına ait kiracıya yetki tanınmadığına, 05.09.1999 başlangıç günlü kira sözleşmesinin yazılı olarak yenilenmesi suretiyle yapılan binalara davacı tarafından onay verilmediğine göre, kiralananın Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ait hükümlerine tabi olduğunun kabulü zorunludur. Kaldı ki, 128 m2 alanlı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların toplam yüzölçümleri itibariyle taşınmazın üstün niteliğinin örtüsüz olduğu, bu hali ile de taşınmazın 6570 s. Yasa'ya tabi bulunmadığı kuşkusuzdur. Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki 05.09.1999 başlangıç günlü ve bir yıl süreli kira sözleşmesi Borçlar Kanunu'nun 263. maddesi gereğince bir yılın sonunda 05.09.2000 gününde süresiz hale dönüşmüş olup, davacı tarafından davalıya gönderilen 11.05.2006 keşide ve 30.05.2006 tebliğ edilen feshi ihbar altı aylık dönem sonu olan 05.09.2006 gününden üç ay öncesini kapsadığından 14.09.2006 gününde açılan dava süresindedir. Dava süresinde açıldığına göre başka bir sebep aranmaksızın akdin feshiyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak: YKD Ağustos-2008 Sf : 1518
[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]
Old 14-04-2009, 16:31   #10
hilallal

 
Varsayılan

Bu kararlar işinize yarar umarım.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 6
Esas No.
2007/1899
Karar No.
2007/3797
Tarihi
03.04.2007
818-BORÇLAR KANUNU/262
FESHİ İHBAR NEDENİYLE TAHLİYE
KIYI KENAR ÇALIŞMASI
KİRA SÖZLEŞMESİ
KUMSAL OLARAK TESPİT DIŞI BIRAKMA
ARSALARIN BORÇLAR KANUNU HÜKÜMLERİNE TABİ OLDUĞU
ÖZET
DATÇA SULH HUKUK MAHKEMESİNİN 10.02.2005 TARİH VE 2004/1997 ESAS, 2005/10 KARAR SAYILI KARARINDA DA TAŞINMAZIN ARSA NİTELİĞİNDE OLDUĞU BELİRLENMİŞ, ANCAK ARSALARIN BORÇLAR KANUNU'NUN 262. MADDESİ HÜKMÜNE GİRMEDİĞİNDEN BAHİSLE DAVA REDDEDİLMİŞ İSE DE, ARSALAR BORÇLAR KANUNU HÜKÜMLERİNE TABİ OLUP, FESHİ İHBAR SÜRESİNİN 262. MADDESİ HÜKMÜNE GÖRE HESAPLANMASI GEREKECEĞİNDEN, MAHKEMECE VARILAN SONUÇ BU DAVAYI ETKİLEMEZ. YUKARIDAN BERİ AÇIKLANAN HUSUSLAR KARŞISINDA TAŞINMAZIN NİTELİĞİNİN ARSA OLDUĞUNUN KABULÜ ZORUNLUDUR. BU DURUMDA 06.05.1987 TARİHLİ VE BİR YIL SÜRELİ SÖZLEŞMEYE NAZARAN 14.02.2005 TARİHİNDE KEŞİDE OLAN VE 17.02.2005 TARİHİNDE TEBLİĞ OLAN İHTARNAME BORÇLAR KANUNU 262/2. MADDEDE ÖNGÖRÜLEN FESHİ İHBAR SÜRESİNİ KAPSADIĞINDAN, BAŞKA BİR NEDEN ARAMAYA GEREK OLMAKSIZIN DAVALININ KİRALANANDAN TAHLİYESİNE KARAR VERMEK GEREKİR.
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, feshi ihbar nedenine dayalı tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 12.05.2005 tarihli dava dilekçesi ile 06.05.1987 tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak Borçlar Kanunu'nun 262. maddesi gere­ğince davalının taşınmazdan tahliyesini talep etmiş, davalı ise taşınmazın Borçlar Kanunu'na tabi olmayıp 6570 sayılı Yasa'ya tabi olduğunu, davanın süresinde olmadığını ve davacının dava hakkı bulunmadığını savunarak reddini istemiştir.
Davada dayanılan 06.05.1987 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Söz­leşmede 100 m2 büyüklüğündeki arsa, çay bahçesi olarak kiraya verilmiştir. Daha sonra yörede yapılan kıyı-kenar çalışması sonucu oluşan ve kesinleşen kıyı-kenar çizgisi nedeniyle, Hazine tarafından davalı Belediye aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasında Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/20 Esas, 2006/42 Karar sayılı kararıyla dava konusu kiralanan yeri de kapsayan 179 ada 2 parsel nolu taşınmazın tapu kaydı kıyı-kenar çizgisinde kaldığından bahisle iptal edilerek, kumsal olarak tescil harici bırakılmasına karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiştir. Böylece taşınmazın niteliği hükmen belirlenmiştir. Taşınmazın niteliğinin bu şekilde belirlenmesi, 06.05.1987 tarihli sözleşmenin sona ermesini gerektirmez. Nitekim davalı kiracı, bu sözleşmeye dayanarak belediye tarafından dava dışı şahsa ihale sonucu yapılan idari tasarrufa karşı, idari yargıya başvurarak işlemin iptalini istemiş, Muğla İdare Mahkemesi de işlemin iptaline karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Bu kararla da 06.05.1987 tarihli sözleşmeye değer verilmesi gerektiği hükmen saptanmıştır. O halde, 06.05.1987 tarihli sözleşmenin geçerliliğini koruduğunun kabulü gerekir.
Uyuşmazlığın 6570 sayılı Yasa hükümlerine mi, yoksa Borçlar Kanunu'na göre mi çözümleneceği hususuna gelince; bunun için öncelikle kiralananın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasında 06.05.1987 tarihli kira sözleşmesinde, taşınmazın niteliği arsa, çay bahçesi> olarak belir­lenmiştir. Sonradan bu taşınmazın üzerine büfe yapılması, bu taşınmazın niteliğini değiştirmez. Nitekim Datça Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.02.2005 tarih ve 2004/1997 Esas, 2005/10 Karar sayılı kararında da taşınmazın arsa niteliğinde olduğu belirlenmiş, ancak arsaların Borçlar Kanunu'nun 262. maddesi hükmüne girmediğinden bahisle dava reddedilmiş ise de, arsalar Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olup, feshi ihbar süresinin 262. maddesi hükmüne göre hesaplanması gerekeceğinden, mahkemece varılan sonuç bu davayı etkilemez. Yukarıdan beri açıklanan hususlar karşısında taşınmazın niteliğinin arsa olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda 06.05.1987 tarihli ve bir yıl süreli sözleşmeye nazaran 14.02.2005 tarihinde keşide olan ve 17.02.2005 tarihinde tebliğ olan ihtarname Borçlar Kanunu 262/2. maddede öngörülen feshi ihbar süresini kapsadığından, başka bir neden aramaya gerek olmaksızın davalının kiralanandan tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde istemin reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 03.04.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 6
Esas No.
2006/787
Karar No.
2006/2760
Tarihi
20.03.2006
6570-GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN/7.E
İKİ HAKLI İHTAR NEDENİYLE TAHLİYE
KİRALANANIN NİTELİĞİ
ÖZET
SÖZLEŞMEDE ARSA OLARAK KİRALANAN YERE SONRADAN KİRACI TARAFINDAN BİNA YAPILMIŞ OLMASI, KİRALANANIN SÖZLEŞMEYLE KARARLAŞTIRILAN NİTELİĞİNİ ETKİLEMEZ VE 6570 SAYILI YASANIN UYGULANMASINI GEREKTİRMEZ
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak işin niteliğine göre duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık iki haklı ihtar nedenine dayalı tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş olup hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6570 sayılı Yasanın 7/e maddesi hükmüyle bir kira yılı içerisinde iki haklı ihtara sebebiyet veren kiracı hakkında tahliye davası açılabileceği düzenlenmiştir. Ancak sözü edilen yasa hükmünün uygulanabilmesi için kiralananın 6570 sayılı Yasa kapsamında kalması başka bir anlatımla taşınmazın belediye hudutları dahilinde olması ve musakkaf (üstü örtülü) nitelikte bulunması zorunludur. Borçlar Kanununun kapsamına giren yerler hakkında iki haklı ihtar nedeniyle tahliye davası açılamaz. Başlangıçta arsa olarak kiraya verilen taşınmaza kiracının sonradan bina yapması kiralananın sözleşmeyle kararlaştırılan niteliğim değiştirmez.
Olayımıza gelince; Davaya dayanak yapılan ve karara esas alınan davacının sunduğu 01.01.2003 başlangıç tarihli sözleşme ile davalının ibraz ettiği 01.01.2001 tarihli sözleşme konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Her iki sözleşmede de kiralananın şimdiki durumu "arsa" olarak belirtilmiştir. Kiracı tarafından sonradan sözleşmeye konu arsa üzerine bina yapılmış olması kiralananın sözleşmeyle kararlaştırılan niteliğini değiştirmez. Bu nedenle Borçlar Kanununa tabi kiralanan hakkında 6570 sayılı Yasanın 7/e maddesi hükmü uyarınca iki haklı ihtar nedenine dayanılarak tahliye davası açılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 12
Esas No.
1973/12075
Karar No.
1973/11912
Tarihi
31.12.1973
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/272
6570-GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN/1
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/275
TAHLİYE EMRİ
TAHLİYE TAAHHÜDÜ
KİRA HÜKÜMLERİ
KİRA KANUNU KAPSAMINA GİRMEYEN TAŞINMAZLAR
ÖZET
KİRA SÖZLEŞMESİ 1.5.1963 GÜNÜNDEN BAŞLAYARAK, ON YIL İÇİN YAPILMIŞ OLUP, SÜRE, 1.5.1973 GÜNÜ BİTMİŞTİR. KİRALANAN YER ARSADIR; YAZLIK SİNEMA OLARAK KULLANILACAKTIR. EGEMEN NİTELİĞİ, ÜZERİ ÖRTÜLÜ OLMAYAN ( GAYRİ MUSAKKAF ) YER OLUŞUDUR. KİRACININ SONRADAN YAPTIĞI TESİSLER, BU NİTELİĞİ DEĞİŞTİRMEZ. KİRA SÜRESİNİN BİTİMİNDEN BİR AY İÇİNDE TAKİP TALEBİNDE BULUNULMUŞ OLDUĞUNDAN VE SÖZLEŞME 6570 SAYILI KİRA YASASI KAPSAMI DIŞINDA KALDIĞINDAN, TEMYİZ İTİRAZLARI YERİNDE DEĞİLDİR.
DAVA : Alacaklı Hazinei Maliye ile borçlu O.E.'e müteallik olmak üzere ( KADIKÖY) İcra işleri tetkik merciinden verilen 13.9.1973 tarih ve 31/61 sayılı kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.12.1973 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Kira akti, 1.5.1963 gününden itibaren 10 yıl için yapılmış olup müddet 1.5.1973 gününde bitmiştir. Mecur arsadan ibarettir. Yazlık sinema olarak kullanılacaktır. Galip - vasfı ( Gayri Müsakkaf) olup müstecirin sonradan yaptığı tesisler bu vasfı değiştirmez.
SONUÇ : Kira müddetinin bitiminden bir ay içinde takip talebinde bulunulmuş, akit 6570 sayılı kira kanunu kapsamı dışında kalmış olduğundan temyiz itirazları varit değildir. Mercii kararının İİK.nun 366 ve HMUK.'nun 438 nci maddeleri uyarınca ONANMASINA, 15 lira orama harcının temyiz edenden alınmasına, peşin harcın mahsubuna, bakiye kalmadığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 31.12.1973 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 6
Esas No.
1990/10743
Karar No.
1990/11879
Tarihi
08.10.1990
818-BORÇLAR KANUNU/19
ADABA AYKIRI SÖZLEŞMELER
SÖZLEŞME
YORUMU-KONUSU-DANIŞIKLIK
KİRA AKTİNİN FESHİ
ARSANIN KİRALANMASI
FESHİ İHBAR SÜRESİ
SÖZLEŞMEDE FESHİ İHBAR SÜRESİ ÖNGÖRÜLMÜŞ OLMASI
ÖZET
KİRA AKİTLERİ, KARŞILIKLI BORÇ DOĞURAN BİR ÖZEL HUKUK ANLAŞMASIDIR. GEREK OLUŞTURULMASI, GEREKSE FESHİ BK. 19. MADDE ÇERÇEVESİNDE AKİT SERBESTİSİ İLKESİNE TABİDİR. ANCAK, BELEDİYE HUDUTLARI DAHİLİNDE MUSAKKAF ( ÇATILI, ÖRTÜLÜ ) TAŞINMAZLARLA İLGİLİ KİRA AKİTLERİNİN ÖZELLİKLE FESİH VE TAHLİYESİ 6570 SAYILI YASA İLE ÖZEL HÜKÜMLERE TABİ KILINMIŞTIR. DAVA KONUSU TAŞINMAZ, ÜCRET KARŞILIĞI DAVALININ KULLANIMINA TERKEDİLİRKEN ARSA NİTELİĞİ TAŞIDIĞINA GÖRE, UYUŞMAZLIKTA 6570 SAYILI YASANIN HİÇBİR ŞEKİLDE UYGULAMA OLANAĞI YOKTUR. UYUŞMAZLIĞIN, TAMAMEN BK.NUN KİRA AKDİNİ DÜZENLEYEN HÜKÜMLERİ İLE DİĞER AKİT SERBESTİSİ HÜKÜMLERİNE GÖRE ÇÖZÜMLENMESİ GEREKİR.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, feshi ihbar sebebiyle tahliye isteminden ibaret olup mahkeme, davayı reddetmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı idare, 1.1.1988 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli akitle arsa olarak kiraladığı taşınmazı Polis Karakolu ve Lojman inşa edilmek üzere tahsis edildiğinden bahisle 23.6.1989 tarihli bildirime dayanarak 20.11.1989 tarihinde açtığı işbu dava ile tahliyesini istemiştir.
Davalı; davayı kabul etmemiş, mahkeme de davacının tek taraflı iptal ve fesih yetkisi olmadığından davayı reddetmiştir.
Öncelikle şu hususun belirtilmesi gerekir ki; kira akitleri karşılıklı borç doğuran bir özel hukuk anlaşmasıdır. Gerek oluşturulması, gerekse feshi BK. 19. madde çerçevesinde akit serbestisi ilkesine tabidir. Ancak, belediye hudutları dahilinde musakkaf ( çatılı, örtülü ) taşınmazlarla ilgili kira akitlerinin özellikle fesih ve tahliyesi 6570 sayılı Yasa ile özel hükme tabi kılınmıştır. Dava konusu taşınmaz ücret karşılığı davalının kullanıma terkedilirken arsa niteliği taşıdığına göre uyuşmazlıkta 6570 sayılı Yasanın hiç bir şekilde uygulama olanağı yoktur. Uyuşmazlığın, tamamen BK.nun kira akdini düzenleyen hükümleri ile diğer akit serbestisi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Bu hükümlere göre de normal şekilde tek taraflı irade ile feshi ihbar yolu ile feshedilebileceği gibi sözleşmede özel fesih şartları varsa o şartlara uyulmak koşulu ile feshi mümkündür.
Taraflar arasında yapılan sözleşmede, kira ilişkisinin 1.1.1988'de başlayıp 3 yıl süreceği kararlaştırılmış olmakla birlikte bu sözleşmenin özel 14. maddesinde kira müddetinin sonunda veya süresi içinde 15 gün önceden haber verilmek suretiyle akdin feshedileceği kabul edilmiştir. Sözleşmede bu husus sözleşme süresinden önce kiralayan tarafından iptal edildikten sonra 15 gün içinde tahliye edileceği şeklinde ifade edilmiştir. Davalıya da 23.6.1989 tarihinde Kaymakamlık yazısı 15 günden çok evvel tebliğ edilmek suretiyle sözleşmedeki bu feshi ihbar şartı yerine getirildiğine göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 8.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-05-2009, 22:08   #11
trongla

 
Varsayılan

Sayın Arkadaşlar,

Birazda aleyhe kararları alabilir miyiz? Bu konuda birçok farklı karar var!!!
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6570 sayılı kanun kapsamı avsel Meslektaşların Soruları 3 24-11-2010 20:12
3239 sayılı kanun (Bir çok kanunu değiştiren bir kanun) ibreti Meslektaşların Soruları 7 24-09-2010 13:01
Benzer Yargıtay İlamları Arıyorum - 6570 Sayılı Kanun- justicewarior Meslektaşların Soruları 9 23-02-2009 16:46
Borçlar Kanunu mu, 6570 sayılı Kanun mu ? yesuge Meslektaşların Soruları 16 06-08-2007 10:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11353993 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.