Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Rızai Taksim

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-04-2007, 21:48   #1
KaanK

 
Varsayılan Rızai Taksim

Merhaba sayın THS üyeleri
Hazırlamam gereken bir rapor sebebiyle "rızai taksim" başlığı adı altında geniş kapsamlı bir çalışma yapmam gerekiyor.
Bu konuda beni aydınlatacak bilgilerinize ve mümkünse emsal Yargıtay kararlarına ihtiyacım var.

İlgi gösteren herkese şimdiden çok teşekkürler
Saygılarımla
Old 04-04-2007, 22:04   #2
av.fundasin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ

Esas No.
2006/689
Karar No.
2006/1173
Tarihi
23.02.2006

İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/389
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/599/6

KAVRAMLAR
MİRASIN TAKSİMİ
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
RIZAİ TAKSİM

ÖZET
DAVACILARIN, MİRAS YOLUYLA İNTİKAL EDEN TAŞINMAZLARIN TAPU KAYITLARININ İPTALİ İLE VERASET İLAMINDA BELİRTİLEN ORANLARDA ADLARINA TAPUYA TESCİLİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP ETTİKLERİ DAVADA, DAVALILAR, KENDİLERİNE BABALARINDAN İNTİKAL EDEN DAVA KONUSU TAŞINMAZLARIN MURİSLERİ TARAFINDAN TAKSİM EDİLMESİ NEDENİYLE DAVACILARIN HAK SAHİBİ OLMADIKLARINI SAVUNARAK DAVANIN REDDİNİ İSTEMİŞLERDİR. TEREKENİN TAKSİMİNİN VARLIĞINI İSPATLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ DAVALILARA DÜŞER. YERLEŞMİŞ YARGISAL İÇTİHATLARA GÖRE, GEÇERLİ BİR TAKSİMİN VARLIĞINDAN SÖZEDİLEBİLMESİ İÇİN TAKSİMİN HANGİ TARİHTE YAPILDIĞININ, TAKSİME MİRASÇILARIN TÜMÜNÜN YA DA TEMSİLCİLERİNİN KATILIP KATILMADIKLARININ, MİRASÇILARDAN HER BİRİNE HANGİ MEVKİDEN TAŞINMAZ MAL VERİLDİĞİNİN, TAŞINMAZ MAL VERİLMEYEN MİRASÇININ NE ŞEKİLDE RAZI EDİLDİĞİNİN İSPATLANMASI GEREKİR. MAHKEMECE, DAVALIDAN TAKSİM KONUSUNDA YAŞLI TANIK GÖSTERMESİ İSTENMELİ, ÖNCEKİ TANIKLAR DA HAZIR EDİLDİKTEN SONRA YENİDEN KEŞİF YAPILARAK KÖK MURİSİN ÖLÜMÜNDEN SONRA TAKSİM YAPILIP YAPILMADIĞI, TÜM MİRASÇILARIN TAKSİME KATILIP KATILMADIĞI, HER MİRASÇIYA PAY VERİLİP VERİLMEDİĞİ, PAY VERİLMEYEN MİRASÇI BULUNDUĞU TAKDİRDE TAKSİME NASIL RAZI EDİLDİĞİ ARAŞTIRILIP DOĞRULUĞU DENETLENMELİ, UZUN SÜRE KULLANIMIN RIZAİ TAKSİMİN VARLIĞINA KARİNE TEŞKİL EDİP ETMEDİĞİ DEĞERLENDİRİLMELİ, SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR

E. ve müşterekleri ile A. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ( Akdağmadeni Asliye Hukuk Hakimliği )'nden verilen 31.05.2005 gün ve 265/236 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Ö. tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, miras yoluyla intikal nedeniyle 165 ada 48, 160 ada 15, 135 ada 16, 117 ada 3 ve 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle veraset ilamında belirtilen oranlar dahilinde vekil edenleri ile davalılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan Ö. ve M., dava konusu taşınmazların kendilerine babalarından intikal ettiğini, murislerinin yaptıkları taksim nedeniyle davacıların taşınmazlarda haklarının olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, kök miras bırakandan muristen kalan taşınmazların taksimine dair herhangi bir delil ibraz edilmediği, tanıkların da kesin olarak taksimin yapıldığını bilmedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Ö. tarafından temyiz edilmiştir.
Getirtilen tapu kayıtlarına göre dava konusu 109 ada 69 parsel davalılardan M. adına kayıtlıdır. İncelemenin diğer parseller yönünden yapılması gerekir.
Dava konusu diğer taşınmazların ise kök miras bırakan M.'nin oğlu A. mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği, davalı olarak gösterilen M. kızı H. mirasçılarının tapu kayıtlarında malik olarak yer almadıkları görülmüştür.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacılar vekili, taşınmazların ortak miras bırakan M.'den geldiğini, murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptalini ve veraset ilamındaki paylar dahilinde vekil edenleriyle davalılar adına tapuya tescilini istemiş, davaya cevap veren bir kısım davalılar ise taşınmazların taksimen babalarına isabet ettiğini, ondan da kendilerine intikal ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında görülen davalarda, miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olmasına rağmen, mirasçılardan birinin dava ve isteği olmayan diğer mirasçılar adına tapuya tescil istemesi olanaklı değildir.
Temyiz incelemesine konu taşınmazların tarafların 1912 tarihinde ölen kök miras bırakanı M.'den kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi, bu yön mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, M. terekesinin geçerli bir biçimde taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. TMK'nın 599. maddesine göre kural, terekenin doğrudan mirasçılara intikal etmesi olduğuna göre aynı Yasanın 6. maddesi uyarınca taksimin varlığını kanıtlama yükümlülüğü davalılara düşmektedir. Dinlenen davacı tanıklarından A., yaşı itibariyle kök murise ait bilgisinin olmadığını, taşınmazların davalılara babaları Mikail'den kaldığını, diğer davacı tanığı N. de taşınmazların davacıların dedeleri Şıt M.'den kaldığını, taksim hususunda bilgisinin olmadığını, ancak 117 ada 3 ve 165 ada 48 parselleri davacıların kullandığını söylemiştir. Süreklilik kazanan yargısal uygulamalara göre geçerli bir taksimin varlığından sözedilebilmesi için taksimin hangi tarihte yapıldığının, taksime mirasçıların tümünün ya da temsilcilerinin katılıp katılmadıklarının, her bir mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiğinin, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiğinin kanıtlanması gerekir. Dinlenen davacı tanıklarının yaşları itibarı ile taksim konusunda bilgiye sahip bulunmaları mümkün olmadığı gibi davalı Ö. tarafından dosyaya sunulan 01.10.2004 tarihli dilekçede davacılar adına tescil edildiği bildirilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları getirtildiği halde keşifte tanıklardan sorulmak suretiyle davalı iddiasının doğruluğu da araştırılmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davada kanıtlama yükümlülüğünün davalı tarafa düştüğü gözönünde tutularak taksim konusu ile ilgili olarak davalıdan yaşlı tanık göstermesi istenmeli, önceden dinlenen tanıklarla gösterilecek tanıklar ve mahalli bilirkişi hazır edilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılarak M.'nin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, edilmişse tarihi, tüm mirasçıların ya da temsilcilerinin taksime katılıp katılmadıkları, her bir mirasçıya hangi yerlerin verildiği, taşınmaz verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiği, davalıların zilyetliklerine davacıların sessiz kalma nedenleri, somut olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, davalı tarafından bildirilen taşınmazlara ait tutanaklarla mirasçılara verilen başka taşınmazların bildirilmesi halinde onların da tutanakları getirtilerek, mahalli bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu denetlenmeli, bunun yanı sıra uzun süre kullanımın mirasçılar arasında rızai taksimin varlığına karine teşkil edip etmediği hususu değerlendirilmelidir.
Mahkemenin kabul şekline göre de HUMK'nın 389. maddesi hükmüne göre "verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve hakların şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması" gerektiğine göre infazda güçlük doğuracak şekilde taşınmazların davacıların mı, yoksa tüm mirasçıların mı hisseleri oranında tapuya tesciline karar verildiğinin hüküm fıkrasından anlaşılamaması nedeniyle mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davalılardan Ö.'nün temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 23.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 04-04-2007, 22:05   #3
av.fundasin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ


Esas No.
2006/689
Karar No.
2006/1173
Tarihi
23.02.2006


İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/389
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/599/6


KAVRAMLAR
MİRASIN TAKSİMİ
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
RIZAİ TAKSİM


ÖZET
DAVACILARIN, MİRAS YOLUYLA İNTİKAL EDEN TAŞINMAZLARIN TAPU KAYITLARININ İPTALİ İLE VERASET İLAMINDA BELİRTİLEN ORANLARDA ADLARINA TAPUYA TESCİLİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP ETTİKLERİ DAVADA, DAVALILAR, KENDİLERİNE BABALARINDAN İNTİKAL EDEN DAVA KONUSU TAŞINMAZLARIN MURİSLERİ TARAFINDAN TAKSİM EDİLMESİ NEDENİYLE DAVACILARIN HAK SAHİBİ OLMADIKLARINI SAVUNARAK DAVANIN REDDİNİ İSTEMİŞLERDİR. TEREKENİN TAKSİMİNİN VARLIĞINI İSPATLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ DAVALILARA DÜŞER. YERLEŞMİŞ YARGISAL İÇTİHATLARA GÖRE, GEÇERLİ BİR TAKSİMİN VARLIĞINDAN SÖZEDİLEBİLMESİ İÇİN TAKSİMİN HANGİ TARİHTE YAPILDIĞININ, TAKSİME MİRASÇILARIN TÜMÜNÜN YA DA TEMSİLCİLERİNİN KATILIP KATILMADIKLARININ, MİRASÇILARDAN HER BİRİNE HANGİ MEVKİDEN TAŞINMAZ MAL VERİLDİĞİNİN, TAŞINMAZ MAL VERİLMEYEN MİRASÇININ NE ŞEKİLDE RAZI EDİLDİĞİNİN İSPATLANMASI GEREKİR. MAHKEMECE, DAVALIDAN TAKSİM KONUSUNDA YAŞLI TANIK GÖSTERMESİ İSTENMELİ, ÖNCEKİ TANIKLAR DA HAZIR EDİLDİKTEN SONRA YENİDEN KEŞİF YAPILARAK KÖK MURİSİN ÖLÜMÜNDEN SONRA TAKSİM YAPILIP YAPILMADIĞI, TÜM MİRASÇILARIN TAKSİME KATILIP KATILMADIĞI, HER MİRASÇIYA PAY VERİLİP VERİLMEDİĞİ, PAY VERİLMEYEN MİRASÇI BULUNDUĞU TAKDİRDE TAKSİME NASIL RAZI EDİLDİĞİ ARAŞTIRILIP DOĞRULUĞU DENETLENMELİ, UZUN SÜRE KULLANIMIN RIZAİ TAKSİMİN VARLIĞINA KARİNE TEŞKİL EDİP ETMEDİĞİ DEĞERLENDİRİLMELİ, SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR


E. ve müşterekleri ile A. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ( Akdağmadeni Asliye Hukuk Hakimliği )'nden verilen 31.05.2005 gün ve 265/236 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Ö. tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, miras yoluyla intikal nedeniyle 165 ada 48, 160 ada 15, 135 ada 16, 117 ada 3 ve 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle veraset ilamında belirtilen oranlar dahilinde vekil edenleri ile davalılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan Ö. ve M., dava konusu taşınmazların kendilerine babalarından intikal ettiğini, murislerinin yaptıkları taksim nedeniyle davacıların taşınmazlarda haklarının olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, kök miras bırakandan muristen kalan taşınmazların taksimine dair herhangi bir delil ibraz edilmediği, tanıkların da kesin olarak taksimin yapıldığını bilmedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Ö. tarafından temyiz edilmiştir.

Getirtilen tapu kayıtlarına göre dava konusu 109 ada 69 parsel davalılardan M. adına kayıtlıdır. İncelemenin diğer parseller yönünden yapılması gerekir.

Dava konusu diğer taşınmazların ise kök miras bırakan M.'nin oğlu A. mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği, davalı olarak gösterilen M. kızı H. mirasçılarının tapu kayıtlarında malik olarak yer almadıkları görülmüştür.

Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacılar vekili, taşınmazların ortak miras bırakan M.'den geldiğini, murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptalini ve veraset ilamındaki paylar dahilinde vekil edenleriyle davalılar adına tapuya tescilini istemiş, davaya cevap veren bir kısım davalılar ise taşınmazların taksimen babalarına isabet ettiğini, ondan da kendilerine intikal ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında görülen davalarda, miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olmasına rağmen, mirasçılardan birinin dava ve isteği olmayan diğer mirasçılar adına tapuya tescil istemesi olanaklı değildir.

Temyiz incelemesine konu taşınmazların tarafların 1912 tarihinde ölen kök miras bırakanı M.'den kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi, bu yön mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, M. terekesinin geçerli bir biçimde taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. TMK'nın 599. maddesine göre kural, terekenin doğrudan mirasçılara intikal etmesi olduğuna göre aynı Yasanın 6. maddesi uyarınca taksimin varlığını kanıtlama yükümlülüğü davalılara düşmektedir. Dinlenen davacı tanıklarından A., yaşı itibariyle kök murise ait bilgisinin olmadığını, taşınmazların davalılara babaları Mikail'den kaldığını, diğer davacı tanığı N. de taşınmazların davacıların dedeleri Şıt M.'den kaldığını, taksim hususunda bilgisinin olmadığını, ancak 117 ada 3 ve 165 ada 48 parselleri davacıların kullandığını söylemiştir. Süreklilik kazanan yargısal uygulamalara göre geçerli bir taksimin varlığından sözedilebilmesi için taksimin hangi tarihte yapıldığının, taksime mirasçıların tümünün ya da temsilcilerinin katılıp katılmadıklarının, her bir mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiğinin, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiğinin kanıtlanması gerekir. Dinlenen davacı tanıklarının yaşları itibarı ile taksim konusunda bilgiye sahip bulunmaları mümkün olmadığı gibi davalı Ö. tarafından dosyaya sunulan 01.10.2004 tarihli dilekçede davacılar adına tescil edildiği bildirilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları getirtildiği halde keşifte tanıklardan sorulmak suretiyle davalı iddiasının doğruluğu da araştırılmamıştır.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davada kanıtlama yükümlülüğünün davalı tarafa düştüğü gözönünde tutularak taksim konusu ile ilgili olarak davalıdan yaşlı tanık göstermesi istenmeli, önceden dinlenen tanıklarla gösterilecek tanıklar ve mahalli bilirkişi hazır edilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılarak M.'nin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, edilmişse tarihi, tüm mirasçıların ya da temsilcilerinin taksime katılıp katılmadıkları, her bir mirasçıya hangi yerlerin verildiği, taşınmaz verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiği, davalıların zilyetliklerine davacıların sessiz kalma nedenleri, somut olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, davalı tarafından bildirilen taşınmazlara ait tutanaklarla mirasçılara verilen başka taşınmazların bildirilmesi halinde onların da tutanakları getirtilerek, mahalli bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu denetlenmeli, bunun yanı sıra uzun süre kullanımın mirasçılar arasında rızai taksimin varlığına karine teşkil edip etmediği hususu değerlendirilmelidir.

Mahkemenin kabul şekline göre de HUMK'nın 389. maddesi hükmüne göre "verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve hakların şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması" gerektiğine göre infazda güçlük doğuracak şekilde taşınmazların davacıların mı, yoksa tüm mirasçıların mı hisseleri oranında tapuya tesciline karar verildiğinin hüküm fıkrasından anlaşılamaması nedeniyle mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davalılardan Ö.'nün temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 23.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ


Esas No.
2006/689
Karar No.
2006/1173
Tarihi
23.02.2006


İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/389
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/599/6


KAVRAMLAR
MİRASIN TAKSİMİ
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
RIZAİ TAKSİM


ÖZET
DAVACILARIN, MİRAS YOLUYLA İNTİKAL EDEN TAŞINMAZLARIN TAPU KAYITLARININ İPTALİ İLE VERASET İLAMINDA BELİRTİLEN ORANLARDA ADLARINA TAPUYA TESCİLİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP ETTİKLERİ DAVADA, DAVALILAR, KENDİLERİNE BABALARINDAN İNTİKAL EDEN DAVA KONUSU TAŞINMAZLARIN MURİSLERİ TARAFINDAN TAKSİM EDİLMESİ NEDENİYLE DAVACILARIN HAK SAHİBİ OLMADIKLARINI SAVUNARAK DAVANIN REDDİNİ İSTEMİŞLERDİR. TEREKENİN TAKSİMİNİN VARLIĞINI İSPATLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ DAVALILARA DÜŞER. YERLEŞMİŞ YARGISAL İÇTİHATLARA GÖRE, GEÇERLİ BİR TAKSİMİN VARLIĞINDAN SÖZEDİLEBİLMESİ İÇİN TAKSİMİN HANGİ TARİHTE YAPILDIĞININ, TAKSİME MİRASÇILARIN TÜMÜNÜN YA DA TEMSİLCİLERİNİN KATILIP KATILMADIKLARININ, MİRASÇILARDAN HER BİRİNE HANGİ MEVKİDEN TAŞINMAZ MAL VERİLDİĞİNİN, TAŞINMAZ MAL VERİLMEYEN MİRASÇININ NE ŞEKİLDE RAZI EDİLDİĞİNİN İSPATLANMASI GEREKİR. MAHKEMECE, DAVALIDAN TAKSİM KONUSUNDA YAŞLI TANIK GÖSTERMESİ İSTENMELİ, ÖNCEKİ TANIKLAR DA HAZIR EDİLDİKTEN SONRA YENİDEN KEŞİF YAPILARAK KÖK MURİSİN ÖLÜMÜNDEN SONRA TAKSİM YAPILIP YAPILMADIĞI, TÜM MİRASÇILARIN TAKSİME KATILIP KATILMADIĞI, HER MİRASÇIYA PAY VERİLİP VERİLMEDİĞİ, PAY VERİLMEYEN MİRASÇI BULUNDUĞU TAKDİRDE TAKSİME NASIL RAZI EDİLDİĞİ ARAŞTIRILIP DOĞRULUĞU DENETLENMELİ, UZUN SÜRE KULLANIMIN RIZAİ TAKSİMİN VARLIĞINA KARİNE TEŞKİL EDİP ETMEDİĞİ DEĞERLENDİRİLMELİ, SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR


E. ve müşterekleri ile A. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ( Akdağmadeni Asliye Hukuk Hakimliği )'nden verilen 31.05.2005 gün ve 265/236 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan Ö. tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, miras yoluyla intikal nedeniyle 165 ada 48, 160 ada 15, 135 ada 16, 117 ada 3 ve 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle veraset ilamında belirtilen oranlar dahilinde vekil edenleri ile davalılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan Ö. ve M., dava konusu taşınmazların kendilerine babalarından intikal ettiğini, murislerinin yaptıkları taksim nedeniyle davacıların taşınmazlarda haklarının olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, kök miras bırakandan muristen kalan taşınmazların taksimine dair herhangi bir delil ibraz edilmediği, tanıkların da kesin olarak taksimin yapıldığını bilmedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Ö. tarafından temyiz edilmiştir.

Getirtilen tapu kayıtlarına göre dava konusu 109 ada 69 parsel davalılardan M. adına kayıtlıdır. İncelemenin diğer parseller yönünden yapılması gerekir.

Dava konusu diğer taşınmazların ise kök miras bırakan M.'nin oğlu A. mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği, davalı olarak gösterilen M. kızı H. mirasçılarının tapu kayıtlarında malik olarak yer almadıkları görülmüştür.

Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacılar vekili, taşınmazların ortak miras bırakan M.'den geldiğini, murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptalini ve veraset ilamındaki paylar dahilinde vekil edenleriyle davalılar adına tapuya tescilini istemiş, davaya cevap veren bir kısım davalılar ise taşınmazların taksimen babalarına isabet ettiğini, ondan da kendilerine intikal ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. Elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında görülen davalarda, miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olmasına rağmen, mirasçılardan birinin dava ve isteği olmayan diğer mirasçılar adına tapuya tescil istemesi olanaklı değildir.

Temyiz incelemesine konu taşınmazların tarafların 1912 tarihinde ölen kök miras bırakanı M.'den kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi, bu yön mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, M. terekesinin geçerli bir biçimde taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. TMK'nın 599. maddesine göre kural, terekenin doğrudan mirasçılara intikal etmesi olduğuna göre aynı Yasanın 6. maddesi uyarınca taksimin varlığını kanıtlama yükümlülüğü davalılara düşmektedir. Dinlenen davacı tanıklarından A., yaşı itibariyle kök murise ait bilgisinin olmadığını, taşınmazların davalılara babaları Mikail'den kaldığını, diğer davacı tanığı N. de taşınmazların davacıların dedeleri Şıt M.'den kaldığını, taksim hususunda bilgisinin olmadığını, ancak 117 ada 3 ve 165 ada 48 parselleri davacıların kullandığını söylemiştir. Süreklilik kazanan yargısal uygulamalara göre geçerli bir taksimin varlığından sözedilebilmesi için taksimin hangi tarihte yapıldığının, taksime mirasçıların tümünün ya da temsilcilerinin katılıp katılmadıklarının, her bir mirasçıya hangi mevkiden taşınmaz mal verildiğinin, taşınmaz mal verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiğinin kanıtlanması gerekir. Dinlenen davacı tanıklarının yaşları itibarı ile taksim konusunda bilgiye sahip bulunmaları mümkün olmadığı gibi davalı Ö. tarafından dosyaya sunulan 01.10.2004 tarihli dilekçede davacılar adına tescil edildiği bildirilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve tapu kayıtları getirtildiği halde keşifte tanıklardan sorulmak suretiyle davalı iddiasının doğruluğu da araştırılmamıştır.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davada kanıtlama yükümlülüğünün davalı tarafa düştüğü gözönünde tutularak taksim konusu ile ilgili olarak davalıdan yaşlı tanık göstermesi istenmeli, önceden dinlenen tanıklarla gösterilecek tanıklar ve mahalli bilirkişi hazır edilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılarak M.'nin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, edilmişse tarihi, tüm mirasçıların ya da temsilcilerinin taksime katılıp katılmadıkları, her bir mirasçıya hangi yerlerin verildiği, taşınmaz verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiği, davalıların zilyetliklerine davacıların sessiz kalma nedenleri, somut olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, davalı tarafından bildirilen taşınmazlara ait tutanaklarla mirasçılara verilen başka taşınmazların bildirilmesi halinde onların da tutanakları getirtilerek, mahalli bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu denetlenmeli, bunun yanı sıra uzun süre kullanımın mirasçılar arasında rızai taksimin varlığına karine teşkil edip etmediği hususu değerlendirilmelidir.

Mahkemenin kabul şekline göre de HUMK'nın 389. maddesi hükmüne göre "verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve hakların şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması" gerektiğine göre infazda güçlük doğuracak şekilde taşınmazların davacıların mı, yoksa tüm mirasçıların mı hisseleri oranında tapuya tesciline karar verildiğinin hüküm fıkrasından anlaşılamaması nedeniyle mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davalılardan Ö.'nün temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 23.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

umarım faydası dokunur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
fiili taksim ve şufa Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 13 11-04-2007 09:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03736210 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.