Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

2002 yılı öncesi/ sonrası edinilen mallarda çalışmayan eşin hak sahipliği/ mal kaçırma olasılığı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-06-2011, 16:25   #1
hurrem sultan

 
Varsayılan 2002 yılı öncesi/ sonrası edinilen mallarda çalışmayan eşin hak sahipliği/ mal kaçırma olasılığı

20.06.2011 tarihinde ihtiyati tedbir talepli bir boşanma davası açtım fakat hakim tedbir talebimi reddetmiş.Şimdi ben bayanın avukatıyım.Zamanında eşiyle birlikte mal edinmişler ama malların hepsi eşinin üstüne olmuş kadının üstüne hiçbirşey yok.Kadın maaşlı olarak bir yerde çalışmamış sadece tarlada eşine yardım etmiş.Mallarda 2002 yılından önce edinilmiş,sadece bir adet tarla geçen sene alınmış.Şimdi ben müvekkilim için ayrıca katkı payıyla ilgili dava açmayı düşünüyorum yada daha farklı ne yapabilirim.Müvekkilimin eşi boşanma davasının açıldığını öğrendiği zaman eminim ki mallarını kaçırmaya çalışıcak.Yardımcı olursanız sevinirim.....
Old 23-06-2011, 08:31   #2
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

2002 yılından önce edinilmiş mallar için katkı payı alacağı davası açacaksınız. (Evliliğin de bu tarihten önce olduğunu ve bu malların evlilik birliği içinde edinildiğini varsayıyorum.)Katkı payı alacağı davasında fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutarak örn.10.000 TL 'lik bir dava açın.Tedbiri bu dosyadan isteyin. Boşanma davasını bekletici mesele yapın. Boşanma kararı kesinleştikten sonra davanıza devem edebilirsiniz.
2002 yılından sonra edinilen mallar için ise edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi için bir dava açıp yine tedbir ve boşanma davasını bekletici mesele yapmalısınız.
Old 23-06-2011, 09:09   #3
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hurrem sultan
20.06.2011 tarihinde ihtiyati tedbir talepli bir boşanma davası açtım fakat hakim tedbir talebimi reddetmiş.Şimdi ben bayanın avukatıyım.Zamanında eşiyle birlikte mal edinmişler ama malların hepsi eşinin üstüne olmuş kadının üstüne hiçbirşey yok.Kadın maaşlı olarak bir yerde çalışmamış sadece tarlada eşine yardım etmiş.Mallarda 2002 yılından önce edinilmiş,sadece bir adet tarla geçen sene alınmış.Şimdi ben müvekkilim için ayrıca katkı payıyla ilgili dava açmayı düşünüyorum yada daha farklı ne yapabilirim.Müvekkilimin eşi boşanma davasının açıldığını öğrendiği zaman eminim ki mallarını kaçırmaya çalışıcak.Yardımcı olursanız sevinirim.....

Burada farklı bir malrejimi belirlenmemiş ise, yasal mal rejimi 2002 öncesi mal ayrılığı; 2002 sonrası edinilmiş mal rejimi olarak kabul ediliyor.

Mal ayrılığı rejiminde, asıl olan herkes maliki olan malın sahibidir. Ancak bu kural, eşlerin katkılarının ispatı ile aşılabilmektedir. Kadın ev işlerine yapmak suretiyle, katkı sağladığının kabulü mümkün değildir. Ancak kişisel mallar (ziynetleri, miras malları vs) ile çalışmasından kaynaklanan kazanımları, söz konusu mallar üzerinden katkı payı talebinde bulunmasına imkan tanıyacaktır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde kural eşler mallara eşit oranda sahiplerdir. Kuralın istisnası, kişisel mallar ile yapılan katkılar ile alınan mallarda olmaktadır. Örneğin mirastan düşen payın tamamı karşılığında bir ev alınmış ise, bu mal kişisel mal ile elde edilmiş olduğundan, katılma payı söz konusu olamayacaktır.

Her iki durumda da kural anlayış farklı olsa da, aksini ispat külfeti herzaman söz konusu olabilcektir.

Önerim şu; Şartları var ise müşterek konuta, aile konutu şerhi koydurabilirsiniz. Ayrı bir dava açarak tedbir talepli tasfiyede bulunabilirsiniz. ancak tasfiye, boşanma kararının kesinleşmesi anına kadar bekletici mesele yapılacaktır. (sayın Evran Kırmızı'nın belirttiği gibi) Tedbir talepleriniz olumsuz olur ise, mal kaçırma sebebiyle, denkleştirme işleminde bulunabilirsiniz. Yani katkı payınızı, edinilmiş mal olan tarladan alacağınız pay üzerinde denkleştirebilirsiniz.
Old 23-06-2011, 13:54   #4
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

Av.kadir Polat ile farklı düşündüğümüz nokta çalışmayan kadının katkısı noktasındadır. Yargıtayın ev hanımının asgari ücret düzeyinde geliri olduğu ve katkısının bu şekilde hesap edilmesi gerektiği yönünde kararları var.
Old 23-06-2011, 13:57   #5
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Evran KIRMIZI
Av.kadir Polat ile farklı düşündüğümüz nokta çalışmayan kadının katkısı noktasındadır. Yargıtayın ev hanımının asgari ücret düzeyinde geliri olduğu ve katkısının bu şekilde hesap edilmesi gerektiği yönünde kararları var.

Sayın Evran, bu konuda mal ayrılığı rejimine konu bir malda ev kadınının asgari ücret düzeyinde katkısının olduğunun kabulüne yönelik elinizde yargıtay kararı var ise, sitemizde yayınlar mısınız, rica etsem.
Old 23-06-2011, 14:04   #6
üye32062

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2008/2-432
Karar: 2008/444
Karar Tarihi: 18.06.2008

ÖZET: Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime kocanın <kişisel malı> olarak girmiştir. Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz.

(4721 S. K. m. 170, 186, 189, 220, 225, 227, 229, 230, 236, 239) (743 S. K. m. 152, 153)

Dava: Taraflar arasındaki <boşanma ve katılma alacağı> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, tazminat talebinin reddine dair verilen 5.10.2004 gün 2003/253 E., 2004/1356 K. sayılı karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.5.2005 gün 5977-8233 K. sayılı ilamı ile boşanma yönünden onanmış tazminat yönünden bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen 6.3.2007 gün ve 2005/876 E., 2007/221 K. sayılı kararın incelenmesi Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 4.6.2007 gün ve 8774-9394 sayılı ilamı ile;

(...Taraflar 27.04.1989'da evlenmişler, boşanma davası 18.04.2003 tarihinde açılmış boşanma yönünde oluşan hüküm 06.07.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Keçiören'deki ev 11.04.1995'te, otomobil ise 19.08.1997 tarihinde alınmıştır.

Dinlenen tanıklar, davalı kadının 2000 yılında hediyelik eşya yapıp sattığını zaman zaman da temizliğe gittiğini ifade etmişlerdir. Davacının davalıya ait evin ve otomobilin edinilmesine katkıda bulunduğuna ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Kadının, ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olması, Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılamaz. O halde, isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Birleşen davalar, boşanma ve katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Davacı-K.Davalı Fatma Ataş vekili, tarafların boşanmalarına, nafakaya, manevi tazminata, ev ve arabanın alımına yapılan katkı nedeniyle maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme, tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin babalarına verilmesine, Fatma Ataş'ın tüm taleplerinin reddine karar vermiş, Fatma Ataş'ın temyizi üzerine Özel Daire boşanma, nafaka ve manevi tazminata ilişkin hükmü onamış ancak tazminat istemi araç ve eve katkıya ilişkin olup bu istek boşanmanın eki olmadığından nisbi harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunamayacağı nedeniyle hükmü bozmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucu mahkemece katkı alacağına ilişkin davanın kabulüne karar verilmiş, Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş'ın temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkeme kararında direnmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık kadının ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olmasının Türk Medeni Kanununun 227. maddesi anlamında katkı sayılıp sayılmayacağı noktasındadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken, taraflar; evlenme mukavelesiyle kanunda muayyen diğer usullerden birini, kabul etmediklerine göre, aralarında yasal rejim olan mal ayrılığı geçerlidir. (TKM. m.170) Taşınmaz ve araç, taraflar arasında bu rejim geçerli iken edinilmiştir.

Mal ayrılığında; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir. (TKM. m.186/1) Eşlerden her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir. (TKM. m.189)

743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi gereğince evin intihabı, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesi kocaya aittir. 153 üncü madde gereğince de eve kadın bakar. Başka bir ifade ile, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisine göre; kadının eve bakması ve ev işlerini yapması yasal ödevidir. 743 sayılı yasada, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eş katkı yapmış ise, sağladığı bu katkı karşılığını isteyebileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, Yargıtay kararları ile; katkıyı sağlayan eşin, diğerinden katkısı karşılığı genel hükümlere göre bir tazminat talep edebileceği kabul edilmiştir. Şayet, eşlerden birinin edindiği mala, diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Başka bir ifade ile kadının, ev işlerini yapması ve çocuklara bakmış olması, diğer eşin edindiği mala katkı sayılamaz. Sonuç olarak; 1.1.2002 tarihinden önce, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, kadın veya kocanın diğerinden katkı payı karşılığı bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka, parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle bir katkısının olması gerekir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 227. maddesinde getirdiği düzenleme ile, bundan önceki yasadaki boşluğu doldurmuştur. Evvelce Yargıtay kararlarıyla doldurulan boşluk, açık hüküm konularak yasal hale getirilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 227'nci maddesi gereğince; <eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında, bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak, o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler yazılı bir anlaşma ile değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.> Kuşkusuz, sözü edilen hüküm gereği değer artışı nedeniyle alacak talep edebilmek için de, talepte bulunan eşin, diğer eşe ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir katkı sağlamış olması gerekir. Çalışmayan ve herhangi bir kazancı ve geliri bulunmayan kadının, ev işlerinde harcadığı emeği, bu maddeye göre yine katkı sayılmaz ve kadın bu emeğine dayanarak yine değer artışı için alacak talep edemez.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, evi dışında çalışmayan ve herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan kadının, ev işlerinde sarfettiği emeğini, yasal rejim olan <edinilmiş mallara katılma rejiminde> diğer eşin bu mal rejiminin devamı süresince edinilen malları üzerinde, <katılma alacağı> hakkı (TMK. m. 236 ve 239) tanımak suretiyle yasal karşılığa bağlamıştır. Yasanın 236'ncı maddesinde yer alan hüküm gereği; <her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar.> 231 inci madde <artık değerin> ne olduğunu ve nasıl bulunacağını göstermiştir. <Artık değer, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.> (m. 231) Katılma alacağının hesabında <eklenecek değerler> yasanın 229'ncu maddesinde, denkleştirmeden elde edilen miktarlar da Yasanın 230'ncu maddesinde gösterilmiştir.

Somut olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejime (edinilmiş mallara katılma) kocanın <kişisel malı> olarak girmiştir. (TMK. m. 220/2) Edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz. Taraflar arasındaki 1.1.2002 tarihinden itibaren başlamış olan edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma davasının açıldığı 18.4.2003 tarihinde sona ermiştir. (TMK. 225/2) Kocanın kişisel mallarının, yeni rejim döneminde geliri varsa (kişisel malların geliri edinilmiş maldır) kadın ancak, bu edinilmiş mal üzerindeki varsa <katılma alacağını> (TMK. m. 236 ve 239) isteyebilecektir. Davacının edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek katılma alacağının tahsiline ilişkin bir davası ise bulunmamaktadır.


Bu itibarla, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. O halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı-K.Davacı Mehmet Ataş'ın temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edene iadesine, 18.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Karar maddi olayla alakalı. Kadının katkısını kanıtlaması gerek. Tasfiye davası açarken kocanın mallarının 2002 sonrası gelirlerini de edinilmiş mal olarak değerlendirmek gerekiyor. İyi çalışmalar
Old 23-06-2011, 14:19   #7
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

Av.Serbay zaten son noktayı koymuş ama farklı olaylar farklı yorumlar da var.

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas : 2006/11169
Karar : 2006/12117
Tarih : 31.10.2006

KARAR METNİ :
YARGITAY İLAMI
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.06.2001 ve 22.06.2001 tarihinde verilen dilekçeler ile katkı payına dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.05.2006 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, davalı kocasını dava ederek evlilik birliği içerisinde edinilen 12171 parsel s. taşınmazın birlikte alındığını ve üzerindeki binanın ortak katkıları ile yaptırıldığını ileri sürerek tapusunun iptali ile 1/2 payının adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada ise, dava konusu taşınmaz ilk davanın açıldığı tarihte aynı tarih tapuda Dindar E....'e satıldığından, davacı bu satışın danışıklı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 1/2 payın adına tescilini, bu istemi kabul edilmediği taktirde taşınmazın alımına katkı payının davalı kocası Muzaffer'den tahsilini istemiştir.
Yerel mahkemece davanın reddine dair verilen ilk hüküm Dairemizce, özetle "sair temyiz itirazların reddine, davaya konu taşınmazın arsa ve binaya ilişkin rayiç değer toplamının yarısı katkı payı istenmiş olmakla davacının bu istemi emek ve katkısının tazminen tahsili istemine ait olduğundan davacının bu istemi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmelidir." gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davacının dava konusu taşınmazın alımına maddi katkısının kanıtlanamadığı, ev hanımı olduğu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığı gerekçesi ile katkı payının ödetilmesi isteminin de reddine karar verilmiş; hükümü davacı temyiz etmiştir.
Dosya kapsamı ve bütün delillerden, evlilik birliğinin kurulmasından sonra davalı koca Muzaffer'in seyyar olarak kuruyemişçilik yaptığı, davacının ise ev hanımı olduğu ve evin sorumluluğunu üstlendiği anlaşılmaktadır. Davalı kocanın çalışarak ürettiği artı değeri hane gelirine kattığı gibi, davacı Fadiye'nin de kendi emek ve gücü ile ev işlerine katkı sağladığı açıktır. Davacı kadının başka bir işte çalışmadığı gerekçesi ile bu katkı ve emeğini gözardı edilerek evlilikten sonra edinilen dava konusu taşınmazın davacı kocanın geliri ile edinilerek üzerine bina yaptırıldığını kabul etmek hayatın olağan akışına uygun düşmez. Somut olayda, davacı eşin müşterek haneye bakımda ilgisizlik ve beceriksizliği ileri sürülmediğine, evlenme gününden itibaren geçen 25 senelik müşterek hayatta haneyi dışladığına ait bir tavrı da bildirilmediğine göre davaya konu taşınmazın alımında ve üzerindeki binanın yapılmasında davacı Fadiye'nin belirli bir oranda katkısının olduğu ortadadır. Mahkemece yapılacak iş; tarafların bu çalışma ve üretim biçimleri de dikkate alınarak dava konusu taşınmazın alımına ve üzerindeki binanın yapımına davacının katkı oranı yüzde olarak uzman bilirkişiye hesaplatmak, belirlenen bu katkı yüzdesi taşınmazın değerine oranlanmak suretiyle tazminat istemini hüküm altına almak olmalıdır. Bütün bu yönler gözardı edilerek tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istem halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 31.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kaynak : Corpus Arşiv
Old 23-06-2011, 14:25   #8
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Hem daha yeni tarih olması hem de HGK nın kararı olması hem de bu konuda bilirkişilik yapan kişilerden aldığım bilgiler ile okuduğum kaynak bilgilerinden, ev hanımının, mal ayrılığı rejimine tabi malda ancak kişisel malları ile katkısının orantılama yolu ile talebinin mümkün olacağını düşünüyorum.

Yoksa, ev işleri yapıyor diye, mal ayrılığına tabi eşya üzerinde katkı payının olduğunu düşünmek, vicdanen olmasa da hukuken şimdilik mümkün görülmüyor.
Old 23-06-2011, 14:29   #9
üye32062

 
Varsayılan

Sn.Evran KIRMIZI'nın sunduğu karar bana göre daha mantıklı, zira destekten yoksun kalma davalarında benzer olarak ev hanımının asgari ücret kadar gelir elde edeceği farz ediliyor, katkı payı alacağı davasında da aynı durumun gerçerli olması adalate daha uygun olur diye düşünüyorum. Ancak genel kurul kararı var iken aksi biraz zor görünüyor.

Somut olayda anladığım kadarı ile koca çiftçi. Bu durumda kadının da kocası gibi tarlada çalıştığı ispatlanabilir ise, belki mevsimlik işçilerin elde ettiği gelir referans alınarak bir miktar katkı hesaplanabilir.
Old 23-06-2011, 15:09   #10
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serbay
Sn.Evran KIRMIZI'nın sunduğu karar bana göre daha mantıklı, zira destekten yoksun kalma davalarında benzer olarak ev hanımının asgari ücret kadar gelir elde edeceği farz ediliyor, katkı payı alacağı davasında da aynı durumun gerçerli olması adalate daha uygun olur diye düşünüyorum. Ancak genel kurul kararı var iken aksi biraz zor görünüyor.

Somut olayda anladığım kadarı ile koca çiftçi. Bu durumda kadının da kocası gibi tarlada çalıştığı ispatlanabilir ise, belki mevsimlik işçilerin elde ettiği gelir referans alınarak bir miktar katkı hesaplanabilir.

Benim de kişisel fikrim o yönde. Ama hukukun söylemi daha önemli.

Çalışmanın olması farklı bişey; tarlada çalışmak başka bişey. Tabiki gelir getiren bir işte çalışma ispatlanırsa durum değişir ama malesef ev hanımlarının mal ayrılığında katkı alacağı yok.
Old 23-06-2011, 16:10   #11
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Mal ayrılığına konu mallar için katkı payı açmalısınız bence belli olmaz yargıtay lehe kararlar çıkarabilir,edinilmiş mallar yani tarla için tedbir talepli mal tasfiyesi davanızı açarsınız,bu arada koca tarafından kaçırılmış olursa,BKm.18 den muvazaa nedeniyle tasrrufun iptalini ister,nafaka tzaminat alacağınız çıkarsa aciz belgesi sunar ıslah edersiniz,kolay gelsin!
Old 09-11-2015, 11:39   #12
av. canan0

 
Varsayılan evlilik devam ederken katkı payı istenir mi

Merhaba Sayın Meslektaşlarım,

benim de bir sorum olacak içinden çıkamadığım.
müvekkil evli ancak hükümlü ve cezaevinde. eşi de üzerine olan evi satmış. adam evin tapusu kendi üzerindeyken 2005'te kadına satış göstererek devretmiş. kadın da 2014'te evi satmış. aile konutu ama 3. kişinin kötüniyeti söz konusu değil. bu sebeple tapu iptal açamıyoruz.
şimdi edinilmiş mallara katılım rejimi nedeniyle satış parasının yarısını talep etmek istiyor. ancak ortada açılmış bir boşanma davası yok. bana salt bu gerekçeyle dava açmak mantıklı gelmiyor. ancak neden olmasın da diyorum?
görüşlerinizle bana yardımcı olursanız sevinirim.
iyi çalışmalar.
Old 09-11-2015, 12:11   #13
Av.09

 
Varsayılan

Sayın av. canan0, mal rejimi tasfiyesi ancak boşanmanın kesinleşmesinden sonra görülüp karara bağlanır. Boşanmayla birlikte ayrı olarak açılması halinde öncelikle boşanma davası karara bağlanır, sonrasında tasfiyeye ilişkin dava görülür. Mal rejimini tasfiyesinin amacı kısaca kural olarak; evlilik birliğinin başlangıcından sona ermesine kadar olan sürede edinilen malların tasfiyesi ile ilgilidir. Bu sebeple eğer açılmış boşanma davası da yoksa evlilik devam ederken talep edilen rejim tasfiyesi reddedilmesi gerekir.

Boşanmanın gerçekleştiğini varsaymamız halinde bile mal rejimi alacağının olmayacağı kanaatindeyim. Çünkü ev evlilik birliği içinde satılmış.

Adamın satış gösterdiği ancak öyle olmadığı yani bağış yapmış ama satış göstermiş ise tapu iptali tescili davası olabilir idi. Ancak burada da " kimse kusuruna dayanarak hak iddia edemez" kuralı uyarınca yine bir sonuca ulaşamayacağı kanaatindeyim.

Bence sizin bakmanız gereken aile konutunun eş rızası olmaksızın devrinde iptal ve tescil, kadının devirde muvazaası gibi durumlardır. Kaldı ki açılacak davada hukuki yararınızın olduğunu göstermeniz gerekebilir.
Eş bir yıldan fazla özgürlüğü bağlayıcı ceza almışsa kendisine vasi atanması da gerek.
Old 09-11-2015, 15:02   #14
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Y2HD
Esas : 2014/11853
Karar : 2015/4019
Tarih : 10.03.2015
AİLE KONUTUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE DEVRİ ( Yolsuz Tescil )
YOLSUZ TESCİL ( Aile Konutunun Üçüncü Kişilere Devri )
TAPU SİCİLİNE İYE NİYETLE DAYANMA ( Aile Konutunun Devri )
TAPU İPTALİ ( Aile Konutunun Devri )

Dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu iddiası ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca satışın iptali ve tescil talebi ile açılan davada:

Aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi olan erkek eş tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık rızasını gerektirmektedir. Bu rıza alınmamıştır. Kooperatif kayıtlarında konutla ilgili bir şerh de bulunmamaktadır.

Bu durumda taşınmazı ilk devralan E...`nun, iyi niyetli olması halinde kazanımı korunacak, kötü niyetli ise kazanımı korunmayacak, E...`nun üzerindeki tescil, yolsuz tescil niteliğini alacaktır.

Davalı T.T.`in, taşınmazı kendisine devreden E.`nun üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, T.T.`in diğer davalılarla el ve iş birliği içinde kötü niyetli olarak hareket ettiği de kanıtlanamamıştır.

Öyleyse davanın reddi gerekirken, kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.fk
TMK.194, 1023, 1024
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin yapılması istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu iddiası ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca satışın iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.

Dava konusu taşınmazın davacının eşi A... S... tarafından 30.04.2012 tarihinde davalılardan E...`ya devredildiği, E...`nun da 13.06.2012 tarihinde taşınmazı davalılardan T... T...`e devrettiği anlaşılmaktadır.

Aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi olan erkek eş tarafından üçüncü kişiye devri, davacının açık rızasını gerektirmektedir. (TMK md. 194/1)
Bu rıza alınmamıştır. Kooperatif kayıtlarında konutla ilgili bir şerh de bulunmamaktadır.
Bu durumda taşınmazı ilk devralan E...`nun, iyi niyetli olması halinde kazanımı korunacak (TMK md. 1023), kötü niyetli ise kazanımı korunmayacak, E...`nun üzerindeki tescil, yolsuz tescil niteliğini alacaktır (TMK md. 1024/2).

Ne var ki, taşınmazı ilk devralan E..., bu taşınmazı T... T...`e devretmiştir.
E...`nun, taşınmazı davalı T... T...`e devrinde Türk Medeni Kanunun 194. maddesi koşulları artık aranmaz. Bu durumda taşınmazı en son devralan davalı T... T..., kendisine bu taşınmazı devreden E...`nun üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu tescile dayanamaz (TMK md. 1024/1).

Davalı T... T...`in, taşınmazı kendisine devreden E...`nun üzerindeki tescilin yolsuz olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, T... T...`in diğer davalılarla el ve iş birliği içinde kötü niyetli olarak hareket ettiği de kanıtlanamamıştır.

Öyleyse davanın reddi gerekirken, kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, karar verildi.
Y2HD 10.03.2015 - K.2015/4019
____________ oOo ____________
Old 09-11-2015, 15:12   #15
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Boşanma davası açıp katılma alacağı için de dava açacaksanız,evin de mal kaçırma kastıyla satılmış olduğunu düşünüyorsanız;MEDENİ YASA M.229 Eklenecek değerler
Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:

1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,

2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Old 25-12-2015, 18:29   #16
ssdinler

 
Varsayılan

Evlilik tarihinin 2002 öncesi veya sonrası olmasının bu ayrımda önemi yok mu acaba ?
Old 27-12-2015, 22:10   #17
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ssdinler
Evlilik tarihinin 2002 öncesi veya sonrası olmasının bu ayrımda önemi yok mu acaba ?
Katkı payı veya değer artış payı isteminde malın 2002 öncesi veya sonrası edinilmesi önemli değildir.
TMK.
2. Değer artış payı
MADDE 227. Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.


Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır.


Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
BoŞanma Davasi / 3 sene sonra boşanma halinde haklarımı alabilir miyim? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 20-04-2011 17:30
Boşanma davası, yetki itirazı, karşı dava, terke dayalı boşanma Av.Arzu Erkan Meslektaşların Soruları 6 10-01-2011 11:36
Genel boşanma sebebiyle açılmış davada özel boşanma sebebinin varlığı gurhankoc Meslektaşların Soruları 4 30-11-2008 14:02
çifte vatandaşın hollandada kesinleşmiş boşanma kararı türkiyede boşanma davası oguzate Meslektaşların Soruları 5 16-09-2008 13:06
şiddetli geçimsizlik nedeni ile açılan boşanma davasının anlaşmalı boşanma olması? caner87 Meslektaşların Soruları 9 23-03-2008 23:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07487702 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.