Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

itirazın iptalinde ıspat yükü

Yanıt
Old 02-07-2009, 11:32   #1
av-mine

 
Varsayılan itirazın iptalinde ıspat yükü

Sevgili meslektaşlarım,vereceğiniz cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.Benim sorum itirazın iptali ile ilgili.Biliyorum ki bu konu şimdiye kadar sitede çok tartışıldı,ancak ben somut olayla ilgili yargıtay kararı bulamadığımdan sizlerden yardım istiyorum.Süresinde arkası yazdırılmamış ve ilamsız takibe konulmuş çek için itiraz ettim, karşı yan ise itirazın iptali davası açtı.Ellerindeki çek yazılı delil başlangıcı sayılıyor ve başkaca ıspat edebilecekleri bir husus da yok.Ben duruşmada taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığına dair tanık dinletmek istedim,ancak davacı-alacaklı muvafakat etmediği için hakim reddetti.(çek tutarı 40.000TL)ve 15 gün sonrasına yeni gün verdi.Bu durumda karşı yan iddiasını ıspatla yükümlü olduğundan davanın reddedilmesi gerekmezmi?(Hakimin tavrı hiç de bu yönde değildi)Özetlediğim olayla ilişkin davacı lehine pek çok yargıtay kararı var ancak bunlar benim işme yaramıyor.Eğer davalı taraf için bu yönde elinde karar bulunan varsa gönderilmesini rica ediyorum.
Old 02-07-2009, 13:28   #2
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararlar size yardım edebilir kanaatindeyim. Sözkonusu çek elden ele veya ciro vasıtasıyla keşideciden lehdara ondanda hamile geçmiş ise hamil ile keşideci arasında temel akdi bir ilişki olmadığından tanık dinlenmesi caiz değildir.

YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2008/3-159
Karar Numarası: 2008/158
Karar Tarihi: 20.02.2008

ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ BONO
İMZASI İNKAR EDİLMEMİŞ BONO
YAZILI DELİL BAŞLANGICI VARSA TANIK DİNLENEBİLİR

4721 s. TMK/6
6762 s. TTK/661
1086 s. HUMK/292

ÖZETİ: Zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun Kararında da benimsendiği gibi “Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.” Senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.08.2006 gün ve 180-305 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 21.11.2006 gün ve 2006/14874-15767 sayılı ilamı ile; (...Davacı dilekçesinde, davalı ile aralarında araç alım-satımından kaynaklanan bir alışveriş nedeni ile senet düzenlendiğini, ancak senedin zamanaşımına uğraması nedeni ile davalı aleyhine adi takip yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, davacıdan araç satın almadığını, kaldı ki araç satış işlemlerinin noterde yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
M.K.mad.6 gereği "kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir" taraflar arasındaki senet zamanaşımına uğradığı için, artık taraflar arasındaki temel hukuki ilişkiye inilmesi gerekecektir.
Davalı taraf, davacıyla aralarındaki hukuki ilişkiyi (davacıdan araç satın aldığını) inkar ettiğine göre ispat yükü davacıya aittir. Davacı davalıya araç sattığını ve dava konusu alacağında bu satıştan kaynaklandığını ispat etmekle yükümlüdür. Her ne kadar yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları taraflar arasında araba alım satımı yapıldığına ilişkin beyanda bulunmuşlarsa da miktar itibariyle olayda tanık dinlenemeyeceği ve davacının da dilekçesinde yemin deliline dayandığının anlaşılması karşısında davacı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı Süleyman Şahingöz, davalı ile aralarında yaptıkları araç satım sözleşmesi nedeniyle davalının kendisine senet verdiğini ancak süresinde ödemediğini, bu nedenle zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla icra takibi yaptığını ancak davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Yakup Hayran davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkeme “Zamanaşımına uğramış bono yazılı delil başlangıcı sayılır. Bononun dayandığı alt ilişkinin varlığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Davacı dinlettiği tanıkları aracılığı ile davalı ile arasındaki alt ilişkiyi yani araç alım satımını ve bononun bu nedenle alındığını ispatlamıştır. Davalı vekiline delil ibrazı için süre verilmiş ve davalı vekili yalnızca tanık deliline başvurarak mahkemede bu tanıkları, taraflar arasında bononun verilmesine esas alım satımın olmadığını ispatlamak için dinletmek istediğini beyan etmiş, menfi bir durumun ispatı mümkün olmadığından, davalının tanık dinletme talebi reddedilmiş, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar vermiş; davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuş;Yerel Mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 661.maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 4.4.2007 gün ve 2007/13-153 E.,2007/183 sayılı Kararında da benimsendiği gibi “Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.”
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 292.maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.
Görülmekte olan davada, davacı zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak davalı ve kardeşi hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapmış ancak davalının itirazı üzerine takip durmuştur.
Bu durumda davacı taraf, aralarındaki temel ilişkinin varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı tarafın buna dayalı olarak tanık dinletme hakkı bulunmaktadır.
Davacı dinletmiş olduğu tanıklar ile taraflar arasındaki temel ilişkinin varlığını ve senedin bu nedenle verilmiş olduğunu kanıtlamıştır.
O halde artık; senet üzerinde yazılı bedeli ödediğini ispat etmesi gereken davalıdır.
Davalı dava konusu alacak miktarını tanıkla ispat edemeyeceği gibi bu konuda tanıkta dinletemez. Davalı vekili başka delilde göstermemiştir. Ayrıca, yemin deliline de dayanmamıştır. Açıklanan nedenlerle senet üzerindeki bedeli ödediğini ispat edememiştir.
Direnme kararı bu sebeplerle doğru olup onanması gerekir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (86,00) YTL harcın temyiz edenden alınmasına 20.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2007/13-153
Karar Numarası: 2007/183
Karar Tarihi: 04.04.2007

ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ BONO
YAZILI DELİL BAŞLANGICI
ÖDÜNÇ AKDİNİN İSPATI

1086 s. HUMK/292
6762 s. TTK/661

ÖZETİ: Türk Ticaret Kanunu uyarınca, zamanaşımına uğramış bir bonodaki alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böyle bir talebi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, temel ilişkinin varlığını, niteliğini, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını ispatlama yükümlülüğü, davacıya aittir. Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde, tanık dinlenebilir.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A. Asliye 10. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.4.2004 gün ve 2003/843-2004/124 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 6.4.2006 gün ve 2006/769-5159 sayılı ilamı ile,
(...Davacı, davalıdan bonoya dayalı alacağı olduğunu, bononun zamanaşımına uğraması dolayısıyla alacağının tahsili için ilamsız takip başlattığını, itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu bononun teminat olarak 3. şahsa verilmiş bono olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu bono nedeniyle davalının Cumhuriyet Savcılığına yaptığı şikayet başvurusu üzerine davacı hakkında A. 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/965 Esas sayılı dava dosyasında emniyeti suistimal suçundan ceza davası açıldığı ve derdest olduğu incelenen ceza dosyası ile anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu'nun 53. maddesine göre hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değilse de verilecek mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgular ile bağlıdır.
Ceza davasının sonucu bu davayı etkileyecek niteliktedir. Mahkemece ceza davası sonucu beklenerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2- Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir...),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı H.S. vekili, davacı tarafından davalı hakkında borçlusu davalı, lehdarı ve meşru hamili ise davacı olan 25.02.2000 vade tarihli, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak, genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı S.Ö. vekili, alacak iddiasının dayandırıldığı zamanaşımına uğramış bononun, davalının oğlu dava dışı M.Ö. ile davacının ortak olarak yaptıkları bir inşaatın işçilerine gıda malzemesi satan dava dışı bir bakkala teminat amaçlı olarak ve sadece isim yazılıp imza atılmak suretiyle, diğer kısımları boş olarak verildiğini, anılan bakkal ile yapılan hesap tasfiyesinden sonra, davacının bonoyu bakkalın iyiniyetinden yararlanıp ondan alarak üzerini doldurmak suretiyle takibe koyduğunu bildirmiştir.
Yerel Mahkeme, (Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, temel ilişkiyi açıklamış, müvekkilinin davalıya borç verdiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili, senedin davacı ile oğlunun adi ortaklığı için gıda malzemesi veren bakkala teminat olarak boş verildiğini, daha sonra davacı tarafından doldurulduğunu savunmuştur. Zamanaşımına uğrayan senette ispat yükü davacıda iken, davalı, senedin teminat amacıyla verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu beyan ettiğinden, ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalı vekili, senedin teminat olarak verildiğine ve anlaşmaya aykırı doldurulduğuna dair yazılı delilleri olmadığını beyan etmiş, hatırlatılmasına rağmen yemin teklifinde bulunmamıştır) gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline karar vermiş; bu karar Özel Dairece, metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrar ederek ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Davacı tarafından davalı hakkında 29.9.2003 tarihli takip talebiyle başlatılan ve A. 19. İcra Müdürlüğünün 2003/6131 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen ilamsız icra takibinde, 15.200.000.000 TL. asıl alacağın 25.2.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istenilmiş; takip talepnamesinde borcun sebebi "15.200.000.000 TL. bedelli 25.2.2000 ödeme tarihli senet" olarak açıklanmıştır.
Davalının borçlu, davacının lehdar durumunda bulunduğu, 15.10.1999 tanzim ve 25.2.2000 vade tarihli, "nakden" kaydını içeren sözkonusu bononun, Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin daha önce dolması nedeniyle, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu açık ve çekişmesizdir. Dava dilekçesinde de, bononun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, icra takibinin genel haciz yolu ile yapıldığı belirtilmiştir.
Davalı, zamanaşımına uğrayan bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir.
Belirtilmelidir ki; Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böylesi bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü, davacı tarafa aittir.
Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.
Görülmekte olan davada, davacı vekili, 29.1.2004 günlü cevaba cevap dilekçesinde, senetteki meblağın davalıya nakden verildiğini bildirmiş ve böylece, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin ödünç ( karz ) akdine dayandığını ileri sürmüştür.
Bu durumda, davacı taraf, yukarıda açıklanan yasal çerçeve içerisinde, taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, bu iddia bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı taraf, buna dayanarak ödünç ilişkisi hakkında tanık dinletme hakkına sahiptir. Yine, dava dilekçesinde, "sair delil" ibaresine yer verildiğinden, davacı tarafın, ödünç iddiası bakımından davalıya yemin teklif etme hakkına sahip bulunduğunun ve gerektiğinde Mahkemenin bu hakkının varlığını davacıya hatırlatmakla yükümlü olduğunun kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yapılması gereken; davacı tarafın ödünç iddiasıyla ilgili tanık dahil tüm delillerini ve varsa davalının karşı delillerini sorup toplamak; gerektiğinde davalıya bu yönden yemin teklif etme hakkı bulunduğunu da davacı tarafa hatırlatmak ve bütün bu işlemlerin sonucunda ortaya çıkacak olan uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermektir.
Yerel Mahkemece açıklanan gereklilikler yerine getirilmeksizin direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Yukarıdaki kararda dikkate alındığında sizin davanızda öncelikle ispat yükü itirazın iptali davasını açan davacıdadır. Davacı temel ilişkiyi, alacağın doğduğunu yazılı delil başlangıcı yanında tanık dinleterek ispat edecek ispat yükünü yerine getirirse artık ispat yükü sizin tarafa geçecektir.



YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2004/5959
Karar Numarası: 2004/16090
Karar Tarihi: 08.11.2004

SÜRESİ İÇİNDE BANKAYA İBRAZ EDİLMEYEN ÇEK
YAZILI DELİL BAŞLANGICI
ZAMANAŞIMI

6762 s. TTK/644, 708, 726, 730
1086 s. HUMK/292

ÖZETİ: Belirlenen süre içinde muhatap bankaya ibraz edilmez ise, bu çekle artık müracaat hakkı kullanılamaz. Böyle bir çek adi senede dahi dönüşmez. Bu durumdaki çek ancak, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olup, davada temel ilişkiye dayanılmış ise, alacağın diğer yan delillerle kanıtlanması gerekir. Öte yandan, çeki ciro yoluyla elde eden hamilin keşideci ile aralarında bir akdi ilişki bulunmayacağına göre, temel ilişkiye dayalı olarak keşideciye karşı bir talepte bulunmasına da olanak yoktur. Ayrıca, hamilin müracaat hakkı ibraz müddetinin bitiminden itibaren 6 ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Gerek zamanaşımına uğramış ve gerekse süresinde bankaya ibraz edilmemiş çek hamilinin hakkına kavuşabilmesi için iki seçeneği mevcuttur. Ya yukarıda değinildiği gibi, akdi ilişkiye dayalı olarak tahsil davası, ya da çeklerde de uygulanması gereken ve aynı yasanın düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davasıdır. Ancak, her iki halde de çekin kanuni unsurlarını taşıması zorunludur.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı aleyhine çeke dayalı olarak girişilen icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çeklerin zamanaşımına uğradığını, süresinde bankaya ibraz edilmediğini, çeklerde tahrifat yapıldığını, davacının yetkili hamil olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece dava konusu çeklerin yasal anlamda geçerli olup, davalı itirazlarının haksız olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dört adet çeke dayalı olarak davalıdan alacaklı olduğunu, girişilen icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürmüş olup, davalı taraf ise, davacının yasal hamil olmadığını, çekler üzerinde tahrifat yapıldığını, iki adet çekin yetkili kişilerce imza edilmediğini, çeklerin zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Her ne kadar mahkemece, icra takibine konulan çeklerin yasal anlamda geçerli olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı itirazlarının karşılandığını ve yeterli araştırmanın yapıldığını söylemek mümkün değildir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, çek T.T.K.nun 708. maddesinde belirlenen süre içinde muhatap bankaya ibraz edilmez ise, bu çekle artık müracaat hakkı kullanılamaz. Böyle bir çek adi senede dahi dönüşmez. Bu durumdaki çek ancak, H.U.M.K.nun 292. maddesi anlamında yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olup, davada temel ilişkiye dayanılmış ise, alacağın diğer yan delillerle kanıtlanması gerekir.
Öte yandan, çeki ciro yoluyla elde eden hamilin keşideci ile aralarında bir akdi ilişki bulunmayacağına göre, temel ilişkiye dayalı olarak keşideciye karşı bir talepte bulunmasına da olanak yoktur. Ayrıca, T.T.K. nun 726. maddesi hükmü gereğince, hamilin müracaat hakkı ibraz müddetinin bitiminden itibaren 6 ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Gerek zamanaşımına uğramış ve gerekse süresinde bankaya ibraz edilmemiş çek hamilinin hakkına kavuşabilmesi için iki seçeneği mevcuttur. Ya yukarıda değinildiği gibi, akdi ilişkiye dayalı olarak tahsil davası, ya da T.T.K. nun 730/14. bendi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken ve aynı yasanın 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davasıdır. Ancak, her iki halde de çekin kanuni unsurlarını taşıması zorunludur.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak, dava konusu çeklerden 30.12.1998 tarihli ve 800.000.000.-Lira meblağlı çekte davalı kooperatif keşideci davacı ise ilk ciranta durumundadır. Ne var ki, bu çek yasal sürede muhatap bankaya ibraz edilmemiş ve T.T.K. nun 726. maddesi hükmü gereğince de zamanaşımına uğramıştır. 15.2.1999 keşide tarihli ve
1.350.000.000.-Lira meblağlı çekte ise, davalı ara ciranta olup, bu çek de yasal süresinde ibraz edilmediği gibi, bu çek de zamanaşımına uğramış ve davacı ile davalı arasında akdi ilişki de yoktur. 30.6.1999 keşide tarihli ve 1.790.000.000._Lira meblağlı ve 1.470.000.000.-Lira meblağlı iki adet çeke gelince, öncelikle, bu çekleri keşide edenlerin keşide tarihinde kooperatif yetkilisi olmadığı gibi çekler üzerinde tahrifat yapıldığı savunulmuştur. Gerçekten de, çeklerin keşide tarihleri üzerinde düzeltmeler yapıldığı çıplak gözle de görülmektedir. Kaldı ki, bu haliyle dahi 1.470.000.000.-Lira meblağlı çek süresinde ibraz edilmemiş, 1.790.000.000.-Lira meblağlı çek ibraz edilmiş ise de zamanaşımına uğramıştır. O halde mahkemece, öncelikle bu çeklerin geçerli bir çek olup olmadıklarının gerektiğinde kooperatifin sicil dosyası da getirtilmek suretiyle araştırılması, çekler üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığının gerektiğinde bilirkişi vasıtasıyla tespiti, çeklerin yasal unsurları taşıdığı sonucuna varıldığı taktirde yukarıda açıklanan ilkeler ışığında her bir çek yönünden irdeleme ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 08.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-07-2009, 16:25   #3
av-mine

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım cevap için teşekkürler,ancak bizim itiraz ettiğimiz çekte hiç ciro yapılmamış olup davacı taraf da aralarındaki ilişkiyi ödünç ilişkisi olarak niteliyor ve fakat bunu herhangi bir delille ispat edemiyor.Bu durumda ne yapabilirim?
Old 02-07-2009, 16:27   #4
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Davacı tarafın elinde yazılı delil başlangıcı olduğu için tanık dinletme hakkına sahiptir. Bu nedenle aradaki ödünç ilişkisini tanıklar vasıtasıyla ispat etmeye çalışacaktır. Eğer ispat ederse sizin arada bir ilişki olmadığını tanıkla ispat etmenize mahkeme cevaz vermeyecektir.

Eğer tanık dinletemiyorsa ispat edememiş sayılır. İspat yükü davacıdadır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menkul Rehni+Borçlunun İtirazı+ İspat Yükü av.buğra Meslektaşların Soruları 2 08-07-2009 21:13
İspat yükü Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 10-03-2009 15:01
icra dosyasındaki itirazın, itirazın iptalinde inkar edilmesi Aybüke Kağan Meslektaşların Soruları 1 18-12-2008 17:26
İspat Yükü av.knel Meslektaşların Soruları 5 02-03-2007 15:35
Bono-Malen kaydı-Tacir-İspat Yükü Av. Bülent Sabri Akpunar Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 0 10-07-2006 12:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05006504 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.