Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Manevi Tazminat Talebinin Reddi ve Gerekçesi..

Yanıt
Old 10-04-2009, 14:23   #1
carlito

 
Varsayılan Manevi Tazminat Talebinin Reddi ve Gerekçesi..

Davacı Vekili olduğumuz Basın Yoluyla Hakaret ve Gerçek Dışı Haber'den kaynaklanan bir Manevi Tazminat Davası'nda Hakim Davayı Reddetti.Gerekçeli karar henüz yazılmadı fakat Hakim karar duruşmasında ''GEREKÇE'' olarak şöyle bir şey söyledi : ''Zaten Davalı'nın maddi durumu iyi değil'' dedi ve davanın reddine hükmetti.

Buradan şu sonucumu çıkartmalıyız: - Ekonomik Durumu İyi Olmayan Birisi İstediği Gibi Hakaret Edebilir ve Bu da Yanına Kar Kalır..-

Tabii olarak ''gerekçede bu hususu yazmayacaktır'' ama olaya bakış açısı bu gibi geldi bana..

Üstelik Ceza Davası da devam etmekte ve yüksek ihtimalle muhtemelen oradan Davalı Sanık olarak ceza alacaktır.Ama Hakim bu hususu dahi gözetmedi.
Tabiidir ki temyiz edeceğiz, Siz Değerli Üstadların Bu Konudaki Fikirlerini de Almak İstedim.Yargıtay Kararlarını da paylaşırsanız sevinirim.

Teşekkürler,Saygılar..
Old 11-04-2009, 22:16   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde geçerli ilkelerle ilgili aşağıya ekleyeceğim içtihatların yararı olabilir. Ancak davanız reddedildiğine göre mahkemenin gerekçesi, hukuka aykırı bir saldırı olmadığı yönünde olacaktır diye düşünüyorum. Bu nedenle manevi tazminat koşullarının oluştuğuna yönelik olarak temyiz etmeniz gerekecek.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2002/4-402
K:2002/412
T:15.05.2002

Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 23.Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.12.2000 gün ve 492-851 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 25.6.2001 gün ve 2702-6780 sayılı ilamı ile; ( ...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı M... B...'in temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların davacı T... B... hakkındaki temyiz itirazlarına gelince; dava yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili 16.6.2000 günlü S... Gazetesi B... Ekinde davalı C.. C... tarafından kaleme alınan Mapus Günleri başlıklı yazıda müvekkili T... B... hakkında gerçek dışı iddialarda bulunulduğunu ileri sürmüştür.
Davalılar vekili yazıda belirtilen hususların yazının yayınlandığı tarih itibariyle görünüşteki gerçeğe uygun olduğunu, basının haber verme hakkını kullandığını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlara, yazıda geçen sözler ve beyanlara göre davacının kişilik haklarına saldırıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Anayasa'nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğünün amacı kamunun ilgisini çeken olaylarda toplumun bilgilendirilmesini sağlamaktır. Bu nedenle bazı durumlarda basın özgürlüğü ile kişilik hakları çatışabilir. Bu çatışma halinde haberin verilmesinde hukuka uygunluk sınırları içinde kalındığı taktirde basının sorumluluğundan söz edilemez. Bir haberin verilmesinde gerçeklik, kamu yararı, güncellik, öz ile biçim arasında denge kuralları ihlal edilmemiş ise haberin hukuka uygun olduğu gerek yargısal kararlarda gerekse bilimsel görüşlerde kabul edilmektedir. Haber verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan gerçeklik somut gerçeklik olmayıp haberin verildiği andaki olayın beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılmaktadır. Basına somut gerçeği araştırma gibi bir görev yüklenmemiştir.
Dava konusu yazıda, davacı T... B...'in öğrencisi G... A...'ı dövdüğü ve aşağıladığı ve bu nedenle davacı ile tartışan G...'nin babası olan E... A...'ın tutuklandığı belirtilerek, bu tutuklanmanın nedeni olarak davacı T... B...in eşinin adliyede hakim sıfatıyla görev yapması gösterilmiştir. Dosya içinde bulunan öğrenci G... A...'ın yaralanmasına ilişkin 8.6.2000 günlü geçici rapor ve diğer raporlar, Çankaya Kaymakamlığının yapılan inceleme sonrasında alınan ifadelerden davacının öğrencisi G...'yi dövdüğü, aşağıladığı ve hakaret ettiği iddialarının doğruluk kazandığı gerekçesiyle davacı hakkında soruşturma izni verilmesine ilişkin 25.7.2000 günlü kararı, öğrenci velisi E... A...'ın yargılandığı Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2000/651 esas sayılı dosya içeriği karşısında yazıda dile getirilen hususların o anda görünen gerçeğe uygun olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu hali ile yazı yayın tarihinde haber verme sınırları içinde kalıp hukuka uygundur.
O halde davacı T... B...in isteminin tümden reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalıların diğer davacı M... B...'e yönelik temyiz itirazına gelince;
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Yayına konu olan olayın gelişimi, yazıda kullanılan sözcükler ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde hükmedilen manevi tazminat fazladır. Daha alt düzeyde tazminata hükmedilmelidir.
Ayrıca davacı manevi tazminatın yanında karar özetinin de yayınına karar verilmesini istemiş, mahkemece bu istem de kabul edilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinde hakimin tazminatın ödenmesi yerine diğer bir yaptırıma veya ilave bir yaptırımı öngören bir karar verebileceği gibi, saldırıyı kınayan bir hükümde kurabileceği öngörülmüştür. Medeni Kanunun 4. maddesinde ise yasanın takdir hakkı tanıdığı durumlarda hakimin somut olaydaki olguları gözeterek hak ve adalete göre karar vereceği düzenlenmiştir. Davaya konu olayda, mahkemece istenen tazminatın kısmen hüküm altına alınması ile davalıların eylemlerinin sabit olduğu belirlenmiş, böylece hukuka aykırılığın saptanmış olması ve hem de yararına tazminata hükmedilmekle davacının tatmin duygusu sağlanmış bulunmaktadır. Somut olayın özelliğine, haberin verilişinden bu yana uzun bir sürenin geçmiş bulunmasına ve Borçlar Kanununun 49/2. maddesindeki ölçüler esas alındığında ayrıca yayına da karar verilmiş olması uygun değildir.
Bu yönlerin gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, gazetede yayınlanan haberin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu savı ile açılan manevi tazminat davasına ilişkindir.
Davacı vekili, S... Gazetesi B... ekinde yayınlanan haberin gerçeklikten uzak, taraflı, objektif olmayan bir biçimde kaleme alındığını, müvekkillerinin onur ve saygınlığına saldırı oluşturup, toplum içinde küçük düşmesine neden olduğunu diğer müvekkili M...'in ise Hakim olup, yetkilerini asıp haberde görevini kötüye kullanarak G...'nin babasını tutuklattırdığı yönünde ifadelere yer verilmesinin haber verme ilkeleriyle bağdaşmadığını, bildirerek her müvekkili için 5.000.000.000 TL.den 10.000.000.000 TL. manevi tazminat istemiştir.
Davalı vekili; Yalnızca öğrencinin babasının anlatımı ile bağlı kalmadan araştırma yaparak haberin yazıldığını, yazarın bu olaydaki hayretini okuyucusu ile paylaştığını, olayın gerçek olup yayın günü itibariyle güncel olduğunu, oluşan olayın uygun gorulemeyeceğini bu nedenle haberin eleştiri sınırları icinde olup yayın ilkelerinin sınırlarının asılmadıgını, ıstenen tazminatın aşırı olduğunu belirtmiştir.
Yerel mahkemece: yazıda geçen sözler ve beyanlar kül halinde değerlendirildiğinde, davacıların kişisel haklarını ihlal ettiği anlaşılarak tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözönüne alınıp her bir davacı için 2.500.000.000 TL. manevi tazminata hükmedilmiş, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Uyuşmazlık; davacılardan M...'in kişisel haklarına saldırı olduğunda tereddüt bulunmayan haberin, diğer davacı olan öğretmenin de kişisel haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı, öte yandan hükmedilen tazminatın uygun miktarda olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davaya konu yayının içeriğinde özetle; kızını döven öğretmenle tartışıp tutuklanan G...'nin babası E... tutuklanma öyküsünü anlattı, E... niçin tutuklanmış, çünkü öğrenciyi döven öğretmenin kocası Ankara Adliyesi'nde Hakimdir.Yaptığımız bir araştırmaya göre hakim ve eşinin ilk vukuatları değilmiş, daha önce de eşi ile tartışan iki kişi de tutuklanmış 37 gün yatmışlar. Bunların biri üzüntüsünden emekli olmuş, diğeri ise halen öğretmenlik yapmaktadır. Bir yargıç eşine hakaret ettiği gerekçesiyle bir babanın tutuklanmasını isteyebilir mi? biçimindedir.
Demokrasinin gelişmesinde ve kökleşmesinde ulusal birliğin kararlılık kazanmasında, kamuoyunun oluş ve Delirişinde, sosyal ve siyasal ilerleme ve kamuoyunun bilinçlenmesinde basına düşen görev hem önemli hem de kapsamlıdır.
Basının görevi; geneli ilgilendiren yada ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde, halkı aydınlatmak, çeşitli konularda kamuoyunu düşünceye sevketmek için tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek ve uyarmak, bireyleri içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları yönünden bilinçlendirmektedir. Anayasa'nın 28. ve 5680 sayılı Basın Yasasının 1. maddesi basın Özgürlüğünü düzenlemiş ve bunun sınırlarını göstermiştir. Basın özgürlüğü kişinin, dünyada ve özellikle yaşadığı toplumda oluşan ve toplumu ilgilendiren olay ve olgular hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamayı amaçlar ( Ordinaryüs Prof.Dr.Sulhi Dönmezer-Basın Hukuku, 1968 sh.72 ve devamı, Prof.Dr.Kayıhan İçel-Kitle Haberleşme Hukuku, 1977 sh.50, Prof.Dr.Ergun Özsunay,Gerçek Kişiler 1980 sh.119 ve devamı, Yargıtay 4.H.D. 12.4.1979 tarih ve 9042-4935 sayılı ve aynı yöndeki kararları ) Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur.
Doğaldır ki, basının bu ayrıcalıklı konumu ve hukuk düzeninin kendisine tanıdığı özgürlük, tüm özgürlükler gibi, yine hukuk düzenince çizilen sınırlara tabidir. Basın, yaptığı yayınlarda gerek Anayasa'nın temel hak ve özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ayrıca özel yasalarda güvence altına alınmış olan, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır.
Bu nedenle, bazı durumlarda basın özgürlüğü ile kişilik hakları çatışabilir. Bu çatışma halinde haberin verilmesinde hukuka uygunluk sınırı içinde kalındığı takdirde basının sorumlulugundan söz edilemez.
Basının, kamu görevi yaparken gözönünde tutulan amaç ile Kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, objektiflikten ayrılıp, haber sınırını aşarak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunarak, gercek dışı haber verilir, yersiz şekilde onur kırıcı sozler kullanılır, dürüstluk kuralına aykırı davranılır ve kısisel nedenlerle salt sansasyon yaratmak için yayın yapılırsa bu hukuka aykırı olur. (Prof.Dr.Selim Kateni Haksız Fiillerde Hukuka Aykırılık Unsuru 1964 sh.202 ve devam:, Prof.Dr.M.Ahmet Kılıçoğlu, Şeref Haysiyet ve Özel Yasama Basın Yoluyla Saldırılarda Hukuksal Sorumluluk 1993 sn.125 ve devamı )
Yargıtay hukuk Genel Kurulu'nun 9.10.1985 gün ve 1985/4-96-790 sayılı Kararı ve 6.3.2002 gün ve 2002/4-115-151 sayılı kararında da, bu ilkeler vurgulanmıştır.
Yayınladığı olayın doğruluğunu ve gerçekliğini araştırmak gazetecinin görevidir. Bununla birlikte, gazetecinin bir olayı doğru kabul edebilmesi için arayacağı desteklerin objektif yönden güven verici ve inandırıcı olmasının ölçüsü belirlenirken yayıncılığın özel cürümü gözetilmelidir. Ancak, yayınlanacak haber üçüncü kişilere ağır bir zarar verebilecekse, doğruluğun denetlenmesi görevi, daha katı ölçütlere bağlanmalıdır. Hemen belirtelim ki, haber verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan gerçeklik, somut gerçeklik olmayıp, yayının yapıldığı andaki olayın beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılmalıdır. Çünkü, basına somut gerçeği araştırma görevi yüklenmemiştir.
Bu ilkelerin ışığında somut olaya baktığımızda davaya konu yazıda, öğrencinin babasının tutuklanma nedeni olarak davacı T...'ın eşinin Ankara Adliyesi'nde Hakim sıfatıyla görev yapması gösterilmiştir. Ancak bu hususu destekleyecek bilgi ve belge dosyaya ibraz edilmemiştir. Öte yandan mahkeme kararlarıyla öğrencinin babası olan E...'ın görevli memur olan davacı öğretmene hakaret ve tehditte bulunduğu ve bu suçtan mahkum edildiği, davacı T...'ın ise öğrencisine karşı etkili eylemde bulunmak suçundan açılan davada beraat ettiği, bu konuda açılan disiplin soruşturmasında ise dosyanın muhakkike iadesine karar verilerek kapatıldığı görülmektedir. Bu deliller karşısında, yukarıda belirtilen iddianın gerçeklik ve doğruluk ilkesine aykırı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Diğer yandan, haberde daha öncede benzer olay nedeniyle hakimin eşi ile tartışan iki kişiyi tutuklattırdığı ve 37 gün yattıkları belirtilmekte ise de, bu savı kanıtlayacak yada en azından buna delil oluşturabilecek bir bilgi yada belge yoktur. Bu tümcenin sözkonusu olayla da doğrudan bir ilgisi yoktur.
O halde yerilen haberde özle biçim arasındaki denge bozulduğundan, davacılar lehine manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.
Yargıç, manevi tazminat miktarını belirlerken saldırıyı oluşturan eylemin ağırlığı olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sosyal konumlarını ve ekonomik durumlarını da dikkate alır. Bu miktarın belirlenmesinde karşılaşılan her somut olaya göre ve ona özgü değerlendirme yapılmalı, ancak bu değerlendirmenin MK. m.4 de açıklanan hak ve nısfetle karar verme kuralına aykırı olmamalı, zarara uğrayanda tinsel iç rahatlığını doğurmayı gerçekleştirecek düzeyde ve bununla sınırlı olmalıdır.
Buna göre yayına konu olayın gelişimi, yazıda kullanılan tümceler ve açıklamalar gözönünde tutulduğunda her bir davacı için kararlaştırılan 5.000.000.000 TL. tazminatın uygun bir miktar olduğu sonucuna varılmak gerekir.
Hal böyle olunca mahkemenin açıklanan gerekçeye dayalı direnme kararı yerindedir ve Onanmalıdır.
SONUÇ : Davalılar temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( 195.000.000 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15.5.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

E:2003/4618
K:2003/10015
T:15.09.2003

Davacı M... vekili tarafından, davalı İ.. aleyhine 4/5/2000 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden döğan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/12/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya icerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görulmemesine gore aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Diğer temyiz itirazlarına gelince; davacı, davalının kendisine hakaret ve etkili eylemde bulundugunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, dava kısmen kabul edilmistir.

Ceza dosyası içeriğine göre davalı etkili eylem ve hakaret suçlarından mahkum olmuş, karar kesinleşmiştir. Davacı avukat, davalı ise muteahhittir. Gerek cismani zarar, gerekse kişilik haklarının saldırıya ugraması durumlarında takdir edilecek manevi tazminat miktarının takdirinde, istenen tatmin duygusunun yanında, ayrıca hukuka aykırı eylemin bir daha işlenmemesi icin caydırıcı bir ozellik ve etkinlik de taşımalıdır.

Davaya konu olan bu işte olayın gelisimı, tarafların sıfatı, işgal ettikleri makam ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarla, davalının eylemleri gözetildiğinde hüküm altına alınan miktar azdır. Mahkemece daha üst düzeyde tazminata hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-04-2009, 22:50   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yargıç, manevi tazminat miktarını belirlerken saldırıyı oluşturan eylemin ağırlığı olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sosyal konumlarını ve ekonomik durumlarını da dikkate alır. Bu miktarın belirlenmesinde karşılaşılan her somut olaya göre ve ona özgü değerlendirme yapılmalı, ancak bu değerlendirmenin MK. m.4 de açıklanan hak ve nısfetle karar verme kuralına aykırı olmamalı, zarara uğrayanda tinsel iç rahatlığını doğurmayı gerçekleştirecek düzeyde ve bununla sınırlı olmalıdır.

Bu bölüm önemli.
Old 13-04-2009, 10:02   #4
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Not: Eğer aynı eylem nedeniyle ceza davası açılmışsa ceza davasının beklenmemesi bozma nedeni sayılıyor. Somutlaştırırsak: aynı yazı nedeniyle bir de hakaret davası varsa hukuk davasına bakan hakim ceza yargılamasının sonucunu beklemeli.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakimin reddi talebinin reddi veya kabulü halinde bu kararın temyizi ultrantalya Meslektaşların Soruları 17 24-03-2021 16:26
affetmiş olması manevi tazminat talebinin reddedilmesine neden olabilir mi? Nesrin D. Meslektaşların Soruları 11 03-04-2015 15:06
Manevi Tazminat Talebinin Saklı Tutulması - Zamanaşımı - Avukatın Sorumluluğu Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 6 10-09-2007 22:08
Yetki itirazının reddi kararından sonra dava davalı vekili tarafından takip edildiğinden karar düzeltme talebinin reddi dark Hukuk Soruları Arşivi 6 01-12-2006 00:58
Tedbirin talebinin reddi Viyola Meslektaşların Soruları 3 03-08-2006 08:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04525590 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.