Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargı Kararlarında Kadın Hakları

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-09-2007, 23:50   #31
M P

 
Varsayılan

Selamlar Değerli arkadaşlarım ,
Bu çocuğun ruh sağlığı adli tıptaki gibi olsa bile kamu vicdanı açısından çok sakıncalı bir karar verilmiştir.Bence mahkeme bu rapora uymamalıydı bu durumun çocuk tecavüzlerinde artmaya neden olabilecek bir kıstas olabileceğinide göz önünde bulundurmalıydı.
Saygılarımla
Old 18-09-2007, 11:16   #32
Av.Görkem TURGUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Habibe Yılmaz Kayar

Tecavüzcü üvey babaya indirim
Samsun’da 10 yaşındaki üvey kızına tecavüz eden E.K.’e (37) verilen hapis cezası, kızın kemik yaşı 12 olduğu ve aklı dengesi bozulmadığı için 1 5 yıl indirildi.


Bu olayda ceza indirilmiş.Birde bu insanlık dışı suçu işlediği halde serbest kalanlar var

Alıntı:
Yazan Akşam Gazetesi

İZMİR’in Urla İlçesi’nde lise öğrencisi 18 yaşındaki T.K.’ye tecavüz ettiği suçlamasıyla yargılanan evli belediye otobüsü şoförü, 38 yaşındaki Hamza Güçlü, eşinden boşanıp, genç kızla evlendiğini gösteren cüzdanı makeme heyetine sununca dava düştü.http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=92059,3

Şahsen bu tip kararlar karşısında benim yorum yapmaya gücüm yokAdaletin gözünün kör,kulağının sağır olması gerektiğini söyleyenler,bu durumu biraz farklı algılıyorlar galiba


Saygılarımla.......
Old 19-09-2007, 14:21   #33
kanune

 
Varsayılan

Çocuğum büyüdüğünde; ona, bir zamanlar mahkemelerin tecavüzün ruh sağlığını bozup bozmadığını sorguladığını anlatmakta zorluk çekeceğimi düşünüyorum.
Tabii o zaman da aynı konunun sorgulanıyor olmasından korkarak...
Old 20-09-2007, 11:20   #34
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Cinsel istismara özellikle kendisine bakmakla görevli bir yakını tarafından uğrayan kişinin ruh sağlığı daha fazla etkilenir. Bu depresyon olarak su yüzüne çıkabilir ya da bir hastalık düzeyine ulaşmaz, eşik altında kalır. Ama kişinin insanlara ve kendine güvenini, cinsel bakımdan keyif alma ve ilişki kurma kapasitesini etkileyebilir."

İstanbul Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel Samsun'da 10 yaşında üvey babasının tecavüzüne uğrayan kız çocuğunun ruh sağlığında görülme ihtimali olan bozuklukları bianet'e anlattı.

İlişki sonrası hamile kalan çocuğun psikolojisinde bozukluk olmadığı Adli Tıp Raporu'yla belgelenmiş ve üvey babanın cezasında beş yıl indirime gidilmişti.

"Travmalardan sonra kişiler hemen ruhsal hastalık geliştirebileceği gibi bazen de hastalıklar uzun zaman sonra ortaya çıkıyor. Çocukluğunda istismar yaşamış ve hastalık belirtisi göstermemiş kadınlar evlendiklerinde ruhsal hastalıklıklar belirginleşebiliyor."

Yüksel Samsun'daki dava hakkında detaylı analiz yapabilmesi için dava kayıtlarını incelemesi gerektiğini belirtti ancak "mağdur çocuğun psikolojisinde bir bozukluk gözlemlenmemesinin de ihtimal dahilinde olduğunu" söyledi.

Gökçe GÜNDÜÇ
Bia Haber Merkezi - samsun

19 Eylül 2007, Çarşamba

http://www.bianet.org/bianet/kategor...ok-gecikebilir
Old 23-09-2007, 02:13   #35
yargıç isa

 
Kitap .........

Alıntı:
Adli Tıp raporu varken, "böyle bir olay varsa mutlaka beden ve ruh sağlığı bozulmuştur" diye mahkeme kendiliğinden bir kanaat oluşturamaz.

Sayın DOĞANEL'in de değindiği gibi, beden ve ruh sağlığının bozulup, bozulmadığına hakim karar veremez. Mahkeme karar verirken somut delillere bağlı olarak kanunlar çerçevesinde hüküm vermekle mükelleftir. kararı veren hakime bıraksalar, faile ömür boyu hapis verecek belki. Ama mahkeme Adli tıptan , mağdurun ruh sağlığının bozulmadığına ilişkin bir rapor almıştır ve bu rapora bağlı olarak cezayı indirmiştir. Adli tıp raporuna dayanılarak cezanın indirilmesi hukuken yerinde olarak görünmektedir.Ortada bir hukuki ayıp değilde, tıbbi yanlışlık olabilir. Tartışma konusu olacak şey varsa, raporun doğruluğudur. Tatmin edici bulunmazsa tekrar istenir. Raporda belirtilen hususlar ilgili hekimlerin kişisel kanaatleri olmadığından, veriler bilimsel olup düzene ilişikin olmadığından raporda belirtilen sonucun faturasını hukuk düzenine (uygulayıcılara) çıkarmanın yerinde olmadığı kanaatindeyim. Lakin cezanın azlığı tartışılabilir, daha fazla cezanın verilmesi gerektiği söylenebilir. Ama var olan hukuk normuna karşı ortada maddi delil varken bunun işleme konmamasının, hukuki açıdan sorun olacağı kanaatindeyim. Cezaların tayininde maddi deliller esas oluşturmaktadır.


Alıntı:
Yazan doğu akdenizli
Olayı medyadan duyduk, hepimiz çok üzüldük.Adeta kanun koyucu bir kural koyuyor, kanun uygulayanlar ise bu kuralı çiğniyor.

Bu olayda çiğnenen hukuki kuralı tespit edemedim. Kanun koyucu tarafından koyulan hangi kural ihlal edilmiştir?

saygılarımla...
Old 23-09-2007, 03:06   #36
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Esasında sonuç olarak gelinen noktada; Kanunkoyucunun hatalı olarak, mağduriyetin doğal sonucu olan manevi zarara yani neticeye sonuç bağlamıştır. Şahıslara Karşı Suçlar'ın tamamında mağdur'un manevi zarara uğraması kaçınılmazdır. Ruh Sağlığının Bozulması ise uğranılan manevi zararın neticesi olarak ortaya çıkmaktadır. Yukarıda Habibe Hanım tarafından alıntılanan, Prof. Dr. Şahika YÜKSEL'in uzman görüşünden de anlaşıldığı gibi, ruh sağlığındaki etkiler uzun zaman sonra da ortaya çıkabilmektedir. Yargılama ruh sağlığındaki etkilerin ortaya çıkacağı uzun süreyi bekleyemeyeceğinden. Yasal Düzenlemenin, aynı durumda bulunan sanıklar arasında da eşitsizlik yaratması kaçınılmazdır. Sanık A yönünden mağdur AA'nın raporu bu şekilde gelebilecekken. Sanık B için mağdur BB'nin raporu, "olay nedeniyle kekemelik" vs. gibi dışa yansıyan ve daha kolay tespit edilebilecek bir sonuç oluşturabilecektir. Ceza Hukukunda cezanın sebebi netice değil, yapılan eylemdir. Bu anlamda Kasten Etkili Eylem suçlarında da neticeye sonuç bağlanarak verilecek cezanın kademelendirilmesini yanlış buluyorum. Kasıt bir kimseyi yaralamak veya öldürmektir. Kürekle bir kişinin kafasına vurursanız, mağdur darbenin geliş açısına göre basit bir ekimozla atlatabilir ya da kafası yarılıp aşırı kan kaybedebilir. Aynı darbeyle kafatası kırılan ve beyni zedelenen kişi ölebilir. Bu tamamen neticeye göre değişen bir durumdur. Oysa her üçünde de eylem aynıdır. Eylemin adı "kafaya kürekle vurmaktır". Netice farklı oldu diye her üç şahsa aralarında derin uçurum bulunan cezaların verilmesinin mantığını anlamak güçtür. Üçüncü eylem kasten adam öldürme ise, bir ve ikinci eylemler de Adam Öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmelidir. Kişinin Adam Öldürmeye teşebbüsten yargılanması için mağdurun "Hayati Tehlikeye Uğramış Olması" gerekmemelidir.

Konuya dönersek, esasen cezalandırılan eylem, "küçüğün vücuduna organ sokulmak suretiyle cinsel istismarıdır". Yasakoyucu eylemlerin neticeleri yerine, eylemlerin kendileri ile uğraşsa idi şu anda böyle bir konunun tartışılması da söz konusu olmayacaktı. Hakime belli sınır aralığında cezayı takdir yetkisi zaten tanınmıştır. Hakim olayda oluşacak bu gibi neticeleri takdir ederek, üst sınır ve alt sınır arasında bir ceza tayin edebilmelidir. Özel Hükümler bakımından İyi bir Ceza Kanunu eylemin net olarak tarif edildiği ve fazla detaya girmeden ağırlaştırıcı hallerin tarif edildiği ceza kanunudur. Ancak bu yapılırken, ağırlaştırıcı haller neticeye göre değil, eylemin niteliğine göre tespit edilmelidir.
Old 23-10-2007, 18:33   #37
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan Yargı Kararlarında Kadın Hakları

Haber ilginç, yargı ilginç. Siz ne dersiniz?


http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=307613


Hayat kadınına tecavüz davasında hakimin verdiği “Bu davalının hizmetini karşılıksız almaktır” kararı tartışma yarattı

ABD, Philadelphia’da bir hakimin verdiği kararı konuşuyor. Dominique Gindraw adlı 19 yaşındaki bir genç, internet üzerinden tanıştığı bir hayat kadını ile 1 saat birlikte olmak için 100 dolara anlaştı. Randevuya bir arkadaşı ile birlikte giden Gindraw, hayat kadınını boş bir eve götürdü. Burada silahını çeken adam, öldürmekle tehdit ettiği genç kadınla birlikte oldu. 5 erkek de sıra ile hayat kadınıyla ilişkiye girdi. Gindraw ve arkadaşları mahkemeye çıkarıldı. Teresa Carr Deni adlı bir kadın hakim “Nasıl olsa sek yapacaktı. Asıl sorun, kadının hizmetinin silah zoruyla alınmasıdır. Bu da tecavüz değil, hırsızlık suçuna girer”dedi.

BİZDEKİ OLAYDA 13 YIL VERİLDİ

SAMSUN’DA Gürcistan uyruklu hayat kadınını sokak ortasında dövdükleri ve sonra da eve sokarak tecavüz ettikleri iddiasıyla yargılanan 24 yaşındaki Atakan Gözütok’a 13 yıl 9 ay, arkadaşı 18 yaşındaki Ali Yavuz’a ise 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Gözütok, savunmasında, “Kıyafeti açık saçık olduğu için kendisini uyardım. Kavga ettik. Ben de sadece kendisine vurdum. İftira atıyor” diye konuşurken Yavuz, olay anında şehir dışında olduğunu ileri sürdü. Gürcistan uyruklu 49 yaşındaki A.Y ise, “Beni dövüp ikisi birden eve soktu. Atakan benimle zorla birlikte oldu. Diğer sanığa ev sahibi engel oldu” dedi.
Old 23-10-2007, 19:06   #38
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Bunu hırsızlık olarak görmek kadını insan değil bir mal bir meta olarak görmek demektir. Kadın ne iş yaparsa yapsın hatta belli bir para üzerinden anlaşmış bile olsa bundan istediği an vazgeçme özgürlüğüne sahiptir, bu bir kişilik hakkıdır. Her şeyi iktisadi kazanç veya kayıpla açıklamaya çalışan bir mantığı kınıyorum.
Old 24-10-2007, 12:23   #39
Envanter

 
Varsayılan

Sayın Özge Yücele katılıyorum. Hırsızlığın bu şekilde tanımlanması çok iğrenç. Gasp desek bir eşya alıp götürmüyor. Kadınla adam arasında bir sözleşme yapılıyor. Ancak sözleşmenin kaidesine uyulmuyor. Bu yüzden yargıcın verdiği kararada katılmıyorum. Sanığın yaptığı hareket sözleşme sözelde olsa anlaşmaya aykırı. Sanığın silah zoruyla kadın kaçırma ve tecavüzden yargılanması gerekirdi bence.
Son olarak; akit bir eşya üzerine olsaydı hırsızlık denebilirdi yada gasp. İnsan olmanın onuru bir hukuk devletinde yaşıyor olmakla yüceltilmelidir.
Saygılarımla.
Old 30-10-2007, 14:47   #40
Ceren Buket

 
Varsayılan

10-12 yaşındaki bir çocuğun yaşadığı tecavüz olayını idrak etmesi anlamlandırması, çok büyük buhran içine mi düşmesi bekleniyor mu? çocukluğumuzda yaşadığımız bazı olaylar yaşımız ilerledikçe büyük bir travma olarak karşımıza çıkabiliyor. bir çok korkunun nedenlerle çocuklukta yaşanan tarvmatik olaylar. söz konusu olayda adli tıp tarafından verilen raporun bu kadar kesin bir beyan içermesi korkutucu bence. daha dehşet verici olan ise başka bir rapor daha almaya ihtiyaç duymadan karar veren hakimin tavrı bence. Bir babanın üvey kızına tecavüzünde indirim nedenlerinin uygulanması söz konusu olmamalıdır. Basına da yansıyan böyle önemli ve emsal teşkil etmesi söz konusu davada bu şekilde hüküm tesis edilmesi beni bir hukukçu ve kadın olarak çok yaralamıştır.
Old 03-11-2007, 08:39   #41
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Bunu hırsızlık olarak görmek kadını insan değil bir mal bir meta olarak görmek demektir. Kadın ne iş yaparsa yapsın hatta belli bir para üzerinden anlaşmış bile olsa bundan istediği an vazgeçme özgürlüğüne sahiptir, bu bir kişilik hakkıdır. Her şeyi iktisadi kazanç veya kayıpla açıklamaya çalışan bir mantığı kınıyorum.

Sayın Yücel,

İlginç olan o yargıcın bakış açısıyla "kadının hizmetinin ...alınması" deyimidir ki o olayda 'silah zoru' kullanıldığına göre ulaşılması gereken sonuç "Yağma suçu" dur. Buna göre kararın kendi iç tutarlılığı bile yoktur.
Yukarıdaki yazılanlar salt kararın kendi iç analiziyle ilgilidir.

Oysa o kararın ve o mantığın içinde inceleme eleştirilerle karşıtlık yaratamayız; dışında ve karşıt olabilecek öneri gerekirse önerimiz şudur:
Kadının cinsel organı beden bütünlüğünün bir parçasıdır, kadının cinselliği ise insanlığın. Bu anlayışla kadını insan olmanın dışına çıkaran anlayış ister kadın olandan ister erkek olandan gelsin, tüm insanlığı aşağılamak sayılmalıdır.

Saygılarımla.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, sürekli sanık
Old 27-11-2007, 14:48   #42
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Yargı Kararlarında Kadın Hakları

Yargıtay, Kocaeli'nde cinsel ilişkiye girmeyip kendisini yataktan iten karısını tabancayla öldüren eşe, mahkemenin verdiği "tahrik indirimini" onayladı..


Yargıtay 1. Ceza Dairesi, cinsel ilişki teklifi, eşi tarafından reddedilen kocanın işlediği cinayette 'haksız tahrik' indirimi yapılmasına karar verdi. Eşinin cinsel birleşme teklifini kabul etmeyen Ö.Y., bu konuda ısrar eden eşini yataktan itekledikten sonra düşmesine neden oldu. Ö.Y.'nin eşi Ü.Y., buna sinirlenerek ruhsatsız tabancası ile eşini öldürdü. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Ü.Y., 24 yıl hapis ve 440 YTL adli para cezasına çarptırıldı. Ü.Y., davayı temyiz etti. Dosyanın ilk incelemesini yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkemenin sanık hakkında uyguladığı 'haksız tahrik' indirimine karşı çıktı. Davanın bozulmasını talep eden Başsavcılık tebliğnamesinde şöyle denildi: "Sanığın olay günü maktüle ile cinsel birleşme isteğinde bulunduğu halde maktülenin bu talebini kabul etmediğini iddia etmiş ise de, evlilik hayatında bir eşin her zaman diğer eşin cinsel talebini yerine getirme yükümlülüğü bulunmadığı ve maktülenin sanığın cinsel birleşme teklifine olumlu yanıt vermemesinin sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirmeyeceği nazara alınmadan yazılı gerekçe ile sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan hükmün CMUK'un 321. maddesi uyarınca bozulması talep olunur."

'İTMEK HAKARETTİR'
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma talebini yerinde görmeyerek yerel mahkeme kararının onanmasına hükmetti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararında, "Maktülenin eşi olan sanıkla cinsel birleşme teklifini reddetmesi haksız tahrik teşkil etmiyor ise de; aksi kanıtlanamayan savunmaya göre olay gecesi cinsel ilişki teklif ettiği eşi olan maktülenin, kendisini iteklemesi, yataktan düşürmesi ve hakaret etmesinin sanık lehine haksız tahrik teşkil ettiği düşüncesi benimsenmemiştir" denildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, karara itiraz ederse dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine gelecek.

Yayın tarihi: 26 Kasım 2007, Pazartesi
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2007/11/26//...6E120E457.html
Old 27-11-2007, 14:50   #43
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yargıtay'a göre 'tahrik' TCK'ya göre 'tecavüz'
27/11/2007

RADİKAL - İSTANBUL - Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin seks teklifi eşi tarafından reddedilen kocanın işlediği cinayette 'tahrik' indirimi istemesine tepki yağdı. Yeni Türk Ceza Kanunu hazırlanırken, kadın örgütleri kadınlar lehine bazı maddelerin yasada yer almasını sağlamıştı. Bunlardan biri de 'evlilik içi tecavüz'dü. 2004'te yasalaşan yeni TCK'nın 102. maddesi 'cinsel saldırı' suçunu düzenleniyor. Bu suç eş tarafından işlenirse, şikâyete bağlı olarak soruşturabiliyor. Bu maddeyle ilgili ilk dava da geçen temmuzda sonuçlanmıştı. Antalya'da, karısına tecavüz ettiği saptanan A.A., 10 yıl ceza aldı. Ancak Yargıtay'ın seks isteğini kabul etmeyen eşini öldüren kocaya indirim istemesi şaşkınlık yarattı.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Süheyl Donay: Haksız tahrik indirimi için, kişinin suça tahrik edilmesi ve bu tahrikin haksız olması gerekiyor. Bu olayda kadının eylemi haksız değil, kadının haksız olduğu bir durumu yok. Kadınların cinsel özgürlüğü kocalarına karşı da mevcut olduğuna ve bu konuda ret hakları da olduğuna göre kocaya verilen cezanın indirime tabi olmasını doğru bulmuyorum. Çünkü kadınların da cinsel özgürlüğü var. Yargıtay, mahkemeden delilleri tekrar değerlendirmesini isteyebilirdi.


CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur: Yeni TCK'ya göre evlilik içi tecavüz şikayete bağlı bir suç. Kadın istemediğinde, erkek zorlarsa bu evlilik içi tecavüz oluyor. Yargıtay'daki hâkimler olayı yanlış yorumlamış. İlgili ceza maddesi görmezden gelinmiş.
Kadının İnsan Hakları Vakfı Koordinatörü Liz Erçelik Amado: Çok üzücü ve korkutucu bir karar. Ayrımcılığı gösteriyor. Yasalara göre kadın veya erkek isteği dışında ilişkiye zorlanamaz. Toplumun yanı sıra yargının da duyarlılığını artırmamız gerek

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=239952
Old 27-11-2007, 15:43   #44
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Korkunç bir karar, kadın hakları değil insan haklarına aykırı bir olay.

İspatlanamayan, yataktan atma olayı nasıl indirime konu edilebilir?

Erkeği, tahakkümünü ve ceza verme yetkisini tanıyan bir zihniyetin ürünü olduğunu düşünüyorum.

Çok yazık.
Old 27-11-2007, 17:26   #45
üye14540

 
Varsayılan

Bu karar neden bu kadar tartışılıyor anlamadım, haksız tahrik hukuken kabul edilemeyen, onaylanmayan hareket anlamındadır, somut olayda da kadın kocasının cinsel ilişki teklifini reddetmiş ve eşini itekleyerek yataktan düşürmüş ve hakaret etmiştir, cinsel ilişkiyi reddetmek haksız tahrik değilse de, hakaret ve itekleme haksız tahrik niteliğindedir. Yine hukukun genel ilkelerinde sanığın aksi sabit olmayan ve hayatın olağan akışına ters olmayan savunmalarına itibar edilir, burada da kadının bu haksız hareketleri sanığın savunmasında ileri sürülmüş ve aksi de kanıtlanmamıştır, bu nedenle tahrik indiriminin yapılması gerekir. Ayrıca konu başlığı ile içeriği de uyuşmamaktadır, başlık sanki tahrik indiriminin kadının cinsel ilişkiyi reddetmesinden kaynaklandığı gibi bir anlamda kullanılmış ama , konunun içeriğini okuyunca tahrik indiriminin cinsel birleşmeyi reddetmekten değil de hakaret ve kocasını yataktan itip düşürmekten kaynaklandığı anlaşılmaktadır, bunun hukuka aykırı bir yönü bulunmamaktadır; ve bu kararın kadınların ezilmesi ile de bir ilgisi bulunmamaktadır. Eğer bu davada sanık kadın olsaydı ve kocası cinsel ilişkiyi reddedip kadını yataktan itip düşürerek hakaret etseydi ve kadın hakkında tahrik indirimi uygulansaydı, acaba yine bu karar bu kadar tartışılır mıydı bunda kuşkuluyum! Saygılarımla
Old 27-11-2007, 17:54   #46
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Eli silahlı bir kocayı itekleyip düşürmek ve hakaret etmek ne kadar hayatın akışına uygun düşen bir davranış biçimi ve savunma inandırıcılığıdır onu da tartışabiliriz.

Saygılarımla.
Old 27-11-2007, 18:15   #47
üye14540

 
Varsayılan

Dosyayı tam olarak bilmiyorum, aslında somut dosya içeriğini bilmeden yorum yapmak doğru değildir ama, anladığım kadarıyla sanık koca sanırım elinde silahla yatağa girmemiş, kadının tahriki ile silahı eline almış izlenimi edindim. Hukuk konjonktürel davranmayla gerçekleşmez.SOMUT OLAY ADALETİ ÇOK ÖNEMLİDİR. Yargıç karar verirken vicdanı ve dosya içeriği ile başbaşadır; gerek mağdur gerek sanık ve gerekse maktülle empati kurar ve kararını buna göre verir. Saygılarımla
Old 27-11-2007, 19:26   #48
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Evet sizin deyiminizle somut adalet anlayışı (!) uygulanmış ve kadının birlikte olmayı reddetmesini hakaret (!) olarak görüp indirim yapmış. Türk Ceza Kanunu'nda "evlilik içi tecavüz" olarak düzenlenen suça ilişkin ceza hükmü, evlilik birliği olsa dahi cinsel özgürlüklerin kısıtlanamayacağını açıkça kabul etmiştir. Bu hükümden önce genel kurallarla varacağımız bu sonuca şimdi bu maddeyle destekleyerek de ulaşabiliyoruz. Reddetme ancak ve ancak boşanma nedeni kabul edilebilir.
İtekleme ve hakaretin bir tepki olarak yapıldığını da anlayabiliriz. Neden iteklediği sorgulanmalıdır, ya tecavüz girişimi olduysa?
Old 27-11-2007, 19:27   #49
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Olayı evlilik kurumu dışında kurgularsak yanıtlar nasıl olurdu?

Erkek,kadına cinsel ilişki teklif eder.Kadın reddeder.Erkek ısrar eder,belki de zorlar.Kadın buna direnir ve bu sırada erkek düşer.

Bunun üzerine erkek kadını öldürür.

Savunma:Beni yere düşürdü,bu hakaret anlamına gelir ve haksız tahriktir.

Haksız davranan kimdir?

Haksız eylem sanığı haksız tahrikten yararlanır mı?

Başkaca bir dosyada ,tecavüz olsaydı bağırırdın"denirken bu olayda direnme karşısında başkaca bir tutum belirlenmekte midir?

Yani kısacası ;sanık eş ,medeni durum da evli olunca , yanıtlar değişiyor mu?
Old 27-11-2007, 20:16   #50
Av.Hülya İREN

 
Varsayılan

Bu olayın neden bu kadar tartışıldığının anlaşılamamasını ben hiç anlayamadım.İnsanlar artık kadınları cinsel obje olarak görmekten ve kocası her istediğinde onunla cinsel ilişkiye girmek zorunda olduğu inancında vazgeçmeli.Kadını cinsel ilişkiye zorlayacaksın oda istemeyeip karşı çıkacak saldıracaksın oda seni itecek ve kadını öldüreceksin sonrada haksız tahrik indirimi alacaksın ne ala memleket sonrada hukuk devleti oluyor
Old 28-11-2007, 12:39   #51
av.semire nergiz

 
Varsayılan Bu karar neden bu kadar tartışılıyor demeyin lütfen

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
Bu karar neden bu kadar tartışılıyor anlamadım, haksız tahrik hukuken kabul edilemeyen, onaylanmayan hareket anlamındadır, somut olayda da kadın kocasının cinsel ilişki teklifini reddetmiş ve eşini itekleyerek yataktan düşürmüş ve hakaret etmiştir, cinsel ilişkiyi reddetmek haksız tahrik değilse de, hakaret ve itekleme haksız tahrik niteliğindedir. Yine hukukun genel ilkelerinde sanığın aksi sabit olmayan ve hayatın olağan akışına ters olmayan savunmalarına itibar edilir, burada da kadının bu haksız hareketleri sanığın savunmasında ileri sürülmüş ve aksi de kanıtlanmamıştır, bu nedenle tahrik indiriminin yapılması gerekir. Ayrıca konu başlığı ile içeriği de uyuşmamaktadır, başlık sanki tahrik indiriminin kadının cinsel ilişkiyi reddetmesinden kaynaklandığı gibi bir anlamda kullanılmış ama , konunun içeriğini okuyunca tahrik indiriminin cinsel birleşmeyi reddetmekten değil de hakaret ve kocasını yataktan itip düşürmekten kaynaklandığı anlaşılmaktadır, bunun hukuka aykırı bir yönü bulunmamaktadır; ve bu kararın kadınların ezilmesi ile de bir ilgisi bulunmamaktadır. Eğer bu davada sanık kadın olsaydı ve kocası cinsel ilişkiyi reddedip kadını yataktan itip düşürerek hakaret etseydi ve kadın hakkında tahrik indirimi uygulansaydı, acaba yine bu karar bu kadar tartışılır mıydı bunda kuşkuluyum! Saygılarımla


Eski TCk nın 51 maddesi yeni TCK nın 29 maddesi olarak değiştirildi ;ve bu değişiklikle Adi (hafif)tahrik ve Ağır tahrik ayrımı da kaldırılmış oldu...

Haksız tahrik
Yeni TCKMADDE 29. - (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Sayın Şenoğlu olayda sizin düşündüğünüzün aksine mağdurun herhangi bir haksız fiilini göremiyoruz mağdurun tüm hareketleri tamamen tecavüzün önlenmesine yöneliktir...Yani kadın meşru müdafaa durumundadır....
Evlilik tecavüzü meşru kılmıyor...Yasa da böyle diyor artık.Gerisi biz tatbikatçılara ve yargıtayın insafına kalmış....

Neden tartışıyoruz konusuna gelince ÇÜNKÜ NETİCEDE BİR İNSAN BİR KADIN ÖLMÜŞTÜR....
Old 28-11-2007, 13:44   #52
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Olayın tersi olmuş olsa idi: Zorbalık ve haksızlığın cinsiyeti yoktur...

Eşitlik, her türlü kisveden arınmış eşitlik.

Saygılarımla.
Old 28-11-2007, 14:18   #53
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Yargıtay 'Erkek Hukuku'nun Temsilcisi, Kadın Hep 'Hatalı'"

Yargıtay, cinsel ilişki teklifini reddettiği için karısını öldüren Ü.Y'nin cezasında "tahrik indirimi" istedi. Gülbahar ve Kerestecioğlu yasaların kadınlar söz konusu olduğunda uygulanmadığını söyledi.


"Kadınlar söz konusu olduğunda bir 'hukuk devleti'nden bahsemeyiz. Türkiye, 'erkek hukuk devleti'..."

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Başkanı Avukat Hülya Gülbahar, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin eşi tarafından reddedilen kocanın işlediği cinayette 'tahrik' indirimi istemesini bianet'e değerlendirdi.

Radikal gazetesinin haberine göre eşinin cinsel ilişki teklifini kabul etmeyen Ö.Y, bu konuda ısrar eden kocasını yataktan itekledikten sonra düşmesine neden olmuş, Ü.Y ruhsatsız tabancasıyla eşi Ö.Y'yi öldürmüştü.

Yasalarda yapılan değişikliklere rağmen bakış açısı ve meşruiyet algısının değişmediğini vurgulayan Avukat Filiz Kerestecioğlu'ysa hukukun dünyada genel olarak var olan kadınlara yönelik ayrımcılıktan kendini soyutlayamadığını belirtti.

Türkiye'de tecavüz serbest mi bırakılıyor?

Kadın hareketinin zorlaması ve mücadelesiyle Türkiye'de gidilen yasal değişikliklerin altını çizen Gülbahar, bu yasaların uygulanması için gerekli iradenin ortaya konmadığını ifade etti.

Gülbahar'a göre kağıt üzerindeki değişiklik yeterli değil; bu yasaları uygulayacak kurumların yaratılması, kurumların eğitilmesi ve yasaların uygulandığını takip edecek kadın örgütlerinin güçlendirilmesi de gerek.

"2005'ten önce tecavüz davalarında Yargıtay kadının adama direnmesi kuralını arıyordu. 2005'teki değişikliklerle Türk Ceza Kanunundan (TCK) bu çıkarıldı. Yeni TCK'da 'kadın erkeğin eşi ya da sevgilisi olsa da, ilişkiye zorlandıysa tecavüzdür' düzenlemesi yapıldı. Ama Yargıtay bu sefer de kadının kocasını, direnerek tahrik ettiğini söylüyor."

Bu çelişkiyle Yargıtay'ın "Kadın, tecavüze dirense de direnmese de cezalandırılacak" demek istediğini kaydeden Gülbahar, "Demek ki Türkiye'de tecavüz serbest bırakılıyor" dedi.

"Burada kadına yönelik suçları önemsiz gösteren, mağduru cezalandıran bir mantık görüyoruz."

"Yasalar değişti, zihniyet aynı"

Yasalardaki erkek egemen bakışın geçmişten beri sürdüğünü anlatan Kerestecioğlu, İzmir'de eşini çantasından doğum kontrol hapı çıktığı için, kendisini aldattığını düşünerek eşini öldüren erkeği örnek verdi. Kerestecioğlu'na göre olaylar tersine dönse ve erkeğin çantasından prezervatif çıksa, bu tahrik nedeni olmazdı.

"Aslında bir hukukçunun öne çıkarması gereken tek şey yaşam hakkı. Fakat kadınlar söz konusu olduğunda kusuru eşitleme gayretine giriliyor. Anayasanın 10. maddesindeki 'eşitlik ilkesi'ne aykırı davranılıyor. 'Kadın-erkek eşit, devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlü' maddesi ayrımcı zihniyet nedeniyle uygulanmıyor."

"Yasalar uygulanmak için çıkıyor olsaydı çıkan yasayı hukukçuların ve ülkede yaşayanların hepsi bilir ve uygulardı" diyen Gülbahar, İspanya'da kadın haklarını koruyan yasa çıktıktan bir yıl sonra yapılan anket sonucuna göre ülkede yaşayanların yüzde 76'sının yasayı bildiğini aktardı.

"Türkiye'deyse kadınlar 2005 yılında 1998'de çıkan 'koruma emri' uygulansın diye kampanya yaptı." (GG)

Gökçe GÜNDÜÇ
BİA Haber Merkezi - İstanbul

27 Kasım 2007, Salı
Old 28-11-2007, 14:54   #54
Ayşegül Kanat

 
Varsayılan

Sayın Şenoğlu olay bana göre Şeriat Hukuku'nun uygulanmasıdır (Koca istediğinde kadın devenin üzerinde bile olsa inip, karşılamak zorundadır). Bir kere başladı mı sonu gelmez.

Keşke kadınla erkeğin fotoğraflarını görebilsek. Sanki kadın bir doksan, erkek bir altmış üç santim boyda? Başka türlü bir kadın bir erkeği yataktan atamaz:=)
Old 28-11-2007, 16:35   #55
üye14540

 
Varsayılan

Bazı meslektaşlar tecavüzden bahsetmişler, olayda tecavüz sözkonusu değildir, yasaya göre cinsel saldırının söz konusu olabilmesi için cinsel saldırı eyleminde bulunulması gerekir, somut olayda ise yazıldığı kadarıyla koca eşi maktüle cinsel ilişki teklif etmiş, eşi kabul etmemiş, koca sözlü olarak ısrar etmiş, bunun üzerine eşi kocanın hereketiyle orantılı olmayan ve suç teşkil eden biçimde itekleyerek kocasını yataktan düşürmüş ve hakaret etmiştir. Bu olay bir adli olaydır ve kadın hakkıyla falan bir ilgisi de yoktur, hukuki olaylarda özellikle ceza hukukunda somut olaya göre karar vermek gerekir, ceza hukukunda ideolojik yaklaşım veya bir düşünsel sisteme dayanarak ya da angaje olarak karar vermek ve olaya bu açıdan bakmak çok büyük yanlışlara neden olur, bu olaya bazı meslektaşlar kadın hakkı kavramını ileri sürerek feminist bir yaklaşımla yaklaşmaktadırlar. Hakim hukuka, kanuna ve vicdanına göre karar verir. Bir yorumcu bu uygulamayı şeriat olarak adlandırmıştır, Bu yaklaşım ideolojik yaklaşım örneğidir, bunun şeriatla falan bir ilgisi yoktur, şeri düzen olsaydı belki de kocaya hiç ceza verilmeyecekti ya da çok az yüzeysel bir cezayla işlem yapılacaktı. Yine birini itip düşürmek yani müessir fiilde bulunmak ya da hakaret etmek için diğerine göre çok da güçlü olmaya gerek yoktur, acaba aynı şeyi kadın erkeğe karşı yapsaydı o zaman aynı düşüncede olur muydu yorumcu arkadaşlar çok merak ediyorum. Saygılarımla
Old 28-11-2007, 17:22   #56
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Olaya tanık olmuş gibi kesin ifadelerle tecavüz girişiminin olmadığını söylüyorsunuz. Hayatın doğal akışında bir kadının böyle güç uygulayarak şiddet gösterebilmesi kendisine saldırıldığında olasıdır, aksi takdirde fizik buna izin vermez.
Ayrıca kadın hakları ideolojik bir söylem değildir, kadının kadın olmaktan dolayı haklarının tanınmamasına karşı haklarının savunulmasıdır. Ama bu haklar dizisi sırf kadınlar için tanınan haklar değildir, insan hakları ve temel haklardır.
Eğer bir kadın yapsaydı diyorsunuz, olabileceğine inanıyor musunuz? Kadının tecavüze yeltenmesi doğaya aykırı olduğundan bunu tartışmak da yersizdir.
Biz olaya adalet anlayışıyla yaklaşıyoruz, ayrıca hukukçu kimliği cinsiyet taşımaz. Ama ne yazık ki kararı verenler taşıyor.
Old 28-11-2007, 17:37   #57
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Yücel, siz de olaya tanık olmuş gibi yorum yapıyorsunuz, o zaman işi yargıçlara bırakalım, dosyayı bilmeden yorum yapmayalım, dosyayı bilmeden yorum yapanlara ben yanıt verdim, olayda erkek kadının cinsel ilişki teklifini reddetseydi ve kadına hakaret edip yataktan itekleyip düşürseydi ve kadın erkeği öldürseydi, kadın hakkında tahrik indirimi yapılsaydı, o zaman bu karar tartışılır mıydı ben onu belirtmek istedim. Saygılarımla
Old 29-11-2007, 16:02   #58
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadına karşı şiddete devam

Kadına kendi kocası tecavüz eder mi etmez mi? Bizim Yargıtayımızın aldığı bir karara göre etmezmiş. Kadının görevi, kocasının her istemesinde cinsel görevlerini yerine getirmekmiş. Kadın bu 'görev'ini yerine getirmez de kocasına direnmeye kalkarsa, bu direnişin sonunda da eğer kocası onu öldürürse, kocanın cezasına 'ağır tahrik indirimi' yapılabilirmiş.

Bütün bunları son birkaç gün içinde, hem de 'Kadına Karşı Şiddete Son' temalı bir haftanın içindeyken öğrendik.
Yargıtay sadece böyle bir karar almakla kalmadı, kararı duyuran gazeteleri de 'magazinleşmek'le suçlayan bir de açıklama yaptı dün. 'Magazinleşti' denilen gazetelerden biri de Radikal. Tek yaptığımız bu kararın ne anlama geldiğini okurlarımıza duyurmak ve karara karşı eleştirel görüşlere de gazetede yer vermek.

Pes doğrusu.

Yargıtay kararları elbette tartışılır, elbette eleştirilir.

Hakaret içermedikçe bazen ağır bir dille de eleştirilir.
Bu eleştiriler sayesinde hukukun yaşayan bir şey olduğunu, hukuki yorumların toplum hayatındaki değişmelere göre değişimler geçirebildiğini görürüz.
Maalesef Yargıtay'ın bu andığım kararı, kadınların evlilikte bir nevi seks kölesine dönüşmesinin önünü açan bir karar olma niteliği taşıyor.

Oysa, nasıl evlilik bir çiftin rızalı birliğiyse, evlilik içinde olabilecek her şeyin de aynı rızalı birliği yansıtması gerekir. Yoksa, bir kere razı olduktan sonra bu paketin içinde gelen her şeyi kabul edeceksiniz diye bir şey söylenemez evli çiftlere. Zaten bu söylenemeyeceği için bizim hukukumuzda bir de 'boşanma' diye bir müessese var.

Kendisiyle cinsellik yaşamak istemeyen bir karısı olan kocanın yapması gereken şey, karısını öldürmek değil onu razı etmeye çalışmak, razı olmuyorsa gerekirse boşanmaya kadar giden yola girmektir.

Ama bizim örneğimizde koca, kendisini yataktan itti diye, küfür etti diye, başka kim bilir ne oldu diye ama özünde kendisiyle sevişmedi diye karısını öldürüyor. Sonra da mahkemede, 'Karım beni, onu öldürmem için tahrik etti' diye bir savunma yapıyor. Yargıtay da bu savunmayı haklı buluyor.

Oysa benim bildiğim, bir kişinin diğerini cinsel birlikteliğe zorlamasının hukuktaki adı tecavüzdür. Evli olsanız ve bu zorlama kocanızdan (ya da nadir durumlarda karınızdan) gelse de isim değişmez. Cinsel birliktelik, sevişme, karşılıklı rızaya tabidir.

Kadına karşı şiddeti bitirmeye çalışan ülkemizde hazin bir manzara, bir hayli kötü birtesadüf Yargıtay kararının ve açıklamasının bugünlere denk gelmesi

İsmet Berkan
Radikal
29/11/2007
Old 29-11-2007, 16:04   #59
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Erkek-kadın, boğa-inek

Anlaşılan o ki koca 'hakkını' (!) istemiş. "Haydi hatun, kadınlık görevini yerine getir bakalım!"
O ana kadar aralarında ne geçti, bilmiyoruz. Ama belli ki kocasının önerisi pek de heyecanlandırmamış kadını. İstememiş, direnmiş ve kocası olacak adam kadını öldürmüş.

Olmaması gereken bir şey, ama oluyor. Kocalar karılarını öldürüyor, karılar da kocalarını. Evlilik değil de cinayet sözleşmesi sanki. Fakat bu son olayda alışılmadık bir şey var: Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi kadının sevişmek istememesini 'tahrik nedeni' saymış ve kocanın cezasında indirime gitmiş!

Hem de bu kararı oybirliği ile almışlar!

Olacak iş değil!

Devletin en yüksek yargı organlarından birinden nasıl olur da böyle bir karar çıkar?

Bir eşin ihaneti veya hakareti tahrik nedeni olabilir. Fakat sevişmek istememesini nasıl olur da cinayetin hafifletici nedeni sayarsınız?

Bunu kabul etmekle cinselliği sevgiden, duygudan tümüyle soyutlayıp, sıradan bir göreve indirgemiş oluyorsunuz.
Erkek, mutlaka tatmin edilmesi gereken azgın bir boğa, kadın da erkeği tatminle görevli uysal bir inek gibi algılanıyor. Bunlar, toplumda yaygın basmakalıp anlayışlardır. Fakat, yüce mahkemenin bu tür basmakalıp düşüncelerden kurtulmuş olarak karar vermesi gerekmez mi?
Kadın kocasıyla sevişmeyi istemiyorsa kim bilir onu eşinden soğutan nice olayların etkisi altındadır. Belki kocasından yediği dayağın, işittiği küfürlerin anısı henüz silinmemiştir.

Belki de sadece artık kocasını sevmemektedir!

Olamaz mı?

'Her kadın kocasını sevmek ve onunla sevişmek zorundadır' diye bir yasa var mı? Olabilir mi?

Üstelik Yargıtay'ın saygıdeğer yargıçları, olayın koca tarafından aktarıldığı biçimini biliyor. Kocanın sözlerinin doğru olup olmadığını bilmek mümkün değil. Çünkü kadın ölmüş. Ölmese bile, olayın doğası gereği tanık dinleme olanağı yok! Acaba olayı kadının ağzından dinlesek neler işitecektik? O hiç belli değil!
Yargıtay, aldığı bu kararla, kocaların karılarını sevişmeye zorlamasının yolunu yasal olarak açmış, bu tür cinsel zorlamalara meşruluk kazandırmıştır! Tabii ki normal olarak evlilik içinde cinsel birleşme beklenen ve istenen bir şeydir. Fakat bu işin zorla yapılması, hele de öldürmeye varan bir zor kullanımı kabul edilebilecek bir şey değil!

Türk toplumunda, zaten erkek şovenizmi kadınları ezmekte, kadınlar kocaları, babaları, ağabeyleri tarafında dövülmekte, itilip kakılmakta, töre ve namus cinayetlerine kurban gitmektedir. Bir yüce mahkeme olarak Yargıtay'ın kadına karşı uygulanan şiddeti mazur gösterecek nedenler icat etme yerine, kadınları şiddetten ve saldırılardan koruyacak bir tutum içinde olmasını beklerdim.

Türker Alkan

Radikal

29/11/2007
Old 29-11-2007, 16:06   #60
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Yargıtay'dan açıklama var

Cinsel ilişkiyi reddeden eşini öldüren kocaya ceza indirimi yapılmasıyla ilgili eleştirilere Yargıtay'ın yanıtı: Kocasını itmiş ve hakaret etmiş. Kadınlar:

İlişkiye zorlanan kadın ne yapacaktı?

- Yargıtay, eşini cinsel ilişki istediğini reddettiği için öldüren kocaya verilen cezada 'haksız tahrik' indirim yapılmasıyla ilgili kararı 'Kocasını itmiş, hakaret etmiş' diyerek savundu. Yargıtay, kararı eşin cinsel ilişkiye zorlanamayacağını vurgulayarak haberleştiren gazetecileri de 'olayı magazinleştirmekle' suçladı. Kararı, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda eş tecavüzüne suç olarak yer verildiğini hatırlatarak eleştiren kadın örgütleri ve hukukçular ise, Yargıtay'ın savunmasın da tepkili: "Cinsel ilişkiye zorlanan kadın ne yapsın?"
Eşinin cinsel ilişki teklifini kabul etmeyen Ö.Y., kocasının ruhsatsız silahından çıkan kurşunlarla yaşamını yitirdi. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi, koca Ü.Y.'yi 'haksız tahrik indirimi' uygulanarak 24 yıl hapis cezasına çarptırdı. Yargıtay Başsavcılığı, 'evlilik hayatında bir eşin her zaman diğer eşin cinsel talebini yerine getirme yükümlülüğü bulunmadığı'nı belirterek, indirim kararının bozulmasını istedi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi'yse başsavcılığın talebine rağmen kocaya verilen 'indirimli' kararı onadı.

Bu karar, hemen hemen tüm gazetelerde haber olarak yer aldı. Radikal Gazetesi'ne konuşan kadın hakları savunucuları ve hukukçular kararı eleştirirken, yeni ceza kanununda eşe tecavüzün suç olarak tanımlandığını anımsattı. Yargıtay Basın Bürosu, dün bir açıklama gönderdi. Yargıtay geniş bir medya eleştirisi yapıyordu. Yargıtay'a göre karar çarpıtılmış, ciddi ve üzücü bir olay magazin boyutuna indirgenmiş, yargı hafife alınmıştı. "Duyarlı insanların infiale kapılmasına sebebiyet verecek boyuttaki sarsıcı manşet ne olayla ne de verilen kararla örtüşmemektedir" diyen Yargıtay, şu düzeltmeyi yaptı:

"Haberin konusu eşini öldüren sanığın cezasından yapılan indirimdir. Oysa manşete taşınan gerekçeyle sanık lehine indirim yapılmamıştır. Söz konusu olayda, eşin cinsel birleşme talebini reddetmesinin indirim nedeni olmadığı net bir şekilde vurgulanmıştır. Sanığa hakaret etmesi, iteklemesi, yataktan atması lehine haksız tahrik kabul edilmiştir. Uygulamadaki indirim, dosya kapsamına göre, yasal ve farklı gerekçeler taşımaktadır."


Kadın karşı çıkarsa ne yapacak?
Ancak Yargıtay'ın öne sürdüğü 'yataktan atma, itekleme, hakaret' gibi hareketlerin indirim nedeni yapılması da eleştirildi. Kadının İnsan Hakları Vakfı Koordinatörü Liz Erçelik Amado "Cinsel ilişkiye zorlanan bir kadın ne yapsın? Yargıtay'ın söylemeye çalıştığı, eşiniz tecavüz etmeye kalkarsa karşılık vermeyin" diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süheyl Donay, Yargıtay'ın yazılı açıklama yaptığını ilk kez duyduğunu belirtti: "Hâkimler cezada indirim için 'haksız tahriki' takdire göre kullanıyor. Kişisel olarak indirim yapılması fikrine katılmıyorum. Ancak Yargıtay, açıklama yaparak çok etkin bir gazete olduğunuzu teyits etmiş oldu, bundan mutluluk duydum."

29/11/2007

RADİKAL - İSTANBUL

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=240204
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haksız tahrik arzaplı Hukuk Soruları 7 16-02-2012 18:17
Haksız Tahrik İle İlgili Yargıtay Kararları Seyda Ceza Hukuku Çalışma Grubu 15 19-09-2011 11:18
Kasten Öldürmeye Teşebbüs ve Haksız Tahrik Kemal Yıldırım Ceza Hukuku Çalışma Grubu 16 04-08-2011 22:14
haksız tahrik alp213128 Ceza Hukuku Çalışma Grubu 2 23-04-2007 23:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10271311 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.