Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Regl Partisi

Yanıt
Old 26-10-2008, 15:27   #31
Gemici

 
Varsayılan

Regl denen ve sadece biyolojik bir yönü olan fakat zamanla kendisine kültürel bir anlam yüklenen bir olgunun neden sadece ve sadece kültürel bir anlamı olan ‘sünnetle’ kıyaslanmasının altında yatan anlamı çıkaramadım bir türlü.

Menarche diye adlandırılan reglin ilk başlangıcı kadının cinsel olgunluğa erişmesinin işaretidir.

Erkekte de bu türden biyolojik bir gelişme vardır. Erkeğe cinsel olgunluk getiren bu olgunun dışa vuruşu ‘bıyıkların terlemesi’ ve ‘sesin kalınlaşması’ ile olur. Ve erkek çocuktaki bu gelişim sadece çocuk için değil aynı zamanda ana ve baba için de bir gururlanma bir böbürlenme vesilesidir.

Regli ‘sünnetle’ değil büluğ/ergenlik çağı dediğimiz bu olgu ile karşılaştrımak gerekir.

Saygılarımla
Old 26-10-2008, 15:37   #32
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Kıyaslamayı yapanlardan biri olduğum için neden yaptığımı açıklamak istiyorum. Evet biri biyolojik, diğeri sadece kültürel bir olgu. Ama kültürümüz erkeklerin sünnetini farklı yorumluyor. Anadolu'da sünnet olan oğlan çocukları erkek oldun artık diyerek pohpohlanıyor, 8 yaşında sünnet olsa bile. Cinsel organı gurur kaynağı oluyor, bir şey değişmediği halde değişiklik olmuşçasına kutlanıyor. Yani sözün özü biyolojik olmadığı halde biyolojikmiş gibi bir kültürel algıya neden oluyor.
Son olarak dediğiniz gibi biyolojik değişimler gururlanmayı sağlamalıdır, regl gibi.
Old 26-10-2008, 15:47   #33
Nur Deniz

 
Varsayılan


-Regl de buluğ çağı da biyolojiktir.Dışardan bir emeğe ihtiyaç yoktur.Kendi kendine bir çocuk bunu başarabilir.O yüzden kimin gururlanması gerektiğini anlamadım.

-Bunların biyolojik olay olduğunu kabul eden üyelere yeniden sormak istiyorum.Menapoz ve andrapoz da biyolojik bir olaydır ve olgunluğa geçiş dinlenme evresidir dersek bunları da kutlayalım o halde.

-Neden cinsel olgunluğa adım atmak kutlanıyorda, bu aşamanın dinlenme sürecine geçişi kutlanmıyor.

- Kızına bu partiyi veren bir annenin aynı durumu kendisi için de yapması beklenir.

- Saygılarımla..
Old 26-10-2008, 19:23   #34
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Sn.Nur Deniz
Neden cinsel olgunluğa adım atmak kutlanıyor da, bu aşamanın dinlenme sürecine geçişi kutlanmıyor.

Cevabi su soruda bulabilir miyiz:

Neden genelde menapoza/andropoza "gec" girmek ister insanlar

Saka bir yana, parti gerekmeyebilirdi, eger kadinin degersizlestirildigi bir toplum olmasaydi.. Zamaninda ve ne yazik ki hala, regl sureci ile ilgili kullanilan yanlis ve hatta bazilari ile asagilayici ifadeler var.. Kirlenmek gibi.. Kirlendim, hastalandim vs. turunden ifadelerin etkisini "bastirabilecek yeterlilikte" bir eylem (parti de diyebilirsiniz), salt 'annenin bakis acisinin disavurumu' olarak algilanmamalidir..Genc kadin, ilk reglini bu sekilde coskuyla yasarken, sonrasinda karsilasacagi baski, asagilama vs. davranislar karsisinda daha guclu olabilecektir.. Zira ilk regli, belleginde/ruhunda guzel bir yere oturmus olacaktir.. Akarsuyu tersine cevirebilmek icin, "siradan" bir seyin "abartilmasi"nin bazen iyi bir yontem olabilecegini dusunuyorum..

Saygilarimla..
Old 26-10-2008, 20:38   #35
suskun_juliette

 
Varsayılan

Artık bu konularda daha esnek olmamız gerektiğini düşünüyorum.Eskiden annemiz bize bu durumu erkeklerle asla konuşmamamız gerektiğini öğütlerdi,belki de ayıplanırız diye.Aslında bunun o yaş sınırında bulunan çocuklar için normal karşılanmayacak ya da ayıplanacak bir durum olduğunu varsayarak yapılmış olan bilinçli bir hareket olduğu kanısındayım.Şimdi ise değil kız arkadaşlarımla sosyal erkek arkadaş çevremle bile gayet rahat bu konuyu dile getirebiliyorum,hatta erkeklerin bu konu açıldığında meraklı soruları beni güldürmüyor değil.Herkes bu gerçeği bilmiyor mu?Okullarda artık bu kimsenin yüzü kızarmadan dinlenebilir bir ders niteliğini kazanmışsa,öyle ki ayıp bir şey değildir.İlkokulda bunların anlatıldığı dönemde utanır başımızı sıraya gömer dinlerdik,erkekler gülerlerdi,sadece biraz resesif büyüdük diyebilirim.Ki ben öyle bir döneme rast gelmiştim ki,okulda regl olan kızların üzerine kan bulaşınca erkekler dalga geçerler ve kızlar okul pencerelerinden aşağıya atarlardı kendilerini.Bu çok mu insani bir şey peki?Sadece şunu diyebilirim,belli bir yaşa ermeden aleni ortaya dökülmesi hoş olmayabilir,çünkü herkes aynı olgunlukla karşılamayabilir hele ki söz konusu yaş buluğ öncesine isabet ediyorsa.Hem regl olduğunda kadınlık değil ergenlik başlar,bence bu kadar da onur gurur meselesi haline getirmemeliyiz,sadece regl ile kendini bulmaz bir kadın,büyüdükçe zaten farkına varacaktır kadınlığın..Sadece fazla abartılmış bir cesaret olarak nitelendiriyorum.


Saygılar.
Old 02-11-2008, 13:18   #36
Av.H.YALÇIN

 
Varsayılan

Ne kutlama, ne saklama..Hayatı akışına bırakmak bu kadar zor mudur? En aydın cümlelerde bile tabu izleri görmek ne kadar üzücü.
Old 04-11-2008, 11:09   #37
Av.Ferahfeza

 
Varsayılan merhaba

Konu partiye şayan olup olmama açısından değil doğasından ve toplumsal arenada konulduğu yer açısından önem taşıyor.Öncelikle meslektaşı olmakla övünülebilecek sayın KAYAR'a bu önemli konuyu açtığı için teşekkür ediyorum.Çünkü bu sayede çok güzel yorumlar okudum.Farklı kültürlerle büyümüş, farklı sınıflara mensup insanların bakış açısını görme, okuma şansım oldu.Ve gördüm ki bazı olguların toplumdaki yeri, bahsettiğim farklılıklara rağmen değişmeyebiliyor.Özellikle kadınlarla ilgili durumlar da bir netlik söz konusu.Sanırım bunun sebebi taşıdıkları önemli farklılıklara rağmen hepsinin erkek egemen bakış açısıyla şekillenmesidir.Ama gözardı edilmemelidir ki biz kadınlar herşeyin farkındayız.Ve misyonumuzda farkında olanların sayısını arttırmak olmalı diye düşünüyorum.
Teşekkürler
Old 04-11-2008, 11:40   #38
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.H.YALÇIN
Ne kutlama, ne saklama..Hayatı akışına bırakmak bu kadar zor mudur? En aydın cümlelerde bile tabu izleri görmek ne kadar üzücü.

Hayatın akışı size iyi davranmamışsa, müdahale etmeye çalışmak doğal olsa gerek.

Saygılar.
Old 06-11-2008, 20:26   #39
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.H.YALÇIN
Ne kutlama, ne saklama..Hayatı akışına bırakmak bu kadar zor mudur? En aydın cümlelerde bile tabu izleri görmek ne kadar üzücü.

Yani sıradanlaştırma, olağanlaştırma, değil mi? Katılıyorum. Ama zaten anladığım kadarıyla, forum konusu "kutlama" da, abartılmış ve sembolize yükseltilmiş nidalarla, "saklamayı" sona erdirmeyi ve aşamalarda da "olağanlaştırmayı" hedefliyor. Yine de kutlamanın özne gibi görünen nesnesinin çocuk değil, annesi olması gerektiği, bu yönüyle kutlamayı asla onaylamanın mümkün olmadığı görüşümü yineliyorum.

Saygılarımla...
Old 07-11-2008, 17:11   #40
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
Hayatın akışı size iyi davranmamışsa, müdahale etmeye çalışmak doğal olsa gerek.

Saygılar.

Bu cümleyi kutlama için mi algılamak lazım, yoksa alıntı yapılancümle için mi, kestiremedim.
Old 08-11-2008, 22:00   #41
Gemici

 
Varsayılan Regl: Tabiat ve Kültür

1. Tabiat
Regl kavramı Türkçeye Almanca’daki ‘Regel’ kelimesinden geliyor zannedersem. Almanlar bu kelimeyi Latince’deki regula, regile kelimesinden almış. Anlam olarak düzenli aralıklarla meydana gelen, tecrübelerden elde edilen ve belirli bir alan için geçerli olan kuraldır.
Regl Türkçe’de ayrıca ‘hayız’, ‘aybaşı’ diye adlandırılır. Türkçe’de olduğu gibi Almancada da regl için, menstruation, periode, Zyklus, Mens, die Tage gibi değişik kavramlar kullanılır.

Reglin kurallığı belirli bir süre içinde tekrarlanmasıdır. Bu tekrarlanma ayın gükyüzündeki hareketlerinde olduğu gibi 28 günlük bir ara ile gerçekleşir. Latinceden gelen menstruation(mensis=ay) ve aybaşı kavramlarlarında bu ortaklık açıkça görülmektedir.

Genç kızlar büluğa eriştiklerinde vücutları cinsiyet hormonları üretmeye başlar. Hormonlar tarafından uyarılan yumurtalıklar döllenme kabiliyetine haiz yumurta hücresi üretirler. Regl süresinin ortalarına doğru, olgunlaşan


yumurta hücresi yumurtalığı terk eder. Yumurta yumurtalık kanallarından rahime(uterus) gider. Rahim mükozası(sümüksel zar) sözü geçen hormonların ve Progesteron hormonunun etkisiyle gelen yumurtayı kabul edebilecek duruma girmiştir. Yumurta döllenirse mükozaya yerleşip orada kalır.

Döllenme olmazsa Progesteron miktarı azalır, bu da rahim mükozasının canlılığını kaybetmesine yol açar. Üreme olgusuna katkıda bulunma özelliklerini kaybeden atıklar regl kanaması ile dışarı atılır.

Bir kanamadan diğer kanamaya geçen süre 28 gündür. Kanama döneminin 25 günle 35 gün sürmesi normal kabul edilir. Bir kanamada kadın 150 mililitre kann kaybeder. Bir kadın ortalama olarak 500 regl kanaması geçirir. Kızlar genelde 10 ile 14 yaaş arası ilk regl kanaması geçirirler.

Yumurta hücresi yumurtalığı terk ettiği zaman vücut harareti yükselir, Bu an aşağı yukarı kanamadan sonraki 8-10 gün arasıdır. Yumurtanın döllenme olasılığının en fazla olduğu andır bu an.

Burada belirtmek istediğim, reglin kadının üreme fonksiyonunun ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeği. Regl konusunda aydınlatıcı bir mesaj yazmak değil.

Kaynak:

http://de.wikipedia.org/wiki/Menstruation

http://www.netdoktor.de/Gesund-Leben/Womens-Health/Menstruation/Menstruation-Alles-ueber-die-Re-440.html

Görüldüğü gibi ilk regl kanaması bir kızın biyolojik olarak çocuk yapabilecek olgunluğa varması anlamına geliyor ve çok olağan bir olay. Ben bunu büluğ çağına giren bir kız çocuğu için, bir kadın için, çok önemli bir gelişim olarak görüyorum. Övünüleck, insanın içini kıvançla dolduracak, kutlanacak bir olay bu tabiat olayı.

Peki kızlarımız kendilerini cinsel olgunluğa eriştiren bu olguyu gerçekten sevinçle ve kıvançla mı karşılıyor?

Bildiğim kadarı ile hayır. İlk kanama çoğunlukla bir korkuyu ve utanmayı getiriyor beraberinde.

Neden peki?

Saygılarımla
Old 10-11-2008, 18:42   #42
Gemici

 
Varsayılan Regl: Tabiat ve Kültür

2. Kültür

Regl kanı Tevrat’ta pis/kirli olarak tarif edilir. Kadınlar her kanamadan veya doğumdan sonra, arınmak için belirli bir ritüelden geçmek zorundaydı. Regl süresi boyunca çoğu şeyleri yapmak kendilerine yasaklanmıştı. Papa kiliselerde bulunan ve Altar diye anılan kutsal masanın bulunduğu yere girmelerini, temizleme işi dışında, yasaklamıştı.

Yahudi takvimi zamanın hesaplanmasını ayın gükyüzündeki evrelerine göre hesaplıyordu. Buna göre sene 12 ay ve 354 gündü. Türkçe’de ‚Ay’ ve diğer bazı dillerde ‚Mond’ ‚Monat’ kelimeleri de hem gökyüzündeki ayı hemde senenin bir bölümü olan ayı belirtir.

Antik Yunanistan’daki Eleusis’te kadınlar bereket ve doğurganlık tanrıçaları Demeter ve Persephone’yi gizlilik şenliklerinde kutluyorlardı. Kadınların aynı zamanda kendi peryotlarını(regl, aybaşı, dönem) kutladıkları bu şenlikler senede üç sefer tekrarlanıyordu. Sene ve peryotlar üç kısma ayrılıyordu. Kadınlardaki regl süresi tabiattaki kuraklık süresine eş gösteriliyordu. Eleuses’in 5000 sene boyunca anaerkil güç merkezi olduğu ve kendi adına para bastırma hakkına sahip olduğu söyleniyor. Protestan ilahiyatçısı Bayan Jutta Voss ‚Schwarzmondtabu’ (Siyah Ay Tabusu) isimli kitabında Hıristıyan Kilisesi’nin Eleuses’in güçten düşürdüğünü ve ayinlerini alarak kendisine uyacak şekilde diğiştridiğini belirtiyor. Voss’a göre kilisenin kendisine göre hiçbir sembolü yok tüm sembolleri anaerkil sembollerden alınma.

Regl’ın tarihte nasıl algılandığına baktığımızda, bundan kısa bir süre öncesine kadar, erkeklerin bu konu ile uğraştrıklarını görürüz.

Kadınla erkek karşılaştrırıldığında erkek vücudu temel alınır ve kadının gelişimin tamamlıyamamış bir erkek olduğu düşünülürdü. Wikipedia’ya göre regl anormal olarak kabul edilir ve buradan kadının erkekten aşağı derecede olduğu sonucuna varılırdı.
Hipokrates kadının yapı olarak ıslak, yumuşak vr erkekten daha zayıf olduğuna ve yüzdende daha fazla vücut suyu ürettiğine ve bu suyun belirli aralıklarla dışarı atıldığına inanırdı.

Yunan Felsefesi
Aristoteles regl kanamasının, vücuttaki fazla kanı dışarı atmak için gerekli olduğuna inanırdı. Erkek kadından daha sıcak olduğu için bu fazla kanı vücudunda kaynatır ve döl olarak dışarıya atar.


Ortaçağ düşünürlerinin çoğuna göre kadının kanaması onun Ademi cennetten attrıdığının ceremesi idi.

Rönesans bilim adamları regl kanının zehirli olup olmadığı konusunu araştırmışlardı.

17. ci ve 18. ci asır tamamen değişik bir yol izliyor. Kadınlar gelişimin tamamlamamış erkek olarak değil, erkekten daha başka ve değişik bir yaratık olarak kabul ediliyor. Erkek hanesine, kültür, ruhsal yetenek, soyut düşünce, bilim ve ilericilik yazılırken, kadın hanesine, Tabiat, bedensellik, batıl inanç ve anane yazılıyordu.

Yeni çağda da kadın erkekten daha az değerli bir varlık olarak kabul edilmiştir. Jean-Jack Rousseau reglde zivilisasyonun kadın üzerindeki etkilerini görüyor ve çok yemeyi, az hareket etmeyi ve toplumsal kurallar neticesinde kısıtlanmış bir seksüel hayatı kanamaya sebep olarak gösteriyordu.

19.cu ve 20.ci yüzyıl sosyal darwinizmin beyaz adamı gelişimin en üst noktasına getirdiği ve kadını yine ondan aşağı gördüğü bir çağdır. Kadının başka oluşu sakatlık olarak algılandı. Regl kadının katlanması gerektiği bir eziyet olarak kabul edildi. Regl ile üreme fonksiyonu arasında bir bağlantı olduğunun kabul edilmesi bu çağdadır. Regl ile hayvanların seksüel davranışları arasında paraleller arandı. Regl sırasında cinsel ilişkide bulunmak, özellikle erkek için zararlı olarak kabul edildi. Bazılarına göre kadın için en iyisi ilk kanama ile menapoz arasındaki süre içinde devamlı hamile olmasıydı. Annelik kadının tek varlık sebebiydi. Bir bilim adamının 1920 de regl kanı zehirlidir demesi bilim dünyasında kabul gördü. Ondan sonraki araştrımacılarda aynı neticeye vardılar. Bu kanın zehirli olmadığı ancak 50 li senelerde ispat edildi.


Dinler ve Regl:

Yahudilik:
Regl esnasında yedi günlük bir süre içinde kadının dokunduğu herşey kirlidir. Bu süre içinde kadınla cinsel ilişkide bulunan erkekte kirlidir. Ortodoks Yahudiler bu süreyi 14 güne çıkarmışlardır. Bu süre içinde kadın ayinlere katılmaz.

Hıristiyanlık:
İlk hıristiyanlar bu konuda fazla tutucu değildi. Sonraları, belki de Yahudiliğin etkisi ile, kadınlar geri plana itildiler. Ortaçağ’da kilise öğretisi ve tıbbi bilgi manastrılarda yazılır ve korunurdu. Keşişler/Papazlar seksi günah ve pilik olarak kabul ediyorlardı. Hamile kadınlar seks yapıp günah işliyorlardı. Papazlara göre regl seks yapan kadınlara verilmiş bir ceza sayılıyordu.

Müslümanlık:
Konu hakkında internette birbiri ile çelişen görüşler söz konusu. Doğruluğu veya yanlışlığı konusunda bir yorumda bulunmadan
http://www.sevde.de/Temizlik/hayiz_ve_nifas_hallerine_ait_huk14.htm sayfasında yazılanları aktarıyorum:

Hayız ve Nifas Hallerine Ait Hükümler
Adet gören veya lohusa olan müslüman kadınlara ait bazı özel hükümler vardır. Şöyle ki: Bu haller içinde bulunan bir kadın namaz kılamaz, şükür secdesi bile yapamaz. Oruç tutamaz. Kur'an-ı Kerim'den bir âyet dahi okuyamaz; ancak dua âyetlerini dua niyeti ile okuyabilir. Kur'an-ı Kerime veya Kur'an âyetlerinin yazılı bulunduğu levhalara ve paralara, tam âyet olmasa bile, dokunamaz; tutamaz. Sahih kabul edilen görüşe göre, Kur'an tercümesi hakkında da hüküm böyledir, onu da ele alamaz. Mescidlere (camilere) giremez, Kâbe'yi tavaf edemez, kocası ile cinsî ilişki kuramaz. Kocası böyle bir hanımın göbeği altından diz kapakları altına kadar olan yerlerinden aralarında bir engel olmaksızın faydalanamaz. Şehvetin olup olmaması fark etmez. Bunu yapmak haramdır. Aralarında bir engel (bir elbise) varsa, cinsî ilişkiden başka faydalanma yapabilir.

Avrupa'da halkın düşünce ve inançları:
Filosofların ve bilim adamlarının bu düşünceleri halk arasında yaygın değildi. Halk içinde yaygın olan görüşe göre vücut dünyanın küçük bir örneği olarak kabul ediliyordu. İnsanlar ayın evreleri ile kadının regşl dönemi arasında bir bağlantı olduğuna inanıyordu. Regl kanının dünyadaki herşey üzerinde, iyi veya kötü, bir etkisi olduğuna inanılıyordu. Regl döneminde olan bir kadının dokunduğu şarabın ekşidiğine, sütün kesileceğine, taze fidanların kuruyacağına inanılırdı. Bu sebepten de regl döneminde olan bir kadının birçok şeyi yapması yasaktı. Regl kanının faydalı yanları olduğuna da inanılırdı. Aşk muskalarında kullanılır, cadılra eve yaklaştırmamak ve yangını önlemek için kapı tokmaklarına sürülürdü. Rergl dönemindeki kadının geçtiği tarlaya zararlı böceklerin girmediği düşünülürdü. Kan sürülen silahların zafere götrüeceği düşünülürdü.


Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tuvalette uyuşturucu partisi! Av.Engin Özoğul Hukuk Haberleri 8 08-01-2007 17:18
'Tatlı kızlar partisi' Polise Takıldı Av.Suat Ergin Hukuk Haberleri 0 22-12-2006 16:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07777596 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.