Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Bugün kendimiz İçin:)

Yanıt
Old 06-04-2004, 20:04   #331
Cumok

 
Varsayılan

DOSTLARI OLMALI İNSANIN
Dostları olmalı insanın, aynen gemilerin limanları gibi.
Zaman zaman uğradığın yükünü boşalttığın.
Dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda...
Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, geri döneceğin günü bekleme umuduyla.
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini.
Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla.
Halatlarını çözmeli.
Seni çok ama çok özlemeli...
Dostları olmalı insanın, ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen.
Düşünmediklerini düşündüren seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen.
Gerektiğinde senin için ateşi yutabilen.
Yolunu ısıtan ustan olmalı, şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini, sana vermeli soğuk bir kış gününde, üzerindeki tek gömleğini...
Dost dediğin; fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli, güzel haberler aldığında seninle dans etmeli.
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmalı;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarını toplamalı...
Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim".
Diyebilmelisin.

Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...
Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...
Old 08-04-2004, 15:29   #332
Cumok

 
Varsayılan

12.12.2004 günü 28 yaşını dolduracaktın!..

Bana yazdığın son mektubu hiç unutamadım.
Uzun yıllar uzaktık birbirimize, sağolsun annen buna pek izin vermemişti.
Sonra, odanda bulduğu bir içki şişesi yüzünden korkmuş, benden yardım istemiş, “beni dinlemiyor, ne olur sen bir şeyler yap” diye rica etmişti.

Ne tuhaf, günlerce düşünmüştüm sana ne söylemem ya da sana nasıl yaklaşmam gerektiğini.
Ve sana bir oyun oynamıştım oğlum.
Durmadan fenalaşıp yerlere düşen, sen yaşlarda bir personelim olduğunu anlatmış, Tanrı’nın seni böyle bir durumdan esirgemesi için dualar ettiğimi yazmış ve mektubun sonunda da sana olan güvenimi ifade etmiştim.

Bu bir oyundu oğlum.
Böyle bir şey asla yoktu ve hiç olmamıştı da.
Ama mektubumu alan annen, iki gün sonra beni telefonla aradığında, ses tonundan anlamıştım ne kadar mutlu olduğunu.

Mektubu okuyunca sen, içki şişesini annene getirmiş ve, “anne ya, ben zaten bunu içemiyorum” diyerek vermiştin kendisine.
Annen uzun yıllardan sonra, öylesine candan, öylesine içten konuşmuştu ki benimle, içim bir hoş olmuştu.

Sonra seninle yazışmaya başladık.
Bana, otelime gelmeni istiyordum senden, sen de gelmek için can atıyordun, bunu hissedebiliyordum.
Seni o kadar çok özlemiştim ki bilemezsin.

Son gördüğümde daha 13 yaşında çok sevimli tatlı bir çocuktun, sonra birden hem sesin değişmiş hem de boyun uzamaya (1.85 cm.) başlamıştı.
Biliyor musun buna ben hiç anlam veremiyordum, çünkü bizim ailemizde öyle uzun boylu kimse hiç yoktu ve olmamaıştı da. Ama oraların havası, suyu yarıyordu sana herhalde... Yok yok, hatırladım, dayınlar uzun boyluydu...

Hele bir mektubun gelmişti ve son mektuptu sanırım, onu, havuzun etrafında dönerek okumuş, dolu dolu ağlamıştım.
Çünkü sen, benim özlediğim oğlum olmuştun artık.
“Baba, benim bir kız arkadaşım var, resmini gönderiyorum. Peki, ya senin de bir kız arkadaşın var mı? diye soruyordun.

İşte bu sorun yüzünden sarsılarak ağlıyordum.
Hem özlemim, hem de beklentim buydu benim.
Oğlumla arkadaş olabilmek...
Sen bunu bana veriyordun şimdi.
Ama tatile gelemiyordun ne yazık ki.


Annenin iş değiştirmesi yüzünden bu yaz gelemiyeceğini ama, seneye mutlaka geleceğini yazmıştın.
Ah oğlum, tekrar gelebilseydin keşke, keşke o zaman bu sorunlar çıkmamış olsaydı da görüşebilseydik.
Olmadı...

Eylül ayı sonunda eve dönmüştüm ben.
Kaç gün geçmişti aradan bilemiyorum.
Bir tanıdıktan gelen bir telefonla dünyam kararmıştı sanki:
Haberim varmı-ymış, sen 20 gündür kayıpmış-sın ve gazetelerde kayıp ilanın çkıyor-muş.
Yoktu haberim, annen bildirmemişti çünkü...

Ama uzun sürmedi oğlum, annen sarsılırcasına ağlayarak “Oğuzhanı kaybettik” dedi bana.
Düşünebiliyor musun oğlum?
Ama ben anlamamıştım galiba, ne demek kaybetmek? Niye, neden kaybetmek, nasıl kaybetmek?
Ve seni gördüğüm son saniyeye kadar bir robot olmuştum.
Buz gibi ve duygusuz.

Ne yapacağimi şaşırmıştım; benim geleceğe ait neyim varsa, seninle birleşiyor, sana odaklanıyordu.
Aldığım, alabildiğim her kitabı seni düşünerek koyuyordum kitaplıktaki yerine.
Biliyordum ki bir gün, onu oradan alırken beni düşünecektin.
Belki sevgiyle birkaç damla yaş süzülecekti yanaklarından.
Bunlar babamın kitapları diyecektin belki..
Belki gurur duyacaktın babanla.
Bilemiyorum...

Sendin beni yaşama bağlayan, tek yaşam kaynağımdın sen.
Düşlerim hep seninle doluyordu, hayallerim hep seninle geçiyordu.
Oturup bira içiyorduk birlikte.
Birer arkadaş gibi sohbet ediyorduk.
Ve ben sana, aşağıdan yıkarıya doğru bakarken gururlanıyordum hayalimde...

Birkaç gün sonra seni havalimanı’ndan aldık oğlum.
Benim o minibüs’ümle aldık.
Sonra bir yerlere götürdük, sonra açılan bir çukura koyduk çürümüş bedenini. Ellerim titreyerek tuttum kefenin altındaki ayaklarını. Bu seni son görüşüm oldu oğlum.
O robot halim, o duygusuz halim çok uzun sürdü.
Bazı tanıdıklar “şok” dediler, acısı sonra çıkacak dediler...

Ne demek istediklerini hiç anlayamıştım oğlum.
Taa ki, emekli olup evimde tamamen yalnız kalana kadar.
Merhaba dediğim her genç adamda seni görmeye başladım, hele doğum tariheri 1976 ise daha başka çarpılıyordu yüreğim.
Birden yapayalnız kalmıştım oğlum.

Hoş sen yanımda değildin zaten ama, olsun, biliyordum ki birazcık uzaktaydın ve koca adam oluyordun.
Hem arada bir gelecektin, dertleşecektik, birbirimize kız arkadaşlarımızı bile tanıştıracaktık, öyle değil mi?
Baba ve Oğul.
Sonra sen evlenecektin ve benim bir de KIZIM olacaktı...
Bu düşünce beni nasıl mutlu ediyordu bir bilsen.

Sen benim oğlumdun ve ben senin baban!..
Bugün bu söylem bile tuhafıma gidiyor artık.
Baksana şu yukarıda attığım tarihe.
Birkaç ay sonra 28 yaşını dolduracaktın oğlum.
Benim oğlum, tek yaşam pınarım, dayanağımdın.
Niye yaptılar oğlum bunu bana, sana?
Bugün berbat bir yaşlı bir adam oldum çıktım, en küçük bir olayda gözleri dolan ve bazen kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlayan.
Aslında baban böyle değildi oğlum.
Neşeli, deli doluydu, biliyorsun.
Etrafını kırar geçirirdi dostları arasında olduğunda.
Şimdi içine kapandı, zaten geleni gideni de pek olmuyor.
Kapısı pek çalmaz oldu artık.

Biliyorsun değil mi, o zaman da hep bir şeyler yazardı durmadan.
Şimdi de yazıyor oğlum, yazmaya çalışıyor.
Ama artık neşeli şeyler yazamıyor nedense.
Hep iç karartan şeyler, ama böyle olmayı hiç istemiyor bilesin.
Yine de dökülüyor harfler beyaz zemin üzerine.

Seni sonsuzluğa göndereli 11 yıl olmuş oğlum.
Ama ben, hâlâ düşlerimde dertleşiyorum seninle
Sesimi duyuyorsun değil mi oğlum?
Sana kıyanlara lanet olsun yaşamları süresince.
Sulu gözlü olduğum için kusuruma bakma ne olur.
Bil ki seni çok, ama çok özlüyorum.
Ve çok seviyorum...
Baban
Old 08-04-2004, 23:51   #333
ege

 
Varsayılan

sevgili Cumok,
acıyı bal eylemek sanattır derler..

bazen düşünüyorum da,ne kadar şanslıyız diye...

Bugün bağdatta her an kimi kaybedeceğini düşünmekte olan ne babalar var, ne analar var..
medeniyete ve barışa kurban verilecek hangi çocuk acaba diye..

bazı şeyler paylaşılamaz..
Old 09-04-2004, 10:25   #334
Cumok

 
Varsayılan

Sevgili ege,
Bu konu çokça takılır kafama.
Haber spikeri loto sonuçları gibi söyler hep: ...savaşın bittiği ilan edildiğinden bu yana... şu kadar ... öldü.
Her defasında yüreğimden bir şeyler kopar, gözümün önüne Filistin'de ki, çocuğunu uçuşan kurşunlardan korumaya çalışan "baba"nın çaresizliği gelir.
Başaramamıştır...
Acaba neler duyumsuyordu yüreği "O" an?
Evet, bazı şeyler var ki, paylaşılamıyor...
Old 14-04-2004, 22:18   #335
Cumok

 
Varsayılan

Dostlara Mektup...
Karlaaaaarrrr...
İstanbul artık bahar'ı karşılıyor diyorken ben, dün gece iklimler arası çıkan çatışma, anlaşmazlık sonucu zorunlu olarak, Kar düşmüş bahar filizi veren bitkiler üstüne.
İstanbul beyaza bürünmüş benden habersiz.
En hoşuma giden bir olguyu beklerken ben, onun yerine etrafı bembeyaz görünce şaşkın.
Sabah güneşi vursun isterim hep yüzüme.

Neden bilmem bu çok hoşuma gider, yatağım öyle konmuştur küçük odamın bir tarafına.
Güneş, Sabancı ikizleri, ya da İş Kuleleri'nin oralardan dünyaya;
ben geliyorum heeyyy kalkın dediğinde ilk, bana söylesin isterim bu sözlerini.

Hâlâ lâpa lâpa yağmakta Mart karı, Mart karı hep başka yerlere (!) yağar aslında ama, bu defa yön değiştirmiş sanki.
Bizim, benim üzerime yağmakta duyarsızca.
Bilmez mi ki Kar, benim güneş'i hem de yakıcı güneş'i beklediğimi.
Bir de bir başka güneş beklerim uzaklardan, Anadolu'dan.
O sessiz bir güneş, benden uzakta çaresiz...
İstanbul'da Kar var ve hâlâ yağmakta sessiz ve sakin.
Bundan sonra mutlaka Bahar, güzeller güzeli Bahar gelecek. Ve ben, geçen yıl duyarsızca kesilen uzun yeşil ağaçlarımın hayalini göreceğim var oldukları yerlerde, penceremden yeniden.
TV'lerde Busht'un kör olası savaşı tartışılmakta, dün gece bırakıp gittiğim yerden devamla.
Ve küçücük bir kız çocuğu renkli eldivenleri minik ellerinde, düşen Kar tanelerini tutmaya uğraşıyor, yüzünde çocukça saf, masum bir gülücükle sokakta.
Bahar, işte bu tertemiz gülücükte saklı, rengârenk.
(Cumok) Mart-2003
Old 25-04-2004, 12:55   #336
Ayfer Gökçen

 
Varsayılan Çok teşekkür ediyorum

Doğum Günümü ,e-mail ve özel mesaj ile kutlayan Türk Hukuk Sitesine ve burda tanıştığım tüm dostlarıma çok teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Dost kalın...Sevgiyle kalın.
Old 08-06-2004, 22:45   #337
ege

 
Varsayılan

gazeteler bahar ile birlikte bir rejim furyasına başlıyorlar,
ne yersek ne kadar zayıflarız??
hem yiyelim hem zayıflayalım..!


ama yılın haberi bayanlara idi,
Marlyn Monreo bile 42 beden miş)

aşağıda listeyi okuyunca(okumamazlık edemiyorum tabii) bana biraz insaflı göründü.

belki buzdolabınıza asarsınız)



* Kahvaltı
Pazartesi: Yulaf, bir yemek kaşığı bal, az yağlı ve yüksek kalsiyumlu süt, yarım muz ve kahve.

Salı: 1-2 dilim kepekli ya da çavdar ekmeği, bal ya da reçel, kahve ve bir bardak süt.

Çarşamba: Az yağlı, az şekerli müsli.

Perşembe: Yulaf, bir yemek kaşığı bal, reçel ve bir parça margarin yağ, kahve, bir bardak süt.

Cuma: Yulaf, bir yemek kaşığı bal, yarım muz, az yağlı süt, kahve.

Cumartesi: 1-2 dilim kızarmış ekmek (kepek ya da çavdar), 1 haşlanmış yumurta, sucuk, kahve.

Pazar: (istediğiniz gıdalar)

* Ara atıştırma

Pazartesi: çilek, çay, çeyrek avokado.

Salı: 2 nektarin, bir küçük salkım üzüm, çay.

Çarşamba: 1 elma, 1 armut, çeyrek avokado.

Perşembe: 1 muz, 2 portakal.

Cuma: Portakal, şeftali, elma.

Cumartesi: Herhangi 3 meyve.

Pazar: Serbest

* Öğle yemeği

Pazartesi: 200 gr ton balığı, salata, kahverengi ekmek.

Salı: 200 gr hindi göğüs eti, salata, kahverengi ekmek.

Çarşamba: sebze çorbası, 2-3 dilim kahverengi ekmek.

Perşembe: Salata, 200 gr ton balığı, çeyrek avokado.

Cuma: Yeşil salata (sos yok), küçük bir kase makarna (kıyma soslu olabilir).

Cumartesi: 200 gr ton balığı, salata, kahverengi ekmek.

Pazar: Serbest.

* Ara atıştırma

Pazartesi: Bir avuç fındık, az yağlı yoğurt.

Salı: 1 muz, 1 portakal.

Çarşamba: Bir avuç fındık, bir küçük kase yoğurt.

Perşembe: Bir avuk fındık, bir kase meyve salatası.

Cuma: Bir avuç fındık, 1 nektarin.

Cumartesi: Yok.

Pazar: Serbest.

* Akşam yemeği

Pazartesi: Bir tabak haşlanmış sebze, ince kıyılmış kırmızı et.

Salı: Büyük tabak yeşil salata, brokoli, orta boy tabakla makarna
(kıyma soslu olabilir).

Çarşamba: Fırında kızarmış patates (üzerine bir yemek kaşığı
zeytin yağı) ve yanında somon süme.

Perşembe: Az yağda yumuşatılmış sebzeler, köri sosuyla hazırlanmış et ya da tavuk, pilav.

Cuma: Japon yemeği yiyebilirsiniz.

Cumartesi: Dışarıda yemek yiyin. Başlangıç olarak da mutlaka çorba ya da sebze alın.

Pazar: Serbest.
Old 18-06-2004, 12:16   #338
ege

 
Varsayılan

Bu rejim tarifi pek ilgi görmedi diyeceğim ama, anladım kimse "ben şişmanım" demek istemiyor

Kış sezonunda bir film vardı,
Tanrıya kafa tutan bir adam, sonunda tanrı sıkılıp bu kadar şikayet ediyorsan sen tanrı ol bir süre ben de dinleneyim demişti.
Tanrı olmak kolay değil tabi,seyredenlerde öğreniyor bu arada

iki güzel örnek söz vardı
"özgür iradeye müdahale edemezsin" diyordu Tanrı..
"Tanrı" dahi olsan..

ve Tanrı'nın sana yol göstermesini istiyorsan dikkatini artır diyordu.

Ben mistik bir inanç yolu ile algılamıyorum bu örnekleri,
dün sabah yolda gelirken Sevgili Priştina için veda hazırlıklarını anlatan haberleri dinledikten sonra başka bir kanala geçtim radyoda.
hikaye anlatıyordu bir genç sunucu,

işlerinin çokluğundan ve yorgunluktan ve bir türlü mutlu olamamaktan yakınan bir adam bir yardım meleği bulup ona derdini anlatmaya karar vermiş.

çıkmış yola bir kurda rastlamış, kurt nereye gidiyorsun deyince anlatmış derdini, kurt demiş ki;

"eğer bulursan meleği,benim içinde sor, açlık çekiyorum oysa ben bir kurdum bu neden diye."

yola devam etmiş adam ,yorgun argın bir bir ağacın altına atmış kendini, ağaç konuşmaya başlamış;
"nereye gidiyorsun?"

adam anlatmış meleği bulacak diye. O zaman demiş ağaç;
"benim içinde sor, bütün ağaçlar yeşil ve kocaman oysa ben büyüyemiyorum ve dallarım kuruyor neden acaba?"

"tamam" demiş adam bulursam söylerim.

yola devam etmiş,
bir genç kadına rastlamış.
kadın ağlıyormuş,neyin var demiş? "yalnızlığımdan yorgunum" demiş kadın.
adam meleğe gittiğini onun içinde meleğe soracağına söz vermiş. ve yola devam etmiş.

çok yorgun ve umutsuz bir haldeyken birden melek karşısına çıkmış.
Adam heyacanlı,
anlatmış derdini, mutsuz ve yorgunluğunu.

melek ;
"bu güne kadar sana verdiğim şansı kullanamadın belli ki ..."demiş.
" Ama sana yeniden şans vereceğim, ve dikkatli ol.."
yolda rastladığı kurt-ağaç ve kadın için de sormuş.melek onlar için de bişeyler söylemiş.

adam sevinmiş,
dönüş yolunda kadına rastlamış
kadın heyacanla "sordun mu meleğe benim içinde?" demiş.
"evet,karşına gelen insan senin ve onun için iyi olan bir insan mış onunla evlenmeliymişsin.." demiş.
kadın düşünmüş;
"ben ilk kez sana rastladım, görüyorum ki sende mutsuzsun o zaman biz evlenelim paylaşalım yaşamı.." demiş.
adam;
"hayır, melek benim için yeniden şans verdi ben onu beklemeliyim" demiş ve yola devam etmiş.

Ağaca geldiğinde,ağaç bu defa heyacanla sormuş "ne dedi melek??"
"senin köklerinin dibinde bir sandık varmış ve içi altın doluymuş, bu yüzden köklerin toprağa ulaşamıyormuş" demiş adam.
ağaç;
" o zaman beni kurtar bu sıkıntıdan sandığı çıkar ve senin olsun,ikimiz de mutlu oluruz.." demiş.
"Hayır." demiş adam, "melek benim için şans verdi onu beklemeli ve bulmalıyım.." demiş, ayrılmış ordan.

Kurt görmüş bu defa adamı ve o sormuş,
"ne dedi benim için melek??"

"önüne gelen aptalı kaçırıyorsan aç kalmaya mahkummuşsun kurt." demiş adam..
kurt düşünmüş, düşün müş..
"evet.." demiş.. "haklısın, meleğin ne dediğini anladım ben ve karşımda bir aptal var.."
deyip;
adamı yemiş..

Old 18-06-2004, 16:03   #339
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Rejim mi dediniz? çok kolay: karniniz tam doymadan sofradan kalkarsaniz sorun kalmaz.
Old 18-06-2004, 16:45   #340
Cest la vie

 
Varsayılan

Bugun kendim için hayatımı değiştirecek bir şey yaptım..
Bugun yaptığım şey sayesinde yepyeni bir döneme adım atıyorum.
Bugun yaptığım şey, 17 yıllık alışkanlıklarımı sona erdiriyor, 17 yıldır alıştıgım şeyler artık hayatımda yok.
Bugun, yaptığım şeyin bana ilerde ne getirceğini bilemiyorum...

Bugun, KENDİM İÇİN MEZUN OLDUM.
Bugun, KENDİM İÇİN OKUL HAYATIMI NOKTALADIM

Garip hissediyorum... Buruk bir gülümseme var yüzümde.
Eeee, ne de olsa alışkanlıklardan bir anda vazgeçmek zor...
Old 19-06-2004, 01:04   #341
ege

 
Varsayılan

Cest La vie)

Kutlarım.!!

şunu sakın unutma,
her noktadan sonra, büyük harfle yazılmaya başlanır,
yepyeni ve mutlu başlangıçların olsun

ne güzel..
sevgiler
Old 19-06-2004, 06:01   #342
Cest la vie

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Ege!
Umarım dediğiniz gibi olur.. belirsizlik kötü..
Sevgiler benden
Old 19-06-2004, 08:42   #343
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: cest_la_vie
Bugun kendim için hayatımı değiştirecek bir şey yaptım..
Bugun yaptığım şey sayesinde yepyeni bir döneme adım atıyorum.
Bugun yaptığım şey, 17 yıllık alışkanlıklarımı sona erdiriyor, 17 yıldır alıştıgım şeyler artık hayatımda yok.
Bugun, yaptığım şeyin bana ilerde ne getirceğini bilemiyorum...

Bugun, KENDİM İÇİN MEZUN OLDUM.
Bugun, KENDİM İÇİN OKUL HAYATIMI NOKTALADIM

Garip hissediyorum... Buruk bir gülümseme var yüzümde.
Eeee, ne de olsa alışkanlıklardan bir anda vazgeçmek zor...


Kutlarim. Çok sevindim. Çok iyi bir hukukçu alacagindan eminim. Basarilar..
Old 19-06-2004, 15:52   #344
Cest la vie

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Sn. Tikici,
Eee, ne de olsa burda yetiştim, yetiştirildim İlk stajı burda yaptım diyebiliriz
Tekrar teşekkürler, sevgiler..
Old 19-06-2004, 16:36   #345
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan Darısı dileyene !

Tebrikler C'est La Vie,
Niye 17 yıl,neden daha az sürdü öğrencilik alışkanlığınız.
"Kendim için "demişsiniz ama biliyorum ki bu aileniz için de,sevdikleriniz için de ve de bu ülke için de bitirdiniz öğrenciliği.
Başka kötü alışkanlığınız varsa onu da bitirin derim.Hem de sahiden kendiniz için bitirin.
29 yıl süren bir alışkanlıktan kendim için kurtulmuştum da en çok eşim,kızım ve oğlum sevinmişti.Sonra oğlum ve kızım,kurtulduğum alışkanlığa tutuldu, ne olduğunu anlayamadım.Sahiden kendim için kurtulduğumu gördüm.
Tekrar kutluyorum.Buradan seni tanıyanlar,okuyanlar çok iyi bir hukukçu olacağını biliyorlar zaten.
Bir de 3.sınıftan gedikli (!) bir arkadaşımız vardı o da kurtulmuştur umarım.Kulakların çınladı mı Çanakkale sakini güzel insan.
Selam ve saygılar.
Old 21-06-2004, 11:42   #346
Cest la vie

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Sayın Karaca!
Bir mesleğe sahip olabilmek için gereken 17 yıl zorunlu öğrencilik hayatınım bitti Sonrasında ne olur, bir kaç ay sonra "kendim için öğrenciliğe devam" gibi kararlar alır mıyım henüz bilmiyorum Şu sınavların acısını birazcık çıkartayım da, o zaman düşünmeyi düşünüyorum İltifatlarınız için de tekrar teşekkür ederim...

Çanakkale sakini tatlı insanı ben de çok özledim, nerelerdesin Sibellll???
Old 21-06-2004, 12:00   #347
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: cest_la_vie
Bir mesleğe sahip olabilmek için gereken 17 yıl zorunlu öğrencilik hayatınım bitti

Hatırladığım kadarıyla yüksek lisans planlarınız vardı?
Old 21-06-2004, 12:14   #348
Sibel

 
Varsayılan

Buradayım

Ve tebrik ediyorum c'est la vie!

Darısı başıma..!
Old 22-06-2004, 18:13   #349
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: Admin

Hatırladığım kadarıyla yüksek lisans planlarınız vardı?


Hala var da ne olur bilmiyorum. Henuz planlama devam ediyor Demek istediğim oydu, artık bir mesleğim var, ama öğrenciliği devam ettirip ettirmeme benim seçimime kalmış Mecburi öğrencilik sona erdi yani

Sibel, teşekkür ederim!
Gözünü aç ve kapa, gör bak nasıl bitiyor tarafımdan bizzat denedi, güvenebilirsin
Old 07-09-2004, 00:37   #350
ege

 
Varsayılan

tatil bitti

Yepyeni bir adli yılda
hala eski sorunlarımız olacak,
Yaşam bu belki)

herkese selamlar ve sevgiler.
Old 17-11-2004, 00:05   #351
ege

 
Varsayılan

BAYRAM

Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye nezaretine gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!

Orhan VELİ
--------------------------

hani bir bayram daha geçti de diyorum..
Old 07-12-2004, 23:32   #352
ege

 
Varsayılan

eh birazda kendi dedikodumuzu yapalım biz de o zaman:P
bana bir mail geldi.
okuyunca kızmak yok,
gönderen demiş zaten,
önyargıları oluşturan bütün meslekdaşlarım adına utanıyorum diye.

yorum sizden

Avukatlar...
1) Üniversiteye sosyal puanlarla girdiğinden, haliyle
de matematik öğrenmeleri gerekmediğinden, çoğu küçük şehirlerden gelmiştir.
(bunu ben pek anlamadım, küçük şehirlerde matematik dersi yok bu yüzden mühendis değiller mi demek istiyor ki?)

2) Genelde memleketlerine dönmezler. Okuduğu şehirde
çalışmaya başlarlar.
(köyden geldik ya..)

3) Bayan olanları şık giyinmeye çalışır ama
büyük kısmı güzellikten yana nasibini almamıştır.
(söz meclisten dışarıdır umarım:P)

4) Erkek olanları
aynı odada dişi sinek bile olsa sarkmaya başlar.

5) Genç avukatlar dünyayı kendileri yaratmış zanneder.

6) Bağırarak konuşurlar. Bunun, ikna kabiliyetlerinin bir parçası olduğunu düşünürler.

7) Kolej veya anadolu lisesi mezunu olanlar adeta kendi aralarında bağımsız bir baro kurmuştur. Başka avukatlarla muhatap olmazlar.

8) Bir avukatın kazandığı parayı, statüsünü ve kendine özenini gösteren en önemli aksesuarı evrak çantasıdır.

9) Bayan avukatlar başka bir avukatla evlenmişşse günde 3 saat çalışıp koca parası yer.

10) Erkek avukatlarla evlenmek, bir kadın için yapılacak en büyük hata olabilir. Çünkü aldatmaya açıktırlar.

11) Ben bir avukatım. Eşim de avukat.

12) Mümkün olduğu kadar avukat arkadaş edinmiyoruz.

13) Aslında son derece kutsal olan mesleğime ait önyargıları oluşturan bütün meslektaşlarım adına utanıyorum.
----------
)
Old 08-12-2004, 12:19   #353
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Duydunuz mu!

Ege 42 yaşına girmiş,

Tebrikler.

Ege!

Bu sitede 9 Aralık'ta doğanların en yaşlısısın haberin olsun.

Tekrar kutlarım.

Uzun,uzun ömürler.

Selam ve saygılar.
Old 08-12-2004, 16:28   #354
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın ege,

Umarım bugün kendiniz için güzel şeyler yaparsınız.

Yeni yaşların yeni mutluluklar getirmesi dileklerimle..

Bir Dost
Old 08-12-2004, 22:13   #355
ege

 
Varsayılan

Çok teşekkürler sevgili dostlara

umarım hepimiz sevdiklerimizle birlikte yaşarız.

9 aralıkta doğanların en yaşlısı olarak
Hskaracanın söylediği yaşa zaten itiraz etmemiştim,
çok işime geldiği için)))
Old 27-12-2004, 09:38   #356
ege

 
Varsayılan

yıllar çabuk geçiyor

2005 'e az kaldı.

2004 ölüyor yaşasın 2005 mi dyeceğiz ki??


MUTLU YILLAR ŞİMDİDEN

ege
Old 29-12-2004, 16:08   #357
nursel citil

 
Varsayılan

Çok yakında yeni bir yıla daha gireceğiz. Yeni yıl deyince sanki yaşantımıza yepyeni bir başlangıç yapabileceğimiz bir yıl daha geliyormuş gibi hissederim hep. Ama geçen zaman çoğunlukla birbirinin aynı günlerdir.
Geçen gün bir öğrencimin defterine yazdığı bir kelime ilişti gözüme diyordu ki "dünya bir gündür, o da bugündür."
Hepimizin günlerinin yeni yılda birbirinden güzel olmasını dilerim. Mutlu yıllar
Old 12-02-2005, 12:28   #358
ege

 
Varsayılan

bir süredir vareste tutmuşum kendimi, ama baktım ki bugün sevgili Ayten Agırdemir'in doğum günü.
Mutlu yaşlara sevgili Ayten
Old 17-03-2005, 19:32   #359
AllMcBeal

 
Mutlu

20 Kasım 2004 tarihi itibariyle çok tatlı bir bebeğimiz oldu.
Onu seviyoruz.
Seven ve isteyen her çifte böyle bir melek diliyorum.
Old 22-07-2005, 01:51   #360
ege

 
Varsayılan

epeydir kendimize masallar okumamışız..
bizler mesleğimiz nedeni ile filmleri yaşayanlarız aslında..birazını not alsak neler hatırlatırız.. biraz da önemsesek..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dün / Bugün Av. Hulusi Metin Site Lokali 3 16-10-2009 15:57
bugün buketoz'un yaş günü Armağan Konyalı Site Lokali 0 24-05-2006 12:27
Ayışığı Bugün Doğdu Armağan Konyalı Site Lokali 6 29-12-2004 11:54
İlamsız İcra Takibi Başlatabilmem İçin Neler Yapmalıyım, Alacağım İçin Nasıl Dava Aça ufukgenturkoglu Hukuk Soruları Arşivi 3 02-03-2002 00:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09587002 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.