Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Okul Anilari

Yanıt
Old 18-10-2007, 01:43   #31
Gülümse

 
Varsayılan

Orta 2 den lise sona kadar her sene düzenli olarak tarihden ikmale kaldım..

Bana sorarsanız zaten tarih dersi yapmazdık. Tarih hocası geldiğinde bir tarih atlasını tahtaya asar sonra defterini önüne açıp yazmamızı sağlayacak hızda yazdırmaya başlardı.. o zamanlar kitap mı yoktu yoksa o notları çoğaltmak çok mu pahalıydı şimdilerde hatırmıyorum..

Tek bildiğim önceleri yazmaya başladığım defterden vazgeçmiş daha sonraları 90 dakika süren tarih derslerini ödev yapmakta yada kitap okumakla geçirmeye başlamıştım.. Sene içindeki tüm yazılılardan zayıf alıyor, sözlüye kalktığımda "çalışamadım efendim" diyor yerime oturuyordum..

Sonrası çok basitti.. İkmale kalıp çalışkan arkadaşlarımdan bir tanesinin defterini alıyor uyumadan önce ve hemen uyandığımda o defteri okuyordum. 3 kere baştan sona okuduğum defter sayesinde de geçer not alıp geçiyordum..

O derste okuduğum kitapları düşündükçe tarih derslerimin bayağı faydalı geçtiğini düşünüyorum
Old 18-10-2007, 08:16   #32
üye18721

 
Varsayılan

Orta okul ve Lise yıllarındaki başarımı! sevgili ilkokul öğretmenime borçluyum! Yaşadığım semtteki okul yaşamına başladığım ilk gün çok sevinçliydim.Okulun ilk günü tüm okul sıralar halinde törenin bitmesini bekliyoruz. Sınıf hocası henüz belli değil. Anne ve babam da diğer velilerle birlikte töreni izliyorlar.Tören bitti.Sınıf hocamız olduğunu o sırada öğrendiğim bayan hocamız eşliğinde okula adımımızı attık. Bu sırada annem ve babamın panik halinde koşuşturduğunu farkettim. Akşam eve geldiğimde durumu anladım. Annem ve babamın paniğinin nedeni, diğer velilerden duydukları üzere hocamızın mesleki bakımdan yetersiz bir öğretmen oluşunu öğrenmeleriymiş. Bunun üzerine babam aynı okulda öğretmen olan (uzaktan akrabası ) hanımın yanına giderek; durumu özetleyerek beni kendisinin sınıfına almasını rica ediyor.Bu hanım da;" diğer arkadaşıma karşı ayıp olur" diye bu istemi kabul etmiyor. Ve benim için kabus gibi geçen ilkokul serüvenim başlamış oluyor. 40 küsur senedir öğretmenlik yapan hocamız belli ki öğretmenlik yapmaktan bıkmış; emeklilik yaşı çoktan gelmiş ve geçmiş ama emekli maaşı da az olduğu için emekliye ayrılmıyor.Tabi olan ben ve sınıfta okuyan 25 kişiye oluyor. 5 sene boyunca hocamızın doğru dürüst ders anlattığını hatırlamıyorum. Kitablarımızı açtırır,sırayla ders sonuna kadar öğrenciler kitabdaki ders konusunu okur, diğerleri de dinlerdi. Hocamız matematiği unuttuğu için bir süreliğine yukarıda bahsettiğim son derece iyi bir öğretmen olan M. hanım gelmişti.Bizim hoca da din dersi konusunda daha yetkin olduğu için M.hanımın sınıfında din dersine giriyordu. Bu güzel ve verimli günler kısa sürdü. Hemen hemen tüm dersleri kitaptan okuyarak öğrenmeye çalışıyorduk. O zamanlar başka gidebileceğim bir okulda yoktu semtimizde. Mecburen bu okulda okumak zorundaydım. Okul gerek fiziksel şartları gerekse verdiği eğitim bakımından kaliteli bir devlet okuluydu.Semtimizde oldukça geniş bir alana yayılmış L biçiminde dersliklerden oluşmuş tek katlı bir okuldu. Sınıflar iki bölümden oluşurdu. Girişteki büyükçe oda kışsa paltolarımızı ve ayakkabı torbalarımızı astığımız bir bölümdü.Sınıflara ayakkabıyla girmek yasaktı. Her öğrenci, velisinin diktiği bir bez torba içinde spor ayakkabılarını getirir; vestiyer diyebileceğim bölümde günlük ayakkabılarını çıkarır spor ayakkabılarını giyerdi. Okul güzel olmasına güzeldi ama biz 1-A sınıfı öğrencileri okulun en şanssız öğrencileriydik. Okul tam gündü; öğleden sonra genellikle hocamızın uykusu gelir 1-2 saat "siesta" yapardı. Bize de başımızı kitaptan kaldırmadan içimizden falanca konuyu okumamızı söylerdi. Mevsim kışsa, hocamız yün çileleriyle sınıfa gelir; iki öğrenciyi pencere kenarına çağırır; birisi koluna yün çilesini geçirir diğeri de yün ipliklerini yumak haline getirirdi.Yani 5 sene boyunca ne hocanın çilesi bitti ne de bizim çilemiz! İşin en üzücü tarafı ise tüm okul harıl harıl, şimdi OKS denen, o zamanlar anımsadığım kadarıyla her okul için ayrı ayrı yapılan sınavlara hazırlanırdı.Bizim sınıf hariç tabi.!
Old 18-10-2007, 22:26   #33
Gülümse

 
Varsayılan

Hem öğrenci olacak değiliz ya.. Yaklaşık 4 senedir kendi dalımda hocalık yapmaya başladım.. T.. okulunda bomba gibi bir sınıfım var, çocuklar derse tam kadro katılıp "ne öğrenirsem kardır" dercesine ağzınızın içine bakıyorlar.. Bende onların derslerine daha büyük bir heves ile hazırlanıyorum..

O gün derse gittiğim zaman birden okuma gözlüğümü yanıma almadığımı fark ettim ve unutkanlığımı cocuklar ile paylaştım.. Bir tanesi sınıftan fırladı.. Bende birisinin okuma gözlüğünü getirecek zannediyorum. Baktim öğrencimin elinde bir tane büyüteç..

Başladım gülmeye.. Neyse dersi bitirdiğimde gülmekten iki büklüm halde kendimi öğretmenler odasına attım.. Diğer hocalar ile bol bol güldük..

Çocuklara gelince onlar büyüteçi ilk gördüklerinde güldüler ama benim ve diğer hocalar kadar gülmediler.. Şimdiki gençler gerçekten çok ilginç... Ben öğrenci olsam tüm dersi gülerek kaynatmayı tercih ederdim..
Old 19-10-2007, 09:39   #34
Gülümse

 
Mutlu Derste uyamak zevklidir..

O gün tam derse başlamıştım ki kapı çalındı farklı bölümden üç öğrenci "Hocam bizim dersimiz boş sizin dersinize girebilirmiyiz".. Başım ile içeri geçmelerini belirttim. Sınıfın itirazlarına kulak asmadan boş yerlere oturdular..

Hepsi sabaha kadar okulda kalıp çalışmışlar yüzleri bembeyaz, yorgunluktan bitap gözüküyorlardı. En öne oturan kızcağızın gözleri kapandı kapanacak derken uyuyakaldı..

Bense kızın durumuna aldırmadan dersime devam ettim. Dersin sonlarına doğru kız gözleri açtı tahtaya yazdıklarıma bakıp.. "Hocam bu ne?" 1 buçuk saattir anlattığım konuyu soruyor, bir an nasıl toparlıyacağımı düşündüm imkansız olduğuna karar verip.. Tatlı bir dille

"Hadi kızım sen uyumana devam et" dedim.. O da sıraya başına koyup uyumaya kaldığı yerden devam etti.

Yazık kız tekrar uyandığında yaptıklarını hatırlamamış arkadaşları hatırlatırcada çok mahcup olmuş. Uzun süre benden köşe bucak kaçtı.. Sonunda bir gün işi bana düştü..

"Hocam hatırladınız mı ben derse uyuyan talebeniz" Karşılıklı gülüştük..
Old 19-10-2007, 10:58   #35
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Biz uyurken sınıfta hiç gülümseyerek uyumana devam et demediler
Hiç unutmam, bir gün teneffüste hem de başımı koymuştum kollarıma sırada gözlerimi kapamışken biraz dinlendiriyim diye sırtıma bir jop yemiştim. Evet plastik bir hortum gibi jopla kendini öğretmen sanan kişi sırtıma vurmuştu.

En cık cık diyen saygılarımla.
Old 19-10-2007, 12:24   #36
_Halise_

 
Varsayılan

Lisede okul yönetiminin koyduğu cep telefonu yasağı vardı.Bi gün yan sınıftaki arkadaşımın (ki o da hiç getirmezdi normalde) telefonunu aldım ve öss ye hazırlık durumu ders de işlenmiyor sınıfta ben de telefonda oyun oynamaya başladım.O sırada kapı açıldı ve idareciler sınıfa girdiler ^herkes ayağa kalksın cep telefonlarını buraya getirin^ ben de o ara arkadaşımın telefonunu kazağımın içine sakladım!grup halinde tahtaya çıkarılıp üstümüz aranmaya başladı!Tabii bayan idareci telefonu elleriyle saklamış gibi hemen buldu ve telefonu aldı!Okulda bir sinir harbi yaşanmaya başladı,herkes itiraz ediyor ama idareciler telefonları vermeyeceklerini söylüyorlardı.Ertesi gün veliler idarecilerin karşısına çıktı ve bunun GASP olduğunu telefonlarının verilmemesi durumunda şikayet edeceklerini söylediler,öğleden sonra ise telefonlar dağıtılmıştı
Old 19-10-2007, 17:24   #37
tuval2310

 
Varsayılan

ilk okul 1.sınıfa yeni başlamıştım murat diye bir çocuk vardı sınıfımızda,9 yaşındaydı yanlış hatırlamıyorsam..bu çocuk beni hergün mutlaka ama mutlaka döverdi çıkış zili çaldıgında çantamızı toplarken,okul kapısında,tenefüste vs.hergün ama hergün eve ağlayarak giderdim..nedeni de yoktu üstelik dövmesinin,hala merak ederim bu husumetin nedenini 20 kilo bile olmayan küçücük bir kızdım yani ne yapabilirdim ki ona...ne ögretmenler,ne de annem babam engelleyebildiler bu durumu,ne yaptılarsa olmadı..ögretmen onu da dövmeye başlamıştı artık ama bu bile kar etmedi daha cok dövdü beni

en sonunda annem (hemşiredir kendisi) dayanamayıp eline hayatımda gördüğüm en büyük şırıngayı alıp okula geldi,derse girdi 'bir daha kızımı ya da başkasını döversen sana bu iğneyi yaparım' dedi..o gün son oldu bir daha bana elini bile kaldıramadı ve tüm ilk okul boyunca korumam(!) olarak arkamda dolaştı
Old 19-10-2007, 17:31   #38
Gülümse

 
Varsayılan

Sınavlarda cep telefonu bulundurmak yasak, nedenini anlamıyorum ama bende sınav sırasında "aman çocuklar bir sakatlık çıkmasın cep telefonlarınızı benim masama koyun" dedim. Hepsi getirip itirazsız masama bıraktılar.

Tam sınavın ortasında sessizde olan telefonlardan biri titreşmeye başladı.. Baktım "Annem" yazıyor.. Talebeme döndüm "Oğlum annen arıyor ben mi bakayım yoksa sonra sen mi ararsın" dedim.

Biraz gülme molası verdik
Old 19-10-2007, 17:38   #39
Gülümse

 
Varsayılan

Okuldaki kıyafet yasağının mantığını bir nemze anlayabiliyorum ama bazı hocaların bunu abartmasını anlamsız bulurdum.. Gömlek giyersiniz gözlerini kısarak bakar içiniz görünüyor mu diye.. Ee görünse gözlerini kısmadan da göreceksin.. Saçlarınız önünüze düşmeyecek tamam mantıklı ama ayı yalamış gibi kafamıza tüm saçların yapışması şart mı? Yada üşümüşsün üzerine montunu giyiyorsun.. Bu ne derler bu okul renkleri mi? Anlatamazsın..

En kötüsü ise yemek dersi idi.. İki yemek hocamız vardı birinci hoca uyumlu biri olmasına ramen ikincisi illa beyaz önlük isterdi.. Hocam biz yeni yemek yapmayı öğreniyorum bırakın önlükleri formalarımız bile yemek oluyor bu lekeler nasıl çıkacak..

Ama hocamız nuh diyor peygamber demiyor.. Bembeyaz önlüklerizle pırıl pırıl genç bayanlar olmanızı istiyorum..

O yüzden mutfağa girerken önlük takmaktan nefret ettim. Taki en sevdiğim dostum bana şirin bir mutfak önlüğü hediye edinceye kadar.
Old 21-10-2007, 12:03   #40
Gülümse

 
Varsayılan

İlkokul öğretmenim "sevdiğiniz birini anlatın" tarzında bir ödev vermişti, Ertesi gün seçtiği talebelerine ödevini atlayarak okutmaya başladı.. Ödevimi yapmadığım için inşaallah bana okutmaz diye dua etmeye başladım..

Her dua tutmuyor tabi ki.. Hocam hadi sen oku dedi dondum. Beni mezun eden hocam harika ama eli bayağı ağır bir hocaydı.. Kulağımı büktüğünde çat eder, vurduğunda beynim delindi sanırdım.

Eyvah dedim yine kulağım çatırdayacak.. Büyük bir sessizlik oldu. Hocam yüzüme hiç bakmadan önündeki kağıtlar ile ilgilenmeye devam ederken içini çekti..

"Yazık" dedi. "Ben bu ödevi verirken senin çok güzel şeyler yazacağını hayal etmiştim.. Gerçekten üzüldüm" Ben dahil bütün sınıf dondu.. Sonra ani bir kararla yerinden kalkan hocamız tahtaya doğru yürürken "Artık bu ödevi okumanızın benim için anlamı kalmadı, çıkarın matematik defterlerinizi"..... sesi o kadar üzgündü ki anlatamam..

O gün eve gittiğimde babama hocam ile yaşadıklarımı anlattım. Babamda hocamın fikrine katıldı.. Odama gittim boş bir defter ve kalem aldım ne yazacağımı bilmeden yazmaya başladım.. Ve o gün bugündür de kalemi elimden bırakmadım..

Şimdi hayatımı kalemimle kazanıyor ve ilk okul öğretmenim Gülsevin Karayün önünde saygı ile eğiliyorum..
Old 21-10-2007, 12:11   #41
üye18721

 
Varsayılan

Edebiyat hocam kompozisyon sınavında yazdıklarımı çok beğenir her seferinde 10 verir ve eklerdi; "Bir gün; ekmeğinizi kaleminizden çıkaracağınıza inanıyorum" Evet ekmeğimi kalemimden çıkarıyorum,ama hocamın kasdettiği yazın alanında değil, hukuk alanında...
Old 21-10-2007, 15:43   #42
suskun_juliette

 
Varsayılan

Sayın Tuval'in bahsettiği gibi beni de okulda döven bir çocuk vardı,adı Mustafa idi.Şiddetle tanıştığım ilk zamanlardı,ne yaptılar ne ettilerse çocuk yakamı bırakmazdı,en sonunda çocuğun okulunu değiştirdiler de kurtuldumNedir bu kadınların derdi,okulda arkadaşın evlenince de kocan dövsün..Şimdi geçmişe dönüp düşününce o çocuğun bu tavrındaki gizi kavrayabiliyorum,aile içinde şiddet hüküm sürüyorsa çocuk bunu norm kabul ediyor ve uyguluyor.

Geçen yıl kuzenim bana bir okul anısını anlatmıştı epey güldüm,sizlerle de paylaşmak istiyorum:Edebiyat yazılısında cümlenin ögelerini karışık bir şekilde hocaları soruyor ve bu cümle nasıl olmalıdır diye ekliyor.Kuzenimden gelen cevap:Hocam siz nasıl isterseniz öyle olsunAldığı not:'80+5'Sınav kağıdında aynen böyle yazıyormuşBiri kuzenimi feminizme alıştırmalı,ilerde de 'Beyim ne derse odur' diyebilir
Old 23-10-2007, 01:16   #43
Gülümse

 
Varsayılan

İlkokulla başladığımda herşey kabus gibi gelmişti bana.. ne babam ile birlikte gittiğim üniversiteye benziyordu ne de çocuk yuvasına..

Hani bazı bilgisayarlar donar ya bende aynen öyle donup kalmıştım.. ve bu donukluğum uzun süre geçmemişti.. Bazı çocuklar çırpı kollarım ile dalga geçerler, yada erkekler tuvaletinden içeri itip arkasından "oo gördünüz mü erkekler tuvaletine girdi" tarzında aşağılamaya çalışırlardı.

Hele bu erkekler tuvaletine girme hatta kapısına bile yakın olmanın yarattığı karmaşadan bir şey anlamazdım. Sonunda bunu yenmeye karar verip üçüncü sınıfta bütün sınıfın gözünün önüde erkekler tuvaletinin kapısını açıp içeriye doğru bir adım atmış sonra geri dönüp "Ne olmuş yani?" tarzı ile arkadaşları bakmıştım..

Bir anda çığlıklar yükseldi herkez başladı gülmeye, bense inatla yerimden kıpırdamadan onlara bakmaya devam ettim. Sonunda benim garip bir geri zekalı olduğuma karar veren çocuklar dağıldılar..
Old 23-10-2007, 10:28   #44
Gülümse

 
Varsayılan

İnsan sevmediği yerde mutlu olmadığı gibi başarılıda olamaz.. Kabusa benzeyen ilkokul maceram benim için başarısızlıklar ile doluydu. Öğretmenim ve annem birlik olup benim aslında zeki bir kız olmadığıma karar vermişlerdi. Ama balerin gibi incecik olduğumdan mı yoksa dans etmeyi sevdiğimden mi bilinmez, ilkokulu bitirdikten sonra konservatuar bale bölümüne gitmem öngörüldü.. Hatta ikide bir bak oraya gidebilmen için bile ilkokulu bitirmen lazım deniyordu..

Bir tek babam bu fikre karşıydı.. Senelerce öğretmenlik yapmış olan babam öğretmenimin ve annemin yanıldığını savunuyordu. Bana da üzülme derdi, çünki o da ilkokulda başarılı bir öğrenci olmamıştı ama bu onun profesör olmasına engel değildi.

Annem ile ilkokul hocam kafa kafaya verir, benim hakkımda dertleşir ve babamı bu konuda nasıl ikna edeceklerini düşünürlerdi.. Sonunda çareyi ilkokul öğretmenim buldu. Ruh Sağlığı dispanserine götürülecektim böylece babama benim zeki bir kız olmadığım ispat edilecekti..

Gittik, annemin hiç bu kadar sinirli olduğunu hatırlamıyorum. Çünki oradakiler babamı haklı çıkarmış üstelik matematik zekamın biraz daha ileri olduğunu söylemişlerdi.

Zavallı annem o kadar kızdıki anlatamam, sonunda beni cezalandırmaya karar verdi. Önce o okuldan alıp beni baraka okullardan birine gönderdi. Ardından da Gülsevin hocamın ellerine teslim edildim ve bir daha da benimle kimse yakından ilgilenmedi. Hem ben hem de geleceğim kurtulmuş oldu..
Old 23-10-2007, 10:53   #45
av.tuğbabal

 
Varsayılan selçukta olmak bir ayrıcalık

son sınıftayım ders Devletler Özel.Hoca derse geç kalma konusunda titiz.Bizde derse geç kalma konusunda ısrarcı... Tabi derse geç kaldık sevgili arkadaşım rabiayla...Anfinin arka kapısından girdik ve şöyle hocanın görmeyeceği bir yere geçtik derken cep telefonum...O dönemin Vizontelesinin kıvrak ve oynak melodisi...hoca kafasını sallamaya başladı hoşlanmışcasına ve dediki "kimmiş bak bakalım"... bendeki bet beniz attı tabi...ve telefonu bir hışımla kapattım.Ama hocanın bu durumları önlemek için verdiği cezadan kurtulamadım...Haftaya dersi ben anlatacaktım...İyiki devam zorunluluğu yokmuş...tabiki gitmedim..
Tüm Selçuk hukuk 2005 mezunlarına selamlar...
Old 23-10-2007, 11:55   #46
NÜANS

 
Varsayılan

Fikri Hukuk dersindeyiz..
Hoca tatlı talı ders anlatmakta..Sınıfta çıt yok.. (dinlerdik o hocamızı pek şekerdi,yaşlıca,tonton..)
Derken POLİS SİRENİ tonuyla bir cep telefonu çalmaya başladı..
2 sn. sonra..
Hocamız : Afedersiniz çocuklar, arayan sevgili karım.. dedi ve telefonu kapattı..
Old 23-10-2007, 21:11   #47
_Halise_

 
Varsayılan

Aklıma dansa davet oyunu geldiiii...Bazen düşünüyorum da ne kadar saçma sapan oyun varsa hepsini oynamışımBir gün okuldan eve giderken parka uğramıştık arkadaşla.Salıncakta sallanıyor,bir de üstüne üstlük ayağa kalkıp cesaret gösterisi yapıyorduk.Sonra arkadaş eve gidelim dedi.O sırada salıncak üzerinde ayakta olan ben örümcek adam misali atlamaya kalktım ancak zincirimi bağlamışımm ayağım zincire bir takıldı!Çene üstü toprak üzeri...parçalandı çenem,ağlaya ağlaya eve gittim.Aklımda ise tek bir şey vardı:'Yarın dansa davette kimse kaldırmayacakk rezil olacağım'
Old 23-10-2007, 22:20   #48
tuval2310

 
Varsayılan

ilkokul 1.sınıftayım,daha öce anlatmıştım hep beni döven bir çocuk vardı diye, tenefüsteyiz,erkekler maç yapıyor beni döven çocuk da aralarında,bir gün önce de yagmur yağmış heryer çamur.bu çocuk montunu maç yaptıkları yerin yanındaki agaca koymuş...gözlerim parladı birden,hani çizgi filmlerde olur ya öyle işte
o montu aldım,attım çamurun içine üstünde bi güzel gezindim,mont iyice çamur oldu,zil çalana kadar üstünde zıpladım durdum..zil çalınca da dogru sınıfa,o ders de sınıf başkanı seçimi var,bilirsiniz dünyanın en önemli olayıdır sınıf başkanlığı o zamanlar,tabi ben de adayım..biz adaylar tahtaya çıktık,tam oylama yapılıyor,harika bir zamanlamayla elinde çamurdan görünmeyen bir montla büyük sınıflardaki bir çocuk girdi sınıfa,'örtmenim,ben bu montu buldum,sahibini bulmak için sınıf sınıf geziyorum,mont kaybeden var mı?' dedi.beni döven çocuk da dogal olarak 'benim montum yok örtmenim'dedi,baktılar onunki..ama ben tahtada nefes almadan duruyorum.öğretmen hemen anladı tabi benim yaptığımı, en büyük zanlı benim yediğim onca dayaktan sonra

tabi kulağım kıpkırmızı olana kadar çekildikten ve adaylığım iptal edildikte sonra doğru sırama gönderildim,başkan da hiç sevmediğim,birbirimizi çok kıskandığımız bir kız oldu..benim için büyük mağlubiyet gülerce ağladım günlerce..ama annemle babam çok kızdılar bana bunu yaptığım için(sonuna kadar da haklılar üstelik,çünkü annem bir şırıngayla dayak işine noktayı koymuştu!)

ah şu çoçuklar bazen ne kadar acımasız oluyorlar!!
Old 25-10-2007, 14:54   #49
_Halise_

 
Varsayılan

Sene 2000...Ben ortaokuldayım.Okulun hemen yakınındaki evle karşı karşıya sınıfımız.Günlerden bir gün canım sıkılmış pencereden bakarken birden aklıma muzurluk geldi ve İMDAAAT diye bağırmaya başladım.Belli aralıklarla gülerek de olsa İMDAT diye bağırmam işe yaramıştı;çünkü 2.kattaki amca balkona çıkmış önce şaşkınlıkla bana baktıktan sonra eliyle de işaret edip 'Sen deli misin?' diye bana kızmıştı,ben de evet deliyim demiştim.O günden sonra o amcanın bizim sınıftaki adı İmdat Amca oldu ve her canı sıkılan pencereye çıkıp İmdAt Amcaaaa diye bağırır olmuştu
Old 25-10-2007, 15:11   #50
_Halise_

 
Varsayılan

İlkokuldayken sınıf öğretmenimiz matematik sorularını yapamayanları tahtaya çıkarır,kulak çeker,hafifff bir tokat atardı.Ben de bir gün bundan nasibimi alacakken bunu kendime yediremedim.Diğerleri defterlerini gösterirken ben 'öğretmenim tuvalete gidebilir miyim' diyerek kaçtımBaya bir zaman geçirdikten sonra sınıfa girdim.Yerime oturdum.Sonra Ferhat diye bir oğlan kalkıp 'öğretmenim Halise de soruyu yapmamıştı ama dışarı çıktı'dedi.Öğretmenim de ne yapsın?Eşitlik ilkesine uymak zorunda...'Onun kulakları rahatsız(bir ara kulak iltihabı olmuştu) o yüzden vurmayayım' diyerek kulağımı hafifçe büktü.Bir daha da tuvalete kaçmadım...
Old 30-10-2007, 06:27   #51
Gülümse

 
Varsayılan

Oğlum dersi için bir konuşma ezberlemek ve önümüzdeki çarşamba da sunmak zorunda.. Benden yardım istedi bende elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum..

Yardım etmeye çalışıyorum diyorum çünki ezberlemesi gereken metin İngilizce... Ama oğlum bir türlü ezberleyemiyor.

Oğlum diyorum hikayenin mantığını anlar ve anlamına göre kavrarsan ezberin kolay olur.. Oğlum öfkeli bana dönüyor.. Bak anne bu adam 13-14 yylarda yaşamış bir savaşcı.. Kendileri biraz önce bir erderha ile savaşmış üstelik de adam boğazından yaralanmış.. Ve ölmek üzere olan bu adam ölmeden önce iki sayfa konuşuyor.. Şimdi bana söylermisin mantık bunun neresinde..

Haklı söze ne denir.. gül gül yerlere yatıyoruz..
Old 02-11-2007, 13:38   #52
Almıla

 
Varsayılan

son sınıftaydım ders ceza usul. not ustası yandaşlarımın yoğun ısrarı ile sayın hocamın göz rengimi algılayabileceği bir yakınlığa oturduk. ve o musikişinas seste bir nevi içim geçmiş. sıkıntı uyuyor olmam değil o esnada rüya görüyor olmam.
ben o ulvi alemde gezinir iken dostlarımın dirsek darbeleri ile kendime geldim. meğer hocanın sorduğu sorulara yattığım yerden sesli cevaplar(!) vermişim/sesin geldiği yönün tespiti üzerine kürsüyü boşaltan sayın hocam sessizce yanıma gelmiş cevabımı tekrar etmemi talep etmiş. Buyrun:
cevap
- ben masumum sadece uyuyordum (hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım)
Old 02-11-2007, 20:53   #53
Gülümse

 
Varsayılan

Konservatuarda okurken afacan bir arkadaşım vardı, okulun biraz aşağısında olan parka gidip oradaki köfte ekmekçiden meşur olan hocalarınızın ismini verir böylece torpilli sandiviçler alırdı..

Bu durumu bölüm başkanı olan Müşfik Kenter'e anlatmış ve bol bol da gülmüştük..

O gün Müşfik hoca provadan aç geldi ve afacan arkadaşımıza parayı uzatıp hadi bakalım bizim torpilli köfte ekmeği kap gel dedi.. Arkadaşım yerinden fırladı..

Biraz sonra elinde paketler ile geldiğinde muzurca gülüyordu.. Müşfik hoca gerçekten zeki bir insan onun gülüşünü görünce "Hadi bakalım ben ekmeğimi dişlerken sen de anlat ne muzuluk yaptın yine ?"

"Vallahi hocam bugün okulda doğru dürüst yemek yoktu o yüzden hepimiz sıra ile gidip falan hoca filan hoca diye köfte ekmek aldık."

Hoca meraklandı.."Eee simdi ne b.. yedin?"

"Hocam Kadir İnanır okulla misafir olarak geldi, okulun yemeklerini beğenmedi hocalar ona da köfte ekmek al dediler dedim.. Köfteci o kadar mutlu oldu ki ikinci ayranı bedava verdi"

Hoca bir hafta boyunca afacan arkadaşımızı gördükçe "Kadir İnanır ha" deyip durdu..
Old 02-11-2007, 22:06   #54
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Annem babam çalıştığı için 2 yaşına girdiğimde annemin müdürü olduğu çocuk yuvasına gitmeye başlamıştım.Çok iyi hatırlıyorum oyun salonuna açılan bir odası vardı annemin.Ben her fırsatta ben annemi özledim diye odasına koşar ve herzaman annem tarafından zarif bir azarla kapı dışarı edilirdim.Bir gün annem mutfağı teftişe girdiği sırada gizlice odasına girip masanın altına saklandım.Yokluğum farkedildiğinde ve herkes beni aramaya başladığında ben çoktan masanın altında uykuya dalmışım.Bir an annemin sesiyle irkildim.Korkulu bir sesi vardı.Çok telaşlı olduğu belliydi.Masanın altından annemin paçasına yapışıp "Anneeeee,bak ben burdayım" dedim.Annem masanın altında beni gördüğünde önce sarıldı,sonra bir arabalaf etti.O günden sonra hep masanın altına saklandım ve annem hemen beni buldu AMa saklanacak başka bir yer yoktu ki....
Old 02-11-2007, 23:28   #55
Gülümse

 
Varsayılan

Konservatuardaki muzur arkadaşlarımızdan biri sınav döneminde.. (Sınav dönemleri gerçekten çok stresli olurdu.. Birbirinden ayrı fikirleri olan 7 ayrı hoca 7 ayrı ekol demekti ve onlardan not almak o kadar kolay değildi üstelik yazılı sınav olmayıp seçtiğimiz parçaları oynama şeklimizden not alıyorduk)

İşte bu stres içinde otobüste okulla gelirken bizim arkadaş bir yandan da ezber yapıyormuş.. Oturan iki kız da ona bakıp kendi aralarında gülüşüp duruyorlarmış..

Sonun da kızlardan biri dayanamayıp bizim arkadaşın kulağına "pardon pantolonunuzun fermuarı açık".. Bizimki oralı oluyor ve kızın yüzüne bön bön baktıntan sonra..
"Biliyorum" diye cevaplıyor..
Kızlar ilk durakta apar topar iniveriyorlar..

Bizimki okulula suratı bir karış geldi.. "Yazık güzel kızlardı korkutup kaçırdık" diye söylenip durdu..
Old 03-11-2007, 18:24   #56
Gülümse

 
Varsayılan

Lise okulla yüreyerek gittiğim dönemde bizimle aynı sitede oturan bir hayranım peydah oldu.. Çocukcağız benim evden çıkmamı bekler sonra ardımdan yürümeye başladı.. Hiç konuşmadan beni rahatsız etmeden okula kadar beni izler sonra arkamdan bakıp geri dönerdi..

O gün daha erken okulda olmam gerikiyordu o yüzden hızlıca evden çıktım.. Hızlı hızlı yürümeye, ardından koşmaya başladım.

Ve gölgem arkamdan seslendi.. " Bir dakika"

Çok sinirlendim aylar geçmiş bir kelime konuşmamış şimdi en dar vakitte mi konuşmaya karar vermişti. Onu duymamazlıktan gelip koşmaya devam ettim..

Bir ara arkama baktım, o da koşuyor.. Biraz daha hızlandım, o da hızlandı.. Okula dönen yola geldiğimde durdum ona baktım.. Zavallıcık kan ter içinde bana yetişmeye çalışıyor.. Durup onu bekledim.. Yaklaşık 3 aydan uzun zamandır beni her sabah izleyen ama konuşmayan birinin ne söyleyeceğini çok merak etmiştim..

Sonunda nefes nefese geldi.. Durdu biraz dinlenmek adına derin derin nefes aldı.. Sonra cebinden gözlerimi dinlendirmek adına doktorun verdiği ama çantamda taşımaya alıştığım gözlüğümü çıkardı.. Kesik kesik

"Gözlük- gözlüğünüz... gözlüğünüzü düşürdünüz" dedi.

Şok halinde gözlüğümü aldım.. Teşekkür ettim.. Bir şeyler daha söylemeye niyetlenmiştim ki.. Çocuk bir şey demeden oradan uzaklaştı..

Ve bir daha beni takip etmedi.. Aynı sitede oturmamıza ramen iki sene kadar onunla hiç karışmadık..
Old 03-11-2007, 20:43   #57
Envanter

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Keleş
Annem babam çalıştığı için 2 yaşına girdiğimde annemin müdürü olduğu çocuk yuvasına gitmeye başlamıştım.Çok iyi hatırlıyorum oyun salonuna açılan bir odası vardı annemin.Ben her fırsatta ben annemi özledim diye odasına koşar ve herzaman annem tarafından zarif bir azarla kapı dışarı edilirdim.Bir gün annem mutfağı teftişe girdiği sırada gizlice odasına girip masanın altına saklandım.Yokluğum farkedildiğinde ve herkes beni aramaya başladığında ben çoktan masanın altında uykuya dalmışım.Bir an annemin sesiyle irkildim.Korkulu bir sesi vardı.Çok telaşlı olduğu belliydi.Masanın altından annemin paçasına yapışıp "Anneeeee,bak ben burdayım" dedim.Annem masanın altında beni gördüğünde önce sarıldı,sonra bir arabalaf etti.O günden sonra hep masanın altına saklandım ve annem hemen beni buldu AMa saklanacak başka bir yer yoktu ki....

Çocuk olmak güzel.
Old 03-11-2007, 21:33   #58
Envanter

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Keleş
Üniversite 1 sınıfta Hukuk BAşlangıcı dersinde hocamız konuları anlatırken bende kitapta anlattığı yerlerin altını çiziyordum.En önde oturuyordum üztelik.Bir anda hocamız dersi kesip bana döndü ve "çiz çiz sanki bişey olacak" dedi.Önce şaşırdım.Şimdi olsa cevap verirdim ama acemilik işte.kalemi kitabı bıraktım.Çok bozulmuştum ve oyüzden bir daha ne derse girdim ne de sınava çalıştım.
Sırf hocamı mahçup etmemek için de kaldım


kıyamam ya...
Old 03-11-2007, 22:10   #59
Envanter

 
Varsayılan

İlkokul birinci sınıftayız çok sevdiğim okul müdürüm var. Sene M.Ö. 1986-1987. Neyse teneffüsteyiz. benden iri yarı bir arkadaşım bana sık sık bulaşıyordu. Kendisi şişmandı benim üç katımdı. Birgün okulun arka bahçesinde yine sataştı bir sinirlendim bir sinirlendimki bir baktımki iri arkadaş altımda epey bir dövmüştüm. Öğretmenler falan geldi bizi ayırdı. Sonra doğru müdürün odasına yollandık. Biz içeri girer girmez müdür hemen şişman arkadaşı fırçalamaya başladı: "Neden dövüyorsun ufacık arkadaşını o senin bir bacağın kadar yok" diye. zavallı şişman arkadaş dayak yiyenin kendisi olduğunu söylediğinde Müdür Bey şaşırdı sonra bana gülümsedi sonra şişmana dönerek sen şu çocuktanmı dayak yedin demez mi.
Old 03-11-2007, 22:26   #60
suskun_juliette

 
Varsayılan

Biz ilkokulda derslerden öyle bunalırdık ki,artık tarih derslerinde savaşlar anlatıla anlatıla teneffüslerde her yer cepheye dönerdi..Tebeşir,silgi savaşını da aşmıştık biz.Bir arkadaşımız vardı,mevsim kıştı,herkesin eline bir şemsiye tutuşturup sen onbaşı sen binbaşı sen binikiyüz başısın derdiSonra tabi biz savaşa bir dalardık artık koridora taşardı..En sonunda nöbetçi öğretmen gelip herkesin başına bir şaplak atınca kendimize gelirdikAsıl komutan öğretmenmiş
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hayalimdeki Okul Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 8 25-09-2009 22:07
Yalancı tanığa 3 ay okul temizleme cezası Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 2 15-11-2007 23:34
Kızların okul isyanı Y£LİZ Hukuk Haberleri 0 06-01-2007 12:30
Güncel Haber / Okul Masrafları Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 13-09-2006 11:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08345008 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.