Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hacizde İstihkak Davası

Yanıt
Old 29-10-2007, 17:14   #1
Emin Cihan UYSAL

 
Varsayılan Hacizde İstihkak Davası

GENEL OLARAK İSTİHKAK DAVASI
İstihkak davası,malikin,haklı bir nedene dayanmayan dolaysız zilyete karşı açabileceği bir dava türüdür.Dava ile güdülen amaç,malikin mülkiyet hakkına dayanarak malikin dolaysız zilyetliğine kavuşmasını sağlamaktır.Zilyetliği elde edilmek istenen mal taşınır bir mal ise,dava sonunda alınacak ilamın icra edilmesi,amacı sağlar.Buna karşılık,tapuya kayıtlı taşınmazlarda istihkak davasının fonksiyonunu,tapu sicilinin düzeltilmesi davası yerine getirir.
Davacı,malın malikidir.Malik,daha önce zilyet olduğu malın zilyetliğini tamamen kaybetmiş olabileceği gibi dolaylı zilyet durumunda da olabilir.
Davalı,haksız zilyettir.Zilyedin,malike karşı zilyetliği haklı bir nedene dayanıyorsa,malikin istihkak talebi söz konusu olmaz.Bir ayni yada kişisel hakka dayanan zilyetlik veya malikin yada kanunun tanıdığı yetki ile kurulan zilyetlik haklı bir zilyetliktir.
İstihkak davasında mülkiyet hakkının tespiti ile malın malikine geri verilmesi istenir.Malik,kendisinin malın mülkiyetine haiz olduğunu ve zilyedin haklı bir nedene dayanmaksızın malı elinde bulundurduğunu ispat etmelidir.Davalı ise,kendisinin haklı zilyet olduğunu ispat etmelidir.
İstihkak davası ile,sadece kişinin mülkiyet hakkı tespit edilmeyip,malın teslimine de karar verildiğinden,istihkak davası aynı zamanda bir eda davasıdır.Bu dava ayni niteliktedir ve zamanaşımına uğramaz.

İCRA VE İFLAS HUKUKUNDA İSTİHKAK DAVASI
Alacağını tahsil etmek için,borçlusunu haciz yolu ile takip eden alacaklı,borçlunun malvarlığından alacağını karşılayacaktır.Haciz isteme yetkisini kazanan alacaklının haciz talebi üzerine icra müdürü, borçlunun takip konusu alacak,bunun faizi ve haciz masraflarını karşılayacak kadar mal ve haklarını haczeder.Alacaklının talebi üzerine mahcuz mallar paraya çevrilip elde edilen para ile alacak karşılanır.Ancak borçlunun malları haczedilirken,aslında üçüncü kişinin mülkiyet hakkına yada rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka sahip olduğu mallar da haczedilmiş olabilir.Bununla birlikte,menkul mal daha önceden üçüncü kişi tarafından haczettrilmiş de olabilir.Bu durumda,borçlu,bu hususu haciz yapan memura bildirmeli,memur da bunu haciz tutanağına geçirmelidir.Bu şekilde,haciz sırasında borçluya ait bulunduğu çekişmeli olan mallar tutanağa geçirilir.Bu çekişmeli mallar,istihkak iddia edilen mallardır.İstihkak iddia edilen bu malların hacizden kurtarılması için başvurulan yol da istihkak davasıdır.
Borçlunun,üzerinde üçüncü kişinin tam veya sınırlı ayni hakkının bulunduğu ya da üçüncü kişi tarafından haczedildiğini beyan ettiği mallar ve üçüncü kişinin istihkak iddia ettiği mallar da haczedilir fakat bunların haczi en sona bırakılır.(İİK m.85/2,m.102/1,m.96/1)
Kural olarak,bir kimsenin borcu için,diğer bir kimsenin mallarına haciz konulamaz.İİK m.96 ve 97aya maddeleri ile,malları borçlu elinde iken haciz edilen üçüncü kişiye,alacaklıya karşı mahcuz mal için istihkak davası açarak mallarını hacizden kurtarma imkanı tanınmıştır.Yine,üçüncü kişinin elinde iken,borçlunun olduğu varsayılarak haciz edilen mallar üzerinde üçüncü kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulabilir.Bu durumda alacaklı,İİK m.99a göre,haczin kalkmasını önlemek için mahcuz mala istihkak davası açabilecektir.
Mahcuz mala istihkak iddiası,malın mülkiyetinin üçüncü kişiye aidiyeti durumunda ileri sürülebileceği gibi,üçüncü kişinin mahcuz mal üzerinde müşterek mülkiyet veya iştirak halinde mülkiyet hissesinin olduğu durumda da ileri sürülebilir.Bunun gibi,mahcuz malın teferruatının bir üçüncü kişiye ait olduğu da iddia edilebilir,ancak mütemmim cüzün borçludan başkasına ait olduğu ileri sürülemez.Zira,mütemmim cüz,bir malın ayrılmaz parçası olduğundan,o maldan ayrı olarak mütemmim cüz mülkiyeti söz konusu olamaz.Bir malın maliki,o malın mütemmim cüzlerinin de malikidir.Teferruatta ise,asıl maldan ayrı olarak başka bir mülkiyet kurulabilir.
Önceki zilyet,sonraki kötü niyetli zilyete karşı her zaman istihkak davası açabilir,fakat kötü niyetli zilyet,kendisinden sonraki hiçbir zilyet aleyhine istihkak davası açamaz.
Hacizde istihkak davasını,İcra ve İflas Kanununun 96,97/6 ve 99. maddelerine dayanarak;Borçlu elinde iken haciz edilen bir mal üzerinde,üçüncü kişi tarafından veya borçlu tarafından üçüncü kişi lehine hak iddia edilmesi üzerine,mahcuz malı hacizden kurtarmak maksadıyla,üçüncü kişinin alacaklıya karşı veya üçüncü kişi elinde iken haciz edilen bir mal üzerinde hak iddia eden üçüncü kişiye karşı alacaklının,haczin kalkmasını önlemek için,icra tetkik merciinde açtığı bir davadır. şeklinde tanımlayabiliriz.
Mahcuz mala istihkak davasında,haciz edilmiş bir mal üzerinde istihkak iddia edilmektedir.Mahcuz mala istihkak davasının açılabilmesi için,bu haczin mutlaka icrai yani kesin olması şart değildir;icrai,ihtiyati,geçici,ilave veya tamamlayıcı haciz çeşitlerinden birinin uygulanması ile haczedilen mallar için de istihkak davası açılabilir.
Mahcur mal için açılacak istihkak davası,üçüncü kişi lehine sonuçlanırsa,o mal üzerindeki haciz kalkar.Buna karşılık,istihkak davası,o malı haczettirmiş olan alacaklı lehine sonuçlanırsa,mal borçlunun sayılır,bu durumda alacaklı,malın satılmasını ve satış bedelinden alacağının ödenmesini isteyebilir.

İSTİHKAK DAVASININ KONUSU
Mahcuz mal üzerinde herhangi bir hakkın varlığının iddia edilmesi,mahcuz mala istihkak davasının açılmasına imkan vermez.Yani alelade bir hakka dayanarak istihkak davası açılamaz,ancak belirli haklara dayanarak istihkak davası açılabilir.
İİK m.96/1 ve 99. maddelerinde mülkiyet ve rehin hakkına dayanarak istihkak davası açılabileceği belirtilmiş ise de bu sayma tahdidi değildir.Mahcuz mala istihkak davasının dayanağının sadece bu haklardan ibaret olmadığı doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir.Mal üzerindeki haczin kalkmasını veya o hak ile yüklü olarak malın haciz edilmiş sayılmasını gerektiren her türlü hakkın mahcuz mala istihkak davasına konu teşkil edebileceği görüşü yabancı hukuktan mülhem olarak doktrinde ileri sürülmüştür,uygulamada da benimsenmiştir.
Mahcuz mal üzerinde istihkak konusu yapılabilecek haklar;
· Tam ayni hak olan mülkiyet hakkı
· Sınırlı ayni haklar(Menkul rehni,ipotek veya intifa,sükna yada diğer irtifak hakları)
· Tapu siciline şerh verilmek suretiyle kuvvetlendirilmiş şahsi haklar(Vefa,iştira,şufa hakları) olabilecektir.
Her şahsi hak tapu siciline şerh edilemez.Bir şahsi hakkın tapu siciline şerh verilebilmesi için kanunda buna açıkça müsaade eden bir hüküm olmalıdır.
Tapu sicilin şerh verilmemiş olan herhangi bi şahsi hak,mahcuz mala istihkak davasına konu olamayacaktır.Ancak,tapu siciline şerh verilmemiş olmakla beraber bazı şahsi haklarında mahcuz mala istihkak davasına konu teşkil edeceğinin kabulünde pratik zorunluluk olabileceği doktrinde ifade edilmiştir.Malik olmayan bir kimsenin başkasına kiraya verdiği şeyi kiracıdan geri isteme hakkı,malik olmayan mudiin tevdi ettiği şeyi müstevdadan geri isteme hakkı ve malik olmayan bir kimsenin başkasına ariyet olarak verdiği şeyi ariyet alandan geri isteme hakkı bu pratik zorunluluklardan bazılarıdır.
İstihkak iddiasının konusu,alacaklar da olabilir.Borçlunun borçlusu üçünü kişi alacağın varlığını inkar ediyorsa bu uyuşmazlık m.89 veya 120ye göre çözümlenir.Fakat borçlunun borçlusu alacağın varlığını kabul ediyor ve fakat başka bir üçüncü kişi o alacağın takip borçlusuna değil,kendisine ait olduğunu iddia ediyorsa,bu konudaki uyuşmazlık istihkak davası yoluyla çözümlenir.

Üçüncü kişinin tapu siciline şerh verilmek suretiyle kuvvetlendirilmiş şahsi(nisbi)hakkı ile yüklü olan borçlu gayrimenkulünün haczi halinde;üçüncü kişinin,şerh verilmiş bu şahsi hakkını(vefa,şufa veya iştira hakkını) istihkak iddiasına konu yapabilmesi için,bunda hukuki menfaati olmalıdır.Üçüncü kişi,bu hukuki menfaate,ancak,icra müdürlüğünce düzenlenen ve artırma şartnamesinin mütemmim cüzü olan mükellefiyetler listesine giren böyle bir şahsi hakkına karşı borçlu ve/veya alacaklı tebliğden itibaren 3 gün içinde itiraz ettiği takdirde sahip olabilecektir.(m.128/1)
Borçlu ve/veya haciz alacaklı mükellefiyetler listesinin kendilerine tebliğinden itibaren 3 gün içinde itiraz ettikleri takdirde,icra müdürü dosyayı hemen tetkik merciine verir.Böylece mahcuz mala istihkak uygulanmış olur.

Borçlunun,gayrimenkul satış vaadine konu teşkil eden gayrimenkulünün haczedilmiş olması halinde, lehine satış vaadinde bulunulmuş üçüncü kişinin,gayrimenkul satış vaadinden doğan ve tapu siciline şerh edilmiş şahsi hakkına sahip olduğunu,mahcuz mala istihkak iddiasıyla bildirmesine gerek yoktur.Zira,bu hakkın şerh edilmesi,tek başına,bu hakkın kullanılması konusunda hukuki güvenceyi temin etmektedir.Ayrıca mahcuz mala istihkak davası açılmasında hukuki bir menfaat yoktur.Ancak,lehine gayrimenkul satış vaadinde bulunulmuş ve şerh verilmiş kişilerin hakları da,tapu siciline şerh verilmiş şahsi haklarda olduğu gibi icra müdürünün düzenleyeceği mükellefiyetler listesine kaydedilir,bu liste borçlu ve haciz istemiş olan alacaklıya gönderilir ve kendilerine üç günlük itiraz süresi verilir.Eğer bu hakka itiraz edilirse,istihkak davası açılacaktır.

Hacizde istihkak kurumu,malın borçlu elinde iken haciz edilmesi ve malın üçüncü kişi elinde iken haciz edilmesine göre ayrı hükümlere göre yürütülür.

A)MALIN BORÇLU ELİNDE İKEN HACİZ EDİLMESİ DURUMUNDA İSTİHKAK DAVASI
1. İSTİHKAK İDDİASI VE DAVASI
a-)Borçlu ve/veya Üçüncü Kişinin İstihkak İddiasını İcra Dairesine Bildirmesi:
· Haciz Sırasında İstihkak İddiasının Bildirilmesi : Haciz,mahalde yapılırken,borçlu elinde olan ve fakat borçlu tarafından o mal üzerinde üçüncü kişiye ait mülkiyet hakkının yada sınırlı bir ayni hakkın mevcut olduğu iddia edilirse;veya haciz yapılacağından haberdar olan,mal üzerinde tam veya sınırlı bir ayni hakkı olan üçüncü kişi tarafından bu hakkın varlığı haciz sırasında iddia edilirse;icra dairesi,borçlu elinde iken haciz edilen mal üzerinde üçüncü kişinin lehine olmak üzere borçlu veya üçüncü kişi ya da her ikisinin ileri sürdükleri istihkak iddiasını haciz (yada icra) tutanağına geçirip,alacaklı ve borçluya bildirmekle görevlidirler.(m.96/1)
İcra dairesi aynı zamanda,istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmeleri için alacaklı ve borçluya üç günlük süre verir.Alacaklı ve borçlu kendilerine bildirilen bu üç günlük süre içinde itiraz etmedikleri takdirde,istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.(m.96/2) İcra müdürünün alacaklı ve borçluya gönderdiği,istihkak iddiası ve itiraz hakkını içeren bildiride,üç günlük itiraz süresinin açıkça yazılı olması gerekir.Üç günlük sürenin açıkça belirtilmediği bildiriye dayanarak,alacaklı ve borçlunun sükutu halinde istihkak iddiasınıkabul etmiş sayıldıkları sonucuna varılamaz.

Üçüncü kişi,mahcuz menkul mal üzerindeki istihkak iddiasını mülkiyet hakkına dayandırmış olup da,alacaklı ve borçlu üç gün içinde bu iddiaya itiraz etmezse,üçüncü kişinin mülkiyet iddiası kabul edilmiş sayılacağından,o mal üzerindeki haciz kalkacaktır.
Üçüncü kişinin,mahcuz menkul mal üzerindeki istihkak iddiası sınırlı bir ayni hakka dayanıyorsa ve alacaklı ve borçlu bu iddiaya itiraz etmezse,o mal üzerindeki ileri sürülen sınırlı ayni hakkın varlığı kabul edilir,mal bu hakla yüklü olarak icra işlemine konulur.Mesela,mal üzerinde rehin hakkı olduğu iddia edilmiş ve bu durum alacaklı ve borçlunun iddiaya itiraz etmemeleri nedeniyle kabul olunmuş ise,mal rehin hakkıyla birlikte haciz edilmiş sayılacağından,mahcuz malın paraya çevrilmesi sırasında bu rehin hakkının dikkate alınması gerekecektir.(m.115/1 ve 116/2)

İcra müdürünce kendilerine bildirilen istihkak iddiasına karşı,alacaklı veya borçlu tarafından üç gün içinde itiraz edilirse,icra müdürü uyuşmazlığın çözülmesi için dosyayı hemen tetkik merciine verir. (m.97/1) İcra müdürü,istihkak davasını taraflardan birinin açmasını beklemez yada davayı kimin açacağı konusunda bir karar veremez,dosyayı hemen icra mahkemesine vermekle yükümlüdür.
İcra müdürünün tetkik merciine intikal ettireceği dosya,icra takip dosyasının tamamı olmayıp, istihkak iddiasına konu teşkil eden mahcuz mala ilişkin olmak üzere istihkak işlemlerini gösteren dosyadır.(m.96/1-2,m.97/1) Dosyayı alan icra mahkemesi,öncelikle,takibin devamı yada taliki hakkında bir karar verir.Tetkik merciinin vereceği takibin devam veya (verilen kararın kesinleşmesine kadar) taliki kararı da,mahcuz mallardan sadece istihkak iddiasına konu teşkil eden mallar hakkındadır.Mahcuz mala istihkak davasının, istihkak iddiasının ileri sürülmediği mahcuz mallarla bir ilgisi yoktur.Tetkik mercii,dosyanın kendisine intikali üzerine takibin talikine karar vermiş olsa bile,bu kararın mahcuz mala istihkak konusu yapılmayan mahcuz mallara ilişkin takibe etkisi olmaz.İstihkak konusu mal dışındaki mallar için takip devam eder.

· Hacizden Sonra İstihkak İddiasının Bildirilmesi : Malın haczedildiğini,haciz yapıldıktan sonra öğrenen borçlu yada üçüncü kişi,haczin yapıldığını öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine istihkak iddiasını bildirmelidir.Bu süre hak düşürücü bir süredir,dolayısıyla süre içinde bir iddiada bulunulmazsa,aynı takipte bu iddianın ileri sürülmesi hakkı kaybedilir.(m.96/son) Yedi günlük süre borçlu ve üçüncü kişi için ayrı ayrı işlemeye başlar;borçlu için borçlunun haczi öğrenmesinden itibaren,üçüncü kişi için,üçüncü kişinin haczi öğrenmesinden itibaren işlemeye başlar.
Ayrıca;İİK m.97/9 a göre,kendisine istihkak talebinde bulunma imkanı verilmemiş olan üçüncü kişinin haczi öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde icra mahkemesinde mahcuz mala istihkak davası açabileceği belirtilmiştir.Malın haczedildiğini,hacizden sonraki bir tarihte öğrenen üçüncü kişinin icra dairesinde istihkak iddiasında bulunması yada icra mahkemesinde istihkak davası açabilmesi için öngörülen süre yedi gündür ve her ikisinde de bu yedi günlük süre,haczin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.Yani,haczi,haczin yapıldığı tarihten sonra öğrenen üçüncü kişi,haczi öğrendikten itibaren yedi gün içinde icra dairesi veya icra mahkemesine başvurmakta seçim hakkına sahiptir.İstihkak iddiasında bulunmak istemeyen üçüncü kişi, doğrudan icra mahkemesine giderek istihkak davası açabilir.
Fakat burada,haczi öğrenme zamanı sorunu ortaya çıkmaktadır.Kanun koyucu bununla ilgili m.96/son maddesinin 2. cümlesinde bir düzenleme getirmiştir.Buna göre,bir haczi öğrenme karinesi kabul edilmiştir.Bu kesin kanuni karine uyarınca,üçüncü şahıslar,haczin yapıldığını gerçekten daha sonraki bir tarihte öğrenmiş olsalar bile,karinenin haczin öğrenildiğini kabul ettiği tarihten itibaren yedi günlük istihkak davası açma süresi işlemeye başlayacaktır,hak düşürücü süre bu karinenin kabul ettiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Öğrenme karinesine göre,istihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kişiler ya da bu kişilerin iş ortakları,istihkak iddiasının yapıldığı tarihte;veya üçüncü kişi m.97/9 uyarınca süresi içinde istihkak davası açmışsa,davanın açıldığı tarihte malın haczini öğrenmiş sayılırlar.(m. 96/3) Örneğin,haciz borçlunun evinde yapılmış olup da,borçlu haczedilmek istenen malın eşine ait olduğunu belirterek eşi lehine istihkak iddiasında bulunmuş ise,borçlu ile aynı evde oturan eşi,bu karineye göre,haczi,borçlunun(eşinin)istihkak iddiasında bulunduğu tarihte öğrenmiş sayılır.

İcra müdürü,hacizden sonra icra müdürlüğüne bildirilen istihkak iddiasını da icra (veya haciz) tutanağına geçirir.Haciz sırasında yapılan iddiada olduğu gibi alacaklı ve borçluya bu iddiayı bildirir ve kendilerine üç günlük itiraz süresi verir.Alacaklı ve borçlu üç gün içinde itiraz etmiş veya sadece alacaklı yada sadece borçlu itiraz etmiş veyahut her ikisi de itiraz etmemiş olabilir.İstihkak iddiasına karşı sadece alacaklı itiraz etmiş,borçlu iddiayı kabul etmiş ise,icra müdürü dosyayı icra mahkemesine tetkik edilmesi için gönderir,borçlunun kabulü sadece borçlu için hüküm doğurur.Yani,alacaklı yada borçludan sadece biri veya her ikisinin itiraz etmesi halinde,icra müdürü dosyayı derhal icra mahkemesin göndermekle görevlidir.

İcra mahkemesi,icra dairesi tarafından gönderilen dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet edip duruşmalı olarak yapacağı inceleme sonunda varacağı kanaate göre,takibin devamına yada talikine karar verir;bu kararı üçüncü kişiye tebliğ ya da tefhim eder.
İstihkak iddiasına alacaklı ve/veya borçlunun itiraz etmesi üzerine icra dairesinin dosyayı icra mahkemesine göndermesiyle,icra mahkemesi,henüz ortada açılmış bir dava bulunmadığından incelemesini sadece takibin devam veya talikine karar vermek maksadıyla yapar.Bu konuyu mahkeme kendiliğinden inceleyip karara bağlar,ertelenmesine yönelik bir talep gerekli değildir.
İstihkak davasının,satışı geri bırakmak amacıyla kötü niyetle kullanıldığı ciddi sebepler vasıtasıyla anlaşılıyorsa,icra mahkemesi,takibin ertelenmesi talebini reddeder,yani takibin devamına,icra işlemlerinin icra edilmesinin devamına karar verir.
İcra mahkemesinin vereceği takibin taliki yada devamı kararının üçüncü kişiye tefhim yada tebliğinden itibaren yedi gün içinde,üçüncü kişi mahcuz mala istihkak davası açmaya mecburdur.Bu yedi günlük süre,eğer icra mahkemesi takibin taliki yada devamı kararını ilgilileri davet edip duruşma yaparak vermiş ise,kararın duruşmada tefhiminden itibaren;eğer icra mahkemesi incelemeyi dosya üzerinde yapıp karar vermiş ise,kararın üçüncü kişiye tebliğinden itibaren başlayacaktır.Bu yedi günlük süre de hak düşürücü süredir,süre geçtikten sonra,aynı takip için istihkak davası açılamayacaktır,istihkak iddiasından vazgeçilmiş sayılır,mahcuz mal için istihkak iddiasında bulunulmamış gibi icra işlemleri devam eder.
Ancak,yedi gün içinde alacaklıya karşı istihkak davası açmayan üçüncü kişinin sadece alacaklıya karşı istihkak iddiasından vazgeçtiği sayılır;üçüncü kişinin genel hükümlere göre,genel mahkemelerde borçluya karşı dava açma hakkı saklıdır.(m. 97/6) Mahcuz mala süresinde istihkak davası açılmaması halinde,mahcuz mal satılarak alacaklının alacağı karşılanır.Bu durumda,alacaklı gerçekten mevcut olan takip konusu alacağını kanunda öngörülen hükümlere göre elde ettiği için,daha sonra üçüncü kişi,alacaklıya karşı genel mahkemelerde sebepsiz zenginleşme davası açamaz.Sebepsiz zenginleşme hali,kendi borcunu,üçüncü kişinin malının bedeli ile ifa etmiş borçlu bakımından gerçekleşmiştir,dolayısıyla üçüncü kişi,borçluya karşı genel mahkemelerde sebepsiz zenginleşme davası açabilecektir.

Tetkik mercii(icra mahkemesi) takibin talikine karar verirse,davacının haksız çıkması olasılığına karşılık alacaklının muhtemel zararına karşı,istihkak davacısı üçüncü kişiden m.36da belirtilen teminat alınır.(m. 97/3) İİK m. 36da teminat olabilecek şeyler sayılmış olup,bunlardan hangisinin ne miktarda teminat olarak gösterilmesi gerektiği (kanunun ifadesiyle cins ve miktarı),mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.(m. 97/4) Üçüncü kişi,icra mahkemesine cins ve miktarı takdir edilen teminatı vermezse,icra mahkemesinin takibin ertelenmesine ilişkin kararı uygulanmayacağından takip durmayıp,devam eder ve istihkak konusu mahcuz malların satışı yapılır.
Üçüncü kişinin,takibin devam veya taliki kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde alacaklıya karşı hacizli mala istihkak davası açması gerektiğine göre,takibin talikine karar verilmiş olması halinde aranan teminatın yatırılmaması,istihkak davasının açılmasına engel değildir,sadece takibin taliki kararının uygulanmasına engel teşkil eder.İİK m. 97/3-4 te belirtilen teminat,takibin talikinin uygulanmasının bir şartıdır.İcra mahkemesinin takibin devamına karar vermesi halinde de,üçüncü kişinin yedi gün içinde istihkak davası açmalıdır.(m. 97/1 ve 6)
İcra mahkemesinin verdiği takibin taliki kararı temyiz edilebilir,ancak,takibin devamı kararı temyiz edilemez.(m. 97/5)
Kanunun açık ifadesinden de anlaşılacağı gibi,mahcuz malın satışını talep sürelerinin işlememesi mahcuz mala istihkak davası açılmış ise söz konusu olacaktır.Sadece istihkak iddiasının ileri sürülmesi,satışı talep sürelerinin işlemesine engel değildir.İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlunun itirazı olması halinde icra dairesi dosyayı icra mahkemesine gönderdiğinde,icra mahkemesi takibin ertelenmesi yada devamına karar verecektir.
İcra mahkemesi,takibin ertelenmesine karar vermiş ise,mahcuz mala istihkak davası henüz açılmadığı halde takip durmuş olur,takibin durması halinde,alacaklı mahcuz malın satışını talep edemeyeceğinden,satışı talep süreleri de işlemeyecektir.Mahcuz mala istihkak davası açılmışsa , davanın devamı sırasında da mahcuz malın satışını talep süreleri işlemeyecektir.(m. 97/8)
Yani,istihkak iddiasında,satışı isteme sürelerinin işlememesi,icra mahkemesince takibin taliki kararı verilmesine bağlı olduğu halde,istihkak davasının açılmış olması halinde,satışı isteme sürelerinin işlememesi mahkemenin takibin taliki kararına bağlı değildir,bu süreler davanın devamı süresince kanunen işlemeyecektir.
İcra mahkemesince takibin devamı kararı verilmişse,istihkak davası açıldığı durumlarda kanunen malın satışı istenemeyecek ise de,takip devam edeceğinden,alacaklı mahcuz malın satışını isteyebilecektir.Yani,istihkak davası açıldığı ve devam ettiği sürelerde,alacaklının mahcuz malın satışını istemesi ve icra dairesinin satış işlemini yapabilmesi,icra mahkemesinin takibin devamı kararını vermesine bağlıdır.

b-)Üçüncü Kişinin Doğrudan İcra Mahkemesine Müracaatla İstihkak Davası Açması:
Mal borçlu elinde iken haciz edildiği sırada hacizden haberi olmayan ve istihkak iddiasında bulunamayan veya haczin yapıldığından haberi olsa bile,icra dairesinde istihkak iddiasını ileri sürmek istemeyen üçüncü kişinin,haczin yapıldığını öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde haczedilen mal hakkında veya satılıp malın bedeli alacaklıya verilmiş bedel hakkında,doğrudan icra mahkemesine başvurarak alacaklıya karşı mahcuz mala istihkak davası açma hakkı vardır. (m. 97/9)Yedi gün içinde davasını açmayan üçüncü kişi,aynı takipte alacaklıya karşı istihkak iddiasını ileri sürme hakkını kaybeder.
Üçüncü kişi,mahcuz mala istihkak davasını,mahcuz mal hakkında yada mahcuz mal satılıp,bedeli icra veznesine girmiş fakat alıcıya ödenmemiş olan malın bedeli hakkında açabilir.Mahcuz malın satılıp,bedeli alacaklıya ödenmesinden sonra üçüncü kişi,alacaklıya karşı mahcuz mala istihkak davası açmışsa,dinlenme şartı bulunmadığından,icra mahkemesi bu davayı usuli bir kararla reddeder.Ancak,ihalenin feshinin dava edilmiş olması halinde,icra mahkemesi üçüncü kişinin açmış olduğu mahcuz mala istihkak davasını hemen reddetmeyip,bu davanın bekletici sorunu durumundaki ihalenin feshi davasının sonuçlanmasının beklenilmesine karar verecektir.İhale fesih edildiği takdirde,üçüncü kişinin alacaklıya karşı açtığı mahcuz mala istihkak davası görülebilecektir.
Üçüncü kişinin icra mahkemesinde yedi günlük süre içinde istihkak davasını açtığı durumda,davacı üçüncü kişinin talebi üzerine icra mahkemesi hakimi,takibin talik edilip edilmemesi hakkında,İİK m.97/1-5 hükmü uyarınca acele olarak karar vermeye mecburdur.Bu karar duruşma yapılarak verilebileceği gibi,dosya üzerinden incelenerek de verilebilir.
Buna karşılık,mahcuz malın mülkiyetinin kendisine ait olduğu iddiasıyla satış bedeli hakkında mahcuz mala istihkak davası açan üçüncü kişi,bu davada ayrıca ihalenin feshini de talep etmiş ise,icra mahkemesinin önce,davacı üçüncü kişinin ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden (m. 134/2fye göre) olup olmadığını belirlemesi gerekir.Zira,üçüncü kişinin istihkak iddiasını dayandırdığı mahcuz mal üzerinde mülkiyet hakkının varlığı tespit edilmeli ki,ancak bu takdirde, ilgili sayılarak ihalenin feshini isteyebileceği kabul edilebilsin.
Mahcuz mal satılmış ve bedeli alacaklıya teslim edilmiş ise,yedi günlük süre geçmemiş olsa bile,ortada mahcuz mala istihkak davasına konu teşkil edecek bir mahcuz mal yada ödenmemiş bedeli olmadığından,mahcuz mala istihkak davası artık açılamaz.Ancak,bu durumda,borçluya karşı genel hükümlere göre sebepsiz zenginleşme davası açılabilir.Çünkü,borçlunun borcunun üçüncü kişiye ait bir malın satılıp bunun bedelinden karşılanmasıyla,borçlunun malvarlığındaki azalmanın engellenmesi suretiyle borçlunun malvarlığında bir artış olmuştur,bu artış geçerli bir hukuki sebebe(muameleye) dayanmamaktadır,sebepsiz bir zenginleşmedir.
Kendisine ödeme yapılan alacaklının alacağı gerçekte mevcut değilse,kanaatimizce haklı olarak bu halde de,üçüncü kişinin sebepsiz zenginleşme davasını borçluya karşı açması gerektiği düşüncesi doktrinde ileri sürülmüştür.Zira,takip konusu borç,gerçekte mevcut olmasa bile,takibin kesinleşmesi sonucu cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmıştır.Bu ödeme,üçüncü kişinin malının satış bedelinden yapılmak suretiyle borçlunun malvarlığındaki azalma engellendiğinden,borçlu lehine,üçüncü kişi aleyhine bir sebepsiz zenginleşme gerçekleşmiştir.Bu nedenle,takip konusu borcun olmaması halinde de,üçüncü kişinin sebepsiz zenginleşme davasını,alacaklıya karşı değil,borçluya karşı açması gereklidir.Takip konusu borcun yada takip konusu borcu doğuran hukuki sebebin(muamelenin) olup olmaması konusundaki uyuşmazlığın tarafları ise borçlu ve alacaklıdır.

YARGILAMA VE KANUN YOLLARI

a-)Yargılama
İstihkak davası İİK 97,97a,98.99.360.maddelerine göre çözümlenir.

aa) İzahı
Borçlunun üzerindeki taşınır veya taşınmaz mal üzerinde mülkiyet iddiası istihkak davasının konusudur. Malı haczedilen üçüncü kişi, malın kendisine ait olduğundan söz ederek haczi öğrendiği günden itibaren 7gün içinde istihkak davası açabilir. Bundan başka, istihkak iddiasında bulunup da iddiası tetkik merciince reddolunmuşsa bu red kararının kendisine tebliğinden itibaren 7gün içinde davayı açmak hakkına sahiptir.
Kanun koyucu istihkak davasını kabulle üçüncü kişiyi korumak istemiştir.

bb) Görevli Mahkeme
İcra Mahkemesidir.

cc) Yetkili Mahkeme
İcra takibinin yapıldığı icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesidir.
Veya malın bulunduğu yer icra mahkemesidir.

dd) Davacı
Hacizli malın kendisine ait olduğunu iddia eden kişi veya kişilerdir.

ee) Davalı
· Alacaklı
· Borçlu ( Hacizde malın davacıya ait olduğunu söylememesi halinde)

ff) Dava Açma Süresi
Dava; haczin öğrenildiği günden itibaren 7gün içinde açılmalıdır. Süre geçtikten sonra açılan dava reddedilir, hak düşürücü süredir.
Ayrıca, istihkak iddiasında bulunulmuş olup da iddia reddolunmuşsa red kararının bildiriminden itibaren yine 7gün içinde dava açılabilir.

gg) Önemli Hususlar
1) İstihkak davası basit yargılama usulüne göre çözümlenir.(HUMK.97)
2) Taraflara ilgili madde uyarınca açıklamalı tebligat çıkarılır, iki tarafta duruşmaya gelmezse, dava dosyası işlemden kaldırılır.(HUMK m 97)
3) İcra mahkemesi istihkak davasını diğer davalardan önce inceler ver karara bağlar. Bu davalara adli tatilde de bakılır.(HUMK m.176)

b-)İspat Külfeti
aa) Malın borçlu elinde iken haciz edilmesi üzerine, alacaklıya karşı mahcuz mala istihkak davası açan üçüncü kişi ispat yükü altında olup, iki hususu ispat edecektir.
Davacı üçüncü kişi, malı ne şekilde (mesela, satın alma, miras, bağış vs. ) iktisap ettiğini ve malın borçlu elinde olduğunu ispat edecektir. (m.97 a/2 )

bb) Kanun koyucu, mahcuz mala istihkak davasında ispat yükünün tevzii konusunda, aksi kabili bir takım karineler kabul etmiştir.
aaa) Menkullerde zilyetlik, mülkiyete karine teşkil eder.
Karineye dayanan ispat yükü altında olmayıp karinenin aksini iddia eden iddiasını ispat edecektir.
Borçlu elindeyken haczedilen malın, kendisine ait olduğunu iddia eden üçüncü kişi karinenin aksini iddia ettiğinden, iddiasını m.97 a/2 de öngörüldüğü şekilde ispat edecektir.
İİK m. 97 a/f.I, cüm.1 ve MK.m.898 de ifadesini bulan karine Trafik Siciline tescile edilmiş araçlar hakkında geçerli değildir

bbb) Borçlu ile üçüncü kişinin birlikte oturduğu yerde bulunan mallar, borçlu elinde sayılır. Diğer bir deyişle menkul bir malı borçlu ile üçüncü kişi birlikte elinde bulunduruyorlar ise, mal borçlu elinde sayılacağı için, borçlu o malın maliki sayılır(mülkiyet karinesi). Mal borçlu elinde sayıldığına göre, mahcuz mala istihkak davasını üçüncü kişi haciz alacaklısına karşı açacaktır. Mülkiyet karinesi borçlu ve dolayısı ile haciz alacaklısı lehine konulmuştur.
Bu karinenin aksini iddia eden davacı üçüncü kişi ispat yükü altındadır. Mahcuz malın borçluya değil kendisine ait olduğu iddiası ile istihkak davası açan üçüncü kişi, malın kendisinin olduğunu ispat edecektir(m.97 a/2).

ccc)Borçlu ile üçüncü kişinin beraber oturduğu yerde bulunup da, mahiyetleri itibari ile, kadın, erkek ve çocuklara ait olması gerektiği açıkça anlaşılan veya örf ve adet, sanat, meslek ya da meşgale gereği olanlar, bu kişilerin sayılır.

cc) Haczin yapıldığını öğrenme karinesi;
Borçlu ve üçüncü kişi malın haczedildiğini öğrendikleri tarihten itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içinde icra dairesine istihkak iddiasında bulunabileceklerdir.
Haciz huzurlarında gerçekleştirilen borçlu ve üçüncü kişi, haciz sırasında istihkak iddiasını ileri sürebilecekleri gibi haczi yapıldığı sırada öğrendikleri için haciz tarihinden itibaren yedi gün içinde de icra müdürlüğüne istihkak iddiasında bulunabileceklerdir(m.96/3).
Haciz yokluklarında gerçekleştirilen borçlu ve ya üçüncü kişi ise, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine istihkak iddiasında bulunabileceklerdir.

dd)Mahcuz malla ilgili olarak icra müdürüne beyan edilen iddia üçüncü kişi ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya etki etmez.(m.97)
Öyle ki, borçlu üçüncü kişinin istihkak iddiası doğru olduğunu kabul ve beyan etse dahi, mal hacizden kurtulmayıp, üçüncü kişi haciz alacaklısına karşı açacağı mahcuz mala istihkak davasında iddiasını ispat yükü altındadır.
Ancak, üçüncü kişinin mahcuz malın kendisinin mülkü ve ya kendisine rehnedilmiş olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve borçlu ileride bu ikrarına aykırı hiçbir iddiada bulunamaz.

ee)Davacı üçüncü kişi ispat külfetinin gereğini yerine getiremez ise, haciz alacaklısına karşı açtığı mahcuz mala istihkak davasının reddine karar verilir.
Mahcuz mala istihkak davasında, HUMKun genel hükümlerine tabi bir yargılama yapılacağından(m97/11), davacı üçüncü kişi, ispat külfetinin gereğini(m.97 a/2) HUMKun caiz saydığı her türlü delille ispat edebilecektir. HUMKun cevaz verdiği hallerde tanık dinletilebilecek, HUMKun öngördüğü şartlarla karşı tarafa yemin tevcih edilebilecektir.

c-)Karar
aa)Genel Olarak
Malın borçlu elinde iken haciz edilmesi halinde, üçüncü kişinin haciz alacaklısına karşı açmış olduğu mahcuz mala istihkak davası sonucunda, tetkik mercii davanın kabul veya reddine karar verir.
Alacaklıya karşı mahcuz mala istihkak davası açan üçüncü kişi, bu dava ile mahcuz mal üzerinde kendisine ait olduğunu iddia ettiği hakkın varlığını tespit eden bir karar verilmesini tetkik merciinden talep ettiğine göre, mahcuz mala istihkak davası bir müspet tespit davasıdır.
Mahcuz mala istihkak davasının kabulü yönündeki karar müspet tespit hükmü olduğu halde, davanın reddine ilişkin karar menfi tespit hükmündedir.

bb)Mahcuz mala istihkak davasının davacı üçüncü kişi lehine sonuçlanması(Davanın Kabulü)
İcra tetkik mercii, davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasını haklı bulursa, davanın kabulüne karar verir. İstihkak iddiasına konu teşkil eden hakkın mülkiyet veya diğer bir hak olmasına göre, kararın etkisi farklı olacaktır.
Davacı üçüncü kişi, mahcuz mala karşı istihkak iddiasını mülkiyet hakkına dayandırmış ise, davanın davacı lehine sonuçlanması halinde verilen karar, davacı üçüncü kişinin sahip olduğunu iddia ettiği mülkiyet hakkının varlığını tespit eden müspet tespit hükmüdür. Bu hükmün doğal sonucu olarak, mahcuz mal üzerindeki haciz kalkacaktır. Bu yüzden mahcuz malın mülkiyetinin davacıya aidiyetine karar veren tetkik mercii, haczin kaldırılmasına da karar verir.
Hâkim, yargılama giderlerine ve davayı kazanan taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirmiş ise, yargılama giderleri arasında karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücretine talebe gerek olmaksızın resen karar verir.
Ayrıca mülkiyet hakkına dayandırılan mahcuz mala istihkak davası sonunda davacı üçüncü kişi lehine verilen hüküm, sadece müspet tespit hükmü olup, malın davaya taraf olamayan borçlu elinden alınıp davacı üçüncü kişiye verilmesine ilişkin hüküm fıkrası ihtiva etmez.
Davacı üçüncü kişi, mahcuz mala karşı istihkak iddiasını rehin hakkına dayandırmış ise, davanın davacı lehine sonuçlanması halinde verilen karar, davacı üçüncü kişinin mahcuz mal üzerinde sahip olduğunu iddia ettiği rehin hakkının varlığını tespit eden müspet tespit hükmüdür. Bu hükmün doğal sonucu olarak, mahcuz mal üzerindeki haciz kalkmayacak dava konusu mal, üzerinde davacı üçüncü kişi lehine varlığı tespit edilen rehin hakkı ile yüklü olarak haciz edilmiş sayılacaktır.
Rehin hakkına dayandırılan mahcuz mala istihkak davasını davacı üçüncü kişi aleyhine sonuçlandıran hüküm ise, bir menfi(olumsuz)tespit hükmüdür.
Mahcuz mala istihkak davası sabit olur ve m.97/1 uyarınca istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti anlaşılırsa, haciz edilen malın değerinin %15 inden aşağı olmamak üzere kötü niyetle itiraz edenden alınmasına asıl dava ile birlikte hükmedilir.(m.97/sondan 4.f)
Davalı haciz alacaklısının veya borçlunun kötü niyetinden kasıt, davacı üçüncü kişinin istihkak konusu hakkının varlığını bilmeleri veya bilmelerinin gerekmesine rağmen itiraz etmiş olmalarıdır.(MK.m.3)
Davacı üçüncü kişi lehine sonuçlanan mahcuz mala istihkak davasında borçlunun tazminata mahkûm edilebilmesi içi, husumetin borçluya da yöneltilmiş olması gerekir. Aksi halde, borçlunun davalı olarak yer almadığı yargılama sonunda onun hakkında hüküm verilmesi söz konusu olmayacaktır.
Mahcuz mala istihkak davasının davacı 3. kişi lehine sonuçlanması halinde, haciz alacaklısının tazminata mahkûmiyeti konusunda uygulamada bir takım problemler ortaya çıkmaktadır.
Başkasının borcu için malı haciz edilen 3. kişi, haciz alacaklısına karşı açtığı mahcuz mala istihkak davasını kazandığı takdirde, istihkak iddiasına itiraz eden davalı haciz alacaklısının kötü niyetli olduğunun sabit olunması halinde, tetkik mercii mahcuz malın değerinin %15inden aşağı olmamak üzere asıl dava ile birlikte davalıyı tazminata mahkûm eder. (m.97)
Mahcuz mala istihkak davasının, istihkak iddiasına itiraz etmiş olan davalı haciz alacaklı aleyhine sonuçlanmış olması, onun kötü niyetli olduğunu göstermez. Davacı 3.kişi lehine %15lik tazminata hükmedebilmesi için, davalı haciz alacaklısının kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir.
Kötü niyetin, istihkak iddiasına itiraz edildiği sırada mevcut olması gerekir. Hacizli alacaklı istihkak iddiasına itiraz ettikten sonraki bir tarihte, istihkak iddiasının dayandırıldığı hakkın gerçekten mevcut olduğunu öğrenmiş ise, mahcuz mala istihkak davası aleyhine sonuçlansa bile %15lik tazminata mahkûm edilmeyecektir.
Davalı haciz alacaklısının istihkak iddiasına itiraz ederken kötü niyetli olduğu hususunun ispatı her türlü delil ile mümkündür. Zira tetkik mercii, mahcuz mala istihkak davasını basit muhakeme usulüne göre ve umumi hükümler dairesinde görecektir.(m.97/sondan 8.f.)
Mahcuz mala istihkak davasını kazanan davacı, 3.kişi lehine asıl dava ile birlikte karara bağlanacak tazminat, mahcuz malın değerinin %15inden aşağı olmayacaktır. %15lik tazminat tavan değil, taban olup, istihkak iddiasına itiraz edilmesi yüzünden uğranılan zararın daha fazla olduğu davacı 3.kişi tarafından iddia ve ispat edilmesi halinde tetkik merciince %15in üzerindeki bir tazminata hükmedebilecektir. %15lik tazminata hükmedebilmesi için ise, davacı 3.kişinin, bu oranda bu zararının varlığını iddia ve ispat etmesi gerekmez.
Mahcuz mala istihkak davasını kazanan ancak lehine %15lik tazminata hükmedilmeyen davacı 3.kişi, genel mahkemelerde haciz alacaklıya karşı tazminat davası açabilir mi?
Mahcuz mala istihkak davasını kazanan davacı 3.kişi lehine %15lik tazminata hükmedilmemesi, tazminatın dava dilekçesinde talep edilmemesinden veya davalı haciz alacaklının kötü niyetinin sübut bulunmamasından ileri gelmiş olabileceği gibi, tazminat talebi tetkik merciince dikkate alınmamış ya da reddedilmiş de olabilir.
%15lik tazminata, tetkik merciince ve mahcuz mala istihkak davasını davacı üçüncü kişi lehine sonuçlandıran karar ile birlikte hükmedilmesini kanun öngördüğünden (m.97/sondan 4.f.) bu tazminat için 3.kişi genel mahkemelerde ayrı bir dava açamaz. Davacı 3.kişinin %15lik tazminat talebi, tetkik merciince ret edilmiş ise, mahcuz mala istihkak davası sonunda verilip süresinde temyiz edilmeyerek veya kanun yolları tüketilmek suretiyle kesinleşen hüküm, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.
Mahcuz mala istihkak davası lehine sonuçlanan davacı 3.kişi, %15lik tazminat için genel mahkemelerde dava açamaz ise de gerçek zararının tazmini için genel hükümlere göre dava açmasına engel yoktur. Tetkik merciince lehine %15lik tazminata hükmedilen davacı 3.kişi e,%15i aşan zararlarının tazmini için genel hükümlere göre mahkemede dava açabilecektir.

cc)Mahcuz mala istihkak davasının davalı haciz alacaklı lehine sonuçlanması(Davanın Reddi)
aaa) Tetkik merciince verilen takibin talik veya devamına ilişkin kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 7gün içinde üçüncü kişinin tetkik merciinde haciz alacaklıya karşı mahcuz mala istihkak davası açması gerekir ( m. 97/f.6). Haciz sırasında borçlu tarafından lehine istihkak iddia edilmeyen ve haczin yapıldığını sonradan öğrenen üçüncü kişi, haczi öğrendiği tarihten itibaren 7gün içinde tetkik merciinde haciz alacaklıya karşı mahcuz mala istihkak davası açabilecektir (m.97/f.9). 7 günlük süre içinde istihkak davası açmayan üçüncü kişi haciz alacaklısına karşı o takip bakımından istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır. 7 günlük dava açma süresi hak düşürücü süre olup, davanın bu süre içinde açılıp açılmadığını tetkik mercii resen dikkate alır. Üçüncü kişi, mahcuz mala istihkak davasını 7 günlük süre geçtikten sonra açmış ise, tetkik mercii davayı esasa girmeden usuli bir karar ile reddeder.

bbb)Mahcuz mala istihkak davası süresi içinde açılmış olup da yapılan yargılama sonunda tetkik mercii, davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasını haksız bulursa, davanın esastan reddine karar verir.
Mahcuz mala istihkak iddiası veya istihkak davası üzerine takibin taliki kararı verilip uygulanmış ve neticede mahcuz mala istihkak davası ret edilmiş ise davalı alacaklının bu dava yüzünden elde edilmesi geciken alacak miktarının %40ından aşağı olmamak üzere davacı üçüncü kişiden tazminat alınmasına hükmedilir. Takibin taliki kararı verilmemiş veya takibin taliki kararı verilmiş olmakla beraber uygulanmadığından takibe devam edilmiş ise, alacaklının alacağını almasının dava dolayısıyla geciktirildiğinden söz edilemez. Bu durumda, sonuçta dava reddedilmiş olsa bile, alacaklı lehine geciktirme tazminatına hükmedilmez.
Kanun, tetkik merciince, %40lık tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının talepte bulunmasını öngörmemiştir. Tazminata hükmedileceğini ve tazminat oranının %40dan aşağı olmayacağını kanun açıkça belirttiğine göre, bu miktar tazminata hükmedilebilmesi için, kanaatimizce, alacaklının talep etmesine gerek olmadığı gibi, zararının bu kadar olduğunu iddia ve ispat etmesine de gerek yoktur. Alacaklı %40ın üzerinde zararı olduğunu iddia ederek daha fazla tazminat istediği takdirde, işte ancak o zaman, bu fazlaya ilişkin zararın hüküm altına alınabilmesi için alacaklının talepte bulunmuş olması ve fazlaya ilişkin kısmın varlığının ispat edilmesi gerekir.
Mahcuz mala istihkak davasının reddedilmesi halinde, evvelce verilmiş olan takibin taliki kararı kendiliğinden kalkar. Talik kararı ile durmuş olan takibe kaldığı yerden devam edilir. Mahcuz mala istihkak iddiasının reddine ilişkin icra tetkik mercii kararı kabili temyiz olup temyiz etmekte hukuki yararı olan davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilebilir.

ccc)Mahcuz mala istihkak davası açılmadan önce, mahcuz mal paraya çevrilmiş ve icra veznesine giren para henüz haciz alacaklısına ödenmemiş ise; üçüncü kişi mahcuz mala istihkak davasını, mahcuz mal bedeli hakkında açabilecektir (m.97/f.9).

ddd) Mahcuz mala istihkak davasının seyri sırasında haczin kalkmış veya mahcuz malın paraya çevrilmiş olması;

· Mahcuz mala istihkak davasının seyri sırasında, çeşitli sebeplerden dolayı haciz kalkmış ise; mesela, takip konusu borç icra veznesine tamamen ödendiği (m.12) takdirde, takip gayesine ulaşmış olacağı için, mahcuz mala istihkak davasına konu teşkil eden mal üzerindeki haciz kaldırılır. Bu durumda artık mahcuz mal söz konusu olmadığı için, mahcuz mala istihkak davası konusuz hale gelmiş olur. Tetkik mercii, istihkak iddiasının yöneltildiği mal üzerindeki haczin kalkması sebebiyle dava konusuz hale gelmiş ise, yargılamaya devam edemeyeceği içi, esas hakkında hüküm ittihazına mahal bulunmadığı gerekçesiyle davayı usuli bir kararla ret edecektir.
Mahcuz mala istihkak davasının konusuz kalması halinde, yargılama giderleri ile m. 97/13. ve 15. fıkralar uyarınca tazminata karar verilip verilemeyeceği hakkında doktrin ve uygulamada farklı görüşler ileri sürülmüştür.

· Tetkik merciince, takibin devamına karar verildiğinden mahcuz mala istihkak davasının seyri sırasında, mahcuz mal paraya çevrilmiş ve elde edilen satış icra veznesine girmiş ise;
Bu durumda, dava konusuz hale gelmiş olmayıp, mahcuz mala istihkak davası mahcuz malın satış bedeli üzerinden devam edecektir. Tetkik mercii, bu bedelin dava sonuna kadar haciz alacaklısına ödenmemesi veya teminat karşılığında ya da duruma göre teminatsız olarak ödenmesi hususunda ayrıca karar verir (m.97/7,9 ve f.10).

d-)Kanun Yolları

Mahcuz mala istihkak davası tetkik merciinde açılmakla beraber, yapılacak yargımla sıkı şekil şartlarına (m.68-68a) tabi bir yargılama olmayıp, bu davaya basit yargılama usulüne göre ve HUMKun genel hükümleri uyarınca bakılır .(m.97/11)
Mahcuz mala istihkak davası, mahkemelerde görülen diğer davalar gibi teknik anlamda tam bir dava olup, yargılama sonunda davanın reddi veya kabulü hakkında verilen nihai karar tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz dilebilir (m.363/f.2).
Tetkik mircinin takip hukukuna ilişkin kararlarının temyizi satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. Diğer bir deyişle, tetkik mercii kararı temyiz edilmiş olsa bile takibe devam edilir, sadece mahcuz malın satışı yapılamaz.
Ancak, üçüncü kişinin haciz alacaklısına karşı açtığı mahcuz mala istihkak davasının reddine ilişkin tetkik mercii kararının temyizi bakımından kanunda özel bir hüküm mevcuttur. Haciz alacaklısına karşı açılan mahcuz mala istihkak davasını tetkik mercii reddetmiş ise; bu kararı temyiz eden davacı üçüncü kişi, icranın geri bırakılması için Yargıtaydan karar alınmak üzere kendisine uygun bir süre verilmesini icra müdüründen teminat karşılığında isteyebilecektir.
Mahcuz mala istihkak davasının kabul veya reddine ilişkin tetkik mercii kararı, tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde HUMK daki şartlar dâhilinde kabili temyiz olduğu gibi, Yargıtayın tetkik mercii kararını temyizen inceleyerek vereceği karara karşı da 10 gün içinde HUMK m.440442 çerçevesinde tashihi karar(karar düzeltme) yoluna gidilebilecektir.

e-)Karşı Dava

Malın borçlu elinde iken haczi durumunda, üçüncü kişinin haciz alacaklı aleyhine icra mahkemesinde mahcuz mala istihkak davası açması üzerine, davalı haciz alacaklıda, geçici veya kesin aciz vesikası ibrazı gerekmeksizin karşı dava olarak davacı üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde bir iptal davası açabilecektir.(m.97) Bu durum, tasarrufi işlemin iptali davasının, ancak kesin veya geçici aciz vesikasına sahip bir alacaklı tarafından borçlu ve üçüncü kişiye mahkemede açılabileceği kuralının tek istisnasıdır.(m.277/b.2)

Mahcuz mala istihkak davası, icra mahkemesinde görülmekle beraber mahiyet ve muhtevası bakımından tam bir davadır. Bu yüzden, mahcuz mala istihkak davasındaki yargılama sıkı şekil şartlarına tabi bir yargılama olmayıp, HUMK un genel hükümlerine göre yargılama yapılır. Mahkemede açılan davada olduğu gibi, icra mahkemesi hâkimi, davada tarafların iddia ve savunmaları ile delillerini HUMK un genel hükümlerine göre inceleyip, değerlendirir. Mahcuz mala istihkak davasına karşı davalı haciz alacaklının davacı üçüncü kişiye karşı mütekabilen tasarrufun iptali davası açması halinde, dava ve karşı davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri, tetkik mercii hâkimi serbestçe takdir eder(m.97).

B) MALIN ÜÇÜNCÜ KİŞİ ELİDE İKEN HACİZ EDİLMESİ HALİNDE İSTİHKAK DAVASI

Üçüncü kişinin, sadece kendi yedinde iken haciz edilen mallar üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia etmesi halinde, icra müdürü, üçüncü kişi aleyhine tetkik merciine başvurup istihkak davası açması için alacaklıya 7 günlük bir süre verir.(m.99)
Sadece kendi yedinde iken haciz edilen mallar üzerinde üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunulmuş olması halinde açılacak mahcuz mala istihkak davacısı haciz alacaklısı, davalı ise, üçüncü kişidir. Borçlu, mahcuz mala istihkak davasında taraf değildir.
Haciz alacaklı, üçüncü kişinin yedinde iken haciz edilen mal üzerinde istihkak iddiasını dayandırdığı hakka sahip olup olmadığının tespitini talep ederek mahcuz mala istihkak davası açacağı için, bu dava bir menfi tespit davasıdır.

Üçüncü kişinin elinde haciz edilen menkul mal takibin yapıldığı icra dairesinin yetki sahası dışında bulunduğu için, haciz istinabe yoluyla gerçekleştirilmiş ise,istinabe olunun icra dairesinin memuru tarafından haczin yapıldığı yerde düzenlenen haciz tutanağına, üçüncü kişinin istihkak iddiası da kaydedilir.İstinabe olunan icra dairesi, düzenlediği haciz tutanağını, takibin yapıldığı icra dairesine gönderir,Takibin yapıldığı icra dairesinin müdürü, üçüncü kişi aleyhine tetkik merciine başvurup istihkak davası açması için haciz alacaklıya 7 günlük bir süre verir(m.99/cüm.1).
Alacaklı, icra müdürünün bu kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tetkik mercii hâkimliğinde üçüncü kişi aleyhine mahcuz mala istihkak davası açmaz ise, üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır ve haciz kalkar.

Alacaklı, icra müdürünün bu kararının kendisine tebliğinden itibaren 7gün içinde tetkik mercii hâkimliğine başvurup üçüncü kişi aleyhine mahcuz mala istihkak davası açarsa, yargılamanın nasıl yapılacağı m.99da gösterilmemiştir.

Malın elinde haciz edildiği üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunmuş olası halinde, mahcuz mala istihkak davası açma külfetini kanun koyucu haciz alacaklıya yüklemiştir(m.99).
Ancak, m.99un varlığı sırasında istihkak iddiasında bulunmuş olan üçüncü kişinin, haciz alacaklının dava açmasını beklemeden ona karşı tetkik merciinde mala istihkak davası açmasına engel değildir.
Malın üçüncü kişi elinde iken haciz edilmesi halinde, açılacak mahcuz mala istihkak davasının davacısı haciz alacaklı, davalısı ise üçüncü kişi olacaktır.

Menkul mal üçüncü kişi elinde iken haciz edildiğinden, zilyetlik karinesinden davalı üçüncü kişi yararlanacaktır. Zilyetlik, zilyedi olunan menkul mal üzerinde iddia edilen hakkın varlığına karine teşkil eder. Karinenin lehine olduğu davalı üçüncü kişi istihkak iddiasını dayandırdığı mülkiyet veya rehin hakkının varlığını ispat zorunda değildir. Karinenin aksini iddia eden hacizli alacaklı, üçüncü kişi elinde iken haciz edilen menkul malın borçluya ait olduğunu veya üçüncü kişinin o mal üzerinde rehin hakkının bulunmadığını ispat yükü altındadır.

a)Hacizli alacaklı, üçüncü kişiye karşı tetkik merciinde açtığı mahcuz mala istihkak davasını kazanırsa, üçüncü kişinin istihkak iddiasını dayandırdığı hakkın mevcut bulunmadığı anlaşılmış olur. Kararın kesinleşmesi halinde, alacaklının talebi üzerine mahcuz mal paraya çevrilecek ve elde edilen meblağdan alacaklı tatmin edilecektir.

b)Haciz alacaklı, üçüncü kişiye karşı tetkik merciinde açtığı mahcuz mala istihkak davasını kaybederse, üçüncü kişinin istihkak iddiasını dayandırdığı hakkın mevcut bulunduğu anlaşılmış olur. Bu durumda, haczin akıbeti, üçüncü kişinin istihkak iddiasını dayandırdığı hakkın mahiyetine göre değişecektir.

Üçüncü kişi, mahcuz menkulün kendisine ait olduğunu iddia etmiş ve mahcuz mala istihkak davası, davalı üçüncü kişi lehine sonuçlanmış ise, mahcuz malın borçluya ait olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine ilişkin tetkik mercii kararının kesinleşmesi üzerine haciz kalkacaktır.

Üçüncü kişi, istihkak iddiasını mülkiyetten gayri bir hakka, mesela, rehin hakkına dayandırmış ise. Menkul mal üzerinde üçüncü kişi lehine rehin hakkının mevcut olması, o malın haczedilip paraya çevrilmesine engel değildir.

O halde, davalı haciz alacaklının. Üçüncü kişinin rehin hakkının bulunmadığını iddia ederek açtığı mahcuz malı istihkak davasını kaybetmesi, haczin kalkmasını gerektirmez. Mahcuz menkul mal, haciz alacaklısının talebi üzerine paraya çevrilirken davayı kazanan üçüncü kişinin rehin hakkı da dikkate alınmak gerekecektir. (m.115-m.116)

Haciz alacaklısının üçüncü kişiye açtığı mahcuz mala istihkak davası sonunda tetkik merciince davanın kabul ve ya reddi yönünde verilen nihai karar kabili temyizdir. Tetkik mercii kararının ilişkin olduğu mal ve ya hakkın değeri kanunda öngörülen para sınırını geçtiği takdirde temyiz edilebilecektir. Tetkik merciinin takip hukukuna ilişkin kararları, mahkeme kararının temyizine ilişkin HUMK hükümlerine tabidir.



C)BORÇLU İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN MALI BİRLİKTE ELDE BULUNDURMALARI DURUMUNDA İSTİHKAK DAVASI

Borçlu ile(istihkak iddiasında bulunan) üçüncü kişinin(mesela borçlunun eşinin) hacizli malı birlikte ellerinde bulundurmaları hallinde dahi, mal borçlunun elinde sayılır (m.97/a.1, c.2). Bu nedenle, bu halde de istihkak davası açma külfeti, borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran üçüncü kişiye düşer; yani, bu halde de(m.99 değil) m.96 ve 97 hükümleri uygulanır.
Borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran üçüncü kişi m.97ye göre alacaklıya karşı açacağı istihkak davasında m.97, 1deki karine gereğince malın maliki sayılan borçlunun gerçekten malik olmadığını, bilakis malın kendisine ait olduğunu ispat etmekle yükümlüdür.

Ancak, borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran üçüncü kişi lehine bir karine konulmuştur: Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunlar farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.
Fakat bu karine yalnız ispat bakımındandır. İstihkak davası ama külfeti, yine malı borçlu ile birlikte elinde bulunduran üçüncü kişiye düşer. Mesela, kocanın borcundan dolayı evinde haczedilen dikiş makinesi borçlunun elinde sayılır ve istihkak davası(dikiş makinesinin kendisine ait olduğunu iddia eden) borçlunun karısı tarafından(alacaklıya) karşı açılır. Fakat dikiş makinesi mahiyeti itibariyle(davacı) kadına ait farz olunur; dikiş makinesinin davacı kadına ait olmadığını(borçlu kocaya ait olduğunu) ispat yükü davalı alacaklıya düşer.
DİLEKÇE ÖRNEKLERİ
1.İstihkak İddiası Dilekçesi

T.C
.......................... İcra Dairesi
Dosya No : ...........................

İSTİHKAK İDDİASININ BİLDİRİLMESİNE İLİŞKİN BELGE

1-Alacaklının adı, soyadı ve yerleşim yerindeki adresi :

2-Borçlunun adı, soyadı ve yerleşim yerindeki adresi :

3-Üçüncü şahsın adı, soyadı ve yerleşim yerindeki adresi :

4-İstihkak beyan eden kişinin adı, soyadı ve yerleşim
yerindeki adresi :

5-İstihkak beyanı üzerine kime ihbar yapıldığı :

6-İstihkak konusu malın neden ibaret olduğu :

İşbu kağıdın tebliği tarihinden itibaren (3) gün içinde istihkak iddiasına karşı itiraz etmediğiniz takdirde İcra ve İflas Kanununun 96 ve 150/g maddeleri gereğince istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağınız tebliğ olunur.

(İİK m.86, 96, 150/g)


..../..../.........
İcra Müdürü
Mühür ve imza


2.İstihkak İddiasının Reddi İsteği Dilekçesi

İcra Tetkik Mercii Hâkimliğine


Davacı Alacaklı: A
Davalı : B
Dava : İstihkak iddiasının reddi isteği.
Deliller : Makbuz, fatura, tanık, / esas sayılı takip dosyası.

Davanın İzahı : Borçlu C hakkında alacağım olan YTL için yaptığım icra takibi sırasında borçluya ait Eşyalar icra memurluğunca haczedilmiş, ancak davalı bu eşyaları kendisine ait olduğundan bahisle istihkak iddiasında bulunmuştur. İcra memurluğunca istihkak davası açmam için yedi günlük süre tanındığından iş bu davayı açmak zorunda kaldım. Haczedilen eşyalar davalıya ait olmayıp borçlu Cye aittir. Bu nedenle davalının istihkak davasının reddine, takibin devamına karar verilmesini, masraflarında davalıdan alınmasını arz ve dilerim.

Davalı Alacaklı: A
İmza


HACİZDE İSTİHKAK İLE İLGİLİ EMSAL YARGITAY KARARLARI

HD 15, E: 1993/2719 , K:1993/3999 , Tarih:14.10.1993

* İSTİHKAK İDDİASI
* İVAZSIZ TASARRUF
* HACİZDEN ÖNCE İŞYERİ DEVRİ
ÖZET : Kredi sözleşmesi borçlusunun, kardeşine yaptığı satışlar, alacaklıya karşı geçersizdir.
Borçlunun; makinaların haczi sırasında, işyerinde bulunmasının sebebi ve istihkak iddiası sahibinin bu işyerini, ticareti terkedenlerin uyması gereken usuller sonrası edinip edinmediği araştırılmadan, karşı davalarla ilgili dosyalar incelenmeden, istihkak iddiasının kabulüne karar verilemez.
(2004 s. İİK. m. 44, 97/17, 277, 278/1)
Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davalı alacaklı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Dava, üçüncü kişinin ve borçlunun hazır bulundukları işyerinde haczedilen torna malzemeleri hakkında istihkak iddiasına ilişkin olup, merciice davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Takip konusu alacak 22.5.1990 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı alacaklı banka, 8.10.1990 tarihinde borçlu ve kefillere ihtarname göndermiştir. Davalı borçlu 5.7.1990 tarihinde torna malzemesini kardeşi Enver'e sattıktan sonra bankanın ihtarı üzerine borçlunun kardeşi Enver'de 5.12.1990 tarihinde bu malzemeleri davacı üçüncü kişiye noterden satmıştır. İcra takibi ise 7.11.1990 tarihinde yapılmış olup, son satış icra takibinden sonradır. 23.1.1991 tarihinde yapılan haciz sırasında borçlu da hazır bulunmuştur. Davalı alacaklı, birleştirilen her üç davada da bu satışların muvazaalı olduğunu ileri sürüp karşı dava olarak satışların iptalini istemiştir (İİK. m. 97/17, 277 vd.). Bu davada, karşı davanın dahi incelenip bir hüküm kurulması gerekirken, karşı dava hakkında herhangi bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, borçlunun 5.7.1990 tarihinde kardeşine yapmış olduğu satış İİK.nun 278/1. maddesi uyarınca alacaklıya karşı geçersizdir. Yukarda açıklandığı üzere borçlunun kardeşinden davacının satın alma tarihi de icra takibinden hemen sonraya rastlamaktadır. Haciz sırasında borçlu dahi aynı iş yerinde hazır bulunmakta olup, sattığı makinaların bulunduğu iş yerinde kendisinin de hazır olmasının nedenini, kabul edilebilir şekilde açıklamamıştır. Diğer taraftan, mahcuzların bulunduğu işyeri 16.12.1990 tarihinde, yani icra takibinden sonra, hacizden önceki bir tarihte vergi de davacı üçüncü kişi adına kayıtlı görünmektedir. İşyerinin bu tarihten önce kimin üzerinde kayıtlı olduğu ve ne şekilde davacıya geçtiği de araştırılmamıştır. Mahcuzların bulunduğu yerinin davacıya devrinin geçerli olabilmesi için İİK.nun 44. maddesindeki koşulların yerine getirilmesi gerekir. Merciice bu yön dahi araştırılmamıştır. Öyle ise, açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve delillerin yanlış değerlendirilmesiyle davanın kabulü yolunda kurulan hükmün bozulması gerekir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davalı alacaklı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine, 14.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


HD 21, E: 2004/001791, K: 2004/003227, Tarih: 01.04.2004

*İSTİHKAK DAVASI
*MÜLKİYET KARİNESİ

Davacı tarafından sunulan taşınmaza ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, hacizlimenkul ev eşyalarının davacıya ait olduğunu gösterir belge sayılamaz.

(2004 s. İİK. m. 96, 97/a)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı Alacaklı vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Uyuşmazlık 3.kişinin İİK'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.

Dava konusu ev eşyaları, İİK'nun 8.maddesi gereğince aksi ispat oluncaya değin geçerli olan haciz tutanağı içeriğine göre borçlunun evinde 17.10.2002 tarihinde haczedilmiştir. Haczin borçluya ait evde yapıldığı 13.12.2002 tarihli muhafaza tutanağı ile de sabittir. 3.kişinin ileri sürdüğü borçlu ve ailesinin kendisine ait evde misafir olarak kaldıkları ve de eşyalarını kullandıkları yolundaki iddiası dosyada ki belgeler ile değerlendirildiğinde hayatın olağan akışınada aykırıdır. Bu durumda İİK'nun 97/a maddesi hükmünce mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı lehinedir. Bu yasal karinenin aksi davacı 3.kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmelidir. Dinlenen davacı tanık anlatımları yeterli ve hükme dayanak yapılacak nitelikte olmadığı gibi takipten sonra, hacizden birkaç gün önce düzenlendiği anlaşılan 14.10.2002 günlü fatura ile başkası adına düzenlenmiş bulunan 23.5.2002 günlü fatura mülkiyeti ispata yeterli belge değildir. Davacı tarafından sunulan taşınmaza ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmeside hacizli, menkul ev eşyalarının davacıya ait olduğunu gösterir belge sayılamaz.

Bu durumda, yasal karinenin aksini ispat edemeyen davacı 3.kişinin davasının reddi gerekirken aksi düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 1.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


HD 21, E: 2004/000681, K: 2004/001200, Tarih: 17.02.2004

*İSTİHKAK DAVASI
*MÜLKİYET KARİNESİ

Davacı tarafından ibraz olunan kira sözleşmesi apartman aidat makbuzu, telefon sözleşmesi ile vergi levhası mülkiyeti ispata yeterli belgelerden olmadığı gibi borç doğumundan sonra düzenlenmiş ve isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı faturanın da karinenin aksini ispata yeterli olmadığı açıktır.

(2004 s. İİK. m. 8, 96, 97/a)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Uyuşmazlık, 3. kişinin İİK'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.

Haciz borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği işyeri adresinde yapılmıştır. İİK'nun 8. maddesine göre aksi ispat olunana değin geçerli haciz tutanağı içeriğine göre de borçlunun haciz adresinde bulunduğu açıktır. Bu halde İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi (borçlu) dolayısıyla (alacaklı) yararınadır. Yasal karinenin aksi davacı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanmalıdır. Davacı tarafından ibraz olunan kira sözleşmesi apartman aidat makbuzu, telefon sözleşmesi ile vergi levhası mülkiyeti ispata yeterli belgelerden olmadığı gibi borç doğumundan sonra düzenlenmiş ve isteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı faturanın da karinenin aksini ispata yeterli olmadığı açıktır.
Bu durumda, hacizli menkuller yönünden yasal karinenin aksi kanıtlanmadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.2.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


HD 21, E: 2004/000102, K: 2004/002587, Tarih: 18.03.2004

*DAVA SÜRESİ
*İSTİHKAK DAVASI

Borçlunun yokluğunda yapılan fiili haciz sonrasında borçluya gönderilen, İİK'nun 103.maddesine ilişkin davet kağıdının tebliğinden sonra ki yasal 3 günlük süre içerisinde borçlunun vermiş olduğu dilekçesinde dava konusu aracı 3.kişiye sattığı yolundaki açıklaması 3.kişi yararına istihkak iddiası niteliğindedir.

(2004 s. İİK. m. 96, 97, 103)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı 3.kişi vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteği reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hacer Pat tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Uyuşmazlık 3.kişinin İİK'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.

Mercii Hakimliğince, borçlunun bildirdiği noter satış sözleşmesinin aracın trafik kaydı dosyasında bulunmadığı gerekçesi ile davanın haciz tarihinden itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle süre yönünden reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Borçlunun yokluğunda yapılan fiili haciz sonrasında borçluya gönderilen, İİK'nun 103.maddesine ilişkin davet kağıdının tebliğinden sonra ki yasal 3 günlük süre içerisinde borçlunun vermiş olduğu dilekçesinde dava konusu aracı 3.kişiye sattığı yolundaki açıklaması 3.kişi yararına istihkak iddiası niteliğindedir. İİK'nun 96/1.maddesi gereğince geçerli olan beyan gereğince yasal süre içinde yapılan bu istihkak iddiası ile dava açma süresi kesilmiştir. İcra Müdürlüğünce İİK'nun 97.maddesinde ki prosedürün işletilmesi gerekir. Bu prosedür işletilmediği sürece 3.kişi davasını hacizli mal satılarak bedelinin alacaklıya ödenmesine kadar açabilir. Bu durumda, dava süresinde açıldığından, işin esasına girilerek, taraf kanıtları toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde süreden red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Kabule göre de, 28.11.2002 tarih ve 24950 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesine göre Kurum aleyhine hükmedilen vekalet ücretine KDV ilavesine karar verilmiş ise de bu sonuç yerinde değildir.

Gerçekten Anayasa'nın 73. maddesi " vergi ,resim,harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır " düzenlemesini içermekte olup öğreti ve uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke vergi, resim harç ve benzeri kamusal erke dayalı bütün yükümlülüklerin yasayla düzenlenmesi zorunluluğunu öngörmektedir.Vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı gibi unsurların yanında vergiden doğan ödev ve usul ilişkilerinin de yasayla düzenlenmesi gereği anılan hükmün zorunlu sonucudur. 4.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 21. maddesi ile " Bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Kanun hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir" düzenlemesi getirilmiş ise de bu düzenlemenin " Yasa" metni olmadığı ve verginin yasallığı ilkesine aykırı şekilde takdir edilen vekalet ücretine KDV uygulanması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 18.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


HD 21, E: 2003/10590, K: 2003/10343, Tarih: 15.12.2003

* İSTİHKAK
* TAKİP DAYANAĞI SENEDİN SAHTELİĞİ
* DAVANIN KONUSUZ KALMASI
ÖZET: Üçüncü kişinin istihkak davasında,takibin dayanağı olan senedin sahteliği iddiası üzerine, sahte senet düzenlemek suçundan ağır ceza mahkemesinde açılmış dava bulunduğu, o davada, sahtelik nedeniyle mahkumiyet kararı verilirse istihkak davasının konusunun kalmayacağı gözetilerek, ceza davasının sonucu beklenmeli, birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
(2004 s. İİK. M. 96,97,97/a)
Mahalli mahkemesinden verilen kararın temyizen tetkiki davacı (3. kişi) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR
Uyuşmazlık takip hukukuna dayalı üçüncü kişinin istihkak davasıdır.
Merciice tarafların delilleri toplandıktan sonra davanın reddine karar verilmiş ise de dosyanın temyiz incelenmesi safhasında, dava konusu takibin dayanağı olan 5.1.1995 tarihinde düzenlenen 25.12.1998 vade tarihli senedin sahteliği iddiası üzerine alacaklı Kasif aleyhine Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca sahte senet düzenlemek suçundan Bursa Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.Bu dava sonucunda senedin sahteliği dolayısıyla mahkumiyet kararı verilirse, bu senede dayalı olarak yapılan takip ve dolayısıyla haciz ortadan kalkacak ve istihkak davasının konusu kalmayacaktır.Bu durumda merciice Bursa Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan dava dosyası araştırılarak incelenmeli ve bu davanın sonucu beklenip birlikte değerlendirilmesi gerekir.Bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
O halde,davacı 3. kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları Kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


HD 21, E: 2003/8694, K: 2003/10381, Tarih: 16.12.2003

*İSTİHKAK İDDİASININ REDDİ
*MÜLKİYET KARİNESİ
*İSPAT YÜKÜ
ÖZET: Dava konusu ev eşyaları, davalı üçüncü kişi huzurunda ve adresinde haczedilmiş olmakla, mülkiyet karinesi davalı üçüncü kişi yararına olup, davacı alacaklı karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle kanıtlamakla yükümlüdür.Bu ilkeler doğrultusunda mercice, borçlu adresi ve birlikte oturma olgusu araştırılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
(2004 s. İİK. M. 99)
Mahalli mahkemesinden verilen kararın temyizen tetkiki davalılar vekilleri tarafından istenmiş,merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu,işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR
Uyuşmazlık, İİK. Nun 99. maddesine dayalı olarak ve alacaklı tarafından üçüncü kişinin istihkak iddiasının redid istemiyle açılan istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu ev eşyaları, davalı 3. kişi huzurunda ve adresinde haczedilmiştir.Mülkiyet karinesi davalı 3. kişi yararınadır.Davacı alacaklı karinenin aksini kesin ve güçlü delille ispatla yükümlüdür.
Alacaklı, borçlunun borç kaynağı sözleşmede ve sevk irsaliyesinde davalı 3. kişi eşinin adresini kullandığını belirtmekte, buna dayanarak borçlu ve eşinin boşanmaya rağmen birlikte oturduklarını ileri sürmektedir.
Merciice yapılan zabıta araştırmasında, borçlunun haciz adresinde oturmadığına ilişkin saptamanın, davalı 3. kişinin beyanına göre belirlendiği anlaşılmaktadır.Oysa resen yapılan böyle bir araştırmanın, dava tarafları dışında yansız kişilerin ve muhtar kayıtları gibi belgelerdeki bilgilere göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenlerle, merciice belirtilen şekilde borçlu adresi ve birlikte oturma olgusu araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları Kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 16.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


HD 21, E: 2003/9249, K: 2003/7831, Tarih: 9.10.2003

*İSTİHKAK
*MÜLKİYET KARİNESİ
*MAL KAÇIRMAK AMACIYLA MUVAZAALI DEVİR
ÖZET : Taraflar arasındaki istihkak davasında, dava konusu menkul mal haczi borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı ve takip dayanağı belgede gösterilen adresinde yapıldığından, mülkiyet karinesi borçlu yararına ise de, bu karinenin aksi davacı tarafından kanıtlanabilir.
Davacı borçlu şirketin, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla haciz mahallindeki iş yerini muvazaalı olarak davalı şirkete devrettiği açık olduğundan bu devir alacaklının haklarını etkilemez.
(2004 s. İİK. M. 44,96,97/a,280)
(818 s. BK. M. 179)
Mahalli mahkemesinden verilen kararın tetkiki davalı(alacaklı)vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR
Uyuşmazlık üçüncü kişinin İİK.nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu menkul mal haczi; borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı resmi ve takip dayanağı belgede borçlu adresi olarak gösterilmiş adreste yapılmıştır.İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu yararınadır.Bu karinenin aksinin davacı tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Davacı 3. kişi şirket;borç kaynağı işçilik alacağının doğumundan sonra 15.10.1998 tarihinde ve halen borçlu şirketin faaliyetine devam ettiği haciz adresinde kurulmuştur.Bu adres yine borçlu şirketin müdürü ve ortağı Sabit tarafından kefil ve kiracının vekili sıfatıyla kiralanmıştır.Her ne kadar borçlu şirket bu adresi 10.2.1999 tarihinde terk ettiğini ilan etmişse de;bu terkin fiili olarak gerçekleşmediği, 4.10.2001 tarihli dava konusu haciz sırasında bulunan borçluya ait çok sayıdaki belgelerle anlaşılmıştır.Yine borçlu şirkette çalışan işçiler, davacı şirkette çalışmaya devam etmiş borçlu şirket adına tescilli markadaki mamüllerin satışına davacı firma devam etmiştir.
Bu durumda; davalı borçlu şirketin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla; haciz mahallindeki işyerini örtülü ve muvazaalı olarak davalı şirkete devir ettiği açık ve seçik ortada bulunduğundan bu devir alacaklının haklarını etkilemeyecektir.
Öte yandan bu işyeri devrinin muvazaalı olduğu kadar İİK.nun 44 ve 280. maddesine uygun olarak yapılmış bir devir yoktur.BK.nun 179. maddesi gereğince de işletmenin borçlarından devir alan davanın sorumlu olduğunun gözardı edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde,davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,9.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



YARARLANILAN KAYNAKLAR

Baki KURU,İcra ve İflas Hukuku Cilt 2,1990
Baki KURU-Ejder YILMAZ-Ramazan ARSLAN,İcra ve İflas Hukuku,2005
Hasan ÖZKAN,İcra ve İflas Davaları ve Tatbikatı,1977
Timuçin MUŞUL,İcra ve İflas Hukuku,2002
Erol ERTEKİN-İzzet KARATAŞ,İcra ve İflas Hukukunda İstihkak Davaları,1998
Yargıtay Kararları için: www.corpus.com.tr
Yargıtay Kararları Dergisi Cilt 30,Sayı 2,6,8
Alıntıdır.
Old 22-07-2013, 11:07   #2
ruzgargo

 
Varsayılan

Merhaba Emin bey, makalenizin şu bölümünde, haciz sırasında hazır bulunan 3. kişinin istihkak iddisına karşı,alacaklı vekiline haciz sırasında orada bulunsa bile, istihkak iddiasını kabul edip etmediğinin sorulması için tebligat çıkarılır mı ? çünkü, bazen alacaklı, haciz memuru sormadığı için itiraz etmemiş olabiliyor, muhafaza talebi olup, kabul edildiği halde. sizin makalenizden, hazır da olsa alacaklıya tebligat çıkarılır sonucu çıkıyor. Böyle anlamakta haklı mıyım ?
Old 20-04-2015, 12:24   #3
Av Z.Ograk

 
Varsayılan

Merhaba sayın meslektaşlarım,
iik 99. kararı 100 gün sonra tebliğe çıkartılmış. Alacaklı vekili 110 gün sonra davayı açmış.110 gün sonra açılan İstihkak davası hukuka aykırı olması gerekir. 110 gün sürmede bilerek bırakılmış. Bu konuya ilgi yargıtay kararı yada bilginizle yardımcı olmanızı bekliyorum. iyi günler diliyorum
Old 18-06-2015, 09:40   #4
EsraLawyer

 
Varsayılan

iyi günler arkadaşlar..
Benim sorum, 3. kişinin açacağı istihkak davası ile ilgili yargıtayın 3. kişi lehine vermiş olduğu karar var mı? yani bu konuda bana yardımcı olur musunuz? Bu çok önemli gerçekten
Ben hiç bir şekilde bulamadım
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haciz Esnasında İstihkak İddiası Desarac Meslektaşların Soruları 11 24-04-2010 17:27
Haciz ve İstihkak Davası turbo Meslektaşların Soruları 1 24-10-2007 23:42
İstihkak İddiası Demir Demir Meslektaşların Soruları 6 30-04-2007 20:17
Çeyiz Eşyası- Mehir Senedi- İstihkak Davası Mı?- Yetki- ( Acil) advokat34 Meslektaşların Soruları 3 07-02-2007 23:51
Karışık Bir İstihkak Davası KIRLANGIÇ Meslektaşların Soruları 4 03-01-2007 14:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06183195 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.