Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

taşkın yapı nedeniyle tescil???

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-10-2012, 10:32   #1
av_sinems

 
Önemli taşkın yapı nedeniyle tescil???

müvekkilin babasının kendisine verdiği arsaya 1979 yılında ev yapıyor.müvekkilin yapmış olduğu evin ön tarafında müvekkilin yeri varken evin kapı girişi müteahhit tarafından yan taraftan veriliyor.müvekkil bu merdiveni yaparken o alanın kendisine ait olduğunu düşünerek yapıyor ancak yan taraftaki arsanın sınırlarına bakıldığında müvekkilin eve giriş merdivenleri komşu taşınmazda bulunuyor. ayrıca bu komşu taşınmazı müvekkil 79 yılından beri bilfiil kullanıyor.ancak simdi taşınmaz bi başkasına satılıyor ve alan şahıs da buraya duvar öreceğini belirttiğinden müvekkilin eve girişi kapanmış durumda.şimdi benim sormak istediğim şey ise şu: taşkın yapı sebebiyle tescil davası açtığımızda bu yan taşınmazın da müvekkile bedeli ödenmesi şartıyla tescil edilmesini,olmadığı takdirde sadece bahçeye geçiş alanı ve giriş merdivenlerinin olduğu alanın tescilini isteyebilirmiyiz? şimdiden cevaplarınız için teşekkür ederim.
Old 17-10-2012, 11:13   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_sinems
müvekkilin babasının kendisine verdiği arsaya 1979 yılında ev yapıyor.müvekkilin yapmış olduğu evin ön tarafında müvekkilin yeri varken evin kapı girişi müteahhit tarafından yan taraftan veriliyor.müvekkil bu merdiveni yaparken o alanın kendisine ait olduğunu düşünerek yapıyor ancak yan taraftaki arsanın sınırlarına bakıldığında müvekkilin eve giriş merdivenleri komşu taşınmazda bulunuyor. ayrıca bu komşu taşınmazı müvekkil 79 yılından beri bilfiil kullanıyor.ancak simdi taşınmaz bi başkasına satılıyor ve alan şahıs da buraya duvar öreceğini belirttiğinden müvekkilin eve girişi kapanmış durumda.şimdi benim sormak istediğim şey ise şu: taşkın yapı sebebiyle tescil davası açtığımızda bu yan taşınmazın da müvekkile bedeli ödenmesi şartıyla tescil edilmesini,olmadığı takdirde sadece bahçeye geçiş alanı ve giriş merdivenlerinin olduğu alanın tescilini isteyebilirmiyiz? şimdiden cevaplarınız için teşekkür ederim.

Açacağınız, taşkın yapı nedeniyle tescil davasında, bu yan taşınmaz imar planlı arsa ise, müvekkilinizin " iyi niyet" iddiasının dinlenme ihtimali zayıftır, diye düşünüyorum; bir de ön tarafta kendi yeri varken! Kolay gelsin...
Old 17-10-2012, 11:20   #3
av_sinems

 
Varsayılan

öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. yan taraftaki arsanın tescili konusunda benim de kafamda soru işaretleri var ancak en kötü ihtimalle merdivenler ve bahçeye geçiş için müvekkilin kullandığı alanı tescil ettirebilirz diye düşünmekteyim.
Old 17-10-2012, 11:28   #4
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_sinems
öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. yan taraftaki arsanın tescili konusunda benim de kafamda soru işaretleri var ancak en kötü ihtimalle merdivenler ve bahçeye geçiş için müvekkilin kullandığı alanı tescil ettirebilirz diye düşünmekteyim.

Merdivenler ve bahçeye giriş için müvekkilin kullandığı alanın kıymeti, yan arsanın kıymetinden fazlamı dır ?
Merdivenlerin kaldırılması fahiş bir zararı doğuracak mıdır?
İmarlı arsanın kısmi tescil talebi kabul ediliyor mu?
Müvekkiliniz bu kullanmalarında bilmeden ve iyi niyetle mi hareket etmiştir; arsalar imarlı olunca, müvekkilinizin kendi yerini bilmesi veya en azından bilmesi gereken kişi olması gerekmez mi?
Önceki malik tarafından, bu iyi niyetin, ortadan kaldırılması için bir ihbarda bulunulmuş mudur?
Tüm bu hususların birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılması gerekmektedir. Kolay gelsin...
Old 17-10-2012, 12:07   #5
akrd61

 
Varsayılan


Değerli meslektaşım ;

TMK 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek diğer koşulların yanında sizin olayınızda kannatimce göremediğim en önemli koşullardan bir tanesi de taşkın yapıyı yapan yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır.Burada ki iyiniyet TMK 3 de ki subjektif iyiniyettir. Taşkın yapıyı yapan yapı malikinin kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık, sınırı aştığını bilmesi ve bilebilecek durumda olmaması ya da
sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması durumunda taşkın yapıyı yapan malikin iyi niyeti vardır diyebiliriz.Ancak sizin olayınız da Üstad sayın C_OKYAY da belittiği üzere söz konusu arsa imarlı bir arsa ise bu arsanın sınırlarını bilmemek veya bilebilecek durumda olmamak günümüz koşullarında imkansız.Bu durum müvekkiliniz açsından subjektif iyi niyet koşullarının oluşmadığını göstermektedir Ayrıca müvekkilinizin evinin ön tarfında yer varken yan arsaya taşacak şekilde kapı girişi merdiveni yapması TMK 725/2 de ifade edilen durum ve koşulların da müvekkiliniz açısından haklı olmadığını göstermektedir.
Old 17-10-2012, 12:30   #6
av_sinems

 
Varsayılan

önceki malik tarafından hiç bir şekilde kaldırılması için ihbarda bulunulmamış,müvekkil 1979 yılında evini yaprken tamamen babasının gösterdiği şekilde binasını yapmış,eğer müvekkilin giriş merdivenleri kaldırılırsa binanın bütünlüğü bozulacak ön taraftan tekrardan kapı açılması gerekecektir.Bu da sanırım çok aşırı bir zarar doğuracaktır.tapu kayıtlarını incelediğimizde 1994 yılında müvekkil adına kadastro çalışmaları yapıldığında tescil edildiğini görüyoruz.ancak müvekkilin babasının gösterdiği yer yan taraftaki arsaya geçirilmiş.Müvekkil hiç bir şekilde bu durumdan haberdar olmadığı gibi 94 den beri de o babasının gösterdiği alanı kullanmaktadır.
Old 17-10-2012, 13:08   #7
akrd61

 
Varsayılan

Bu konuya ilişkin birde yargıtay kararı yayınlıyorum.Umarım yardımcı olur...İyi çalışmalar.

YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2006/98
K: 2006/2177
T: 02.03.2006
  • TAŞKIN İNŞAAT
  • TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI
İçtihat Özeti : Taşkın yapının korunması için, taşan yapının tamamlayıcı parça niteliğinde olması gerekir. Medeni Kanunun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul, yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır, iyiniyet, aynı kanunun 3. maddesine göre belirlenen sübjektif iyiniyettir.
Diğer koşul ise, durum ve koşulların haklı göstermesidir. Bunlar imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması gibi hususlardır. Bu koşulların varlığı halinde, taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmının mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir.
Bu durumda mahkemece, dosya içerisinde belirlenen olgular ile açıklanan ilkeler birlikte değerlendirilerek, bir karar verilmesi gerekir.
(818 s. BK m. 42)
(4721 s. MK m. 3, 4, 684, 718, 722, 723, 724, 725)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 3278 parsel sayılı taşınmaza davalının taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesi ile binanın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaza müdahalesi olmadığını, binayı yapmadan ölçüm yaptığını belirtip davanın reddini ve taşan kısım varsa bedeli karşılığında adına tesciline karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiği, davacının binanın yapımına itiraz ettiği belirlenemediğinden davalının iyi niyetli olduğu, taşkın bölümün davalı adına temliken tescili gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla tetkik hakiminin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine, savunma yoluyla ileri sürülen temliken tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının paydaşı bulunduğu 3278 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından inşa edilen yapının tecavüzlü bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu Medeni Kanunun 722, 723, 724. maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş bu nedenle 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre "Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur."
Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle Medeni Kanunun 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen "üst toprağa bağlıdır" kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz'ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur.
Medeni Kanunun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasa korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyiniyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağından iyiniyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir. Kural olarak iyini-yetin ispatı 14.02.1951 tarih 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşkın yapı malikine ait ise de iyiniyet sav ve savunması defi olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulmalıdır.
Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup da zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. (Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır.
Bu iki koşulun varlığı halinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek açacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tescil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarıda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğinin de bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur. Her davada hakim muhik tazminat (uygun bedel) olarak salt temlik edilecek arsanın bedelini değil, gerektiğinde taşınmazının bir kısmını terk etmek zorunda kalan malikin özverisini düşünerek uzman bilirkişiden dava tarihine göre devredilen arsa bedeli yanında, geride kalan kısmın uğradığı değer kaybı varsa taşınmaz malikinin öteki zararları gibi konularda da rapor almak suretiyle Medeni Kanunun 4, Borçlar Kanunu'nun 42. maddeleri uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi de önleyecek biçimde en uygun bedeli tayin ve takdir etmeli, bu bedel karşılığında tecavüzün şekline, taşkın yapının ve taşınmazların niteliğine göre, taşılan yerin mülkiyetinin devrine veya üzerinde irtifak hakkı kurulmasına karar vermelidir.
Öte yandan taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekte, iktisadi bir bütün oluşturmaktadır. Olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlar.
Somut olaya gelince; davalının taşkın yapılaşmasında iyi niyetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Öte yandan taşkın yapının saptanan değerinin önemsenebilir bir ekonomik değer ifade ettiği de söylenemez. Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davalı yararına tescil koşullarının oluşmadığı, davalı fiilinin haklı ve geçerli bir neden olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Old 18-10-2012, 14:35   #8
av_sinems

 
Varsayılan

peki görevli mahkeme konusunda yardımcı olabilirmisiniz? bir arkadaş sulh hukuk diyor ancak ben asliye hukuk olarak düşünüyorum
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İmar Mevzuatına aykırı yapı sebebiyle tapu iptal ve tescil davası Av.Y.Gülekli Meslektaşların Soruları 3 12-09-2014 10:07
Taşkın Yapı avtonyukuk Meslektaşların Soruları 4 04-10-2012 10:00
köyde yapılan ruhsatsız yapı- mk 724 temliken tescil harkan Meslektaşların Soruları 0 21-10-2011 19:36
yapı sahipleri kimlerdir?Yapı sahiplerinin inşaat bitmeden değişmesi- yapı saibi vekilinin gerçekte müteahhidin elemanı olup olmadığının tespiti av.zahide kadıoğlu Meslektaşların Soruları 0 11-08-2011 14:29
Haksız İnşaat-Taşkın İnşaat ve yapı sahibinin arsanın mülkiyetini talep edebilmesi hk erergin Meslektaşların Soruları 8 24-05-2009 01:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05509496 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.