Çocuğa cinsel istismar ve devletin ihmali

Değerli Kahdem forumu üye ve avukatlara selamlar
2011 yılında iki çocuğumuza birden aynı kişi tarafından gerçekleştirilen cinsel istismarın hukuki mücadelesini günümüze kadar sürdürüyoruz. Yıllardan süren mücadelemizde maddi manevi ve psikolojik olarak bitmiş durumdayız. Bir çok adres değişikliği ve iş kayıpları yaşadık. Çocuklarımızda psikolojileri olaylar nedeniyle atk raporlarıyla bozulmuş oldukları tespit edilmesine rağmen mahkememiz karşı tarafın davaya tabiri caizse bol bol şüphe pompalamasıyla sürüp gitmekte.
Sorumuz şu ki olay emniyete intikal ettiğinden itibaren emniyette eksik ifade alma, savcılıkta eksik iddianame, mahkemeye psikolog gelmemesi, kamera gelmemesi, avukatın geç atanması, ağır cezada değişmesi,maddi durumumuzun kötü olmasına rağmen devletten destek göremememiz,çocuklarımızın psikolojilerinin bozulmasına ve okullarını yarım bırakmak zorunda kalmalarına rağmen tedavi konusunda devletten destek göremediğimiz, yıllardır karşı tarafın baskılarına maruz kaldığımızı mahkemelerde belirtmemize rağmen bu konuda bişey yapılmamasına, yıllardır süren yargılama, baskılar ve belirsizliğin bizi dahada mağdur ettiğine istinaden içişleri bakanlığı, milli eğitim bakanlığı, sağlık bakanlığı, aile bakanlığı(sosyal politikaları bilerek yazmadım) adalet bakanlığını görevlerini yerine getirmedikleri için AİHM e şikayet etmeyi düşünüyoruz. Sizlerce bu düşüncemizde devam etmelimiyiz? Yada Ağır ceza ve yargıtay sürecini gözönüne alarak ülkemiz adalet sistemine güvenmeye devsmmı etmeliyiz?
İnanın adaleti aramaktan pişman olmak noktasındayız
Değerli cevaplarınız ve sabrınız için sonsuz teşekkürler
Allah işlerinizi rast getirsin

Sn.Katılımcı,

İç hukuk yolları tükenmeden hem Anayasa Mahkemesine hem de Avrupa İnsan hakları mahkemesine başvurmak kural olarak mümkün değildir.

Etkin bir iç hukuk yolu yoksa veya bu yol işlemez haldeyse bu halde iç hukuk yolunu tüketme zorunluluğundan bahsedilemez.

Yargılamanın makul süreden fazla ve uzun sürmesi AİHS 6 madde bakımından adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir.

Dosyanızın özelliklerine göre diğer ihlal konuları da değerlendirilmek gerekir.

Kişisel önerim yasal sürecin sonucunun beklenmesi ve kararın kesinleşmesinden sonra koşullar mevcutsa gerekli başvuruları yapmanızdır.

Habibe hanım, değerli cevabınız ve yol gösteriminiz için teşekkürler.
Şöyle bir durum var ki biz Türk vatandaşı değiliz ama Türkiyede ikamet etmekteyiz ve ülkemizde Avrupa konseyine üye ülkelerden biri. Yinede Türkiyedeki iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemek zorunda mıyız?

İnternetten yaptığımız araştırmalarda AİHM başvuruları için özet olarak Habibe hanımın cevapları çıkmakta, yalnız 2012 yılında Türkiyenin aihm den aldığı tazminat cezalarını aihm e gitmeden çözmek adına Adalet bakanlığı tazminat daire başkanlığı adında bir kurum oluşturulmuş, ama bu kurumda kısa sürede binlerce başvuruya muhatap olmuş,etkili ve tatmin edici işlem yapamaz hale gelmiştir. Ve AİHM de bu kurum nedeniyle bazı başvuruları reddetmeye başlamıştır. Kurumun sitesinde açıklama olarak Komisyonun çalışmaya başlamasıyla birlikte vatandaşlarımızın bir an önce haklarına kavuşmaları ve yargılamalarının makul sürede sonuçlandırılmadığı veya mahkeme kararlarının geç ya da eksik icra edildiği veya icra edilmediği iddiasıyla AİHM’e yapılmış yaklaşık 4000 başvurunun tazminat ödenmek suretiyle AİHM gündeminden düşürülmesi amaçlanmaktadır. AİHM'de bekleyen dosya sayımızın 16.000 olduğu dikkate alındığında, oluşturulan Komisyonun bu dosyaların 1/4'üne bakacağı açıktır diye bir açıklama bulunmaktadır,
Sorumuza gelince
1.Kararın kesinleşmesinden sonra anayasa mahkemesi ve birde tazminat dairesine başkanlığınamı başvurmak gerek
2.Sıra olarak önce hangisine başvurmak gerekir
3.Bizim gibi durumda olanlar( türk vatandaşı olmayanların) ve uzun yıllar süren mahkeme nedeniyle mağdur olanlar için yinede iç hukuk yolları olarak belirtilen sırayı takip etmek mi gerekiyor?
Cinsel istismar konusunda Türkiyenin ne yazıkki yapması gereken çok şey varken ve Avrupadan bu günlerde aşırı tepki görürken insanlara biraz olsun yol gösterebilmesi açısından yazımı ve sorularımı affınıza sığınarak uzun tuttum.
Değerli cevap ve görüşleriniz için teşekkürler

Sn.Katılımcı,

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru iç hukuk yolları tükendikten ve karar kesinleştikten sonra yapılabilir.

Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvurusu yapılmadan veya başvuru reddedilmeden AİHM'e başvurulmaz.Aynı şekilde tazminat komisyonuna da.

AİHM 'ne başvurmak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak gerekmez.Vatandaş olsaydınız da aynı yasa yolları söz konusu olacaktı.Önemli olan şikayet edilen ülkenin sözleşmenin tarafı olması ve bireysel başvuru hakkını kabul etmesidir.

Bir avukattan destek almanız yararınıza olacaktır.

Habibe hanım, değerli cevaplarınız için teşekkürler.
Sorum şu ki bahsi geçen yargılamadaki makul süre ne kadardır? 3 yıl,5 yıl,10 yıl? Devletin bu süreleri kısaltması görevlerinden değilmidir? Zaten geç işleyen adalet sisteminin birde vatandaşlar AİHM ne gitmesinler diye üst üste yargı yolu eklemesi davaları kısaltmaya yarar mı? Bunun yerine ilk derece mahkemelerinin güçlendirilmesi daha mantıklı değilmi? İstisna olan karışık davalar haricindeki bunlara üst mahkemeler bakabilir, diğer basit ve özellikle çocukların hayatını etkileyecek olan davaların bir an önce bitirilmesi çocuk hakları evrensel bildirisine göre devletin görevi değilmidir?
Lafın kısası 5 yıldır süren davamızın ağır ceza, yargıtay, ve anayasa süreçleriyle en iyi ihtimalle en az 2 yıl daha sonlanmasını beklemek zorunda mıyız?
AİHM mahkemesine bu hak ihlallerinin ve mağduriyetlerin artarak devam ettiğini öne sürmemiz çözüm olur mu?
Değerli aydınlatıcı cevaplarınızı bekliyoruz.