Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Tanık Koruma Yasası-gerekçeli-Komisyon raporları ve birleşim tutanakları ışığında)

Yanıt
Old 16-07-2008, 20:03   #1
üye19576

 
Varsayılan Tanık Koruma Yasası-gerekçeli-Komisyon raporları ve birleşim tutanakları ışığında)




GİRİŞ
Gizli tanıklık gibi çok önemli tedbirlerin düzenlendiği ve 05 Temmuz 2008 tarihinde yürürlüğe giren Tanık Koruma Kanunun, her bir maddesi ile ilgili olarak ayrı ayrı, o maddenin TBMM gerekçesi, o madde ile ilgili TBMM Komisyon raporlarının ilgili bölümleri, Birleşim Tutanaklarında yer alan o madde ile ilgili konuşma, tartışma, önerge ve oylamalara ilişkin hususlar, bir araya getirilerek, yasanın her bir maddenin yasalaşırken yaşanan sürecin anlaşılmasının ve incelenmesinin kolay hale gelmesi amaçlanmıştır. Bir kitap şeklinde hazırladığım bu çalışmanın faydalı olması dileklerimle…

Önder ÖZLEM
GEREKÇELİ-TBMM KOMİSYON RAPORLARI- BİRLEŞİM TUTANAKLARI


IŞIĞINDA
TANIK KORUMA KANUNU

BİRİNCİ BÖLÜM:
AMAÇ, KAPSAM VE TANIMLAR






AMAÇ VE KAPSAM
Madde 1 - (1) Bu Kanunun amacı, ceza muhakemesinde tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 1- Madde ile; Kanunun amacı ve kapsamı düzenlenmiştir. Kanunun amacının, ceza muhakemesinde tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya malvarlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemek olduğu öngörülmüştür.
Bir tanığın, tanıklık görevini serbest ve özgür bir şekilde yerine getirmesine engel olmak için kendisi ya da yakınlarını yıldırmaya yönelik tehditler pek çok şekilde ortaya çıkabilir. Tedbirlerin istisnai niteliğinin yanı sıra Avrupa Konseyinin R(2005) 9 sayılı Tavsiye Kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere tanığa ya da yakınlarına yapılan baskıların somut gerçeklere dayanması gerekir. Gerçeklere dayanmayan ya da soyut tehditler tanığın korunması için yeterli bir sebep teşkil etmeyecektir.
Tasarı, ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenen her tanığı değil, sadece tanıklığından dolayı kendisi ve yakınlarının hayat, beden bütünlüğü veya malvarlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunacak tanık ve yakınlarını korumaktadır. Tehlikenin ağırlığı ve ciddiliği her somut olayın kapsam ve niteliğine göre, yetkili makam ve mercilerce değerlendirilecektir.
Uluslararası sözleşmeler ve Avrupa Birliği Konsey kararlarında, tanık koruma tedbirlerinin alınması bakımından tanıklara veya yakınlarına yönelen tehdidin ağır ve ciddi olması koşulu aranmamıştır. Ancak, bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin kanunlarında, tanık koruma tedbirlerinin alınması bakımından ek nitelik ve koşullar aranmıştır. Örneğin, Fransız Ceza Usul Kanununun 706-58 inci maddesinin birinci fıkrasında tanığa veya yakınlarına yönelen tehdidin ciddi olması şartı aranmış ve benzer şekilde Ispanya, Hollanda ve Portekiz kanunlarında da tehdidin ciddi olması öngörülmüştür. Bu nedenle, Tasarıda ülkemizin kendine özgü koşulları da göz önüne alınarak, tanık koruma tedbirlerinin alınması bakımından Kanun kapsamının daraltılmasına yönelik hükümlere yer verilmiştir.
Madde gerekçesinin yanında yasanın çıkarılış amaçlarını anlamak adına Genel Gerekçesinin de, konunun anlaşılır olması açısından faydalı olacağı değerlendirilerek aşağıda bu madde başlığı altında yer verilmiştir.
Genel Gerekçede; “Suç ve suçlulukla mücadelenin etkin yöntemlerinden birisi de yargılamanın her hangi bir aşamasında mutlak maddi hakikatin gerçekleştirilmesine yardımcı bir suje olarak tanıkların ve dolayısıyla bunların yakınlarının korunmasıdır. Klasik ceza yargılamasında olduğu gibi günümüz çağdaş ceza muhakemesi hukukunda da, tanıklık ve dolayısıyla tanık beyanı, ceza adalet sisteminde vazgeçilmez bir delil olma özelliğini halen korumaktadır. Bu nedenle, hangi hukuk sistemi benimsenirse benimsensin, ceza adalet sistemi tanıksız olarak işleyemez. Tanık, suçun işlenmesinden ve dolayısıyla soruşturma evresinden başlayarak kovuşturma evresinin sonuna kadar, başka bir anlatımla yargılamanın kesin hükümle sona ermesine kadar, her aşamada çok büyük öneme sahiptir.
Yargılamanın başarıyla ve hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlandırılarak, cezaî uyuşmazlığın çözümlenmesi, çoğu zaman tanıklarla kurulacak ilişkinin şekline bağlıdır. Suçsuzluk karinesi, silahların eşitliği, susma hakkı, kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamama ilkeleri, başka delillerle ispat imkanı bulunmayan durumlarda tanıklarla işbirliğini zorunlu kılmaktadır.
Tanıkların, yargılamanın her aşamasında doğruyu söylemeleri işin doğası gereği olup, aksine beyanda bulunmaları ise genellikle ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmiştir. Mahkemece delillerin değerlendirilmesi bakımından, tanıkların sayısının değil, verdikleri bilgilerin ve yaptıkları açıklamaların niteliğinin bir değeri vardır. Tanıklık, tanık açısından karşılıksız olarak yerine getirilmesi gereken bir kamu görevi olduğu gibi, verdiği bilgilerden dolayı bir zarara uğramasına karşı gerekli tedbirleri almak da devletin sorumluluğundadır ve devlet, tanık olarak dinlendikten sonra, sırf bu tanıklığı nedeniyle hayat veya beden bütünlüğü ile mal varlığı tehlikeye düşebilecek kişiyi suçlularla baş başa bırakmamalıdır.
Terör örgütleri ile, suç işlemek amacıyla kurulmuş diğer örgütlerin sahip oldukları güç ve kullandıkları yöntemler karşısında klasik ceza muhakemesi önlemleri yetersiz kaldığından, bu tür örgütlere karşı farklı yöntemlerin kullanılması zorunlu olmuştur. Bu türlü suç örgütlerinin adalet önüne çıkarılamaması karşısında, devletler, bu alanda gerekli iç yasal düzenlemelerin yanında, uluslararası alanda da yakın işbirliğine gitmektedir.
Tanık koruma tedbirleri, Ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmelerde de yer almıştır. Bu cümleden olarak, 30/1/2003 tarihli ve 4800 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”, 9/5/2002 tarihli ve 4755 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile Ilgili Ihtiyari Protokol”, 14/1/2004 tarihli ve 5065 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesi” ile Birleşmiş Milletler tarafından, eski Yugoslavya ve Ruanda’da işlenen suçlar için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemelerinin kuruluş statülerinde, tanık koruma hükümlerine yer verilmiştir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de tanıkların korunması konusunda 20 Nisan 2005 tarihli ve R( 2005) 9 sayılı tavsiye kararını almıştır. Yine konuyla ilgili olarak Avrupa Birliği Konseyinin 23/11/1995 ve 20/12/1996 tarihli iki kararı bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen uluslararası sözleşmeler ve bildirgeler bağlamında Avrupa ülkeleri mevzuatlarında da konuya ilişkin yasal düzenlemelere yer verilmiştir. Bu maksatla, Almanya ve Fransa gibi ülkeler konuyu ceza muhakemesi kanunlarında düzenlerken, Ispanya ve Portekiz gibi ülkeler ayrı tanık koruma kanunlarını yürürlüğe sokmuşlardır.
Öte yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinin dördüncü fıkrasında da tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemlerin kanunda düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Tasarı, haklarında tanık koruma tedbirleri alınması gereken kişiler, bu tedbir kararlarının hangi suçlarda alınacağı, tedbir çeşitleri, tedbir kararlarının hangi makam veya mercilerce alınacağı, bunların süresi, değiştirilmesi veya kaldırılması, tanık koruma kararlarının uygulanması, uluslararası işbirliği ve bu konuya ilişkin diğer usul hükümlerinin yasal bir düzenlemeye kavuşturulması amacıyla hazırlanmıştır.


B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde 1- Tasarının 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yenilenen Kanun Tasarısının yeni baştan ele alınıp sonuçlandırılması dile getirilmiş, ayrıca söz konusu Kanun Tasarısının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun birçok hükmünü işlevsiz kıldığı, yargılamanın açıklığı ve tanık dinlemede yüzyüzelik ilkesine aykırılık oluşturduğu, ayrıca gerek korunacak kişiler, gerekse suç ve ceza kategorileri bakımından kapsamın çok geniş olduğu; sadece terör suçları ve sınıraşan örgütlü suçlarla yetinilmek gerektiği görüşleri ileri sürülmüştür.

Parlamento hukukuna egemen “istimrar/süreklilik”, “yasama ekonomisi” ilkeleri, düzenleme alanında raporu temelden sarsacak yeni gelişmelerin yokluğu ve benzeri nedenlerle 22 nci Yasama Dönemi Adalet Komisyonu raporu ve metinlerinin aynen kabulünün daha yerinde olacağı, gerekmesi halinde Genel Kurulda önergeler yoluyla değişiklikler yapılabileceği görüşü ağırlık kazanmıştır.

BİRİNCİ KARŞI OY YAZISI:
Tanık Koruma Yasa Tasarısına aşağıdaki nedenlerden dolayı karşıyız. Karşı oy yazımızı arz ediyoruz.
Tanık Koruma Yasa Tasarısı, Ceza Muhakemeleri Kanununu büyük ölçüde işlevsiz kılan bir tasarıdır. Bu tasarıda yapılan düzenlemeyle Ceza Muhakemesi hukukunun temel ilkesi olan yüzyüzelik ilkesi ortadan kaldırılmaktadır. Bu ilkenin ortadan kaldırılması, savunmanın daraltılması sonucunu doğurmaktadır. Tanık Koruma Yasası kapsamına mağdur ve şikayetçilerin de alınması, kapsamın daha da genişletilmesini sağlamaktadır.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin belirttiği çerçeve içerisinde tanık korunmasının düzenlenmesi bir zorunluluktur. Kuşkusuz örgütlü suçlar açısından tanık koruması gerçeğin ortaya çıkması açısından gereklidir. Ancak bu kapsamı genişleterek yerinde olmayan bir takım mülahazalarla örgütlü olmayan suçların da tanık koruma kapsamına alınması, Ceza Muhakemesi Hukukumuzu önemli ölçüde otoriter hale getirdiği gibi, savunma hakkını da büyük ölçüde sınırlamaktadır.
Tanığın korunması kapsamında alınan koruma tedbirleri, koruma tedbirlerinin uygulanma biçimi, işin büyük ölçüde yönetmeliğe bırakılması, harcamaların örtülü ödenekten yapılması, ihale yasasının uygulanmaması gibi unsurlar nazara alındığında; tasarı büyük ölçüde ceza soruşturmasında ve kovuşturmasında açıklık, yüzyüzelik, silahların eşitliği vb. kuralları bertaraf eden otoriter bir düzeni ortaya getirmektedir. Bu düzenleme demokratik topluma ilişkin olamaz.
Kuşkusuz ki, terör ve örgütlü çete suçlarında tanık korunmasına ihtiyaç vardır. Ancak bu korumada sınırın genişletilmesi, yasanın yarardan çok zarar vereceği endişesi ortaya koymaktadır. Hukuk devleti ilkelerine aykırı bulduğumuz yasa tasarısına karşıyız.
İKİNCİ KARŞI OY YAZISI:
Tanık Koruma Yasa Tasarısına aşağıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı karşı çıkmaktayız. Bu bağlamda Karşı Oy Yazımızı, Komisyon Makamına arz ediyoruz.
Söz konusu yasa, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile büyük oranda aykırılıklar teşkil edip, Ceza Muhakemesi Hukukumuzun ve evrensel hukuk teamüllerinin yüzyüzelik gibi en temel ilkelerinden birini ortadan kaldırmaktadır. Bunun sonucunda, savunma olabildiğince daralmakta ve savunma hakkında ciddi haleller getirilmektedir. Kaldı ki, Tanık Koruma Yasası bünyesine mağdur ve şikayetçilerin alınması ile bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesi ile büyük oranda tezat teşkil etmektedir.
Kuşkusuz, Uluslararası hukuk ve Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin işaret ettiği çerçevede tanık korunmasının düzenlenmesi, hukukumuz açısından bir zorunluluk hali getirmektedir. Ne var ki, küresel güvenlik söylemi üzerinden bir çok demokratik liberal ülkenin ceza kanunlarında yapılan bu gibi değişikliklerle, temel hak ve özgürlükler ihlal edilmektedir. Temel Hak ve Özgürlükleri düzenleyen BM ve AK’nin ilgili sözleşmeleri ve AİHS gibi temel insan hakları belgeleri ile büyük uyumsuzluklar teşkil ederken ilgili ülkelerin ceza muhakemeleri hukukuna anti demokratik ve otoriter bir nitelik kazandırmaktadır. Bu son hukuki değişikliklerden doğan mağduriyetlerden dolayı, AİHM’e yapılan birçok başvuru bulunmaktadır.
Tanığın korunması kapsamında alınan koruma önlemleri, koruma önlemlerinin uygulanma biçimi, ayrıntıların ziyadesiyle çıkarılacak yönetmeliğe bırakılması ve harcamaların örtülü ödenekten yapılması gibi öğeler değerlendirildiğinde; isnat olunan bir suçun soruşturulması ve kovuşturulması durumunda, başta açıklık, yüzyüzelik ve silahların eşitliği ilkeleri olmak üzere birçok ilkeyi ihlal etmektedir. Anti-demokratik ve otoriter niteliği açık olan bu yasa tasarısı, demokratik hukuk devleti ile hiçbir suretle bağdaştırılamaz.
Son yıllarda bütün hukuki gelenekler ve düzenlemeleri ihlal etmek yoluyla dünyada gelişen küresel terör ile mücadele retoriğinden nemalanmak suretiyle benzer düzenlemeler yapmaya kalkışmak, ne ülkemizdeki durumla söz konusu durum arasında herhangi bir mütekabiliyet olmamasından ne de içinde bulunduğumuz demokratizasyon süreci ile uyumlu olmamasından dolayı karşı çıkmaktayız. Yasanın, anti demokratik ve otoriter özellikleri göz önüne alındığında yarardan çok zarar getireceği aşikardır. Temel Hak ve Özgürlükler, İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü ilkelerine aykırı bulduğumuz için Tanık Koruma Yasa Tasarısına karşıyız.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 1-
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TANIMLAR
Madde 2 - (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Tanık: Ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenen kişiyi, tanık sıfatıyla dinlenen suç mağdurlarını ve bu Kanunda belirtilen yakınlarını,
b) Kurul: Tanık Koruma Kurulunu,
c) Koruma birimi: İdarî yapısı, çalışma esas ve usulleri ilgili kolluk teşkilâtının bağlı olduğu bakanlıkça belirlenen ve bu Kanun kapsamında haklarında koruma tedbiri uygulanmasına karar verilecek kişilerle ilgili olarak, gerekli koruma tedbirlerini uygulayacak olan kolluk birimlerini,
ifade eder.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 2- Maddede, Kanunda geçen bazı terimlerin tanımlarına yer verilmiştir.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde 2- Tasarının 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 2- MADDE 2-
BAŞKAN – Bu madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri geliş sıralarına göre okutup aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısı ikinci maddesinin (a) bendinde “suç mağdurlarını” ibaresinden sonra gelmek üzere “kendisi dışındaki sanıklar hakkında beyanda bulunan sanıkları” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Rıdvan Yalçın
Ali Torlak
Ertuğrul Kumcuoğlu

Ordu
İstanbul
Aydın

Recep Taner

Mustafa Enöz

Aydın

Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “tanımlar başlığı” altında 2 nci maddesinin “koruma birimi” başlıklı “c” bendinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz. 28.11.2007

Hasip Kaplan
Ayla Akat Ata
Fatma Kurtulan

Şırnak
Batman
Van

Aysel Tuğluk
Sırrı Sakık
İbrahim Binici

Diyarbakır
Muş
Şanlıurfa


Bengi Yıldız



Batman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kurumla ilgili koruma birimi…
BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hemen göreceksiniz 2’nci maddede, “Koruma birimi” başlığı var (c) fıkrasında. Biz bunun madde taslağından çıkartılmasını talep ediyoruz.
Gerekçemiz şu: “İdari yapısı, çalışma esas ve usulleri ilgili kolluk teşkilâtının bağlı olduğu bakanlıkça belirlenen -yani, İçişleri Bakanlığı- ve bu Kanun kapsamında haklarında koruma tedbiri uygulanmasına karar verilecek kişilerle ilgili olarak, gerekli koruma tedbirlerini uygulayacak olan kolluk birimlerini, ifade eder.”
Bu koruma birimi… Şüphesiz, bir ülkede koruma kararı alındıktan sonra, devletin silahlı güçleri şehirlerde polis, kırsalda jandarmadır ve orada koruma birimleri kurulacak.
Şimdi, bu koruma birimlerinin koruma altına alınacağı tanık eğer jandarma veya polis olursa o birim onu nasıl koruyacak, onu öğrenmek istiyoruz. Yani, gerçekten, burada, ciddi bir mantık hatası yapıyoruz, hukuksal hata yapıyoruz. Bunun emsali var mıdır, yok mudur diye sorulursa, vardır. Bunun emsali, ombudsman kurumudur, hakem kurumudur, hakem yasasıdır. Hakem yasa taslağını Meclise sunmuşuz. Demişiz ki: “Ordu ve silahlı güçler hariç denetlenir.”
Ombudsman kurumu her ülkede farklı farklı isimler altında çalışıyor. İspanya’da “halkın avukatı” ismini alır. İspanya’da Savcı Baltazar Garzon -ki namı meşhur, uluslararası nam salmış bir yargıçtır- Gall çetelerinin İspanya’da işlediği cinayetleri, soygunları tek tek ortaya çıkarmış bir yargıç ve bu Gall çeteleri olayında bunu ortaya çıkardığı zaman Baltazar Garzon, onun suç faillerinin güvenlik güçlerinin içinden olduğunu tespit ediyor. Arkasından da, bunun üst korumalarının da üst düzeyde güvenlik görevlileri olduğunu tespit ediyor. Üst düzeyde güvenlik görevlileriyle ilgili soruşturma İçişleri Bakanına kadar uzanıyor. Orada, işte, Halkın Avukatı Kurumu, Hakemi Kurumu…Yani, Avusturya, Almanya, Fransa’daki ismi Halkın Hakemi Kurumudur. Böyle bir bağımsız bir insan hakları kurumunuz olmazsa, bu bağımsız kurumun dokunulmazlığı olmazsa, özel bütçesi olmazsa, aldığı kararlar ivedilikle uygulanmazsa, böyle bir denetim gücünüz olmazsa, hiçbir koruma birimi işlev göremez bu ülkede. Alırsınız, kadıyı kadıya şikâyet edersiniz. Alırsınız… Tanık koruma programına aldığınız kişi farz et ki karanlık bir olayı çözdü ve çözdüğü alanda güvenlik güçlerinin yer aldığı bir faaliyet. Örneğin, son çete olayları, Susurluk çetesi. Şimdi, burada, bu Susurluk çetesinin içinde mahkeme kararıyla hüküm giymiş birisi konusunda tanıklık yapanı da getirip aynı konumdaki bir kurula teslim ederseniz, bundan fayda sağlayamazsınız. Burada güvenlik de sağlayamazsınız.
Bu açıdan, bir yasa çıkarıldığı zaman, mutlaka bunun bir şekilde formüle edilmesi gerekiyor. Bunun formülesi, hukuk devletlerinde çok güzel bir örnekle, Avrupa Birliği müzakere süreciyle “Hakem Kurulu”dur. Türkiye de bunun ismini “Hakem Kurulu” olarak uygun görmüştür, ombudsman olayını. Bu ombudsman olayını Meclise getiren tasarıyı bu kurulun güvencesi altında… Evet, onlar oluştursun koruma birimlerini. O zaman herkes, hangi alanda olursa olsun, korkusuzca tanıklık yapma imkânını bulacaktır. Yani, bizim burada söylemek istediğimiz budur. Ciğeri kediye teslim ederseniz sonucuna da katlanırsınız, bu böyledir.
Daha sonraki konuşmalarımda filmlerden de bahsedeceğiz, “Silici” filminden de bahsedeceğiz. Ancak, süremiz burada doldu. Ben bu konuda buna dikkat çekmek istedim, bütün grupların da bu konuda hassasiyet göstereceğine inanıyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısı ikinci maddesinin (a) bendine “suç mağdurlarını” ibaresinden sonra gelmek üzere “kendisi dışındaki sanıklar hakkında beyanda bulunan sanıkları” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutayım mı?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarıda aynı davada yargılanan, ancak diğer sanıklar ve suçlar bakımından tanık pozisyonunda olanlar kapsam dışında tutularak hata yapılmıştır. Düzeltilmesi ile ilavesini teklif ediyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.





İKİNCİ BÖLÜM:

TANIK KORUMA TEDBİRİ ALINMASI GEREKEN SUÇLAR, TANIK KORUMA TEDBİRİ KAPSAMINA ALINACAK KİŞİLER VE TANIK KORUMA TEDBİRLERİ




TANIK KORUMA TEDBİRİ ALINMASI GEREKEN SUÇLAR
Madde 3 - (1) Bu Kanun hükümleri, aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve ceza hükmü içeren özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar.
b) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 3- Maddede, tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar belirtilmiştir.
Karşılaştırmalı hukukta ve uluslararası sözleşmelerde tanık koruma tedbiri uygulanması gereken suçlar bakımından benzer nitelikte sınırlamalar öngörülmüştür. Örneğin, Ülkemizin de taraf olduğu Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 24 üncü maddesinde, tanık koruma kapsamına alınabilecek kişiler belirlendikten sonra 2 nci maddesinin (b) bendinde de tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar bakımından dört yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ağır suç olarak düzenlenmiştir. Öte yandan, Fransız Ceza Usul Kanununun 706-58 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, aşağı sınırı beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlarda, sorgu hâkimi, tanığın beyanının kimliği gizlenerek alınmasına karar verebilir. Amerikan Ceza Usul Kanuna göre tanık koruma programı organize veya ciddi suçlarda uygulanmaktadır. (224 üncü Bölüm, Madde 3521). 11/12/2001 tarihli Alman Tanık Koruma Uyum Kanununda da tanık koruma hükümlerinin organize veya ciddi suçlarda uygulanması hüküm altına alınmıştır.
Uygulamada, tanık koruma tedbiri alınmasını gerektiren suçlar bakımından genellikle örgütlü suçlar bu uygulama kapsamına alındığı hâlde, Tasarının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü ile kapsam sadece örgütlü suçlara münhasır kılınmayarak daha da genişletilmiştir.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde 3- Tasarının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde geçen "üst haddi" ibaresi kanun tekniğine uyum sağlanması amacıyla “üst sınırı” olarak Alt Komisyonca değiştirilmiştir. Komisyonumuz, Tasarının etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve bu bağlamda kapsamının daraltılması gerektiği düşüncesiyle söz konusu bentte geçen ve Alt Komisyonca değiştirilen “üst sınırı” ibaresi "alt sınırı" olarak değiştirilmiş, (b) bendinde geçen Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan fakat terör örgütü kapsamına girmeyen örgütlerin de, tanık veya yakınları bakımından tehlikelilik durumu dikkate alınarak "alt sınırı dört yıl" ibaresi "alt sınırı iki yıl" olarak Komisyonumuzca değiştirilmiştir. Alt Komisyonca, Tasarının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklikle, terör örgütlerinin tehlikelilik durumu nazara alınarak, bu örgütlerin faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçların tanık veya yakınları hakkında her zaman kanunda belirtildiği şekilde bir tehdit bulunabileceği düşünüldüğünden, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda tanık koruma programı açısından alt sınır kaldırılmıştır. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM

MADDE 3-
Tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar
MADDE 3-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısı üçüncü maddesinin a bendindeki “alt sınırı” ibaresinden sonraki ibarenin “5 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın Ali Torlak Ertuğrul Kumcuoğlu
Ordu İstanbul Aydın
Recep Taner Oktay Vural Mustafa Enöz
Aydın İzmir Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “..Tanık Koruma tedbiri alınması gereken suçlar..” başlığı altında 3 ncü maddesinin “b” fıkrasının “… kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan, suç organizasyonlarının, çetelerin, ihaleye fesat karıştıranların, devleti bir milyon YTL. üzerinde zarara uğratanların, örgütlerin alt sınırı dört yıl veya daha fazla olan hapis cezası gerektiren suçlar ile bu çerçevede işlenen suçlar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 28.11.2207

Hasip Kaplan
Fatma Kurtulan
Bengi Yıldız


Şırnak
Van
Batman


Aysel Tuğluk
İbrahim Binici
Ayla Akat Ata


Diyarbakır
Şanlıurfa
Batman



Sırrı Sakık




Muş



Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

34 S. Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “Tanık Koruma Tedbiri alınması gereken suçlar” başlıklı 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Hakkı Suha Okay
Ali Rıza Öztürk
İsa Gök

Ankara
Mersin
Mersin


Ali İhsan Köktürk
Vahap Seçer


Zonguldak
Mersin
“Tanık Koruma tedbiri alınması gereken suçlar
Madde 3.- Bu Kanun hükümleri, aşağıda yazılı suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) 12.04.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde yazılı suçlar,
b) Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 4 üncü maddesinde yazılı suçlar,
c) Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün yönetim ve denetimini ele geçirmek, kamu hizmetlerinde, basın ve yayın kuruluşları üzerinde, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek, ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın azalmasını ve darlığını, fiyatların düşmesini ve artmasını temin etmek, kendilerine veya başkalarına haksız çıkar sağlamak, seçimlerde oy elde etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla tehdit, baskıcı, cebir veya şiddet uygulamak suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suç işlemek için örgüt kurmak, bu örgüte üye olmak ve örgütü yönetmek suçu.
d) Yukarıda fıkralarda belirtilen suçlarda asgari ceza haddi 4 yıl ve üzeri ceza içeren suçlarda uygulanır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay; buyurun.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tanık koruma tedbiriyle ilgili yasanın 3’üncü maddesinin değişikliğiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge, aslında, yasanın amacına ve kamu yararına uygun bir değişiklik önerisidir.
Değerli arkadaşlarım, 3’üncü madde diyor ki: “Bu kanun hükümleri aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.” Sayın Bakan da biraz evvel yapmış olduğu açıklamada hangi suçlar için uygulanacağını “açıkça belirtilmiştir” dediler. Oysa, 3’üncü maddenin (a) ve (b) bentlerine baktığınızda hiçbir suç tanımı yok, sadece ceza süreleri var, on yıl ve iki yıl. Açıkçası, yapılmak istenen şu: Suçun tanımından cezaya değil, ceza miktarından suça ulaşılıyor. Oysa, yasama sistematiğinde böyle bir şey yoktur. Suç vardır, suçun cezası vardır. Bu, sistematiğe aykırı olarak, tanımlanmayan bir suçun, ceza miktarına göre suç icat edilmesidir. Bu hâliyle bu yasa niçin geldi diye bakarsanız, temel amacı bu yasanın, sınır aşan suçlar, örgütlü suçlar, terörle ilintili suçlar, insan kaçakçılığı, çocuk pornografisi, çocuklar üzerine işlenen suçlar, kara paranın aklanmasıyla ilgili suçlar, fakat bu suçların tanımı kısmen yasanın genel gerekçesinde var ama yasanın tanımı içerisinde ceza miktarına göre olası suç icat ediliyor ama bu yasada çok daha tehlikeli bir şey var. Özellikle (a) bendi, diyor ki: “Müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezası.” Sıradan, adi bir suçta dahi bu tanık koruma yasası uygulanabilir. Yani, adam öldürmek, adam öldürmeye teşebbüs ve o hâle gelir ki, biraz evvel Sayın Akgün geneli üzerinde konuşmasında şunu söyledi: “İki tanıkla ipe götürülür” dedi veyahut da “karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar.” dedi. Aslında, her iki anlamda da bu ifadeler kullanılabilir. O hâle gelir ki, iki tanıkla, vakıa yasanın içerisinde o tanık beyanlarının da yan delillerle güçlendirilmesi gereği ifade edilmekle birlikte bir anda yargı marifetiyle yargısız infazda bulur. Yargı marifetiyle yargısız infazda bulur. Yargı eliyle faili meçhuller yaratırız. Bilinmeyen, tanınmayan, kimsenin ismini bilmediği kimi tanıklar, çıkar “Bu konuya şöyle tanığım.” der, olası bir başka yan delille de, birlikte, bir anda haksız yere birilerinin mahkûmiyeti için yol açarız. Savunma kısıtlanmıştır zaten. Oysa, ne diyor Bahri Savcı: “Hukukun ekseni de merceği de insandır.” diyor. Ve Uğur Mumcu’nun çok güzel bir sözü var: “Bir kişiye yapılan haksızlık tüm insanlığa, topluma karşı yapılmış haksızlıktır.” Böylesine “Ya, birkaç istisna olur. Bunlar elden kaçar, gözden kaçar, ama bütünü iyidir…” Hayır, bir kişiye dahi haksızlık yapılmasına bu Meclisin izin vermemesi lazım.
O nedenle, biz, bu önergemizin desteklenmesini talep etmekteyiz. Niçin? Şimdi, Sayın Bakan biraz evvel soru-cevap bölümünde “Tanık hemen yararlanmayacak ki.” dedi. Oysa, bu bölümde, 6’ncı maddede: Tanığın, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde kolluk güçleri tarafından dahi koruma tedbiri alınabileceğini, sonradan savcıya bilgi verilip onay alınabileceği söyleniyor. Yani, böylesine önemli bir yasada, böylesine önemli bir yasanın militarist bir anlayışla bu Parlamentodan geçmesini, açıkçası şahsım adına da Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına da içime sindiremiyorum.
Bu nedenle, bu yasa değişikliğini, yasadaki bu değişiklik önergemizin kabulünü bekliyorum yüce Meclisten.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Okay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34. Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanun Tasarısının “..Tanık Koruma tedbiri alınması gereken suçlar..” başlığı altında 3 ncü maddesinin “b” fıkrasının; “…kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan, suç organizasyonlarının, çetelerin, ihaleye fesat karıştıranların, devleti bir milyon YTL. üzerinde zarara uğratanların, örgütlerin alt sınırı dört yıl veya daha fazla olan hapis cezası gerektiren suçlar ile bu çerçevede işlenen suçlar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 28.11.2007
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; bu konuda üç tane önerge var. 3’üncü maddenin (a) ve (b) fıkralarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. (b) fıkrasıyla ilgili muhalefetin sunduğu, Hükûmetin de önceki taslağında olan dört yıl sınırının getirilmesi. Bir önergede beş yıl sınırı var. Doğrusunu isterseniz, onu daha sonra ben de fark ettim. Biliyorsunuz, CMK hükümlerine göre Türkiye’de istinaf mahkemeleri yakında yürürlüğe girecek ve orada beş yıl sınırı esas alınıyor. Beş yıl sınırı esas alındığı için burada bir mutabakatı gerçekleştirelim ki, Yargıtayımızı, adliyemizi, yargımızı bu yükten kurtaralım. Burada bir kere bir mutabakat sağlayalım, dört değil de beş yıl olsun. Yani, Hükûmetin teklifi dörttü… Yani, bu konuda uzlaşalım. Uzlaşmazsak yargıya haksızlık, adalete haksızlık etmiş oluruz. Bu, bir. Ama, buna rağmen iktidar “Çoğunluğum ben, bildiğimi okurum.” diyorsa da bir diyeceğimiz yoktur, onları da vicdanlarıyla baş başa bırakırız.
Diğer noktaya gelince, birinci (a) fıkrasına… On yıl ve üstü… Evet, bütün suçları kapsıyor. Şimdi, bizim sorunumuz şurada: Avrupa Birliği uyum yasalarına göre biz tanık koruma programına alacağız, ama, bu tanık koruma programında silah kaçakçılığı, terör, çocuk ve kadın ticareti, adam kaçırma gibi örgütlü ve sınır aşan suçlarda, ki, kara para ve bunun, IMF’nin son yaptığı araştırmaya göre dünyadaki toplam miktarı 700 milyar ile 1 trilyon dolar arasında dolaşıyor, bu rakam kara paranın… Şimdi, bu kara parayla uğraşan organizasyonların, çetelerin, Türk Ceza Kanunu’ndaki ceza müeyyidesi on yılın altında, on yılın altında.
Şimdi, ihaleye fesat karıştıranlar on yılın altında; sağlıkta, reçetede, ilaçta soygun yapanlar, cebe indirenler on yılın altında; enerji piyasalarını dolandıranlar, görevi kötüye kullananlar on yılın altında; devlete zarar verenler on yılın altında; devletin hazinesini soyanların cezasının müeyyidesi on yılın altında. Sormak gerekiyor: Kimi koruyoruz on yıl ile? Adi suçlar, organize suçların hepsinin baremi, limiti on yılın altındadır. Burada, demek ki, bu suçlar korunuyor. İşte, tanık koruma bu suçlar için gereklidir. Biz ısrarla diyoruz, sizler, çocuk kaçırma ve pornosuna karışan çetelerin tanık korumayla aklanmasını, ortaya çıkarılmasını istemez misiniz? Gerçekten, devleti 1 milyon YTL üzerinde ekonomik zarara uğratan… Bir limit koyuyoruz, 1 milyon YTL üzerinde. Yani, bilmem, Sağlık Bakanlığı bünyesinde mahkemeye intikal eden olaylarda gördük, devletin hazinesinden sahte ilaç alımları var, 1 milyon YTL’nin üstünde. Yani bunların içinde bir tanık çıkıp o suç kapsamında bunu aydınlatırsa, bunu koruma altına almak gerekmiyor mu?
Biraz önceki konuşmamda ifade ettim, TÜBİTAK’ta, ASELSAN’da, özel kriptolarda ve güvenlikte çalışan görevlilerle ilgili görevin kötüye kullanılmasıyla ilgili suçlar da on yılın altında. Peki, bunlarla ilgili olarak da bir tanık çıkıp o kurumların içinde bu vatan evlatlarının niye intihar ettiğini, niye trafik kazasında öldüğünü, niye Isparta uçağında 6 bilim adamının çıktığını harbi harbi söylerse, dünyadaki bütün organize çetelerin bütün maddi güç ve kaynakları karşısında bu yasa onu korursa adaletli olmaz mı? Ee o zaman doğrusunu yapalım. Yani doğrusunu yapmak için akıl, vicdan, mantık yeterlidir. Burada bu “on yıl sınırı” konusunu, evet bu israfı önlemek için doğru. Ama belli suç tiplerinde (b) fıkrasına bir hüküm konarak bunu aşabiliriz. Bunu aştığımız zaman, Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçek bir hukuk devleti olur. O zaman çocuk pornosuyla, bilişim suçlarıyla fikrî mülkiyet haklarıyla, sınai haklarıyla, uluslararası sınırları aşan suçlarla, hepsiyle bu ülkede mücadele etme imkânını elde edersiniz. Doğrusu budur. Ama, bize de bulaşır ihale mihale, işte para mara işleri, bizim çevremizde de insanlar zarar görür mantığıyla bakarsak, bu, çok tehlikeli bir mantıktır…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - …bu, çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Mutlak surette bu suç kapsamına, (b) fıkrasında –ki, biz dört yıl önermiştik, beş yıl istinaf mahkemeleri açısından ama- bu özellikli suçların alınması gerektiğini düşünüyoruz. Hem terörle mücadele hem organize suçlarla mücadele hem kara parayla mücadele hem yolsuzlukla mücadele; gelin, hepsini birlikte yapalım, teke indirerek, yanlış yaparak değil; bu ülkede gerçekten başarılı bir uygulama görmesi gerekiyorsa, isteniyorsa bu Tanık Koruma Yasası’ndaki teklifimizin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.
Bu duygularla selamlıyorum hepinizi. Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısı üçüncü maddesinin (a) bendindeki “alt sınırı” ibaresinden sonraki ibarenin “5 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kanun tasarısı, esas itibarıyla, aslında, bugüne kadar getirilen, özellikle AB uyum yasaları çerçevesinde getirilen kanun tasarıları içinde farklı bir mahiyet arz ediyor. Bundan önceki kanun tasarılarının çoğu, özellikle suçluyu koruyan ve güvenlik kuvvetlerinin elini kolunu bağlayan hükümler iken…
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Oktay Bey, bir tane örnek ver?
OKTAY VURAL (Devamla) -…bugün geldiğimiz bu noktada, özellikle mağduru korumak ve suç işleyenlerle ilgili tedbirler karşısında tanığı korumak amacıyla getirilen bir tedbir. Geneli itibarıyla olumlu.
Yalnız, bu kanun tasarısının 3’üncü maddesiyle birlikte getirilen tedbirlerde Hükûmetin ilk getirdiği teklifte üst had on yıldı, daha sonra, Komisyon, bunu, alt haddi, alt sınırı on yıl olarak değiştirdi.
Şimdi, tabii, bunun objektif olarak neden değiştirildiği konusunda herhangi bir husus yok. Yani, birden bire üst had yerine alt had getiriliyor. Bununla ne amaçlanmıştır? Yani, bununla kanun koyucunun amacı nedir? Niye getirdi, niye değiştirdiniz? Hangi suçları kapsam dışına alıyorsunuz, hangi suçları kapsam içine alıyorsunuz? Hükûmet ile Komisyon bu konuda hangi konularda anlaşamadı? Bizim arzu ettiğimiz hususlar budur. Yoksa, “alt sınırı on yıl”, “üst sınırı on yıl” dediğiniz zaman, burada kanun koyucunun amacının ne olduğunu bilmiyoruz.
Şimdi, böyle bakıldığı zaman, bu durumda, bu genel gerekçede yolsuzluk, çocuk fahişeliği, pornografi gibi suçlarla mücadele edilmesi gerekçe edilmesine rağmen, Türk Ceza Kanunu’nda yapılan bu değişikle, mesela göçmen kaçakçılığı bunun kapsamı dışına çıkartılmış. Niye? Yani, Hükûmet bunu getiriyor da iktidar partisi bunu niye değiştirmek istedi, bunun arayışı içerisindeyiz. Yani, bizim, birtakım suçları kapsam içerisine alıp, kapsam dışına bırakmadaki siyasi amaç nedir, bunu arıyoruz. Neden yaptınız bunu? Mesela insan ticareti, organ ticareti; cinsel taciz, cinsel istismar, hileli iflas, irtikâp, rüşvet, çocuğun fuhuşa teşvik edilmesi gibi hususlar kapsam dışında bırakılmış. Bunları kapsam dışına bırakmamızın toplumsal açıdan anlamı nedir, niye bırakmak istiyoruz? Hükûmet bunları içine almıştı, ilk tasarıda büyük ölçüde vardı ama sonra bunlar kapsam dışına getirildi. O bakımdan, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, özellikle topluma karşı, bu tip değerlere karşı işlenen bu suçlarla mücadelede tanık korumanın önemli bir araç olduğunu da düşünüyoruz. Bu bakımdan, çocuğa karşı yapılmış, bireysel bile olsa, o çocuğun bir koruma alanı içerisine alınmaması, ona yönelik bir saldırı karşısında çocuğu korumasız bırakmamızın bu Meclisin amacı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Niye böyle bir amacı güdüyoruz? Korku vardır, şiddet vardır, söyleyemiyor. Devletin bir güvencesi olması gerekmektedir bence. Özellikle, bu konuda intihara yönlendirmeden tutun, atom enerjisiyle patlamaya sebep verme bile suçun kapsamı dışına, yani bu korumanın kapsamı dışına çıkmış.
Baktığımız zaman günümüzde, suç, önemli oranda artmış ve toplumda suçlular çoğalmış. Sadece organize olması önemli değil ama bireysel anlamda suç işlemeyle de mücadele etmemiz lazım. Bu kanun sadece ve sadece devlete karşı işlenen suçlarla ilgili değil, topluma karşı, bizim korumamız gereken değerlere karşı işlenen suçlara karşı da etkili olarak kullanılmalıdır. O bakımdan, bu alt sınır muhakkak düşürülmeli ya da tanımlanmalıdır. Özellikle, Alman ve Amerikan cezalarında ciddi suçlarla ilgili, ciddi olması esası, ciddi ve organize suç olma esası getirilmiş. Fransa da beş yıl gibi bir sınırlama getirmiş. Bu bakımdan, ben kanun koyucunun… Özellikle Hükûmet hangi suçlarda tanık koruma istiyor?
Değerli milletvekilleri, zannediyorum burada hepimiz bir göçmen ticaretini, bir insan ticaretini, bir çocuk istismarını, çocukları fuhuşa teşvik etme suçunu herhâlde mücadele edilmesi gereken suçlardan addetmemiz gerektiğini düşünüyoruz. O zaman, bunlar neden dışarıda bırakılıyor? Bunun sebebini anlamış değiliz. Biz bunları açıkçası oldukça önemli bir eksiklik olarak görüyoruz ve bu tanık koruma yasasını da sadece devlete karşı değil, topluma, insana karşı suç işleyenlere karşı, zayıf olan bireyi korumak amacıyla da getirilmesi gereken bir kanun tasarısı olarak düşündüğümüze göre, bu durumda bu bireyi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) - …yapacağı tanıklıkta bu suçu ifşa etmeyi sağlayabilecek bir korumadan mahrum bırakmak, siyasi amaç itibarıyla bizim kabul edebileceğimiz bir husus değildir. Gerek çocuk istismarı gerek fuhuş gerek insan ticareti, göçmen ticareti bu yönüyle getirilen düzenlemeyle bu suçların bir kısmının, önemli bir kısmının bu kapsam dışına çıkarılmış olmasının gerekçesini anlayabilmiş değiliz. Bu bakımdan alt sınırı beş yıl olarak değiştirmek suretiyle bu konuda, önemli ölçüde, bu suçların kapsam içerisine alınabileceğini düşünüyoruz. Bizim de amacımız, açıkçası, suç ve suçluyla mücadele konusunda bunun etkili bir araç olarak kullanılmasını da mümkün kılmaktadır.
Önergenin bu yönüyle kabul edileceğini umuyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.32

ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)



BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
34 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.

TANIK KORUMA TEDBİRİ KAPSAMINA ALINACAK KİŞİLER
Madde 4 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre haklarında tanık koruma tedbiri uygulanabilecek kişiler şunlardır:
a) Ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesine göre tanık olarak dinlenen suç mağdurları.
b) (a) bendi hükümlerine göre dinlenenlerin nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, ikinci derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlar ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler.
(2) Tanık koruma tedbirleri, birinci fıkrada sayılanların kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi bir tehlike içinde bulunması ve korunmalarının zorunlu olması halinde uygulanabilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 4- Maddede tanık koruma tedbiri kapsamına alınacak kişiler gösterilmiştir.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 24 üncü maddesinin birinci fıkrasında, her Taraf Devletin, ceza davalarında bu sözleşmede belirtilen suçlara ilişkin ifade veren tanıklara, gerektiğinde, akrabalarına ve onların yakınları olan diğer kişilere, yönelik olabilecek öç alma veya sindirmelere karşı etkin koruma sağlamak için imkânları dahilindeki gerekli önlemleri alması öngörülmektedir. Avrupa Birliği Konseyinin 23/11/1995 tarihli kararının A/4 üncü maddesinde, koruma kapsamına tanığın annesi, babası, çocukları ve diğer yakın akrabalarının da, eğer bu kişilerin baskıdan korunmaları için gerekli ise tanık koruma programına dahil edilebileceği belirtilmiştir.
Tasarıda, yukarıda belirtilen uluslararası sözleşme ve kararlar da dikkate alınarak bunlara paralel düzenlemelere yer verilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde, ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler ile Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesine göre tanık olarak dinlenen suç mağdurlarının Tasarı kapsamına alınacağı öngörülmüştür. Bu tedbirler her olayın mağduru hakkında değil, aynı zamanda olayın tanığı olan ve mahkeme tarafından dinlenen mağdurlar hakkında uygulanacaktır. Nitekim, Ülkemizin de taraf olduğu Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında da tanıklık yapmaları hâlinde suç mağdurlarının da koruma olanaklarından yararlanabileceği ifade edilmiştir.
(b) bendinde ise, haklarında tedbir uygulanacak olan tanığın yakınları sayılmıştır. Yakınların kapsamı, Ceza Muhakemesi Kanununun 45 inci maddesine göre belirlenmiştir. Bu madde hükmüne göre, tanık ile mağdurun, nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, ikinci derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlar ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler madde kapsamında değerlendirilecektir.
Maddede, ayrıca, tanık ve mağdur ile yakın ilişki içerisinde bulunan kişiler hakkında da koruma tedbirlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Tasarıda bu düzenleme getirilirken “yakın ilişki içerisinde bulunulan kişi” teriminin kapsam ve tanımı yapılmamıştır. Esasen, bu kişi, maddenin (b) bendinde sayılan kişilerin dışında ve tanığın, tanıklığını etkileyecek derecede yakın ilişki içinde bulunduğu bir kişi olacaktır. Örneğin, resmî olmayan birliktelikler, aynı evi paylaşma durumları, kişinin iş ortağı, yaşlı ve bakıma muhtaç bir kişinin yardımcısı veya uzun yıllar bir kişinin bakım ve gözetimini üstlenen bakıcısı yakın ilişki içerisinde bulunulan kişi terimi içerisinde değerlendirilebilecek hallerdir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, maddede sayılan kişiler hakkında koruma tedbirlerine hükmedilebilmesi için birinci maddede belirtildiği üzere, bu kişilerin beden bütünlüğü veya mal varlığının ağır ve ciddi bir tehlike içinde bulunması ve korunmalarının zorunlu olması şartı öngörülmektedir. Buna göre Tasarıda öngörülen koruma tedbirlerinin, maddede belirtilen herkese herhangi bir koşula bağlanmaksızın uygulanması söz konusu değildir. Bu tedbirlerin uygulanması için fıkrada belirtildiği şekilde ağır ve ciddi tehlike veya korunmalarının zorunlu olması gibi objektif şartların gerçekleşmesi gerekecektir. Bunun yanında, Tasarının 13 üncü maddesinde kurulması öngörülen Tanık Koruma Kurulu ile mahkemeler ve Cumhuriyet savcılıklarının takdir hakları bulunmaktadır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde 4- Tasarının 4 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 4- Tasarının 4’üncü maddesinin başlığını okutuyorum:
Tanık koruma tedbiri kapsamına alınacak kişiler
MADDE 4-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 4. maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Av. İsa Gök
Mersin
b) (a) bendi hükümlerine göre dinlenenlerin nişanlısı, eşi, kan hısımlığı veya kayın hısımlığından üst soy veya alt soyu ve evlatlık bağı bulunanlar

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 4 ncü maddesinin 1 nci fıkrasının “b” bendinin “dinlenenlerin, mağdur tanıkların tehlike altında olduğu saptanan ve olaydan etkilenen yakınları…” şeklinde değiştirilmesi, arz ve teklif ederiz. 28.11.2007

Hasip Kaplan
Aysel Tuğluk
Fatma Kurtulan

Şırnak
Diyarbakır
Van

Bengi Yıldız
Ayla Akat Ata
İbrahim Binici

Batman
Batman
Şanlıurfa


Sırrı Sakık



(Muş)

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşacağız efendim.
BAŞKAN – Sayın Ata, siz mi konuşacaksınız?
AYLA AKAT ATA (Batman) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; evet, yasada en çok tartışılan konulardan biri, yasanın kapsamına kimlerin alınacağı konusu. Esasında, işlenen suçlar, sınıraşan suçlar ve bunun mahiyeti, topluma verdiği zarar düşünüldüğünde, evet, bu yasanın kapsamından, yasada sınırları çizilen insanlar tabii ki yararlanabilmeli. Bizim tek kaygımız bu “yakınları” başlığı altında.
Ama sorun belki uygulanacak tedbirlerde. Ne tür tedbirler uygulanacak? Şimdi, uygulanacak tedbirlere bakıyoruz, alt ve üst sınır ayrımına girmeden. İşte, tanığın estetik cerrahi yöntemiyle yüzünün değiştirilmesi, fiziğinin değiştirilmesi, yurt dışında ve yurt içinde başka bir yerde ikamet ettirilmesi, cezaevindeyse özel bir cezaevine ya da başka bir cezaevine nakledilmesi, meşru savunma amacıyla silahlandırılması, adının, kimliğinin ve her türlü belgesinin değiştirilmesi, maddi yardım olanaklarının tanınması. Şimdi, bu kadar ayrıntılı bir koruma tedbiri uygulayacaksınız, ama bunu da yasanın sınırlarını çizdiği, sınırlarını belirttiği kapsamda uygulayacaksınız; işte; eşine, üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri yakınlarına vesaire.
Şimdi, eğer koruma tedbiri bu kadar kapsamlıysa ve biz bu kapsamı bu kadar genişlettiysek, öncelikle bunun maddi külfetinin altından nasıl kalkacağız? Ya da bu karar eğer kurullar aracılığıyla verilecekse, belli suçlar babında değerlendirdiğimizde -çok açık konuşalım- kurulların çok da bunu tartışma hakkı yoktur. Mesela, devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar babında, kurullar bunu çok da tartışmazlar; önlerine gelen vakada, sonuçta söz konusu olan devlet güvenliği aleyhine işlenen bir suçtur, çok da tartışma konusu yapmazlar. Bu durumda biz ne yapmış oluyoruz? Belki de yasanın çizdiği çerçeve itibarıyla kendi kurtuluşu bir başkası hakkında vermiş olduğu ifadeye bağlı olan insanlara, yakınlarına -az önce, hani- maddi yardımdan tutalım, yeni bir ikametgâha kadar varabilecek haklar tanıyoruz. Şu yakınlarının içerisine ev arkadaşı falan da giriyor. Şimdi bu yakınları… Onu nasıl belirleyeceğiz? O konuda da kolluk bir görev alıp acaba bu yakınlarını nasıl belirleyebiliriz, gidip takip edelim… İşte, hangi dereceye kadar kiminle neyi paylaşıyor, paylaştığı şeyler itibarıyla korunması gerekli midir, değil midir? Bunun sınırını nasıl belirleyeceğiz? Yasada, gerekçede verilen örnektir, işte, birlikte yaşadığı ev arkadaşı diye ama, bu sadece bir örnek. Bunun kapısı açık, kimlerin yararlanacağı hususunda kapısı açık. Herkesin yararlanabileceği bir husus söz konusu. Şimdi, bir de tartışmaya, eğer, sadece, işte devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar babında -az önce Sayın Bakana biz soru yönelttik- yani sorun, belki de en az devlet aleyhine işlenen suçlar, güvenlik aleyhine işlenen suçlar babında geçerli. Ya diğer suçlar? Oradakini biz… Orada koruma tedbiri altına alınan insanların, tanıkların bu tedbirden ne kadar yararlandığının… Bunun bir tanımı yok.
Mesela biz konuşmamızda da ifade ettik, namus cinayetleri. Benim, işte Diyarbakır’daki kadın platformu üyeleri aracılığıyla takip ettiğimiz bir dosyadır. İşte on dört yaşında -bir kadın diyemeyeceğim- bir kız çocuğunun gayriresmî bir ilişki dolayısıyla hamile kalan, çocuktan kurtulmak için de yüksek bir yerden atlayan, bu vesileyle hastaneye kaldırılan bir genç kızın… Oradaki kadın platformu temsilcileri tarafından bilgi verilmesi dolayısıyla hastaneye gittiğimizde karşımıza şey çıktı: Hastanede, işte, savcılığa intikal etti, savcı bey ifadesini alıyor çünkü adli vaka diye. Biz savcılığa gittik, genç kıza ulaşamıyoruz tabii. Nasıl ulaşabiliriz? “İşte şu karakolda. Onlara koruma tedbirleri uyguluyoruz, emin olun avukat hanım her türlü özen de gösterilecek, hiç merak etmeyin.” Şimdi, biz bir avukat olarak ulaşamadık bu genç kızımıza ama katili ulaştı, ertesi gün katil ulaştı. Yaşamını yitirdi bu genç kız. Ama bunun dışında, hani bu olayın da bir tanığı vardı, bu genç kızın yaşamını yitirme olayına da bir tanık vardı. O tanık ne kadar korundu? O da korunamadı, daha sonra tanıklıktan vazgeçmek durumunda kaldı. İlk ifadesinde, işte, vuranı da gördüğünü ifade etmişti ama sonra tanıklıktan vazgeçti çünkü kendi ailesindeki bireyler yaşam tehdidi altındaydılar.
O yüzden, şunun altını çizmek gerekiyor arkadaşlar: Sayın milletvekilleri, özenle değinelim. Belki de en az sorun yaşanacak olay devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar babındadır. Çünkü, bugüne kadar en çok özen gösterilen, en büyük itina gösterilen olay devlet aleyhine işlenen suçlar için oldu. Ya diğer suçlar? İşte, biz çocuk pornografisinden bahsediyoruz. Bu işin içinde eğitimciler var, bu işin içinde doktorlar var. Ya bu suçlar? Bu suçların tanıkları nasıl korunacak? Biraz da bunun için kafa yormak gerekiyor ve kanun kapsamında bu suçların sayılması gerekiyordu; sadece ceza miktarı itibarıyla değil, suçların sayılması gerekiyordu.
Tehdit altında olan yakınları tabii ki korunabilmelidir, ama bunun kapsamının bu kadar geniş tutulması, uygulanacak tedbirler düşünüldüğünde oldukça sakıncalıdır.
Başta da söyledik, bunun maliyeti nasıl karşılanacak? “Örtülü ödenek” diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ata, tamamlayınız konuşmanızı.
Buyurun.
AYLA AKAT ATA (Devamla) – Bu konudaki tartışmaları en son bütçe görüşmeleri sırasında yaptık, örtülü ödenekten yapılan ödemeler noktasında. O yüzden, daha özenle yaklaşılması gerektiğini düşünüyorduk ve önergemize bu çerçevede de desteğinizi bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 4. maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Av. İsa Gök
Mersin
b) (a) bendi hükümlerine göre dinlenenlerin nişanlısı, eşi, kan hısımlığı veya kayın hısımlığından üst soy veya alt soyu ve evlatlık bağı bulunanlar.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz Sayın Başkanım.
İzin verirseniz, kısa bir açıklama yapabilir miyim, niçin katılmadığımı ifade etmek için?
BAŞKAN – Buyurun.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Buradaki düzenleme, Ceza Usul Yasamızın 45’inci maddede tanıklıktan çekinmeyle ilgili düzenlemeyle paralellik sağlasın diye konulmuştur. Tanıklıktan kimler çekinebilir, Usul Yasamız, Ceza Muhakemesi Kanunu’muz bunları tek tek saymıştır. Onları, burada paralel bir düzenleme olması için aynen getirdik.
O bakımdan, burada, ne ilave edilebilecek bir şey olabilir ne çıkarılabilecek bir şey olabilir. Bizim mevzuatımızdaki paralelliği sağlamak için düzenlenmiş olan bir husustur.
Bu açıklamayı yapma ihtiyacını duydum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın Gök, buyurun efendim.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, CMK’da, bahsettiğiniz “Tanıklıktan çekinme” maddesinde, yakın ilişki içerisinde bulunanlar fıkrası yok.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Maddeyi okuyun. Ben göndereyim size bir okuyun.
İSA GÖK (Devamla) – Hayır, yani o, “Evlilik bağı kalmasa bile” var, onu biliyorum.
Efendim, ben, arz edeyim önce derdimi Genel Kurula.
Şimdi, 3’üncü maddenin kabulüyle, zaten, bu kanunu, o kadar geniş kabul ettik ki bu kanunu; adi suçlarda, terör suçlarında, örgütlü suçlarda, her şeyde kabul ettik, her şeyde. Hani, Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrasını 2004’te değiştirmiştiniz, ne oldu? Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalar üstün olacaktı. Hani, CMK’yı değiştirmiştiniz, çapraz sorgu gelmişti 2005’te, 201’inci madde. Ne oldu çapraz sorgu? Alkışlamıştık, bitti. Tüm suçları bu kanun kapsamına dâhil ettiniz, savunmanın belki de Hükûmetiniz döneminde en büyük kazanımı çapraz sorguyu geri aldınız. Ee tebrik ediyorum! Bir anlamı kalmadı! “Silahların eşitliği” nereye gitti? Bu kanunda, savcılık makamı, iddia makamı, soruşturma aşamasında doğrudan tanık koruma kanununu uygulayabiliyor, kolluğun da yetkisi var belli bir oranda. “Silahların eşitliği” nereye gitti? Ben avukatım, savunma yapacağım, neye göre yapacağım? Adını gizlediniz, X; kimliğini gizlediniz, bilmiyorum; yerini gizlediniz, yüzünü gizlediniz. Ben neye göre savunma yapacağım? Beyanları gizlediniz. Ee nerede kaldı temel hak ve özgürlükler? Savunma nerede kaldı? Demokrasi nerede kaldı? Böyle bir mantık olabilir mi! Bir mantık var, tanığı koruyacağız, tamam; bu önemli suçlarda örgütü çökerteceğiz, tamam; ama fayda ve zarar ikilemi nerede kaldı? Öbür taraftan, koca çamları devirdik, bir anlamı yok bunun, ciddi hatalar yapıldı. Aynı şekilde, bakın, 4’üncü madde, bu kanun, tüm dünyada tanıklık yapacak şahısların korunmasıyla alakalıdır. Biz, mağduru koyduk, CMK/236’ya yollama var. 236 nedir arkadaşlar? Mağdur müştekilerin dinlenmesi. Müşteki mağdur, bu da dâhil. Biz, şikâyet edeni, suç isnat edeni gizleyeceğiz. Müşteki nedir ya? Suç isnat eden. Ben, sanık Osman. Suç isnat eden kim? X, bilmiyorum, bilemeyeceğim, avukatım da bilemeyecek. Böyle bir yargılama var mı dünyada? Bu nasıl bir yargılama? Mağdurları dâhil ettiniz. Ha yetmiyor ki dünya uygulamasında mukayeseli hukukta böyle bir şey yok. “…nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından –bahsettiğiniz CMK uygulaması- …ikinci derece dâhil kayın hısımları, evlatlık bağı bulunanlar ve yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler.” Yakın ilişki. Yakın ilişkinin tarifi ne? Ne demek yakın ilişki?
Arkadaşlar, biz, burada, bir tanığın korunmasından bahsediyoruz, tanığın. Olay, deyin ki A ile B arasında gerçekleşti, C tanık. Mağdur müştekinin şikâyetçi olduğunu farz edin, kimliğinin ortaya çıktığını farz edin, kimliğinin. Hadi onu koruyalım, ama siz tanığın nişanlısını koruyorsunuz, tanığın on yıl önce boşandığı eski eşini koruyorsunuz, tanığın ilişkide olduğu şahısları koruyorsunuz. Avrupa’ya baktığınızda, yakın ilişki içerisine koyacağınız şahıslar çıkar. Çünkü kimi ülkelerin cumhurbaşkanları dahi evlilik dışı ilişki içerisinde çocuk sahibi oluyor. Böyle bir ilişkide, o cumhurbaşkanının eşini buraya koyabilirsiniz. Neden? Yakın bir ilişki. Ama bizim aile sistemimizde böyle bir şey de yok. Yakın ilişkinin anlatımı ne? Her şeyi dâhil ediyorsunuz buna ya! Bu kanunu ya uygulanamaz hâle getirmek istiyorsunuz ya da öyle bir hâle getireceksiniz ki, bizim yargılama sistemimizin tümünü değiştireceksiniz. O sebeple, önergemiz, “evlilik bağı kalmasa bile” kısmının değiştirilmesi.
CMK’daki tanıklıktan çekilme maddesi vardır, gayet iyi biliyorum, ama o maddenin uygulamasına da bakın arkadaşlar, eski eş tanıklıktan çekilebiliyor. Olaylar dâhilinde, bağlantısı var. Burada tanık, tanığın eski eşi. Bunlar farklı şeyler. Bir suç -yeni bir suç- ortaya çıkarılacak, suçun ortaya çıkarılmasında kullanılan tanığın yıllar önce boşandığı eşini dâhil ediyorsunuz. Bunun bir mantığı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gök, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
İSA GÖK (Devamla) – Üstelik de yine 4’üncü maddenin son fıkrasında, arkadaşlar, “Tanıkların kendilerinin veya yakınlarının beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi tehlikeye girerse…” Mal varlığı tehlikesini dâhil ediyorsunuz. Bunun sonu nereye varacak? Bu kanun dibi görünmeyen bir kuyu, hakikaten dibi görünmeyen bir kuyu. Buradan kanunu el kaldırıp geçirmekle olmuyor arkadaşlar; bunun yarın uygulamasını düşünün, kürsüyü düşünün, hâkimi düşünün, savcıyı, avukatı düşünün. Ve o ceza yargılamasını… Faruk Bal çok iyi bilir, ceza yargılaması sorumluluk ister. Bakanım da iyi bilir. Ya, birilerinin hapsi söz konusu. Bu kanun basit bir kanun değil.
Ben saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TANIK KORUMA TEDBİRLERİ
Madde 5 - (1) Bu Kanun kapsamında bulunanlar hakkında uygulanabilecek tanık koruma tedbirleri şunlardır:
a) Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi.
b) Duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi.
c) Tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi.
ç) Fizikî koruma sağlanması.
d) Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi:
1) Adlî sicil, askerlik, vergi, nüfus, sosyal güvenlik ve benzeri bilgi ve kayıtlarının değiştirilmesi ve düzenlenmesi.
2) Nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport, evlilik cüzdanı, diploma ve her türlü ruhsat gibi resmî belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi.
3) Taşınır ve taşınmaz mal varlığıyla ilgili haklarını kullanmasına yönelik işlemlerin yapılması.
e) Geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması.
f) Çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi.
g) Yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması.
ğ) Uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede yerleştirilmesinin sağlanması.
h) Fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi.
(2) Bu maddede yazılı olan tedbirlerden biri veya birkaçı aynı anda uygulanabilir. Bununla birlikte aynı sonuç daha hafif bir tedbir ile elde edilebiliyor ise bu durum da göz önünde tutulur.
(3) Bu madde hükümlerine göre uygulanacak koruma tedbirlerinin esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 5- Maddenin birinci fıkrasında, tanık koruma tedbiri kararı alınacak kişiler hakkında uygulanabilecek tanık koruma tedbirleri bentler hâlinde sayılmıştır.
Buna göre birinci fıkranın (a) bendinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesine paralel olarak tanığın kimlik ve adres bilgilerinin kaydedilerek gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi düzenlenmiştir.
(b) bendinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesine paralel olarak tanığın, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da duruşma mahallinde özel bir ortamda veya teknik araçlar yardımıyla görsel ve işitsel teknikler kullanılmak suretiyle ses veya görüntüsünün değiştirilerek dinlenmesine ilişkin tedbire yer verilmiştir.
(c) bendinde, tutukluluk veya hükümlülük hali devam ederken tanıklıkta bulunabilecek kişilerin can güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla; bu kişilerin durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi öngörülmüştür.
(ç) bendinde, koruma tedbirleri arasında en önemlilerinden birisi olarak sayılabilecek, tanığın fiziksel olarak can güvenliğinin sağlanmasına yönelik tedbire yer verilmiştir. Buna göre, 4 üncü madde kapsamındaki kişilere; tedbirin nitelik ve özelliklerine göre, örneğin, bu kapsamda çağrı üzerine fizikî koruma sağlanması, konutunda ve işyerinde nokta tesis etmek suretiyle korunması, yerleşim yeri mahallinde motorize ve yaya devriye görevlendirilmesi veya yakın koruma tahsisi tedbirlerinden biri veya bir kaçı aynı anda uygulanabilecektir.
(d) bendinde, hakkında koruma tedbiri uygulanacak olan kişiye koşulları oluştuğunda meşru savunma amacı ile silah ruhsatı verilebileceği öngörülmüştür.
(e) bendinde, hakkında koruma tedbiri uygulanacak olan kişinin; kimlik, adlî sicil, askerlik, vergi, nüfus, sosyal güvenlik, sürücü belgesi, pasaport, evlilik cüzdanı, diploma ve her türlü ruhsat belgelerinin değiştirilmesi ve düzenlenmesi ile taşınır ve taşınmaz malvarlığı ile ilgili hakların kullanılmasına yönelik tedbirler düzenlenmiştir. Bu tedbirlerin uygulanmasıyla kişinin geçmiş bağının gizlenmesi, mevcut tehlikenin bertaraf edilmesi ve kişiye tehditten uzak yeni bir hayat kazandırılması amaçlanmaktadır.
(f) bendinde, koruma altına alınması sebebiyle, mevcut sosyal ve ekonomik ortamından kopartılan kişinin kendi hayatını kazanır hale gelinceye kadar zaruri ve yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla geçici maddi yardım tedbiri düzenlenmiştir.
(g) bendinde, koruma altına alınan kişinin sürekli geçimini sağlayabileceği şekilde bir işe yerleştirilmesi veya var olan işinin tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla başka bir yere nakledilmesi, öğrenim görmekte iken koruma tedbiri uygulanan kişinin eğitim gördüğü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi düzenlenmiştir.
(ğ) bendi ile, kişinin, yurtiçinde başka bir yerleşim birimine nakledilerek burada güvenli ve tehditten uzak bir ortamda yaşamasının sağlanmasına ilişkin tedbire yer verilmiştir.
(h) bendi ile, kişinin yurtiçinde korunmasının imkansız olduğu durumlarda uluslararası anlaşmalar ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde geçici olarak başka bir ülkede yerleşim yerinin sağlanması tedbiri düzenlenmiştir.
(ı) bendi ile, deşifre olan ve önceki fıkralardaki koruma tedbirleri ile korunması mümkün görülmeyen kişiler açısından fizyolojik görünümünün değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesine yönelik tedbire yer verilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, koruma tedbirlerine karar verecek olan makam ve merciler tehlikenin niteliğine göre bu tedbirlerden birine veya birkaçına birlikte karar verebilecekler ancak, daha hafif bir tedbir ile sonuç elde edilebilecek ise, daha ağır bir tedbire başvurulamayacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, bu madde hükümlerine göre uygulanacak koruma tedbirlerinin esas ve usullerinin yönetmelikte gösterileceği hükme bağlanmıştır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde 5- Tasarının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının; (d) bendi; (g) bendinin başında geçen "Işe yerleştirilmesi veya" ibaresi uygulamada, suistimallerin önüne geçmek amacıyla madde metninden çıkarılmış ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 5- 5’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Tanık koruma tedbirleri
MADDE 5-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanun Tasarısının beşinci maddenin birinci fıkrasının (h) bendinden sonra gelmek üzere (i) “taraflar ve onlar adına hareket edenlerin tanığa miktarı karar verecek makamca tespit edilecek mesafe kadar yaklaşmasının, taraflar ve onlar adına hareket edenlerin her ne şekilde olursa olsun tanıkla iletişim kurması ve kurmaya teşebbüs etmesinin yasaklanması” bendinin konulmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın Ali Torlak Ertuğrul Kumcuoğlu
Ordu İstanbul Aydın
Recep Taner Mustafa Enöz
Aydın Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “….Tanık koruma tedbirleri..” başlığı altında 5 nci maddesinin 1 nci fıkrasının “b” bendinin ve 3. fıkrasının kaldırılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Aysel Tuğluk Fatma Kurtulan
Şırnak Diyarbakır Van
Sırrı Sakık Bengi Yıldız İbrahim Binici
Muş Batman Şanlıurfa
Ayla Akat Ata
Batman
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız Sayın Kaplan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; tanık koruma tedbirleri kanımızca çok önemli, zaman içinde de değişen bir uygulama.
Şunu ifade etmek istiyorum, rahmetli Mumcu bir kitabında şundan bahsederdi: Bir profesör, 12 Mart yargılamalarında –tanıklık, o zamanki usulde- sık sık tuvalete gittiğini, ishal olduğunu ifade ederdi cevaplamayacağı konularda. Diğer bir konu da, dinleme aygıtı takan bir profesörün, nedense, karnının guruldaması nedeniyle sağlıklı bir dinleme yapamadığını…
O dönemin tanıklıkları ve korumaları, yasaları öyleydi. Ancak, günümüze geldiğimizde, sonsuz, teknolojinin, bilişimin imkânları yasalara da yansıyor ve yasaların da gelişen teknoloji ve toplumsal gelişmeleri dikkate alması gerekiyor.
Hafızalarınızı biraz yoklamanızı isteyeceğim, biraz Hollywood filmlerine doğru gidelim. Yakın zamanda, tanık koruma deyince, tanık koruma tedbirleri konusunda iz bırakan bir film Eraser (Silici) filmi. Bu film tanık korumanın nasıl uygulandığı konusunda, Amerikan ceza sistemi konusunda bir örnek veriyor. Bu filmde Arnold Schwarzenegger, yeni bir süper silahın teröristlerin eline geçeceğini ortaya çıkaran ve tanık koruma programına alınan Vanessa Williams’ı korumakla görevli polis müdürünü canlandırmıştı. John Kruger, tanık koruma programına alınan kişilerin hayat hikâyeleri ve kimliklerini silerek yepyeni bir kişi olmalarını sağlıyordu. Aksiyon filmindeki bu zorlu görev tanık koruma programında -yasamızda da dikkate aldığımız zaman- çok daha enteresan bir sistemle ele alınmış, kimlik ve adres bilgilerinden tutun fiziki korunmaya, kimlik bilgileri, adli sicil, askerlik, vergi nüfus kayıtlarının değiştirilmesinden taşınır taşınmaz mal varlıklarına kadar, çalışan kişinin iş yerinin iş alanından tutun, fizyolojik görünümünün estetik cerrahi yoluyla ve estetik cerrahiyi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun hekimlik tedbirlerine kadar çok kapsamlı bir koruma getiriyor ve bizim önergemizde de belirttiğimiz, "3'üncü madde kaldırılsın." diyoruz, çünkü bu 3'üncü maddede bu kadar fıkra sayılmış, bunları bunları yapacağız tanık korumada. Ayrıca deniliyor ki: "Bu yetmiyor bir de yönetmelik çıkaracağız. Bunları nasıl yapacağımızı belirleyeceğiz." Yönetmeliği kim yapacak? İçişleri Bakanlığı mı, Adalet Bakanlığı mı veya ikisi beraber mi? Yani bu, yürütmeye veriliyor. Yürütmeye verildiği zaman yasamanın onayından çıkmış oluyor, bir takdir alanına giriyor. O da, mevcut hükûmetlerin kendi takdir haklarını kullanarak kendi tanık koruma anlayışlarına göre bir sistemi yönetmeliğe monte etmeleri kaçınılmaz.
Şimdi, böyle bir tanık koruma yasası böyle ciddiyetiyle ortaya konulduğu zaman, bunun yasa kapsamına alınması gerekir. Evet, tanık korumasına alınacak bu tedbirlerin uygulanacağı kişi “Silici” filmindeki gibi çok ciddi bir konuda tanıklık etmişse veya bir mafya örgütünü çökertmişse veya uluslararası bir suç organize şebekesini çökertmişse veya devlet kasalarını boşaltan bir menfaat şebekesini çökertmişse ve ciddi bir tehlike ve tehdit altında ise, elbette ki o tehlikenin oran ve yoğunluğu dikkate alınarak tedbirlerin uygulanması gerekecek.
Sıradan bir olayda bu kadar külfetli, bu kadar masraflı, bu kadar çok teknik bilirkişilik gerektiren bir olayda sonradan, teklifi verdikten sonra aklıma gelen bir hususu da dikkatlerinize sunmak istiyorum. Evet, tanıkları koruyoruz, güzel. Tanık, toplumsal bilgilenmede bir görev yapıyor. Peki, bilirkişiler, teknik bilgilerini sunanlar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
HASİP KAPLAN (Devamla) - En önemli tanıklığı uzmanlık alanında, bilirkişilik alanında yapanlara tanıklık koruma programını ve tedbirini uygularken bilirkişileri neden atladık? Bilirkişiler de uzman tanıklar değil mi? Evet, bunu incelerken bunu kendimin de atlamış olduğunu fark ettim ve gerçekten, tanık koruma programını alırken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 / 1 - 3 fıkralarındaki silahların eşitliği ilkesini tamamen bu madde hükmünün ortadan kaldırdığını görüyoruz. Duruşmada bulunması zorunlu olanların bulunmadığı bir yargılama sistemi veya görüntüler arkasında bir tanık dinleme, ki usta, tecrübeli bir yargıç bir sanığın, bir tanığın mimiklerinden dahi onun doğru söyleyip söylemediğini çıkarabiliyorsa, onu bu şekilde dinleme olanağından mahrum edildiği zaman, bunun adaletli, sağlıklı bir yargıyı gerçekleştirme olanağı da kalmayacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanun Tasarısının beşinci maddenin birinci fıkrasının (h) bendinden sonra gelmek üzere (i) “taraflar ve onlar adına hareket edenlerin tanığa miktarı karar verecek makamca tespit edilecek mesafe kadar yaklaşmasının, taraflar ve onlar adına hareket edenlerin her ne şekilde olursa olsun tanıkla iletişim kurması ve kurmaya teşebbüs etmesinin yasaklanması” bendinin konulmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Yalçın, konuşacaksınız.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Önerge sahipleri adına Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 5’inci maddesine, düzenlenen tedbirlere bir fıkra ilave edilmesine ilişkin önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Biz bu önergeyle “taraflar ve onlar adına hareket edenlerin tanığa miktarı karar verecek makamca tespit edilecek mesafe kadar yaklaşmasının, taraflar ve onlar adına hareket edenlerin her ne şekilde olursa olsun tanıkla iletişim kurması ve kurmaya teşebbüs etmesinin yasaklanması” şeklinde bir fıkra daha eklenmesini teklif ediyoruz.
Şimdi, maddede öngörülen diğer tedbirler düşünüldüğünde, efendim, estetik ameliyat yapmaktan başka bir ülkeye göndermeye, hatta geniş bir yelpazedeki tanık, suç mağduru ve yakınlarının ekonomik olarak da desteklenmesi gibi tedbirlerin öngörüldüğünü düşününce, bizim önerimiz dünyada da örnekleri olan, adli suçlarda, terör suçlarında, velhasıl bütün suç tiplerinde uygulanması mümkün ve devlete de ekonomik külfet getirmeyecek bir yöntemdir. Sonuçları bakımından da çok etkili olacağını düşünüyorum.
Uygulamadan gelen birisi olarak, bir suç adli makamlara, karakola intikal ettiği andan itibaren fail ve yakınlarının, suç mağdurları ve yakınları üzerinde farklı iletişim yöntemleriyle baskı kurmaya çalıştığını, şikâyetten vazgeçirmeye çalıştığını, beyanlarını değiştirmeye zorladığını birçok kez yaşamış, karşılaşmış bir insanım. Tabii, yargı süreci tamamlanıp işin heyecanı kaybolduktan sonra da taraflar arasındaki husumetlerin normale döndüğünü de gözlemlemiş bir insan olarak, böyle bir mesafeden daha fazla yaklaşmanın yasaklanmasının çok etkili bir yöntem olacağını düşünüyorum. Bu konuda muhterem Genel Kuruldan önergemize destek beklediğimi ifade ediyorum.
Söz almışken, bir önemli hususu da Sayın Bakanımızın ve Komisyon Başkanımızın dikkatlerine arz etmek istiyorum. Şimdi, bu tasarıda, hâkim, savcı gibi adli makamlar yanında koruma tedbirleri almaya Tanık Koruma Kurulu da yetkili hâle getirilmiş bazı hususlarda. Bu konunun, ben uzun vadede, Türkiye’de yapılan bazı yargılamaların uluslararası boyuta taşındığında ülkemizin aleyhine olacağını tahmin ediyorum. Daha sonra sizler de göreceksiniz ki, siyasi yanı da olan birçok yargılamada, Türkiye, bu Kurulun tanıklara belli şekilde ifade vermeye yönlendirdiği gibi bir kanıyla, iddiayla karşılaşacak. Yani, bu koruma tedbirleri karşılığında belli bir ifade istihsal edilmiş gibi bir iddiayla karşılaşılacaktır ki, bu da uluslararası anlamda adil yargılanma hakkıyla çelişki taşıyabilir. O sebeple, bu kanunla düzenlenen koruma tedbirlerinin bir idari makam yerine, yalnızca adli makamlar tarafından düzenlenmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Böyle bir kurum ya da birim olmalıdır, ama görevi, bir tedbir ihdas etmek değil, adli makamların ihdas edeceği tedbirleri uygulamak şeklinde olmalıdır.
Bu konunun Sayın Bakan ve Komisyonca dikkate alınmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.




ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

TANIK KORUMA TEDBİRİ KARARLARI




TANIK KORUMA TEDBİRİ KARARLARINI VERECEK MAKAM VE
MERCİ
Madde 6 - (1) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ilâ (ç) bentlerinde sayılan tanık koruma tedbiri kararları; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından, kovuşturma evresinde Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine veya re'sen mahkemece verilir. Karar verilmeden önce kolluk makamları ile diğer birimlerin hazırlayacağı değerlendirme raporları göz önünde tutulur.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, tanığın isteminin bulunması koşuluyla Cumhuriyet savcısından karar alınıncaya kadar, kolluk amirinin yazılı emriyle, geçici olarak 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen tedbir alınabilir. Bu tedbir, geciktirilmeksizin Cumhuriyet savcısının bilgisine sunulur.
(3) Kovuşturma evresinde tanıklık görevinin yapılmasından sonra, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) ilâ (h) bentlerinde sayılan tanık koruma tedbirlerine ilişkin kararlar, tanığın istemi üzerine Kurul tarafından verilebilir. Kurul, kovuşturma evresinin sona ermesinden sonra (ç) bendinde belirtilen tedbire de karar verebilir.
(4) Bu madde hükümlerine göre;
a) Tanık koruma kararının alınmasında; korunan kişi veya yakınlarının karşı karşıya kaldığı tehlikenin ağırlığı ve ciddiliği, soruşturma ve kovuşturma konusu suçun önemi, tanığın yapacağı açıklamalar, alınacak tedbirin yaklaşık maliyeti, tanığın psikolojik durumu ve benzer mahiyetteki diğer özellikler de göz önünde bulundurulur.
b) Yapılacak istemlerde, mutlaka gerekçe gösterilir ve karara dayanak olabilecek hukukî ve fiilî nedenlere de yer verilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 6- Maddede, tanık koruma tedbiri kararlarının hangi makam ve merci tarafından verileceği gösterilmiştir.
Birinci fıkraya göre, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (ç) bentlerinde sayılan tanık koruma tedbiri kararı; soruşturma evresinde, sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilecektir. Bu kararlar, soruşturma evresinde tanık veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine; kovuşturma evresinde ise Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine veya re’sen mahkeme tarafından verilecektir. Bir yerde sulh ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, soruşturma evresinde verilecek tanık koruma kararının gizliliği ve niteliği de dikkate alınarak, bu kararların her mahkeme tarafından değil, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu işle görevlendirilen sulh ceza mahkemesi tarafından verilerek gizliliğin sağlanması amaçlanmıştır.
Öte yandan tanık koruma tedbirine karar verecek olan makam veya merci, karar verilmeden önce, uygulanacak tedbirin belirlenmesi amacıyla kolluk makamları veya ilgili diğer birimlerden değerlendirme raporu isteyecektir. Koruma tedbirinin veya tedbirlerinin uygulanabilmesi için tanığın veya yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya malvarlığının ağır ve ciddi bir tehlike içinde olması şarttır. Bu tehlikenin tespit edilebilmesi için; konusunda uzmanlaşmış, tanık koruma programı risk analizi çalışmalarını yapabilen kolluk birimlerinin varlığı gerekmektedir. Zira, kolluk birimleri gerek mülga 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu gerekse 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu hükümleri çerçevesinde söz konusu analiz çalışmalarını yapmakta ve tanığın herhangi bir koruma programına dahil edilip edilmemesi konusunda objektif kriterlere dayalı olarak değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bu nedenle, adlî makamlar tarafından karar verilmeden önce, kolluk birimlerince hazırlanacak değerlendirme raporunun göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır. Ayrıca kolluk makamları ile diğer birimlerde rapor bulunması halinde, bunlar da karar verilmeden önce göz önünde tutulacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (ç) bentlerinde yazılı tedbirlerin alınmasına tanığın istemi üzerine veya re’sen Cumhuriyet savcısı da karar verebilecektir. Ancak böyle bir karar savunma hakkını etkileyebileceğinden, bu kararlar kırk sekiz saat içerisinde hâkim onayına sunulacak, hâkimin onaması halinde geçerli olacaktır. Hâkimin onamaması veya belirlenen süre içinde onaya sunulmaması halinde tedbir kararı kendiliğinden kalkacaktır. Ancak 5 inci maddenin (ç) bendinde belirtilen fizikî koruma kararı ilgilinin kendi güvenliğini ilgilendirmesi ve savunma haklarını etkileyici bir yönü bulunmaması nedeniyle, kişinin rızasının bulunması hâlinde, hâkim onayına sunulmayacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrası ile, 5271 sayılı Kanunun 250 nci maddesine göre kurulup görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarla ilgili olarak verilecek kararlar bakımından bu mahkemelerin görev ve yetki kuralları dikkate alınarak, 5271 sayılı Kanunun 251 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanması olanağı getirilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, kolluk amirinin koruma tedbiri alma yetkisi düzenlenmiştir. Buna göre, koruma tedbiri kararları niteliği gereği olaydan hemen sonra alınması zorunlu acele kararlardan olması nedeniyle, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, tanığın isteminin bulunması koşuluyla ikinci fıkrada belirtilen karar alınıncaya kadar, kolluk amirinin yazılı emriyle, geçici olarak 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen tedbir kararı alınabilecektir. Alınan bu tedbir, geciktirilmeksizin Cumhuriyet savcısının bilgisine sunulacaktır.
Maddenin beşinci fıkrasına göre, kovuşturma evresinde tanıklık görevinin yapılmasından sonra, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) ilâ (ı) bentlerinde sayılan tanık koruma tedbiri kararının tanığın istemi üzerine Kurul tarafından verileceği belirtilmiş, ancak, (ç) bendinde belirtilen tedbir kararına kovuşturma evresinin sona ermesinden sonra Kurul tarafından karar verileceği hükme bağlanmıştır. Esasen bu fıkra düzenlemesiyle, 5 inci maddede belirtilen tanık koruma tedbirlerine kovuşturma evresinde başvurulması halinde, bu tedbirlere başvuracak makam ve merci belirtirken kesin ayırıcı bir sınır çizilmemiştir. Nitekim henüz kovuşturma evresi sonra ermeden tanık beyanı, kovuşturma evresinin duruşma devresinin herhangi bir aşamasında alınabilir. Hal böyle olunca, tanık beyanının alındığı kovuşturma evresiyle kovuşturma evresinin sona erdiği zaman aralığında uzun bir süreç geçebilir. Bu nedenle Tasarının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ilâ (ç) bentlerinde belirtilen tedbirlere kovuşturma evresinde mahkemece karar verileceği öngörülmüş olmasına rağmen kovuşturmanın devamı süresince fıkranın diğer bentlerinde sayılan tedbir kararlarının Kurul tarafından alınması daha uygun olarak değerlendirilmiştir. Esasen, Tasarıda, böyle bir düzenleme yapılmasına yönelten etken sebep, kovuşturma evresinde tanıklık görevinin yapılmasından sonra her ne kadar mahkemenin dava konusu olayla ilgili yargılama işlemleri yapma yetkisi devam etmekte ise de, maddede sayılan tedbirlerin alınmasında Kurul’un devreye girerek 5 inci maddede belirtilen tedbir kararlarına hükmedebilmesi, bu kararların konusunu oluşturan tedbirlerin nitelik ve kapsamıdır. Maddede, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen tedbire, kovuşturma evresinin sona ermesinden sonra Kurulca başvurulabileceğinin belirtilmesinin temel nedeni ise,
6 ncı maddenin birinci fıkrasına göre, bu tedbire, kovuşturma evresinin sona ermesine kadar (tanıklık yapma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın) mahkeme tarafından hükmedilebilmesidir.

Altıncı fıkrada, mahkeme veya Cumhuriyet savcılıkları, kolluk makamları veya Kurulun tanık koruma tedbiri kararı verirken göz önünde tutacakları hususlara yer verilmiştir. Buna göre, korunan kişi veya yakınlarının karşı karşıya kaldığı tehlikenin ağırlığı ve ciddiliği, soruşturma ve kovuşturma konusu suçun önemi, tanığın yapacağı açıklamalar, alınacak tedbirin yaklaşık maliyeti, tanığın psikolojik durumu ve benzer mahiyetteki diğer özellikler de göz önünde bulundurulacaktır. Ayrıca verilecek kararların ve uygulanacak tedbirlerin niteliği bakımından yapılacak istemlerde, mutlaka gerekçe gösterilmesi ve karara dayanak olabilecek hukukî ve fiilî nedenlere de yer verilmesi öngörülmüştür.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -6 Alt Komisyonca, Tasarının 6 ncı maddesinde, soruşturma safhasında bu Tasarının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (ç) bentlerinde sayılan tedbirlerin, Cumhuriyet savcısı tarafından alınmasının doğru olduğu ve soruşturmaların sürat ve hassasiyeti gereği bu konuda hakim kararı istemeye gerek olmadığı, keza yine soruşturma safhasında aynı maddenin (ç) bendinde yazılı fiziki koruma tedbirinin de kolluk amirinin yazılı emri ile alınmasının ve akabinde Cumhuriyet savcısına bilgi verilmesinin yeterli olacağı düşüncesi ile maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları madde metninden çıkarılmak suretiyle yeniden düzenlenerek kabul edilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 6-6’ncı maddenin başlığını okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Tanık Koruma Tedbiri Kararları



Tanık koruma tedbiri kararlarını verecek makam ve merci
MADDE 6-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısının altıncı maddesinin 2. fıkrasına (a) “kovuşturma yada soruşturma evresinde tanığa ifadesinden önce ifadeyi alan makam ifade konusu suç bu yasanın kapsamı dahilinde ise bu kanundan doğan haklarını açıklar tanığın korunma talebi bulunuyorsa zabta geçirilmek suretiyle bu konuda karar verilinceye kadar tanığın kimliği gizli tutulur.” (b) “hakkında koruma tedbiri uygulanan tanıkların kolluk ve adliye aşamalarında tedbirin sonuçsuz kalmaması için gerekli tedbirler karar veren makamca alınır.” şeklinde 2 bent eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın Ali Torlak Ertuğrul Kumcuoğlu
Ordu İstanbul Aydın
Recep Taner Mustafa Enöz
Aydın Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 6. maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Av. İsa Gök
Mersin
(1) Bu kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ila (ç) bentlerinde sayılan koruma tedbirleri kararları; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine nöbetçi mahkemece, kovuşturma evresinde, Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine veya res’en mahkemece verilir. Karar verilmeden önce kolluk makamları ile diğer birimlerin hazırlayacağı değerlendirme raporları göz önünde tutulur.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, tanığın isteminin bulunması koşuluyla Nöbetçi mahkemeden karar alınıncaya kadar, kolluk amirinin yazılı emriyle, geçici olarak 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen tedbir alınabilir. Bu tedbir, geciktirilmeksizin Cumhuriyet Savcısının ve Nöbetçi mahkemenin bilgisine sunulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 ncü Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “tanık koruma tedbiri kararlarını verecek makam ve merci” başlığı altında, 6 ncı maddesinin 1 fıkrasındaki, “Cumhuriyet savcısı tarafından, kovuşturma evresinde, cumhuriyet savcısı veya tanığın istem üzerine veya…” ibaresi ile (2) ve (3) numaralı fıkralarının kaldırılmasını 4. fıkrasının (b) bendinin sonuna “Alınacak kararlar itiraza tabidir.” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Aysel Tuğluk
Fatma Kurtulan

Şırnak
Diyarbakır
Van

Bengi Yıldız
Ayla Akat Ata
İbrahim Binici

Batman
Batman
Şanlıurfa

Sırrı Sakık

Muş
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sanıyorum tanık koruma yasasının en önemli maddelerinden birisi de 6’ncı madde. Tanık koruma tedbiri kararını verecek makam ve merciler.
Bizim teklifimiz de, çok açık olarak, hazırlık aşamasında savcıların, zaruret hâlinde kolluk amirlerinin veya kurulların vereceği tanık koruma kararlarının yerine, yargının, mahkemelerin karar vermesi yönündedir. Bu, tanık korumayla ilgili dünya örneklerinde de bu şekildedir. Hangi ülkede tanık koruma ihtiyacı varsa ona uygun bir düzenleme yapılır. Şimdi, yasaya baktığımız zaman, kaldırılmasını istediğimiz: “Cumhuriyet savcısı tarafından, kovuşturma evresinde, Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine re’sen mahkemece karar verilir.” Bir tek burada. O da “Cumhuriyet savcısı isterse…” Şimdi, biz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf, Anayasa 90’a göre de iç kanun hükmünde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargısal denetiminin altındayız. Bir soruşturma açıldığı zaman -ceza soruşturmasında- silahların eşitliği vardır. İddia ve savunmanın eşitliği. Bu, sözde bir olay değildir. Bu, sanık soruşturmaya başlandığı anda silahların eşitliği ilkesi başlar. Eğer tanık koruma kararını, yetkisini sadece savcılara, iddia makamına, hazırlık tahkikatını yapan makama verirseniz, karşısındaki savunma makamını yok sayarsanız ve bu konuda yargıyı dışlarsanız, o savcıların kendi iç dünyaları ve subjektif etkenlerine göre tanık koruma kararlarını verebilecekleri gerçeğiyle de karşı karşıya kalırsınız.
Bunun en vahim ikinci hatası, ikinci fıkrada yer alan... “Eğer zaruret hâli varsa, zaruret hâli durumunda, kolluk amirinin yazılı emriyle -tanık koruma- geçici olarak birinci fıkranın (ç) bendinde belirtilen tedbir alınabilir.” diyor. Şimdi, soruşturmayı yapan kolluk kuvvetlerinin, amirlerinin, tanık koruma programı uygulama kararı alması ile o tanığın güvenliğini sağlamayı bu yasa maddesiyle birbirine karıştırıyoruz. Yani, bir tanık önemlidir, kolluk kuvvetlerinin elindedir, o tanık konuşacaktır. O tanığı siz korursunuz ve onun -koruma tedbiri gerekiyorsa- yargıdan kararını çıkartırsınız. Doğru olan budur. Biz ki, savcının bu tür bir kararı veremeyeceğini iddia ederken, bu olayı tamamen kolluğun inisiyatifine bırakırsanız, o zaman kolluk Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda 59’uncu Hükûmetin yaptığı son değişiklikle, İzmir’de “dur” ihtarına uymadan vurulan masum insanların yaşandığı hataları da dikkate alarak, bu tür soruşturmalarda, direkt koruma yetkisini kolluğa bırakmak, savcılığı dahi denetimin dışına çıkarmak, tamamen idari inisiyatife terk etme durumunu doğurur.
Kaldı ki, bu olmazsa “Tanığın istemi üzerine kurul karar verir.” deniliyor. Bir tarafta “Yönetmelik yapılacak.” deniliyor, usulü belli değil. Bir tarafta “Savcılıklar verir.” diyor. “Gerekirse, istem üzerine mahkeme karar verir.” diyor. Bu kadar kafa karmaşasını bir yasanın içine hapsetmenin, bu kadar karmaşıklık yaratmanın hiç gereği yok. Bunu getiririz, doğrudan doğruya yargı, bu konuda mahkeme, şartları, zemini varsa kararını verir. Mahkeme kararını beğenmiyorsa savcı ve avukat, silahların eşitliği ölçüsünde, gider, itirazını bir üst mahkemeye yapar. Artık istinaf mahkemelerimiz de var, istinaf mahkemesinde de sonuç alamıyorsa Yargıtaya kadar olayı taşıma imkânı vardır. Ama bu şekliyle tamamen idarenin ve kolluğun inisiyatifine, takdirine bırakılan koruma tasarrufu gerçekten suistimale çok açık. Suistimale açık olduğu gibi, yanlış tanık yönlendirme, yanlış tanıklarla suçlu yaratma konusunda da…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) – … yanlış tanık, kasıtlı tanık yaratma gibi bir suistimal yetkisini de açık bırakıyor, bu çok tehlikelidir. Yargı denetimi, silahların eşitliği ve adil yargıdan hiçbir şekilde taviz vermeden bunun dünya örnekleri dikkate alınarak… Zaten Ruanda ile yeni Bosna Hersek ulusalüstü mahkemelerinden çıkan kararlar ve Avrupa Konseyinin tavsiye kararı üzerine tanık koruma kararı alınması ve yasaların çıkartılması istenmiştir. Biz de bunun gereğini yerine getiriyorsak, en azından o ülkelerin o uygulamalarını dikkate alıp, buraya mutlaka yargı denetimini koymak gerekir. Yargı denetimi konulmadığı takdirde, sadece ve sadece bu ülkede yürütmenin inisiyatifine kalmış bir durum söz konusu olur. Buna dikkat çekmek istiyoruz.
Önergemizin lehinde oy kullanılmasını diliyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 6. maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Av. İsa Gök
Mersin
(1) Bu kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ila (ç) bentlerinde sayılan koruma tedbirleri kararları; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine nöbetçi mahkemece, kovuşturma evresinde, Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine veya res’en mahkemece verilir. Karar verilmeden önce kolluk makamları ile diğer birimlerin hazırlayacağı değerlendirme raporları göz önünde tutulur.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, tanığın isteminin bulunması koşuluyla Nöbetçi mahkemeden karar alınıncaya kadar, kolluk amirinin yazılı emriyle, geçici olarak 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen tedbir alınabilir. Bu tedbir, geciktirilmeksizin Cumhuriyet Savcısının ve Nöbetçi mahkemenin bilgisine sunulur.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6’ncı madde hakikaten önemli bir madde. Şimdi, arkadaşlar, ceza yargılamasını birçok milletvekili bilmeyebilir. Eskiden “hazırlık tahkikatı” derdik, “son tahkikat” derdik, şimdi, Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu “soruşturma” ve “kovuşturma” dedi, iki merhaleye ayırdı. Soruşturmada, bu kanun doğrudan yetkiyi savcıya veriyor, kolluğa belli bir oranda veriyor. Kovuşturma evresinde hâkime geçiyor. Soruşturma evresi -bilgi için söylüyorum- tahkikatın başlamasından, isnattan veya fiilden iddianamenin tanzimine kadar gider. Yeni sistemimizde iddianamenin kabulü geldi. Kovuşturma evresi iddianamenin kabulüyle başlar. Kabulüne kadar kısım özel bir kısımdır.
Şimdi, size bir dertten bahsedeyim ben. Türk Ceza Kanunu/220, örgütle alakalı maddedir. “TCK/220” dediğiniz zaman hiçbir avukat hiçbir evrakı inceleyemez. Savcılık inceletmez. “Gizlilik kararı var” der. Bugün “yok” der, yarın “git” der. “Kâtip yok” der. Fotokopi vermez, bir sürü engel koyar.
İkinci bir madde daha, CMK/250, Ceza Muhakemesi Kanunu/250. Eski DGM’lerin düzenlendiği, Hâkimler Yüksek Kurulunun belirlediği belli mahkemelerde bakılacak olan suç tipleri tasnifini belirler CMK/250. Zaten “CMK/250” denildiği an savunma hepten bitti. Savunma, avukatlık yok. Bilgi almak, bir şey incelemek yok. Mümkün değil. Savcılık vermez. Çünkü, Türkiye’de, ne hikmetse iddia makamı -belki doğasında da var- savunma makamını, avukatları rakip olarak görür. Oysaki iddia ve savunmanın, tez ve antitezin çarpışması maddi gerçeği ortaya çıkartacaktır. Yargılamanın asıl ağır makamı hâkim kararı verecektir Türk milleti adına.
Şimdi, siz bu iddia ve savunma makamı arasında savunmayı zaten -o TCK/220, CMK/250’den bahsettim ya- buralarda unutun, yok. Şimdi, bir de tanık koruma kanununda olmuyor. Neden olmuyor? 6’ncı maddede... Nasıl olmuyor? 6’ncı maddenin birinci fıkrasında tanık koruma kanunu uygulanma kararını savcı verebiliyor. Neleri verebiliyor savcı? (a) ila (ç). Hukuku bilenler “ila”nın anlamını bilir. Arası dolar (a)’dan (ç)’ye kadar. Ne var (a)’dan (ç)’ye kadar? Fiziki koruma -saygı duyarım- fiziki korunma olmalı. Gizlilik; kimlik, adres, her şeyin gizlenmesi ve arkadaşlar, duruşmada, bakın, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntünün değiştirilerek, özel olarak dinlenmesi, yani savunmanın dışlanması. (c)’si var: Tutuklu ve hükümlü, bunların değişikliği…
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Bunlar zaten var 58’inci maddede.
İSA GÖK (Devamla) – Sayın Bakanım, bunlar 58’de var, ama uygulama alanı ne? Orada bir tek tanık…
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Olur mu, hepsi…
İSA GÖK (Devamla) – Siz mağduru, müştekiyi de kattınız buna, hepsini kattınız.
Bu durumda, ceza yargılamasında avukatlığı, geniş ölçüde, bu kanun askıya alıyor, geniş ölçüde. Bu sebeple, hiç olmazsa, ilk tahkikat dediğimiz -eskilerin deyimiyle- soruşturma aşamasında arkadaşlar, tanık koruma kanunu uygulama kararını savcı tek başına vermemeli. Nöbetçi mahkemeden bari karar alsın. Oraya, asıl süje olan hâkimin kararını koyalım. Nasıl kovuşturma evresinde hâkim kararı gerekiyorsa soruşturmada da savunmanın rakibi olarak kendini gören savcılık makamını tek yetkili kabul etmeyelim. Savcılık makamı bu kanunun uygulamasında mutlaka nöbetçi mahkemeden, bir hâkimden onay alarak yapabilsin.
Hemen ben AKP Grubuna dönük bir şey söylemek istiyorum. Arkadaşlar, bu kanunda koruma kurulu kararlarına karşı yasa yolu yok. Böyle bir düzenleme yok. Bunun itirazı ne olacak? Yasaya aykırılık varsa ne olacak? Haklı talebin reddi ne olacak? Koruma kurulunun kararı, kovuşturma evresini demiyorum, bunu mutlaka önerge veya başka şekilde düşünmeniz lazım. Biz hazırlık yapacağız, ama şimdiden düşünün siz de. Çünkü amaç illa “reddedenler, kabul edenler” değil, kanunu toparlamak.
İkinci bir husus –Komisyon Başkanımız bu konuda bunun uzmanıdır– tazminat hukuku. Koruma kurulundan kaynaklanabilecek olan zararlarda, eksik işlemlerde, hatalarda, bu oluşacak zararların tazmin yönü…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Ek bir dakikalık süreniz var, buyurun.
İSA GÖK (Devamla) – Sağ olun.
Efendim, tazminat: Yine yasada düzenlenmiyor sayın grup başkan vekilleri.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Genel hükümlere göre olabilir ama.
İSA GÖK (Devamla) – Olabilir değil, olabilir diye yorum yapmayalım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yani o yok, ama genel hükümlere göre olur.
İSA GÖK (Devamla) – Komple, temel kanun olarak bunu geçiriyorsunuz, buna temel kanun diyorsunuz ve her şeyi düzenliyorsunuz. O zaman mutlaka koruma kurulu kararlarına karşı da yasa yolunu ve tazminat kısmını önergeyle dâhil etmeye çalışın.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısının altıncı maddesinin 2. fıkrasına (a) “kovuşturma yada soruşturma evresinde tanığa ifadesinden önce ifadeyi alan makam ifade konusu suç bu yasanın kapsamı dahilinde ise bu kanundan doğan haklarını açıklar tanığın korunma talebi bulunuyorsa zabta geçirilmek suretiyle bu konuda karar verilinceye kadar tanığın kimliği gizli tutulur.” (b) “hakkında koruma tedbiri uygulanan tanıkların kolluk ve adliye aşamalarında tedbirin sonuçsuz kalmaması için gerekli tedbirler karar veren makamca alınır.” şeklinde 2 bent eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Yalçın, konuşacak mısınız?
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 6’ncı maddeye ilişkin önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Tekraren, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, bir üzüntümü yüce heyetinizle paylaşmak istiyorum. Daha bugün, Ticaret Kanunu’yla ilgili Komisyondaki toplantımızda Sayın Komisyon Başkanımız da, bu kanunun birçok hatalarının olduğunu, fakat, yasama ekonomisi bakımından, zaman kaybetmemek için, Genel Kurula bir an önce göndermemiz gerektiğini, Genel Kurulda gerekli düzeltmeleri yapacağımızı söyledi, tıpkı şu an görüşmekte olduğumuz kanun tasarısında olduğu gibi. Defaatle söyledik, geçmiş dönemde Mecliste olmayan partiler bugün Mecliste, komisyonların yapısı değişmiş, ama, öyle bir İç Tüzük düzenlemesi yapılmış ki, âdeta, komisyonu yok varsayan, yeni gelen parti ve grupların katkısını engelleyen bir düzenleme yapılmış. Şimdi, Sayın Bakanım, bu uygulamayla komisyonda bir katkı sunmamız engellendiği gibi Genel Kurulda da katkı sunmamızın engellendiğini görüyoruz. Burada, bakıyorum, birçok arkadaşımız, muhalefet ne söylüyor, önergesinde ne teklif ediliyor gibi bir kaygı taşımadan “Kabul edenler… Etmeyenler…” gibi bir kısır çekişme içerisinde bulunuyoruz. Eğer demokrasi, eğer yasama organı yalnızca çoğunluğun “evet” dediğine “evet” demek olacaksa muhalefetin haklı da olsa katkısını yok varsaymak olacaksa burada muhalefet olarak oturmamızın bir anlamı da olmasa gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, biraz önce, başka suçlarda sanık olanların da tanık kapsamında değerlendirilmesini teklif ettik, değerlendirilmedi. Efendim, orman yakma suçundan, hatta çok hayret ki, bir suç işlemek için teşekkül oluşturmaya kadar, ihaleye fesat karıştırmaktan fuhşa teşvik suçlarına kadar birçok suçun bu kapsamda olmadığını ifade ettik, yine görmezden geldiniz. Biraz önce, en kolay, en masrafsız bir tedbiri teklif ettik. Nedir? Efendim, yargılama esnasında tanık ve suç mağdurlarına tarafların yaklaşmamasını, bir iletişim kurmamasını teklif ettik, yine yok varsaydınız. Ama, en azından tarihe not düşmek adına bunları söylemeye de devam edeceğiz.
Bu önergemizde neyi teklif ediyoruz? Şimdi, ceza yargılaması uygulamasına giren arkadaşlar çok tabii bilirler ki, ceza yargılamasının en önemli evresi, ilk beyanların alındığı evredir ve genellikle hâkim, savcılar da sıcağı sıcağına alınmış bu beyanlara daha sonra alınmış beyanlardan daha çok itibar ederler. İşte, bu gerçekliği bildiğim için şunu teklif ediyoruz: Böyle bir kanunun varlığından birçok tanık ve suç mağduru haberdar olmayacağına göre, bu tedbirleri vermeye yetkili makamlar tanık ve suç mağdurlarının ilk ifadelerini tespit ettikleri esnada tanık ve suç mağdurlarına böyle bir yasal haklarının olduğunu ifade etmelerinin adalet için daha etkili olacağını düşünüyorum. Eğer, ilk ifadesinde gerçekleri anlatamamış bir tanık ya da suç mağduru, daha sonra, koruma kapsamına alındıktan sonra bunları söylemeye kalkarsa bu sefer de ilk beyanları ile sonraki beyanları arasında ciddi çelişkiler olduğu gerekçesiyle bu beyanlar samimi bulunmayacaktır. Eğer, biz, bu kanundan bir amaç bekliyorsak, daha adil bir yargılama bekliyorsak, tanık ve suç mağdurlarının gerçeği anlatmalarının önünü açmayı bekliyorsak mutlaka bu değişikliğin yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yine bir fıkra daha öneriyoruz. Orada da tedbiri veren makamın, tanık ya da suç mağdurları adliyeye gelip giderken ya da aşamalarda kimliklerinin deşifre olmaması için gerekli tedbirleri de alması gerektiğini öngörüyoruz.
Bizce bu iki öneri de oldukça makuldür. Önergelerimiz için yüce heyetinizden destek talep ediyor, bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


TANIK KORUMA TEDBİRİ KARARINDA BULUNACAK HUSUSLAR
Madde 7 - (1) Tanık koruma tedbiri kararında aşağıdaki hususlara yer verilir:
a) Korunmasına karar verilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgileri.
b) Tanıklık konusu olay.
c) Tanıklığa ilişkin bilgiler.
ç) Tedbir veya tedbirlerin şekli ve süresi.
d) Kararın istem üzerine veya re'sen verilip verilmediği.
e) Karara dayanak teşkil edecek hukukî ve fiilî sebepler.
f) Tanık anlatımlarının, soruşturma veya kovuşturma evresinde olayın nitelik ve kapsamına göre sağladığı veya sağlayacağı fayda.
g) Soruşturma veya kovuşturma konusu olayla sınırlı ve orantılı olmak üzere, karara dayanak teşkil edecek olan diğer hususlar.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 7- Maddede, tanık koruma tedbiri kararında bulunması gereken unsurlar bentler halinde sayılmıştır. Soruşturma veya kovuşturma evresinde ya da kovuşturmanın sona ermesinden sonra bir karar verilirken, maddede yer alan unsurlara mutlaka kararda yer verilmesi gerekir.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -7 Alt Komisyonca, Tasarının 7 nci maddesinde, maddenin başlığında ve içinde kullanılan “unsurlar” ibareleri, Ceza Muhakemesi Kanununa uyum sağlanması amacıyla “hususlar” olarak değiştirilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
Tanık koruma tedbiri kararında bulunacak hususlar
MADDE 7-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 7. maddesinin (f) bendinin sonundaki “fayda”dan evvel “ekonomik ve hukuki” ifadesinin eklenmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Koruma tedbirlerinin içine ekonomik fayda sağlanması da amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TANIK KORUMA TEDBİRİNİN SÜRESİ, DEĞİŞTİRİLMESİ VE KALDIRILMASI
Madde 8 - (1) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan koruma tedbirlerinin süresine, şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya tedbirlerin aynen devam etmesine, 6 ncı maddede belirtilen makam ve mercilerce re'sen veya hakkında tedbir uygulanan kişinin istemi üzerine kararın uygulandığı tarihten başlamak üzere ve en geç birer yıl aralıklarla karar verilir.
(2) Kararı uygulayan koruma birimi, karar tarihinden itibaren her yıl veya gerektiğinde bu süreyi beklemeden uygulama ve takip raporu düzenleyerek, kararı veren makam veya mercie gönderir. Raporda, uygulanan tedbir şekillerinin ve sürelerinin değiştirilmesine veya tedbirin sona erdirilmesine ilişkin öneriye de yer verilebilir.
(3) Birinci fıkraya göre, koruma tedbirinin kaldırılması halinde, hakkında tedbir uygulanan kişinin istemi üzerine şahsî hallerinin tedbirin uygulanmasından önceki hale getirilmesine tedbir kararını veren makamca karar verilir. Şahsî hâllerinin eski hale getirilmesi halinde bunun şekli, süresi, sonuçları, kararı veren makamca ve hakkında tedbir uygulanan kişi tarafından yapılacak işlemler ile diğer esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
(4) Aşağıda sayılan hâllerde tanık koruma tedbiri kaldırılabilir. Tanığın;
a) Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yanlış bilgi vermesi veya bildiği hususları açıklamaması,
b) Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yalan tanıklık veya iftiradan mahkûm olması,
c) Önceki kimlik bilgileri ile ilgili kendisinden talep edilen bilgiler hakkında yanlış beyanda bulunması,
ç) Koruma kararında belirtilen tedbirlere aykırı bir davranış içine girmesi,
d) Koruma sebeplerinin ortadan kalkması.
(5) Bu madde hükümlerine göre alınan kararlar, hakkında tedbir uygulanan tanığa gecikmeksizin bildirilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 8- Maddede, tanık koruma tedbirinin süresi, değiştirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Koruma tedbirleri, niteliği gereği süresiz değildir. Bu tedbirlere bir defa karar verilmekle, tüketilen tedbirlerden değildir ve bu nedenle koruma tedbirinden amaçlanan sonucun alınabilmesi için bunların sürekli olarak takibinin yapılarak değişen hâl ve şartlara göre güncellenmesi gerekir.
Tedbir kararlarının kaldırılmasına, süresine, değiştirilmesine veya aynen devam etmesine bunları veren makam ve mercilerce re’sen veya hakkında tedbir uygulanan kişinin istemi üzerine kararın uygulandığı tarihten başlamak üzere ve en geç birer yıl aralıklarla karar verilir. Ancak maddede belirtilen bu süre, azamî süre olup gerektiğinde süre dolmadan da tedbir kararı gözden geçirilerek, kaldırılabilecek veya değiştirilebilecektir.
Tedbir kararları, koruma birimleri tarafından uygulanacak ve bu birimlerce tedbirlerin etkinliği ve kişinin bunlara uyup uymadığı denetlenecektir. Bu birimler korunan kişi hakkında her yıl bir rapor hazırlayarak kararı veren makam veya mercie sunacaktır. Ancak raporlar gerektiğinde maddede belirtilen süre beklenmeden de sunulabilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, koruma tedbirinin kaldırılması halinde, hakkında tedbir uygulanan kişinin istemi üzerine şahsi hallerinin tedbirin uygulanmasından önceki hale getirilmesi olanağı tanınmış ve bu eski hale getirme şeklinin süresinin ve sonuçlarının yönetmelikte gösterileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında, tanık koruma tedbiri kararlarının hangi hallerde kaldırılacağı bentler halinde gösterilmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında, bu madde hükümlerine göre alınan kararlar, hakkında tedbir uygulanan tanığa geciktirilmeksizin bildirilerek tanığın, oluşan bu yeni duruma göre gerekli tedbirleri alması, ayrıca karara karşı Kanunun 14 üncü maddesi hükümleri çerçevesinde itirazda bulunabileceği hükme bağlanmıştır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -8 Alt Komisyonca, Tasarının 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendindeki “ifade vermesi” ibaresi, yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi amacıyla “beyanda bulunması” şeklinde değişiklik yapılmıştır. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 8-
8’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Tanık koruma tedbirinin süresi, değiştirilmesi ve kaldırılması
MADDE 8-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 8 inci maddesinin (1 Nolu) bendinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
Re’sen kaldırılması halinde ilgilinin itiraz hakkı saklıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “Tanık koruma tedbirinin süresi, değiştirilmesi ve kaldırılması” başlığı altında 8 nci maddesinin, 3. fıkrasında “…tedbir kararını veren…” cümlesinden sonraki “makamca” kelimesi çıkarılarak yerine “mahkemece” kelimesinin konulmasını, fıkra sonundaki “…yönetmelikte gösterilir…” ibaresinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz. 28.11.2007

Hasip Kaplan
Aysel Tuğluk
Sırrı Sakık

Şırnak
Diyarbakır
Muş

Fatma Kurtulan
Bengi Yıldız
Ayla Akat Ata

Van
Batman
Batman


İbrahim Binici



Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yürütmenin bağımsız yargıya müdahalesinin önlenmesi için.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 8 inci maddesinin (1 Nolu) bendinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
Re’sen kaldırılması halinde ilgilinin itiraz hakkı saklıdır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Resen kaldırılma halinde ilgilinin yasal yollara başvurma hakkı tanınmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler..KABUL EDİLMİŞTİR.


HAKLARINDA KORUMA TEDBİRİ KARARI ALINAN TANIKLARIN DİNLENMELERİNDE UYGULANACAK USULLER
Madde 9 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre, haklarında tedbir kararı alınan tanıkların duruşmada dinlenmesi sırasında Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(2) Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanmasına mahkemece karar verilmesi hâlinde, dinleme sırasında tanığın görüntü veya sesi değiştirilerek tanınması engellenebilir.
(3) Tanığın, duruşma salonunda fiziksel görünümünü engelleyecek tarzda mahkemece tayin ve tespit edilecek bir usule göre, dinlenmesine de karar verilebilir.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlar bulunmadan tanığın dinlenmesi hâlinde, tanık tarafından verilen beyanlar, hâkim tarafından Ceza Muhakemesi Kanununun 58 inci maddesinde belirtilen sınırlamalara uymak koşuluyla, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlara açıklanır.
(5) Tanığın üçüncü fıkra hükmüne göre dinlenmesi hâlinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 201 inci maddesinin uygulanmasında, tanığa sorulacak soruların bu Kanun kapsamında tanık hakkında uygulanan tedbirlerle orantılı ve amaca uygun olması gerekir. Bu amaçla, hâkim, sorulan soruların tanığa sorulmamasına karar verebilir veya tanığı dinlerken dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya çıkaracak soruların sorulmasına izin vermez.
(6) Bu madde hükümlerinin naip olunan hâkim veya istinabe suretiyle uygulanmasına görevli ve yetkili mahkemece karar verilebilir.
(7) Bu madde hükmüne göre alınan tanık ifadeleri, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre duruşma sırasında hazır bulunanlar huzurunda verilmiş ifade hükmündedir.
(8) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre, hakkında tedbir uygulanan tanığın beyanı tek başına hükme esas teşkil etmez.
(9) Haklarında tedbir kararı alınan tanıkların, keşifte dinlenmeleri sırasında da bu madde hükümleri uygulanır.
(10) Bu madde hükümleri, savunma hakkını kısıtlayacak şekilde uygulanamaz.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 9- Maddede, haklarında koruma tedbiri kararı alınan tanıkların dinlenmelerinde uygulanacak usul hükümlerine yer verilmiştir.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, her Taraf Devletin, tanığın beyanlarının video bağlantısı veya diğer uygun araçlar dahil, iletişim teknolojisinden yararlanılarak alınması gibi tanıklığın, tanık güvenliğini garanti eden bir biçimde yapılmasına cevaz veren ispat kuralları tesis etmesi öngörülmektedir. Avrupa Birliği Konseyinin 23/11/1995 tarihli kararının A/8 inci maddesine göre, koruma tedbirlerinden biri de tanığın duruşma salonu dışında, eğer gerekli ise telekonferans veya video bağlantısı yoluyla dinlenebilmesidir. Söz konusu tedbirler hem Avrupa ülkelerinin büyük bir çoğunluğunda hem de Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da uygulanmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasına göre, haklarında tedbir kararı alınanların duruşma sırasında dinlenmelerinde 5271 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanacaktır. Nitekim 5271 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları, dinleme sırasında uygulanacak temel esas ilkeleri belirlediğinden ayrıca maddede açıklamasına gerek görülmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, 5271 sayılı Kanunun 58 inci maddesinde, tanıkların dinlenilmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılabileceği öngörülmüştür. Ancak, tanığın kimliğinin gizlendiği durumlarda, her ne şekilde olursa olsun tanınmasının engellenmesi gerektiğinden, dinleme esnasında ses veya görüntüsü değiştirilerek tanınması engellenebilecektir. Bu şekildeki dinleme, tanığın mahkeme binasının başka bir odasında bulunması şeklinde olabileceği gibi, bina dışında, şehrin her hangi bir yerinde veya başka bir şehirde de olabilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, kimliği gizlenen tanığın duruşma salonunda fakat fiziksel görünümünü engelleyecek tarzda mahkemece belirlenecek bir usule göre dinlenilmesi düzenlenmiştir. Bu şekilde dinleme hususunda değişik yöntemler kullanılmaktadır. Dinleme sırasında tanık mahkeme salonunun içerisindedir, ancak tanınması engellenmiştir. Tanık bu durumda duruşma salonunda bir perde gerisinde veya bu iş için hazırlanmış bir yerde bulunmaktadır. Diğer bir yöntemde ise, bu şekilde dinleme esnasında tanık bir kabinin içerisinde yer alır. Ancak kabinin içerisinin dışarıdan bakanlar tarafından görülmesi engellendiği gibi, kurulmuş olan teknik donanım sayesinde tanığın sesi dışarıya değiştirilerek verilir. Bu şekilde dinlenilecek kişinin her hangi bir şekilde tanınması engellenmek istendiğinde, gerekirse kendisine makyaj yapılarak veya maske takılarak tanınması engellenir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, tanığın duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlar olmadan dinlenmesi halinde, tanık tarafından verilen beyanların savunma hakkının bir görünümü olarak duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlara açıklanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin beşinci fıkrası ile tanığın fiziksel görünümünün değiştirilerek mahkemece belirlenecek usule göre dinlenmesine karar verilmesi halinde, 5271 sayılı Kanunun 201 inci maddesinde öngörülen çapraz sorgu usulünün ne şekilde uygulanacağına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Tanık koruma tedbirleri bir ceza muhakemesi tedbiri olduğundan bu tedbirler nedeniyle sanığın savunma hakkının da engellenmemesi gerekir. Bu nedenle dinleme sırasında taraflar tanığa soru sorabileceklerdir. Ancak bu şekilde soru sorma sınırsız olmayıp, alınan koruma tedbirleriyle orantılı olmalıdır. Tanığın kimliğinin gizlendiği durumlarda tarafların veya hâkimin dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya koyacak soruları sormamaları gerekir. Bu konuda en büyük görev de duruşmayı yöneten hâkime düşmektedir. Hâkim, bu tür soruları kendisi sormayacağı gibi başkalarının da sormasını engelleyecektir. Bu şekildeki bir soru sorulması halinde tanık da sorunun kimliğini açıklamaya yönelik olduğunu söyleyebilecektir.
Maddenin altıncı fıkrasında, görevli ve yetkili mahkemenin karar vermesi halinde, naip olunan hâkim veya istinabe olunan mahkemenin de bu madde hükümlerinin uygulanmasında yetkili olacağı belirtilmiştir.
Maddenin yedinci fıkrasında, bu madde hükmüne göre alınan tanık ifadelerinin 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre duruşma sırasında hazır bulunanlar huzurunda verilmiş ifade hükmünde olduğu belirtilmiştir.
Maddenin sekizinci fıkrasında, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine göre, hakkında tedbir uygulanan tanığın beyanının tek başına hükme esas teşkil etmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Avrupa Insan Hakları Mahkemesi, kural olarak tanıkların kimliğinin gizlenmesini Sözleşmeye aykırı görmemektedir. Ancak bu durumda sanığın gizli dinlenen tanıkların güvenilirliklerini test etme imkanı bulunmamaktadır. Avrupa Insan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, kimliği açıklanmayan tanıklar tarafından yapılan beyanlar, Avrupa Insan Hakları Sözleşmesinin 6/3-d maddesine aykırı görülmemektedir. Ancak, bu şekilde verilen tanık beyanı delilinin mahkumiyete esas teşkil edebilmesi için ek başka delillerin varlığı aranmaktadır. Bununla birlikte bir tanığın kimliği saklı tutulmuşsa, karşı taraf her tür ceza yargılamasında olmaması gereken zorluklarla karşı karşıya kalacaktır. Eğer sanık veya müdafii tarafından güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla sorgulanmamış tanık delili, mahkeme kararının dayandığı esas veya belirleyici delil ise ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise, Avrupa Insan Hakları Sözleşmenin ihlali söz konusu olabilecektir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasına göre, tanığın keşifte dinlenmesi sırasında da bu maddede belirtilen tedbirlerin uygulanacağı hususu hüküm altına alınmıştır.
Maddenin son fıkrasında, başta Anayasa olmak üzere, Avrupa Insan Hakları Sözleşmesinin
6 ncı maddesiyle koruma altına alınan adil yargılanma hakkının bir gereği olarak bu madde uygulamasında yargılama sujelerinin savunma hakkını sınırlayacak bir şekilde hareket edemeyecekleri belirtilmiştir.



B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -9 Tasarının 9 uncu ve 10 uncu maddeleri aynen kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 9-
9’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
Haklarında koruma tedbiri kararı alınan tanıkların dinlenmelerinde uygulanacak usuller
MADDE 9-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının “Tanık koruma tedbiri kararı alınan tanıkların dinlenmelerinde uygulanacak usuller…” başlığı altında 9 uncu maddesinin 2, 5 ve 9 uncu fıkralarının kaldırılmasını arz ve teklif ederiz. 28.11.2007

Hasip Kaplan
Aysel Tuğluk
Sırrı Sakık

Şırnak
Diyarbakır
Muş

Fatma Kurtulan
Ayla Akat Ata
Bengi Yıldız

Van
Batman
Batman


İbrahim Binici



Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; 9’uncu maddeyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesinde, özellikle koruma tedbiri uygulanacak tanıkların dinlenmesinde uygulanacak usuller, tamamen yeni yürürlüğe girmiş Ceza Muhakemeleri Kanunu’muzun ve onunla övündüğümüz ana Türk Ceza Kanunu ile yine Avrupa Mahkemesi süreciyle çok yakın bağlantısı olan bir madde.
Benden önce de bazı hukukçu arkadaşlar burada ifade ettiler. Buradan yasaları geçirmek kolay, ama bu sistemle, tanık koruma yasası ile bu hükümlerle bu tanıklar dinlenirse Avrupa Mahkemesine gidecek her dava, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki tanık sorgulamada -özellikle altını çiziyorum- silahların eşitliği ilkesi gereği savunma hakkı kısıtlandığı için hazır kazanılacak davalardır ve çok açık söylüyorum, Türkiye’de, hukukçular, barolarımız, insan hakları merkezleri de bu konuda çok yeteneklidir, çok iyi gelişmiş, çok da iyi eğitim almışlar. Bu konuda ifade etmek istiyorum ki, bu 9’uncu maddeyle ilgili, mesela ikinci fıkrası, CMK 58/3’üncü maddedeki hükmü daha da uygulanamaz hâle getiriyor. Tanığın görüntü veya sesi değiştirilerek düzenlenmesi tanığa, doğru mu söylüyor, gerçekten bir menfaati olduğu için mi suç atıyor veya bir ajan mıdır veya menfaat karşılığı bazı ifadelerde bulunan birisi midir veya gizli bir görevli midir, bu anlaşılmaz ve anlaşılması da mümkün olmadığı için, bu tanığın beyanları, her ne kadar, tek başına delil olarak alınmaz deniliyorsa da, ağırlıklı olarak bu tanık beyanına göre hükme gidileceği için, bize, âdeta 12 Eylül öncesi sıkıyönetim askerî mahkemelerinde kerhe dayalı, işkenceyle alınmış ifade tutanakları üzerinden hükme gidilen, adil olmayan o yargılamalar sürecini hatırlatıyor.
Yine, Ceza Kanunu’nun temel ilkelerinden ve teminatlarından birisi, gayet keyfî uygulanacak tarzda yasada tanımı yapılmayan dinleme usulü tayin etmek yetkisi yargıca verilmektedir. Bu düzenlemeyle, savunmaya rağmen yargıç istediği şekilde tanığı dinleyebilecek midir Türkiye’de? Zaten 58’inci maddede teknik cihaz ve bilgilerle tanık sorgulama yetkisi yargıçlarımıza verilmiş, ama bizim Anadolu’daki hangi ilçede, kasabada teknik cihazla ve stenografiyle veya video kamera sistemiyle çapraz sorgudaki tanıkları dinleme, sorgulama ve bu şekilde kayıt tutma imkânımız var? Hiçbir şekilde yok, uygulanmıyor zaten. Bu uygulanmayan hüküm, burada, yine keyfî bir duruma bırakılmaktadır.
9’uncu maddenin beşinci fıkrasındaki düzenleme ise çapraz sorgulamayı ortadan kaldırıyor. Yani, tam karşılanmayan, uygulamada zaten -doğru dürüst- sorunlar yaşayan çapraz sorgu sistemini, soru sorma hakkını kaldırdığınız zaman, tanıkları eşit sorgulama hakkını kaldırdığınız zaman Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrasının otomatikman ihlali durumunu yaratmış oluyor. Zaten Avrupa Mahkemesi kararlarının tanık korumayla ilgili içtihadı var. Çok açık. Tanık koruma içtihadında diyor ki: “Tanık beyanı tek başına delil olmaz, bunu yan delillerle güçlendireceksiniz. Maddi, teknik ve diğer dokümansal belgelerle güçlendirmediğiniz zaman koruma da uygulansa tanık beyanı yeterli olmayacaktır.”
Yine, 9’uncu maddenin yedinci fıkrasında da getirilen bir şey, vicahilik ilkesi ihlal ediliyor, alenilik ortadan kaldırılıyor. Tanığı hiçbiriniz görmeden ve tanığın yargıç tarafından dahi görülmesi sağlanmadan böyle bir sorgulamayla hükme gidiliyor.
Yine, 9’uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki uygulamada keşif esnasında da diyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Keşif de bir yargılamanın tatbiki biçimidir. Keşif esnasında da tanığa aynı uygulamanın yapılacağı hükmü getiriliyor.
9’uncu maddenin onuncu fıkrasında da “…savunma hakkını kısıtlayacak şekilde uygulanamaz.” deniliyor. Şimdi, bu kadar uygulama, sınırlamadan sonra savunma hakkı mı kalıyor ortada? Bütün yetki, bütün imkân hazırlık soruşturmasında savcılıklara veriliyor, kolluğa veriliyor, savunmanın hiçbir şekilde bu konuda müdahalesi sağlanamıyor. Bu, çok açık söyleyeyim, ulusal üstü yargılama sürecinde çok ciddi sıkıntılar yaratacak, savunmayı dışlayan, silahların eşitliği ilkesini kaldıran bir durumdur. Bu duruma son verilmesi gerekir. Teklifi bu nedenle vermiştik. Bu nedenle bu teklifin yaşama geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Konuşmam son… Yeni yılınızı da bu vesileyle kutluyorum, barışa, mutluluğa ve refaha vesile olmasını, ülkemizin hayrına olmasını diliyor, teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.





DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:

TANIK KORUMA KARARLARININ UYGULANMASI





KORUMA KARARININ ALINMASINDA CUMHURİYET BAŞSAVCILIKLARI İLE MAHKEMELERCE UYGULANACAK USULLER
Madde 10 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre kararlar, gizlilik esaslarına uygun olarak verilir.
(2) Tedbir kararının kapsam ve niteliğine göre, tanığın beyanı farklı bir isim altında tutanağa kaydedilir ve sonraki işlemlerin bu isimle yürütülmesi sağlanır. Tutanak, ilgili Cumhuriyet savcısı veya hâkim ile görevli zabıt kâtibince imzalanır. Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemece bu Kanunda belirtilen kararlar, ayrı bir karar numarası verilmek suretiyle yerine getirilir. Tanığın gerçek kimlik ve adres bilgileri ile koruma kararı ayrı bir kartonda muhafaza edilir.
(3) Cumhuriyet savcısı, mahkeme veya hâkim tarafından bu Kanunda belirtilen işlemlerle ilgili olarak bir zabıt kâtibi görevlendirilir. Tanık koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin karar ve diğer belgeler, soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılığınca, kovuşturma evresinde mahkemece bu kararlara mahsus yerlerde gizlilik esaslarına uygun olarak saklanır. Cumhuriyet başsavcılığınca veya mahkemece tanık koruma tedbirinin uygulanmasına ilişkin verilen karar ve diğer belgeler, soruşturma veya kovuşturma konusu suç dışında başka bir makam veya mercie gönderilemez.
(4) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen tedbire ilişkin kararlar, gereğinin yerine getirilmesi amacıyla Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla, yargı çevresi içerisinde bulunan kolluk makamlarına gönderilir ve gecikmeksizin yerine getirilir.
(5) Bu madde hükümlerine göre, alınan tanık koruma tedbiri kararlarının saklanmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.



A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 10- Maddede, Cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemelerce 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (ç)bentlerinde sayılan koruma tedbirlerine ilişkin verilecek kararlarda izlenecek usuller gösterilmektedir. Bu madde hükümlerine göre verilecek kararlar öncelikle gizlilik esaslarına uygun olarak verilecektir. Zira 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sayılan tedbirler, tanığın güvenliğini sağlamak amacıyla kimliğinin ve adres bilgilerinin gizli tutulmasını ve tanığın duruşma salonuna gelmeden de dinlenebilmesini öngörmektedir. Bu tedbirlerin bir anlam ifade edebilmesi için, tedbirlere ilişkin kararların gizlilik esasına göre verilmesi gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen tedbirin uygulanması usulleri düzenlenmektedir. Buna göre, Cumhuriyet savcıları veya mahkemeler tanığın beyanını farklı bir isim altında tutanağa kaydedecek ve sonraki işlemleri de bu isim üzerinden yürütecektir. Söz konusu bentteki koruma tedbirine ilişkin kararlar ayrı bir karar numarası verilmek suretiyle yerine getirilecek, tanığın gerçek kimlik ve adres bilgileri ile koruma kararı ayrı bir kartonda muhafaza edilecektir.
Yukarıda sayılan tedbirler, karşılaştırmalı hukukta da yaygın olarak uygulanmaktadır. Fransız Ceza Usul Kanununun 706-58 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, sorgu hâkimi, gerekçeli bir kararla tanığın beyanının, tanığın kimliğinin dava dosyasına dercedilmeden alınmasına karar verebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre, hâkimin kararı, tanığın beyanının tespit edildiği tutanağa eklenir. Hâkim kararında kişinin kimliği belirtilmez ve tutanakta da tanığın imzası yer almaz. Tanığın kimliği ve adresi için ayrı bir resmi belge düzenlenir ve bu belge, bu amaçla açılmış ayrı bir dosyada muhafaza edilirken, bölge mahkemesinde açılmış ayrı bir sicilde kaydedilir. Benzer hükümler diğer ülke kanunlarında da bulunmaktadır.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bu Kanunda belirtilen işlemlerle ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı mahkeme veya hâkim tarafından bir zabıt kâtibi görevlendirilecektir. Burada, maddede öngörülen gizlilik esaslarının korunabilmesi amacıyla bu Kanunda öngörülen işlemlere ilişkin olarak belirli bir zabıt kâtibinin çalıştırılması öngörülmekte ve böylece bahse konu işlemlerden, mahkemede veya Cumhuriyet başsavcılıklarında çalışan birden fazla kişinin haberdar olmasının engellenmesi amaçlanmaktadır. Yine aynı gizlilik esasları çerçevesinde tanık koruma tedbirlerine ilişkin karar ve diğer belgeler Cumhuriyet başsavcılıklarınca veya mahkemelerce bu kararlara mahsus yerlerde saklanacaktır. Söz konusu belgeler ilgili kişi hakkında yürütülen herhangi bir soruşturma veya kovuşturmanın gerekleri haricinde soruşturmaya ve kovuşturmaya yetkili makamlar dışında başka bir makam veya mercie gönderilmeyecektir. Ancak soruşturma konusu suç ile ilgili olması halinde, söz konusu bilgi ve belgeler ilgili soruşturma veya kovuşturma makamına gönderilebilecektir. Bu karar ve belgeler, Kurulun talebi halinde hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın Kurula gönderilebilecektir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, beşinci maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen “fizikî koruma sağlanması” yönünde verilen kararın, yerine getirilmesi amacıyla yargı çevresi içerisinde bulunan kolluk makamlarına gönderileceği düzenlenmiştir. Gerçekten de mahkemelerin veya Cumhuriyet başsavcılıklarının alınan kararı bizatihi yerine getirmeleri mümkün olmadığından, bu konuda yeterli eleman ve donanıma sahip kolluk makamları, tedbirin uygulanması ile görevli olacaktır.
Maddenin beşinci fıkrasında, bu madde hükümlerine göre, alınan tanık koruma tedbiri kararlarının saklanmasına ilişkin esas ve usullerin yönetmelikte gösterileceği hüküm altına alınmıştır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -10 Tasarının 9 uncu ve 10 uncu maddeleri aynen kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 10-
10’uncu maddenin başlığını okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Tanık Koruma Kararlarının Uygulanması



Koruma kararının alınmasında Cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemelerce uygulanacak usuller
MADDE 10-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır: okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının “Koruma kararının alınmasında cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemelerce uygulanacak usuller…” başlığı altında 10 ncu maddesinin 2 fıkrasına “…savcısı veya hakimi ile…” ibaresinden sonra “avukatı” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz. 28.11.2007

Hasip Kaplan
Aysel Tuğluk
Sırrı Sakık

Şırnak
Diyarbakır
Muş

Fatma Kurtulan
İbrahim Binici
Ayla Akat Ata

Van
Şanlıurfa
Batman


Bengi Yıldız



Batman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve aleniyet unsurunun gerçekleştirilmesi AİHS nin 6/1-3 Anayasanın 36 maddesine uygunluk açısından konulmalıdır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


TANIK KORUMA BİRİMLERİ VE KOLLUK MAKAMLARINCA YAPILACAK İŞLEMLER
Madde 11 - (1) Bu Kanun kapsamında alınacak tanık koruma tedbirlerini uygulamak üzere, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce tanık koruma birimleri kurulur. Bu birimlerde yeteri kadar hukukçu, idarî ve teknik uzman personel bulundurulur.
(2) Tanık koruma biriminde çalışan personel için, tanık koruma birimi tarafından verilen bilgilere göre geçici kimlik düzenlenebilir veya bunu sürdürebilmesi için belge verilebilir. Bu belgeler, tanığın korunması ile gözetilen kamu yararı veya somut diğer olgular da dikkate alınarak, soruşturma konusuyla orantılı ve amaca uygun olarak kullanılabilir.
(3) Bu Kanun hükümlerine göre, kolluk makamlarınca alınacak tedbirler ile yapılacak işlemlerin ve tanık koruma birimlerinin çalışma esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 11- Maddede, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünce tanık koruma birimleri kurulacağı hükme bağlanmıştır. Söz konusu tanık koruma birimleri, Kurulca 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) ilâ (ı) bentlerinde sayılan koruma tedbirleri kararlarını uygulayacak olan birimlerdir.
Maddenin ikinci fıkrasında tanık koruma biriminde çalışan personel için geçici kimlik düzenlenmesi ve belge verilmesi hususu düzenlenmiştir. Tanık koruma faaliyetlerinin gizliliği, korunan tanıkla birlikte görevlilerin kimlik bilgilerinin ve yapılan işlemlerin gizliliğini de gerektirir. Görevliler, görevleri gereği pek çok kişi ile muhatap olup görev nedeniyle çok sayıda hukukî işlem yapmaları nedeniyle, kimliklerinin ortaya çıkma olasılığı daha da kolaylaşmaktadır. Bu sakıncaları giderebilmek için, madde ile geçici kimlik belgesi düzenlenmesi hüküm altına alınmıştır. Ancak, bu belgelerin kullanılması sınırlı olduğundan sadece görev nedeniyle ve soruşturma konusuyla orantılı ve amaca uygun olarak kullanılacak ve ilgili birim tarafından bu belgelerin kullanılması denetlenecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, kolluk makamlarınca alınacak tedbirlerin ve yapılacak işlemlerin esas ve usullerinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -11 Alt Komisyonca, Tasarının 11 inci maddesinde, tanık koruma birimleri kuracak kurumlar arasında yer alan Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünün, bu birimleri kurma kapasitelerinin bulunmadığı ve buna da ihtiyaç olmadığı düşünülerek bu iki kurum madde metninden çıkarılmıştır. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 11-
Tanık koruma birimleri ve kolluk makamlarınca yapılacak işlemler
MADDE 11-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 11. maddesine, “Jandarma Genel Komutanlığı” ibaresinden sonra gelmek üzere, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

Faruk Bal
Abdülkadir Akcan
Mümin İnan

Konya
Afyonkarahisar
Niğde

Şenol Bal
Prof. Dr. Alim Işık
Hasan Çalış

İzmir
Kütahya
Karaman

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısı onbirinci maddenin birinci fıkrasında uygulamak üzere kelimesinden sonra gelmek üzere “Adalet Bakanlığınca” kelimesinin eklenmesi, “Jandarma Genel Komutanlığınca” ve “Emniyet Genel Müdürlüğünce” kelimelerinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Rıdvan Yalçın
Ali Torlak
Ertuğrul Kumcuoğlu

Ordu
İstanbul
Aydın

Recep Taner

Mustafa Enöz

Aydın

Manisa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Yalçın?
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Teklif ile görev Adalet Bakanlığına verilmekte ve işleminin koruma kararı verilen tanıkların beyanına etki ediyor isnadından kaldırılmasını amaçlamaktayız.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 11. maddesine, “Jandarma Genel Komutanlığı” ibaresinden sonra gelmek üzere, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
FARUK BAL (Konya) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tanık koruma biriminin bu tasarının mücadele için hedef aldığı suç örgütlerinin maddi beslenme kaynağı ağırlıklı olarak Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünün görev alanına giren olaylar teşkil etmektedir.
Bu olaylara tanık olanların bu birimlerin çalışma şekilleri de dikkate alınarak korunması gerekir.
Bu sebeple Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü bünyesinde koruma birimi oluşturulmalıdır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.



DİĞER KURUM VE KURULUŞLARLA İŞBİRLİĞİ VE YAPILACAK İŞLEMLER
Madde 12 - (1) Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda, işbirliği ve yardımda bulunmakla yükümlüdür.
(2) Bu Kanun kapsamında alınan tedbir kararları, kamu kurum ve kuruluşları tarafından gecikmeksizin yerine getirilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 12- Maddeyle, tasarıda yer alan hükümlerin uygulanması ile ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişilere, kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak yükümlülüğü getirilmektedir. Esasen tanık koruma kararlarının ve alınan tedbirlerin daha etkin ve amaca uygun bir şekilde uygulanabilmesi bu işbirliğinin gerçekleşmesiyle doğru orantılıdır.
Tanık koruma tedbiri kararları, niteliği gereği beklemeye tahammülü olmayan ve derhal uygulanması gereken kararlardan olması nedeniyle ilgili kamu kurum, kurul ve kuruluşları tarafından gecikmeksizin yerine getirilmesi gerekir.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -12 Tasarının 12 nci maddesi aynen kabul edilmiştir

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE12-
Diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve yapılacak işlemler
Madde 12-
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


BEŞİNCİ BÖLÜM:

TANIK KORUMA KURULU




TANIK KORUMA KURULU
Madde 13 - (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yapmak üzere, İçişleri Bakanlığında Tanık Koruma Kurulu kurulur.
(2) Kurul; mesleklerinde fiilen en az on beş yıl görev yapmış olmak koşulu ile; Adalet Bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıf hâkimler arasından iki, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Ankara'da görev yapan birinci sınıf adlî yargı hâkim veya Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek bir, Milli Savunma Bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıfa geçirilmiş askeri hâkimler arasından bir, İçişleri Bakanlığı merkez teşkilâtından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir, Sahil Güvenlik Komutanlığından bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden üç ve Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünden bir üye olmak üzere toplam onbir üyeden oluşur. Kurul Başkanı, Kurul üyelerince kendi aralarından oyçokluğuyla seçilir. Kurul kararlarını oy çokluğuyla alır. Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğunda her zaman Başkanın çağrısı üzerine toplanır. Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilebilirler. Kurulun sekretarya hizmetleri İçişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
(3) Kurul, koruma kararını verirken, bu kararı uygulayacak koruma birimince düzenlenecek olan korumanın şekli, süresi ve diğer özelliklerine ilişkin ön değerlendirme raporunu dikkate alır.
(4) Kurul üyelerine, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen görev yaptıkları her gün için (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bir ayda fiilen görev yapılan gün sayısının dördü aşması halinde, aşan günler için huzur hakkı ödenmez.
(5) Kurulun çalışma esas ve usulleri yönetmelikte düzenlenir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 13- Maddenin birinci fıkrasıyla, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (ç) ilâ (ı) bentleri arasında belirtilen tedbir kararlarını almak, uygulanmasını sağlamak ve denetlemek amacıyla Içişleri Bakanlığı bünyesinde Tanık Koruma Kurulu kurulmaktadır. Tanık koruma tedbiri kararlarının alınmasında ve uygulanmasında, kendi alanında uzmanlaşma ve deneyime sahip olacak organik bir yapılanma ile, ülke çapında uygulama birliği, eşgüdüm ve alınacak tedbir kararlarında olabildiğince yeknesaklığın sağlanması için öncelikle bu amaçları gerçekleştirecek bir oluşumun yapılanmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle Tasarı ile, etkin, verimli ve süratli bir karar alma mekanizmasının oluşması, bu kararlarda deneyime sahip olabilecek, başka bir anlatımla konusuna vakıf profesyonel yönetim kademesindeki personelle bir organizasyon ve oluşumun sağlanması amaçlanmıştır. Karşılaştırmalı hukuka bakıldığında, benzer kurulların, Hollanda, Italya ve Almanya gibi ülkelerde de kurulmuş olduğu görülmektedir. Söz konusu tedbirlere ilişkin olarak risk ve tehdidin ciddiliğini ve uygulanacak tedbirlerin sonuçlarını bu kurullar değerlendirmektedirler.
Maddenin ikinci fıkrasında Kurulun oluşum şekli gösterilmektedir. Buna göre, Kurul, Adalet Bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıf hâkimler arasından iki, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Ankara’da görev yapan adli yargı hâkim veya Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek bir, Içişleri Bakanlığı merkez teşkilatından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir, Sahil Güvenlik Komutanlığından bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden iki ve Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünden seçilecek bir üyenin katılımıyla toplam dokuz üyeden oluşacaktır. Kurulun ayda en az bir defa toplanması öngörülmekle birlikte gerektiğinde birden fazla toplantı da yapabilecektir. Böylelikle acil hallerde Kurulun karar alma süreci çabuklaştırılmaktadır. Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıl olacaktır. Buna göre, Kurul üyelerinin konuya hakimiyet sağlama ve elde ettiği tecrübeyi etkin ve verimli şekilde kullanabilmesi için yeterli bir görev süresi öngörülmekte, görev süresi sona erenlerin yeniden seçilebilmesi imkânı tanınmaktadır. Kurulun sekretarya hizmetleri, bu konuda teknik ve personel alt yapısı bulunan ve halen söz konusu tedbirlerin bir kısmını 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yerine getirmekte olan Içişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla, Kurulun koruma kararını verirken, bu kararı uygulayacak koruma birimince düzenlenecek olan korumanın şekli, süresi ve diğer özelliklerine ilişkin ön değerlendirme raporunu dikkate alması öngörülmüştür.
Maddenin dördüncü fıkrasıyla, Kurul üyelerine ayda dört toplantıyı geçmemek üzere, her toplantı için huzur hakkı ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin beşinci fıkrasında ise, Kurulun çalışma esas ve usullerinin yönetmelikte düzenleneceği belirtilmiştir


B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -13 Tasarının 12 nci maddesi aynen kabul edilmiştir

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 13-
13’üncü maddenin başlığını okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Tanık Koruma Kurulu



Tanık Koruma Kurulu
Madde 13-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 Sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 13. maddesinin (1) ve (2) nci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

İsa Gök
Şahin Mengü
Ali İhsan Köktürk

Mersin
Manisa
Zonguldak

Ali Rıza Öztürk

Vahap Seçer

Mersin

Mersin
Madde 13- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yapmak üzere, Adalet Bakanlığı bünyesinde Tanık Koruma Kurulu kurulur.
(2) Kurul; mesleklerinde fiilen en az on beş yıl görev yapmış olmak koşulu ile; Adalet Bakanlığından idari görevde çalışan birinci sınıf hakimler arasından iki, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Ankara’da görev yapan birinci sınıf adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek birer, Milli Savunma Bakanlığından idari görevde çalışan birinci sınıfa geçirilmiş askeri hakimler arasından bir, İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatından bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden bir, Maliye Bakanlığından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir üye olmak üzere toplam 9 üyeden oluşur. Kurul, kararlarını oy çokluğuyla alır. Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğunda her zaman Başkanın çağrısı üzerine toplanır. Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilemezler. Kurulun sekreterya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tanık koruma kanun tasarısı onüçüncü maddenin “tanık koruma kurulu” başlığının “tanık koruma birimi” olarak değiştirilmesi, birinci fıkrada yer alan “İçişleri Bakanlığında” yerine, “Adalet Bakanlığında” “kurulu” yerine “birimi” kelimelerinin getirilmesi, 2-3-4. fıkralarının metinden çıkarılarak 5. fıkrada geçen “kurulun” kelimesinin “birimin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Rıdvan Yalçın
Ali Torlak
Ertuğrul Kumcuoğlu

Ordu
İstanbul
Aydın

Recep Taner

Mustafa Enöz

Aydın

Manisa
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan, 34 Sıra Sayılı Tanık Koruma Kurulu başlığı altında 13 ncu maddesinin 1 inci fıkrası ile 2 nci fıkrasının son cümlesi olan “…Kurulun sekreterya hizmetleri İçişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilir…” cümlesinin kaldırılmasını arz ve teklif ederiz. 28.11.2007

Hasip Kaplan
Bengi Yıldız
Sırrı Sakık

Şırnak
Batman
Muş

Fatma Kurtulan
Ayla Akat Ata
İbrahim Binici

Van
Batman
Şanlıurfa


Aysel Tuğluk



Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge sahibi…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yürütmenin bağımsız yargıya müdahalesinin önlenmesi, Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve aleniyet unsurunun gerçekleştirilmesi AİHS nin 6/1-3 Anayasanın 36 maddesine uygunluk, hazırlık soruşturmasını yürüten kolluğun aynı kurul içinde yer alması nedeniyle kaldırılmalıdır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tanık koruma kanun tasarısı onüçüncü maddenin “tanık koruma kurulu” başlığının “tanık koruma birimi” olarak değiştirilmesi, birinci fıkrada yer alan “İçişleri Bakanlığında” yerine, “Adalet Bakanlığında” “kurulu” yerine “birimi” kelimelerinin getirilmesi, 2-3-4. fıkralarının metinden çıkarılarak 5. fıkrada geçen “kurulun” kelimesinin “birimin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Yalçın (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklif ile yargının bağımsızlığı korunmak istenmiş, adil yargılanma ilkesi korunmuştur.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 13. maddesinin (1) ve (2) nci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İsa Gök (Mersin) ve arkadaşları
Madde 13.- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yapmak üzere, Adalet Bakanlığı bünyesinde Tanık Koruma Kurulu kurulur.
(2) Kurul; mesleklerinde fiilen en az on beş yıl görev yapmış olmak koşulu ile; Adalet Bakanlığından idari görevde çalışan birinci sınıf hakimler arasından iki, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Ankara’da görev yapan birinci sınıf adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek birer, Milli Savunma Bakanlığından idari görevde çalışan birinci sınıfa geçirilmiş askeri hakimler arasından bir, İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatından bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden bir, Maliye Bakanlığından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir üye olmak üzere toplam 9 üyeden oluşur. Kurul, kararlarını oy çokluğuyla alır. Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğunda her zaman Başkanın çağrısı üzerine toplanır. Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilemezler. Kurulun sekreterya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tanık koruma faaliyeti yargısal faaliyetin içindedir, bir aşamasıdır. Madem yargısal faaliyet içerisinde zikredilecek bir çalışma, neden bunu biz İçişleri Bakanlığı bünyesinde yapıyoruz? Neden? Sayın Bakanım burada. Adalet Bakanlığı çok daha ilgili değil mi ki Tanık Koruma Kurulunun içerisinde hâkimlerimiz, savcılarımız, soruşturma kovuşturma aşamasında karar mercileri hâkimler, savcılar değil mi? O zaman, bu kurulun kuruluş yeri neden İçişleri Bakanlığı içi? Tanık Koruma Kurulunun bulunması gereken bakanlık bünyesi Adalet Bakanlığıdır.
İkinci olarak: Tasarıda 11 kişi var. 11’in hepsi bürokrat arkadaşlar. Hâkim, savcı çok az, 3 tane. Hepsi bürokrat. Jandarmadan, sahil güvenlikten, emniyetten, gümrük muhafaza memurluğundan, hepsi ondan. Ama bakın, bu yargısal bir faaliyet. Biz, adli kolluk için bağıran insanlarız, adli zabıta için bağıran insanlarız. Neden bu konuda bu kadar bürokrata, bu kadar yargı dışına ödün veriyoruz?
Önerimiz şu: 9 kişiden oluşması yeterlidir. Adalet Bakanlığından, birinci sınıf hâkimden 2 kişi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan Ankara’da görev yapan 1 hâkim, 1 savcı- önemli bunlar- 4 etti; aynı şekilde, Millî Savunma Bakanlığından, birinci sınıfa geçirilmiş, idari görevde çalışan 1 askerî hâkim, 5. İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatından 1, 6 etti; Emniyet Genel Müdürlüğünden 1. Tasarıda 3 tane. Niye 3 tane? Yeter değil mi 1 tane?
Bu tasarıda, arkadaşlar, para kullanılacak. Tanık Koruma Kurulu büyük paralar kullanacak, ödenek kullanacak. Bunun denetimi, bunun bilgisi kimden alınacak? Bu kurulda Maliye Bakanlığından 1 tane bürokratın olması niye düşünülmüyor? Para harcanacak orada. İleri maddelerde var ama kurulda 1 tane Maliye Bakanlığının elemanı yok. Maliye Bakanlığından 1 kişi. Hadi asker madem olmasın dedik ama Jandarma Genel Komutanlığından bari 1 kişi -çünkü, istihbarat teşkilatı var- olmak üzere bu kurulun 9 üyeden oluşması en idealidir. Emniyeti, Gümrük Muhafazayı, Sahil Güvenliği doldurarak, yargısal faaliyet içerisinde görev yapan bir kurul oluşturamazsınız.
Artı, tekrar seçilme imkânı getiriyorsunuz. Yapmayın, orayı bürokrat koltuğu hâline getirmeyin; bir daha seçilmesinler, dört yıllık süreyle bu iş kalsın, gelenler bir daha gitmezler. Ayrı bir bürokrat masası olacak orada, ayrı bir işlem, yani bir yapı oluşturacaksınız. Bunu yapmayın.
Diğer taraftan, arkadaşlar, sekreterya hizmeti… Adalet Bakanlığı yapmalı. Bu kanun… Orada oturan Bakanımız Adalet Bakanı. İçişleri Bakanlığına yetki için uğraşıyoruz. Ya bu ülkede hukuk devleti mücadelesini, hukukun üstünlüğü mücadelesini bir şekilde gerçekleştiririz ya da biz kendi çıkarttığımız kanunlarla hukuk sistemini daraltır, yargılama sistemini daraltır, İçişleri Bakanlığına, emniyet teşkilatına, polise verirsiniz. Bunu yapmayınız. Bunu yapmayınız.
Eğer hukukçu isek bunlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.



KURULUN GÖREV VE YETKİLERİ
Madde 14 - (1) Kurulun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ilâ (c) bentleri dışında kalan tedbirlere, bunların süresine, değiştirilmesine, kaldırılmasına ve hakkında tedbir uygulanan kişinin şahsî hallerinin tedbirin uygulanmasından önceki hale getirilmesine karar vermek.
b) Kararları, uygulanması için ilgili koruma birimine göndermek.
c) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak, bu Kanun kapsamında kalanlar ile diğer kişilerin veya kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları başvuru veya şikâyetleri incelemek ve bunları sonuçlandırmak.
ç) Bu Kanun hükümlerine göre alınan tedbirlerin uygulanmasını ve yerine getirilmesini denetlemek.
d) Kanunlar tarafından verilen diğer görevleri yapmak.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 14- Maddede, Kurulun görev ve yetkileri bentler halinde sayılmıştır.
Kurulun görev ve yetkileri belirlenirken öncelikli olarak Kurula, Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ilâ (c) bentleri dışında kalan tedbirlere, bunların süresine, değiştirilmesine, kaldırılmasına ve tedbir uygulanan kişinin şahsi hallerinin önceki hale getirilmesine karar verme yetkisi tanınmıştır. Ayrıca Kurula, bu Kanun kapsamında kalan işlerle ilgili başvuru ve şikayetleri incelemek, sonuçlandırmak ve yine tedbirlerin yerine getirilmesi ve uygulanmasına ilişkin denetim görevi de verilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, Kurulun koruma kararını verirken, bu kararı uygulayacak olan koruma biriminin korumanın şekli, süresi ve diğer özelliklerine ilişkin olarak hazırlayacağı ön değerlendirme raporunu dikkate alacağı öngörülmektedir. Buna göre, ilgili tanık koruma birimi, koruma talebinde bulunan kişinin tanıklık yaptığı suç, maruz kaldığı riskin derecesi, tanığa uygulanabilecek koruma tedbirleri ve bu tedbirlerin muhtemel sonuçları üzerine bir ön değerlendirme raporu hazırlayacak ve Kurula sunacaktır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -14 Alt Komisyonca, Tasarının 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası, aynı fıkra hükmünün 13 üncü maddenin ikinci fıkrası olarak düzenlenmesi sebebiyle tekrarı önlemek amacıyla madde metninden çıkarılmıştır. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 14-
14’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Kurulun görev ve yetkileri
MADDE 14 –
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık koruma kanun tasarısının ondördüncü maddenin madde başlığındaki “kurulun” kelimesinin “birimin” olarak ve maddenin “birim savcılık ve mahkemelerce verilen tanık koruma tedbirlerini yerine getirir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Rıdvan Yalçın
Ali Torlak
Ertuğrul Kumcuoğlu

Ordu
İstanbul
Aydın

Recep Taner

Mustafa Enöz

Aydın

Manisa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurul kaldırılmalı ve koruma kararı veren makamların emirlerini yerine getirecek birim kurulmalıdır. Bu anlamda da teklif düzenleyici bir işlevle bu sakıncayı kaldırmayı amaçlamaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


MUTABAKAT METNİ
Madde 15 - (1) Kurul ile hakkında koruma kararı verilen kişi arasında, uygulanacak tedbirin şekli, süresi ve tarafların yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmiş tanığın rızası alındıktan sonra mutabakat metni hazırlanır. Kurul tarafından verilen kararlar, mutabakat metninin imzalanmasından sonra uygulanır.
(2) Mutabakat metninin düzenlenmesine ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 15- Maddeyle, Kurul ile hakkında koruma kararı verilen kişi arasında mutabakat metninin hazırlanmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Avrupa ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da tanıklar ile ilgili birimler arasında benzer anlaşmalar yapılmaktadır. Avrupa ülkelerinde bu anlaşmalar genellikle tanık koruma birimleri veya tanık koruma komisyonları ile ilgili tanıklar arasında yapılırken, Amerika Birleşik Devletleri’nde taraf Adalet Bakanlığı’dır. (memorandum of understanding- Amerikan Ceza Usul Kanunu, Bölüm 224, Madde 3521/d-1). Yine Portekiz Tanık Koruma Kanununun 24/3 üncü maddesine göre, tanık koruma programı ilgili kişinin bu programı kabul ve programa uyacağını bildirdiği yazılı belgeyi imzalamasıyla yürürlüğe girmektedir.
Mutabakat metninin tarafları, Kurul ile hakkında koruma kararı verilen kişidir. Metinde; uygulanacak tedbirin şekli, süresi ve tarafların yükümlülüklerine yer verilecektir. Mutabakat metni, Kurul kararının verilmesinden sonra hazırlanacak, ancak karar, mutabakat metninin imzalanmasından sonra uygulanabilecektir.
Mutabakat metninden beklenen sonuçların alınabilmesi için tanığın, hak ve yükümlülükleri konusunda yeterince bilgilendirilmiş olması gerekir. Bunu gerçekleştirebilmek için de maddede “tanığın aydınlatılmış rızasının alınması” bir koşul olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Gerçekten de tanık koruma tedbirleri ancak koruma talep eden kişinin yükümlülüklerine uygun davranması halinde olumlu sonuçlar doğurabilir. Bu bakımdan sadece devletin ilgili kişiyi koruma kapsamına alması yeterli olmamakta, korunan kişinin de kimlik ve adres bilgilerinin gizli tutulabilmesi ve güvenliğinin sağlanabilmesi için birtakım kurallara uyması gerekmektedir. Tanığın yükümlülüklerine aykırı davranması, kimliğinin açığa çıkmasına ve can güvenliğinin tehlikeye düşmesine neden olabileceği gibi, o ana kadar harcanan çaba ve aktarılan kaynakların da boşa gitmesine sebep olacaktır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -15 Tasarının 15, 16, 17 ve 18 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 15-
15’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Mutabakat metni
MADDE 15-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 15. maddesinde yer alan “tanığın aydınlatılmış” ibaresinin metinden çıkarılarak “bilgilendirilmiş tanığın” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

Faruk Bal
Alim Işık
Abdülkadir Akcan

Konya
Kütahya
Afyonkarahisar

Şenol Bal
Mümin İnan
Hasan Çalış

İzmir
Niğde
Karaman
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılıyoruz efendim. Bir anlam farkı yok, daha anlamlı.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – “Bilgilendirilmiş tanığın” ibaresinin daha doğru olduğu kanaatindeyiz. O nedenle katılıyoruz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bal, gerekçeyi mi okutalım efendim?
FARUK BAL (Konya) – Gerekçe okunsun efendim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metni meramı anlatmakta yetersiz ve dilbilgisi kuralına uymamaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


FAALİYET RAPORU
Madde 16 - (1) Kurul, koruma kararı verdiği kişiler ile uygulanan tedbirler hakkında hazırlayacağı faaliyet raporunu, her yıl Ocak ayı sonuna kadar İçişleri ve Adalet bakanlıklarına sunar.
(2) Bu rapor, içerik ve kapsamına göre, gerektiğinde ilgili bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına da gönderilebilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 16- Maddenin birinci fıkrasıyla, Kurulun koruma kararı verdiği kişiler ile uygulanan tedbirler hakkında bir “Faaliyet Raporu” hazırlaması öngörülmüş olup, bu raporun her yıl Ocak ayı sonuna kadar Içişleri ve Adalet Bakanlığına sunulması hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, uygulamada karşılaşılabilecek tereddütlerin veya uyuşmazlıkların önlenmesi amacıyla, gerektiğinde raporun ilgili bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına da gönderileceği öngörülmüştür.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -16 Tasarının 15, 16, 17 ve 18 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir
Tasarının 15, 16, 17 ve 18 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-26/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 42.BİRLEŞİM
MADDE 16-
16’ncı maddenin başlığını okutuyorum:
Faaliyet raporu
MADDE 16-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 16. maddesinin (1) numaralı bendinin sonundaki “sunan” kelimesinden evvel olmak üzere “TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna” ifadesinin de eklenmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu raporların bir örneklerinin TBMM İnsan Hakları Komisyonuna verilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.



ALTINCI BÖLÜM:

ÇEŞİTLİ VE SON HÜKÜMLER




YABANCI TANIKLARIN KORUNMASINDA ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE YARDIMLAŞMA
Madde 17 - (1) Türkiye'nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı uluslararası anlaşmalar uyarınca, anlaşma bulunmaması halinde ise karşılıklılık esasına uygun olarak bir yabancı tanığın Türkiye'de korunmasına, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanı tarafından karar verilir.
(2) Yukarıdaki fıkra hükümlerinin uygulanmasında, yabancıların korunmasına ilişkin giderler talep eden ülke makamlarınca karşılanır. İkili veya çok taraflı uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 17- Maddede, yabancı tanıkların Türkiye’de korunmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Ülkemizin de onayladığı 15/11/2000 tarihli “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Millet Sözleşmesi”nin 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre, taraf devletler, tanıkların ve yakınlarının başka yerlere yerleştirilmesi için diğer Devletlerle anlaşmalar veya düzenlemeler yapmayı göz önünde bulunduracaklardır. Yine 4/12/2000 tarihli “Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi”nin 32 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre taraf devletlerce, bu sözleşmede belirtilen suçlara ilişkin olarak tanıklık veya bilirkişilik yapan kişiler ile bunların yakınlarının başka yerlere yerleştirilmesi için diğer devletlerle anlaşmalar veya düzenlemeler yapmanın değerlendirilmesi öngörülmektedir. Avrupa Birliği Konseyi, 23/11/1995 ve 20/12/1996 tarihli kararlarıyla üye ülkeleri uluslararası organize suçla mücadelede tanıklık yapanlar ve yakınlarının korunması için karşılıklı yardımlaşmayı kolaylaştırıcı imkanlar sağlamaya davet etmektedir.
Maddenin birinci fıkrasıyla, yukarıda belirtilen uluslararası sözleşme veya kararlarda yer alan ilkeler ışığında bir yabancının Türkiye’de korunmasına, böyle bir anlaşma mevcut değilse, karşılıklılık esasına uygun olmak koşuluyla yine bir yabancının Türkiye’de korunmasına Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak Içişleri Bakanı tarafından izin verileceği öngörülmüştür.
Maddenin ikinci fıkrasında; yukarıda sayılan uluslararası sözleşmeler ve Avrupa Birliği Konseyi kararlarına uygun olarak, yabancı tanıkların korunmasına ilişkin giderlerin, talep eden ülke makamlarınca karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte ikili veya çok taraflı uluslararası anlaşma hükümleri saklı tutularak bu konuda oluşabilecek istisnai durumlar için de maddede esneklik sağlanmıştır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -17 Tasarının 15, 16, 17 ve 18 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 17-

Açılma Saati: 19.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)



BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
34 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birinci bölümdeki görüşmeler tamamlanmıştı, şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 17 ila 27’nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Ali ihsan Köktürk, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve şahısları adına Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Bursa Milletvekili Mehmet Tunçak ve Van Milletvekili Gülşen Orhan’ın söz talepleri vardır.
Sayın Köktürk, biraz önce Öztürk’e yaptığımız gibi, isterseniz -sizin şahsınız adına da konuşma talebiniz var- üçüncü sıraya alayım ben sizi, ikisini birleştireyim, olur değil mi?
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Olabilir.
BAŞKAN - Tamam.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 34 sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu Tasarısı’nın yüce Mecliste görüşülmesi nedeniyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Hükûmetin yüce Meclisimize sunmuş olduğu Tanık Koruma Kanunu Tasarısı, ülkemizdeki suç ve suçluyla mücadele siyaseti konusunda ciddi bir tartışma açmayı da zorunlu hâle getirmektedir. Suç ve suçlulukla mücadelenin etkin yöntemlerinden birisi de tanığın doğruyu çekinmeden ve korkmadan söylemesidir. Ceza, adalet sisteminin doğru bir şekilde çalışması için, tanıkların yargılamanın her aşamasında doğruyu söylemesi gerekir. Tanığın doğru söylemesini sağlamak amacıyla hazırlanan bu tasarıyla Hükûmet, toplumdaki suç ve suçluluğu önleyecek yeni bir sihirli değnek bulmanın heyecanı içerisinde bir görüntü vermektedir. Zannetmektedir ki bu tasarı kanunlaşınca bütün organize suç örgütleri ve terör örgütleri bir anda ortadan kalkacak.
Sayın milletvekilleri, devletin hem meşru hakkı hem de vazgeçilmez görevi, kendi varlığını sürdürebilmek için hükümran olduğu topraklarda millî birlik ve beraberliği sarsılmaz biçimde devam ettirmek, iç huzur ve güvenliği sağlamak, can, mal ve tasarruf emniyetini her türlü tehdit ve tehlikeden uzak tutmak, bunları defetmeye muktedir olmak, nizamı asla ihlal ettirmemek ve bozdurmamak, dış tehdit ve tehlikelere karşı daima hazır ve müdebbir bulunmaktır.
Buradan hareketle, Hükûmetin temel görevi, sağlıklı bir toplum yapısı tesis etmek için, bireylerin içinde yaşadıkları sosyal çevrede huzur ve güvenlik içerisinde kendilerini geliştirmelerini temin etmek için suç denilen sosyal hastalığı tedavi etmek ve suç fiillerini asgariye indirmektir. Bu sebeple, güvenlikteki bir zafiyetin tek sorumlusu doğal olarak Hükûmet olmaktadır.
Hükûmet “Suçluların peşine nasıl düşerim?” sorusuna cevap aramadan önce, emniyet ve asayişin temin edilmesi, suçların daha işlenmeden önce kaynağında nasıl önleneceği sorusuna cevap aramalıdır çünkü kamu düzeni bozulduktan sonra güvenli bir ortam tesis etmek oldukça güçleşmekte, suç işlendikten sonra suçluların yakalanması ve yargılanması kamuya oldukça ciddi maliyetler getirmektedir. Bu nedenle, suç önleme siyasetinde önleyici kolluk esas kabul edilerek suçun önlenmesine ilişkin yetki ve sorumluluklar adli zabıta gibi pasif ve yavaş işleyen bir sisteme bırakılmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte bu noktada Hükûmet yine kolaycılığa kaçmakta, terörü ve organize suçları nasıl önleyeceğine ilişkin tedbir yerine, organize suç örgütü ya da terör örgütü içerisinde faaliyet yürütmüş suçluları nasıl tanık hâline getiririm, bunların muhbirlikten sonraki yaşamlarını nasıl daha müreffeh hâle getiririm, vergi ödeyen Türk vatandaşlarının paralarını bunlara nasıl kullandırtırım üzerinde kanun çalışması yapmaktadır. Ülkemizde suç patlaması yaşanırken suçları önlemek yerine tanıkların nasıl korunacağını temel vazife hâline getirmek, bataklığı kurutmayı bırakıp sivrisineklerin birbirini nasıl ele vereceğine kafa yormak gibidir.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde asayişsiz bir ortamın oluşmasında ve bu ortamın her geçen gün biraz daha ivme kazanarak devam etmesinde Hükûmetin bu anlayış ve tutumunun etkisinin olduğu herkesin malumudur. 58 ve 59’uncu Hükûmetlerin AB üyelik süreci içerisinde izledikleri insan hakları, özgürlük ve demokratikleşme konularındaki yanlış ve sorumsuz politikaları, 2002 yılından itibaren toplumdaki suç oranlarının patlamasına, bölücü eşkıyanın ve organize suç örgütlerinin cesaretlenmesine, buna karşılık suç ve suçlularla mücadele eden kolluk kuvvetlerinin moral motivasyonlarının azalmasına, hatta nitelik değiştiren suçlar ve bölücü propagandaya karşı acz içerisine düşmesine neden olmuştur.
Suç istatistiklerine baktığımızda, Hükûmetin, son üç hükûmetin ne kadar yetersiz ve beceriksiz olduğu da net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Terör hortlamıştır bu dönemde, son beş yıl içerisinde. Organize suç örgütleri kayıt dışı ekonomiyi tetiklemiş, devleti ve siyaseti rehin almaya başlamış, toplumda sosyal, siyasal ve ekonomik dengenin bozulmasına, devlet otoritesinin sarsılmasına, yargıya olan güvenin azalmasına, ciddi toplumsal huzursuzluklara yol açmıştır. Yine, yolsuzluklar ve mali suçlarda ciddi artışlar olmuş, çocuk suçluluğu artmış, son beş yılda 250 bin civarında çocuk suç şüphelisi olarak güvenlik kuvvetlerince yakalanmıştır.
Türkiye’de 2006 yılı içerisinde asayişe müessir fiillerde yüzde 61, şahsa karşı işlenen suçlarda yüzde 62, mala karşı işlenen suçlarda yüzde 60 oranında artış olmasının yanında, son beş yılda suçlar kabaca 3 kat artmıştır.
Sayın milletvekilleri, gelinen noktada, vatandaşlar, can, mal ve namuslarını emniyet içerisinde hissedememektedirler. İnsanlar her an bir kapkaç ya da gasba uğrayabileceğini düşünerek adeta sokağa çıkamamaktadır. Bölücü örgüt yandaş ve militanları şehirlerimizi, sokaklarımızı ve esnaflarımızın ekmek teknelerini teslim almıştır. Yazılı ve görsel medya yoluyla aile içi şiddet, cinsel taciz ve töre cinayeti haberleri evimizin içlerine kadar girmektedir. Uyuşturucu satıcıları, çeteler, çocuk istismarı ve şiddet okullarımıza dadanmıştır. Ülkemiz bu hâlde iken, Hükûmetin ve Meclisimizin önceliği bu yasadan evvel, terörü, suç ve suçluyu doğuran ve yaşatan nedenler, işlenmeden önce, kaynağında önlenebilmelidir. Ayrıca, çağdaş bir suçla mücadele stratejisi belirlenmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin siyasi yetersizliğinden, yoksulluk, yoksunluk ve ayrımcılıktan beslenen toplumsal memnuniyetsizlik, izlenecek millî karakterli ekonomik, sosyal ve siyasal politikalar ile ortadan kaldırılmalıdır. Demokratikleşme ve sivilleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları, demokratik rejim ve teşebbüs hürriyeti gibi üstün değerlerin suçlular tarafından istismar edilmesinin önüne geçilmelidir. İnfaz sisteminde caydırıcılığı mutlaka kazandırılmalı ve suçlunun, cezasını çekmesi, eğitimi, ıslah edilmesi ve topluma yeniden kazandırılması için çağdaş bir ceza-adalet sistemi kurulmalıdır.
Terörle mücadeleyi mümkün kılabilecek, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan bir hukuk sisteminden elini kolunu bağlamayan bir sisteme geçilmeli, bu hızla tesis edilmeli ve başta Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu olmak üzere terörle etkili mücadeleyi engelleyen hükümler içeren yasaların tümü değiştirilmelidir.
Burada Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tüm suç ortamı ile mücadeleyi esas alan Millî Yargı Projesi’ne ben de dikkat çekmek istiyorum. Bu proje, üniter ve millî devlet yapısını koruyor, demokrasi, insan hakları, adil yargılama gibi evrensel değerlerden besleniyor. Dolayısıyla Millî Yargı Projesi’ni çok önemsiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelik, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Genel Kurulda ele alınan söz konusu kanun tasarısı ile ilgili, tanıkların bu yasa çerçevesinde koruma altına alınması, ama belirtilen eleştirilerin de önemle dikkate alınmasını ben de burada ifade etmek istiyorum.
Yüce heyetinizi tekraren saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Bölüm üzerinde Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; birinci bölümde konuşmamın bittiğini söylemiştim, ikinci bölüme geçtik. İkinci bölümle ilgili grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Gerçekten, tanık koruma programında, biraz hukuk, adalet ve bağımsız yargı kavramları üzerinde durmak gerekiyor. Bu bölümde ilginç maddeler var. Bu maddelerle ilgili düşüncelerimizi açıklamak istiyoruz.
Öncelikle, tanık beyanı bir suçun aydınlatılmasında vatandaşın adalete yardımcı olması anlamı taşıdığından, aslında toplum destekli adalet arayışı burada gündeme geliyor. Bu konuda, tanıklık yapacak kişinin objektif olması çok önem arz ediyor. Bugüne kadar tanıklık söz konusu olduğu zaman, onunla beraber ceza usul ve yasalarımızda yalan yere tanıklık yapılmasının da -aynı zamanda- müeyyideleri önceki Ceza Kanunu’nda vardı, şimdiki Ceza Kanunu’nda var, bu bölümde de bununla ilgili düzenlemeler var.
Tanık koruma yasasında her ne kadar mükâfatlandırma, yani muhbiri özendirme, sadece birtakım değişiklik yaparak tanığı koruma dışında kaçakçılık suçlarında ve bazı suçlarda ödüllendirme sistemi bu tanık koruma yasasında yer almıyor. Ancak, çıkar amaçlı suç örgütlerinde ve kaçakçılık suçlarında gizli görevli kullanma taktiğini hukukçular ve emniyet camiasından burada bulunanlar çok iyi bilir, değerli milletvekilleri bilirler. Özellikle çıkar amaçlı suç örgütlerinin kara para transferlerinin uluslararası bağlantılarının açığa çıkarılmasında tanık koruma programlarının çok çok önemli olduğunu da biliyoruz.
Peki, bunların hepsi doğru, bunların hepsi önemli ve biz yine dönüyoruz eski Yugoslavya’da ve Ruanda’da işlenen suçlar için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesinin kuruluş statülerine ve tanık koruma hükümlerine yer verme olayına geliyoruz.
Gerçekten, burada da ülkemizdeki değişimleri iyi görmek gerekiyor. Türkiye’den hem Ruanda’da hem Bosna Hersek mahkemesinde yargıçlık yapan, bugün de Uluslararası Ceza Mahkemesinde önemli bir görev üstlenen değerli bir yargıcımız var. Çokça ismi telaffuz edilmiyor Avrupa Ceza Mahkemesindeki yargıçlar gibi, ama Profesör Doktor Mehmet Güney -yanılmıyorsam, doğru telaffuz ediyorsam ismini- bugün Uluslararası Ceza Mahkemesinde. Peki, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde Uluslararası Ceza Mahkemesini de imzalaması gerekiyor. Orada yargıçlarımız da var. Uluslararası Ceza Mahkemesine yarın gittiğimiz zaman insanlığa karşı suçlar, soykırım suçları konusunda, devlet eksenli veya örgüt eksenli veya milis ramboların işleyeceği suçlarda, yani paramiliter güçlerin işleyeceği suçlarda tanık koruma programı çok çok daha önem arz edecek ve uluslararası boyutu olan bir koruma endeksini ister istemez beraberinde getirecektir.
Bu yasa, bütün bunlara cevap veriyor mu? Bu yönüyle de baktığımız zaman, gerçekten yasanın dünya örnekleri karşısında yeterlilik arz etmediğini görüyoruz. Özellikle İspanya’daki Tanık ve Uzman Bilirkişilerin Korunması Hakkındaki Kanun- ismi aynen böyle, Tanık ve Uzman Bilirkişilerin Korunması Hakkındaki Kanun, oradaki kanunun adı da böyle- altında yasal düzenlemeler var. Özel bir yasayla bu düzenlemeler yapılırken, bizim ülkemizde, nedense, terör suçları kapsamında zaten var olan ama kaçakçılık, organize suç ve kara para… Özellikle de, son, sermayenin dolaşımıyla büyük holdinglerin, büyük sermaye sahiplerinin, özellikle ekonomik transferlerde, enerji politikalarında, yatırım ve ihalelerde çok ciddi uluslararası rüşvet iddiaları yer alıyor ve bu rüşvet iddiaları sonrası… Örneğin, Türkiye’nin taraf olduğu, dünya finans sektöründen elde edilen kredilerin kullanılması ve tahsisinde büyük paraların döndüğünü biliyoruz. Orduya alınan silahların ihalesi, yapımı, denetimi, Meclis denetiminin dışında biliyorsunuz. Burada harcamalarda çok büyük kalemler rol oynuyor, bu kalemlerde oynanan para kaçırma olaylarındaki tanık durumları konusunda da bir açıklık olmadığını görüyoruz. Çok basit bir örneğini verelim: Yakın zamanda 36 tane Skorsky helikopterin… Sayın Başbakanın bir önceki gezilerinde verdiği tekliflerde “36 tane Skorsky helikoptere ihtiyacımız var, işte on sene içinde kademeli olarak bunlar yapılacak, Türkiye’ye teslim edilecek.” Ama, bunun parası ne kadar, hangi özellikleri taşıyor, hangi vasıflarda? Bu konuda bir şey yok, ama Watergate skandalı ve dünyadaki örnekleri de bize gösteriyor ki, yarın böylesine hassas uzmanlık gerektiren bir konuda ciddi bir tanık çıkarsa bu tanığın koruması ne olacak?
En önemli noktalardan birisi de gizlilik kuralı getiriliyor. Bu gizlilik kuralı… Yani, Millî İstihbarat Teşkilatının kayıtlarında bile belli bir süre konuluyor, Meclisin tutanakları, gizli duruşma tutanakları belli bir süre sonra açıklanabiliyor da, tanık korumada ilelebet, hayat boyu gizlilik kuralının buraya konulmasının anlamı nedir? Yani bu, hangi gerekçeyle izah edilebilir? Gizlilik, ama tedbir kararı bitse de, uygulama sona erse de, uygulanan kişiler ölse de, otuz sene, yüz sene geçse de uygulanacak. Böyle bir mantık, bir hukuk devletinde olabilir mi? Yarın, yapılan bir hatadan dönmek için bu dosyaları açmak gerektiğinde, nasıl açacaksınız? Onun için de, 18’inci maddedeki gizlilik kuralının ilelebet olmasını anlamak mümkün değildir.
Yabancı tanıkların korunmasında karşılıklılık sistemi. Adalette, yargıda kişinin siciline, künyesine bakılabilinir mi? Yani, “Sen Fransızsın, daha iyi korunacaksın, senin ülkenle benim ülkem arasında adli yardım sözleşmesi var, sen ayrıcalıklı vatandaşsın, sen burada dur, tanık korumadan yararlan. Sen de Afrikalı, Ugandalısın, siyahisin, sahipsizsin, senin ülken Türkiye’yle anlaşma yapmadı, hadi sen korunamayacaksın, bekle orada!” Böyle bir mantığı da 17’nci maddeye yerleştirmenin hiçbir anlamı yok ki. Eğer adaletse adalet. Adalet, bir tek insan nüvesini, süjesini örnek alır, insanı insan olarak alır; onun siyahisine de bakmaz, beyazına da bakmaz, sarısına da bakmaz, etnisitesine de, dinine de, mezhebine de bakmaz. İnsan insandır. Avrupalı gelişmiş ülke olduğu için, Türkiye’yle uluslararası sözleşmeler imzaladığı için karşılıklılık anlaşmasıyla bunların korunması, ayrıcalıklı korumaya tabi tutulmasını anlamak mümkün değildir.
Yine yasada çok ilginç bir şey var: Ayrılan ödenek konusu. İçişleri Bakanlığına ayrılıyor. Niye İçişleri Bakanlığına ödenek ayırıyoruz tanık korumada? Niye mahkemeler karar vermesin tanık korumayla ilgili? O tanık korumayla ilgili paranın da harcamasını niye yargı denetlemesin? O zaman burada da bir yanlışlık var. Tanık korumada o tanığın harcamasını İçişleri Bakanı yaparsa, İçişleri Bakanı, polis teşkilatının, jandarma teşkilatının başındadır, kolluğun ihtiyacına göre harcama yapacak. Ama, Adalet Bakanlığı yaparsa onu, adalete göre yapacak, orada hukukçular var. Hukukçuların olduğu Adalet Bakanlığına bütçe ayırma, İçişleri Bakanlığına ayır! Burada da bir terslik var.
Bir terslik daha söyleyeyim mi? Yani, gerçekten bir hukukçu olarak bunu da anlamakta çok zorlanıyorum. Yani, tanık koruma yasası, 22’nci maddede tanığı koruyanlara da koruma yasası konulmuş. E bu kadarı da fazla. Tanığı koruyacaksın, masraf; tanığı koruyanların da korunması getirilmiş 22’nci maddeyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bağlıyorum.
Bu devletin her kademesinde görev yapan, Cumhurbaşkanından kolluk görevlisine kadar, jandarmasından istihbaratına kadar herkes kendi görev alanında, bu hassas görevlerin içindedir, bu hassas görevlerle korunuyor, bu hassas görevlerle de emekli olduktan sonra hayatını idame ettiriyor. Bunlar, zaten asli görevi olan bu görevi yaparken… Tanık korumada, korumaların da korunmasını bu yasaya koymak, e biraz da el insaf dedirtiyor. Yani, burada bir şeylere para yetiştirmek ve devlete harcama yaptırmak için bu kadar müsrif olmanın gereği yoktur. Korumanın koruması olmaz, o zaman bu koruma yasasına da gerek kalmaz diyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.


Kapanma Saati:19.44



BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)



BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
34 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Hükûmet? Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremizin tamamlanmasına çok az bir süre kaldığı da dikkate alınarak, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Aralık 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.



Kapanma Saati:19.54



VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Rize Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz’ın, çay yaprağı alımına ve destekleme primi ödemelerine,
- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, etlere kimyasal madde enjekte edildiği iddiasına,
- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, gebe düve ithalatına,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/907, 908, 909)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmelerde söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsı adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk’e aittir.
Sayın Köktürk buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tanık Koruma Yasa Tasarısı’nın ikinci bölümünün kapsadığı 17’den 27’e kadar olan maddeler üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Öncelikle, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, ulusal bağımsızlığımızın ay yıldızlı bayrağımızla birlikte simgesi olan İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoy’un ölüm yıldönümü nedeniyle kendisini saygı ve şükranla anıyorum. Ankara’da yaşadığımız depremler nedeniyle de tüm Ankara halkına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bugünkü oturumumuzun da geride bıraktığımız yılın son oturumu olması nedeniyle tüm milletvekillerimizin yeni yılını kutluyor, gelecek yılın aydınlık günler getirmesini diliyorum.
Tanık Koruma Yasa Tasarısı hakkında benden önce konuşan tüm milletvekillerimizin belirttiği üzere, çağdaş ceza yargılamasında tanıklık ve dolayısıyla tanık beyanı vazgeçilmez bir delil olma özelliğini korumaktadır. Yargılamanın kesin hükümle sonuçlanmasına kadar her aşamada tanık delili gerçeğin yakalanmasında çok önemli bir işleve sahiptir. Yine hepimizce bilindiği üzere, tanıklık da karşılıksız olarak yerine getirilmesi gereken zorunlu bir kamu görevidir. Buna karşılık, verdiği bilgilerden dolayı tanığın zarara uğramasına karşı gerekli önlemleri almak da devletin görev ve sorumluluğundadır. Dolayısıyla, suç ve suçlulukla mücadelede önemli koşullardan birisi de tanıkların ve yakınlarının güvence altına alınmasını sağlamaktan geçmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün de tasarının kapsamı konusunda burada, milletvekillerimizce, siyasi parti gruplarımızca tartışmalar yaşandı. Yasanın kapsamıyla ilgili öncelikle bir yargıya varabilmemiz için, Tanık Koruma Yasa Tasarısı’nın ilk çıktığı ülkelerdeki çıkış nedenlerine ve uygulama biçimlerine de kısaca bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bugün görüştüğümüz Tanık Koruma Yasa Tasarısı, ilk kez Amerika Birleşik Devletleri’nde mafyayla mücadele için geliştirildi. 1967 yılında mafya çatışmalarının bütün ülkeyi kasıp kavurduğu bir süreçte Amerika Birleşik Devletleri çözümü, mafya içerisindeki kişilerin, daha doğrusu muhbirlerin konuşturulmasında buldu. Ancak, mafyadan olup da konuşmak da o kadar kolay değildi. Çünkü, mafyaya egemen olan “suskunluk yasası” kuralını bozanlar, bu kuralın dışına çıkanlar mafya tarafından öldürülüyordu. Dolayısıyla tek çare, muhbirlerin ve ailelerinin kimliklerinin değiştirilmesi, estetik ameliyatla tanınmayacak hâle getirilerek korunmaya alınmasıydı. ABD Hükûmeti Federal Tanık Koruma Programı’nı işte bu nedenle yaptı. Bugün de Amerikan Ceza Usul Kanunu’na göre Tanık Koruma Programı son derece ciddi ve organize suçlarda uygulanmaktadır. Yine, mukayeseli hukuka baktığımızda, Alman Tanık Koruma Uyum Kanunu’nda da tanık koruma hükümlerinin organize ve ciddi suçlarda uygulanması hüküm altına alınmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, kapsamını tartıştığımız yasanın, günümüzde de dünyada terör örgütlerinin ve suç işlemek amacıyla kurulmuş diğer örgütlerin her geçen gün artan ve gelişen etki alanları, sahip oldukları güç ve kullandıkları yöntemler karşısında mevcut yasalar ve klasik ceza yöntemlerinin yeterli olmadığı konusunda, sanıyorum, tüm siyasi parti grupları olarak müttefikiz. Ülkemizde de, cumhuriyet değerlerini koruma mücadelesi veren pek çok aydınımız örgütlü cinayetler sonucunda yaşamını yitirmiş, ancak failler çoğu zaman bilinmesine rağmen olaylar aydınlatılamamıştır.
Başta Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu olmak üzere, cumhuriyet değerleri için yaşamını yitiren bu önemli kişiliklerimizi ve kanlı, bölücü terör örgütünün saldırıları sonucu yaşamlarını yitiren gencecik evlatlarımızı bu vesileyle bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyorum.
Ayrıca, bölücü terörün içinden geçtiğimiz süreçte de devam ettiğine üzüntüyle tanık oluyoruz.
Yine, olayın bir başka penceresinden baktığımızda, tüm devletimizi sarmalayan Susurluk gibi organize çete vakaları da bugünkü belleğimizde ta ilk günkü tazeliğini korumaktadır.
Bütün bunlara paralel olarak ve uluslararası sözleşmelerde de yer aldığı üzere, örgütlü suçlarda tanık koruma tedbirlerinin alınması ve buna yönelik düzenlemelerin gerçekleştirilmesi bizce de gereklidir. Ancak, zorunlu ve gerekli olan düzenlemelerin ihtiyaçlarla paralel olarak gerçekleştirilmesi ve ceza yargılamasının temel prensiplerinin de mümkün olduğunca korunması gerekirken, bunu ilk uygulayan ülkelerdeki düzenlemelerin kapsamını bile çok fazla aşacak bir şekilde Tanık Koruma Yasası Tasarısı’nın kapsamı genişletilerek, yerinde olmayan birtakım gerekçelerle, örgütlü olmayan suçların da tanık koruma yasası kapsamına alınması, pek çok adi ve alt sınırı düşük olan suç yargılamasının bu tasarıya dâhil edilmesi, bu şekilde tanığın dinlenmesindeki “açıklık”, “silahların eşitliği” ve “yüz yüzelik” ilkelerinin önemli ölçüde bertaraf edilmesi, savunma hakkını büyük ölçüde sınırlandırdığı gibi, ceza muhakemesi hukukumuzu da önemli ölçüde otoriter hâle getirmektedir.
Ayrıca, korunacak kişilerin kapsamının da oldukça geniş tutulması, uygulamada zorluklara neden olabilecek ve keyfîliği de beraberinde getirebilecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunlara yönelik eleştirilerimiz ve parti görüşümüz, yasa tasarısının geneli ve birinci bölümü hakkında konuşan arkadaşlarımızca kapsamlı olarak ifade edilmiştir.
İkinci bölümde de tartışmaya açık veya en azından Genel Kurulda değerlendirilmesi gereken düzenlemeler yer almaktadır. Genel bir bakış açısıyla, tanığın korunması kapsamında alınması gereken tedbirlerin uygulanma biçiminin büyük ölçüde yönetmeliklere bırakılması, harcamaların örtülü ödenekten yapılması, Kamu İhale Yasası’nın uygulanmaması gibi unsurlar, bunlara yönelik geçmiş uygulamalara ve yaşanan birtakım olumsuzluklara bakıldığında bazı kuşkuları beraberinde getirmektedir.
Yasa tasarısının 19’uncu maddesinde, bu kanun uyarınca alınacak koruma tedbirlerinin yerine getirilmesine ilişkin giderlerinin İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 24’üncü maddesinde belirtilen esaslar doğrultusunda karşılanacağı belirtilmiştir. Bu madde örtülü ödeneğe yönelik olup, 24’üncü maddeye göre örtülü ödenek, “Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükûmet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir. …Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz.” Bugün görüştüğümüz Tanık Koruma Yasa Tasarısı’nda da tüm giderlerin İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak örtülü ödenekten karşılanması öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; örtülü ödeneğin kullanılması, 24’üncü madde uyarınca birtakım sınırlamalara ve koşullara tabi kılınmışsa da uygulamada bu böyle olmamış, örtülü ödeneğin denetiminin olmaması, ülkemizde yıllardır hiç bitmeyen tartışmalara ve yasaya aykırı kullanımlara neden olmuştur. Bu durum, devletimizin çoğu zaman ciddi zararlar görmesine yol açtığı gibi, bazen de yöneticilerin ağır suçlamalarla karşı karşıya kalması sonucunu doğurmuştur. Türkiye tarihinde ilk örtülü ödenek harcamalarıyla ilgili dava 27 Mayıs ihtilalinden sonra açılmıştır. 1995 yılında ise emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un sesinin taklit edilmesi suretiyle, dönemin Başbakanının, Selçuk Parsadan tarafından aranarak 5,5 milyar lira verilmesinin istendiğini hepimiz biliyoruz ve anımsıyoruz. Bu para, yine hepimizin bildiği üzere, Parsadan’a Sayın Başbakan tarafından verilmiştir. Daha açıkçası, Parsadan’ın, sözde, Öztorun adına istediği bu para örtülü ödenekten, Örtülü Ödenek Yasası’na aykırı olarak verilmiştir. Olayın ortaya çıkması üzerine yapılan yargılama sonucu Selçuk Parsadan’ın mahkûmiyetini onaylayan Yargıtay 6. Ceza Dairesi örtülü ödeneğin 5,5 milyar lira dolandırıldığını da tescil etmiştir. Sayın Başbakanın sorumluluğu ise mahkeme safahatında dile getirilmiş, ancak bu fasıldan yapılan harcamalarla ilgili olarak başbakanlara suç yüklenemeyeceği için daha ileri bir soruşturmaya ve yargılamaya gidilememiştir.
Yine, aynı Başbakanımızın Başbakanlık görevini bıraktığı günlerde de çok büyük miktarda bir örtülü ödeme yaptığı, bir siyasi parti genel başkanı tarafından dile getirilmiş “Ödemenin kime yapıldığını açıkla.” “Hayır, açıklayamam. Açıklarsam devlet zor durumda kalır.” tartışmaları uzun yıllar, uzun günler ülke gündemini meşgul etmiş ve kamu vicdanını yaralamıştır.
Değerli milletvekilleri, geçmişte yaşanan olumsuzlukları bugün Meclis Genel Kurulunda dile getirmek bizi de mutlu kılmıyor. Ancak, görüştüğümüz yasa tasarısının en uygun biçimiyle Meclisten çıkması için, aynı konuya ilişkin geçmiş uygulamalardan ders almamız ve tasarının sakıncalarından arınmamız gerekiyor. Bugün baktığımızda ise, devletin en önemli ve gizli bazı işleri için harcanan Başbakanlık örtülü ödeneğinin başında, sahte belge tanzim etmekten yargılanan, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iki yıl hapis cezasına mahkûm edilen ve bu nedenle görevden el çektirilmesi gereken bir kişinin bulunuyor olması da bu konuda hâlen daha süregelen keyfîliği de açık bir şekilde göstermektedir. Oysaki, örtülü ödeneğin devletin en gizli ve ciddi faaliyetleri için düzenlenmiş olmasına karşın bu keyfîliğin var olması, bundan sonraki örtülü ödenek uygulamaları için olumlu düşüncelerimizi ve beklentilerimizi engellemektedir.
Ayrıca, her ne kadar bu konuda tanık koruma prosedürünün gizliliğinden yola çıkılarak düzenleme yapılmışsa da, Başbakanlık örtülü ödeneğinde geçmişten günümüze yaşanan, daha doğrusu bütün bu olumsuzluklar yaşanırken bu yasa tasarısıyla İçişleri Bakanlığı bütçesine konularak yeni bir örtülü ödenek yaratılıyor olmasının dikkatli ve hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız.
Ayrıca, ülkemizde 20 milyonun üzerindeki insanımızın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, 1 milyonun üzerindeki insanımızın her gece yatağa aç girdiği, emeklilerimizin yoksulluk sınırının altında maaş aldığı ve keza işsizliğin resmî rakamlara göre yüzde 9’lara, ancak gayriresmî rakamlara göre yüzde 15’lere ulaştığı, tarım emekçilerimizin tükendiği bir süreçten geçerken, yasa tasarısının kapsamının ve kapsamına aldığı suç tiplerinin oldukça genişletilerek ve örtülü ödenek kapsamına alınarak devlet kaynaklarının da gerekli olmayan bir şekilde kullanılmasını da vicdanen kabul etmemiz mümkün bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak değinmek istediğim konu bu kanun tasarısında Kamu İhale Yasası’nın uygulanmamasıdır. Kanun tasarısının 23’üncü maddesiyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına “tanıkların korunmasına ilişkin mevzuat hükümlerine göre alınacak koruma tedbirlerinin uygulanması için gerekli olan mal ve hizmet alımları” cümlesi eklenmiştir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3’üncü maddesine baktığımızda, birtakım alım ve yapım işlerinin Devlet İhale Yasası’na tabi olmadığını düzenlediğini görmekteyiz. Dolayısıyla, yapılan eklemeyle de tanık koruma yasası kapsamında yapılacak harcamalar Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkartılmıştır.
Tanık koruma yasasının kapsamına aldığı suçların genişliği, korunacak tanıkların, görevlilerin ve hatta müştekinin yakınlarının ve ilişki içerisinde oldukları kişilerin oldukça çokluğu ve dolayısıyla, yapılacak masrafların çok büyük miktarlara ulaşması göz önünde bulundurulduğunda, harcamaların, Kamu İhale Yasası dışında tutularak örtülü ödenek yaratılarak yapılıyor olması, geçmişteki uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda kuşkularımızı ciddi bir şekilde artırmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, az önce ifade ettiğimiz gibi, çoğu yönleriyle bu Tanık Koruma Yasa Tasarısı’nda aşırılığa kaçılması belirttiğimiz sakıncaları doğurmakta, hukuk devleti normlarını zorlamakta ve bu normların dışına çıkmaktadır. Bu yönleriyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yasaya itiraz ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köktürk.
Şahsı adına Bursa Milletvekili Mehmet Tunçak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET TUNÇAK (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Tanık Koruma Kanunu Tasarısı ikinci bölümü hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Tanık, ceza ve hukuk yargılaması sırasında olayla ilgili bilgileri olan ve bu bilgiler hakkında beyanda bulunan üçüncü kişiler. Dolayısıyla, adil yargılama ve neticeten adaletin tecelli etmesi anlamında tanığın yargılamanın ne kadar önemli bir unsuru olduğu açık. Özellikle tanıkların, tanık beyanlarının sarih ve doğru şekilde alınabilmesi için ve bu beyanlara karşı herhangi bir durdurma eylemine girişilmemesi için, devletlerin geldiği düzeyde, çağdaş ceza yargılaması düzeyinde belli tedbirler alınmış.
Ülkemizde de bu alınan tedbirlerin bazı örnekleri var, bazı kanunlarımızda tanık korumayla alakalı bazı düzenlemelere gidilmiş. Tanık koruma yasamızla bugüne kadar yapılmış olan düzenlemeler belli bir çerçeveye alınmış ve az önce ifade etmeye çalıştığımız gibi, çağdaş yargılama esaslarına uygun düzenlemeler içermekte.
Tasarının düzenlediği alanlar neler? Özellikle 3’üncü maddesiyle “26/9/2004 tarihli Türk Ceza Kanununda… ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar,
Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.”
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek kanun metninde ifade bulan “örgüt” ibaresi, gerekse bu kanunun görüşülmesi sırasında bazı sözcüler tarafından ifade edilen “örgüt” kelimesi siyasal bir örgütlenmeyi değil ya da bir siyasi partinin teşkilat ya da örgütünü değil, örnek olarak, eli kanlı, bölücü PKK terör örgütünü, bu şekliyle örgütleri ifade etmektedir. Bunu da buradan ayrıca belirtmekte yarar olduğu kanaatindeyim.
Tasarı hangi ihtiyaçlar nedeniyle düzenlenmiş? Tanıklar, sunduğu ya da sunacağı bilgiler nedeniyle suç örgütleri tarafından sıklıkla tehditlere ve saldırılara maruz kalmaktadır. Öncelikle, bu tehdit ve saldırılara karşı tanık beyanlarını korumak asıldır, devletin asli görevidir. Düzenlemenin esas amaçlarından biri budur.
Bununla birlikte, ülkemiz değişik milletlerarası sözleşmelere ve protokollere taraf olmuştur. Milletlerarası sözleşmeler ve protokoller gereği bu kanunun düzenlenmesine ayrıca ihtiyaç vardı.
Ayrıca, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 18’inci maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından, bu kanun kapsamında korunanlar bakımından hukuki boşluk meydana gelmiştir. Bu boşluğun doldurulması için de ayrıca bu kanuna ihtiyaç vardı.
Tasarıyla, maruz kalınan tehditler veya duyulan korku nedeniyle tanıklıktan çekinen vatandaşlarımızın mahkemede tanıklık yapmasının sağlanabileceği, yapmış oldukları tanıklık nedeniyle hayatı veya mal güvenliği tehlike altına giren tanık ve yakınlarının devlet tarafından etkin bir şekilde korunmasının sağlanması, vatandaşların endişelerinin bertaraf edilerek tanıklık yapmalarının sağlanması ve neticeten özellikle terör suçları ve örgütlü suçların aydınlatılması ve bu suçlarla mücadele ve örgütlerin çökertilmesinde büyük katkılar sağlanacağı öngörülmektedir.
Şu ana kadar tanık koruma kanunu ile ilgili bazı eleştiriler, bazı katkılar oldu. Tüm eleştirilere ve katkılara da bu şekliyle teşekkür ediyoruz. Bazı hususları burada değerlendirmek isterim. Özellikle, tanık koruma kanunu ile ilgili sanığın yokluğunda tanıkların ifadesinin alınmasının, savunma hakkını zedeleyip zedelemeyeceği konusu tartışma konusu olarak ortaya kondu.
Takdir edersiniz, hâlihazır 5271 sayılı Ceza Kanunu’nun 58’inci madde, 3’üncü fıkrasında, belli şartlar dâhilinde hâkim hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir, diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tunçak, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET TUNÇAK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, kimliği açıklanmayan tanıklar tarafından yapılan beyanlar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-D maddesine aykırı görülmemektedir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 20 Kasım 1989 tarihli Kosowsky Kararı’nda ve yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 27 Mart 1996 tarihli Doorson Kararı’nda, belli şartlar altında bu savunmanın ihlal edilmeyeceğine, zedelenmeyeceğine ilişkin kararlar düzenlemiştir. Dolayısıyla, silahların eşitliğine yönelik yapılan eleştirilerin geçersiz olduğunu ve ayrıca gizliliğe yönelik eleştirilerin de yeterli olmadığını, dolayısıyla tanık koruma kanununa taraf olan bir kişinin, gizliliği bertaraf etmeye yönelik her türlü hususu desteklemesi gerektiğini buradan ifade etmek gerekiyor. Tanık koruma mantığının asli unsuru gizliliktir.
Bu şekliyle kanunun ülkemizin yargı sistemine hayırlı olması temennisiyle yüce heyeti saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tunçak.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
17’nci maddenin başlığını okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler
Yabancı tanıkların korunmasında uluslararası işbirliği ve yardımlaşma



MADDE 17 -
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 17 nci maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesindeki “bir yabancı tanığın” ibaresinden önceki kısmın metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Sevahir Bayındır
Ayla Akat Ata

Şırnak
Şırnak
Batman

Şerafettin Halis
Fatma Kurtulan


Tunceli
Van


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ceza yargılamasında ayrımcılık yapılamaz. Adil yargılama için kişinin tabiiyeti önemli değildir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


GİZLİLİK KURALI
Madde 18 - (1) Bu Kanun kapsamında alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Gizlilik, tedbir sona erdikten sonra da devam eder.
(2) Kamu kurum ve kuruluşları, bu Kanun kapsamında yapılan ve yürütülen işlemlerde gizlilik kuralına uygun olarak hareket eder ve kendi teşkilât veya birimlerinde gerekli tedbirleri alır.
(3) Koruma kararlarının alınmasında ve uygulanmasında yer alan kamu görevlileri ile bu işlemlerde her ne şekilde olursa olsun görev alan diğer kişiler, bu görevleri nedeniyle öğrendikleri bilgileri görev sona erdikten sonra da açıklayamazlar.
(4) Bu madde hükmü, hakkında tedbir uygulananlar için de geçerlidir.
(5) Bu Kanun hükümlerine göre alınan kararlarda ve yürütülen işlemlerde; kamu kurum ve kuruluşları ile bu kararların alınmasında ve uygulanmasında görev alan kamu görevlileri ile diğer kişilerin uymaları gereken gizlilik kuralına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.


A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 18- Madde ile; öncelikli olarak Tasarıda yer alan karar ve işlemlerle ilgili olarak gizlilik kuralı getirilmektedir.
Tasarının 10 uncu maddesi ile, Cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemelerin yaptığı işlemlerde de olduğu gibi; Kurul, tanık koruma birimi ve diğer kurum, kuruluş ve kişilerce yapılacak işlemlerin de gizlilik esaslarına göre yerine getirileceği ve gizliliğin tedbir sona erdikten sonra da devam edeceği belirtilmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla, koruma kararlarının alınmasında ve uygulanmasında yer alan kamu görevlileri ile bu görevlerde her ne şekilde olursa olsun yer alan diğer kişilerin, görevleri nedeniyle öğrendikleri bilgileri görev sona erdikten sonra da açıklayamayacakları hükme bağlanmıştır. Bu yasak, hakkında tedbir uygulananlar için de geçerli olacaktır.
Gerçekten de tanık koruma tedbirleri ile hedeflenen amaca ulaşılmasında gizlilik esaslarına riayetin önemi her türlü izahtan varestedir. Örneğin; Alman Ceza Usul Kanununda düzenlemeler yapan Tanık Koruma Uyum Kanununa göre, tanık koruma programı çerçevesinde alınan kararlar ve uygulanan tedbirler gizlilik esaslarına göre ayrı bir dosyada saklanır. Ayrıca tanık koruma programında görev alan kişiler görevleri sona erse bile görevleri nedeniyle öğrendikleri bilgileri açıklayamazlar.
Maddenin son fıkrasında ise, gizlilik kuralının, kamu kurum, kurul ve kuruluşları ile bu kararların alınmasında ve uygulamasında görev alan kamu görevlileri ile diğer kişiler için de geçerli olduğu belirtilmiştir.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -18 Tasarının 15, 16, 17 ve 18 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.


C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 18-

18’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Gizlilik Kuralı
MADDE 18.-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinde 1. fıkranın ikinci cümlesinin “Gizlilik, tedbir sona erdikten 10 yıl sonra son bulur.” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Sevahir Bayındır
Şerafettin Halis

Şırnak
Şırnak
Tunceli

Ayla Akat Ata
Fatma Kurtulan


Batman
Van


BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Gizlilik sınırsız olmaz, mutlaka sınır konmalı.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


TANIK KORUMA GİDERLERİNİN KARŞILANMASI VE TAZMİNATLAR
Madde 19 - (1) Bu Kanun uyarınca alınacak koruma tedbirlerinin yerine getirilmesine ilişkin giderler, İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 24 üncü maddesinde belirtilen esaslar doğrultusunda karşılanır.
(2) Koruma birimlerinde fiilen görev yapanlara, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuru aylığının ek gösterge dahil yüzde otuzbeşini geçmemek üzere, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre tazminat ödenir. Bu tazminat, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaz ve kısmi statüde görev yapanlara ödenmez.
(3) Bu Kanun hükümlerine göre korunanın, koruma konusu tehlike sebebiyle ölümü, sakatlanması veya malvarlığını kısmen yahut tamamen yitirmesi hallerinde oluşan zararlar, genel hükümlere göre Devlet tarafından tazmin olunur.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 19- Maddede, Kanun uyarınca alınacak koruma tedbirlerinin uygulanmasında yapılacak giderlerin hangi usule göre karşılanacağına ilişkin hükümlere yer verilmiş; tanık koruma birimlerinde fiilen görev yapanlara, yapmış oldukları görev ve hizmetin hal ve şartları dikkate alınarak tazminat ödenmesi hükme bağlanmıştır.


B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -19 Alt Komisyonca, Tasarının 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı ibaresi, Gümrük Müsteşarlığınca koruma birimi kurulması kabul edilmediği gerekçesiyle buna paralel olarak madde metninden çıkarılmıştır. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.


C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 19-
19’uncu maddenin başlığını okutuyorum:
Tanık koruma giderlerinin karşılanması ve tazminat
MADDE 19-
BAŞKAN – Madde üzerinde dört önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanun tasarısının 19 uncu maddesindeki (İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten) ibaresindeki “İçişleri Bakanlığı” ibaresinin “Adalet Bakanlığı” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Şerafettin Halis
Sevahir Bayındır

Şırnak
Tunceli
Şırnak

Fatma Kurtulan
Ayla Akat Ata


Van
Batman



Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “İçişleri Bakanlığınca” ibaresinin “…İçişleri Bakanlığı ile…”, “Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Kemal Kılıçdaroğlu
İsa Gök
Şevket Köse

İstanbul
Mersin
Adıyaman

Turgut Dibek
Hulusi Güvel
Ali İhsan Köktürk

Kırklareli
Adana
Zonguldak


Sacid Yıldız



İstanbul



Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu’nun 19. maddesinin 1. fıkrasında bulunan “konulacak” kelimesi dahil olmak üzere geriye kalan ibarenin metinden çıkarılarak yerine “konulur.” ibaresinin eklenmesini; aynı fıkraya “Bu kanunla uygulanan tedbirler ile yapılan harcama kalemleri hakkında bir rapor gizlilik esasını ortadan kaldırmadan ilgili bakanlıkça TBMM genel kuruluna sunulmak üzere TBMM başkanlığına her yıl ocak ayında sunulur” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal
Rıdvan Yalçın
Behiç Çelik

Konya
Ordu
Mersin

Oktay Vural
Recep Taner
Akif Akkuş

İzmir
Aydın
Mersin


Beytullah Asil



Eskişehir



Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

34 Sıra Sayı ile görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin kenar başlığında yeralan “tazminat” ibaresi, “tazminatlar” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

Nurettin Canikli
Bekir Bozdağ
Turan Kıratlı

Giresun
Yozgat
Kırıkkale

A. Sibel Gönül
Metin Kaşıkoğlu
Orhan Karasayar

Kocaeli
Düzce
Hatay

“(3) Bu Kanun hükümlerine göre korunanın, koruma konusu tehlike sebebiyle ölümü, sakatlanması veya malvarlığını kısmen yahut tamamen yitirmesi hallerinde oluşan zararlar, genel hükümlere göre devlet tarafından tazmin olunur.”
BAŞKAN – Komisyon önerge katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim nisap olmadığı için.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, gerekçeyi mi okutayım?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Aslolan, koruma altına alınan kişilerin can ve malvarlıklarının zarar görmemesidir. Ancak korumaya gerekçe oluşturan risk, korumaya rağmen veya önlemlerin gerektiği gibi alınamaması yahut benzeri sebeplerle gerçekleşmiş ve -söz gelimi- korunan; yaşamını veya vücut bütünlüğünü yahut malvarlığını yitirmiş ise, gerçek bir koruma kanunu, bu zararların tazminini düzenlemezlik edemez. Sorun, hizmet kusuru veya sosyal risk kuramının içtihadi belirsizliğine terk olunamaz. Duruma göre destekten yoksun kalma, iş göremezlik, malvarlığı giderimleri ve manevi zararlar; bu hüküm yoluyla hukuk devletinin somut güvencesine kavuşturulmuş olmaktadır. Hükmün, yasanın 22/1 maddesindeki koruma öznelerini de kapsadığı açıktır. “Genel hükümler” referansı, BK. 41 ve devamı maddelerdeki sorumluluk hukuku standartlarını anlatır.
Düzenleme alanında öngörülen tazminat modelinin delil elde etme kapasitesini artırıcı; güvenlik duygusunu ve toplumsal huzuru besleyici özelliği gözardı edilemez. Esasen düzenleme özelinde tazminat, yaşama ve mülkiyet gibi iki temel hakkın ve sosyal devlet ilkesinin de kaçınılmaz sonucudur.(Any. Md. 17, 35, 2)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı Tanık Koruma Kanunu’nun 19. maddesinin 1. fıkrasında bulunan “Konulacak” kelimesi dahil olmak üzere geriye kalan ibarenin metinden çıkarılarak yerine “Konulur.” ibaresinin eklenmesini;
aynı fıkraya “Bu Kanunla uygulanan tedbirler ile yapılacak harcama kalemleri hakkında bir rapor gizlilik esasını ortadan kaldırmadan ilgili bakanlıkça TBMM genel kuruluna sunulmak üzere TBMM başkanlığına her yıl ocak ayında sunulur” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Önerge ile bir yandan tanığın korunmasına ilişkin gizlilik keyfiyeti muhafaza edilmekte, diğer yandan idarenin hesap verme ve meclisin denetim yetkisi hayata geçirilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “İçişleri Bakanlığınca” ibaresinin “…İçişleri Bakanlığı ile…”, “Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarının 11 inci maddesine göre, Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü bünyesinde de Tanık Koruma Birimi oluşturulması nedeniyle, diğer tanık koruma birimi oluşturulan kurumlarda görev alan personele benzer şekilde, Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü tanık koruma biriminde fiilen görev alan personele de, yapmış oldukları görev ve hizmetin hal ve şartları dikkate alınarak tazminat ödenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanun tasarısının 19 uncu maddesindeki (İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten) ibaresindeki “İçişleri Bakanlığı” ibaresinin “Adalet Bakanlığı“ olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün, biraz önce, dost ve kardeş Pakistan halkının, Pakistan devletinde elim bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Benazir Butto ve partili arkadaşları nedeniyle, bu acı nedeniyle Pakistan halkına başsağlığı diliyor, Pakistan’ın, bu dost ve tarihî kardeşliğimiz olan ülkenin bir an önce bu acı olaylardan sıyrılıp demokratik bir hukuk devletine evrilmesini diliyoruz. Bu duygularımı ifade etmek istedim.
Sayın Başkan, burada, 19’uncu maddeyle ilgili, gerçekten, kafaları karıştıran bir durum var. Yani, İçişleri Bakanlığı bütçesine, tanık koruma nedeniyle para ayıracaksak, bu bütçe konusunda İçişleri Bakanlığı bu görevi üstlenecekse, o zaman, bugün bu yasayı burada tartışırken de komisyonda İçişleri Komisyonunun, bakan olarak da İçişleri Bakanının olması gerekirdi. Yani, bu tanık koruma konusu güvenlik konusu değil, adalet konusudur.
Tanıklık, adalete yardımcı olmak üzere ceza usulünde yer alan bir uygulamadır. Böyle olunca, akçeli işlerde, Adalet Bakanlığımızın, bütçenin harcanması konusundaki denetimi ve yapılan işlerin de aynı şekilde vazifelerin de yasaya uygun yapılıp yapılmadığı konusunda Adalet Bakanlığını güçlendirecek bir duruma gelir bütçenin Adalet Bakanlığına ayrılması. Neden diyeceksiniz. Bu çok açık. Adalet reformunda, hepimiz biliyoruz, çok ciddi bir konu var, adli kolluğu oluşturacağız. Bu adli kolluğun içinde polis de var, jandarma da var. Avrupa Birliğinin İlerleme Raporu’nda, son İlerleme Raporu’nda ve daha önceki, 2005, 2003 İlerleme Raporu’nda da adli hizmetlerin hızlı ve sağlıklı görülmesinde, özellikle polis ve jandarma kolluk etiği yasasının çıkarılması, kolluk etiği yasasıyla beraber modernizasyonunun sağlanması hedeflenmiş. Eğer böyle bir düzenleme gündemimizdeyse -ki gündemimizdedir, yakın zamanda da bunun geçeceğini düşünüyorum- o zaman, Adalet Bakanlığı, kendi adli kolluğu içinde çok sağlıklı bir tanık koruma uygulaması yapabilir. Çünkü tanık koruma uygulamasını yapacak kişilerin, hâkim sınıfından gelmesi, savcılık mesleğinden gelmesi, hukukçu olması, adalet duygusu, tecrübeleri, o konudaki daha adil karar verme sürecini hazırlayacaktır.
Bu yönüyle Adalet Bakanlığımızı güçlendirmediğimiz zaman, eğer tanık koruma programında görev alacak olan adli kolluğun da terfi ve düzenlemesinde liyakat durumuna göre denetlenmesi sağlanmadığı zaman, bu yasanın amacına uygun işlemesi de mümkün değildir. Kaldı ki ikinci fıkrada, tazminat ödenmesini, yani tanık korumada görev alacak olan elemanlarla, personelle ilgili ayrıca bir tazminat ödenmesini anlamış değilim. Niye tazminat ödüyoruz? Farklı bir görev mi, farklı bir risk mi üstleniliyor? Farklı bir risk üstleniliyorsa anlaşılır bir şeydir ama eğer normal görev icra ediliyorsa bu normal göreve, derecelerine göre devlet memurlarının aldığı hak ve istihkaklardan görevlilerin yararlanması da doğru olandır. Bunu böyle yaparsak, bu tanık koruma birimini torpilli, ayrıcalıklı, fazla ücret alan, fazla tazminat alan, fazla para alan, herkesin torpille girmeye çalıştığı bir kurul hâline getiririz ki, bu kurulu başında işlemez duruma getiririz.
Bu kaygılar nedeniyle böyle bir önerge verdik, bunun dikkate alınmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, ek sürenizi kullanmadınız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Bir önerge kabul edilmişti, kabul edilen önerge doğrultusunda 19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


SUÇ, YAPTIRIM VE SORUŞTURMA USULÜ
Madde 20 - (1) Bu Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini ya da erişimini kolaylaştıranlar fiil başka bir suç oluştursa bile ayrıca, Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
(2) Bu Kanunda belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler ile bu maddede sayılan fiilleri işleyenler hakkında müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hariç olmak üzere, 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz. Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tâbi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.
(3) Bu Kanunun uygulanmasında görevlerinin gereklerine aykırı davranan kamu görevlileri hakkında, tabi oldukları mevzuatta yer alan disiplin cezaları uygulanır.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 20- Madde ile, Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak suç, yaptırım ve soruşturma usulüne ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında; Kanunun uygulanması nedeniyle öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini ya da erişimini kolaylaştıranların fiillerinin yaptırımı olarak benzer nitelikte hüküm içeren
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesine atıf yapılmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, Kanun kapsamında olup da 5237 sayılı Kanunun 257 ve
272 inci maddesinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında, cezaların yarı oranında artırılarak hükmolunacağı belirtilmiştir. 5237 sayılı Ceza Kanununun 257 nci maddesinde görevi kötüye kullanma ve 272 nci maddesinde ise yalan tanıklık suçları düzenlenmiştir. Söz konusu suçların, Tasarı kapsamında kalan kişiler tarafından işlenmesi halinde, Tasarının amacı, korunan hukuki menfaat ve Kanuna aykırı fiiller nedeniyle halkın Devlete olan güvenini sarsma ihtimali de göz önüne alınarak, cezanın genel ve özel önleme fonksiyonunun gereği gibi yerine getirilmesi amacıyla, cezaların yarı oranında artırılarak hükmolunacağı belirtilmiştir.

Maddenin üçüncü fıkrasında, Tasarıda belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler ile bu maddede sayılan fiilleri işleyenler hakkında uygulanacak ceza soruşturma usulüne ilişkin hükümlere yer verilerek, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Maddenin son fıkrasında ise, disiplin suç ve cezalarında kamu görevlilerinin tâbi olacakları mevzuatın uygulanacağı hükme bağlanmıştır.


B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -20 Alt Komisyonca, Tasarının 20 nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle bu Tasarının uygulaması nedeniyle, öğrendikleri bilgi ve belgeleri açıklayan, yayınlayan veya her ne şekilde olursa olsun başkalarının bu bilgi ve belgeleri edinmesini ya da erişimini kolaylaştıranlar, fiili daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesine göre cezalandırılacağı hükmü kabul edilmiştir.
Alt Komisyonca yapılan söz konusu değişiklik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun genel sistematiğine uygun olmadığı gerekçesiyle Komisyonumuzca kabul edilmemiş ve Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesinde öngörülen daha az cezayı gerektiren fiillerden de kişinin ayrıca cezalandırılmasını sağlamak amacıyla maddede, bu yönde değişiklik yapılmıştır.
Alt Komisyonca, birinci fıkrada yapılan değişikliğe paralel olarak maddenin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını öngören değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiş ve diğer fıkra numarası buna göre teselsül ettirilmiştir.
Alt Komisyonca, 20 nci maddenin -teselsül ettirilen- üçüncü fıkrasında yazılı olan ihmal, kusur veya kast tabirleri genel ceza sistemine uygun olması ve açıkça anlaşılabilmesi için “görevlerinin gereklerine aykırı davranan kamu görevlileri” olarak değiştirilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik de Komisyonumuzca benimsenmiştir.


C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 20-
20’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Suç, yaptırım ve soruşturma usulü
MADDE 20-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 20. maddesinin (2) nolu bendinde geçen “müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hariç olmak üzere” ifadesinin bent metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 20. maddesine,
(2) bu kanun kapsamında olup da, Türk Ceza Kanununun 257 nci ve 272 nci maddelerinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında cezalar, yarı oranında artırılarak hükmolunur.
Fıkrasının eklenmesini ve fıkra numaralarının teselsül ettirilmesini arz ederiz.

Faruk Bal
Prof. Dr. Alim Işık
Hasan Çalış

Konya
Kütahya
Karaman

Abdülkadir Akcan
Mümin İnan
Şenol Bal

Afyonkarahisar
Niğde
İzmir

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Şerafettin Halis
Nuri Yaman

Şırnak
Tunceli
Muş

İbrahim Binici
Aysel Tuğluk


Şanlıurfa
Diyarbakır


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Suç, yaptırım ve soruşturmasında ayrımcılık yapılamaz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 20. maddesine,
(2) bu kanun kapsamında olup da, Türk Ceza Kanununun 257 nci ve 272 nci maddelerinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında cezalar, yarı oranında artırılarak hükmolunur.
Fıkrasının eklenmesini ve fıkra numaralarının teselsül ettirilmesini arz ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının hedef aldığı suç ortamı ile mücadelede başarının sağlanabilmesi için, kamu görevlilerinin de aynı hassasiyetle hareket etmesi gerekmektedir. Bu kanun kapsamına giren suçları işleyenlere verilecek cezanın 1/2 oranında artırılması suretiyle caydırıcılığın artırılması amacı ile bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 20. maddesinin (2) nolu bendinde geçen “müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hariç olmak üzere” ifadesinin bent metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Adı geçen bürokratlara böyle bir ayrıcalık tanınması hukuka aykırıdır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TANIĞA RÜCU EDİLMESİ
Madde 21 - (1) Bu Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) ve (ç) bentlerinde belirtilen sebeplerle tanık koruma tedbiri kararının kaldırılması hâlinde, karar tarihinden, bu tedbir kararının kaldırıldığı tarihe kadar, kararı uygulayan makamlarca yapılan giderler kanuni faizleri ile birlikte tanıktan tahsil edilir, ödenmemesi hâlinde 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 21- Maddede, hakkında koruma tedbiri uygulanan tanığın, koruma kararı verilmesine neden olan olayda yalan tanıklıktan dolayı mahkum olması veya koruma kararında belirtilen tedbirlere aykırı bir davranış içine girmesi sebebiyle tedbir kararının kaldırıldığı ana kadar yapılan giderlerin tanıktan tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, giderlerin, tanık tarafından ödenmemesi hâlinde 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.


B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -21 Tasarının 21 inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "Giderlerin tanık tarafından" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve kanun tekniği açısından maddenin iki fıkra olarak düzenlenmesi uygun görülmediğinden madde, yukarıdaki değişiklik yapılarak bir fıkra olarak düzenlenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 21-
21’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Tanığa rücu edilmesi
MADDE 21-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 21. maddesinde geçen (b ve ç) ifadesinin (b, c ve ç) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Şerafettin Halis
Nuri Yaman

Şırnak
Tunceli
Muş

İbrahim Binici
Aysel Tuğluk


Şanlıurfa
Diyarbakır


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gerçeğe aykırı tanıklık yapanlar ile ilgili hükümler TCK'da yer aldığından yeniden düzenleme yapılması gereksizdir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 21. maddesinde geçen (b ve ç) ifadesinin (b, c ve ç) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İfadeye 8'inci maddenin (c) bendi de ilave edilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
21'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


TANIK KORUMA BİRİMİNDE GÖREV YAPANLAR, DİĞER GÖREVLİLER, SUÇUN AYDINLATILMASINDA YARDIMCI OLANLAR VE YAKINLARININ KORUNMASI
Madde 22 - (1) Tanık koruma biriminde görev yapan personel, bu Kanun kapsamına giren suçlara ait istihbaratta, soruşturmada veya kovuşturmada görev alan kolluk amir ve memurları ile diğer kamu görevlileri, bu suçlarda kullanılan gizli soruşturmacı, bu Kanun kapsamına giren suçların ortaya çıkartılmasında yardımcı olan muhbirler ile bunların yakınları hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır.
(2) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20 nci maddesi hükmü saklıdır.
(3) 29/7/2003 tarihli ve 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası hükümlerine göre haklarında koruma tedbiri uygulananlara bu Kanun hükümleri uygulanmaz.

A-MADDE GEREKÇESİ :
Madde 22- Maddede, tanık koruma biriminde görev yapanlar, diğer görevliler ve suçun aydınlatılmasında yardımcı olanlar ile bunların yakınlarının korunmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, tanık koruma biriminde görev yapan personel ile bu Kanun kapsamına giren suçlara ait istihbaratta veya soruşturmada görev alan kolluk amir ve memurları ile diğer kamu görevlileri, bu suçlarda kullanılan gizli soruşturmacı ve bu Tasarı kapsamına giren suçların ortaya çıkartılmasında yardımcı olan muhbirler ile bunların yakınlarının da Tasarı hükümleri kapsamında korunacakları düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrası ile, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20 nci maddesi hükümleri saklı tutulmuştur. Zira 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda 5532 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle; terörle mücadelede görev alan adlî ve idarî personelle bu suçların aydınlatılmasında yardımcı olanların korunmasına ilişkin olarak birtakım hükümlere yer verilmiş olup, bu Kanun kapsamına giren suçlarda, bahse konu personel ile bu suçların aydınlatılmasına yardımcı olan kişilerin korunması hususunda söz konusu Kanunun 20 nci maddesinin uygulanması öngörülmektedir. Öte yandan ilgili kişiler hakkında, koruma önlemleri dışında Tasarıda yer alan yargılama tedbirlerine ilişkin olarak Tasarı hükümleri uygulanacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu hükümlerine göre haklarında koruma tedbiri uygulananlara bu Tasarıda yer alan hükümler uygulanmayacaktır.

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -22 Tasarının 22 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.


C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 22-
22'nci maddenin başlığını okutuyorum:
Tanık koruma biriminde görev yapanlar, diğer görevliler, suçun aydınlatılmasında yardımcı olanlar ve yakınlarının korunması
MADDE 22-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 22 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen "bu Kanun kapsamına giren suçlara ait istihbaratta veya soruşturmada" ibaresinin "bu Kanun kapsamına giren suçlara ait istihbaratta, soruşturmada veya kovuşturmada" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli
Bekir Bozdağ
Turan Kıratlı

Giresun
Yozgat
Kırıkkale

A. Sibel Gönül
Metin Kaşıkoğlu
Orhan Karasayar

Kocaeli
Düzce
Hatay


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 22'nci maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Fatma Kurtulan
M. Nezir Karabaş

Şırnak
Van
Bitlis

Nuri Yaman
Ayla Akat Ata
Şerafettin Halis

Muş
Batman
Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görev gereği olan korumanın, koruması olmaz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 22 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen “bu Kanun kapsamına giren suçlara ait istihbaratta veya soruşturmada” ibaresinin “bu Kanun kapsamına giren suçlara ait istihbaratta, soruşturmada veya kovuşturmada” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire sunuyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 22’nci madde düzenlemesinde; Tasarı kapsamına, tanık koruma biriminde görev yapan personel, Tasarı kapsamına giren suçlara ait istihbaratta veya soruşturmada görev alan kolluk amir ve memurları ile diğer kamu görevlileri, bu suçlarda kullanılan gizli soruşturmacı, bu suçların ortaya çıkartılmasında yardımcı olan muhbirler ile bunların yakınları da dahil edilmektedir. Ancak bu tedbirlere kovuşturma aşamasında da hükmedilebileceği dikkate alındığında, bu evrede görev yapan personelin de söz konusu koruma tedbirlerinden yararlandırılmasında fayda görüldüğünden işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ASKERİ CEZA MUHAKEMESİNDE UYGULAMA
Madde 23 - (1) Bu Kanun 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre gerçekleştirilecek ceza muhakemesi işlemlerinde de uygulanır.
(2) Bu Kanunda geçen Cumhuriyet başsavcılığı, askeri savcılığı; Cumhuriyet savcısı, askeri savcıyı; mahkeme askeri mahkemeyi; hakim askeri hakimi ifade eder.

MADDE GEREKÇESİ :
YOK

ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -23 Alt Komisyonca, Tasarının 22 nci maddesinden sonra ‘Askeri ceza muhakemesinde uygulama’ başlığı ile Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununa göre yapılan muhakeme işlemlerinde de tanık koruma tedbirlerinin uygulanabilmesini sağlamak amacıyla 23 üncü madde ilave edilmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE -23
23’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Askeri ceza muhakemesinde uygulama
MADDE 23-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısı’nın 23 üncü maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Fatma Kurtulan
Nuri Yaman

Şırnak
Van
Muş

Sevahir Bayındır
Şerafettin Halis
Nezir Karabaş

Şırnak
Tunceli
Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yargı birliğini zedeleyen bir hükümdür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

DEĞİŞTİRİLEN HÜKÜMLER
Madde 24 - (1) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun;
a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"l) Tanıkların korunmasına ilişkin mevzuat hükümlerine göre alınacak koruma tedbirlerinin uygulanması için gerekli olan mal ve hizmet alımları,"
b) Geçici 4 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (l) bendine ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Adalet ve İçişleri bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

MADDE GEREKÇESİ :
YOK

ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -24 Tasarının 23 üncü maddesi 24 üncü madde olarak kabul edilmiştir. Alt Komisyonca, Tasarının 24 üncü maddesi, birinci fıkrada geçen ‘Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakanlıkça’ ibaresi Gümrük Müsteşarlığınca koruma birimi kurulması kabul edilmediği gerekçesiyle madde metninden çıkarılmış ve yapılan bu değişiklikle 25 inci madde olarak kabul edilmiştir. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiştir. Ayrıca, Tasarının birçok maddesinde, bazı konuların yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almaktadır. Tasarının kanunlaşıp yürürlüğe girmesi için öngörülen tarih ile yönetmeliklerin hazırlanması için öngörülen süre arasında bir uyumsuzluk mevcut olduğundan, bu uyumsuzluğun giderilmesi amacıyla maddede geçen “yürürlük” ibaresi “yayımı” olarak değiştirilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 24-
24’üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Değiştirilen hükümler
MADDE 24-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin b fıkrasındaki “… İçişleri Bakanlıklarınca” ibaresinin “İçişleri Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu
İsa Gök
Şevket Köse

İstanbul
Mersin
Adıyaman

Sacid Yıldız
Turgut Dibek
Hulusi Güvel

İstanbul
Kırklareli
Adana


Ali İhsan Köktürk



Zonguldak



TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 24.ncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Şerafettin Halis
Nuri Yaman

Şırnak
Tunceli
Muş

İbrahim Binici
Aysel Tuğluk


Şanlıurfa
Diyarbakır


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tanıkların korunması için ayrıca ihale yasa ve yönetmeliği çıkarılmasına gerek yoktur.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin b fıkrasındaki “… İçişleri Bakanlıklarınca” ibaresinin “İçişleri Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarının 13 üncü madde metnine bakıldığında Tanık Koruma Kurulunu oluşturan birimler arasında Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünün de bulunması, ayrıca tanık koruma tedbirinin uygulanması için gerekli olan mal ve hizmet alımlarının Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü tarafından da gerçekleştirilecek olması hususları göz önüne alındığında, konuyla ilgili yönetmeliğin hazırlanmasında Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığının da yer alması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir tashih talebi var, düzeltme.
Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – “24” rakamını izleyen işaretten sonra “(1)” adıyla fıkra numarası eklenecek, bir de (k) bendi (l) olacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Komisyonun düzeltme talebi doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


YÖNETMELİK
Madde 25 - (1) Bu Kanun hükümlerine göre çıkarılması gereken yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde Adalet ve İçişleri bakanlıkları ile müştereken düzenlenir.

MADDE GEREKÇESİ :
Madde 24- Madde ile, Tasarıda yer alan hükümlere göre çıkarılması gereken yönetmeliklerin hangi süre içerisinde ve ne şekilde çıkarılacağı düzenlenmektedir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -25 Tasarının yürürlüğe ilişkin 25 inci maddesi, Bu Tasarının birçok maddesinde, Tasarının uygulanmasıyla ilgili olarak yönetmelikler çıkarılacağı hükmü yer almaktadır. Bu yönetmelikler, bu Tasarının uygulanması açısından hayati önemi haizdir. Söz konusu yönetmelikler için Tasarıda altı aylık süre öngörülmüştür. Bu süre dikkate alındığında, yürürlük maddesindeki bir aylık süre anlamsız bir süre olarak kalmaktadır. Bu nedenle Tasarının Kanunlaşıp yürürlüğe girdiği anda etkinliğini sağlamak amacıyla söz konusu bir aylık süre Alt Komisyonca altı aya çıkarılmıştır. Alt Komisyonca yapılan bu değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiş ve 26 ncı madde olarak kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 25-
25’inci maddenin başlığını okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 25-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 25 inci maddesinde geçen “altı ay” ibaresinin “dört ay” olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 25 inci maddesinde “…İçişleri Bakanlıkları ile…” ibaresinden sonra gelmek üzere “,Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça” ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Kemal Kılıçdaroğlu
İsa Gök
Ali İhsan Köktürk

İstanbul
Mersin
Zonguldak

Şevket Köse
Hulusi Güvel
Turgut Dibek

Adıyaman
Adana
Kırklareli


Sacid Yıldız



İstanbul



TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 25 inci maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Hasip Kaplan
Şerafettin Halis
Nuri Yaman

Şırnak
Tunceli
Muş

İbrahim Binici
Aysel Tuğluk


Şanlıurfa
Diyarbakır


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunla düzenlenen bir konuda, yönetmelikle düzenleme yapılamaz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 25 inci maddesinde “… İçişleri Bakanlıkları ile…” ibaresinden sonra gelmek üzere “,Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça” ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 13 üncü madde metnine bakıldığında Tanık Koruma Kurulunu oluşturan birimler arasında Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünün de bulunduğu, ayrıca Kanunla birlikte Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü’nde tanık koruma birimi oluşturulması ve bu kapsamda tanık koruma tedbirlerini uygulayacak olması hususları göz önüne alındığında, Kanun hükümlerine göre çıkarılması gereken yönetmeliklerin hazırlanmasında Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın da görev alması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 25 inci maddesinde geçen “altı ay” ibaresinin “dört ay” olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Konuşacağım.
BAŞKAN – Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında tabii çok önemli, temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir kanun görüşüyoruz. Ben dün İstanbul’da bir televizyon programına katılmam dolayısıyla bu kanunun müzakerelerine pek katılmadım. Birkaç tane önergem de vardı, onlarda da konuşma imkânını bulamadım.
Aslında, bir Tunceli milletvekili olarak bu pişmanlık yasasının ve özellikle bu surette beyan… İnsanlar aleyhine, o kişilerle ilgili ifade veren insanların, zaman zaman ne kadar masum insanları zan altında bıraktıkları ve belli bir aşamadan sonra, aleyhine ifade verdikleri kişilerden yüklü miktarda para almak, talepte bulunmak suretiyle ifadelerini, yani, bir kısım ifadelerini değiştirmek için de para istediklerini, birçok olayı bilen bir insanım.
Şimdi, bu tanık koruma kanunuyla acaba insanlara iyilik mi ediyoruz, kötülük mü yapıyoruz, o da çok müphem bir konu. Yani, Türkiye’de hakikaten gerçekleri ortaya koymak için, sağduyunun hâkim olacağı, doğruların söyleneceği bir sistem oluşturulmasını isteyen bir insanım, ama öyle bir olgu var ki Türkiye’de, işte, adamın hoşuna gitmedi mi gidiyor iftira atıyor. Bu iftira sonucunda o masum insanların da büyük ceza görme durumu ortaya çıkıyor. Bu, bir memlekette temel hak ve özgürlüklere, bana göre, vurulabilecek en büyük darbedir. Bu enine boyuna tabii, tartışılmadı. Bence, bu kanunu hemen de yürürlüğe de koymamak gerekir, bana göre, belli bir süre beklemek lazım.
Ben, tabii altı ay yerine dört ay istedim. Sebebi de şu: Mademki bu kadar insan… Temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir kanun yapıyoruz. Hükûmetin zaten bu konuda yeterli hazırlığı yapması lazım. Bu kanun uygulamaya girerken bununla ilgili yönetmeliklerin de uzun zaman gecikmeden çıkarılması lazım. Ama, tabii Hükûmet ve özellikle Komisyonumuz öyle bir sistem geliştirdi ki, yeni bir Meclis seçilmiş, yeni bir Parlamento gelmiş, “Efendim, ben daha önceki komisyonun aldığı kararı uygularım, ondan sonra da Parlamentoda yasama tasarrufuna riayet ederim. Efendim, yanlışlıklar varsa Parlamentoda düzelsin.” diyor. Bilmiyorum burada kaç tane yanlışlık düzeltildi, ben yok olduğum için…
Bunların hepsi bu ülkeye, bana göre, yapılacak önemli zararlardır. Yani, kelimeleri ifade ederken de birilerini de, tabii acıtmak da istemiyorum. Ama, yani zamanında böyle temel hak ve özgürlükleri çok yakından ilgilendiren konularda kanun çıkarırken bence Parlamento üyelerinin çok hassas olması lazım. Bu hassasiyeti nasıl göstereceksiniz? Bu hassasiyeti, kendi kafanızda belirli kanunları uygulayacaksınız… Mesela, şimdi birisi beğenmediği birisine iftira atabilir. Sonra, yani, işte, geçen gün birisi bana telefon ediyor, diyor ki: “Efendim, beni güya koruyacaklar diye atmışlar, kaç gündür içerideyim. Kimse benim hâl hatırımı sormuyor.” Yani bu tanık koruma kanununun uygulamasının kime ne getireceği, ne götüreceği de çok açık ve belli değildir. Uygulayıcılara bağlıdır. Uygulayıcılar da eğer hakikaten masum insanlar aleyhine tanıklık yapan insanların tanıklık yapması hâlinde o masum insanların cezalandırılmasına sebep verirse onun günahı kimin olur? İşte bu kanunu çıkaranların olur. Bence bu konular çok enine boyuna tartışılmadı, böyle bir kanun çıkarıldı. Birilerinin, işte, telkiniyle böyle kanunlar çıkarıyoruz ama bu kanunların memlekete çok fayda getirdiğine de inanmıyorum. Özellikle Yargıtay 9. Dairesi bu terör olayları nedeniyle hakikaten çok ağır kararlar vermektedir o yardım, yataklıktan dolayı. Yani, o kadar masum insanlar mahkûm oldu ki… Yolda gidiyor, yolda önünü kesiyor, arabasının aküsünü alıyor dağdaki terörist -almış adam, aküyü aldığı kesin, gidiyor kendisi de haber veriyor- ama buna rağmen, işte, orada, yardım ve yataklıktan üç sene dokuz ay hapis cezası veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bu kanunda -işte, bu terörle mücadele konusunda belki sağlıklı bir sonuç doğurabilir mi bilinmez ama onu uygulamayla göreceğiz- şöyle düşünülebilir: Evet, bir süre bu kanunu uygulayalım, eğer hakikaten uygulamada çok kötü sonuçlar alınırsa o zaman da değiştirilme imkânları olabilir. Ama bence bu kanun hakikaten birçok insana da sıkıntı yaratabilecek bir kanundur. Yani, böyle, masa başında birtakım sağlıklı tedbirler aldığımız konusunda ben çok emin değilim.
Dilerim, temenni ederim, bu kanunla, Türkiye’de terörün önlenmesi konusunda ciddi adımlar atılsın, ama bu ciddi adımlar atılırken de masum insanlar haksız yere zarar görmesin.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


KURULUN OLUŞTURULMASI
Geçici Madde 1 - (1) Bu Kanunun 13 üncü maddesiyle kurulan Tanık Koruma Kurulunda üye olarak görev alacak temsilciler, maddede belirtilen kurumlar tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde belirlenerek İçişleri Bakanlığına bildirilir.

A-MADDE GEREKÇESİ :
YOK


B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde -

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE Geçici madde 1-
Sayın milletvekilleri, geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli
Bekir Bozdağ
Turan Kıratlı

Giresun
Yozgat
Kırıkkale

A. Sibel Gönül
Metin Kaşıkoğlu
Orhan Karasayar

Kocaeli
Düzce
Hatay

“Kurulun oluşturulması
Geçici Madde 1- (1) Bu Kanunun 13’üncü maddesiyle kurulan Tanık Koruma Kurulunda üye olarak görev alacak temsilciler, maddede belirtilen kurumlar tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde belirlenerek İçişleri Bakanlığına bildirilir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 13’üncü maddeyle kurulması öngörülen Tanık Koruma Kurulu üyelerinin bir an evvel belirlenmesi ve atama işlemlerinin sürüncemede bırakılmaması amacı ile iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


YÜRÜRLÜK
Madde 26 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer.

A-MADDE GEREKÇESİ :
YOK

B-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 5/2/2007 tarih ve 1/1290 esas ve 119 sayılı raporu)
Madde - Tasarının yürütmeye ilişkin 26 ncı maddesi 27 nci madde olarak kabul edilmiştir.

C-ADALET KOMİSYONU RAPORU: (Türkiye Büyük Millet Meclisi-Adalet Komisyonunun 4 Ekim 2007 tarih ve 1/346 esas ve 2 sayılı raporu)
Yasanın 1.maddesinin altında bu bölümde yer alan açıklamalar aynen geçerlidir.

D-27/12/2007 TARİHLİ TBMM TUTUNAK DERGİSİNDE YER ALAN 43.BİRLEŞİM
MADDE 26-
Yürürlük
MADDE 26-
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 34 sıra sayılı kanun tasarısının 26’ncı maddesinin “altı ay” ibaresinin “üç ay” olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Şandır
Hasan Çalış
Cemaleddin Uslu

Mersin
Karaman
Edirne

Cumali Durmuş
Mustafa Enöz


Kocaeli
Manisa


BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz için gerçekten önemine yürekten inandığımız bir kanun tasarısının görüşülmesinin sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Bu sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Önerge vererek konuşma fırsatı, imkânı olduğu için de böyle bir önerge verdim. Bu vesileyle, bu sebeple muhterem heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, önergemizde ifade ettiğimiz hususun gerekçesi, bu kanunun getiriliş sebebiyle bire bir örtüşmektedir. Türkiye'nin suç ve suçluyla mücadele etmek kararlılığını ifade eden, bunun teknik altyapısı açısından önem teşkil eden tanık koruma kanunu, suçun ve suçlunun açığa çıkartılması için çok önemli bir imkân olan tanıkların korunması için birlikte çıkarttığımız bu kanunun bir an önce yürürlüğe girmesi, bir an önce uygulamaya geçmesi, gerçekten bu kanunun esas gerekçesi.
Türkiye'de sebepleri tartışılabilir, ama asayişsizlik konusunda, bölücülük konusunda, örgütlü suç konusunda istatistiğin rakamlarına baktığınızda, gerçekten Türkiye'ye, Türk toplumuna yakışmaz rakamlarla karşılaşırız, çok ciddi miktarda artışlar var. Dolayısıyla, bununla mücadele etmek için bir kararlılık göstergesi olan bu kanun, Hükûmetin bu noktadaki siyasi tavrını ifade eden bu kanun bir an önce yürürlüğe girmelidir, önergemizin gerekçesi bu, ama, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kanunun birçok konuda yeterli olmadığını, suçtan suçluya doğru bir yöneliş getirdiğini, bunun hukuk mantığına, suçla mücadele mantığına, pratiğine uygun düşmediğini… Bize göre suç tanımları yapılmalı, bu suç tanımları için tanık korumanın imkânları ve şartları bu kanunla oluşturulmalıydı. Hâlbuki cezaya göre tanımlar geliştirilmiş. Aslında, ceza ve ceza kanunları bir siyasi tavır olması gerekir. Siyaseten hangi suça karşı kararlı bir mücadele tavrınız varsa, ona karşı cezayı belirlersiniz, o cezaların gerekçesini oluşturursunuz. O suçların ve suçluların ortaya çıkartılmasında katkı vermesi için tanıkları korumaya çalışırsınız. Dolayısıyla, bir siyasi tavır olarak, bence eksik olan, bizce Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak eksik gördüğümüz ve önergelerimizle tamamlamaya çalıştığımız husus, siyaseten Türk toplumu için, ülkemiz, milletimiz için gerçekten önemsediğimiz bazı suçları tanımlayarak, o suçlarla ilgili suçluları tanımak, yargıda cezalandırmak için ona tanıklık yapacak insanların korunmasının bu kanunla sağlanmasını çok önemsedik, bu yönde önergeler verdik.
Mesela, bu insan kaçakçılığıyla ilgili, bu çocukların suça teşvik edilmesi, fuhuşta kullanılmasıyla ilgili suçları eğer siyaseten önemsiyorsak -olumlu yönüyle bakalım- onunla ilgili cezaları biz bu tanık korumaya almalıydık. Ama, ceza baremlerine göre tanık korumayı tanımlarsanız… Sonuçta, bazı hususlar istemeden bu kanunun kapsamı dışında kaldı. Belki böyle bir arzunuz yoktu, ama yapılan kanun bu yönüyle eksik olmuştur. Buna rağmen yürürlülüğünün erkene alınmasını teklif ediyoruz. Ama ne yazık ki Hükûmetimiz, Komisyonumuz “katılıyorum” diyemiyor her defasında. Hâlbuki doğru doğrudur. Bu memleket, bu toplum hepimizin. Bu toplumun faydasına olan bir teklife bir siyasi asabiyetle “katılmıyorum” demeyi, kişilik olarak Sayın Komisyon Başkanına, Sayın Bakanımıza biz doğrusu yakıştıramıyoruz. Ama, bu, AKP Grubunun da maalesef veya Hükûmetimizin de böyle bir kararı mıdır? Bunu da endişeyle izliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bugün burada üst üste koyarsak muhtemel 50’den fazla önerge verildi. En fazla önerge alan kanunlardan biri bu. Ama, bu önergelerden bir tanesi dahi…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bir tanesi geçti.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bir tanesi mi geçti? Hele şükür.
Yani, muhalefetten katkıya bu kadar kapalı bir iktidar uygulaması, zannediyorum bu döneme has bir hadise. Sonra töhmet altında kalırsınız. Derler ki “Bu kanun sizin değil başkalarının, virgülüne bile dokunamıyorsunuz” diye sizi suçlarlar; sizi uyarıyorum.
Sizin getirdiğiniz kanunun gerekçesine uygun bir önerge veriyoruz, üç ay sonra yürürlüğe konulsun diye. Bu anlayışla bu önergeyi verdik. Kabulünü istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
27’nci maddenin başlığını okutuyorum:
Yürütme
MADDE 27 -
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, oyumun rengini belirtmek üzere aleyhte söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Evet, ikinci bölümde yer alan maddelerin de oylamalarını tamamlamış bulunuyoruz.
Şimdi, oyunun rengini belirtmek üzere, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
Sayın Genç, buyurun.
Aleyhte değil mi Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte.
BAŞKAN – Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tanık Koruma Kanunu Tasarısı’nın son oylaması yapılmadan önce, bu kanuna karşı oy kullanacağım için oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Biraz önce de belirttiğim üzere, bu kanun temel hak ve özgürlükleri çok yakından ilgilendiren ve birçok masum insanın mahkûmiyetini yalan ve yalan beyanlarla, yalan şahitliklerle sağlayabilecek bir kanun olduğu için ve çok da iyi incelenmeden burada geçtiği için ben bu kanuna karşıyım.
Bir defa, bu “Tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar” konusu çok muğlak. Yani burada bence, hangi suçların tanık koruma kapsamı içine alındığının bu maddede ayrı ayrı belirtilmesi gerekirdi. İki fıkradan biri, (b) fıkrasında: “Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.”
Şimdi, mesela bireysel suçlar da var, yani örgütsel kullanmadığı… Mesela birisi kara parayı aklıyor, ama… Kara parayı aklıyor, eroin, afyon kaçakçılığı, kaçakçılık yapıyor. Bunlar da… İcabında örgütsel olarak, örgüt içinde yapılmayan, ama ülkeye çok büyük zarar veren suçlar da var. Bunlar niye bunların kapsamı içine alınmadı?
Yani, Türkiye'de kanunları çok muğlak yazdığınız takdirde uygulayıcılar bu konuda çok büyük sıkıntı çekiyorlar. Özellikle yargı yerlerinde de bu kanunlar, çok değişik değişik kararlar çıkarıyorlar. İşte, bir bakıyorsunuz, bir dairede başka bir karar çıkıyor, aynı suçla ilgili olarak başka bir dairede başka bir karar çıkıyor; birisi beraat ediyor, ötekisi ceza alıyor. Bu nedendir? Kanunların çok sağlıklı bir şekilde, çıkışı sırasında incelenmemesindendir, sağlıklı gerekçelerinin olmamasındandır, sağlıklı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakere edilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla, tabii AKP Hükûmetinin ve İktidarının bir hastalığı var: Kanunlar buraya gelince hemen bunların müzakeresini istemiyorlar, temel kanun kapsamına alıyorlar. Hâlbuki bu kanunun temel kanunla ilgisi yok sevgili milletvekilleri. Yani, burada insanların hak ve özgürlükleriyle çok yakından ilgisi olan bir kanunun, siz otuz maddesini bir madde hâlinde görüşür ve onların üzerinde tartışma açmazsanız orada, bu memlekete sağlıklı bir hizmet etmiş olmazsınız. Yani, insanın hayatıyla, geleceğiyle, özgürlüğüyle, istikbaliyle en yakın olan bir kanunu getiriyorsunuz, ama bu kanunun ne olduğunu burada tartışmıyorsunuz. Bu, bana göre, bu memlekete faydadan ziyade zarar getiren bir taktiktir. O, işte, iki bölüm hâlinde yaptığınız bu temel kanunun, onun da kişisel sözlerini de kapatıyorsunuz, ondan sonra da -yani, işte, benim bu kanunun burada müzakeresine katılmamamın tek nedenlerinden birisi de bu- bakıyoruz, orada oturuyoruz, söz sırası gelmiyor, bir şey de gelmiyor, dolayısıyla burada oturmanın da bir anlamı yok. Onun için, bundan sonra, bunun başka bir taktiğini bulacağız, sizin taktiklerinize karşı taktik geliştireceğiz, sizin bu taktiklerinizi bozmaya çalışacağız.
Ben, inşallah, diliyorum ki bu kanunu çıkaranlar bu kanunla getirilen tuzaklara kendileri düşmezler. Yani, düşerseniz, o zaman “Kendi düşen ağlamaz.” diyorlar ve birisi de çıkıp da, yani sizin işlemediğiniz bir suçtan dolayı sizin aleyhinize bir ifade verir… Çünkü, o kadar bir sistem getirilmiş ki yani, tanıklık yapan adamın, kişinin mahkeme huzurunda ifadesi alınmayacak. Şimdi, mahkeme huzurunda ifade alınırken o kişinin mesela fiziki yapısına bakarsınız, bilmem, duruşuna bakarsınız, ciddi mi o ifade… Yani, bir insanın fizik yapısını, karşı taraf bunu kontrol ettiği zaman, hakikaten doğru mu ifade veriyor, yanlış mı ifade veriyor, iftira mı atıyor, bunu ifade sırasında anlayabilirsiniz. İki tarafı karşı karşıya, avukatlar veyahut da suçluyu karşı karşıya oturtacaksınız, onlar birbirine… Yani, orada bir cümleyi sarf edecek, o cümlenin karşıtını, insanlar, karşı taraf, yani aleyhine ifade verilen kişiye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) – …ona karşı savunma hakkı verilmeden alınan böyle bir ifade bence adalete sağlıklı bir hizmet etmez, adalete, bilakis, sağlıklı bir adaletin tecellisine engel olan bir davranış biçimidir.
Ben bu kanunla, gerçekten, bir tane masum insan da mahkûm olsa, getirilen bu kanunla bir tane masum insan da mahkûm olsa onun masumiyeti nedeniyle mahkûm edilmesine karşıyım. Bu nedenle kanuna karşıyım.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tanık Koruma Kanunu Tasarısı’nın açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı
:
270
Kabul
:
230
Ret
:
39
Çekimser
:
1 (x)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Yargı camiasına ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan, kısa bir teşekkür konuşması yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakanın kısa bir teşekkür konuşması olacak.
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; iki nedenle huzurunuzdayım. Biri, bir hükûmet tasarısının yasalaşmasına vermiş olduğunuz destek nedeniyle iktidar-muhalefet tüm partilerimize ve bu partilerimize mensup milletvekili arkadaşlarımıza şükranlarımı sunmak. İkincisi de büyük bir üzüntüyü sizlerle paylaşmak. Sanıyorum, bugün insanlık tarihi açısından çok acı bir gün. Dost ve kardeş Pakistan’da terör çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir. Pakistan’ın eski Başbakanlarından Sayın Butto, bugün, bir miting esnasında bir terör saldırısına muhatap olmuş, kendisi ve -almış olduğumuz ilk bilgilere göre- 120’yi aşkın Pakistanlı bu terör saldırısı sonucu hayatını kaybetmiştir.
Kuşkusuz, Türk milleti olarak, daima dost ve kardeş olarak gördüğümüz Pakistan halkının bu acısını yürekten paylaşıyoruz. Hayatını kaybeden Sayın Benazir Butto ve 120’yi aşkın Pakistanlı kardeşimize Cenabıhak’tan rahmetler diliyoruz. Yaralılar da vardır kuşkusuz, onlara da acil şifalar temenni ediyoruz.
Tabii bir temennimiz de Pakistan’ın bir an önce normal bir demokratik düzene geçmesini temenni etmektir. Pakistan, uzun süredir bunun sancılarını yaşamaktadır. Aslında oradan çıkarılacak sonuçlar da vardır. Bunlardan bir tanesi de oturmuş, işleyen bir demokratik düzene sahip olmanın ne büyük bir nimet olduğu gerçeğini de görüyoruz. O bakımdan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı olmaktan gurur duymalıyız ve demokrasimizi daha da geliştirmek için hep birlikte elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.
Biraz önce de ifade etmiştim. Gerçekten, uzun süredir yasalarımızda uygulanmakta olan tanık korumayla ilgili bir düzenlemeyi, şimdi müstakil bir yasayla düzenler hâle getirdik biraz önceki oylarınızla. Hem Terörle Mücadele Yasası’nın 20’nci maddesinde hem de Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 58’inci maddesinde aslında tanık korumayla ilgili düzenlemeler vardı. Hatta, 58’inci maddesinin son fıkrasında, bu konuda özel bir kanunun çıkarılmasına da işaret edilmiştir. İşte, şu anda yapmış olduğumuz, iki sene önce yürürlüğe girmiş olan bir yasadaki bir işareti, daha doğrusu bir temenniyi yerine getirdik ve tabii ki altına imza koymuş olduğumuz uluslararası anlaşmaların da ülkemize, Türkiye’ye yüklemiş olduğu bir vecibeyi yerine getirmiş olduk.
Bazı arkadaşlarımız endişeler ifade ettiler. Biraz önce konuşan milletvekili arkadaşımız da “Bu istismar edilebilir, birtakım masum insanlar yalan beyanlarla ve şahitliklerle mağdur edilebilir.” ifadesini kullandılar. Aslında bu yasa tasarısı içerisinde bunların önlemleri de var. O nedenle, yasayı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, bütün bu ihtimallerle ilgili düzenlemelerin yasa içerisinde var olduğunu da göreceksiniz.
Kıymetli vakitlerinizi fazla almayacağım. Çünkü, bir kanun teklifi var, sanıyorum hemen görüşmeleri başlayacak. Ben, değerli milletvekili arkadaşlarıma, sizlere, vermiş olduğunuz destekten dolayı, hoşgörünüzden dolayı yeniden teşekkür ediyorum ve Pakistan halkına hem şahsım adına hem Hükûmetim adına hem Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yeniden başsağlığı diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara veriyorum.

Faydalı olması dileklerimle...Önder ÖZLEM
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tanık Koruma Yasa Tasarısı Av.Suat Ergin Hukuk Haberleri 10 22-07-2008 11:15
tanık listesinde tanıdığın soyadının yanlış yazılması halinde bu tanık dinlenirmi? dilekgulsen Meslektaşların Soruları 6 16-03-2007 10:56
Tanık Koruma Kanunu’na onay özge_law Hukuk Haberleri 0 02-02-2007 01:22
bilirkişi raporları hakkında olcsvl Meslektaşların Soruları 2 19-11-2006 17:46
Çocuk Koruma Yasası Av. Bülent Sabri Akpunar Çocuk Hakları Çalışma Grubu 1 30-10-2005 19:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,44623709 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.