Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

delillerin ikamesi

Yanıt
Old 24-05-2007, 14:35   #1
avdyg

 
Önemli delillerin ikamesi

merhaba arkadaşlar..Tartışmak istediğim soru şu: İş mahkemesinde alacak davası açılıyor,ve hakim tarafından delilleri sunmak için 20 günlük kesin süre veriliyor. Bu sürede davacı(işçi)vekili klasik delil listesini sunuyor,b.kişi,tanık,emsal mhk kararları vs.. Ancak ilerleyen aşamada müvekkili evden sonradan bulduğu gerçekten o işyerinde çalıştığını kanıtlayacak resim, kredi kartı ekstresi gibi şeyler bulup getiriyor. Kesin süre geçmiş ama sunulması gereken deliller,belki de bu deliller gerçekten o işyerinde çalıştığını ispatlayacak.
Şimdi ne yapılması gerekir sizce? Hiç mi bir Yol yok? süre geçmiş mi oluyor?
Old 25-05-2007, 21:50   #2
Emin Cihan UYSAL

 
Karar

Sayın avdyg,

Kanun,delillerin incelenmesinden sonra tarafların yeni delil gösterme talebinde bulunabileceklerini bildirmekte fakat yeni delil gösterilmesini hakimin kabulüne bağlı tutmaktadır.(HUMK m.244)

Ancak hakim,bu takdir yetkisini kullanırken,çok titiz ve dikkatli olmak durumundadır.

Görüldüğü üzere delillerin ikamesi için kesin süre verilmiş ve hasredilip incelenmesine geçilmiş bile olsa,hakimin kabulüne bağlı olarak iyiniyetli olmak koşuluyla yeni delil listesi sunulabilir.

Daha önce gösterilmesi mümkün olmayan veya ancak diğer delillerin incelenmesinden sonra gösterilmesinin yararlı olacağı anlaşılan delillerin sonradan görüşülmesine izin verilmelidir.(m.244'e dayanarak)

Aynı vakıa için, hakimin müsadesi ile dahi verilemeyecek olan liste,tanık listesidir.. (HUMK m.274)

Sonuç olarak: Süre geçmemiştir.Hakimin takdir yetkisine bağlı olarak,hakim eğer fayda görürse yeni delil listesini kabul edecektir..

Saygılarımla...
Old 26-05-2007, 07:31   #3
Av.Turan

 
Varsayılan

ilave etmek istediğim husus delil listenizde ve s. gibi ibare nedeniyle özel delillerinizi ekleyebilirsiniz diye düşünüyorum. hakim delillerinizi dikkata almasa bile kaanat oluşturması açısından etkili olur.
Old 31-05-2007, 21:34   #4
ttufek

 
Mutlu iş yargılaması

sayın avdyg,
iş yargılamasına özgü olarak; iddialarını ispatlayacak delilleri tahkikat bitinceye kadar taraflar sunabilir.,Bu anlamda değiştirme genişletme yasağı olmaz diye biliorum.Ayrıca bir dosyamda; b.kişi raporu geldikten sonra dosyaya işyeri puantaj kayıtlarını sunma talebimizdelil listesinde yer almaması ve savunmayı genişletme yasagı nedeni ile yerel mahkeme tarafından reddedildi ancak,yargıtay kararı hakkı ortadan kaldıran itiraz niteliğindeki bu deliller her aşamada sunulabilir gerekçesi ile kararı bozdu.
Kolay gelsinn
Old 31-05-2007, 23:22   #5
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

İş davalarında deliller her aşamada sunulabiliyorsa(yanlış demiyorum) hakimin delil sunma için kesin süre vermesinin nedeni nedir?

Bence burada sonradan temin edilen delili sunabilmek için işdavası olmasının yanında ziyade dava dilekçesinde ya da delil dilekçesinde "vesair yasal deliller" ya da "karşı tarafın delillerine karşı delil sunma haklarını saklı tutma " ya da yargılamanın seyrine göre delil sunma hakkını saklı tutma" şeklindeki ifadelerden birinin geçip geçmediğine bakmalı. Her dava ve delil dilekçemde bu ifadeleri mutlaka kullandığım için sonradan delil sunma konusunda kendime açık kapı bırakabiliyorum.

Saygılar.
Old 01-06-2007, 00:06   #6
Emin Cihan UYSAL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan osmaniye
İş davalarında deliller her aşamada sunulabiliyorsa(yanlış demiyorum) hakimin delil sunma için kesin süre vermesinin nedeni nedir?

Sayın osmaniye,

Burada açıkladığımız da zaten hakimin belirli durumlarda, kesin süre kuralına alternatif getirmesidir.Bu belirli durumları da üstteki yorumumda belirttim.

Asıl olan, yargılamanın sıhhati ve seri olması açısından, delillerin ikamesini yani gösterilmesini veyahut delil listesinin verilmesini, hakimin takdir edeceği kesin süreyle sınırlamaktır ki kanun da bunu öngörmüştür.

Kesin süre verilmedikçe, taraflar delillerin ikamesi konusunda hakimin inisiyatifi altında ve ayrıca serbesttirler.

Bu "Yargılamayı hakim başlatır ve yürütür" adli ve mesleki ilkesinin en doğal sonucudur.

Sonuç olarak, esas olan; hakimin verdiği kesin süre içerisinde delillerin toparlanıp, mahkeme heyetine sunulmasıdır.

İlgili hükme karşı çıkmadığınızı biliyorum ancak sorunuzun cevabı olmuş olmayı temenni ediyorum.Sizin uygulamada yaptığınız işlemler de, her ne kadar "saklı tutuyoruz" ibaresini kullanmış olsanız da, hakimin takdirinde olacaktır.

Saygılarımla...
Old 29-01-2008, 22:29   #7
masimo

 
Varsayılan

yargıtay 9. Hukuk dairesini vermiş olduğu bir kararda mahkemeye sunulan delil listesinde (ek tanık ve ek delil sunma hakkı saklıdır9 diye bir ibare varsa davanın her aşamasında gerçekleşebilcek durumlara göre tanık listesi dahil her türlü delil ileri sürülebilir nazif kaçak ispat hukuk u rehberi nde buna benze bir çok karar var
Old 23-02-2009, 23:02   #8
Av.Fatma Karataşlı

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar. Yazdıklarınızı okudum. Kafamda karıştı. Buna benzer bir sorunda bende var. İş davasında mahkeme kesin süre vermiş. Kesin sürede ilk delil listesi verilmiş. delil listesinde işyeri kayıtları ve tanık isimleri var. Mahkeme , sözlü yargılama usulünde yazılı delil her zaman sunulabilir diyerek işyeri kayıtlarını delil olarak kabul etti. Tanıkları ise; karşı tarafın muvafakati olmadığından ve kesin süreye uyulmadığından kabul etmedi. Bu durumda ne olacak? Mahkemenin kararı doğrumu? Bu konuda Yargıtay kararı var mı? Şimdiden herkese teşekkür ederim.
Old 24-02-2009, 12:04   #9
wellan

 
Varsayılan

idda ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına dolaylı olarak gireceğini düşünüyorum çünkü hakimin verdiği kesin süreden sonra nasıl oluyorda hakim dellileri kabul edebiliyor o zman verilen sürenin kesinliği diye bir şey kalmıyor..Bence böyle bir istemi hakime iletmek gerekli diye düşünüyorum sonuçta yazılı yargılam usulüne göre davalar yürüyor o zaman usul kurallarının bir anlamı kalmıyor...SAYGILARIMLA..
Old 26-07-2009, 00:32   #10
Av. Özkan ERTEKİN

 
Varsayılan Kamu Düzeni Söz Konusu İse Sonradan Delil İleri Sürülebilmeli

Alıntı:
Yazan wellan
idda ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına dolaylı olarak gireceğini düşünüyorum çünkü hakimin verdiği kesin süreden sonra nasıl oluyorda hakim dellileri kabul edebiliyor o zman verilen sürenin kesinliği diye bir şey kalmıyor..Bence böyle bir istemi hakime iletmek gerekli diye düşünüyorum sonuçta yazılı yargılam usulüne göre davalar yürüyor o zaman usul kurallarının bir anlamı kalmıyor...SAYGILARIMLA..

Sayın Meslektaşım;
Anladığım kadarı ile davanız işçilik alacaklarından ziyada hizmet tespiti davası. Hizmet tespiti davaları kamu düzenindendir. Kamu düzeni usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu gibi şekli gerçek değil maddi gerçek aranır ve sonuç kamuyu ilgiledirir. Bu nedenle de itiraz mahiyeti taşıyan bu delilleriniz esasa etki edeceğinden Yargıtay aşamasında dahi esası etkileyecek bu delillerinizi sunabilirsiniz.
Ülkemiz gerçeği ile ilgili çok acıklı bir örnek vermek isterim. Bu örnek bizzat girdiğim bir davada başıma geldi.
Bağ-Kur a karşı açtığımız tarım bağ-kur sigortalılığıının tespiti davasında Ziraat Bankasından Mahkeme vasıtası ile çiftçinin her ürün satışında kesilen bağ-kur pirim kesintilerinin sorulmasını talep ettik. Ziraat Bankasının ilgili şubesi yazımıza olumsuz yanıt verdi. Bunun üzerine müvekkile sorduk. Ziraat Bankası prim kesintileriniz hakkında bir bilgi olmadığını söylüyor ne diyorsunuz dedik. Müvekkil hayret etti. Yıllarca ürün sattığıını ve prim kesintilerinin olduğunu belirtti. Ziraat Bankasının ilgili şubesinden bir yetkili aradığımızda ise belli süre sonra belgelerin SEKA'ya gönderildiğini beyan etti. Peki kaydı da mı yok dedik, hayır kaydı da yok dedi. Tabi bu cevap şaşkınlığımızı bir kat daha artırdı. Tabi bu arada Mahkeme davayı reddetti. Oysa müvekkil yıllarca Ziraat Bankasında nasıl olsa prim kayıtlarım var diyerek prim kesinti makbuzlarını dahi özenle saklamamıştı. Bu gerçek müvekkili hayal kırıklığına uğrattı. Tabi vekil olarak aynı hayal kırıklığını tarafım da yaşadı.
Bu gelişme üzerine müvekkil köyüne gitti, evinin her yanını, kilerini, garajını kısaca en ufak bir makbuzu bulabileceği her yeri aradı. Nitekim süpriz gelişme yerel mahkemenin davayı reddinin hemen ardından ortaya çıktı. Müvekkil pek çok prim kesinti makbuzunun aslını tavan arasından vs. yerlerden bulmuştu. Aynı belgelerin bir suretinin ya da en azından kaydının bulunması gereken Ziraat bankasında ise hiçbir bilgi dahi yoktu.
Temyiz dilekçemizde müvekkilin bu belgelerinden bahsettik. İtiraz niteliğinde olduğunu, esası etkileyeceğini ve kamu düzenini ilgilendirdiğini belirttik. Şuan dava dosyası Yargıtay incelemesinde. Sonucu bekliyoruz....
Old 04-10-2011, 10:39   #11
L&P

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar,
Benim sorunum hizmet tesbit davasında dinlenen tanıkların niteliği ile ilgili olacak.Dava sefahatı sırasında dinlenen tanıklar müvekkilin çalıştığı işyerine kargo getiren kargocu,müvekkil izinli olduğu sürede onun yerine çalışan şahıs ve güvenlik görevlisi buna rağmen hakim bizden hala nitelikli tanık istiyor bu ne demek illa aynı işyerinde çalışması şartmı nitekim aynı işyerinde çalışanlar işveren baskısı nedeniyle davacıyı tanımadıklarını beyan ettiler.Elinizde buna ilişkin yargıtay kararı varsa çok makbule geçecek.şimdiden teşekkurler....
Old 29-10-2011, 19:50   #12
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan L&P
Merhaba arkadaşlar,
Benim sorunum hizmet tesbit davasında dinlenen tanıkların niteliği ile ilgili olacak.Dava sefahatı sırasında dinlenen tanıklar müvekkilin çalıştığı işyerine kargo getiren kargocu,müvekkil izinli olduğu sürede onun yerine çalışan şahıs ve güvenlik görevlisi buna rağmen hakim bizden hala nitelikli tanık istiyor bu ne demek illa aynı işyerinde çalışması şartmı nitekim aynı işyerinde çalışanlar işveren baskısı nedeniyle davacıyı tanımadıklarını beyan ettiler.Elinizde buna ilişkin yargıtay kararı varsa çok makbule geçecek.şimdiden teşekkurler....

Saygılar.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

E:2005/11379
K:2006/1941
T:06.03.2006

506 s. Yasa m. 79

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 17.02.2002-23.02.2004 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde. isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mesut Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dava 12.07.2002-23.02.2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istek tanık sözlerine dayanılarak aynen hüküm altına alınmıştır.
Oysa, ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklardan bordrotanığı olan AG. Eyüp İş Mahkemesi'nin 2004/351 Esas sayılı dosyasında aynı döneme ilişkin olarak hizmet tespiti davası açtığından beyanı hükme dayanak alınamayacağı gibi, sözu edilen tanığın hizmetleri de davacı gibi 16.06.2003 tarihinden itibaren kuruma eksiksiz olarak bildirildiğinden, bu tanığın verdiği bilgiler işe giriş tarihinden önceki döneme ilişkin olarak işverenin bordrolarında yer alan tanık sozleri niteliğinde değildir. Öte yandan diğer tanıklar da davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadıgı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerın calıstırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerde değildir.Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan tespiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez.
Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin oldugu gözönunde tutularak davacı ile birlikte çalışan ve varsa SSK prim bordrolarında kayıtlı kişiler veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına gecmis, SSK'ya verılen donem bordrolarında isimleri yer alan kimselerin tespit edilerek bilgilerine başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Hukuk Genel Kurulu'nun 16.6.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2004/21-35-64 E. ve K. 5.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 E. K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
adli yargılamada yasak ve kanunsuz sayılan delillerin idari yargılamadaki yeri Ufuk İsbir Hukuk Sohbetleri 1 14-01-2014 11:41
Ceza Yargılamasında Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Delillerin Kullanılması sword_can Ceza Hukuku Çalışma Grubu 19 09-07-2010 15:14
İş Davasında Yargıtay incelemesi safasında yeni delillerin ortaya çıkmış olması nisa Meslektaşların Soruları 5 05-11-2006 05:40
Boşanmada Delillerin Toplanması Süreci ozkan Hukuk Soruları Arşivi 0 11-12-2003 11:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04766989 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.