Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Bedeli Alınmadığı Gerekçesi ile Su ve Elektriğin Kesilmesi Hukuka Aykırıdır

Yanıt
Old 16-09-2007, 06:09   #1
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan Bedeli Alınmadığı Gerekçesi ile Su ve Elektriğin Kesilmesi Hukuka Aykırıdır

Herkese iyi çalışmalar diliyorum;
THS de daha önce tartışılmadığını gördüğüm bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
"Fartura Bedeli ödenmediği Gerekçesi ile Su ve Elektriğin Kesilmesi Hukuka Aykırıdır "
diyorum. Sizler ne dersiniz ? yorumlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum
Old 16-09-2007, 06:27   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Elektrik dağıtım şirketleri bizim yaşlı Terzi Niyazi’yi taklit ediyor: Niyazi Amca birinci elbisenin parasını almadan ikinci elbiseyi asla dikmez.

Haksız da sayılmaz.

Saygılarımla
Old 16-09-2007, 13:51   #3
köktaş

 
Varsayılan

Ben hukuka aykırı olarak görmüyorum. Bu hizmetlerin sürekliliğini istiyorsak yatırılmayan faturalardan dolayı elektriğin ve kesilmesini doğal karşılamalıyız. Yoksa kimse fatura ödemez. Bunların takibi meselesi de var. Sorun yumağına dönüştürmeden en iyisi yatırılmayan faturalardan 1 ay sonra elektrik ve suyun kesilmesidir. Saygılar...
Old 16-09-2007, 14:05   #4
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Köktaş,
Yirmi birinci yüzyılda bir yurttaşın evinde elektrik veya suyun olmaması bence hiçbir şekilde izah edilemez bir durumdur ve yürürlükteki hukuka açıkça aykırıdır. Tekel niteliğinde bir kamu hizmeti sunan belediyenin ve/veya su, elektrik şirketinin sunduğu yaşamsal hizmeti, bedelini alamadığı gerekçesiyle durdurması tümden hatalıdır. Zira bu kurumların yapmaları gereken alacaklarını tahsil etmek için -tıpkı tüm diğer resmi ve özel tüzel kişiler gibi- hukuki yollara başvurmaktır. Kişilerin ekonomik yönden zor duruma düşmüş olmaları, onların borçlarını ödemelerini sağlamak için insan onuruna yakışmayan bir biçimde tazyik edilmelerini gerektirmez. Bedelini ödeyemez hale düştüğü için bir kimsenin içme suyundan, temizlenmekten, gıdalarını temizlemekten, evini temizlemekten, çocuklarını temiz tutma imkanından, yahut aydınlanmaktan mahrum kılınması savunulamaz bir ayıptır. Kanımca alacağını alamadığı için borçluyu döven bir kabadayının davranışı ile alacağını tahsil etmek için insanları en yaşamsal ihtiyaç olan sudan,aydınlıktan yoksun bırakan zihniyet arasında ayrım yapmak mümkün değildir.

saygılar
Old 16-09-2007, 15:00   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Abonman sözleşmesi, tip sözleşme niteliğinde olup hizmetten yararlananların bu sözleşmeyi idare ile birlikte düzenlemeyip, katılmak suretiyle oluştururlar. yani aslında bir anlamda abonman sözleşmenin akdiliği görünüştedir.

"Abonman sözleşmelerinin konusu ve kapsamı tarafların serbest iradelerinin ürünü olmadığı gibi, bu sözleşmeyi hazırlayan idare bile bunu ( bir şirket gibi ) serbestçe hazırlamak yetkisine sahip değildir; bunlar da diğer kamu hizmetleri ve kamu hukuku kuralları gibi düzenleyici işlemlerle hazırlanır ve kural işlem nitliğindedir ve aboneyi olduğu gibi idareyi de bağlar. Bu nedenle meydana getirdiği durum da genel bir hukuki durumdur ve subjektif sözleşmelerle bu kurallar değiştirilemeyeceğinden, subjektif, kişisel ve akdi durum ancak görünürde vardır."(D.8. DAİRE E. 1997/1102 K. 1997/2230T. 23.6.1997)

Aynı içtihatta,"Elektrik, su ve doğalgaz gibi bedeli karşılığında dağıtılan kamu hizmetlerinden abonman sözleşmesi ile faydalanılır. Bu sözleşmeler belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirler. Sözleşmedeki şartların yerine getirilmemesi halinde, idare de kamu hizmetinin ifasından kaçınır, hatta gerekirse sözleşmenin cezai şart hükümleri de uygulanır."(aynı karar)

Ortada bir özel hukuk sözleşmesi vardır. Ancak,Taraflardan birinin sadece imzalamakla kaldığı,diğer tarafın ise tüm şartları belirlediği bir sözleşmedir. Bunun böyle olması,özel hukuk ilişkisini, idare hukuku ilişkisine dönüştürmez. Bu nedenle de herhangi bir özel hukuk sözleşmesi gibi, taraflar sözleşmenin gereğini yerine getirirler.


Becker de, "sürekli iş ilişkilerinde alacaklı, eski borç bakiyeleri nedeniyle kendi edasını [taahhüdünü] bu borcun ödenmesine kadar talik edebileceği" ancak "örneğin su işletmesinin, konkordato borçlusuna içme veya kullanma suyu göndermeyi, konkordatoda kendisine düşen alacak hissesinin ödenmesi şartına bağlayamaz" demektedir.(( Dr. H. Becker-İsviçre Medeni Kanunu Şerhi-VI. Cilt Borçlar Kanunu- 1. Kısım Genel Hükümler-Fasikül 1 - Dr. Bülent Olcay çevirisi - Ankara 1967 - Sayfa 25, N. 44/4 )

Kanaatimce, abonman sözleşmenin yorumu ile alakalı bir sorun. Eğer abonman sözleşmesine tam bir akit diyorsak, yargıtay'ın bazı kararlarında olduğu gibi,İdarenin taahhüdünü yerine getirmemesini ya da ertelemesini hukuka uygun saymalıyız.

Saygılarımla
Old 16-09-2007, 15:03   #6
dadaş

 
Varsayılan

Bir su ya da elektrik faturası ne kadar yüksak geliyor. Ekonomik durumu iyi olmayan insanlar zaten yüksek düzeyde enerji ve su tüketmeyeceğinden yuüksek oranda elektrik ve su faturası gelmez. Elektrik ve su süreklilik arz eden bir durumdur. Kimse fatura ödemez ise; elektrik ve su tüketiminin ne kadar artacağını tahmin edebiliyor musunuz? Hukuka aykırılıkyan kastınız hangi yasalardır?
Old 16-09-2007, 15:08   #7
köktaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan dadaş
Bir su ya da elektrik faturası ne kadar yüksak geliyor. Ekonomik durumu iyi olmayan insanlar zaten yüksek düzeyde enerji ve su tüketmeyeceğinden yuüksek oranda elektrik ve su faturası gelmez. Elektrik ve su süreklilik arz eden bir durumdur. Kimse fatura ödemez ise; elektrik ve su tüketiminin ne kadar artacağını tahmin edebiliyor musunuz? Hukuka aykırılıktan kastınız hangi yasalardır?

Dadaşın yazdığına aynen katılıyorum.
Old 16-09-2007, 15:38   #8
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Dadaş;
20 YTL elektrik borcunu ödeyemediği için ve evinde şu an hiç çalışanı olmayan bir aile gördüm cuma günü, ve pazartesi ödeyebilirlerse de 3 gün karanlığı yaşamış olacaklar yine de, 30 ytl su borcunu ödeyemediği için su saatinin söküldüğü daireyi gördüm kendi oturduğum apartmanda, ödeyemedikleri için diyorum zira durumlarını biliyorum, ( bu gibi durumda olan sayısız insan vardır mutlaka )evde tek çalışan ve asgari ücret !!!!! sizin sorunuza gelince Bu meselenin de teknik olarak kolayca aşılması mümkündür. Bugün kullanımda olan elektronik sayaçlar evlerin belli bir asgari miktarı (evde ikamet eden kişi sayısının bir kişinin insan onuruna uygun biçimde yaşamasını sağlayacak birim miktarla çarpılması sonucu elde edilebilir; örneğin bir kişinin aylık asgari su ihtiyacı A birimse ve o evde B sayısınca kişi ikamet ediyorsa: A x B = asgari miktar) şeklinde çok kolay çözüme gidilebileceğini düşünüyorum... olayı farklı boyutlarda değil de sadece hukukiliği boyutu üzerinde durarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum...

saygılarımla
Old 16-09-2007, 15:39   #9
mehmet sirn

 
Varsayılan

Devleti bir şirket mantığıyla yönetilmesini istersek; bedel ödemeyen yada ödeyemeyen vatandaşların elektrik ve sularının kesilmesini doğal karşılarız. Çünkü suyu ve elektriği kesmezsek şirket zarar edecektir.
Ancak kanımca sosyal hukuk devletinden bahsediliyorsa hayati önem taşıyan elektrik ve suyun kesilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Devlet, alacağından vazgeçmesin ancak bunu vatandaşın suyunu ve elektriğini keserek tahsil etmeye de çalışmasın.
Devlet, alacağı yüzünden şu ana kadar hangi vatandaşın arazisini, aracını satıp alacağını tahsil etmiştir. Belki olmuştur fakat bunu şu ana kadar duymuş değilim.

Elektrik ve su ihtiyacı hayati önem taşıdığından, bedelin ödenmemesi bu hizmetlerin durdurulması için kesinlikle yeterli değildir.
Old 16-09-2007, 15:48   #10
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

sayın Mehmet Sirn, Demokratik sosyal hukuk devletinden hareeketle bu konunun hukuka uygunluğu ya da aykırılığı tartışılmalıdır. Zira bı güne kadar bu konuda hiç bir şikayet ya da dava ikame edilmediştir. abonenin idare ile imzalamış olduğu abone sözleşmesi genel işlem şartı taşıdığı gözardı edilmemelidir. bu tür sözleşmelerde her iki tarafın hür iradesinden sözedilmesi olanaksızdır. .... işine gelirse kaba tabiriyle hazırlanan bir tip sözleşme ve bu tür sözleşmelerin hukukiliği de tartışma götürmeyecek kadar açık ve nettir. genel işlem şartı taşıyan bir sözleşmede taraflardan birinin hür iradesinden bahsetmekk mümkün değildir, kaldıki, o sözleşmeyi imzalamaktan başka hiç bir alternatifi olmayan bir tüüketici ve tekel olarak tabir edeceğimiz vaz geçilmez bir ve alınması hayatın idamesinde zorunlu olan bir hizmet sayılan elektrik ve su.... aslında yazılacak çok şey var ancak şimdilik bu kadarıyla yetinmeliyim diye düşünüyorum...
saygılarımı sunuyorum
Old 16-09-2007, 16:23   #11
..Deniz..

 
Varsayılan

Devleti bir şirket mantığıyla yönetilmesini istersek; bedel ödemeyen yada ödeyemeyen vatandaşların elektrik ve sularının kesilmesini doğal karşılarız. Çünkü suyu ve elektriği kesmezsek şirket zarar edecektir.
Ancak kanımca sosyal hukuk devletinden bahsediliyorsa hayati önem taşıyan elektrik ve suyun kesilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

tamamıyla katıldığımı belirtmek isterim..
Old 16-09-2007, 17:00   #12
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Devleti bir şirket mantığıyla değerlendirecek de olsak yine tutmuyır bir yandan şirketin trilyonları üzerine saltanat kuranlar, bir yandan da vazgeçilmez asli ihtiyaç bedelini ödemediği için hayati fonksiyon gereklerine müdahale etmekten çekinmeyen, bir şirket kavramının birlikte yaşadığı bir ülke manazarası.....
Old 16-09-2007, 17:27   #13
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Tartışmaya biraz daha canlılık kazandırmak adına, konunun tartışılmasıyla birlikte, elektiriği ya da suyu kesilen vatandaşın bazen zorunlu olarak idare görevlilerince mühürlenen sayaçların, mühürünün fek'edilerek kullanma mecburiyetinden mütevellit maruz kaldığı ceza yaptırımının da tartışılması gerekecetir bence... buyurun ...
Old 16-09-2007, 19:42   #14
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
elektiriği ya da suyu kesilen vatandaşın bazen zorunlu olarak idare görevlilerince mühürlenen sayaçların, mühürünün fek'edilerek kullanma mecburiyetinden mütevellit maruz kaldığı ceza yaptırımının da tartışılması gerekecetir bence.

bir yönden haklısınız.Zayıf vatandaş karşısında güçlü idare.

Ama işin doğası gereği böyle değil mi? Sözleşmenin taraflarından biri idare olacak, sözleşmesinin konusu kamu hizmeti olacak, sonra,İdare ister istemez gücünü kullanmak zorunda kalacaktır.

Ama bu sefer şöyle bir itirazda bulunacaksınız:Kamu hizmetin sürekliliği ilkesi gereği ve idarenin sosyal devlet ilkesini amaç edinmesi nedeniyle, idare,"idareliğini" vatandaşın suyunu ya da elektriğini keserek değil; zayıf vatandaşını her şartta koruyarak ona kesintisiz kamu hizmeti sunarak gösterecektir.

Saygılar
Old 17-09-2007, 01:10   #15
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Korayad,
sadece bireysel itirazımdan ziyade burada, hukuk uygulamacılarının tamamına önemli bir iş düşmektedir. Yasa koyucunun ve İdare'nin bu hatadan dönmeyeceği varsayımı ile; mümkün olan her durumda bu uygulamanın Anayasa'ya aykırılığını ileri sürerek, iptal edilmesini sağlamak uygulamacıların omuzlarına düşen bir sorumluluktur diye düşünüyorum.
saygılarımla
Old 17-09-2007, 02:39   #16
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/6307
Karar: 2002/8407
Karar Tarihi: 02.07.2002
ÖZET: Elektrik abonesi olan belediyenin tükettiği elektrik tüketimi borcunu ödemesi, ödemediği takdirde de sonucuna katlanması gerekir. Onun için davacı Belediyenin elektriğin kesilmesi işlemi Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere göre yapılması mümkündür. Mahkemenin bu hususları göz ardı ederek davanın reddi yerine yazılı olduğu üzere kabulüne karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
(3154 S. K. m. 2, 28) (Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği m. 5, 49, 50)
Dava: Taraflar arasındaki muarazanın meni davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı Belediye, su kuyuları nedeniyle elektrik abonesi olduğu davalıya olan borçlarının ödenmemesinden ötürü, elektriğinin kesileceği bildirildiğinden elektrik enerjisinin kesilmesi ile yangınlarla mücadelenin baltalanacağı ve salgın hastalıkların yayılacağını ileri sürerek davalı şirketin eyleminin haksız olduğunun tespiti ile muarazanın men'ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı Belediyenin 18.4.1999 yerel seçimlerinden sonra enerji borçlarını ödemediğini, su abonelerinin tüketmiş olduğu enerji bedelini zamanında ödenmesi gerektiğini, elektriğin kesilmesinin Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 49 ve 50. maddelerinde belirtilen sebeplere dayanarak yapılacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalı şirketin davacı belediyenin şehirde açtığı su kuyularında kullandığı elektriği kesme eyleminin önlenmesine, yine taraflar arasında bu hususa yönelik muarazanın men'ine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı şirket 21.8.2001 tarihli yazısında 16.8.2001 tarihli itibari ile gecikme zammı dahil 2.127.134.928.000 TL vadesi geçmiş, 22.8.2001 ödeme vadeli de 34 adet aboneden 233.489.960.000 TL olmak üzere toplam 2.360.624.888.000 TL borcun vadesi gelmiş olanının ödenmesi, vadesi geçmiş olanının da taksitlendirilme protokolüne bağlanması istenilip, söz konusu ödeme ve diğer işlemlerin yerine getirilmemesi halinde elektrik enerjisinin kesileceği bildirilmiştir.
3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2. ve 28. maddelerine göre hazırlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin amacı, madde 1'de <...aboneye elektrik enerjisinin, satış esasları ile tarife esaslarını tespit etmek, elektrik enerjisi satış tarifelerini onaylamak ve uygulanmasını kontrol etmektir> olarak gösterilmiştir, madde 49'da tüketim faturalarının düzenlenme ve tahsilatın nasıl yapılacağına yer verilmişken madde 50'de borcunu zamanında ödemeyen aboneye uygulanacak müeyyide belirtilmiştir. Durum böyle olunca tarifenin 5-a maddesinin c bendine göre; alacağın tahsili, takibi ve elektriğin kesilmesi gibi işlemlerin yapılması teşekkül veya şirketin görevi olup, ilk ihbarnamede belirtilen son ödeme tarihinde borç ödenmemiş ise bu tarihten itibaren gecikme faizi uygulanıp, ikinci ihbarnamede belirtilen son ödeme tarihinde borcun ödenmemesi halinde ise elektriğin kesileceği hükmü getirilmiştir.
Diğer taraftan aynı maddenin d bendinde elektrik enerjilerinin kesilmesi sonucunda; telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayabilecek olan yerlerde elektrik enerjisi kesilmeden önce Bakanlığın teyidinin alınması aranmış ve bu yerler maddede tahdidi olarak sayılmış, bu yerler arasında belediyelere yer verilmemiştir. Bu nedenle elektrik abonesi olan belediyenin tükettiği elektrik tüketimi borcunu ödemesi, ödemediği takdirde de sonucuna katlanması gerekir. Onun için davacı Belediyenin elektriğin kesilmesi işlemi Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 49. ve 50. maddelerinde belirtilen sebeplere göre yapılması mümkündür. Mahkemenin bu hususları göz ardı ederek davanın reddi yerine yazılı olduğu üzere kabulüne karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.07.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 17-09-2007, 11:11   #17
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Vardar,
Biz burada uygulamanın anayasal hakka, hukuka aykırılığını tartışıyoruz, bize yargıtay kararları lazım değil, hepimizin elinde benzer kararlar var, bu güne kadar hukuka be anayasa aykırı olduğu savı ileri sürülmeyen bir uygulama var karşımızda, hukukçu olarak bireysel yorumunuza ihtiyazcımız var, içtihata değil...
saygılarımla
Old 17-09-2007, 11:27   #18
av.h.şahin

 
Varsayılan

Bir kurum avukatı olarak gördüğüm kadarıyla; elektrik veya su parası borcunu ödemeyen abonelerin borçlarını ödetmenin en son ve en işe yarar çaresi su veya elektriklerini kesmek. Böyle zorlayıcı bir çözüm yolu olmasaydı kesinlikle ödemeyeceklerinden eminim.
Old 17-09-2007, 11:33   #19
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Şahin;
ödeme yapılmaması sebebiyle bu kurumların zararlarının taşınamaz boyutlara varacağı da iddia edilebilir. Öncelikle bu iddia doğru değildir, büyük gecikme zammı işletilen bu borcu ödememek kişilerin zararına olacaktır. Üstelik icra kanalıyla tahsilat her zaman mümkün olacağı için kişiler diğer tüm borçlarına olduğu gibi su ve elektrik borçlarına sadık kalacaktır. Uygulamacı olarak biz, maaşımın belli bir bölümü dışında haciz yapılamıyor, evde de asgari yaşam koşullarına yetecek miktarda eşya bırakılıyor öyleyse kredi kartı borcumu (veya buzdolabı taksitini, veya vergimi) ödemeyeyim diyen bir borçlu görmedik. Haciz uygulamasının getirdiği rahatsızlık ve korku, ödeme gücü olanların ödeme yapmasını sağlamaktadır. Kaldı ki, su veya elektrik şirketlerinin ne vergi dairesinden, ne bankalardan ne de beyaz eşya bayilerinden farkları yoktur. Hukuk devletinde tahsil edilemeyen alacağı tahsil etmenin yolu icra dairelerinden geçer.
Saygılarımla
Old 17-09-2007, 11:38   #20
av.h.şahin

 
Varsayılan

sayın Ararat; cevabımda "en son çare" olarak su veya elektriğin kesilmesi diye yazmıştım. icra takibi ve haczin bile işe yaramadığı, borçluları biliyorum. Zaten icra takibi yapmadan böyle bir yola gidilmiyor. Dediğim gibi en son bu yola başvuruluyor. İnanın işe yarıyor.
Old 17-09-2007, 11:48   #21
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Şahin,
Uygulama; insan hak ve onurunu zedeleyici, özellikle okul çağında, okula giden, çocuk ve genç nesil üzerinde, hatta ailenin bütün bireyleri üzerinde derin üzüntüler yaratan bir pikolojik çöküntüye sebebiyrt veriyor, düşünün, elektriği kesilen bir ailenin okula giden çocuğunun ertesi gün olacak sınavına çalışamaması ya da mum ışığında çalışmak zorunda kalmasının üzerinde yaratabileceği derin elem, keder ve çöküntü, gömleğinin yakası hasbelkader kirlenmiş bir genç öğrencimizin ertesi gün aynı şekilde okula gitmek zorunda kalması... bu örnekler çoğaltılabilir, bireylerin diğer borçlarına sadık kaldıkları ( ödeme olanakları olmaması halinde zaten uygulamadan uzun süre nasibini alıyor ya da mühürü fekederek kaçak kullanmak zorunda kalıp şikayet halinde hapisle tazyik edileceğini bile bile hareket ediyor... )da gözardı edilmemelidir. uygulama biz ce anayasal haklara, anayasaya aykırıdır... bu uygulamaya son verilmesi için uygulamacıların üzerine düşen bir hak ve ödev olduğunu anayasaya aykırı olduğu ve iptali gerektiği yönünde itiaz edilmesi gerektiğini düşünüyorum....
saygılarımla
Old 17-09-2007, 15:32   #22
keklik

 
Varsayılan

Diyelim ki devlet, su ve elektrik faturasını ödemeyen A'ya karşı bir yaptırım uygulamadı.Hali vakti yerinde olan B de bu durumdan istifade etmek isteyecektir.Bunun önüne nasıl geçeceğiz diye sormak isterim.
Bu ülkede o kadar akıllı(!) insan var ki
Old 17-09-2007, 23:38   #23
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ararat
Sayın Vardar,
Biz burada uygulamanın anayasal hakka, hukuka aykırılığını tartışıyoruz, bize yargıtay kararları lazım değil, hepimizin elinde benzer kararlar var, bu güne kadar hukuka be anayasa aykırı olduğu savı ileri sürülmeyen bir uygulama var karşımızda, hukukçu olarak bireysel yorumunuza ihtiyazcımız var, içtihata değil...
saygılarımla
Sayın Ararat,zatı alinizin neyi tartışmaya açmak istediğinizi ,belirttiğinizi anlayabilecek konumdayım.Yalnızca Yargıtayın konu ile ilgili görüşünün ne olduğu hususunu belirtmek istedim.
Old 18-09-2007, 10:07   #24
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ararat

hukukçu olarak bireysel yorumunuza ihtiyazcımız var, içtihata değil...
anayasaya aykırı olduğu ve iptali gerektiği yönünde itiaz edilmesi gerektiğini düşünüyorum


Sayın ararat

Anayasa’ya aykırı olan nedir? Neyin iptali gerekmektedir? Önce bunu belirlemek gerekir.

Her insanda adalet duygusu vardır. Bir işlemin adalete aykırı olduğunu anlamak için hukukçu olmaya gerek bulunmamaktadır. Hukukçu olmak ise, adalete aykırılığın nerede bulunduğunu aramak ve buna göre gereken mercide, gereken yolla hak aramaktır. Bu nedenle üyelerimiz kendi görüşlerini ortaya koyarken hukukçu kimlikleri ile davranarak görüşlerini mevzuat maddelerine ve yargı kararlarına dayandırmalıdır.

Sayın Av.Ergün Vardar yukarıda çok yararlı bir karar göndermiş. Bu karardan anlaşılan kesintiler Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği gereğince yapılmaktadır. O halde hedef bellidir: Bu yönetmeliğin iptali gerekir. Bu yönetmelik iptal edilmedikçe Anayasa’ya aykırı da olsa, ilgilileri tarafından uygulanmak zorundadır.

Şimdi sorun belirlenmişken soru kendiliğinden ortaya çıkmaktadır: Yönetmeliğin iptali için KİM dava açacak? Otuz lira su parası bulunmayan mağdurlar mı?

Saygılarımla
Old 18-09-2007, 14:46   #25
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Konyalı önce izahatınız için teşekkür ediyorum,
Haklısınız;Önce yürürlükteki hukuka aykırılık meselesini izah edelim. Yürürlükteki hukuk kişinin ekonomik yetersizlikleri nedeniyle insana yakışmayan bir yaşam sürmeye mahkum olmamasını arzulamaktadır. Bu nedenle Anayasamız 5. maddesinde Devlete; "kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" ve 56. maddesinde; "herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak" ödevlerini yüklemiştir. Bir kişinin fatura ödeyecek parası olmadığı için evinde banyo yapacak suyu ya da gece aydınlanacağı elektriği olmaması durumu açıkça kişinin "insan onuruna yakışmayan şartlarda" yaşamaya zorlanmasıdır. Anayasa temel hak ve özgürlüklerin hangi durumda askıya alınabileceğini 15. maddesinde belirtmiştir. (Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.) Kişinin ekonomik güçten mahrum olmasının bu maddede sayılan şartlara girmediği açıktır. Tam da bu nedenle İcra İflas Kanunumuz kişilerin gelirlerinden ve mallarından haczedilemeyecek olanları belirlemiştir. -Sözgelimi; borçlunun kendisi ve mesleği için lüzumlu elbise ve eşyası, borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası, vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası, borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için lazım olan tohumluğu, devamı için bkz. İ.İ.K. m. 82 ve 83- Yani kanun koyucu borçlu olan kişilerin dahi insan onuruna uygun olmayan koşullar altında yaşamasına izin vermemiştir. Anayasanın anılan maddeleri ışığında kişileri insan onuruna aykırı şartlarda yaşamaya sürükleyen bedeli alınmadığı gerekçesi ile yaşamsal ihtiyaç maddelerinin sunumunun durdurulması uygulaması Anayasaya açıkça aykırıdır, iptal edilmelidir.

Uluslararası sözleşmeler devletlere insan hakları bakımından kimi yükümlülükler getirirler. Konumuza ilişkin ilk akla gelenleri şunlardır; "hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz." (AİHS m.3, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi m. 7) "Devletler herkese, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam standardına sahip olma sağlar. Bu standart, yeterli beslenmeyi, giyinmeyi, barınmayı, ve yaşama koşullarının sürekli olarak geliştirilmesini de içerir." (Yaşama Standardı Hakkı, Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi m.11) "Devletler, herkesin mümkün olan en yüksek seviyede fiziksel ve ruhsal sağlık standartlarına sahip olma hakkını tanır." (Sağlık Standardı Hakkı, Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi m.12) Bir kimsenin parasını ödeyemediği için tüm ailesiyle birlikte susuzluğa ya da karanlıkta oturmaya mahkum edilmesi adı konulmamış da olsa bir cezadır ve usulünce onanmış uluslararası anlaşmalara (yani yürürlükteki hukuka) açıkça aykırıdır. Devlet çok daha ağır bir ekonomik yük getirmesine rağmen, sağlık standardı konusunda çaba harcamaktadır. Hiçbir geliri olmayan kimselerin yararlandığı "yeşil kart" adı verilen sistem bunun göstergesidir. Kişilerin "hastalandıklarında" ödeme gücünden yoksun olmaları sebebiyle sağlıksız kalmaya ve hatta ölüme gidebilecek bir sürece mahkum edilmeleri insan onuruna açıkça aykırıdır bu nedenle bu kişilerin tedavi bedellerinin devletçe üstlenildiği bu uygulama yerindedir ve destek görmektedir. Ancak aynı kişilerin ödeme gücünden yoksun olmaları sebebiyle susuzluğa (yani; hijyen yokluğuna, temiz besin alma imkanını yitirmeye, bitlenmeye, hastalığa, hele çocuk ve bebek olan evlerde açıkça ölüm riskine) mahkum edilmeleri yasal ve uygun kabul edilmektedir.
bu açıklamalar karşısında anılan kurum yönetmeliğinin iptalinin istenmsi gerekmektedir, sayın Konyalının 30 YTL ödeyemeyen mağdurlar mı ? sorusuna gelince,çevremizde bu durumla karşılaşan her hangi birine hukuki desteğimizi esirgememmiz gerektiğine inanıyor, saygılarımı sunuyorum..
Old 18-09-2007, 19:14   #26
aqua

 
Varsayılan

Elektrik borcunuzu ödemediniz fakat evinizde diyalize bağlı bir hasta var.Sonuç ne olacak?Su borcunuzu ödemediniz çocuklarınız bitlenerek okula gitti.Sonuç ne olacak? Kasabanın tek ekmek fırını var fırıncı ile kavgalısınız size ekmek satmayacak mı?Açlıktan mı öleceksiniz?Telekoma borcunuz var telefonunuz kesildiği için ambulans çağıramadığınızdan doğacak sorumluluk kime ait olacak? Aklıma gelen ilk sorular bu ve benzerleri çoğalabilir.Kamu hukuku ve sosyal hukuk devleti açısından olaylara bakmak bir hukukçu olarak düşünmek gerekir sanırım.Sosyal hukuk devletinde kamusal hizmetler kesintisiz ve ücretsiz olmalıdır.Devlet olmamın birinci koşulu da bu olsa gerek diye düşünüyorum.
Eskiler anımsar telefonlar haczedilir ve konuşmaya kapatılırdı,bu daha sonradan yapılan bir düzenleme ile yasaklanmıştı.Kamusal hizmetler nedeniyle devlet alacağını kanuni yolları kullanarak tahsil edebilir.Ödeme güçlüğünde olan insanlarına da sosyal hukuk devletinin gereğini yaparak ücretsiz hizmet verebilir.
Old 18-09-2007, 19:26   #27
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Evet Sayın Aqua;
günlerdir burada demek istediğim şeylerdir bular, ancak sanırım biraz daha fazla duyarlı olmak lazım, sosyal hukuk devletinin birinci ve asli görevleri anasaya ile tevdi edilmiş görevleri .... vatandaşının hayati önem arzeden, vazgeçilmesi günün koşullarında olanaksız, olmaması halinde kişiyi geri dönülmesi zor görünen sosyal,ekonomik, ve psikolojik darbedlerden koruma altına almak.... su elektrik, haberleşme,eğitim ,sağlık vs..... evinde bir damla su olmayan bir vatandaşın çocuğunun boğazına kaçan bir parça ekmek sonucu olası meydana geşecek kaçınılmaz son... sorumlusu ? borcunu ödeseydi, suyu kesilmeseydi mi demek lazım, vatandaşın vereceği yanıt, benzin vardıda içtik mi ? misali tokat gibi bir yanıt!!! o tokat kime sizce ? ( anlayana )
saygılar
Old 18-09-2007, 19:27   #28
keklik

 
Varsayılan

Sayın aqua ,
(Ödeme güçlüğünde olan insanlarına da sosyal hukuk devletinin gereğini yaparak ücretsiz hizmet verebilir.)
Bu güzel de devlet bu kadar zengin mi ayrıca kim fakir bu nasıl hangi ölçütlere göre belirlenecek
Old 18-09-2007, 23:30   #29
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Açıkçası, 20 YTL elektrik parasını ödeyemeyecek durumda olup, elektrik suyu kesilenlerin karşısında olmak mümkün değil.

Ancak, konuyu sadece hukuka aykırılık bazında ele aldığımızda, mevcut uygulamanın anayasaya aykırılığını ileri sürerken karşılaşılacak ilk hukuki engel, herhalde Anayasa'nın 65.inci maddesi olacaktır.

XIII. Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları

Madde 65 – (Değişik: 3/10/2001-4709/22 md.)

Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.

Konu, öncelik ve mali kaynak boyutuyla bir hukuk politikası sorunu olup, yürütme ve yasamaya görev düşmektedir.

Saygılarımla.
Old 19-09-2007, 11:08   #30
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aqua
Eskiler anımsar telefonlar haczedilir ve konuşmaya kapatılırdı,bu daha sonradan yapılan bir düzenleme ile yasaklanmıştı.


Sayın aqua

“Eskiler” denince ben hemen kendimi cevaplamaya görevli addediyorum.

Eskiden telefonlar haczedilir ve konuşmaya kapatılırdı. Daha sonra “konuşmaya kapatma” işlemi yasaklandı. Ama bu değişikliğin gerekçesi sosyal devlet ilkesine dayanmıyordu: Konuşmaya kapatılan telefonlar yüzünden telefon işletmesinin geliri düşmesin diye konuşmaya kapatma uygulamasından vazgeçildi.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadastroda Hak Düşürücü Sürenin Kesilmesi becerikli Meslektaşların Soruları 16 11-11-2010 11:06
Annenin Çocukla İlişkisinin Kesilmesi İLKEM Meslektaşların Soruları 3 13-08-2007 16:13
[TÜRKİYE 301. MADDEYİ TARTIŞIYOR] Düşünce suçu ahlaka aykırıdır Hasan Bahadır Büyükavcı Hukuk Haberleri 3 11-03-2007 23:41
Emekli Aylığının Kesilmesi (ek Md. 11) Av. Serhat Tuğral Meslektaşların Soruları 0 16-05-2002 08:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09285498 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.