Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Evlendirme Memuru Boşayabilir Mi?

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 4,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-04-2002, 11:14   #1
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Evlendirme Memuru Boşayabilir Mi?

Sayın katılımcılar,

Uzun zamandır kafamda yer alan bir olayı aktarıp, ortak noktaya ulaşmak istiyorum..

Olay şu:

Bilindiği üzere, kişilerin evlenebilmeleri için genel kural, ''Evlendirme Dairesine'' başvurarak, prosedür dairesinde işlem yapmaktır.

Buradaki Evlendirme memuru tamamlayıcı kayıt ve imza işlemi , nitelik olarak bir İdari İşlemdir.

İdare hukukunun temel prensiplerinden birisi ise, yapılan işlem ancak, aynı şekilde tersine işlem ile ortadan kaldırılabilir..

Elbetteki, evliliğin sona erme şekillerinden olan boşanma için Medeni Kanun' da özel düzenleme olduğundan bu kural uygulanamamaktadır.

Ancak, Özellikle anlaşmalı boşanmalarla sınırlı kalmak üzere, mahkemelerdeki yükü azaltmak için, boşanmak isteyen taraflar birlikte başvurmak ve evliliğin mali yönleri ile velayette anlaşmış bulunmak kaydı ile, idare hukukundaki tersine işlem kuralı ile, evlendirme memuru huzuru ve işlemi ile boşanmaya izin verilebilir mi?

Verilir ise neden, verilemez ise neden? Özellikle Kamu düzeni boyutu da düşünülerek, katılım ve cevaplarınızdan mutlu olacağım.

Selam ve saygılarımla..

Not: BU BİR ÖNERİ DEĞİLDİR!!!
Old 17-04-2002, 11:25   #2
rezay

 
Varsayılan

Sayın Tikici;
bu sorunuzaun yanıtının olumsuz olduğunu düşünüyorum. Boşanma ile sadece iki kişiyi biribirinden ayırmıyorsunuz boşanmanın hukuki neticeleride var çocuklar ve mallar evlendirme memurunun bu konularda karar vermesi çok zor. evlendirme memuru velayet vesayet durumunu nasıl halledecek ayrıca nafaka ve malların paylaşımı nasıl olacak . malların paylaşımı konusunda mahkemelerin bile zorlanacağı durumda hakim niteliği olmayan evlendirme memrunun böyle bir karar vermesini düşünemiyorum.birde yeni medeni yasa ya göre edinilmiş mallar nasıl çözülecek Mecliste aile mahkemeleri ile ilgili bir tasarı varken hakimin yanına uzman olarak psikolog pedogog ve sosyal çalıştırıcı bulunması istenirken evlendirme memuruna böyle bir yetkinin verilmesinin sağlıklı sonuçlar doğurmayacağı kanısındayım.

ama ben veraset ilamlarının nufus müdürlüğünden alınabileceğini hep düşünürüm zira mahkemeler de veraset ilamı verse "aksi sabit oluncaya kadar geçerli" ibaresini taşımaktadır. yani her zaman itirazi kabil kararlardır bunlar. boşanmalar öyle değil
saygılar
av. rezzan aydınoğlu
Old 17-04-2002, 11:28   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Saygıdeğer Rezay,

Dikkat ederseniz evliliğin mali yönleri ile velayet hususunda anlaşılmış olmak kaydı ile ............ demiştim...

Saygılarımla..
Old 17-04-2002, 11:41   #4
rezay

 
Varsayılan

sayın tikici,

Bunuda sanmıyorum çünkü hakimin protokolu ret etme yetkisi var. Yeni yasada da eski yasada da ""........... hakimin bizzat tarafları dinleyerek ...... boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu konusunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi UYGUN bulması şarttır... hakim tarafların, çocukların menfaatlerini nazara alarak bu anlaşmada gerekli değişiklikleri yapabilir" demekte bu nedenle de evlendirme memurunun böyle bir yetkisi olamaz diye düşünüyorum
saygılar
av.rezzan aydınoğlu
Old 17-04-2002, 11:44   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın rezay,

Şu an böyle bir imkanın olmadığı apaçık ortadadır. Mevcut durumu değil, ortaya konulan olayın olabilirliğini tartışmak istiyorum..

Kaldı ki, onay işlemi, yapılacak basit bir düzenleme ile muhafaza edilebilir... Denilebilir ki, evlendirme memurunun boşanma işlemi,,Asliye hakiminin onayı ile kesinlik kazanır... Yine tekrar ediyorum bu husus sadece tüm hususlarda taraflar anlaşıyorsa düşünülmelidir..
Old 17-04-2002, 12:07   #6
rezay

 
Varsayılan

sayın tikici;

tamam olabilecekleri düşünelim mahkemelerin yükünü hafifletmek adına düşünelim.
ama iki iş çıkmayacak mı evlendirme memurundan bir karar alacaksınız sonrada hakimin tasdikini isteyeceksiniz. yine de bir mahkeme kararı na gereksiniz yok mu? evlendirme meurunun işlerinin az mı olduğunu düşünüyorsunuz veya bu konuda daha mı az sürede karar vereceklerini söylüyorsunuz hiç evlendirme dairelerine gitmediniz mi her on beş dakikada bir nikah kıyıyorlar ve benim bildiğim kadarı ile de lise mezunları(iyimser bir düşünce ile) evlendirme memuru oluyor boşanma gibi hayati, geleceği olan ve kamu düzeninden bir olayı böyle bir yetkiliye vermenin doğru olmadığını düşünüyorum
isterseniz mahkemelerin yükü nasıl hafifler veya davaları nasıl daha erken bitirebiliriz, bunlar üzerinde tartışalım.
bu arada aslında hakem kararlarıda mahkemelrde tasdike tabi ve bence işlemeyen bir kuruluş bu konuda bir bölümde açılmış daha sonra orada da düşüncelerimi söyliyeceğim her konu kendi bölgesinde yayınlansın diye belirtildiği üzere

saygılar
av. rezzan aydınoğlu
Old 17-04-2002, 15:57   #7
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Dikkat İsteyen Nazik Bir Konu

Bilindiği üzere, evlenme işleminin hukuki niteliği konusunda çok değişik görüşler ileri sürülür: Müessese teorisi, şart-tasarruf teorisi ve aile hukuku akti görüşü gibi.
Bunlardan Türk doktrini ve uygulaması bakımından aile hukuku akti görüşü kabule şayan görülmektedir.
Buna göre evlenme bir akittir.
Fakat borçlar hukuku sözleşmelerinden çok farklı özellikleri bulunan bir medeni hukuk (aile hukuku) sözleşmesidir.
Bu bakımdan, evlilik işlemini bir kamu görevlisi tarafından icra edilen bir "idari işlem" olarak göremeyiz.
Ve bu kabul üzerine usulde paralellik ilkesini uygulayamayız.
Yani tecsil işlemini yapan sicil memurunun aynı zamanda terkin işlemini yapabilmesi gibi bakamayız.
Evlenme ilişkisi ve işlemi çok boyutludur.
Dini, kültürel, sosyal ve kamu sağlığı ile ilgili yönleri bulunmaktadır. Bundan dolayı Batı hukukunu örnek alan Cumhuriyet dönemi Türk hukukunda boşanma için hakim kararı aranmıştır.
Mahkemlerin yükünü hafifletmek amacıyla, bu yetki eğer hakimlerden alınacaksa, hiç bir yeterlilik şartı ve ehliyet kaydı bulunmayan evlendirme memurlarına değil, belki noterlere böyle bir yetki devri sözkonusu edilebilir.

MK.m.166
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini gözönünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Şimdi burada zaten en az bir yıl süren bir evlilik sonrası ve tarafların birlikte başvurmaları ya da diğer tarafın kabulü halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğuna ve dolayısıyla boşanmaya karar verilebilmektedir. Ayrıca boşanmanın
sonuçları konusunda tarafların yaptığı anlaşmayı da hakimin onaylaması gerekmektedir.
Old 17-04-2002, 16:45   #8
rezay

 
Varsayılan

sayın hukuk doktoru;
teşekkürler konuyu daha da aydınlattınız.
yazınızı okuyunca ve kendi yazdıklarımı tekrar okuyunca başka durumlarda geldi aklıma
bu aralar İmamlarada nikah kıyma yetkisi verilsin diye bir tartışma zaman zaman ısıtılıp gündeme geliyor eğer sayın Tikicinin önerisi kabul edilme olasılığı olursa birde imamların boşanma yetkisini tartışmamız gerekecek
saygılar
av. rezzan aydınoğlu
Old 17-04-2002, 18:31   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın rezay hanım,

olayları farklı noktalara çekmek, takıntı yapmak, sapla samanı karıştırmak hukukçulara yakışan davranışlar değil..

Bu benim önerim değil.. Lütfen okuduğunuz yazıları dikkatlli okuyun.

Bir konuyu hukukçuların dikkatine sundum, ama siz yazdınız, sağolun. Lütfen, lüzumsuz imam - şeriat- siyaset vs. gibi olaylara benim adımı alet etmeyiniz..

Benim sorum ile imamın - camaatin ne ilgisi var lütfen açıklar mısınız?

Olaya, hukuk boyutunda bakma iyi niyetini göstermediğimiz sürece, sonuç almamız mümkün değil..

Old 17-04-2002, 19:33   #10
rezay

 
Varsayılan

sayın tikici;
olayları başka yerlere çekmedim hukuk yaşamın kaynağıdır toplumdaki her olgu hukuku ilgilendirir hukuku yaşatan yönlendiren de toplumun gereksinimleri, toplumun düşünce yapısı, devletin şekli, yönetim biçimidir. siz bir düşünceyi ortaya attınız olabilirmi diye sordunuz bende olamayacağı düşüncesinde olduğum için nedenlerini saydım. buna niye bu kadar kızdınız anlamadım sapla samanıda birbirine karıştırmış değilim toplumdaki olayları düşünmeden fikir ortaya atmanın hele hukuk üretmenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
hukuk toplumun aynasıdır toplum nasıl düşünürse ve nelere ihtiyacı olursa ona göre hukuk üretilir.

ayrıca siz yazınıda

" Verilir ise neden, verilemez ise neden? Özellikle Kamu düzeni boyutu da düşünülerek, katılım ve cevaplarınızdan mutlu olacağım. " Kamu düzeni sorusunu neden sordunuz


ayırca okuduğum yazıyı iyi okuduğumdan eminim önerinin size ait olmadığını kabul edeyim diyeyim ama böyle bir öneriyi yazdıysanız ve tartışmaya açtıysanız gelen cevaplarıda daha sakin karşılamanız ve yanıtları kabul etmeniz ve başkalarında düşüncelerine saygılı olmanız gerekiyor.

ayrıca bu aşağıdaki cümle size ait bunun anlamını daha açık bildirirmisiniz.

"Uzun zamandır kafamda yer alan bir olayı aktarıp, ortak noktaya ulaşmak istiyorum.."
saygılar
av. rezzan aydınoğlu
Old 17-04-2002, 21:56   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

sayın rezay,

Öneri farklı şeydir, insan kafasında soru işareti taşıyan bir hususu tartışmaya açmak farklı...

Öneri, önerenin peşinen kabul ettiği ve kabul görmesini teklif ettiği bir husus için geçerlidir.

Tartışılması istenen husus, kabul edilen yada benimsenen bir husus demek değildir.

Kaldı ki bu hususda kendi görüşümü ifade etmiş bile değilim.

Öyle bir ifade tarzınız var ki, bu ifade tarzı ile; sanki ben bu tartışmayı açarken, boşanma işlemlerinin imam tarafından yapılmasını arzu edermişim gibi alakasız ve şiddetle karşı olduğum bir bataklığın içine çekilmiş oluyorum..

Kendi fikriniz olarak yazabilirsiniz buna kimsenin itirazı olamaz. Ayrıca, hukuki eleştirilerden memnun olurum, ne yazıkki sizin ki hukuki eleştiri değil, olayı siyasileştirme isteğidir...
Old 17-04-2002, 22:10   #12
Necati

 
Varsayılan

Değerli Arkadaşlar,
konuyu ilgiyle izliyorum.Özellikle Sayın Tikici'nin mahkemelerin iş yükünü hafifletmek açısından bu tür önerilerinin hiç olmazsa tartışılması gerektiğini düşünüyor ve işbu düşüncesinden ötürü teşekkür ediyorum.
Öneri hepimizin de bildiği gibi yasal olarak mümkün değil.Zira tüm konularda anlaşılmış bile olsa sonuçta hakimin verdiği karar bir ilam.Örn.Küçük çocukların -tabii varsa-velayetleri bir tarafa verilecek.Memur tarafından verilecek bir boşanma kararında yerine getirilmemesi ve ilamlı icraya konması durumunda
nasıl sonuç alınabilir?Keza nafaka,tazminat,yargılama gideri vs.
Bu işin icra kısmı.
Diğer kısmı:1587 Sayılı Kanun,Madde 11 - Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir
kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamı ve taşıdığı bilgileri değiştirecek ilave
ve şerhler yapılamaz...
Ayrıca Mahkemelerin iş yükünü her ne kadar çok fazla artırıyor ise de yetkinin İdareye devredilmesi kanımca karmaşaya yol açar ve kamu düzenini bozar.
Ancak mahkemelerin iş yükünün azaltılması açısından Sayın Rezay'ın da belirttiği gibi veraset ilamı verilmesi,tapudaki bazı maddi hatalara ilişkin tashihler gibi özellikle hakim kararına ihtiyaç hissedilmeyecek konularda her ne kadar şu anki mevzuata göre mümkün olmasa da yetkinin idarelere devredilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sevgi ve saygılar.
Old 17-04-2002, 22:27   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Olumlu

Sayın Necati bey ve Sayın hukuk doktoru,

Değerli ve aydınlatıcı görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Konunun tartışılmasını istememdeki temel amacın mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi olduğunu hukukçu aydınlığı ile ortaya koyduğunuz için de ayrıca teşekkür ederim..

Selam ve saygılarımla..
Old 17-04-2002, 23:52   #14
kurat

 
Varsayılan

merhaba,
böyle bir durum söz konusu olsa ( evlendirme memuru anlaşmalı boşanmaya da karar verebilse) köy muhtarları da boşanmaya karar verebilecek!!!!
bunun gerekçesi de mahkemelerin iş yükünü hafifletmek olacak?
şunu samimiyetle söylemeliyim ki, hukuk devleti olduğunu iddia eden hiç bir ülke de mahkemelerin iş yükünü hafifletmek gibi olamaz. aslında mahkemelerin iş yükü falan fazla değil. sorun sadece organizasyon sorunu.
boşanma davaları açısından uzman bir mahkeme kurulması da daha yerinde olur. (sadece boşanma davalarına bakmak için)
saygılarımla
Old 18-04-2002, 01:07   #15
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Tartışma Hakkımızı Koruyalım!

Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Sayın Tikici tarafından, yargının yükünün hafifletilmesi amacıyla gündeme getirilen bu öneriyi, gerçekten üzerinde durulmaya ve tartışılmaya değer bir öneri olarak görüyorum.
Herşeyden önce, biz hukukçuların hukukla ilgili her konuyu serbestçe ve ön-yargısız şekilde tartışabilir olma hakkımız ve yükümlülüğümüz var...
Laik hukuk kültürü, hukukun her problemine akıl ve bilimin rehberliğinde çözümler aramayı ve bulmayı gerektirir ve dogmaları ve dogmatik düşünceyi reddeder.
Bir kısım peşin kabullerle yola çıkarsak, özgür tartışma ortamını yakalayamayız.
Sayın Tikicinin samimiyetle tartışılmasını önerdiği bu konuda hepimiz önerinin ne ölçüde yararlı olabileceğini ne ölçüde sakıncalar içerdiğini tartmaya ve bulmaya çalışıyoruz.
Bendeniz görüşlerimi açıklarken, konunun ciddiyetine ve nezaketine vurgu yapmakla önerinin enine boyuna yani bütün sonuçlarıyla kavranmasını istemiştim.
Çağdaş dünyada, boşanmayı neredeyse yasaklayan ülkeler bulunduğu gibi, boşanmada hakim kararı aramayan ülkelerin de bulunduğunu unutmayalım.
Örnek olarak "anlaşmalı boşanma" konusunda çağdaş dünya ve biz bugün 20 yıl önce durduğumuz yerde miyiz?
Akıl ve bilimin rehberliğinde ilerleyen hukukun dinamizmi, sosyal konularda değişmez kabulleri ve duraganlığı reddeder.
Özetle, korkmadan ve ürkmeden hemen her konuyu tartışabilme hakkımızı koruyalım.
Old 18-04-2002, 18:21   #16
rezay

 
Varsayılan

sayın tartışmacılar;
bende ilk yazımda zaten mahkemelerin yükünü hafifletmek adına sayın Tikici'nin kafasında olan düşüncesinin kendi düşüncelerime göre olmayacağını söylemiştim.
daha sonrada hukukun toplumla özdeşleştiği düşüncesi ile ve Türkiye'deki tartışmaları düşünerek imamlarında böyle bir hak isteyeceğini belirtmiştim sayın Tikici' nedense çok kızdı oysa bu söylediğim sadece bir örnekti Sayın Tikici'yi şeriati savunmakla itham etmemiştim. muhtar örneğide arkadan geldi konuyu hukuk çerçevesi içinde tartışmaya çalışırken toplumun da yapısını ortaya koymaya çalışıyorumdum ve kendi fikirlerimi söylüyorum buna daha çok örnekte verebiliriz gemilerde kaptanlarda evlendirme işlemini yapıyor .....

Sayın Tikici'den böyle bir tepki de beklemiyordum bundan sonra kendisine yanıt vermemeye çalışacağım.

eğer davaların daha erken bitmesi ve mahkemelerin yükünün azaltılması konusunu tartışacaksak, ben daha önce HMUK nun yeterince uygulanmadığı ve bu yasanın uygulanması için neler yapılabilir diye bir konu açmıştım ama pek ilgi görmedi. bu konuyu orda tartışmalıyız.
saygılar
av. rezzan aydınoğlu
Old 18-04-2002, 23:38   #17
Necati

 
Varsayılan

Sayın Kurat,
Tartıştığımız konunun şu an ki mevzuata göre mümkün olmadığı konusunda fikrini açıklayan arkadaşların tamamı arasında sanırım bir görüş birliği var.Konuya bu belirleme ışığında bakarak bir nevi beyin jimnastiği yaptığımızı düşünebilirsiniz.
Hiçbir hukukçu arkadaşımızın hukuk devleti ilkesini gözardı edebileceğini ise düşünemeyiz bile.
Mahkemelerin iş yükünün fazla olmadığı yolundaki düşüncenize gelince:
Uygulamanın ne kadar içerisinde olduğunuzu bilemiyorum.Ancak fikrinizin bilimsel bir temele dayanmadığını söylemeliyim.Ülkede çalışan ve toplamı 8000 i bile bulmayan hakim ve savcılarımızın ne denli ağır bir iş yükü altında çalıştığını görmeniz için http://www.adli-sicil.gov.tr/istatist.htm
adresindeki resmi istatistiklere bir göz atmanızı öneririm.
Sorunun organizasyon sorunu olduğunu belirtmişsiniz.Doğru ,ancak sadece sorunun bir kısmı bu.
Organizasyonun iyi olması tabii ki sorunların bir kısmını çözer.Ancak hakim ve savcılarımızın çözüm bekleyen o denli çok sorunu var ki burada onlara girmek istemiyorum.Belki başka bir zaman değinebiliriz.
Sevgi ve saygılar.
Old 19-04-2002, 09:28   #18
acekin

 
Varsayılan Özel durumlarda olabilir.

Herkese merhaba;

Saın Tikici'nin tartışmaya açtığı bu konuya bazı özel durumlarda neden olmasın diyerek başlıyorum. Farzedelim ki ; taraflar evlenmişler ve hemen akabinde şiddetli geçimsizlik başlamış, boşanmak için hakim önüne gitmişler ve hakim boşanma işlemini yapmamış. Aradan belirli bir süre geçmiş ve taraflar bir araya gelerek ortak yaşamı devam ettirememişler. Evlilik birliği kökünden sarsılmış. Artık birlikte yaşamaları mümkün değil. Tarafların boşanmaları kaçınılmaz bir durum. Bu gibi durumlarda, en azından iki tarafın bir avukat önünde yaptığı boşanma akdini nüfus memuruna götürerek tescil ettirmeleri neden mümkün olmasın! Bu ve benzeri gibi çık sınırlı durumlar için, sıkı şekil şartlarına tabi tutularak (tarafların müşterek çocuklarının bulunmadığı durumlar için olabilir veya buna sınırlayıcı bazı hususlar da ilave edilebilir.) boşanmayı mahkemeler haricinde bir avukatın hazrıladığı boşanma akdinin veya iki tarafın avukatının birlikte hazırladığı bir boşanma akdinin nüfusa doğrudan tescili kabul edilebilir. Bu durumun hangi haller için olabileceği, detayları ayrıca tartışılabilir. (Yeni avukatlık kunununa göre iki tarafın avukatının da hazır bulunduğu ve imzaladığı sözleşmeler mahkeme hükmü niteliğindedir.) Zaten taraflar her durumda anlaştığı hallerde hakim bu anlaşmada bir aykırılık bulmaz ise boşanmaya hükmetmektedir. Hukukumuzda ki boşanmanın 30 yıl önceki, neredeyse boşanmanın imkansız olduğu ve boşanma davası kazanmanın bir avukat için büyük bir zafer sayıldığı günlerini düşünecek olursak; O gününkü durumunun hukuki yapısından bu günlere gelmesinin O günlere göre ne kadar ileri bir hal olduğunu görebiliriz. Buna göre kimbilir belki de 20 veya 30 yıl sonra sayın Tikici'nin teklif ettiği ve bir çoğumuzun bu kadar da olmaz hatta böyle bir şey tartışılmaz değdiği durumun dahi, toplumun ihtiyaçlarını karşılamadığı bu sebeple boşanmanın daha da kolaylaştırılması gerektiği düşüncesinin tartışılmaya başlayabileceğini bile iddia etmemiz sanırım fazlaca abartılı bir tahmin olmasa gerek diye düşünüyorum.
Benim bu teklifime karşı çıkacak arkadaşlar olacaktır. Hepsine saygı duyarım. Ancak burada mevcut hukuki durumu ve bu duruma göre neler olabileceğini tartışmıyoruz. Daha mükemmele nasıl olaşabiliriz bunu araştırıyoruz. Bu sebeple ne kadar ayrık olursa olsun herkes kendi düşüncesini rahatça belirtebilmeli ki hukuki mükemmeli bulabilelim. Hukukun gelişmesi ve olgunlaşması bu tür düşüncelerin tartışılması ile olabilecektir.
Saygılarımla.
Old 19-04-2002, 10:44   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhabalar,

Mesela, taraf vekilleri (sadece bu konuyla sınırlı olarak) mecburi hakem sayılabilir.. Bu da bir çözüm olabilir..

Hukukçu mantıklı çıkış yolu bulmakla yükümlüdür. Dogmatik düşüncenin hukuka pek faydası olmuyor. Alternatif görüş üretmek, yaratıcı olmak, hatta bazılarına göre aykırı olmak zarar değil, tartışmaya yön vermek adına faydalıdır.

Herkes düşündüğünü ifade etmelidir. Önyargılı olmadan, kimseyi suçlamadan, iyi niyeti esas alarak yazmalıyız..Hele düşünen Hukukçu ise, söylemek bile yersiz..

Saygılarımla..
Old 19-04-2002, 11:23   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: kurat
merhaba,
böyle bir durum söz konusu olsa ( evlendirme memuru anlaşmalı boşanmaya da karar verebilse) köy muhtarları da boşanmaya karar verebilecek!!!!


Sayın Kurat,

Esasında muhtarlık kurumunu küçümsememek gerekir. Bulunduğu mahalin en büyük mülki amridir.

Tabiki, günümüzde muhtarlar yeterli eğitim düzeyinde değildir. Muhtarlık kurumunun da enine boyuna tartışılması özellikle ikametgah hükümlerinin yeni baştan elden geçirilmesi şarttır.

A. Başvuru
I. Başvuru makamı
Madde 134.(97) - Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar.
Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır.


Y.İ.B.K. 4.11.1929 T. 30/19

Kanuni medeni hükmünce evlenme akdine muhtarlar da resen memur ve mezun olduklarına nazaran..... evlenme akdini icra edebilirler..''

sanıyorum siz buna dayalı olarak değindiniz..

Amacımız, cahil yada yetersiz eğitimli insanlara hakim sıfatı yakıştırmak değil.. olamaz.

Saygılarımla..
Old 19-04-2002, 15:19   #21
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan acekin'e

Sayın Acekin,

"Yeni avukatlık kunununa göre iki tarafın avukatının da hazır bulunduğu ve imzaladığı sözleşmeler mahkeme hükmü niteliğindedir"

Bu ifadenizin dayanağı olan hükmü yazabilirseniz sevinirim?
Old 19-04-2002, 15:34   #22
acekin

 
Varsayılan Hukuk Doktoru'na

Sayın Hukuk Doktoru;

4667 Sayılı AVUKATLIK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN'un ilgili maddesi aşağıdadır.

MADDE 23.- Avukatlık Kanununa 35 inci maddeden sonra gelmek üzere 35/A maddesi eklenmiştir.

Uzlaşma sağlama

MADDE 35/A- Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.

Saygılarımla.
Old 19-04-2002, 17:27   #23
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan İİK.38 md.

Sayın acekin,

"Yeni Avukatlık Kanunu'na göre iki taraf avukatının da hazır bulunduğu ve imzaladığı sözleşmeler mahkeme hükmü niteliğindedir."diye belirtmekte ve dayanak olarak da Avukatlık K.35/A maddesini göstermektesiniz.

Kanımca Av.K.35/A da belirtilenden HUMK.daki gibi bir mahkeme ilamı sonucunu çıkartmak hatalı olur.Zira madde İİK.38.maddeye atıf yapmaktadır.(...İİK.38.maddesi anlamında ilam niteliğindedir.)
İİK.madde 38:Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar,kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler,ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir.Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.şeklindedir.Bu nedenle Avukatlık Kanunu'ndaki 35/A maddesi ile İİK.38.maddeyi birlikte değerlendirmek gerekir.

İİK.38.madde İİK.2.bapta İlamların İcrası'na ilişkin Müşterek Hükümler başlığı altında düzenlenmiştir.Bu nedenle 38.maddeyi de bu başlık altında değerlendirmek gerekir.
Sözün kısacası 38.madde İLAMLI İCRAYA KONU EDİLEBİLECEK belgelere işaret etmektedir şekilnde düşünmek icabeder.İlamlı icraya konu edilebilecek olan durumlar da İİK.da belirlenmiştir.Bu nedenlerle Avukatlık Kanunu'ndaki bu atfı bu manada yorumlamak gerekir.
Kaldı ki,HUMK.veya genel manada ilam niteliğinde olsaydı kanun koyucu atıf yapma gereği duymaz ve sadece İLAM demekle yetinirdi.Bundan başka mahkemelerce verilen ve eda hükmü içermeyen sadece tesbit hükmü içeren kararlar da HUMK'a göre ilamdır.(HUMK.392.md.)Oysa bunlar icrai takip konusu yapılamazlar.

O halde iki taraf avukatı ile müvekkillerinin imzasını taşıyan uzlaşma tutanağını bu çerçevede yorumlamak gerekir düşüncesindeyim.

Selam ve saygılarımla...

Av.M.Aydın Bilen
Old 19-04-2002, 21:12   #24
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan sayın acekin' in vurgusu

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: acekin


4667 Sayılı AVUKATLIK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN'un ilgili maddesi aşağıdadır.

MADDE 23.- Avukatlık Kanununa 35 inci maddeden sonra gelmek üzere 35/A maddesi eklenmiştir.

Uzlaşma sağlama

MADDE 35/A- Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da ......tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, .................karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.




Sayın Bilen,

Dikkat edilirse, bu hükümde özellikle belirtilmiştir: ''... tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla...'' ancak taraflar tutanak tanzim ederek, İİK 38.e uygun ilam hükmünde belge tesis edebileceklerdir.

Başka bir anlatımla, yürürlükte mevcut mevzuata göre, Boşanma davaları tarafların kendi iradeleriyle tasarruf edebilecekleri konu değildir. Dolayısıyla boşanma da bu hükmün uygulanabilirliği zaten yoktur.

Kaldı ki, sayın acekin, bu hükme atıf yaparak, olabilirliğini tartıştığımız konuda emsal oluşturmak istemiştir. Ve bence de emsal olarak isabetli bir seçim yapmış, fikir yürütmemize önemli bir katkı sağlamıştır.

Konuya mevcut hukuk mevzuatımız içinde çözüm aranmamaktadır ki siz de dahil hepimiz bunu peşinen kabul etmekteyiz.

Zihin jimnastiği olarak olaya yaklaşmak ve yeni bir olabilir durum oluştururken mevcut hukuk sistemindeki, sistematiğe de aykırı düşmemek zorundayız. Dikkat edilirse benim Evlendirme memuru örneğimde, idari işlemlerdeki ''tersine işlem'' yada ''usulde parelellik'' ilkesine dayanmak arzusu vardır, sayın acekinde taraf avukatların (hakemliğine) benzer bir yaklaşım, değerli Hukukdoktorunun ise (misal olarak) Noterliğe yakıştırma vardır..

Bunlar hep birer ihtimal yada misaldir.. doğal olarak birebir düşünülmüş, kesin hüküm tesis edilmiş, benimsenmiş hususlar değildir.

Bu anlamda sizin değerli yaklaşımız da önemli bir hatırlatma notudur.

Selam ve saygılarımı sunar, kıymetli katkılarınızın artmasını dilerim.
Old 19-04-2002, 23:07   #25
seyyah

 
Varsayılan

merhaba,
sayın tikici'nin ilk mesajına dönüyorum.
evlilik işlemi temelde bir idari işlemdir diyor sayın tikici. bir yönüyle çok haksız sayılmaz; birliğin kurulması ile oluşan sonuçları ve sayın hukuk doktorunun konuyla ilgili ilk mesajındaki hukuksal çerçeveyi ayrıksı tuttuğumuz vakit evlendirmeye yetkili makam ister belediye başkanı, ister onun görevlendirdiği memur, ister "köy" muhtarı, isterse başkonsolos olsun, ifa ettiği görev itibariyle yaptığı işlem kamusal nitelikte olup idaridir. buraya kadar tamam. ancak bu husus sözleşmenin ancak ve ancak erkek ve kadın olmak üzere iki kişi arasında yapılan bir özel hukuk sözleşmesi niteliğine halel getirici mahiyette değildir. evet, geçerli bir evlilik ancak evlendirmeye yetkili makam önünde yapıldığı takdirde kurulabilir ve bu yön itibariyle yetkili makamın sözleşmenin kurulmasında izhari, açıklayıcı ve bu yönüyle kamusal bir işlem tesis ettiği kuşkusuz ise de, birliğin kurulmasında asıl olmazsa olmaz koşul tarafların "evet"leridir. bu "evet"ler birleşip mahsus deftere imzalar atılmak suretiyle dışa vurulduğu takdirde, evlendirmeye yetkili makamın kalan idari işlemleri, örneğin keyfiyeti nüfus idaresine bildirmekten imtina yahut ihmal etmek suretiyle ikmal etmemiş olması halinde dahi evlilik geçerlidir. sayın tikici boşanmanın da idare hukukundaki tersine işlem prensibi dairesinde aynı idari makamlar tarafından yapılmasının düşünülebileceğini söylüyor. ancak, kanımca, boşanma işlemi, başlangıçtaki evlilik işleminin geri alınması niteliğinde değildir. bir kere boşanmaya yol açan olgular söz konusu işlemin ikmalinden sonra ortaya çıkar. ikincisi, idarenin tesis ettiği işlem şu ya da bu nedenle geri alındığında, geri alındığı zamana kadar dış dünyada husule getirdiği etkiler ne olursa olsun işlemin iptali geriye, işlemin ilk tesis edildiği ana yürür. boşanma ise tamamiyle yenilik doğurucu nitelik arzetmesi nedeniyle, idari işlemi tesis eden idare tarafından ister kendi ihtiyariyle, ister başvuru üzerine geri alınmasından farklılık gösterir. boşanma halinde taraflar hiç evlenmemiş sayılmazlar. (bu konuda nüfus idarelerine yahut asliye hukuk mahkemelerine boşanmış kaydının silinmesi için başvuruda bulunanlar yahut dava açanlar var, mutlak bilginiz vardır). şu halde, kanımca, başlangıçtaki mantıksal önerme yanlıştır, yanlış önerme üzerine yapacağımız çeşitlemeler de hukuksal olmaktan uzak kalacaktır.
sayın acekin'in önerisine gelince, kanımca, bu önerinin hayata geçirilmesi çok köklü bir yasal düzenleme ve değişiklik gerektiriyor. olamaz diyemem, ancak nüfus kanunundan tutun, evlendirme yönetmeliğine, icra iflas mevzuatından alın medeni kanun sistematiğine kadar hemen herşeyin değişmesi gerekecektir. ya da hiçbir değişiklik yapılmayacak, temel hukuksal kavramlara ayrıksı bir durumun hukuki yahut fiili olarak gelişmesinin önünü açıp "bu da böyle gitsin" pratiğini yerleştireceğiz.
bir hususa daha değinmeden geçemeyeceğim. bu çok farklı bir başlık altında incelenebilir ve geniş bir konu olsa da, kimi uyuşmazlıkların yargı yoluyla çözümlenmesini sınırlandırmak suretiyle mahkemelerin iş yükünün azaltılması kısa vadeli bir çözüm tarzı gibi geliyor. son 20 yıllık süreci de düşündüğümüzde bu yoldaki çalışmaların adeta bir "akım, moda" biçiminde yargının önüne getirilmekle birlikte kısa vadede bile özel bir başarı sağlanamadığını söylemek durumundayız. korkarım, iş, "şu mahkemeler, hatta hakimler olmasa adaleti nasıl da güzel tesis ederim!" diyecek, diyebilecek kişi ve kuruluşların çıkmasına kadar varacak!
alan yöneticisi arkadaşlarım, böyle bir başlık açtıkları takdirde ilginç yazılar okuyacağız gibime geliyor.
herkese derin saygılar...

son bir not, konuyla biraz ilgili: medeni kanunumuz bakımından boşanma sebepleri dışında, çok özel ve kolay bir "evliliği sona erdirme", belki yukarıda konuşulan şekliyle "idari işlemin bir nevi geri alınması" yolu var, dediğim gibi çok kolay; bir küçük soru-ipucu ile sayın katılımcıların fikirlerini almak isterim. tc vatandaşı ve hem de uzakgörüşlü, evlenmeden önce ilerde eşimi beğenmez, küçük bir tazminatı göze alıp ondan nasıl boşanırım diye gardını alan "kötüniyetli" bir kişi ne yapmalı dersiniz?
Old 20-04-2002, 07:56   #26
Av.M.Aydın Bilen

 
Varsayılan

Sayın Dostum Tikici,
Benim mesajım, sayın acekin’in ilk mesajında belirttiği Avukatlık Kanun’nu ve İİK.38.md.ile ilgili olarak uygulamada çok sıklıkla karşılaştığım (HUMK.daki ilam şeklinde yorumlanması) bu konuda asıl –evlendirme memuru.. konusuna bir parantez açarak hatırlatma kastını taşımaktadır.Bu nedenle asıl konuya ve maddenin içeriğine özellikle hiç değinmedim.

Konuyla ilgili olarak görüşlerimi kısaca aşağıda sunuyorum.
Ben meseleye öncelikle haklar açısından bakarak bir sonuca ulaşmaya çalışacağım.Hem evlenme hem de boşanma işlemi kişisel haklar ile kamu yararını birlikte içerisinde barındırmaktadır.Ancak evlenme işleminde kişinin özgür iradesine üstünlük tanınmaktadır.Evlendirme memurunun boşanma işlemini yapıp yapamayacağına da bu açıdan bakılmalıdır.Yani boşanmayı da tarafların özel hayatlarıyla ilgili olarak vereceği özgür iradelerine mi yoksa kamusal gerekçelerle kamunun müdahalesine mi açık bırakacağız?Tarafların,evlenirken oluşan serbest iradelerine üstünlük tanınırken ;bu evliliğin sona ermesinde yine bu irade beyanlarına üstünlük tanınmalı mıdır?

Evlilik birliği oluştuktan ve özellikle de çocuklar olduktan sonra bu birliğin gelecek kuşaklar düşünülerek kamusal yönünün olduğu da gözardı edilemez.Tarafların iradesi boşanmaya yönelik iken sadece gelecek kuşaklar gerekçesi bile evliliğin devamında kamunun menfaatini ortaya koymaktadır.
Konuyu biraz daha somutlaştırmak gerekirse;evliliğin başlangıcında kişilerin özgür iradesine tanınan üstünlüğü özel hukuktaki bir sözleşme şeklinde algılamamak da gerekir.Zira bu şekilde bir düşünce bizi BK.daki sözleşmeden dönme,cayma,fesih gibi hükümlerin de uygulanması gerekliliğine ulaştırır.Burdaki hükümlerin de uygulanamayacağını tartışmaya dahi gerek olmadığını düşünüyorum.Demek ki;boşanmada tarafların özel hayatları ile dahi ilgili olsa tam bir serbestiyeti yoktur.Buna da kamusal yararlar engel teşkil etmektedir.
Kişilerin iradeleri de kamu yararı da bir çok haklı gerekçelere dayandırılabilir.Bu nedenle biz hukukçular olarak her iki hakka da değer verip dengelemek zorundayız.Evlilik ve boşanmayı ne sözleşmeden dönme ne de kamu yararı düşüncesi ile idari bir işlem şeklinde değil kendine özgü yapısı olan bir sözleşme şeklinde düşünmek gerekir.

Sonuç olarak;kamusal menfaatler veya kamunun menfaatinin olmadığı durumlar belirtilerek yapılacak bir düzenleme ile belirlenen sınırlar içerisinde evlendirme memuruna yapılacak beyanla boşanma kararı verilebilmesini mümkün görmekteyim.Ancak bunun da hem sosyologlar hem de hukukçularla birlikte ve incelikle düşünülmesi gerekir.Sayın seyyah’ın da belirttiği gibi böyle bir düzenleme diğer kanunlardaki değişiklikleri de zorunlu kılacaktır.
Birbiriyle çatışan bu iki kavram incelikle dengelendikten ve taraflar da anlaştıktan sonra kişilerin özgür iradesine hak ettiği değerin verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Selam ve saygılarımla...

Av.M.Aydın Bilen
Old 20-04-2002, 09:49   #27
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: seyyah


son bir not, konuyla biraz ilgili: medeni kanunumuz bakımından boşanma sebepleri dışında, çok özel ve kolay bir "evliliği sona erdirme", belki yukarıda konuşulan şekliyle "idari işlemin bir nevi geri alınması" yolu var, dediğim gibi çok kolay; bir küçük soru-ipucu ile sayın katılımcıların fikirlerini almak isterim. tc vatandaşı ve hem de uzakgörüşlü, evlenmeden önce ilerde eşimi beğenmez, küçük bir tazminatı göze alıp ondan nasıl boşanırım diye gardını alan "kötüniyetli" bir kişi ne yapmalı dersiniz?


Soru Tuzak bir soru değil ise ve ''cevabım Kötüniyetli TC vatandaşı sıfatını bana vermiyecek ise'' şunu yapardım..

Onun elinden, evlenmemizin sona ermesine neden olabilecek bir vasfı hakkında yazılı, imzalı bir mektup ile garanti alırdım..

Mesela, '' Ben bakireliğe çok önem veririm ve bakireyim gibi.. senin d ebuna önem verdiğini biliyorum vs. gibi'' veya buna benzer bir yazı..

Beğenmediysem, 6 ay içinde evliliğin feshini isterdim.. hata veya hile hükümlerine dayanarak... tazminat vermeden, tazminat bile alırdım..

Tabiki bunlar işin şakası..

Selam ve saygılarımla..
Old 20-04-2002, 10:32   #28
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: seyyah
sayın tikici'nin ilk mesajına dönüyorum.
evlilik işlemi temelde bir idari işlemdir diyor sayın tikici.

sayın tikici boşanmanın da idare hukukundaki tersine işlem prensibi dairesinde aynı idari makamlar tarafından yapılmasının düşünülebileceğini söylüyor.

ancak, kanımca, boşanma işlemi, başlangıçtaki evlilik işleminin geri alınması niteliğinde değildir. bir kere boşanmaya yol açan olgular söz konusu işlemin ikmalinden sonra ortaya çıkar. ikincisi, idarenin tesis ettiği işlem şu ya da bu nedenle geri alındığında, geri alındığı zamana kadar dış dünyada husule getirdiği etkiler ne olursa olsun işlemin iptali geriye, işlemin ilk tesis edildiği ana yürür. boşanma ise tamamiyle yenilik doğurucu nitelik arzetmesi nedeniyle, idari işlemi tesis eden idare tarafından ister kendi ihtiyariyle, ister başvuru üzerine geri alınmasından farklılık gösterir. boşanma halinde taraflar hiç evlenmemiş sayılmazlar. (bu konuda nüfus idarelerine yahut asliye hukuk mahkemelerine boşanmış kaydının silinmesi için başvuruda bulunanlar yahut dava açanlar var, mutlak bilginiz vardır). şu halde, kanımca, başlangıçtaki mantıksal önerme yanlıştır, yanlış önerme üzerine yapacağımız çeşitlemeler de hukuksal olmaktan uzak kalacaktır.


Sayın seyyah,

Olaya mantık temelinde yaklaşmanız çok önemli ve enterasan.Olaylara bakış açınızdaki '' görünmeyeni görme '' unsuru, etkileyici ve takdire şayan.. tıpkı, Hukuki mütalaa' ya yaklaşımınız gibi..

Gerek evlenme akdinin, gerekse bu akdi ilişkiyi sona erdiren boşanma kurumunun, kendine özel yapısını, kamu düzeni boyutunu ve tarafların bile tasarruf edemediği hükümlerini göz ardı etmek mümkün değildir. Esasen bu konuda, aksini söyleyen de bulunmamaktadır.

Boşanma ve evlenme hukuku dayanakları ve bunların seyri, insanla birlikte gelişmekte, çeşitlenip, ilk günkü durumundan neredeyse tanınmayacak ölçüde uzaklaşmaktadır.. Tıpkı, Sümerler devrinde Tanrısal içerik verilen ''fahişelik'' ve ''iftira etme'' gibi... (H.Metinden) ileride çok daha değişik içeriğe bürünecektir.

Hatta günümüzde bile bir çok ülkede boşanma, artık sıradan bir akit haline getirilmekte, yine önceden tarafların yapacağı evlilik sözleşmesi ile evliliğin sona erdirilmesinin şartları ve mali yönleri de sonuca bağlanmaktadır. Tarafların ilişki sayısı ve bir arada bulunma zamanları bile önceden belirlenmektedir.

Esasında, evlilik öncesi yapılan bu tür sözleşmelerin , kamu düzeni savı ile tasarruf edilememesi gereken işlemler sayılması ve geçersizliğine hükmedilmesi gerekirken, yapılan sözleşme ile bu kez kamu düzeni savı geçersiz sayılmakta, giderek belki ileriki yıllarda mahkemeye bile gitmeden, doğrudan nüfusa müracaatla evliliği bitirmeye yol açmaktadır..

İnsanlar hızla gelişmekte, düşünce sınırlarını zorlamakta, sınırsız özgürlük ateşi ile yanmaktadır.

Günümüz Türk hukukunun durumu bellidir. Mevcut, boşanma hükümleri ortadadır. Bunların varlığına rağmen, ileride olabilecekleri tartışmak, çıkış mantığını aykırı saymamıza yol açmamalı, tam aksine, çıkış mantığını çürüterek doğruya ulaşmamızı sağlamalıdır.

Boşanma hükmü, yenilik doğuran hükümdür nitelemeniz elbette doğrudur. Fakat bu doğruluk mevcut hukuki durum çerçevesindedir. Evliliği sona erdiren işlem, tarafların tasarruf edebilecekleri sözleşmesel ilişki temeline inebildiği ölçüde, sözleşmeden rücu' nun hükümleri ile belki de eleştirdiğiniz, geriye yürümeme hali ortadan kalkacak, sözleşme geriye doğru çözülerek sona erebilecektir..


Evlilik kutsaldır geleneği ve kabulü, evlilik kutsal değil, ciddi bir müessesedir bakış açısına doğru götürecektir bizi..

Ben evliliğin kutsiyetten arındırılması gereğine inanıyorum. Günümüzde, evlilikler dört duvar arasına sığan dar çerçeveli ve hayatın bütününe hitap eder nitelikten uzak, ama ciddi olması gereken kurum haline dönüşmüştür. Yarın öbür gün, bu ciddiyet te muhtemeldir kalkacak, sıradan taraf tasarrufuna bağlı bir sözleşme halini alacaktır. Evlilik kurumu belki de kalkacaktır.

Hatta, Mahkemeler de bir gün kalkacaktır. Mahkemeye gerek kalmayacaktır. Bu konuyu siz zaten tartışmaya açtınız...

Alvin Toffler' in Şok, dalga vs. gibi bilimkurgu kitaplarındaki öngörülerinin birer birer gerçekleşmesi, insanların kurgusal düş yapısına güzel örnektir. Amerikalı ünlü yazar-gazetecinin kitapları ilk çıktığında çoğumuz tarafından deli saçması kabul edilebilecek kurgularla doluydu, ne varki deli saçmaları kabul ettiğimiz olgular birer birer ortaya gerçek olarak çıkınca, neyin saçma, neyin doğru olduğuna şaşar duruma geldik..

Olay bir kurgudur, tartışıldığına göre olabilirlik içermektedir...



Bir not ve küçük soru:

Aşağıda yer alan ''taraf evet' leri'', anlaşmalı boşanma işleminde de yok mudur? Orada da temelde ''karşılıklı evetler'' mevcuttur..


ancak bu husus sözleşmenin ancak ve ancak erkek ve kadın olmak üzere iki kişi arasında yapılan bir özel hukuk sözleşmesi niteliğine halel getirici mahiyette değildir. evet, geçerli bir evlilik ancak evlendirmeye yetkili makam önünde yapıldığı takdirde kurulabilir ve bu yön itibariyle yetkili makamın sözleşmenin kurulmasında izhari, açıklayıcı ve bu yönüyle kamusal bir işlem tesis ettiği kuşkusuz ise de, birliğin kurulmasında asıl olmazsa olmaz koşul tarafların "evet"leridir.



Selam ve saygılarımla..
Old 20-04-2002, 14:06   #29
acekin

 
Varsayılan

Merhaba;

Sayın Bilen'in mesajımda yazdığım "Yeni Avukatlık Kanunu'na göre iki taraf avukatının da hazır bulunduğu ve imzaladığı sözleşmeler mahkeme hükmü niteliğindedir." örneğine yaptığı eleştiriye sayın Tikici cevap verdiğinden ve verilen cevabın benim düşüncelerimle örtüştüğünden bu konuya tekrardan girmeyeceğim. Ancak şu hususu belirtmek isterim ki; bu örneği verirken maksadım Avukatlık Kanunu 35/A maddesinin hukuki içeriğini tartışmak değildi. Sadece tartışılan konu ile olan bağlantısı sebebi ile, avukatlar huzurunda yapılan bir sözleşmeye tanınan kuveti belirtmekti.

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: Seyyah

medeni kanunumuz bakımından boşanma sebepleri dışında, çok özel ve kolay bir "evliliği sona erdirme", belki yukarıda konuşulan şekliyle "idari işlemin bir nevi geri alınması" yolu var, dediğim gibi çok kolay; bir küçük soru-ipucu ile sayın katılımcıların fikirlerini almak isterim. tc vatandaşı ve hem de uzakgörüşlü, evlenmeden önce ilerde eşimi beğenmez, küçük bir tazminatı göze alıp ondan nasıl boşanırım diye gardını alan "kötüniyetli" bir kişi ne yapmalı dersiniz?

Sorusuna karşı benim aklıma gelen tek bir örnek var. Şöyle ki;
Yur dışında bulunan T.C. vatandaşı, Bulunduğu ülkenin hukuk sitemine uygun olarak O ülkenin vatandaşı ile evleniyor. Ancak bu evliliği Türkeye'deki nüfusuna tescil ettirmiyor. Üç yıl sonra Türkiye'ye geliyor ve Türkiye'de Türk hukuk Sistemine uygun olarak ikinci bir evlilik yapıyor. Ancak Türk eşi onun daha önce evlendiğini bilmiyor. Daha sonra Türk eşi ile şiddetli geçimsizlik başlayınca eşine karşı evlilik akdi ile başlayan ve boşanma ile devam edecek olan yükümlülüklerinden kurtulmak için ceza zamanaşımını doldurunca, ilk evliliğini nüfusa tescil ettiriyor. İlk evlilik geçerli olduğundan ikinci evlilik baştan itibaren hiç kurulmamış oluyor. Ortada evlilik olmadığından evlilikten ve daha sonra gerçekleşecek boşanmadan doğan hiç bir hukuki yükümlülük altına girmeden sadece küçük bir tazminatla kurtuluyor.
Bu konu ile ilgili sayın Seyyah sanırım daha detaylı bilgi sahibi olsa gerek.
Bu olayda ilk ikinci evliliği mi geçerli sayacağız yoksa ilk evliliği mi? Bu konuyu da başka bir alanda tartışabiliriz sanıyorum.
Saygılarımla.
Old 21-04-2002, 20:39   #30
seyyah

 
Varsayılan

merhaba,
sayın tikici iltifatlarınıza teşekkürler. ortaya attığınız konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunmanın kanımca şöyle bir güçlüğü var: yerdeyken birdenbire, hiç beklemeden yerçekimsiz bir ortam oluşturmak ve bu yerçekimsiz ortamdaki olabilirlikleri inceleyip değerlendirmek. son mesajınızdaki açılamalarınız sizin bu zor işi gayet güzel becerebildiğinizi gösteriyor. ama beni mazur görünüz, işin doğrusunu söylemek gerekirse, her ne olursa olsun, en azından bir ayağım yerde olsun arzu ediyor, bu yüzden bu türlü durumlarda ancak mer'i hukuk düzenimizden yola çıkarak ileriye matuf projeksiyonlar yapabiliyorum. o nedenle de ortaya atılan önermeyle ilgili değerlendirmelerimi de ancak ve ancak mevcut sistemimizden hareketle yapabildim. şurası bence sabit: evlenme ve boşanma mevcut hukuk sistemimizin elemanları... ancak yine pek doğaldır ki, özellikle son yazınızda ileri sürdüğünüz hukuk düzeninde boşanmayı alelade bir memur da yapabileceği gibi, bunu bizzat taraflardan biri yahut ikisi de yapabilir ve hatta boşanmaya gerek dahi olmayabilir. nasıl evlenmeye gerek yoksa...
ikinci husus taraf evetleri ile ilgili... ancak, lütfen dikkat buyurunuz, bir ayağım yine yerde... mevcut hukuk sistemimiz bakımından değerlendirirsek hem evlilik ve hem de anlaşmalı boşanmanın temelinde taraf evetleri var, nüansları atlıyorum... ancak işte ben de buraya vurgu yapmak istemiştim. özel hukuk süjelerinin evetlerinin asıl unsur olduğu bir ilişki biçiminin idare hukuku esasları ile ele alınarak, bu nokta itibariyle çözümlenmesi bana pek doğru gelmiyor. ancak şu konuda, özellikle son mesajınızı okuduktan ve "her iki ayağımı da zeminden kurtardıktan" sonra mutabık olduğumuz bir yön var diye düşünüyorum. öyle bir zaman gelebilir ki, evlenirken mahkemeye sormayan kişiler boşanırken niye sorsunlar? boşanma konusunda aralarında bir ihtilaf çıkacak olursa ne şekilde halledileceğini önceden bir evlilik sözleşmesi ile belirleyebilirler. ister bir avukata giderler, ister bir hakeme, isterse kendilerini evlendiren makama, ilh... ama "öyle bir zaman" için mevcut hukuk sistemimizin tümüyle, tepeden tırnağa değiştirilmesi gerekir; bu nedenle bir önceki yazımda sayın acekin'in önermesiyle ilgili olarak da aynı şeyi söylemiştim.
son bir husus var, ancak öncelikle sayın acekin'i kutlamam gerekiyor. sayın tikici'nin hukukçu şüpheciliği ile "tuzak bir soru" olarak nitelendirdiği şakacı tavrıyla önerilerde bulunduğu konuda tam isabet kaydetmiş. konunun yakın tarihteki bir uygulaması, maalesef tek sayı çıkan hukuk bülteninde bu sayının kararı bölümünde yer almıştı. sayın tikici, maalesef bu bir şaka değil!.. umarım kötüniyetli kişiler bu konuyu izlemiyorlardır.
hepinize derin saygılarımla... ,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İhraç Edilen Polis Memuru Nasıl Geri Alınabilir? selin ulu Meslektaşların Soruları 4 10-11-2010 23:55
Yargıtay, Evlendirme Akdine Dayanmadan Birleşen Çifti Evli Saymadı! Kemal Yıldırım Hukuk Haberleri 1 29-12-2006 16:13
Almanya Zorla Evlendirme Ve Namus Cinayetlerini Özel Suç Olarak Düzenliyor Gemici Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 03-02-2006 00:07
Tahakkuk Memuru mcamli Hukuk Soruları Arşivi 0 22-04-2005 13:45
Limeted Şirket Ortaklığı (devlet Memuru) deniz ateş Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 19:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09073591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.