Okyanusta Anemon mu? Akdeniz'de bir çipura mı? Hangisisiniz?

Sevgili meslektaşlarım;

Okyanusta Anemon balığı mısınız?
Yani büyük bir şehirde mi bu mesleği icra ediyorsunuz? Trafiğinin, binalarının, adreslerinin, insanlarının keşmekeşliği içinde, var olmaya çalışıyor olmalısınız. Tüm bu büyük şehir karmaşası yetmiyormuş gibi, bir de fert olarak mutlu da olmak zorundasınız.

Akdeniz'de Çipura mısınız?
Yani belki şirin, belki değil, bir ilçede yada küçük bir ilde mi avukatsınız? Arada arabanıza atlayıp kaçma isteğinizle uzaklaşsanız da illa ki tanıdık birilerine denk geldiğiniz, dedikoduların had safhada olduğu, akşam yemeğinde nerede ne yediğinizin etrafınızdakilerce çetelisinin tutulduğu, bir davanızda husumet yöneltmek zorunda kalacağınız kişiden yarın öbür gün ev kiralama olasılığınızın olduğu, asla bilmem kim beyin kızı/oğlu sıfatınıza yenilerini ekleyemeyeceğiniz bir yerde nelerin eksikliğini duyuyorsunuz? Hadi temiz havayı solumak güzel de; ya sosyal hayatınız?

Değiştirme şansınız olsaydı; okyanusu mu, küçük bir iç denizi mi yada belki bir gölü mü tercih ederdiniz? Sizce hangisi daha avantajlı, daha kolay, daha zor, daha kazançlı, daha sıkıntılı?

İl yada ilçe avukatı olmak kavramları üzerine biraz fikir değiş tokuşuna ne dersiniz?

Anemon balığı dediğiniz balık, Anemonların arasında yaşar. Anemon bitkileri onları zehirlemez.
Ama bu balığın adı PALYAÇO BALIĞI. Sanırım Büyük şehir avukatlarına daha çok uyduğunu düşündüğünüz için, palyaço yerine kibarlık olsun diye Anemon tabrini kullandınız.

Sayın ragıp

Zehirlenmemek için palyaço olmak gerekmez. Saygılarımla

Çok saygıdeğer arkadaşlarım;

Sanırım yanlış anlaşıldım. Anemon balığı tabirini kullanmamın sebebi okyanusta yaşayan balık türleri arasında en çok bilinen ve aşina olunan balık türü olduğunu düşünmem idi. Yoksa kendim de büyükşehirde mesleğini icra eden biri olarak, büyükşehirde avukatlık mesleğini icra eden meslektaşlarıma farklı bir yakıştırma yapmak amacında değildim.

Tartışmaya açmak istediğim konu, bir avukat gözü ile bu mesleği büyük bir şehirde yada ilçede icra ediyor olmak arasındaki farklılıklardı.

Sağduyulu olmanız dileği ile..

Bence güzel ve sonu olmayan bir konu gibi duruyor.İstanbul'da avukatlık yapıyorum ama anemon değilim.Çünkü bu şehirde resmen pokemona döndüm.Pika pika Pikaçuu oluyorum haciz arabalarında,binaların arasında,kalemlerde, adliyelerde

Alıntı: Yazan tiyerianri Bence güzel ve sonu olmayan bir konu gibi duruyor.İstanbul'da avukatlık yapıyorum ama anemon değilim.Çünkü bu şehirde resmen pokemona döndüm.Pika pika Pikaçuu oluyorum haciz arabalarında,binaların arasında,kalemlerde, adliyelerde

Bence özellikle meslekte yeni olan ve bir seçim yapmak durumunda olan arkadaşlarımız için gayet faydalı bir forum konusu. Bu nedenle fikirleri ile katılımda bulunan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Sayın tiyerianri, benzetmeniz gayet sempatik. Ancak İstanbul gibi büyük bir şehirde avukat olmak nasıl bir şey? Biraz daha açar mısınız?

Peki ya Okyanusta ki Çipuraların ve Akdeniz deki Anemonların durumu nedir?

Av. yeliz hanım konuyu biraz daha açayım madem istediniz.İstanbulda avukatlık yapmak deveye hendek atlatmaktan daha zor desem kısaca açıklamış olurum.Adliye, kalem,hakim,savcı ,icra dairesi vs. gibi sorunları hiç söylemeyeceğim zaten.Hele hele yeni avukat veya stajyerseniz işiniz malesef biraz da allah'a kalıyor.Bu şehirde tutunmak için hayli zorlanıyorsunuz.Trafik,adliyelerin dağınıklığı,emeğinizin karşılığını alamamak en büyük sıkıntılar.

Sanırım zaman zaman bizler ikisinin de tadına vamak istiyoruz hem yoğunluktan başımızın dönmesini istiyor hemde nefes almak için küçük sahil kasabalarında yaşamak istiyoruz.Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir sözüyle paralel fikirlerimiz dönem dönem evrim geçiriyoren azından bende böyle
Saygılarımla

Pasaport'ta bir akşamüstü birisiyle bir şeyler içmek İzmir'de avukatlık yapmanın sıkıntısını unutturur.

Okyanustaki çipura, bir çipura daha bulursa Akdeniz'i aramaz.

Saygılarımla

Bu sorunun cevabını etkileyen o kadar çok etken varki bunardan bazıları nesnel bazıları en derinine kadar öznel.

Hayata karşı duruşunuz en önemli etken.

Sonuna kadar çirkefe bulaşmış bir sistemden rahatsız olmuyorsanız büyük şehirde avukatılık yapmak cazip gelebilir çünkü sonucunda para kazanacaksınızdır. Ettiğiniz muhabbetlerin içeriğinde "memuru bağladım" "icra müdürüyle aram iyi o yüzden problem çıkmaz" gibi tanımlamalar var ise bir nebze olumlu bakılabilir. Benim en büyük endişem bu yozlaşmanın içerinide olmak istememem. Hatta stajerken bazı dergilere ve günlüğüme yazdığım yazıları okuyorum. Çok vahim şeyler yaşamışım, çok üzülmüşüm meslektaşlarımız tarafından bize bırakılan mirasa.

Eğer alışmışsanız kentsoylu yaşama ve daha farklı beklentileriniz varsa yaşamda, haksızlılara müdahil olma, değiştirmeye çalışma gibi endişeleriniz varsa herşeye rağmen terkedemiyorsunuz kenti. Tabi zaman zaman aynı şiddette herşeyi bırakıp mesleğinizin sağladığı iktidar ve duygusunu olumlu anlama çevirmek kaygısıyla ceketinizi bırakıp kaçmak istiyorsunuz.

Alıntı: Yazan Av.Armağan Konyalı Pasaport'ta bir akşamüstü birisiyle bir şeyler içmek İzmir'de avukatlık yapmanın sıkıntısını unutturur. Okyanustaki çipura, bir çipura daha bulursa Akdeniz'i aramaz. Saygılarımla

Harikasınız Armağan Bey umarım İzmir'i görmek bizlere de nasip olur)
SAYGIYLA EFENDİM

Sevgili meslektaşım;havalar ısınıyor. İzmir'de akşamüstü kordon keyfi çok güzel olur. Bekleriz efendim. Gelin konuğum olun kendiniz görün..

Alıntı: Yazan ayselari Sevgili meslektaşım;havalar ısınıyor. İzmir'de akşamüstü kordon keyfi çok güzel olur. Bekleriz efendim. Gelin konuğum olun kendiniz görün..

Nazik davetiniz için çok teşekkürler umarım bu yaz yolum düşer.Şu kordon keyfinin tadına bir de ben bakarım

Alıntı: Yazan seyitsonmez büyük şehirde avukatılık yapmak cazip gelebilir çünkü sonucunda para kazanacaksınızdır.

Sayın meslektaşımın büyük şehirde daha çok para kazanılacağına ilişkin fikrini düşünüyorum da; acaba ne kadar doğru?

Zira büyükşehirde gideriniz de, alternatifiniz de çok. Bence kişisel ayrıcalıklarınız olmadığı düşünüldüğünde, büyükşehirde daha çok para kazanmak pek mümkün değil.

Sizler ne düşünüyorsunuz?

Bu arada, İzmir'e yolu düşecek tüm meslektaşlarımızı misafirperver İzmirliler olarak ağırlamaktan onur duyarız.

Biraz avukatın hayata bakışı,kişiliği ve sosyo ekonomik durumuyla ilgili bir problem.Benim için illaki İstanbul.Orada çipura mı olurum;anemon mu olurum farketmez.

karadenizde çinekopum sanırım lüfer değil ama sarıkanat olabilirsem ne ala!

Alıntı: Yazan av-yeliz Sayın meslektaşımın büyük şehirde daha çok para kazanılacağına ilişkin fikrini düşünüyorum da; acaba ne kadar doğru? Zira büyükşehirde gideriniz de, alternatifiniz de çok. Bence kişisel ayrıcalıklarınız olmadığı düşünüldüğünde, büyükşehirde daha çok para kazanmak pek mümkün değil. Sizler ne düşünüyorsunuz?

merhabalar!

Para kazanma hususunu uzun vadeli olarak bir öngörü şekli olarak söylemiştim. Lakin yazdıklarım içerisinde yalnızca para kısmına ilişkin değerlendirme yapmanızı ilginç buldum.


sevgi ve ışıkla kalın.....

[quote=seyitsonmez]merhabalar!

Para kazanma hususunu uzun vadeli olarak bir öngörü şekli olarak söylemiştim. Lakin yazdıklarım içerisinde yalnızca para kısmına ilişkin değerlendirme yapmanızı ilginç buldum.

Merhaba;

Sadece yorumunuzdaki bu hususu tartışmaya açmak istemiştim Bir sakıncası var mı?

Sizler de ışıkla kalın...

[quote=av-yeliz]

Alıntı: Yazan seyitsonmez merhabalar! Para kazanma hususunu uzun vadeli olarak bir öngörü şekli olarak söylemiştim. Lakin yazdıklarım içerisinde yalnızca para kısmına ilişkin değerlendirme yapmanızı ilginç buldum. Merhaba; Sadece yorumunuzdaki bu hususu tartışmaya açmak istemiştim Bir sakıncası var mı? Sizler de ışıkla kalın...

Tabiki sakıncası yok ama ben katkı sunamam tartışmanın bu kısmına, konuşursam çok kişinin kellesi gider bu meslekte:

Avukatin BaŞarili Olmasini BÜyÜk Ya Da KÜÇÜk Kavramlari Mi Etkİler Sİzce?zorluk Heryerde Mevcuttur.kÜÇÜk Şehİrde Kolay Deyİp GeÇmeyİn AvukatliĞa.sorumluluĞu Bana Kalirsa Daha BÜyÜk.adi Kadar KÜÇÜk DeĞİl

her nekadar turkiyedeki buyuk sehirlerin ,stresi, hava kirliligi, yesil alan azligi, beton yiginlari arasinda yasamak zorunlulugu, otobuslerde, dolmuslarda, minibuslerde yasanan izdiraplar, insanlarin birbirine saygisizligi , turkiyedeki diyorum cunku boyle olmak zorunda degil, mesela Londra orneginde, sehrin oyle guzel yerlerinde oyle buyuk parklar varki, ve insanlar bu alanlara resmen tapiyorlar, thames diye , camur akan bir nehirleri var, ama oyle guzel binalarla kusatmislar ki, insan hayran kaliyor... tam tersine bizim bogazicini dusundukce, bu guzelligi yoketmek icin sanki ugras veriyoruz... toplu tasima konusunda, batili sehirlerin 100 yildan fazladir kullandiklari sistem hala dogru duzgun turkiyeye gelmis degil, anlamak mumkun degil... sorunun para olduguna ihtimal vermiyorum, biraz kulturumuzle ve egitimimizle alakali galiba, millet olarak yesil le pek barisik degiliz diye son yillarda bir dusunceye kapildim, batililarin bir adet agaci bile korumak icin verdikleri eforlari gorunce. Bogaza atilan bir cop sonrasi , insanlarla yaptigim kavga sonunda insanlarin yuzleri bile kizarmadan , kendi isine bak der gibi suratima bakmalari bizde sehir kulturune iliskin birseylerin yanlis oldugu izlenimini yaratiyor bende...

evet, bunlar turkiyedeki buyuk sehir yasamindan kesitler, bunlari goze aldiktan sonra, calisma hayatinizda da, cok buyuk ozveriler yapmaniz gerekiyor, insanlarin birbirine saygilari ve, durustlukleri konusunda cok ciddi problemler var... istanbul icin dusundugumde, en ufak yaptiginiz alisveris sonrasi bile, kafanizda acaba aldatildim mi? kaziklandin mi? gibi suphelerle yasamak zorundasiniz, yani her an tetikte olmaniz gerekmekte... her turlu saygisizligin gerekcesi de, PARA... ekmek aslanin agizda, midesinde gibi gerekcelerle insanlar birbirlerini kaziklamak icin yarisiyorlar gibi... dolmusta , sigara icen sofore, sigara dumanindan rahatsiz oldugunuzu soylediginizde, ne yapalim abi, hayat zor, bu zikkimi icmek zorundayim deyip, icmeye devam ettiginde, bunun sizi ilgilendirmedigini kibarca soylediginizde, koprude aracin durdurulup inmeniz gerektigi soylenebilir, ...

sanirim bu ayrintilar, size turkiyede bir buyuk sehirde yasamak konusunda biraz fikir verebilir, butun bu ufak olaylari avukatlik meslegine rahatlikla uyarliyabilirlisiz, calisma hayatiniz maalesef bir istisna olusturmuyor... her an tetikte olmalisiniz...stres stres stres

ama herseye ragmen, kucuk sehirdeki, monotonluk maalesef benim akdeniz baligi olmama engel gibi, insan da belki bir nevi bagimlilik yapiyor.bir de herseyin birgun degisebilecegine dair umutlar ..

Bence avukatlık küçük şehirde de aynı büyük şehir de de. Önemli olan insanın mesleki olarak tatmin olması.Ben küçük bir şehirde avukatlık yapıyorum. ve bir köyde oturuyorum. Zaten çok zor olan mesleğin stresini gökova körfezinde güneşin batışını seyrederek atıyorum Veya yaylada mangal yaparak. Ofisimi saat 5'te kapatıp gidebiliyorum. Her şeyden önemlisi kendi hayatımı yaşıyorum, aileme ve çocuklarıma daha çok zaman ayırabiliyorum. Büyük şehirdeki arkadaşlarla aynı ekenomik seviyede olduğumu da düşünüyorum. Avukatlık güzel bir meslek ama benim zamanımda çok değerli. Trafiğe veya kalemlerdeki anlamsız beklemelere ayıracak vaktim yok.Ayrıca kendimi taşralı gibi de hissetmiyorum.

Alıntı: Yazan didem kunal Avukatin BaŞarili Olmasini BÜyÜk Ya Da KÜÇÜk Kavramlari Mi Etkİler Sİzce?zorluk Heryerde Mevcuttur.kÜÇÜk Şehİrde Kolay Deyİp GeÇmeyİn AvukatliĞa.sorumluluĞu Bana Kalirsa Daha BÜyÜk.adi Kadar KÜÇÜk DeĞİl

Sayın Kunal,

Şahsım adına zaten küçük şehirde kolay gibi bir iddiam olmamıştı. Ancak, büyük şehirin tek başına zaten büyük şehirde yaşıyor olmaktan kaynaklanan bir takım zorlukları var. Bir de bunlara mesleğin zorlukları eklenince belki küçük bir yerleşim bölgesinde bu mesleği icra etmenin kıyasen daha kolay olduğu düşünülebilir. Ancak küçük bir yerde yaşıyor olmanın da şartları itibariyle yine kendi içinde barındırdığı bir takım zorluklar olduğu da muhakkak. Ben İzmir'in Çeşme ilçesinde doğmuş ve büyümüş biri olarak bu zorlukları gayet iyi bilir ve gerekirse anlatabilirim de. Aynı zamanda büyükşehir tecrübem de azımsanmayacak denli fazladır. Her iki hali kıyasladığımda sanırım görece bir zor/kolay tanımı olduğu neticesine varıyorum. Bu nedenle de tüm meslektaşlarımızın konuya ilişkin düşüncelerini merak etmiştim.

Saygılar..

Büyük bir ilde uzun süre Avukatlık yapan, Osmaniye gibi küçük bir ilde avukat olan ve hala Türkiyenin değişik yerlerine iş için giden bir Avukat olarak;

Heryerin artısı eksisi var:
-Küçük şehirlerin maliyeti ve getirisi az. Büyük şehirlerin tam tersi.
-Küçük şehirlerde koşuşturmanız daha az. Büyük şehirlerde canınız çıkıyor. İstanbul'da duruşmaya yetişmek için 3 saat önceden yola koyuluyordum, burada ev, büro ve adliye 200 metrekarelik bir alanda.

-Büyük şehirlerde büro geç saatlerde kapatılıyor. Burada en geç 17:00. Ama burada sosyal hayat yok.

-Büyük şehirlerde göze çarpmazsınız. Küçük şehirlerde kaç takım kıyafetinizin olduğu, kimlerle görüştüğünüz bilinir.

-Büyük şehirlerde çatkapı müvekkil gelme olasılığı vardır. Danışma ücreti alırsınız. Küçük şehirlerde sadece tanıdıklar geldiği için danışma ücreti alamazsınız. Kaldı ki gelen doğrudan vekaletle ve işi vermek niyetiyle gelir.

-Büyük şehirlerde yapacağınız mesleki gaflar göze çarpmaz. Küçük şehirlerde gözden kaçmaz.

Önemli olan hangi meslek olursa olsun olumlu yönleri görebilmek, olumsuz yönleri fazla düşünmemektir.Çünkü eksilerin hepsi eksiltilebilir,artılar arttırılabilir.

Ben hayatımdan son derece memnunum. Sadece gündeme geldiği için bahsettim.

Saygılar.