Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

6183 sayılı kanun-usulsüz tebligat-imzaya itiraz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-07-2013, 16:07   #1
Avukat75

 
Varsayılan 6183 sayılı kanun-usulsüz tebligat-imzaya itiraz

Merhabalar...

6183 sayılı kanuna göre gönderilmiş ödeme emirlerinin iptali için vergi mahkemesinde dava açmış bulunmaktayız. Davayı, ödeme emirlerinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün dolmadan açtık. Ancak davalı vergi dairesinin savunmasında sunduğu (davaya konu ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin) tebliğ evrakında, tebliğ tarihi daha eski bir tarih olarak yazılmış. Yani tebliğ evrakındaki tebliğ tarihi dikkate alındığında, dava, 7 günlük süre geçtikten sonra açılmış oluyor.
Ancak mahkeme karar vermeden önce, (tarafımıza davalının savunması ve delilleri tebliğ edilmemekle birlikte, bu tebligat sorununu haricen öğrenmemiz sonucunda) tebliğ evrakındaki imzanın müvekkile ait olmadığı gerekçesiyle imza itirazında bulunduk ve tebliğ evrakındaki imzanın müvekkile ait olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla tespitini istedik. Bu itirazımızda aynı zamanda, tebligatın usulsüz olması nedeniyle tebliğ tarihi konusunda bizim beyanımızın esas alınması gerektiğini de belirttik.
Mahkeme, davalı vergi dairesinin sunduğu tebliğ evrakındaki tebliğ tarihini esas alarak, bizim imza itirazına hiç değinmeden, süre aşımından red kararı verdi.
Sormak istediğim husus, tebliğ evrakındaki imzaya itiraz ederek yaptığımız usulsüz tebligat iddiasını, davayı gören vergi mahkemesine değil de icra mahkemesine mi yapmak gerekiyordu? 6183’de, usulsüz tebligat iddialarıyla ilgili İcra İflas Kanunu hükümlerine yapılmış bir atıf var mıdır? Yoksa bu itirazı davayı gören vergi mahkemesi mi inceleyip sonuçlandırmalıdır?
Teşekürler…
Old 19-07-2013, 16:15   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat75
Merhabalar...

6183 sayılı kanuna göre gönderilmiş ödeme emirlerinin iptali için vergi mahkemesinde dava açmış bulunmaktayız. Davayı, ödeme emirlerinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün dolmadan açtık. Ancak davalı vergi dairesinin savunmasında sunduğu (davaya konu ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin) tebliğ evrakında, tebliğ tarihi daha eski bir tarih olarak yazılmış. Yani tebliğ evrakındaki tebliğ tarihi dikkate alındığında, dava, 7 günlük süre geçtikten sonra açılmış oluyor.
Ancak mahkeme karar vermeden önce, (tarafımıza davalının savunması ve delilleri tebliğ edilmemekle birlikte, bu tebligat sorununu haricen öğrenmemiz sonucunda) tebliğ evrakındaki imzanın müvekkile ait olmadığı gerekçesiyle imza itirazında bulunduk ve tebliğ evrakındaki imzanın müvekkile ait olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla tespitini istedik. Bu itirazımızda aynı zamanda, tebligatın usulsüz olması nedeniyle tebliğ tarihi konusunda bizim beyanımızın esas alınması gerektiğini de belirttik.
Mahkeme, davalı vergi dairesinin sunduğu tebliğ evrakındaki tebliğ tarihini esas alarak, bizim imza itirazına hiç değinmeden, süre aşımından red kararı verdi.
Sormak istediğim husus, tebliğ evrakındaki imzaya itiraz ederek yaptığımız usulsüz tebligat iddiasını, davayı gören vergi mahkemesine değil de icra mahkemesine mi yapmak gerekiyordu? 6183’de, usulsüz tebligat iddialarıyla ilgili İcra İflas Kanunu hükümlerine yapılmış bir atıf var mıdır? Yoksa bu itirazı davayı gören vergi mahkemesi mi inceleyip sonuçlandırmalıdır?
Teşekürler…



Danistay 7.D. 2009/3997 E. 2010/5651 K. 06.12.2010 Tarih :... Dosyanın incelenmesinden, davacının ortağı olduğu ... . Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına ... nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile hesaplanan gecikme faizi ve para cezasının vadesinde ödenmediğinden bahisle tahsili amacıyla, davacı adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin; .. Mahallesi, ... adresine, davacıya tebliğ edilmek üzere gönderildiği; ancak, 19.9.2008 tarihli tebliğ evrakına, posta dağıtıcısı tarafından; muhatabın tevziat saatinde işyerinde bulunmadığının, imza vermeyen komşusu ...'in beyanından anlaşıldığı; anılan evrakın Muhtarlığa imza karşılığı bırakıldığı; iki nolu haber kağıdının kapısına yapıştırılarak aynı komşuya haber bırakıldığı hususlarının şerh düşüldüğü; söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle 10.10.2008 tarihinde açılan davanın, Mahkemece, süre aşımı sebebiyle reddedildiği anlaşılmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, <Tebliğler ve Müddetlerin Hesaplanması> başlıklı 8'inci maddesinde, hilafına bir hüküm bulunmadıkça, bu Kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin tatbik olunacağı düzenlemesi yer almaktadır.

Anılan Kanun maddesinin atıfta bulunduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun <Tebliğ Evrakının Teslimi> başlıklı 102'nci maddesinde ise, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın, Posta İdaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı; muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde, posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun Posta İdaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği; muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde, keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliğinin tebliğ alındısına yazılarak, altının beyanı yapana imzalatılacağı, imzadan imtina ederse, tebliği yapanın bu ciheti şerh ve imza edeceği ve tebliğ edilemeyen evrakın, çıkaran mercie iade olunacağı; bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılacağı; ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olunursa, tebliğin ilan yolu ile yapılacağı; yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin, komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz'edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 201'inci maddesinde, süresi içinde ödenmeyen kesinleşmiş gümrük vergileri hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun hükümlerinin uygulanacağı; yine, 4458 sayılı Kanunun 232'nci maddesinde de, ilgilisine tebliğ edilerek kesinleşen para cezalarının da 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacağı belirtilmiştir.

Bu durumda, süresi içinde ödenmeyen gümrük vergileri ve para cezaları ile ilgili ödeme emri tebliğinin, Tebligat Kanunu hükümlerine göre değil, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır.

Olayda; Mahkemece, dava konusu ödeme emrinin, davacıya 19.9.2008 tarihinde tebliği üzerine, yedi günlük dava açma süresi geçirildikten sonra, 10.10.2008 tarihinde dava açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı sebebiyle reddi yolunda hüküm tesis edilmişse de; ödeme emrine ilişkin tebligat evrakının, posta memurunca, muhatabın tebligat sırasında adresinde bulunamaması üzerine, durum tebliğ evrakına şerh düşülerek, münasip bir süre sonra, 213 sayılı Kanunun 102'nci maddesine uygun olarak bir kez daha davacının bilinen adresine gönderilmek üzere davalı İdareye iadesi gerekirken, 19.9.2008 tarihinde usulüne uygun olarak tebligat yapıldığından ve bu tarih itibarıyla dava açma süresinin başladığından bahsedilemez. Dolayısıyla, usulsüz tebligat nedeniyle, davacının, ödeme emrine ilişkin tebligata, Muhtarlığa gittiği 10.10.2008 tarihinde muttali olduğunun kabulü gerektiğinden, ayrıca, davanın da bu tarihte açılması karşısında, süre aşımı sebebiyle davanın reddi yolunda verilen temyize konu mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 06.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6183 Sayılı Kanun-Genel İcra Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 2 21-12-2010 22:27
2004 sayılı icra iflas kanunu yerine usulsüz olarak 6183 sayılı yasaya dayanılarak işlem yapılması avasilturk Meslektaşların Soruları 2 30-09-2010 09:23
6183 sayılı kanun 66 ve 67.madde istihkak davası av.aybeg Meslektaşların Soruları 0 18-01-2010 09:20
6183 Sayılı Kanun Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 2 28-11-2007 15:00
6183 sayılı kanun ve ödeme emri papoose Meslektaşların Soruları 3 28-12-2006 09:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04989600 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.