Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Forme kesim ne demek?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-05-2011, 11:55   #1
av.knel

 
Varsayılan Forme kesim ne demek?

İncelenen senedin sol tarafının "forme kesim" olmadığı. Bu ifade tam olarak ne anlatmak istiyor. İlk defa karşılaştığım için doğru yorumlayamıyorum.
Old 27-05-2011, 13:11   #2
Burak Ülker

 
Varsayılan

ben de ilk kez duymakla beraber,deforme olduğu yani belgenin tahribata uğramış olduğu anlamına geliyor olabilir mi?
saygılarımla
Old 27-05-2011, 13:17   #3
RuzgarEzel

 
Varsayılan

forme biçim anlamında kullanılır.bazı senetlerde sol tarafta kesik kesik çizgiler yer alır, bazen de aynı çizgiler bir sözleşmeye (genelllikle harici araç satış) eklidir. Senedin bu şekilde bir senet olmadığı ifade edilmiş olabilir.Açıkçası söylemi bende ilk defa duyuyorum.
Old 27-05-2011, 16:09   #4
av.knel

 
Varsayılan

Olumlu mu? olumsuz mu? bir anlam veriyor bir türlü anlamadım.
Old 27-05-2011, 16:19   #5
hayalihakime

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/9505

K. 2000/1439

T. 22.2.2000

� MENFİ TESPİT DAVASI ( Adi Senetteki İmzanın Başka Bir Yerden Alınması Davalının Bu Tür İşler Yapması Nedeniyle Borçlu Olmadığının Tespiti Talebi )

� CEZA MAHKEMESİ KARARININ HUKUK MAHKEMESİ HAKİMİNİN KARARINA ETKİSİ ( Beraat Kararının Eldeki Davayı Gören Hakimi Bağlayıcı Nitelikte Olmaması )

� TEYP BANDININ DELİL NİTELİĞİ ( Tek Başına Bir Delil Olmasa da Dosya Kapsamıyla Desteklendiğinde Mahkemece İtibar Edilecek Bir Yan Delil Niteliği Taşıması )

� YAN DELİL ( Teyp Bandının Tek Başına Bir Delil Olmaması - Ancak Dosya Kapsamıyla Desteklendiğinde Mahkemece İtibar Edilecek Bir Yan Delil Niteliği Taşıması )

2004/m.72,170

818/m.53

1086/m.275

ÖZET : Hiçbir alacak borç ilişkisi bulunmadığı halde, başka amaçla imzalanıp resmi kurumlara verilmiş bir kağıdı ele geçirip, dava konusu senedi düzenlediğini, hatta davalıdan başka birçok kişi hakkında da aynı yolla benzer senetler oluşturulduğunu samimi bir şekilde açıkladığı anlaşılmaktadır. Davalı, ceza davasında, bu kayıttaki sesin kendisine ait olmadığını savunmuş ise de, aynı davada tanık olarak dinlenen ve davalının uzaktan akrabası olduğunu bildiren İbrahim Tuzcu, anılan teyp bandını, davacının olaya ilişkin yakınmasının kendisine ulaşması üzerine, başka iki kişinin de bulunduğu bir içkili yemek sırasında bizzat kayda aldığını ifade etmiş, aynı ortamda bulunan diğer iki kişi de, yine ceza dosyasında bulunan ve hazırlık aşamasında alınan ifadelerinde bu olguyu teyid etmişlerdi. teyp bantları, kaydedilen sözlerin kime ait olduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanmasının teknik olarak mümkün bulunmaması nedeniyle tek başlarına delil değeri taşımazlar. Ancak, baştan beri ortaya konulan dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu kayıttaki ifadelerin somut olayda diğer delillerle tam bir uyum içinde bulunması nedeniyle, itibar edilebilecek bir yan delil niteliği taşıdığı, çözülmüş bant metnindeki sözlerin davalıya ait olduğunun ve böylece davalının, dava konusu senedin gerçek bir borca dayalı bulunmadığı yolunda harici ikrarda bulunduğunun ve bu ikrarının açıklanan diğer olgu ve delillerle doğrulandığının kabulü gerektiği açıktır.
DAVA : Taraflar arasındaki tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde Orhan U. ve vekili avukat Kenan Gülcan gelmiş davalı tarafından kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, 2.10.1994 günlü bir adi senede dayanılarak davalı tarafından kendisi aleyhine icra takibi yapıldığını, imzaya itirazının icra tetkik mercii tarafından reddedildiğini, ancak alınan Adli Tıp raporuyla, belgenin matbu ve kenarlarının forma kesim olmadığının, imzaların alışılagelenin aksine dik olarak atıldığının belirlendiğini, bu durumda kendisinin gerçek imzasını taşıyan bir kağıdın ele geçirilip takibe konu senedin düzenlenmiş olduğunun ortaya çıktığını, davalının geçmişte de bu tür işler yaptığının bilindiğini, davalının teyp bandına kaydedilen konuşmalarındaki sözlerinden, senetle ilgili bir borcunun olmadığının açıkça anlaşıldığını, davalıyı önceden hiç tanımadığını, esasen davalının 1994 yılında 400.000.000 TL.yi kendisine borç olarak verecek maddi gücünün ve kendisinin de o parayı almaya ihtiyacının bulunmadığını ileri sürerek, borçsuzluğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmaya da gelmemiştir.
Mahkemece, davalı hakkında aynı senetle ilgili olarak evrakta sahtecilik suçundan açılan kamu davasının beraatle sonuçlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tarafından, 2.10.1994 tanzim tarihli borç belgesine dayanılarak davacı aleyhine icra takibi yapıldığı, davacının 17.11.1994 günlü dilekçeyle, böyle bir borcunun bulunmadığını, alacaklıyı tanımadığını, aslının icra dosyasında bulunmaması nedeniyle belgeyi görememekle birlikte, oradaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek itirazda bulunduğu, ayrıca bu belgeyle ilgili olarak şikayet dilekçesi verdiği, Uşak C.Başsavcılığının bu şikayet üzerine 1994/5945 hazırlık sayısıyla yürüttüğü soruşturma sırasında alınan, Adli Tıp Kurumu Fizik /Grafoloji İhtisas Dairesinin 14.6.1995 günlü raporunda, belgedeki imzanın davacıya ait olduğunun ve ancak, belgenin matbu senet ve kenarlarının da forma kesim olmadığının, imzaların alışılagelenin tersine yazı doğrultusuna paralel değil, dik olarak atıldığının saptandığı, bu rapor nedeniyle 7.9.1995 günlü takipsizlik kararının verildiği, bilahare davacının sonradan elde ettiği teyp bandını da delil göstererek verdiği 13.10.1995 günlü şikayet dilekçesi üzerine yürütülen soruşturma sırasında, İzmir Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 29.12.1995 günlü ekspertiz raporunda da aynı bulguların tekrarlandığı, ek olarak, belgenin üst ve sağ yan kenarlarının düzgün kesilmediği ve üst kenarın düzgün kesimli alt kenara göre meyilli biçimde kesilmiş olduğu şeklinde açıklama yapıldığı, bu soruşturma sonucunda davalı hakkında 11.1.1996 günlü iddianameyle aynı belgeyle ilgili olarak, sahte senet tanzimi suçundan kamu davası açıldığı, Uşak Ağır Ceza Mahkemesinin bozmadan sonra 1998/36 esasında görülen bu dava sonucunda,10.3.1998 gün ve 1998/52 sayılı kararla, belgedeki imzanın müştekiye ait olduğunun Adli Tıp raporuyla saptanmış olması karşısında, müşteki iddiasının soyut iddiadan ibaret kaldığı gerekçesiyle davalının beraatine karar verildiği ve bu kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Anılan beraat kararı, belgedeki imzanın davalıya ait bulunduğu yolundaki Adli Tıp raporu karşısında sanığın beraati gerekeceğine ilişkin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 14.6.1995 günlü bozma ilamına uyularak verilmiş ve karar gerekçesinde aynı nedene dayanılmıştır. Gerçekten de, yukarıda değinilen iki ayrı bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporlarda, imzanın davacıya ait olduğu açıkça belirtilmiş, bu yön kesinleşmiştir. Esasen eldeki davada davacı da, imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiş, ancak belgenin, başka nedenle atılmış imzasını taşıyan bir kağıdın, hukuka aykırı şekilde elde edilmesi suretiyle düzenlendiğini ileri sürmüştür. Bu durumda, söz konusu beraat kararı, Borçlar Kanunu'nun 53. Maddesi uyarınca eldeki davayı gören hakimi bağlayıcı nitelikte değildir.
Hemen belirtilmelidir ki, başka bir amaçla imzaladığı bir kağıdın hukuka aykırı şekilde davalı tarafından ele geçirilip borç senedi haline getirildiğine ilişkin davacı iddiasının her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ancak, şu da hemen eklenmelidir:Teyp bandına kaydedilmiş sözler, orada ifade veya ikrar edilen maddi olgunun varlığı, her olayın kendine özgü yapısı, somut durumu itibariyle başkaca delillerle çok açık bir şekilde doğrulanmadıkça, tek başlarına hukuken değer verilecek bir delil niteliği taşımazlar.
Bu temel ilkenin belirtilmesinden sonra, şimdi sıra, somut olayın ortaya konulmasına gelmiştir: Dava konusu borç belgesi, günlük hayatta kullanılan matbu bono boyutlarına yakın boyutlardaki bir kağıda, daktilo ile yazılmış ve bedel, tarih ve diğer unsurlar matbu bonolardaki düzene benzer şekilde yerleştirilmiş; metin kısmında,2.11.1994 tarihinde ödenecek olan 400.000.000 TL. bedelin, "nakden borç olarak" alındığı belirtilmiş, böylece, matbu bir bono görüntüsü kazandırılmak istenilmiş, ancak, herkesçe kolaylıkla temin edilebilen ve kullanılan matbu bono kağıdı yerine, yukarıda değinilen bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere, kesiminin dahi muntazam olmadığı bir kağıda daktilo ile yazılmıştır. Yine borçlu imzaları da matbu bonolardaki gibi, belgenin sağ alt köşesinde pul üzerine ve açığa gelecek şekilde yerleştirilmiş, ancak bunlar yine yukarıda değinilen Adli Tıp ve Kriminal polis laboratuarı raporlarında açıklandığı üzere, alışılagelenin tam tersine, metindeki yazılara paralel değil, dik olarak atılmıştır. Öte yandan, içerdiği 400.000.000 TL. bedel, tanzim tarihi olarak gösterilen 2.10.1994 itibariyle, hayatın olağan akışı içinde, ancak çok yakın bir akrabalık ya da uzun zamandan beri süren, kökleşmiş bir karşılıklı güven ilişkisi veya bir ticari ilişki çerçevesinde, borç olarak verilebilecek bir miktarı ifade etmektedir. Yine, böyle bir miktarı borç verecek olanın, bunu mümkün kılacak bir ekonomik güce ve malvarlığına sahip bulunması gerekir ve beklenir. Özellikle bu son olgu, çok sayıda kökleşmiş Yargıtay kararıyla kabul edilmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamış, böylece eldeki davada maddi olguya ve temel ilişkiye yönelik bir beyanda bulunmamıştır. Sahte senet tanzimi suçundan hakkında açılan ceza davasında sanık olarak verdiği ifadede ise, Manisa İli Alaşehir İlçesinde davacıya 4.9.1995 günü 20 adet battaniye satıp bedelini aldığını, davacının sıkıntıda olduğunu söylemesi üzerine "Uşak'a gel, sana 400 milyon TL. borç vereyim" dediğini, 4.10.1995 günü davacının Uşak'a geldiğini, orada bir kahvehanede davacıya 400 milyon TL. verdiğini, davacının da önceden tanzim ettiği dava konusu senedi kendisine teslim ettiğini bildirmiştir. Davalının Uşak'ta ikamet ettiği anlaşılmaktadır. Davacıyı bu olaydan daha önce tanıdığı yolunda bir beyanı veya bunu ortaya koyan herhangi bir delil de mevcut değildir,. Böylece, davalının taraflar arasındaki ilişkiye ve maddi olgulara ilişkin açıklaması, o tarihte Manisa İli Alaşehir İlçesinde beyaz eşya ticareti yapmakta olduğu dosya kapsamından anlaşılan davacıya, battaniye satışı vesilesiyle ilk tanıştıkları gün, yüksek bir miktarda borç vermeyi taahhüt ettiği ve bilahare bu parayı verdiği yolundadır. Bu açıklama, hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gibi, dosyadaki zabıta araştırmaları sonucunda düzenlenen tutanaklardaki açıklamalardan ve sunulan muhtelif icra takip belgelerinden de, davalının o tarihte bu miktar parayı ödünç verecek ekonomik güce sahip olmadığı, tersine, geçim sıkıntısı çektiği, hakkında karşılıksız çek vermek suçundan açılmış davalar ve icra takipleri bulunduğu, bu takip dosyalarına verdiği mal beyanı dilekçelerinde menkul ve gayrimenkul malının bulunmadığını bizzat kendisinin bildirdiği, çevresinde sözüne sadık olmayan ve güvenilmeyen biri olarak tanındığı, dahası, ceza dosyası içindeki sabıka kaydına göre, resmi evrakta sahtecilik suçundan 1987 yılında verilip kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunduğu, keza karşılıksız çek vermek suçundan da iki kez mahkum edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, davalının dava konusu senetle ilgili, içkili bir yemek sırasındaki samimi ikrarlarını taşıdığı ileri sürülen bir teyp bandını ceza davası sırasında mahkemeye sunmuş ve bilirkişi aracılığıyla bant çözümü yaptırılmıştır. Bu kayıtta davalı olduğu ileri sürülen kişi, açık bir biçimde dava konusu belgeden söz etmektedir. Kullanılan sözler ile ifade tarzı yöresel nitelikte, cümleler devrik ve düşüktür. Ancak, bilirkişice 13 sayfalık bir metne dönüştürülen bu konuşmaların bir bütün olarak değerlendirilmesinden, konuşan kişinin, başkalarıyla da işbirliği yapmak ve onlardan tavsiye ve talimatlar almak suretiyle, gerçekte hiçbir alacak borç ilişkisi bulunmadığı halde, başka amaçla imzalanıp resmi kurumlara verilmiş bir kağıdı ele geçirip, dava konusu senedi düzenlediğini, hatta davalıdan başka birçok kişi hakkında da aynı yolla benzer senetler oluşturulduğunu samimi bir şekilde açıkladığı anlaşılmaktadır. Davalı, ceza davasında, bu kayıttaki sesin kendisine ait olmadığını savunmuş ise de, aynı davada tanık olarak dinlenen ve davalının uzaktan akrabası olduğunu bildiren İbrahim Tuzcu, anılan teyp bandını, davacının olaya ilişkin yakınmasının kendisine ulaşması üzerine, başka iki kişinin de bulunduğu bir içkili yemek sırasında bizzat kayda aldığını ifade etmiş, aynı ortamda bulunan diğer iki kişi de, yine ceza dosyasında bulunan ve hazırlık aşamasında alınan ifadelerinde bu olguyu teyid etmişlerdir. Yukarıda değinildiği gibi, teyp bantları, kaydedilen sözlerin kime ait olduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanmasının teknik olarak mümkün bulunmaması nedeniyle tek başlarına delil değeri taşımazlar. Ancak, baştan beri ortaya konulan dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde, sözkonusu kayıttaki ifadelerin somut olayda diğer delillerle tam bir uyum içinde bulunması nedeniyle, itibar edilebilecek bir yan delil niteliği taşıdığı, çözülmüş bant metnindeki sözlerin davalıya ait olduğunun ve böylece davalının, dava konusu senedin gerçek bir borca dayalı bulunmadığı yolunda harici ikrarda bulunduğunun ve bu ikrarının açıklanan diğer olgu ve delillerle doğrulandığının kabulü gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve salt davalı hakkındaki ceza davasının beraat kararıyla sonuçlanması gerekçe gösterilip, başkaca herhangi bir değerlendirmeye gidilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 22.2.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi



içinde geçtiği kararı eklemek istedim, sanırım pek olumlu değil

yarx
Old 27-05-2011, 16:21   #6
hayalihakime

 
Varsayılan

Abartığımın farkındayım ama vakit sıkıntısı yüzünden özetleyemedim kusura bakmayın
Old 27-05-2011, 16:41   #7
Burak Ülker

 
Varsayılan

incelenen senedin sol kenarında tırtıklı kesikler olmadığı,yani senedin bir yerden koparılmadığı,adeta yazıcıdan çıkarmış gibi düz göründüğü gerekçesiyle senedin sahte olabileceği gibi bir ifade sanırım..?
Old 27-05-2011, 18:08   #8
krizantem

 
Varsayılan

Forme : şekil, şekli demek olduğuna göre;forme kesim de şekli bir durumdan yani yukarıda da belirtildiği gibi kesiksiz, çizgisiz, düz bir senetten bahsedilmiş olmalı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadın Demek Hakaret mi? Av.Rıdvan Ergün Meslektaşların Soruları 140 16-09-2013 13:49
şapşal demek hakaret mi ALAMUT Meslektaşların Soruları 13 27-05-2011 20:40
izinsiz tapulu kesim ve budama yapmak Av.kerami ÖZDEMİR Meslektaşların Soruları 0 31-03-2008 10:33
Orman alanında vahidi fiyat ile kesim imal nakliye avmehmetdemir Meslektaşların Soruları 1 13-09-2006 13:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05212593 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.