Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kürtaj

Yanıt
Old 10-03-2010, 13:57   #31
Atahun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avseher
Bebek oluşumundan itibaren kalp atışları duyulurken yaşam hakkının taşıyan annesi veya biyolojik babası tarafından alınabilme özgürlüğünü anlayamıyorum. (Tıbbi gereklilikler istisna) Aksi takdirde bir erkek veya kadının yükümlülük altına girebilme özgürlüğü genişletilebilir. Anne rahmine düştüğü andan itibaren bebeğin sorumluluğunu kabul etme zorunluluğu vardır zira bebeğin oluşumu için varolan eylemi cüzi iradesi ile gerçekleştiren kişiler bunu baştan kabul etmişlerdir . Bugün aklıma geldi sorumluluk alamam demek bencilliktir. Zira sorumluluk bebek doğduktan sonrada devam eder. 1 yaşında ben kurtulmak istiyorum yüke giremem demekle anne karnında senden kurtulmak istiyorum demenin arasında fark yoktur. Bebek anne rahmine düştüğü anda kabul edilen bir eylemle gerçekleştirilmiştir.


Seher hanım; Sizce, tecavüz makinası bir kişinin tecavüzüne maruz kalmış bir kadın, olası hamilelikte o bebeği doğurmalı mı?

Ben, hiç bir kadının "hamile kalayım da nasıl olsa sonra kürtaj olurum." düşüncesiyle hareket edeceğine inanmıyorum.

Olaya farklı pencerelerden bakmak daha yararlı olur diye düşünüyorum.
Old 10-03-2010, 13:59   #32
Av.Tuğba Göktepe

 
Varsayılan

Bir kadının sadece fizisel olarak hamile olmasını değil,hamileliği süresince ve en zor olan kızım; o çocuğu büyütme evresinde en başta sorumlu olacak kişinin o kadın olacağı düşünülmelidir..Hamilelik demek,ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi birşey.Karşılığında sadece manevi tatmin olan bir sözleşme.Bebeğin yaşam hakkından bahsediliyorken,bir varlığın yaşaması için gerekli bakımdan,sevgiden,şevkatten neden bahsedilmiyor?Bir bebek doğuyor,büyüyor,okula gidiyor,iş sahibi oluyor,evleniyor ve tüm bu aşamalarda hayatındaki en önemli varlıklar daima ve şüphesiz annesi ve babası oluyor.
İstenmeyen bir gebelikte bu bebeğin sadece doğumunu değil,doğumundan sonraki yıllarca sürecek bir manatonda annenin sorumluluğunu ve yükümlülüğünü madden ve maneven düşünmeden bu konularda yorum yapmanın uyanlış olacağı kanaatindeyim.
İşte bu nedenle kadının sadece bedeninde bebeği yaşatması tercihi öncelikle o kadına ve sonrada bebeğin babasına ver
ilmesi düşüncesindeyim.
Old 10-03-2010, 15:33   #33
avseher

 
Varsayılan

ALINTI : "Seher hanım; Sizce, tecavüz makinası bir kişinin tecavüzüne maruz kalmış bir kadın, olası hamilelikte o bebeği doğurmalı mı?

Ben, hiç bir kadının "hamile kalayım da nasıl olsa sonra kürtaj olurum." düşüncesiyle hareket edeceğine inanmıyorum.

Olaya farklı pencerelerden bakmak daha yararlı olur diye düşünüyorum"

Tecavüz sonrası doğacak bebeğin suçu nedir ki yaşam hakkı annesi olacak kişi tarafından elinden alınabile?

Annem tecavüze uğrasaydı, babamda adi bir tecavüzcü olsaydı ben yinede yaşam hakkımın annemin elinde olmasını istemezdim. Yaşam hakkı temel bir haktır . Anne baba olsa bile kimseye verilemez.

(dip not : alıntı yapamıyorum kendi imkanlarımla alıntıladım
Old 10-03-2010, 16:28   #34
Av.Bülent Turhan Gündüz

 
Varsayılan

Herkese merhaba, ben bu sitenin yenilerindenim. Sitede gezinirken karşılaştığım bu tartışma şu açıdan ilgimi çekti. Tüm üye arkadaşların konu hakkındaki görüşlerinden ortaya çıkan şey; hukuk ile yaşamın içiçeliği. Bu tartışmasız doğru ilişki içinde ortaya çıkan diğer bir sonuç ise; hukuk algısının, yaşam algısıyla şekillendiği. Doğal hukuk olarak tanımlanabilecek bu şekillenişte hukukçunun görevi herkes tarafından kabul görecek bir toplumsal sözleşme yaratmak.
Din etkisindeki hukuk sistemleri, çocuğun anne karnına girmekle dokunulmazlığını savunmuştur bu güne kadar. Ancak modern hukuk özellikle de kadın hakları üzerindeki kazanımları da göz önünde bulundurarak, kadının karar hakkını gözetmiştir. Bunu da yeterli bir karar süresiyle sınırlandırmış, bu sürenin sonunda çocuğun yaşam hakkının dokunulmazlığını düzenlemiştir.
Modern hukuk yine taşıyıcının (annenin) ve çocuğun sağlığını da düşünerek, tıptaki gelişmelerden yararlanarak bu süreyi aşan ve doğum anına kadar uzayan süreler öngörmüştür.
Binlerce yıldır süren insanın bilgi birikimi üzerine yapılan bu düzenleme, (koşulları oluşturulmuş 'kürtaj'ın gerekliliği ve kadın için bir hak oluşu) şu anda daha iyisi düşünülmedikçe en iyi gibi gözükmektedir.
Hukuk nosyonu dahi olmayan insanlar açısından bile uyulması en uygun yöntem olarak belirlenmiş bu hukuki müessese üzerine, hukukçuların yapacağı tartışmanın daha evrensel değerlere sahip olması, en azından kişisel algılardan uzak olması gerekmez mi?
Old 10-03-2010, 17:01   #35
Av.YBayrak

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım Av.Bülent Turhan Gündüz;
Konu'ya mesajla katıldığınız için Admin kusura bakmazsa teşrifatçılık yapayım, öncelikle ben hoş geldiniz diyorum.
Konu'ya gelince;
Bizim de tartışmamızın arkasında -kişisel gibi algılanmaması gerekir -hukuk ekolleri var, farkında olarak tartışıyoruz.
Benim de vurgulamak istediğim husus, bu ekollerin savunmaları günümüze uyarlandığında kimin yararını üstün tuttuğu hususudur, ve kime hizmet ettiğini dikkate almanın gerekliliğini ve zorunluluğunu gözetmektir.
Toplumsal sözleşmeler de yapıldığı anda dahi eskimeye başlar, yaşam ile uyumsuzluğu ve yenilenme ihtiyacını içinde taşır. Bu nedenle, mevcut kurallara tabi olmayı savunmam söz konusu değildir.
Hiç bir kural ebedi değildir, daima yenileri yerine geçmektedir.
Hiç bir kural insana rağmen var olamaz, bütün kurallar ve değerler insandan sonra gelir.
Hiç bir değer ve kural insan kadar değerli değildir. Bu ister hukuk kuralı, ister ahlak kuralı ister din kuralı olsun.
İnsana değer vermekte ayağınız bir kaydımı, insanı önemsemeyen ve sistemi/toplumsal düzeni öne çıkaran, böylelikle insanlığı karanlığa yuvarlayan, insan hak ve özgürlüklerini reddeden ideoloji kâbusumuz olur, insanın insan olmakla sahip olduğu doğal haklarından kayıplar kaçınılmaz olur, binlerce yıldır verilen insanlık mücadelesinde geriye gidişler olur.
Tekrar hoş geldiniz der, bu vesile ile yazarak ya da okuyarak katılan tüm meslektaşlarımıza, ve katılan herkese başarılı, sağlıklı ve mutlu yaşam dilerim.
Old 11-03-2010, 10:09   #36
Av.Tuğba Göktepe

 
Varsayılan

Sn.avseher ;benim annem tecavüze uğrasaydı babam da adi bir tecavüzcü olsaydı ben bu psikolojisi bozuk baba ve bunalıma girmiş olan annenin çocuğu olarak dünyaya gelmek istemezdim.Üstelik kız çocuğu olarak dünyaya geldiğim de de asla güvenemeyeceğim bir babayla ve arkamda olamayacağını bildiğim bir anneyle de yaşamak ,sonra da belki ensest kurbanı olarak,belki de psikolojik bunalıma girerek,muhtemelen de topluma karışamadan yaşamaktansa yaşamamayı tercih ederdim.
Old 11-03-2010, 11:03   #37
Av.B.Demirci

 
Varsayılan

hukukumuzda her ne kadar çekirdek hak olarak bilinen dokunulmaz haklarımız var ise de, her hakkın bir istisnasının olduğu da mevcut.kişiselleştirerek konuşmak istiyorum.ben isteğim dışında hamile kalsaydım ve o çocuğu dünyaya getirmek istemeseydim kürtaj olurdum.sebepse benim kendi vücudum üzerinde tasarruf edebilme hakkım.belirttiğiniz gibi bazı hakları istisnasız kesin surette kısıtlanamaz ve dokunulmaz kılmak o kişiye ve kişilere yarar getirmekten çok zarar vermektedir.istenmeyen ve zamansız bir şekilde dünyaya getirilen bir çocuk sayesinde ne anne mutlu olur, ne de o şekilde büyüyen çocuk. o zaman neden biz sırf o bir hak diye kısıtlanmasına engel oluyoruz.toplumsal alanda getirilien kurallar o toplumun refahı için değil mi? belirli bir şarta bağlanmış her somut olayda aynı sonucun gerçekleşmesi bizi hak ve özgürlüklerden uzak diktanın hakim olduğu bir zeminde yaşama zorunluluğuna itmez mi?
Old 11-03-2010, 19:08   #38
nostaljielif

 
Varsayılan

Tecavüz sonrası doğacak bebeğin suçu nedir ki yaşam hakkı annesi olacak kişi tarafından elinden alınabile?

Annem tecavüze uğrasaydı, babamda adi bir tecavüzcü olsaydı ben yinede yaşam hakkımın annemin elinde olmasını istemezdim. Yaşam hakkı temel bir haktır . Anne baba olsa bile kimseye verilemez.AVSEHER HANIMDAN ALINTI.AVSEHER HANIMIN BU CÜMLELERİ ÜZERİNE KENDİ FİKRİMİ BELİRTİYORUM. TECAVÜZ,hiçbir yaş sınırı olmayan,cinsiyet ayrımı olmayan,hamile kadınlar dahil,anne sütüne muhtaç bebeklerin bile maruz kaldığı korkunç bir olay.Bu haberleri sık sık ülkemizde yazılı ve görsel basın da izlerken insanlık olarak insan olarak kanımızın donduğu bu olaylar da duyarsız yaklaşma lüksümüzün olmadığı bir gerçek. Misal olarak sık sık karşılaştığımız haberlerden birini ele alırsak,13 yaşındaki bir kız çocuğunun uğradığı tecavüz sonrası hamile kalması.Bu kız çocuğuna ne diyeceğiz dert etme bu da geçer bebeği doğur ana kız gül gibi geçinirsiniz birlikte büyürsünüz.SENİN NE YAŞADIĞIN ÖNEM TEŞKİL ETMİYOR SEN BU TECAVÜZÜ UNUT ÇOCUĞU DOĞUR SAKIN HA KÜRTAJ YAPTIRMAYI AKLINDAN BİLE GEÇİRME KARNINDA Kİ BEBEĞE YAZIK SANA YAZIK DEĞİL Mİ DİYECEĞİZ.Diyelimki böyle dedik o çocuk doğdıktan sonra her ikisini bekleyen yaşam hakkında ne diyeceğiz.ZAMAN HERŞEYİN İLACIDIR MI DİYECEĞİZ.Ataerkil ailelerin,geleneklerin ağır bastığı toplumumuzun yaşam standartlarını düşünürsek bu anne ve kız çocuğu gül gibi yaşarlarmı yoksa o çocukcağız[ anneyi bir kenara bırakıyorum ]sokaktamı,okuldamı dışlanmayacak hem sözlerle,hem tavırlarla.böyle bir durumda hem tecavüze uğrayan hem de hamile kalan bir kızcağızın kürtaj yaptırıp o çocuğu doğurmaması gayet doğaldır ve hakkıdır.
Old 12-03-2010, 17:50   #39
deno

 
Varsayılan

Kürtaj sanırım bir kadın için en hassas konudur. İsteyerek, istemeyerek ya da zorlanarak herhangi bir şekilde meydana gelen hamilelikte kadının durumu nedir, ne olmalıdır veyahut doğrusu nedir?
Annelik, karnınızdaki bebeğinizi hissetmeye, onunla bütünleşmeye başladığınız an başlar. Onun karnınızın içinde büyürken, hayata sizin sayenizde başladığını öğrenirken, hayatta sizden başka kimsesi olmadığını da öğrenirsiniz, annelik içgüdüsü denilen şeyi kazanırsınız o süreçte. Hamileliğinizin ilk gününde ya da ilk ayında bu duygulara sahip olmanız tıbben güçtür.
Bir kadın kendinde o gücü bulabiliyorsa, o bebeğin ne şekilde meydana geldiğinin onun için de bebek için de bir önemi yoktur. Ancak kadın kendisinde o gücü göremiyorsa ve bebeğinin dünyaya gelmek zorunda olması endişesi de taşıyorsa, hayat o andan itibaren her ikisi içinde zorlaşmaya başlayacaktır. Ki etrafımıza baktığımızda kaçımız bekar annelerle tanışıyor, ne yazıkki ülkemizin koşulları dahi bir kadının tek başına bir çocuk büyütmesine yardımcı olabilecek yetkinlikte değil. Kendinden emin bir kadının (ki çocuk yaşta dahi hamile kalabilirsiniz) kendi bebeğini -neyin ürünü olursa olsun- doğurmaya karar verdiği anda hepimize onun kendisini yalnız hissetmemesini sağlamak düşer. Aynı şekilde kürtaj yaptıran bir kadının da beklediği tek şey anlayıştır. Bebeği için neyin en iyisi olacağına karar vermek sadece anneye düşer. Bizeyse kadınlarımıza sahip çıkmak...
Old 12-03-2010, 23:21   #40
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Hukuk , bir süreliğine hak, bir süre sonra hakkın yok demiş. Doğrusu kolay yanıt verilebilecek bir soru değil.
Old 13-03-2010, 01:03   #41
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Bence kürtaj kadının vücudu üzerindeki tasarruf hakkından daha öte bir tasarruf hakkı.Tüm yaşamını etkileyecek bir tasarruf hakkı bu.Bir çocuk getirecek sonuçta dünyaya karpuz değil Bir zaman sonra sıkıldım ben bundan bırakayım bir köşeye sandığa kaldırayım falan denecek bir eşya da değil.Büyük sorumluluk isteyen bir durum.Bir kadının ve dolayısıyla bir erkeğin o sorumluluğu düşünmeden yaptıkları anlık hatanın bedelini ömür boyu ödemek istememeleri de normal.Hata hatayla telafi edilemez sonuçta.Bebeğin yaşama hakkı kutsal vs de desek kürtaja karar verilmişse değişen birşey olmaz artık.Giden gitmiştir.Geriye eleştiriler ve pişmanlıklar kalır belki.
Old 13-03-2010, 18:59   #42
didem kunal

 
Varsayılan

Bence de konu çok farklı bakış açılarından tartışılarak çok farklı görüşlere katılabilinecek derecede karmaşık

Bir yandan bebeğin anne ile beslenerek anneden dolayı dünyaya gelebilen bir canlı olduğu düşünülürse anne, çocoğunu doğurana kadar kendi vücut bütünlüğü için dilediği tasarrufta bulunma hakkına sahip.Kanunlar çerçevesinde elbette.

Bir yandan da her ne kadar annenin hayat verebildiği bir canlı olduğunu düşünsekte o artık ana rahmine düştüğü andan itibaren hukuksla olarak bazı haklara sahip olması ve ayrı bir canlı varlık olması sebebiyle onun yaşama hakkının elinden alınması da cinayetten farksız gibi görünüyor ki bu görüşe de yüzde yüz katılamıyorum.

Tek sabit olduğum düşünce var ki o da bebek her ne kadar canlı bir varlık olup hukuksal bazı haklara sahip olsada tek başına karar verebilecek düşünce yetisine sahip olamayıp anne ve baba velayetindedir.Anne ve baba o'nun adına karar verebilme o'nu koruyup kollayabilme görevi kanunen de var olduğunu düşünebiliriz.
Tecavüz sonucu istenmeyen gebelikten de öte, bebeğin sağlık problemleri olarak doğacak olması örneğin mongol olması gibi sebeplerle de bu bebeği dünyaya getirmemnin ne topluma ne ailesine bir faydası olmayacağı düşünelerek de gebelik sona erdirilebilir. Bu halde de acaba hukuksla oalrak bebeğin yaama hakkı elinden alınmış olur mu? Mongol doğmuş olan,özürlü doğan bebeklerimizin elbette yaşama hakkı var ancak bu durum hamilelik sırasında doktor tarafındna tespit edilerek % oranı yüksek verildiği halde yine de bu gebelik devam etmeli mi?

Bebbeğin karar verebilme yetisi olmadığı için annenin kendi vucüdüna ait bir karar verdiği düşünülerek ayrıca yukarıda izah ettiğim özel durumlar dolayısyla, bence kürtaj kadın için haktır.Her ne kadar bebeğin yaşma hakkı elinden alınmış olsa da!
Old 14-03-2010, 03:24   #43
Gemici

 
Varsayılan

Yazılan bazı mesajları okurken kafamda beliren resim:
'Tavuk, horoz tarafından döllendirilen yumurtaların üzerine kuluçkaya yatmış; Civcivlerin yumurtadan çıkmasını şefkatle ve sabırla bekliyor. Civcivlerin canlı olarak yumurtadan çıkıp bir tavuk veya horoz olarak gelişmeleri tavuğun davrınışına bağlı. Civcivlerin kendi başlarına, tavuğun emeği olmadan, yumurtadan çıkıp tavuk veya horoz olma olanakları yok'

Resim devam ediyor:
'Diğer tavuklar ve horozlar kuluçkaya yatmış olan tavuğun başına toplanmış, yumurtanın içinde civciv türünden bir varlığın oluşup oluşmadığına bakmadan, ahkam kesiyorlar.
- Sen yumurtaların üzerinden kalkamazsın, kalkarsan civcivler ölür, onların yaşam haklarını ellerinden alırsın'

Burada resmi kapatıp tartışma konusuna dönüyorum:
Herkes çocuğun yaşama hakkından bahsediyor. Çocuk ne zaman oluşur peki? Cinsel birleşmenin hemen sonunda, döllenme olduktan sonra, hamileliği sona erdirmek çocuğun yaşama hakkını elinden almak mı olur? Embriyo, fötus, çocuk arasında ve organların gelişip gelişmediğine bakmadan her şey için 'çocuk hakları mı' diyeceğiz?

Sırpların boşnak soyunu ortadan kaldırmak için, toplu olarak cinsel tacizde bulundukları kadınlar bu saldırıdan doğacak çocukların annesi olmasınlar düşüncesi ile hamileliklerini sona erdirdiklerinde çocukların yaşama haklarını mı ellerinden almışlardı?

Saygılarımla
Old 14-03-2010, 14:49   #44
Gemici

 
Varsayılan

Alttaki linklerde belirtilen görüşlerin tartışmaya katkıları olabileceğini düşünüyorum.

Fatma Ülkü Selçuk
SOSYAL POLİTİKA: TARİHSEL ZORUNLULUK YAKLAŞIMI YERİNE LİBERALİZMLE
ORTAKLAŞAN TEMELLERDEN ALTERNATİF KURAMSAL İNŞALARA

http://www.atilim.edu.tr/~uselcuk/fatma%20ulku%20selcuk%20sosyal%20politika%20web.pd f

ve

Ahlak Felsefecisi Peter Singer hakkındaki yazı:
http://www.kaosgl.com/icerik/hayvani...singer_okumasi

Saygılarımla
Old 15-03-2010, 10:47   #45
avseher

 
Varsayılan

Konu "kürtaj kadının hakkımıdır" sorusundan sapıp "tecavüz sonrası çocuk yaşatılmalı mı kütraj olunup öldürülmelimidir" sorusuna yönelmiştir. Konunun özüne dönülmelidir diye düşünüyorum. Acaba istatistik yapılsa kaç kürtaj vakıası tecavüz sonrası olan bebeğin hayatının sonlandırılması ile olmaktadır.?

Ayrıca bebek değil embriyodur görüşü savunulmuş.
Bir anne bebeğini en erken 4 yada 5 haftalıkta anlayabiliyor. Ve 5. haftada bebeğin kalp atışları duyulabiliyor. Bir arkadaşım 10 günlük bebeğin kalp atışlarını dinlediğinden bahsetmişti doğruluğunu bilmemekle 5 5 haftalık bebeğin kalp atışlarını duymaktayımdır. Kanunen 4 aylık olana kadar kürtaj hakkı varsa sizce kürtaj olunduğunda ; kolları, elleri oluşan kalp atışları duyulan size muhtaç bir canlının hayat bağlarını koparıp bebeği parçalamak sizce ne derece cinayet değildir sorarım. Bu konu insanın kendisini düşünmemesi gerektiği kadar hassas bir konu olup size hayat bağları ile bağlı bir canlının hayat bağlarının koparılması düşünülmemeli bile diye düşünüyorum.,

Büyük konuşmak istemiyorum ama sağlık konusu dışıdna kürtaja kesinlikle istisnasız hayır diyorum !!
Old 16-03-2010, 14:12   #46
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avseher
Konu "kürtaj kadının hakkımıdır" sorusundan sapıp "tecavüz sonrası çocuk yaşatılmalı mı kütraj olunup öldürülmelimidir" sorusuna yönelmiştir. Konunun özüne dönülmelidir diye düşünüyorum. Acaba istatistik yapılsa kaç kürtaj vakıası tecavüz sonrası olan bebeğin hayatının sonlandırılması ile olmaktadır.?

Ayrıca bebek değil embriyodur görüşü savunulmuş.
Bir anne bebeğini en erken 4 yada 5 haftalıkta anlayabiliyor. Ve 5. haftada bebeğin kalp atışları duyulabiliyor. Bir arkadaşım 10 günlük bebeğin kalp atışlarını dinlediğinden bahsetmişti doğruluğunu bilmemekle 5 5 haftalık bebeğin kalp atışlarını duymaktayımdır. Kanunen 4 aylık olana kadar kürtaj hakkı varsa sizce kürtaj olunduğunda ; kolları, elleri oluşan kalp atışları duyulan size muhtaç bir canlının hayat bağlarını koparıp bebeği parçalamak sizce ne derece cinayet değildir sorarım. Bu konu insanın kendisini düşünmemesi gerektiği kadar hassas bir konu olup size hayat bağları ile bağlı bir canlının hayat bağlarının koparılması düşünülmemeli bile diye düşünüyorum.,

Büyük konuşmak istemiyorum ama sağlık konusu dışıdna kürtaja kesinlikle istisnasız hayır diyorum !!


Sayın avseher,
Tartışılan konunun başlığı:
KÜRTAJ, kadın için bir hak mı; yoksa bebeğin yaşama hakkını elinden almak mı?
Konuyu 'annenin çocuğu aldırma hakkı ve çocuğun yaşama hakkı' temelinde tartıştığınız zaman, hamileliğin nasıl ve hangi koşullar altında gerçekleştiği ve annenin hangi koşullar altında ve çocuğu nasıl aldırdığı geri plana düşer, çünkü olay 'hak'lar bazında tartışılıyor.
1. Annenin çocuğu aldırma hakkı
2. Çocuğun yaşama hakkı

1. Aslına bakarsanız 'Kürtaj kadın için bir hak mı' sorusunun sorulmaması gerekir.O nun yerine 'kadını kürtaja evet dedirtecek haklı nedenler var mı' sorusunun sorulması gerekir. Çoğu ülkelerin yasaları bu soruya belirli durumlarda, benim görüşüme göre haklı olarak, evet diyor.
2. Yaşama hakkı üzerinde duralım:
Yaşamak sadece insanın değil, diğer tüm canlıların da hakkıdır. Milyonlarcasını öldürüp midemize attığımız hayvanları bırakıp insanlara dönelim isterseniz. Tecavüzün sonucunda doğacak olan çocuk ta bir çocuktur. Haklar üzerinde konuştuğunuz zaman bu şekilde ana rahmine düşen bir çocuğun da yaşam hakkını düşünmek zorundasınız. Bunu düşündüğünüzde o çocuğu dünyaya getirecek olan annenin de ruh halini ve çocuk doğduktan sonra annenin o çocukla nasıl bir ilişki içinde olabileceğini de düşünmek zorundasınız. Kısaca belirtmek gerekirse, soru saptırılmamıştır, benim görüşüme göre. Eğer siz saptırıldığı görüşünde iseniz, gerekçeleriniz belirtmeniz gerekir. Ayrıca burada istatistikler üzerinde değil, haklar üzerinde tartışıyoruz. Bir hakkın istatistiki olarak kaç sefer ihlal edildiği veya hiç ihlal edilmediği konusu o hakkı hak olmaktan çıkarmaz.

Bir de diyorsunuz ki: Ayrıca bebek değil embriyodur görüşü savunulmuş.
Açıklama: ben herhangi bir şey savunmuyorum, sadece tıp terimlerini kullanıyorum. Buradaki bazı katılımcıların herhangi bir ayırım yapmadan her gelişme safhasına 'bebek' veya 'çocuk' demelerine karşılık tıp belirli safhaları belirli adlarla ayrıntılı olarak tanımlıyor.

Hukuk bir kavramlar bilimidir. Bu kavramlar biliminin bir temsilcisi olan hukukçu kullandığı kavramları yerinde kullanmak zorundadır. Bu kavramlar hukuk biliminin bulduğu ve ortaya attığı kavramlar olmasalar bile. Embriyo, fötus, çocuk gibi kavramlar öncelikle tıp biliminin kullandığı kavramlardır, benim savunduğum herhangi bir görüş değil. Merak ediyorsanız alttaki linke bakabilirsiniz.

On günlük bebeğinin kalp atışlarını duyan arkadaşınızın bir tabiat harikası olması gerekir, çünkü tıp kalp sesinin, ancak gelişen teknoloji ile, 6-7 haftalardan itibaren duyulabileceğini belirtiyor.

Çocuk aldırmaya karşı olabilirsiniz, kendi bileceğiniz iş, sizden ricam bir hukuk sitesinde tartışırken, sizin gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine saygı göstermeniz ve diğerlerini militanca bir görüşle 'bir canlının hayat bağlarını koparıp bebeği parçalamak sizce ne derece cinayet değildir sorarım' şeklindeki ifadelerle cinayetle suçlamamanız.

http://www.cocukgelisim.com/anarahmi.htm

Saygılarımla
Old 16-03-2010, 19:54   #47
didem kunal

 
Varsayılan

Sayın gemici,
yazdıklarınıza kesinlikle katılıyorum.
Mesele, hamile kalan bayanın çocuğu doğurması, o'nun yaşama hakkını elinden almamak mıdır yoksa doğduktan sonra nasıl bir hayat hazırlanmış,uygun bir yrtişme ortamı olmadığı halde yaşama hakı elinden alınmasın diye zorunlu olarak doğurulan bir bebein yaşayacağı hayat mıdır?

Elbette her canlının yaşama hakkı var ama sayın avseher bana kalırsa biraz olaya acitasyon katarak tabiri caizse damardan girerek olayı dağerlendirmiş.Ama konu yorumladığınız gibi baside indirgenerek değerlendirilecek ve "cinayettir bu" gibi cümleler kuracak kadar da vahim değil.

Öncelikli olarak düşünülmesi gereken husus çocuğun büyümesi ve gelişimi için,sağlıklı ve yarralı bir birey olabilmesi için gerekli ortam sağlanabilmiş mi yoksa yukarıda konuşulduğu gibi yaşanılan tadsız olaylar sonucu istenmeyen hamilelik mi?

Bayan,çoğalabilmek için üreyebilen bir canlıdır.Soyun devamını sağlayan canlıdır.Tamam.Ama bu, o nu makina gibi her hamile kaldığında çocuğu doğuracağı anlamına gelmez. Bebek doğduğu günden itibaren anneye muhtaçtır.Nasıl ki hamilelik döneminde anneden beslenebiliyorsa,annenin kalbi attığı sürece yaşayabiliyorsa aynı şekilde doğduktan sonra da en az 2 yaşına kadar annesine muhtaçtır.Şimdi olaya bir de bu açıdan baktığımızda, anne istenmeyen bir gebelik yaşıyorsa,istemediği bu bebeği sırf onun yaşama hakkı var diye doğurmasının kime ne faydası oalcaktır? Doğurduktan sonra bebeğini çöpe atan anneler, hastanede bırakıp kaçan, ekmek parası kazanabileisn diye dilendiren ve hırsız uğursuz yapan vs gibi anne- baba örnekleri fazlaysıyla mevcut. Bebeğin yaşama hakkı sizce bu mudur?

Bence yaşama hakkı, hamilelik aşamasında değil doğum sonrasında tartışılması gerekn bir husus olmalıdır.Bu en doğrusu olurdu bence.

Doğuda bir ailenin 10 çocuğu varken, anne her gebeliğini kürtaj yasak günah diye ha bire doğuran bir kadın mı yoksa yasal süresi içerisinde yine yasamıza uygun şekilde yapılan bir kürtaj mı? Tabii ki kürtaj da her gebelik için geçerli olmamalı.Evet bu bir hak.Ancak yasal sınırları içeriisnde ve iyi niyet kuralları çerçevesinde....
Old 16-03-2010, 22:56   #48
Av.Bülent Turhan Gündüz

 
Varsayılan

Selam, yanıtımdan sonraki tartışmalarda yine aynı minval üzre devam ediyor. Din hukukları kürtaj olanaksız diyor, tıpkı birçok üye arkadaşın üzerinde ısrarla durduğu gibi... değilmi ki sen öğrendiğinde kalbi atıyor, yaşıyor, aldıramazsın bu suçtur yaklaşımı ile...
Kendisini din etkisinden kurtarmaya çalışan modern hukuk, kadın hareketlerinin de etkisi (başarısı) ile bunun önemli bir kadın hakkı olduğu kabulü ile kadının kendi vücudu ve yaşamı üzerindeki özgürlüklerini de gözeterek, "eğer isterse" (bunu özellikle tırnak içinde yazıyorum) yasal sınırlar içinde kalmak koşuluyla kürtajı tanıyor!
Din hukuku doğal ki, kişisel algıların, insanın biriktirdiklerinin sistematize edilmediği dönemlerde ve yetirince tartışılmadan oluşturulmuş kurallar idi. Modern hukuk kendisini din etkisinden kurtarmaya çabalarken, insanın biriktirdiklerinin daha özgür ve daha katılımcı ortamlardaki tartışmalarının sonuçlarını toplumsal sözleşmeler olarak ortaya koymaya çalışmaktadır. Üstelik modern hukuk din hukukunun aksine herhangi bir zorunluluk getirmiyor, yeniden tırnak içinde belirtiliyorum ki, kadın sahip olduğu bu hakkı "isterse" kullanabilecektir.
Dolayısıyla hayır ben kürtaja karşıyım diyecek ve ne olursa olsun, (tecavüze uğramış bile olsa) kürtaj yaptırmak istemeyen kadın, yaptırmayacaktır, çünkü bu en doğal hakkıdır.
Kürtaj yaptırmak isteyenler ise yaptırabilecektir (yasal sınırlarda) çünkü bu yaptırmak istememek gibi çok doğal bir haktır.
Üstelik bu kadar doğal bir kadın hakkını Sırpların tecavüzü ile veya başkasının tecavüzü ile açıklamak da bana göre bir hukukçu tavır değil. Bir insanın bu hakkı kullanması için Sırp tecavüzüne uğramış Bosna'lı kadın olması gerekmez, kadın olması ve kendi vücudu üzerinde bir karar veriyor olması, yasal sınırlar içinde hareket etmesi yeterlidir.
Çok beceremem ama tavuklu bir komiklik yapayım dedim. Umarım bunca şeyden sonra komik duruma düşen ben olmam.
Kürtaj karşıtı insanlar sahanda yumurta yiyor musunuz? Peki bunu yaptığınız anlarda her sahanda yumurtanın aslında bir tavuğun kürtajı olduğunu düşünüyor musunuz?
Old 17-03-2010, 23:13   #49
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Av.Bülent Turhan Gündüz,
Siz bir yanıt verdiniz diye, tartışmanın kapanacağını ve herkesin sizin görüşünüzü kabulleneceğini zannediryorsanız, çok iyimsersiniz demek geliyor içimden. Tartışma belki de insanlık tarihi ile başladı ve halen devam ediyor, edecek te.

Alıntı:
Yazan Av.Bülent Turhan Gündüz
Din etkisindeki hukuk sistemleri, çocuğun anne karnına girmekle dokunulmazlığını savunmuştur bu güne kadar. Ancak modern hukuk özellikle de kadın hakları üzerindeki kazanımları da göz önünde bulundurarak, kadının karar hakkını gözetmiştir. Bunu da yeterli bir karar süresiyle sınırlandırmış, bu sürenin sonunda çocuğun yaşam hakkının dokunulmazlığını düzenlemiştir.
Modern hukuk yine taşıyıcının (annenin) ve çocuğun sağlığını da düşünerek, tıptaki gelişmelerden yararlanarak bu süreyi aşan ve doğum anına kadar uzayan süreler öngörmüştür.
Binlerce yıldır süren insanın bilgi birikimi üzerine yapılan bu düzenleme, (koşulları oluşturulmuş 'kürtaj'ın gerekliliği ve kadın için bir hak oluşu) şu anda daha iyisi düşünülmedikçe en iyi gibi gözükmektedir.
Hukuk nosyonu dahi olmayan insanlar açısından bile uyulması en uygun yöntem olarak belirlenmiş bu hukuki müessese üzerine, hukukçuların yapacağı tartışmanın daha evrensel değerlere sahip olması, en azından kişisel algılardan uzak olması gerekmez mi?

1. Din etkisindeki hukuk sistemleri, çocuğun anne karnına girmekle dokunulmazlığını savunmuştur bu güne kadar.demişsiniz. Bu görüş doğru değil, çünkü dinler, birincisi ana rahmine düşen çocuk konusunda birbiri ile çelişen görüşler ileri atıyor, ikincisi belirli dinler, bunların içinde tabiat dinleri ve kitaplı dinler dediğimiz dinler var, belirli koşullar altında ve bir süreye kadar, çocuk aldırmayı yasaklamıyor. Ayrıca kitaplı dinler dediğimiz dinlerin değişik mezheplerinin, çocuk aldırma konusunda değişik tutumları var.
2. Binlerce yıldır süren insanın bilgi birikimi üzerine yapılan bu düzenleme, (koşulları oluşturulmuş 'kürtaj'ın gerekliliği ve kadın için bir hak oluşu) şu anda daha iyisi düşünülmedikçe en iyi gibi gözükmektedir.diye belirtmişsiniz. Kürtajın serbest bırakılıp bırakılmamasını veya belirli bir gelişim süreci içinde belirli koşullar altında cezalandırılıp cezalandırılmamasını ben 'iyi veya 'kötü' yerine 'hukuken göz önünde bulundurulması gereken menfaatlerin ve değerlerin teraziye vurulması' olarak değerlendiriyorum. Birisinin gelip bana 'bu iyidir, çünkü tarihsel gelişimin son noktasını simgeliyor' demesi yetmez. Tercih ettiği ve diğerine yeğlediği değerin tercihe değer olduğuna beni inandırması gerekir. şu anda daha iyisi düşünülmedikçe en iyi gibi gözükmektedir...aslında sadece iki seçenek var, çocuğu aldırmak veya aldırmamak! Üçüncü seçenek, yani hamileliği önlemek, her zaman olanaklı olmuyor çünkü. Belirttiklerimin dışında bir seçenek olmadığı için kimsenin 'daha iyisini düşünebileceğin!'' zannetmiyorum. En son seçenek üzerinde düşünmek bile istemiyorum.

3. Hukuk nosyonu dahi olmayan insanlar açısından bile uyulması en uygun yöntem olarak belirlenmiş bu hukuki müessese üzerine, hukukçuların yapacağı tartışmanın daha evrensel değerlere sahip olması, en azından kişisel algılardan uzak olması gerekmez mi? demişsiniz. Evrensel değerlerden ne kast ettiğinizi tam olarak çıkaramadım, ama bana öyle geliyor ki kendi inandığınız şeyleri evrensel ve 'en uygun yöntem' olarak nitelendiriyorsunuz ve diğerlerinin kişisel algıları ile olayları değerlendirdiğini söylemek istiyorsunuz. İyi de 'neden sizin evrenseliniz' evrensel olsun da, 'diğerlerinin evrenseli' evrensel olmasın? Evrenselin evrensel olduğuna kim karar verecek?

Alıntı:
Yazan Av.Bülent Turhan Gündüz
Bir insanın bu hakkı kullanması için Sırp tecavüzüne uğramış Bosna'lı kadın olması gerekmez, kadın olması ve kendi vücudu üzerinde bir karar veriyor olması, yasal sınırlar içinde hareket etmesi yeterlidir.
Çok beceremem ama tavuklu bir komiklik yapayım dedim. Umarım bunca şeyden sonra komik duruma düşen ben olmam.
Kürtaj karşıtı insanlar sahanda yumurta yiyor musunuz? Peki bunu yaptığınız anlarda her sahanda yumurtanın aslında bir tavuğun kürtajı olduğunu düşünüyor musunuz?

4. yasal sınırlar içinde hareket etmesi yeterlidir.demişsiniz ve bunu demekle de tartışmanın püf noktasına parmak basmışsınız. Evet, yasal sınırlar nasıl konur? Olayı dine dayalı hukuk ve modern hukuk bazında değerlendirip kesip ataca mıyız, yoksa mitolojinin, dinlerin, tarihsel gelişimin, felsefenin, tıp ve biyoloji bilimlerinin, sosyolojinin etik değerlerin ışığında bu sınırların nasıl ve neden konulduğunu anlamaya çalışıp o na göre tavır koyacak ve hoşumuza gitmeyen sınrıların kaldırılması için uğraşacak mıyız ?

Not: sonuçta sizinle aynı noktada birleşiyoruz gibime geliyor, ama benim için sonuçtan ziyade sonuca giden yol önemli. Bunun anlamı şu, kendisi ile aynı fikirde olmadığım kimselerin de fikirlerine saygım var, benimle aynı düşüncede olmasalar bile. Tek beklentim, Amerikayı yeni keşf edenlerin, durup etraflarına biraz bakmaları ve bizden önce buraya başkaları ayak basmış olmasın şüphesine düşmeleri. Başkalarının ayak izlerini incelerken çok şeyler öğrenebiliriz, bizden önce Amerikayı keşf edenler ve Amerika hakkında.

Saygılarımla
Old 18-03-2010, 09:42   #50
av.s_ulusinan

 
Varsayılan

Tartışmanın başından beri hemen hemen tüm görüşleri okudum. Her iki görüşün de kendi içinde tutarlı ve haklı boyutları var muhakkak.. Her ne sebeple olursa olsun bir anne adayının hamileliğine bilerek son vermesini cinayet olarak algılayan görüşü de anlıyorum. Tartışma bir ara tecavüz sonucu kalınan hamileliğin sonlandırılması gereği üzerinde döndü. Bir kadının tecavüz gibi travma yaratacak bir olay sonucu kaldığı hamileliğin, hem de baba adayının bir tecavüzcü olduğu düşünüldüğünde mutlaka sonlandırılabilmesi gerektiğine inanıyorum.

Diğer taraftan olaya bakarsak; herhangi bir şekilde kadının istemediği halde hamile kalması durumunda, gerek korunmama veya gerekse evlilik dışı ilişki vs olsun - bu hamilelikte kadının dikkatsizliği veya ihmali bulunsa da- sonlandırabilmesi gerektiğine inanıyorum. Zira anne adayının, hele hele evlilik dışı bir ilişki de (ister bekar ister evli olsun) hamile kalması durumunda doğacak çocuğa karşı daha en başında olumsuz bir tavır takınma, onu istemediği için olumsuz bir psikoloji içine girme olasılığı ve çocuk doğduktan sonra da çocuğun içine gireceği sosyal ve psikolojik ortam düşünüldüğünde, çocuğun sevgisiz ve ilgisiz koşullarda (hele bir de maddi imkansızlıklar varsa)dünyaya getirilmesinin çocuk için de bir kötülük olacağı düşüncesindeyim. Böyle bir çocuğun baba tarafından da dışlanması ve ortada bırakılması kuvvetle muhtemeldir. (Bazıları 'ya baba dışlamazsa' diyebilir. Bu durumda baba adayı çocuğu istiyor ve kabulleniyorsa zaten gerekli yakınlığı gösterecek, girişimde bulunacak ve anne adayını da ikna ederek çocuğun doğması için gerekli koşulları sağlayacaktır). Günümüzde sorumsuz bir erkeğin bir anlık zevkleri için yaşadığı bir ilişkiden doğan çocuğun sorumluluğunu üstlenmek istemeyeceği, bir annenin de istemeden hamile kaldığı bir çocuğu doğurmanın ve yetiştirmenin sorumluluğunu üstlenmek istemediği bir ortamda çocuğun doğmasının, hamile kalma olayında hiç bir günahı olmayan çocuk için kötülük oluşturacağını düşünüyorum.
Old 18-03-2010, 10:49   #51
avseher

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın avseher,
Tartışılan konunun başlığı:
[b]
Çocuk aldırmaya karşı olabilirsiniz, kendi bileceğiniz iş, sizden ricam bir hukuk sitesinde tartışırken, sizin gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine saygı göstermeniz ve diğerlerini militanca bir görüşle 'bir canlının hayat bağlarını koparıp bebeği parçalamak sizce ne derece cinayet değildir sorarım' şeklindeki ifadelerle cinayetle suçlamamanız.

http://www.cocukgelisim.com/anarahmi.htm

Saygılarımla

Militanca tavır sergilemek görüşlerini savunmakmıdır? Kimseye fikirlerimi kabul ettirmeye çalışmak gibi bir niyetim yoktur. Her meslektaş gibi konuya, dikkatimi çektiği için, mesaj yazma gereği duydum o kadar. Militan ifadesini hiç hoş bulmadığımı belirtmek isterim.

Kürtaja karşıtlığı çoğu meslektaşımız anlamlandıramamış. Bende Kürtajın savunulmasını anlayamıyorum . Ben bir anneyim , bu konularda hassasım. Hiçbir anne sorumluluk alamzdım hazır değildim diyerek bebeğinin yaşamını sonlandırmamalı diye düşünüyorum. Buna egoistlik olarak bakıyorum. Bir tarafta hazır olamamak, sorumluluk alamamak diğer tarafta bir can, bir bedeb, bir hayat. Neden tek gerekçe din diye bakılıyor. Her aklı selim düşünen insan ,sağlık dışında bunu altını çizerek belirtiyorum, bir doktorun tavsiyesi olmadan çocuğun hayatını sonlanırmamalı diye düşünüyorum. Ve hiçbir gerekçe "kanun koyucularımız kabul etmiştir, süresinde sonlandırılabilir" diyerek mantıklı bir zemine oturtamaz olayı. Gerekçemi ben açıklıyorum bir hayat başlamıştır, artık oluşan bir kalp vardır hayat bağlarını koparmak imkansız olmalıdır . Zira onu bilinçli veya bilinçsiz oluşması anne babasının hatasıdır çocuk bunları hayatıyla ödememelidir diye düşünüyorum.

Bu son mesajımdır.....
Old 18-03-2010, 17:32   #52
nostaljielif

 
Varsayılan

Bende bir anneyim fakat gerekli şartlar da kürtajın kadının hakkı olduğunu savunuyorum.
Old 21-03-2010, 13:09   #53
Academic

 
Varsayılan

Bu soruya verilecek yanıt,kişilerin hayata hangi paradigma çerçevesinden baktığına göre değişecektir. İnsanların farklı öncelikleri, inanışları ve hayata ilişkin farklı algıları var. Kadının kendi bedeni üzerindeki hakkını savunan biri için bu bir haktır. Ancak yaşama her koşulda saygı duyulmalı diyen biri için ise kürtaj bir cinayet olarak algılanabilir. Çatışan ya da tartışan fikirler değil bu fikirlerin ardındaki paradigmalar.

Benim görüşüm ise kürtajın kadın için belli koşullar çerçevesinde bir hak olması gerektiği yönünde. Bu koşullar kadının istemediği bir gebeliği sonlandırabilmesi noktasında kendi kararını verebilmesi gerektiği gibi fetüsün doğmasının hangi koşullarda engellenebileceğinin de çok iyi belirlenmesini gerektiriyor.

Annelik doğurmakla biten bir konu değil ve yaşam boyu sürecek bir sorumluluk gerektiriyor. Bu sorumluluğu üstlenmekte kendisini hazır hissetmeyenlerin bunu sonlandırma isteğine de saygı duyulabilir. Ayrıca tecavüz vs durumlardan zaten bahsedilmiş. Bebek açısından düşünüldüğünde ise , olması gereken koşulları sağlayamayacağınız bebeğe tanınmış yaşam hakkı ile onu gerçekten düşünmüş mü oluyoruz bunu da iyi irdelemek gerekiyor..

Ayrıca şunu da eklemeliyim. Bir konu hakkında karar verme hakkınızın olması kendi kaderiniz üzerinde sizin daha fazla kontrol edebilirliğinizin de olması demektir. Çocuk sahibi olmak gibi bu denli önemli bir kararın kadının bedeni üzerinden kendisine bir hak olarak sunulmasında bile başka etkenlerin bu kadar direkt müdahale edici olması fikrini ise anlamak zor. Kadın anne olup olmama kararını da verebilmeli. Kadının bedenini sürülecek bir tarla gibi gören yaklaşım onu pasifize ederek kararı ona bırakmama eğilimini, bebeğin yaşam hakkı üzerinden sürdürüyor olamaz mı? Bir de bu açıdan düşünelim..
Old 22-03-2010, 11:21   #54
rudy baylor

 
Varsayılan

Kürtajın kadın için bir hak olduğunu düşünüyorum,çünkü bizatihi bedenini doğrudan ilgilendiren birşey hamilelik. Fiil olarak evet, acıklı bir durum kabul ediyorum. Bir bebeğin yaşama hakkının elinden alındığını da inkar edemem. Ama bence kürtaj olması gereken bir düzenleme. Çünkü bir kadın istemediği bir bebeği taşıyorsa onu aldırmak için elinden geleni yapacaktır. Bu da yasal olmayan ve daha büyük tehlikeler doğuran yöntemlerin seçilmesine neden olacaktır. Kürtajın tarihi çok eski,yani kadınlar tarihten beri istemedikleri bebeklerden kurtulmak için türlü çeşitli yollar denemişler. Bunu yasalarla düzgün bir çerçeveye koymak daha mantıklı değil mi. Kaldı ki ülkemizde bu konuda yasal bir düzenleme mevcutken bile insanlar saçma sapan yollarla bebeklerinden kurtulmaya çalışıyorlar, bir de kürtaj yasaklansa neler olur düşünmek bile istemiyorum. Tabi ki en ideal olanı, insanların hamile kalmadan önce daha dikkatli ve düşünceli davranmaları. Sonuçta bu iş bir cana maloluyor.
Bir de işin şöyle bir boyutu var, bir kadın tecavüze uğrayıp hamile kaldığında, bu olayın acı hatırasını taşımak istemiyorsa, kim ona ille de bu bebeği doğuracaksın diyebilir. Sonuç olarak bence kürtaj olmalı ve sağlam yasal düzenlemelere bağlı olmalı. İşin vicdani boyutu ise kürtajı yaptıranları ilgilendirir bence.
Old 22-03-2010, 14:36   #55
üye8180

 
Varsayılan

Kürtaj kadın için bir haktır elbette. Tartışmasız bence...

İster doğurur, ister gebeliği sona erdirir. Gebe kalmaya, kalmamaya, gebe kaldığında doğurmaya ya da kürtaj olmaya kadın karar verir.
Old 22-03-2010, 19:09   #56
carmen

 
Varsayılan

İnsanın yaradılışı ile ilgili dini bir kitapta okumuştum.Kuran-ı Kerim de hamileliğin 120. gününde bebeğin ruhunun üfürüldüğü belirtilmiş.Yani anne karnında ki bebek 120. gününde insan vasfına haiz bir canlı haline gelmektedir.Bu süre, kanundaki yasal kürtaj süresi ile de örtüşüyor.Bana bir hayli ilginç gelmişti paylaşmak istedim.
Old 22-03-2010, 21:57   #57
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan carmen
İnsanın yaradılışı ile ilgili dini bir kitapta okumuştum.Kuran-ı Kerim de hamileliğin 120. gününde bebeğin ruhunun üfürüldüğü belirtilmiş.Yani anne karnında ki bebek 120. gününde insan vasfına haiz bir canlı haline gelmektedir.Bu süre, kanundaki yasal kürtaj süresi ile de örtüşüyor.Bana bir hayli ilginç gelmişti paylaşmak istedim.

Sayın carmen,

Kadın Hakları Çalışma Grubu'na dün konu hakkında Tarih'te ve Değişik Kültürler'de Kürtaj başlığı altında bir mesaj yazdım. Linkini allta verdiğim mesajımda İslam Dinin'nin konuya bakışını, İslam konusunu iyi bilen birisi yazar düşüncesi ile, açıklamadım.

Buna rağmen şimdi kısa açıklama getirmek gereksinimi duyuyorum:
Kuran-ı Kerim herhangi bir süre belirtmiyor. İslam Dini'nin konu hakkındaki tutumu hadislerle belirleniyor. Bu konuda birbiri ile çelişen iki hadis var. Bir hadise göre bir et parçası olan cenine 120. ci günde ruh üflenir. İkinci bir hadise göre ise 40.cı günde. Ruhun 120.ci veya 40.cı günde üflendiğinin pratik sonucu şu: 120 günü esas alırsanız, bu süreden önce çocuk aldırma günah değildir; yok eğer 40 günü esas alırsanız 40.cı günden önce çocuk aldırmak günah değildir. Bazı kaynaklara göre çocuğa ruh üflenmesi çocuğa can verilmesi anlamına gelmiyor. Çocuğa can verildikten sonra çocuk aldırılırsa 'gurre' denen bir kefaret ödemek ve tövbe etmek gerekir. Can verilmeden aldırılılan çocukta gurre yoktur.


http://www.turkhukuksitesi.com/showt...944#post394944

Saygılarımla
Old 24-04-2010, 10:52   #58
droit

 
Varsayılan

Kürtaj anne için de, doğumundan sonra sağlıklı bir aile ortamı içinde yetişemeyecek ve daha küçük yaşta psikolojik rahatsızlıklar yaşayacak bebek için de bir haktır.
Old 01-05-2010, 21:53   #59
üye11967

 
Varsayılan

Annelik-Babalık hissi tadılabilsin diye doğar çoğu bebek,başlı başına bir ego tatmini sayılabilir bakış açısına göre.Yaşama hakkı tercihe bağlıdır gerçeklikte.Ebeveyn doğsun istiyor diye bebek doğmak istiyor manası çıkarılamaz her gebelikten. Olayı dramatikleştirmekten öteye geçemez bu saklı kalmış bencilliğin kutsanmaya çalışılmış yüzü. En nihayetinde verilen karar hep tek taraflıdır. Kimin hakkını kime veriyorsun diye sormak gerekir bu denli mühimse her gebeliği doğuma eriştirmek.. Layikiyla yaşatılamayan her can birer kurbandır fikrimce.
Old 08-05-2010, 00:28   #60
semeni

 
Varsayılan

Hamile kalmaya karar vermek kadının hakkıdır. Ama hamile kaldıktan sonra ceninin dünyaya gelme ve yaşama hakkı öncelikli olur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Herkesin Hakkını Savunmayı Meslek Edinen Avukat Kendi Hakkını Yeterince Savunuyor mu? Oğuzhan Er Hukuk Sohbetleri 4 18-02-2010 23:08
Ön alım hakkını engellemek için yapılan hukuki işlemler Esinc Meslektaşların Soruları 1 18-09-2009 12:08
savunma hakkını savunmak için yardıma ihtiyacım var Av.Ali Çelik Meslektaşların Soruları 5 21-01-2009 16:55
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? iustinianus Kadın Hakları Çalışma Grubu 30 24-04-2008 14:28
Yaşama Hakkı ve Kürtaj ... jurist27 Kadın Hakları Çalışma Grubu 6 08-05-2007 19:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08858800 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.