Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işçinin zorla istifa mektubu imzalatılarak işten çıkmaya zorlanması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-02-2011, 15:23   #31
Av. Fatma B

 
Varsayılan

Konu olayda müvekkilin cezai sorumluluğu bulunmamaktadır, cezai sorumluluğu olan özel bilgilere izin almaksızın sahip olup ifşa eden patrondur. Verdiğiniz bilgiler bu itibarla işimize yarayacak teşekkürler.
Alıntı:
Yazan Derya DEMİR
Tartışmayı bugün sabah gördüm ve bugün bu konuyu araştırmak dışında başka bir şey yapmadığımı söyleyebilirim.Somut olaydan çıkıp genel bir tartışmaya dönüşmüş; iyi ki de dönüşmüş.

Bu tartışma sonucu ortaya çıkacak veriler somut olaya da yardımcı olacaktır nihayetinde.

Öncelikle konuyla ilgili daha detaylı bilgilere ihtiyaç olduğu bir gerçek. Öne sürdüğümüz tüm görüşler, biz net olsak da görüşlerimizin dayandığı ikna edici veriler elimizde olmadığı için ister istemez titrek çıkıyor.

Yaptığım kısmi araştırmada bu konuyla ilgili çok fazla tartışmaya rastlayamadığımı söyleyebilirim.

Aslında tüm tartışma şuradan çıkıyor kanatindeyim.

Bilgisayardaki görüşme kayıtları sadece “veri” değildir, başlı başına bir “iletişim”dir.” * diyorsak eğer Türk Ceza Mevzuatı büyük bir açılıkla bize yol gösterecektir diye düşünüyorum.

Şöyle ki;

TCK.
“Haberleşmenin gizliliğini ihlal
MADDE 132. (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
MADDE 133. (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
MADDE 134. (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Kişisel Verilerin Kaydedilmesi
MADDE 135. (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Ceza Muhakemesi Kanunu

TELEKOMÜNİKASYON YOLUYLA YAPILAN İLETİŞİMİN DENETLENMESİ
İLETİŞİMİN TESPİTİ, DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI
MADDE 135. (1) (Değişik cümle: 25/05/2005-5353 S.K./17.mad) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.
Ve T.C Anayasası

Haberleşme Hürriyeti
MADDE 22. [/b]Değişik: 3.10.2001-4709/7 md.) Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.

Konuyla ilgili olabilecek yasal düzenlemeleri yukarıda tek tek belirtmeye çalıştım.

Buna göre, bilgisayarla yapılan görüşme kayıtları iletişim olarak kabul edildiğinde bu hükümlerin geçerli olacağı kanısındayım.

Ancak başka bir hususu da gözden kaçırmamak gerekmektedir. O da IP adreslerinin suça delil teşkil etmesi sorunudur. Bu durumda şirket adına kayıtlı bilgisayarlarla işlenilen suçlarda delil şirket adına kayıtlı olan IP adresleri olduğunda şirketlerin sorumluluğu gündeme gelebiliyor.

"Şirketlerin bu türden cezai sorumluluk altında kalmamaları için öncelikle, çalıştırdığı personel ile iş sözleşmesi içerisinde ya da iş sözleşmesinin eki niteliğinde, kullanımında bulunan bilgisayar ve internet çıkışını kullanım çerçevesi çizilmeli, kendi kullanımdaki bilgisayarın güvenliğinin kendisine ait olacağı aksi durumlarda sorumlusunun kendisi olacağı hususları içeren sözleşmeler yapılmalıdır. Bunun dışında şirket içi ağ denetiminin, yapılması ve bunların logbooklarının tutulması zorunludur. Gerektiğinde web tabanlı mail sitelerine, pornografi, terör içerikli sitelere çıkışların filtrelenmesi, upload(dışarı yükleme) ve download (içeri yükleme) işlemlerinin engellenmesi, MSN, ICQ v.b. anlık iletişim araçlarının kullanımının engellenmesi, koruma tedbirleri olarak karşımıza çıkmaktadır."**
görüşüne de ister istemez hak vermek gerekiyor.

Ancak bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiği noktasında bir çekişmenin de olmayacağı açıktır. Eğer şirket, çalışanlarına güvenmiyorsa, iş saatleri içerisinde yaptıklarını izleyip, kaydetmek yerine bir takım alanlara erişimi engelleyerek bunun önüne geçebilecektir. “Bilgisayar da internet bağlantısı da şirketindir ve işçiye sadece işini yapması için verilmiştir” görüşü, bizleri en fazla "işverenin bir takım alanlara erişimi engellemesinin haberleşme özgürlüğüne aykırı olmadığına" ikna edebilmektedir diye düşünüyorum.

Ortada bilgisayar ve internet kullanımına ilişkin bir tebliğ ya da sözleşme olsun ya da olmasın, bilgisayarlara yerleştirilen bir takım programlar aracılığıyla, işçinin kişisel verilerinin içeriğini tespit etmek, izlemek, kaydetmek yukarıda belirttiğim maddeler kapsamında değerlendirilmeli ve suçun oluştuğu kabul edilmelidir.

Yarım günlük sınırlı kaynaklarla yaptığım araştırmalarım neticesinde böyle bir kanıya vardım. Araştırmalarım devam edecek…




*http://www.bilisimhukuk.com/2010/03/...r-iletisimdir/

**t=36578http://doctus.org/showthread.php?t=36578
Old 04-02-2011, 16:03   #32
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Fatma B
Konu olayda müvekkilin cezai sorumluluğu bulunmamaktadır, cezai sorumluluğu olan özel bilgilere izin almaksızın sahip olup ifşa eden patrondur. Verdiğiniz bilgiler bu itibarla işimize yarayacak teşekkürler.

Bu sadece çok da derinlemesine bir araştırma yapmadan benim ulaştığım bir sonuç. Doğru olmayacağını da göz önünde bulundurmakta yarar var.

Bence çok detay isteyen, teknik ayrıntılara da hakim olmayı gerektiren bir konu. O nedenle bu konuda bir içtihat ya da bu konuyla ilgili doktrinde baskın bir görüşün oluşmasına kadar da bu tartışmalar sürer gider. Müvekkiliniz lehine içtihat yaratan siz olursanız ne iyi olur, bizimle de paylaşırsınız, biz de işçi lehine bir karar da Yargıtay ... Ceza Dairesinden çıktı diye seviniriz.
Old 04-02-2011, 16:05   #33
Av. Fatma B

 
Varsayılan

şu ana kadar ben de olaya uyan bir yargıtay kararı bulamadım ne yazık ki, sahip olan arkadaşımız varsa paylaşırsa sevinirim.
Alıntı:
Yazan Derya DEMİR
Bu sadece çok da derinlemesine bir araştırma yapmadan benim ulaştığım bir sonuç. Doğru olmayacağını da göz önünde bulundurmakta yarar var.

Bence çok detay isteyen, teknik ayrıntılara da hakim olmayı gerektiren bir konu. O nedenle bu konuda bir içtihat ya da bu konuyla ilgili doktrinde baskın bir görüşün oluşmasına kadar da bu tartışmalar sürer gider. Müvekkiliniz lehine içtihat yaratan siz olursanız ne iyi olur, bizimle de paylaşırsınız, biz de işçi lehine bir karar da Yargıtay ... Ceza Dairesinden çıktı diye seviniriz.
Old 11-03-2013, 09:52   #34
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Güzel ve yararlı bir tartışma olmuş, katkı sunanlara teşekkür ediyorum, yararlandım.

Ben de bir soru ile katılmak istiyorum:

İşyerinde, santral üzerinden genelin değil, sadece bir çalışanın telefonu dinlenip, kayda alınabilir mi? Bu durumda elde edilen telefon dinleme kayıtları, "hukuka aykırı delil" iddiasına dayanak olabilir mi?

Teşekkürler,
Old 11-03-2013, 10:20   #35
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Güzel ve yararlı bir tartışma olmuş, katkı sunanlara teşekkür ediyorum, yararlandım.

Ben de bir soru ile katılmak istiyorum:

İşyerinde, santral üzerinden genelin değil, sadece bir çalışanın telefonu dinlenip, kayda alınabilir mi? Bu durumda elde edilen telefon dinleme kayıtları, "hukuka aykırı delil" iddiasına dayanak olabilir mi?

Teşekkürler,

Bu sorunun cevabı somut olayın özelliklerine göre değişecektir diye düşünüyorum. (somut olayın özellikleri için bkz. 0533 6... ) Bu konuyu eşit işlem yapma borcu kapsamında değerlendirmemek gerekir.

Saygılar,
Old 11-03-2013, 10:22   #36
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Bu sorunun cevabı somut olayın özelliklerine göre değişecektir diye düşünüyorum. (somut olayın özellikleri için bkz. 0533 6... ) Bu konuyu eşit işlem yapma borcu kapsamında değerlendirmemek gerekir.

Saygılar,

Hak kaybına uğramamak için bir profesyonelden yardım mı alalım?
Old 11-03-2013, 10:26   #37
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Bu sorunun cevabı somut olayın özelliklerine göre değişecektir diye düşünüyorum. (somut olayın özellikleri için bkz. 0533 6... ) Bu konuyu eşit işlem yapma borcu kapsamında değerlendirmemek gerekir.

Saygılar,

Yalnış yazdığını düşündüğüm telefon numarasını müsaadenle 0 533 7 ... şeklinde düzelteyim
Old 11-03-2013, 10:32   #38
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Yalnış yazdığını düşündüğüm telefon numarasını müsaadenle 0 533 7 ... şeklinde düzelteyim

O, bendeki telefon numarasını yazmış, sende kayıtlı olanı sana cevap yazarken belirtecek sanırım.
Old 11-03-2013, 10:34   #39
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
O, bendeki telefon numarasını yazmış, sende kayıtlı olanı sana cevap yazarken belirtecek sanırım.

Geldi cevabı, Yargıtay kararı varmış 6 ile başladığına dair 6 ncı dairenin mi dedim İçimden
Old 12-04-2013, 15:51   #40
nüktedan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlar,

Bir işçi, aynı bu konu başlığındaki gibi istifa dilekçesini İrade fesadına uğradığı gerekçesiyle imzaladığını belirterek tazminat davası açıyor.Ancak bunu istifa tarihinden 8 yıl sonra yapıyor. Benim sorum, bu durumda zamanaşımı ihlali yapılıp yapılmadığı Borçlar kanununun genel hükümlerine göre mi tespit edilir? Yoksa iş hukuku ile ilgili kanunlarda bu duruma ilişkin bir madde var mıdır? böyle bir durumda irade fesadı genel hükümlere göre 1 yıl içinde mi ileri sürülmelidir?
Elinde buna benzer bir dava olan meslektaşlarım yardımcı olursa çok sevinirim.
Old 16-09-2016, 16:36   #41
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

İŞVEREN TARAFINDAN DİKTE ETTİRİLEN İSTİFA DİLEKÇESİNİN SONUÇ DOĞURMAYACAĞI














YARGITAY 22. Hukuk Dairesi
2015/13326 E.
2016/19317 K.

Davacı, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile kıdem tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı ve davalı ... avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Belediyesinin alt yüklenicisi diğer davalı ... Şirketinde 2005 yılında temizlik elemanı olarak çalışmaya başladığını, Eylül 2012 tarihinde iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, müvekkiline haksız şekilde bazı belgeler imzalattırdıklarını, ancak müvekkilinin fazla çalışma, yıllık ücretli izin, genel tatil ve kıdem tazminatına ilişkin ödemelerini alamadığını ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı şirket vekili, şirketin ihale süresinin bitiminin akabinde 30.04.2012 tarihinde davacının tüm alacaklarının kendisine ödenerek iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, davacının daha sonra şirket uhdesinde çalışmaya devam etmek istediğini belirttiğini ve bunun üzerine davacının işe alındığını, davacının istifası ile bu çalışma döneminin de sona erdiğini, davacının tüm alacaklarının kendisine ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı belediye vekili, davacının işi üstlenen diğer davalı şirketin işçisi olduğunu, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, davacının müvekkili belediyeden hiçbir alacağı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin istifa yoluyla sona erdiği gerekçesiyle kıdem tazminatı talebinin reddine, diğer alacak taleplerinin ise yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmiştir.

Karar davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi uyuşmazlık konusudur.

Dosya içeriğine göre, davacı işçi davalı işyerinde 24.08.2005-13.09.2012 tarihleri arasında temizlik işçisi olarak çalışmıştır. Davacı, işçilik alacaklarını talep etmesi üzerine davalı tarafından bilgisi ve tecrübesi olmayan işlerde çalışmaya zorlandığını, işten bıktırma yolunu seçerek ve zorla istifa dilekçesi imzalatılarak işten çıkarıldığını iddia etmiş , davalılar ise ayrı ayrı davacının istifa ederek işten ayrıldığını savunmuşlardır. Dosya içerisinde mevcut olan ve imzası inkar edilmeyen 13.09.2012 tarihli el yazılı istifa dilekçesinde; “... temizlik işleri müdürlüğü adresinde bulunan işyerinizde 05.05.2009 tarihinde çalışmış bulunmaktayım. Söz konusu çalışma sürem içerisinde doğan tüm kanuni ve akti haklarımı aldım, İşyerinizden şahsi gerekçelerimle kendi istekle ve rızamla herhangi bir baskı olmadan 13.09.2012 tarihinde ayrılmak istiyorum.” olarak yazılıdır.

Somut olayda, istifa dilekçesinde kullanılan ifadeler ile tanzim şekli ve davacının vasıfsız işçi olduğu dikkate alındığında işveren tarafından dikte ettirildiği izlenimi uyandırmaktadır. Davacı tanık anlatımlarıda nazara alındığında işyerinde bu tür belgelerin işçiler tarafından işten çıkarılmak korkusuyla imzalandığı anlaşılmakla iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğinin kabulü gerekir. Buna göre kıdem tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sigortasız işçinin SGK'ya şikayeti ve işten çıkarılması eda.s Meslektaşların Soruları 2 04-06-2010 10:13
kadrolu işçinin işten çıkarılması zeliha ert Meslektaşların Soruları 1 28-06-2009 16:27
işçinin istifaya zorlanması, çalışmanın eksik gösterilmesi emrahcevik Meslektaşların Soruları 4 21-07-2008 09:08
işçinin istifa dilekçesi geçierli midir? Av.Mustafa yağan Meslektaşların Soruları 4 04-03-2008 13:03
istifa mektubu Av.Yasemin Işık Meslektaşların Soruları 1 20-06-2007 09:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08707809 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.