Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıçlar, Avukatlar İle İletişim Kurabilirler Mi?

Yanıt
Old 13-01-2003, 22:56   #1
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Yargıçlar, Avukatlar İle İletişim Kurabilirler Mi?

Yargıçların Avukatlar İle İlişki Kurmamaları Telkin Ediliyor mu ?

Türkiye Barolar Birliğinin "Hukuk Öğrenimi ve Hukukçunun Eğitimi " konulu Uluslararası toplantının 3. gününde ilginç bir olay yaşanmıştır.

Adalet Bakanlığı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Başkanı Hakim Fatma Çamlıbel, "Adli Yargıda Hakim ve Savcı Adaylarının Eğitimi ve Adalet Akademisi" isimli bildirisini zamanıda çok iyi kullanarak sunmuştur.

Konuşmasının sonuna doğru hakimin mecelledeki şiirsel anlatımını aktarmış, bu anlatım tartışmacı Av. Ahmet Akgül tarafından şiddetle eliştirilmiştir.

Tebliğin ve tartışmanın sonunda salonda bulunanlardan Denizli Barosu Avukatlarından TBB Disiplin Kurulu Üyesi Av. Tuncer Yılmaz
Çamlıbel e özetle aşağıdaki soruyu yöneltmiştir.

"Uzun meslek yaşamının son yıllarında bazı yargıçların Hakim ve Savcıların Eğitim Merkezindeki eğitimleri sırasında hakim ve savcı adaylarına avukatlar ile ilişkilerinde bir mesafe koymalarının telkin edildiğini duyduğunu, Eğitim Merkezindeki eğitim sırasında hakim adaylarına meslek yaşantılarında avukatlar ile aralarındaki ilişkilerde bir mesafe konulmasının telkin edilip edilmediğini sormuştur"

Yanıt ilginçtir.
Kimine göre haklıdır ve doğrudur.

Kimine göre ise.....
Hem acıdır, hem de korkunçtur.

Selam ve Saygılarımla
Av. Adil Giray Çelik
Old 14-01-2003, 07:28   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba,

Aktarılan olayda sayın Çamlıbel'in ne söylediğini bilemiyorum ancak Hakimlik stajı yaptığımdan biliyorum ki; hakim adaylarına, ''meslek yaşantılarında ölçülü davranmak, meslek saygınlığını zedeleyecek davranışlardan kaçınmak, menfaat ilişkisi izlenimi verebilecek iletişmlerden uzak durmak'' önerilmektedir.

Bu genel önerilerin hiç birisi yadırganacak düzeyde değildir. Esasen bana göre, aşırıya kaçmadıkça doğrudur.

Avukatlar ile iletişim, arkadaşlık kurmak yasak değildir. Sadece, meslek etiğine aykırı durumlara neden olacak yahut bu izlenimi verecek samimiyetten kaçınmak sözkonusudur. Bu da sanıyorum son derece haklıdır.

Saygılarımla.

Av. Mehmet Saim Tikici/İstanbul
Old 14-01-2003, 14:21   #3
M.AKPINAR

 
İnceleme

Eğitim sırasında hakim ve savcılara belirtilen telkinler yapılıyormu bilemem ama; bu meslek grubunun bazı üyeleri ,sanki avukatlar kendi ekmeklerine mani oluyorlarmış, sanki avukatlar ile aynı platformda koşuyorlarmışcasına bir aşağılama, bir umursamaz görünme çabası ile sebepsiz çekişme içine girebiliyorlar.
Ben 5-6 yıllık bir avukatım ve yargı çevremdeki hakim ve savcılar benden yaşça çok büyük olduklarından, benim için bazen çekilmez olabilen bu durumu çoğu zaman hoşgörebiliyorum.
Ama meslekte eski olan arkadaşlarımız için bu durumun daha çekilmez olduğunu çok iyi biliyorum. Ni ye mi? Çünkü bu meslektaşlarımda yaşları gereği, kültürümüz gereği haklı bir saygı beklentisi içindeler......
Sanırım tüm avukatlar hakim ve savcı arkadaş edineyim de bundan çıkar sağlayayım diye düşünmüyordur.Bu sebeple her iki meslek grubu da kendi meslek onurlarına zarar vermeden ve bizlerle aynı sıralarda eğitim görmelerinin verdiği etik gereği, daha önyargısız, daha ılımlı ve daha saygılı olabilirler.

Saygılarımla,

Av. Meral Akpınar
Old 19-01-2003, 23:49   #4
levent öge

 
Olumsuz

Sayın Çelik,
ama bu kişiye (yani Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Başkanı)
T.B.B. yönetim kurulu tarafından plaket verildiğini duydum.Ki verdiği cevaba istinaden Barolar Birliği tarafından plaket verilmesini kınıyorum.
O toplantıda o hakim bayana plaket verilmesi beni bir avukat olarak yaralamiştir.Buda T.B.B nin her zamanki yanliş ve hatali davranişlarından birisidir.
Old 22-01-2003, 21:51   #5
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Tartışmayı İzleyen ve Katkıda Bulunan
Değerli Meslektaşlarıma,

Konuya ilişkin Sn. Fatma Çamlıbel in söyledikleri not edilmediğinden aynen aktarılamamıştır. Sn Çamlıbel in konuya ilişkin görüşü özetle;
"Yargıçların tüm vatandaşlarla ve avukatlarla sınırlı iletişim kurmasına ilişkindir."

Sn Çamlıbel in TBB Hukuk Kurultayında Sn. Av. Tuncer Yılmaz ın sorusuna yanıtı konuşmanın deşifre metnine ulaşıldığında daha sonra aktarılacaktır.

Bu arada TBB Yönetiminin yıllardır muhaliflerinden biri olarak yapılan toplantının çok yararlı ve yerinde bir toplantı olduğunu belirtmek isterim. Kurultayın, TB Birliği tarihinde mesleki anlamda mesleğe somut katkısı olan en yararlı Hukuk Kurultayı olduğunu söyleyebiliriz.

Bu arada toplantıya katılanlar TBB Birliğinin ve biz avukatların konuklarıdır. Eğer önceden tüm katkı sağlayanlara plaket verilmesi kararlaştırılmış ise kurultaya bildirisi ile katkı sağlayan Sn Çamlıbel'e de plaket verilmesi doğrudur, yerindedir.

Sn. Çamlıbel ve aynı görüşteki Sn Bürokratlar mutlaka isimlerini açıklamadan seslerini ve nefeslerini çıkartmadan ve çaktırmadan bu görüşmeyi ve tartışmayı izlemektedirler.

Sn Çamlıbel ve Sn Bürokratlar T.B.Birliğinin verdiği plakete her baktıklarında, bu tartışmaya gelen her görüşü izlediklerinde sahip oldukları düşüncelerini bir kez daha sorgulayacaklar, değerlendireceklerdir.

Aslında Çamlıbel bir çok bürokratın beyninde bastırdığı, gizlediği düşüncesini açıklıkla ifade etmiştir. Ve o sırada salonda bulunan öğretim üyeleri ve avukatlardan da yeterli tepkiyi almıştır.

Ben kendi adıma yıllardır gizlenen ve bastırılan böyle bir görüşü ve düşünceyi ortaya çıkarttığı ve tartışmaya vesile olduğu için Sn Çamlıbel e ve teşekkür ediyorum.

Bu tartışmanın yaratıçısı TBB Disiplin Kurulu Üyesi ve Denizli Barosu Önceki Dönem Başkanlarından Meslek Ustamız Av. Tuncer Yılmaz dır. Kendisine böyle bir gerçeği ortaya çıkarttığı için şahsım ve mesleğimiz adına şükranlarımı sunuyorum.

Sn Çamlıbel'i bizler bu gün ve yarın değerlendireceğiz.
Tarih ise ilelebet...

Selam ve Saygılarımla
Av. Adil Giray Çelik
Old 22-01-2003, 22:53   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Hakim, oyle hakim olmalidir ki kendine, falancayla gorusmem yanlis anlasilir mi, arkadaslik kursam maddi menfaat kaygisi tasinir mi , cevrem ne der, ya da bu av. beni satar mi vs.vs. sonu gelmeyecek kuruntularla bogusmasin.Hakim, olaylara da kendine de oyle hakim olmali ki, avukatin da kendisi gibi hukukcu oldugunu bilerek ayni seviyede iletisim kursun, onyargidan uzak olmasi gereken bu meslegi icra ederken onyargiyla hareket etmesin!Bu genis aciya sahip olamadan hakimiyet kurmaktan da sozedilemese gerek kursude
Old 22-01-2003, 23:01   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar,

Konuyu biraz farklı algılıyoruz gibi geldi bana. Sayın Çamlıbel' in ifadesini tam bilmeden, salt hakimler sosyal yaşamlarında mesafeli olmalıdır manasındaki ifadesini bu kadar ağır eleştirmek bana doğru gelmiyor.

Konu, hakimlerin; avukatlara karşı olumsuz tavrı mıdır yoksa avukatlar da dahil tüm insanlarla mesafeli yaşam tarzı mıdır belirlememiz lazım..

Hakimlerin avukatlardan elbetteki üstünlüğü yoktur, olamaz. Kötü davranmaya da asla hakkı yoktur. Bu tür bir davranış, geniş yorumla efrada kötü muameleden tutun görevi sırasında görevi nedeniyle avukata karşı haksız eylem bile sayılabilir ki bu konu bu alanda sanıyorum tartışılmamaktadır.

Sayın Çamlıbel' in olmadığı, ifadesinin dahi bizlerce bilinmediği bir ortamda gerek şahsını gerekse ifadelerini eleştirmek biz hukukçular için uygun bir tavır değildir.

Düşüncelere karşı olmak farklı şeydir, sırf düşünce nedeniyle kişinin şahsına saldırmak farklı...
Old 22-01-2003, 23:12   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayin Tikici,
Konu basligi "yargiclar avukatlarla iletisim kurabilir mi" idi, sn.Camlibel'in sozlerini bilmiyorum.. Iletisim konusuna gelince, her turlu iliskide olcu ve iliskideki konuma gore belli mesafelerin bulunmasi gerekliligi salt yargiclara ozgu degil, biz avukatlara da dusen bir yukumluluk.
Old 22-01-2003, 23:16   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Yazılanlardan çıkardığım şu: Sayın Çamlıbel, avukatlarla ilişki kurmayın tarzında ifadeler sarf etmemiş, sadece her hakim adayına söylenen ve gelenek halini alan ölçülü olma adına bir şeyler söylemiş sanki..

Tabi ki, doğal saydığım ölçülü olma hali avukatları da hatta aklı başında olan tüm insanları da kapsar.
Old 23-01-2003, 12:48   #10
M.AKPINAR

 
Varsayılan

Konu başlığı altına görüşlerini yazan birçok meslektaşımında benim ile aynı düşünceyi paylaştığını biliyorum ve hiçbirinin de Sn.Çamlıbel yada konu toplantıda ki diğer bir konuk ile şahsi bir çatışma içinde olmadığı da kesin.
Yani toplantıda yapılan konuşmadan alınan "Yargıçlar avukatlar ile....." açılan kanu, değerli meslektaşlarımın kanayan yarasını aklına getirmiş ve düşüncelerini de bizlerle bu forum alanında paylaşmışlardır. Yoksa kimsenin ne Sn. Çamlıbel'i ne de diğer toplantı katılımcılarını direk eleştirmek, yukarıda ki bazı cevaplarda belirtildiği gibi yokluklarında yargılamak gibi bir amacı yoktur.Bu durum ne mesleğimiz ile ne de kültür seviyemiz ile bağdaşır.

Sizler ne dersiniz,
Old 23-01-2003, 22:11   #11
Yolcu

 
Mutlu

Değerli meslektaşlar
Bütün yazıları okudum. Bu yazılardan şu sonucu çıkardım. Siz avukat meslektaşlarımız geçmişte aynı sıralarda okuduğunuz biz hakim arkadaşlarınızı kaybetmek istemiyorsunuz. Onların kibirlendiğini ve kendilerini yüksek görme hastalığına tutulduğunu sanarak üzülüyorsunuz. İnanın biz de sizlerle birlikte olmak ,sizin özgür havanızdan solumak için kendimizi zor tutuyoruz.
Biz aynı salon içinde adalet denen hizmeti üretmek için çalışan insanlarız .Yargıçların kürsülerinin biraz yukarıda olması adalet terazisini tutmaları nedeniyledir. Ancak o terazinin dengesi siz avukat meslektaşlarımızın katkılarıyla sağlanmaktadır.
Ben bu zamana kadar hep küçük ilçelerde çalıştım. Avukat meslektaşlarımla hep saygın ilişkiler kurdum. Bu saygın ilişki aynı zamanda mesleki görevimdi .Ayrıca bu benim geçmişime duyduğum özlem ,geleceğime duyduğum saygıydı. Ben geçmişte aynı koşullarda mezun olmuştum. Yarın belki kürsünün aşağısında avukat cüppem ile adalet mesleğine devam edebilirim. Ancak istediğim halde çok özgür olamadım. Toplumun baskısı ,yanlış anlaşırım kaygısı ve her şeyin ötesinde üretmeye çalıştığımız adalete laf gelir korkusu ve kaygısı bizi biraz mesafeli olmaya zorladı.Biz veya siz kendinizden emin olsanız da nazik bir meslek olan hukukçuluk mesleğinde toplumun değer yargılarını ve bakış açısını gözardı etmek mümkün değil.
Mesela, siz çok önemli ve birazda hakimin taktir hakkının olduğu bir davada ,o davanın hakimini sürekli karşı tarafın avukatıyla birlikte olduğunu gördüğünüzde aklınıza hiç bir şey gelmez mi?Biraz rahatsız olmaz mısınız.Siz hoş görseniz bile bunu müvekkilinize nasıl anlatırsınız.
Bu yönüyle bizim toplumda hakimlik mesleği zor bir meslek öyle ki çok sevdiğimiz ve pek çok şeyi paylaşabileceğiniz sıra arkadaşlarımıza bile mesafe koymak zorunda olacak kadar. Bir gün dilerim öyle bir aşamaya varırız ki ,bu konular aşılır ve forumlarda tartışılacak konular olmaktan çıkar ve bizde özgür olarak dostlarımıza kavuşuruz. En içten saygılarımla. Aydın Başar. Gölyaka Hakimi
Old 23-01-2003, 22:43   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

İçten yazınız için teşekkür ederim sayın Başar.
Saygılarımla.
Old 23-01-2003, 23:00   #13
Adnan Aydın

 
Varsayılan

Sayın Katılımcılar,
Yanımda staj yapan genç bir arkadaş birgün tartışılan bu konuyu kastederek " Hakimlik çok zor olmalı, bazen karar verirken zorlanıyor musunuz ? " diye sormuştu.
Ona " Kararı kürsüde veren hakim zorlanmaz. Kararı lokantalarda, kulüplerde, yazlıklarda veya otellerde verenler için elbette zorluklar olacaktır" diye yanıt vermiştim.
İstemini duruşma salonunda dile getiren avukatlarla, kararını kürsüde veren hakimler arasında kurulacak iletişimlerin hiçbir sakıncası olmadığını, hatta bunun gerekli olduğunu düşünüyorum.
Saygılar. A.Aydın Hakim - Samsun
Old 23-01-2003, 23:11   #14
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Şunu da ifade etmek gerekir: Kişi avukat ise, mahkeme huzurunda dile getireceği bir talebi, otel odasında, lokantada yahut başkaca bir yerde talep etmez.. Talep edene avukat denmez, iş takipcisi, komisyoncu, tellal ya da başka bir şey denir.

Kişi ne kadar samimi olursa olsun, arkadaşından,dostundan veya akrabasından, o'n ait olmayan bir şeyi istemez, isteyemez. Hakim, karar verirken kendine ait olan bir şeyden tasarruf etmemektedir, kamu otoritesinin gereğini yerine getirmekte, kamuya ait bir tasarrufu kamu adına ifa etmektedir.

Avukat, gerçekten avukatsa bu tür olaylar zaten yaşanmaz.
Old 24-01-2003, 07:19   #15
Av.Şevket TUTULMAZ

 
Varsayılan

Öncelikle böyle bir konunun tartışılmasından mutluluk duymadığımı belirtmek isterim.

Çünkü hukuk eğitimi alan kişilerin, hatta bütün toplumlarda önder olan, toplumun sürekli takip ettiği bu meslek grubunun ilişkilerinin sorgulanmasının ayıp, bu konuda telkinde bulunarak ya da eğitim vermeye çalışarak görev yapanlarında tarih sayfalarında hak ettikleri yeri alacaklarına inanıyorum.

Bu konuyu okumaya başladığımda, hukuk kurultayında canlı olarak Sayın konuşmacının sözlerini dinlemek zorunda kalan biri olarak, o gün olduğu gibi, şimdi de kanımın donduğunu belirtmek isterim.

TBB birliği edindiğim bilgilere göre konuşmayı deşifre ederek yayınlayacak ve bu konuşma TBB nin yayınlayacağı kitapta yerini alacaktır.

Baroda Staj çalışmalarına katılan bir avukat olarak,hiçbir eğitim çalışmasında ve hiçbir kurumda mesleğini birlikte yürütecek kişilere mesafeli davranılması değil olsa olsa saygılı olması gerektiği öğretilir
.
Hukuk Fakültesini bitirmiş,yazılı sınav-mülakat neticesinde aldığınız Hakim ve Savcı adayına güvenmeyeceksiniz, birtakım telkinlerde bulunacaksınız,

Bu nasıl masumca bir nasihat.

Yaklaşık 10 bin Hakim-Savcı olduğunu , ancak 48 bin civarında Avukat olduğu varsayıldığında Hukuk Fakültelerinden mezun olan kişilerin yaklaşık beşte birinin Hakim ya da Savcı olduğunu tespit etmek zor değil, bu kişilerin böyle bir eğitim almaları, bu mesleği yapan kişilere haksızlık etmek değilmidir?

Fakültede ilk öğrendiğim kurallardan biri "İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZMAZ" dı.
60 bine yakın hukukçunun içinde mesleğe yakışmayan kişiler olacaktır.
Hukuk Mesleğine yakışmayan azınlık için dahi böyle bir eğitim ve telkini kabul etmek mümkün değildir.

Yıllardır hukukçular devletin vatandaşına güvenmediğinden yakınırlar, umarım "HUKUKÇULARIN HUKUKÇULARA GÜVENDİĞİ " eğitimlerin yapıldığı günleri de görürüz.

(Not: Adalet Akademisinin kurulması için çalışmalar yapılmış ve taslak kanun hazırlanmıştır. Bu taslak içinde Avukat Stajyerlerinin ,Hakim ve Savcı Stajyerleri ile birlikte staj yapması da gündemdedir.Bilgilerinize)

Saygılarımla
Av.Şevket TUTULMAZ
Denizli Barosu
Old 24-01-2003, 12:02   #16
avfehmi

 
Varsayılan

Hakim stajeri arkadaşlarımında bu konunu staj eğitimi sırasında üzerine vura vura belirtildiğin söylemişlerdir.
Avukatlar ile hakim ve savcılar bir bütünün parçalarıdır ve olmazsa olmaz koşullarıdır.
Avukatlar adaletin gelişiminde çok önemli bir görev almaktadırlar.
Hakim ve savcıları en iyi anlayabilcek ve onlara en çok yardımcı olanlarda adalet mekanizmasının vazgeçilmez bir parçası olan avukatlardır.
Ne yazık ki,yukardan başlayarak çoğu hakim ve savcı avukatlar kendilerini yanıltır gerekçesiyle bizden uzak durmaktadırlar.
Aslında gerekçeleri de çok vahimdir.Demek ki hakim ve svcıların bir avukat kadar bilgisi yoktur da avukatların etkisinde kalmaktadırlar.
Adalet sistemimiz günden güne adalet işlevini yerine getirme de çok gecikirken ve buna bir çare bulmak gerekirken bu şekilde hakim ve savcıların eğitilmesi ne acıdır.
Adalet Bakanlığı ilk önce avukatların korunmasını sağlamakla görevlidir.Fakat bunda da çok yetersiz kalındığını ve bir şikayet sonucu hemen Avukatların sanık sandalyesine oturulmasına izin verildiği malumunuzdur.
Avukatların yetkisi arttırlsa ve avukatlığı ticari bir kurum larak düşünmeseler ve bu konuda düzenleme yapsalar eminimki adalet daha kısa zamanda yerini bulur.
Fakat n yazık ki avukatlar bir öcüdür ve avukatlara yaklaşmamak gerekir prensibiyle hareket etmek hem bize ,hem de en çok adlet sistemine zarardır.
Bunu en yakın zamanda farketmelerini dilerim.
Old 24-01-2003, 22:41   #17
levent öge

 
Varsayılan

Sayın yolcu,(Aydın Başer)
yazınızın bütününe katılmamak mümkün değil
Ancak son dan bir evvelki pragrafın son cümlesinde"bunu müvekkilinize nasıl anlatırsınız "beyanınıza takıldım.
Eğer avukat kendi davasında aleyhine verilmiş olan bir kararı müvekkiline "bu hakimi satın almişlar " diye izah ediyorsa bu avukat değildir zatenbu ancak esnaf veya tüccar kimliğine bürünmüş birisidir.
Old 24-01-2003, 23:09   #18
Yolcu

 
Varsayılan

“Mesela, siz çok önemli ve birazda hakimin taktir hakkının olduğu bir davada ,o davanın hakimini sürekli karşı tarafın avukatıyla birlikte olduğunu gördüğünüzde aklınıza hiç bir şey gelmez mi?Biraz rahatsız olmaz mısınız.Siz hoş görseniz bile bunu müvekkilinize nasıl anlatırsınız.”

“Ancak son dan bir evvelki pragrafın son cümlesinde"bunu müvekkilinize nasıl anlatırsınız "beyanınıza takıldım.”

Müvekkilinize bu ilişkininin olması gereken bir meslektaş ilişkisi olduğunu anlatmakta zorluk çekeceğinizi, müvekkilinizin bu ilişkiye farklı anlamlar vereceği ve sonuçta çıkan aleyhe bir karara da şüpheyle bakacağını anlatmak istedim.Yoksa tabii ki bir meslektaşıma sizin anladığınız anlamda bir yakıştırma düşünmem mümkün değil.Selam ve saygılar
Old 25-01-2003, 10:36   #19
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Sn Çamlıbel in Yanıtına İlişkin;

Bir çok değerli meslektaşım Sn. Çamlıbel in ifadesine kilitlenmiş durumdadırlar. Sn Çamlıbel in yanıtının sanki biraz abartılıyor, Sn Çamlıbel e bilinmeyen bir ifade için haksızlık ediliyor gibi bir kanaat oluşmaya başlamıştır.

Esasen Sn. Çamlıbel in Sn Yılmaz verdiği yanıta özellikle toplantıya katılanlar tarafından itiraz edildiği ve tepki gösterildiği, bu yanıtın ve ifadenin toplantıda bulunanların büyük bir kısmı tarafından onay görmediği önceki iletilerde belirtilmiş idi.

Tam metne ulaşamadığımız için yanıtı ana hatlarıyla vermeye çalışmıştık. TBBirliği ile temasta bulunulmaya çalışılmış toplantı deşifresinin zaman alacağın öğrenilmiştir.

Toplantıda bulunanlar ile iletişim kurulup Sn Çamlıbel in ifadesi yaklaşık saptanmaya çalışılmaktadır. En kısa zamanda bilgilerinize ve taktirlerinize sunulacaktır.

Selam ve saygılarımla
Av. Adil Giray Çelik
Old 25-01-2003, 12:48   #20
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan "Elbette....!

Değerli Katılımcılar;

Sn Çamlıbel in ifadesi salonda bulunan bir çok değerli meslektaşımızın anımsaması ile yaklaşık aşağıdaki gibidir. (Bazı meslektaşlarımızın ifadenin aynen olduğunu belirtmişlerdir.)

Konunun önemi nedeniyle geçikmeden değerlendirmelerinize sunuyorum.

Sn Çamlıbel e soruyu yönelten Av. Tuncer Yılmaz ın değerlendirmesi de yanıtın aşağıki biçimde olduğuna ilişkindir.

"]"Elbette avukatlardan uzak durmalarını düşünüyor ve söylüyoruz. Biz bir bakkala bile iki defa üst üste gitmemeleri konusunda telkinde bulunuyoruz"

Yanıt;
Kimilerine göre,
Doğrudur, haklıdır.

Bize göre ise;
Haksızdır,
Ve de çok acıdır.

Hem avukatlar,
Hem de yargıç ve savcılar açısından.....

Selam ve Saygılarımla
Av. Adil Giray Çelik
Old 25-01-2003, 13:05   #21
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Elbette avukatlardan uzak durmalarını düşünüyor ve söylüyoruz. Biz bir bakkala bile iki defa üst üste gitmemeleri konusunda telkinde bulunuyoruz"

Yukarıda yer alan ve söylendiği ifade edilen cümle, büyük çoğunluğa göre hatalı, haksız hatta plaket verilmesine engel olacak kadar kötü ise;

Olması gereken nedir?

Siz o konumda yetki ve sorumluluk ile donatılmış olsaydınız, ne önerirdiniz?
Old 25-01-2003, 13:52   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sav, savunma ve yargi, her ucu de en az bir digeri kadar saygin, bir digeri kadar onemsenmeyi ve dinlenmeyi hakeden , adaletin ve hak arayisinin olmazsa olmaz parcalari. Yargilama neticesinde verilen hukumse, kacinilmaz olarak sav ve savunmadan daha fazla deger ifade ediyor, zira icerisinde hem savin ve hem de savunmanin arayislarinin cevabini ADİLANE BİCİMDE İCERMEK VE COGUNLUKLA DA BİR DİGERİNİ GERCEGE UYGUN BULMAMAK vargisini barindiriyor. Hal boyle olunca hukmu verene verdigi kararin adilligini kendi vicdaninda bile tartismamak, iddiasi ya da savunmasi takdire sayan bulunmayana da verilen kararin sonuclarini hukuk icerisinde aramak cevabi dusuyor.

Esnaflik ve tacirlik iddialarina katiliyorum. Kaybeden taraf hatayi kendinde -hukuki hatalar-, ya da bizatihi iddia ettigi ya da savundugunun dogru olmayabilirliginde aramakta, yani ozelestirinin dayanilmazligindan uzaklasarak karari verene yuklemeye basladiginda esnaflik-tacirlik zihniyeti uyanmaya basliyor. Yargiclar da kendilerini tecrit etmeye basliyor.

Bir hukukcular gecesi, hosgeldin yemegi, atamasi yapilan bir yargic, yeni gorev yerinde tum yargi mensuplariyla birlikte karsilaniyor. Avukatlar rahat ve neseli , yargiclar her zamanki gibi agir ve ciddi...Boyle olmaya kosullandirilip, zorlaniyorlar, ciddi olanlardan biri de babam, 17 yasin isyaniyla bu tabloyu gordugumde avukat olmaya karar verdigimi hatirliyorum, yillar sonra ise bunun 17 yasla ilgili degil, bir vakia oldugunu goruyorum, ne aci.

Kararini ozgurce, bilgisiyle, kanaatiyle veren hic bir yargicin, kendini toplumdan tecrit etmek zorunda olmadigini ve boyle bir zorunlulukla da karsilasmayacagini, hala israrla savunuyorum
Old 25-01-2003, 14:19   #23
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Diğer boyut

Olayın başka bir boyutu da şudur: Gelişmiş ülkelerde Hakimlik, Savcılık ve avukatlık mesleğine atılabilmek bizde ki kadar kolay değildir.

1- Hukuk fakültelerimizdeki bilimsel düzey yetersizdir.. Mezun olan bizler fakülte çıkışında bilgi düzeyi ve sosyal birikim bakımından yetersiziz...

2- Ülkemizde, gerek Hakimlik-Savclık, gerek Avukatlık Stajları formalite, anlamsız ve yetersizdir..

3- Hakim-Savcı adaylığı sınav düzeyi yetersizdir.. Bitim sınavları yetersizdir..


Bütün bunları herkes kabul ediyorken, Davranış, ilke ve kural anlamında yeterli olunacağını iddia etmek zaten mümkün değildir.

Sevgili Metin'in bir sözü gözlerimin önünde hala: '' Olmak! ''

'Olmadıktan sonra... '' bunlar her zaman yaşanır.. Sn. Çamlıbel söylemeseydi bile...
Old 25-01-2003, 15:58   #24
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Sn Yolcu'ya,Sn Adnan Aydın'a,Sn Mehmet S.Tikici'ye "Aradığımız duyguları,özlediğimiz kelmelerle dile getirdikleri" için teşekkür ediyor,Sitemizin Sn Yöneticisi'ni de son jesti nedeniyle kutluyorum. Benzeri anlayıştaki hukukçuların neslinin tükenmediğini görmekten keyif alanlar adına selamlar,saygılar.
Old 25-01-2003, 18:36   #25
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Hukukçular,

Başkalarınca yersiz suçlamalara uğramamak için hakimler avukatlardan uzak duruyorlar. Bu durum hoş olmasa da,
hakimler açısından mesleğin yüklerinden biri olarak katlanılmaktadır. İstediği insanla yakınlaşamamak kadar özgürlüğü kısıtlayan başka şey olabilir mi?

Sorun böyle bir ''meslek yükü'' tanımıyla ele alınmalı ve avukatlar tarafından da kendilerine bir aşağılama olarak kabul edilmemelidir.

İki kişi başbaşa kalındığında sıcak davranan hakimin aynı avukata adliye koridorunda selam vermeden geçmesi ancak bir meslek yükü olarak anlaşılabilir. Bunu 'büyük burunluluk' 'kendini beğenmişlik' olarak nitelendirmek yanılgı olur.

Ancak selam vermemek hakimlere 'meslek yükümlülüğü' olarak da öğretilmemelidir. Genç hakim-savcılar meslekte geçirdikleri yıllar içinde avukatlara yaklaştıklarında bazılarının bunu bir reklam aracı haline getirecekleri tehlikesini göze alırlar. Bütün avukatlara aynı ölçüde yakın davranmakla bu tehlikenin de önü alınabilir. Tabii, bu önlem ancak küçük ilçelerde mümkündür. Büyük kentlerde zaten yakınlaşma olsa da kimse görmez ve hakim de artık genç değildir.

Hakim ve savcılarda belki kendilerini birazcık üstün görmelerinin haklı bir yanı da olmalıdır. Avukatlarla aralarında bir küçücük fark davaya bakış açısından kaynaklanır:

*Hakim ve savcı davaya adaletin gerçekleşmesi açısından yaklaşır. Kararın şöyle ya da böyle olmasında kişisel çıkarları yoktur.

*Avukat da davaya adaletin gerçekleşmesi açısından yaklaşır ama kararın müvekkilini sevindirecek olmasında kişisel çıkarı vardır.

'' taraflı olmak'' ile ''tarafsız olmak'' arasındaki fark bir heceden ibarettir ama tüm dialoğu etkilemektedir. Avukatların müvekkilleri olmasa hiç bir sorun da olmaz. Avukatların başına ne geldiyse müvekkillerinden gelmiştir.

Hakimlik savcılık zor iştir. Yapmadan bilinmez. Avukatlardan uzak durmak da bu zor işin bir başka zorluğudur. Çünkü avukatlar neşeli, esprili, arkadaşlıkları güzel insanlardır.

Hepimizin güler yüze ihtiyacımız var.
Ve yüzyüze bakan bizleriz.

Saygılarımla
Old 26-01-2003, 02:23   #26
keremim

 
Yeni Fikir Asosyal yaşammı? Yazık. Umut ve onur kırıcı .

Sayın Arkadaşlar.
Bu konu üzerine yazılanları okuduğumda çoğunun umut ve onur kırıcı olduğunu gördüm.gerçekten çok üzüldüm.
Eğer adaletin ellerine teslim edildiği kişilerin kimlerle ilişki kurabilecekleri , kimlerle de kuramayacakları dikte ediliyorsa ve bu gerek görülüyorsa bu kişilerin bu mesleği başından yapamayacakları inancının varlığını göstermezmi.Yargıç ve C.savcıları olarak görev verilen kişilerin bu görevi yapabileceklerine inanıldığı için görevlendirilerek atanmaları gerekmezmi?. O halde bu gibi sosyal olaylarına da kendilerinin karar vererek şeçebileceklerinin varsayımının tartışmasız kabul edilmesi gerekmezmi?
Suç insanlar içindir. O halde her şart altında suç işlemek isteyen işleyecek, sosyal yaşamın içinde veya dışında yaşamını idame ettirmek isteyen vatandaşlarımızında şuç işleme olasılığının bulunduğunun kabulü gerekmezmi? Yargıç ve C.Savcılarının da asosyal olmalarını nasıl bekleriz ve tartışırız. Bu zamanımıza ve yaşamın realitelerine uygun düşermi?,hele ki yargının vazgeçilmez kişilerinden olan Avukatlar ile ilişkinin yargı ve adalet adına sosyal bir hizmet olarak düşünülmesi gerekirken. Yaşam sürecinde ön yargı ile avukatların potansiyel suçlu olarak görülmesini , Yargıç ve C.Savcılarının da avukatların suçlarına ortak olacaklarının kaçınılmaz bir sonuç olarak sunulmasını kabul edemiyorum. Özelliklede toplumun bu konudaki değer yargılarının ön koşul olarak sunulmuş olması daha da üzücü değilmi?. Toplumun yanlış değer yargılarını değiştirmenin de hukuk adamlarının sosyal bir görevi olduğunu sanıyorum. Yani Toplumun yanlış değer yargılarına göremi yaşayacağız ?yoksa gerektiğinde bedelini de ödeyerek bunun değişimi doğrultusundamı davranacağız.
Öncelikle her birey kendine güvenmelidir . kendine dikte edileni terkarlamamalıdır Değişim ve gelişim bu şekilde olur .Bu nedenle; ülkemiz, malesef namuslu vatandaşlarımızın umutlarını kırıcı bir yaşam şekline dönüşmüştür. Yani özgür , kendine güvenen, antikonformist ve sorguluyan hukuk adamlarının sayısının çoğalması halinde bu sorununda ortadan kalkacağına inanıyorum. Aksi halde bu günümüzden memnun olmamız grekmezmiydi. Aynı zamanda bu realite aksine davaranışın doğru olduğunun göstergesi değilmidir.Yargının bu bağlamda sınıflandırılmadığı ve her bireyin potansiyel suçlu olarak görülmediği günlerin gelmesi dileği ile hoşça kalın . Saygılarımla C.Savcısı
Old 27-01-2003, 01:39   #27
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"]"Elbette avukatlardan uzak durmalarını düşünüyor ve söylüyoruz. Biz bir bakkala bile iki defa üst üste gitmemeleri konusunda telkinde bulunuyoruz"

Bu sozlerle ilgili olarak sayin Mardin C.savcisisinin gorusleri ve elestirisi, yeterli cevabi olusturuyor sanirim.
Adaleti teslim edecek olanlardan, meslege baslarken urkeklik, kuruntu , suphe , otokontrolden yoksunluga tesvik, toplumdan tecrit edicilik, pesinen onyargi bekleyen bu sozlere en guzel yanit , fiili uygulamalariyla yargic ve savcilarimizdan kendiliginden geldigi surece hic sorun olmasa gerek.
Tesekkurler sayin savci
Saygilarimla
Old 27-01-2003, 22:06   #28
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Geçmişten Günümüze....

Geçmişten Günümüze Hakim-Vekil ilişkileri.

Sn Çamlıbel in açıklaması üzerine ilgi çekeceğini düşünerek, tarihimizdeki Hakim- Vekil ilişkilerini THS FORUM ALANLARI KÖŞE YAZILARI bölümüne aktarmış bulunuyorum.

Köşe yazımız aşağıdaki ifadelerle bitmektedir.

Alıntı:
Savunma mesleğinin kurum ve kurallarını düzenleyen Mahamat Kanunu 1924 yılında yasalaşmış, 1925 yılında Avukatlık Kanunu ismini almıştır. Mecelleye Hayranlık duyanlara Genç Cumhuriyetin ilk birkaç ayı içerisinde yasalaşan Mahamat (Avukatlık) Kanunun görüşmeleri sırasındaki TBMM tutanaklarını, Medeni Kanun tutanaklarını, Mahmut Esat Bozkurt un Medeni Yasa ya ilişkin gerekçelerini okumalarını öneriyorum.


Alıntı:
Belki o zaman Öksüzlerin Gözyaşlarından Sorumlu Cumhuriyetin Savcılarını, Türk Ulusu Adına Karar veren Yargıçlarımızı, yargının ayrılmaz bütünü Avukatları ve Cumhuriyet Kanunlarını daha iyi anlarlar.


Alıntı:
Belki o zaman Mustafa Kemal Atatürk ve T.B.M. Meclisinin değerli milletvekillerini daha iyi tanırlar, nasıl bir Cumhuriyeti inşa etmek istediklerini anlarlar.


Av. Adil Giray Çelik
Denizli Barosu
Old 28-01-2003, 02:50   #29
Nusret

 
Varsayılan Yargıç - Avukat İlişkisi Üzerine...

Değerli forumcu arkadaşların mesajlarını okudum; ama bu okuma, mesajcıların önemli bir kısmının bu "sorun"u abarttığı sonucuna ulaştırdı beni.
Öncelikle şunu belirteyim ki, yargıçlık mesleği, insanın gerçekten öğrenciliğinde-gençliğinde sahip olduğu davranış özellikleri ve kişiliğinde çok önemli, haydi onu da söyleyeyim, bence olumsuz değişikliklere yol açıyor. Buna, bizzat sınıf arkadaşlarımdan birinin şahsında tanık olduğumdan dolayı, bu savı rahatlıkla ileri sürebileceğimi düşünüyorum. Fakat bu, her zaman böyle olmuyor tabii. Sınıf arkadaşlarımdan çok esprili ve hani "fırlama" denilebilecek tiplerden birisi şu anda asliye ceza yargıcı ve tam bir bürokrat, eski neşesinden hareketliliğinden eser kalmamış; ama bir diğeri Yargıtay'da tetkik hakimi olmasına rağmen, rahatlıkla söyleyebilirim ki, o eski yapısından hiçbir şey kaybetmemiş, yani "bürokratlaşma"mış.
Fakat değerli arkadaşlar, yargıçlarımızın biz avukatlarla ilişkisini incelediğimizde başat olan konunun bu olmadığını düşünüyorum. Yargıçlarla avukatların ilişkisinde kanayan asıl başka yaralar var.
Bunlardan ilki, azınlıkta kalsalar bile, bir kısım yargıcın özellikle duruşmalarda avukatlara ve asıl taraflara karşı saygısızca davranıyor olmalarıdır. Bu davranışlar, tekrar söylüyorum, azınlıkta kalsa bile insanın o gününü, hatta birkaç gününü mahvetmeye yetiyor. İstanbul Anadolu yakasındaki avukat arkadaşlara "Duruşmada sigara içip avukatlara ve sanıklara bağıran yargıç kim?" diye sorsanız tümünün aynı kişinin adını vereceğinden eminim.
Bir diğeri de, bile bile bazı yargıçların hukuka aykırı kararlarında ısrar etmeleri ve buna itiraz edildiğinde de "Temyize gidin" diye umursamaz davranmalarıdır. Normal yargı sürecinde aleyhimize verilen kararlardan bahsetmiyorum, bunu anlayabilirim. Bir örnek verirsem daha iyi anlaşılacağını umuyorum bu konunun. 466 tazminatı diye bilinen bir tazminat davasında delillerin ibrazı için verilen bir aylık süre dolmadan dosyayı incelemeye alıp da deliller ibraz edilmediği gerekçesiyle talebi reddeden ağır ceza mahkemesi hakimlerinden bahsediyorum. Karar duruşmasında verdiği kısa karar ile gerekçeli kararı farklı olan, gerekçeli kararının değişik bentlerinde birbirleriyle çelişen hükümler verip de tavzih talebini göz göre göre reddeden asliye hukuk hakiminden bahsediyorum. Bu durumlardaki itirazlarımız ise genellikle "Temyize gidin" cevabıyla karşılanmıştır.
Bu sorunlar, üzerinde biraz daha düşünüldüğünde çoğaltılabilir. Şu mesaj yazımında ilk anda aklıma gelenler bunlar. Bu tür sorunlar varken varsın hakimler avukatlara mesafeli yaklaşsınlar. Bu tür sorunların çözümüne daha fazla kafa yormak gerektiğini düşünüyorum. Yoksa hakimlerin bizlere karşı mesafeli davrandığından hareketle sitemkar davranmak bizim yargı sistemimizin gerçekliğinde biraz "uçuk" kaçmaktadır. Saygılar.
Old 28-01-2003, 17:30   #30
Admin

 
Varsayılan

Her toplumun bir değerler hiyerarşisi vardır. Kabul edelim, bizim toplumuzda bu sıralamada "adalet" listenin üst sıralarını zorlayamaz. Hemen her Türk'ün "adil değil" cümlesinin sonuna ekleyeceğimiz bir "AMA"sı vardır. Kimi için bu milliyet duygularıdır, kimi için dini inançlarıdır, kimi için maddi ya da değil kişisel menfaattir. Daha masumane motivasyonu olanlar için bu "vefa" veya "dostluk" hisleri olabilir. Ama sebep ne olursa olsun, değerler skalasında "Adalet"i en üste koyacak ve "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!" sözünün altına imza atacak kişi bu toplumda (varsa da) az sayıdadır. Bu toplumun parçası olduklarına göre hukukçular, hakimler, savcılar, avukatlar için de bu durum geçerlidir.

Toplumun değerler hiyerarşisi değişmeden Hakimlerin toplumla ve bu bağlamda avukatlarla da ilişkileri değişemez, değişirse toplum buna tepki gösterir. Gelin örnek üzerinden gidelim (AYNEN YAŞANMIŞTIR): Ağır Ceza Mahkemesinde müdahil vekilisiniz, sanık bir avukat, ilk duruşma sırası sizin ve duruşma daha başlamadı. Siz koridorda duruşmanın başlamasını beklerken sanık geliyor, doğrudan mahkeme başkanının odasına giriyor. Bir süre sonra odaya çaylar geliyor. Duruşma saati geliyor 15 dakika da geçiyor ancak çaylar bitmemiş olacak ki, duruşmalar başlamıyor. Birden salondan adınız okunuyor, "hayret sanık daha odadan çıkmadı" diye düşünürken salona bir giriyorsunuz ki Mahkeme yerini almış sanık da hakimlerin salona girdiği özel kapıdan salona girmiş ve yerine oturmuş. O celse sanık hakkında mahkemenin önceden verdiği beraat kararının yargıtay'da oybirliği ile bozulması karşısında, Mahkeme 1'e karşı 2 oyla DİRENME kararı veriyor ve direnme diyenlerden biri de Mahkeme başkanı.

Bu ülkede böyle olaylar karşısında "iyiniyetli" düşünmek için hiçbir sebebimiz yok ama hadi gelin Polyanna'cılık oynayalım: Mahkeme Başkanı ile sanık avukat arasındaki ilişki her ne olursa olsun, diyelim ki başkan son derece adil ve bu olayda da sanıkla ilişkisini hiç dikkate almadan kararını vermiş olsun. Bu faraziye tamamen doğru olsa bile, bu olay "yakışık alan" bir olay mıdır? Bu faraziye doğru olsa ve siz bunu bilseniz bile, bu durumu izleyen müvekkilinize bunu anlatabilir misiniz? Yolsuzluğun diz boyu olduğu, yargı da dahil her sektöre sirayet ettiği, insanların adalete güvenmediği, her işin parayla, hatırla, çevre ile görüldüğü bir toplumda Amerikan filmlerindeki hakimlerde tanık olduğumuz bu "çağdaş" görünümü bir vatandaşa izah edebilir misiniz? Ben bu yeteneğe sahip değilim sanırım..

Ayrıca herşeye rağmen bu tezime katılmıyorsanız, Hakimlerin yakın akrabalarının davalarındaki çekilme ve ret müessesesine de karşı çıkmanız gerektiğini düşünüyorum. Eğer hakimlerimizin tamamı ya da tamamına yakını en yakın arkadaşının taraf olduğu davada bile "adil" kalma yeteneneğine sahipse, kardeşinin ya da babasının davasına da girmesinde bence hiçbir sakınca olamaz. Eminim bu yetenekteki bir insan, bu davada da adil karar vermeyi becerecektir. Ancak görüyorum ki şu ana kadar bu maddenin "gereksizliğine" işaret eden hiçbir katılımcımız yok..

Bırakın hakimlerle avukatlar ya da toplum arasında bir "mesafe" kalsın. En azından toplumumuzdaki değerler hiyerarşisi değişmeden bu mesafeyi yok etmek için çabalamayalım. Toplumda sadece hakimler değil, toplumu oluşturan fertlerin geneli de "ne olacak ki en yakın arkadaşıysa, o bir HAKİM, adaleti zedeleyecek değil ya!" diye düşünmeye başlamadan önce yani adaleti herşeyin üstünde görmeye başlamadan önce Hakimlerin toplumdaki imajını zedeleyecek dolayısıyla adalet mekanizmasına zarar verecek "mesafelere" dokunmayalım..

Saygılarımla,

Not: Anlaşıldığını umuyorum: Mesajımdaki ana fikir hakimlerin toplumla olan kişisel ilişkisindeki mesafedir. Mesleki ilişkiler, mesleki ya da kişisel ilişkileri saygınlığı ve kalitesi vs. konular kastedilmemiştir..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlar Sendikası Av. Hacı Ali Özhan Hukuk Sohbetleri 18 05-04-2010 17:04
Aynı isimle, farklı illerde, tamamen farklı kişiler limited şirket kurabilirler mi genchukuk Hukuk Soruları Arşivi 8 21-07-2006 14:24
Bilişim Suçları İle İletişim Faaliyetleri Yönünden Türk Ceza Kanunu Tasarısı Admin Hukuk Haberleri 0 07-11-2001 19:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09317803 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.