Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Edebiyat Çorbası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-02-2008, 20:05   #1
güler ataş

 
Varsayılan Edebiyat Çorbası

Şiir, birazda ebruya benzer. Nereden çıktı demeyin konuyu uzatıp bir de ebru sanatını incelemeyelim şimdi. Boş verin onların da ustası var yazdılar çizdiler sergilediler. İlk fırsatta ebrunun bize nasıl duygular estirdiğine bakıp, bir sonraki şiiri öyle yazmak lazım.

Şiir ustası değilim, şair hiç değil. Hasbel kader bir kaç lafı süsleyip şiir-miş gibi yolluyoruz bir yerlere. Yazdıkça yollamak da gerek. Niye? Çünkü insan yazdıkça kelimeleri seviyor sevdikçe de oynuyor, orası olmadı burası, yok buraya yakışmadı şuraya. Birçoğumuz aynı zamanda zamanı da süslüyoruz farkına varmadan. Hayatımıza hiç girmemiş hayallere vücut yapıyoruz, üstüne bir baş, kaş, göz oturtuyoruz. Bir tek yerleştiremediğimiz kalp, ama bizim taşıdığımız hem kendimize hem hayalimizdekine yetiyor zaten.

Oğlumla derin bir şiir sohbetine girdim. Konu hep döner ya bizim gibi kendini şair sananların işidir bu. Eh biraz da gaz alıyorsanız, kendinizi kimlerle ölçersiniz kim bilir, okuyanlar verecek cevabını. Dedim ki 'hiç sarhoş olup şiir yazamadım'. 'Sen içmezsin ki anne' dedi. Aşıksam severim içmeyi, meret insanı kaç şiirin içinde yolcu eder değil mi? Eh bir de yanınızdaysa kalbinizin ve doğmamış şiirlerinizin sahibi, 'nerden çıktı şimdi yazmak'. Yaşa yazmak istediklerini diye düşünürüm. En önemli konuyu atlamak üzereydim, hep bir şey istedim, yazmaktansa yaşamayı yazacaklarımı. İnsan içince bir tasta pelteye benzer, dün, yarın hiç önemli değildir, bırakır kendini o anın büyüsüne. Zaten bize son öğretilenler de ''anı'' yaşa değil mi? Yaşayın, boş verin, nasıl olsa yarın hatırlamayacaksınız bu dakikaları. Kim bilir kimin kucağında kaç dosya şiirle uyanacaksınız sabaha. Seviyorum sizi rakı şişesinde balık olanlar, dünya edebiyatına katkılarınızdan dolayı.

Neyse gelelim konuya 'Hayyam da içermiş' dedi benim ukala. Ne şiirle alakası var ne sanatla (oğlumun yani). Zamane işte, mutlaka karşı tez getirecek. Haklı belki de, belki de içip içip yazması günümüz şairinin kendini Hayyam sanmasıdır.

Eğer bir Hayyam(iye) olsaydı edebiyat tarihinde içerdim ben de her gece, hem vallah hem billah. Belki de, hiç öyle bir zamanım olmadı ne yazdıysam ya makina başında bir kadını süsleme telaşındayken yazdım, ya da zamansızlıktan bir an önce pişmesi gereken yemeğin altını yakarken. Sanırım o yüzden bazı şiirler biraz ekmek, biraz kavga bol da sevda kokar. Sanırım o yüzdendir ki, en güzel şiirleri ya ameleler ya demirciler yazar. Ve birçoğu keşfedilmedi henüz, zamansızlık sorunu ya da parasızlıktır ünlü olamamanın sebebi. Belki de ülkemde şiir o yüzden hep esmere çalar.

Yazanı bol okuyanı az memleketimde eleştiri konusudur okumamak, hele üç beş bir araya gelmişseniz, hele bir de bu ülkenin elit entellerindenseniz, vurun abalıya. 'Önüne gelen yazıyor canım', 'doğru valla üstad, biz haybeye'(!) Diyalog geliştirilebilir elbette. Edebiyatta üstad olmak ölmeden herkese nasip de olmaz üstelik. Kaç eli kalem tutan bu mertebeye ermiştir ki. Manilere bakın hepsi anonim kalmamış mı? Hâlbuki onları da ilk söyleyen birileri vardı. Belki de yüzde ellisini bir kişi söylemişti, şimdi isimleri yok söyledikleriyle aramızdalar.

Amatörler için amatörce siteler var. O kadar zor koşullarda ve gönüllü çabalarla ayakta kalırlar, sonra bazı haddini bilmezler ya eleştiri bombardımanına tutar, ya da gecesine yatırım yapmak için çapkınlığa çıkar şiir aralarında. Kendince bir şeyler yazdığını düşünen amatörlerin payına düşer (şiirin armatörleri). Sanır ki bu laf ebeleri, şiirle uğraşan herkes flört arama derdindedir. Eh 'kişiyi nasıl bilirsin' demiş atalar 'kendin gibi'. Ben atasözlerini de severim. Doğdukları toprakların insanını yansıtır hepsi. Mesela ''bal tutan parmağını yalar'' devletin malı deniz, yemeyen ???''. Buralardan hareketle yağmacı bir kültür bulaşır şiire, duygularınız kaç kere yağmalanır düşünemezsiniz.

Ayrıca her siyasi süreç, kendini var etmeye çalışırken sanatta da hakimiyetini ''hakim'' kılmaya çalışır. Hatta yönetenler bizzati kendileri, ressam ve şair ve de yazar olmuşlardır. Sonra yönetenler, yazar,çizer olursa okuduğumuz kitaplardan aklımızda bir kaç satır kalır.

Nisan ayında bir gün anlatılır kitabın bir yerinde ''bahardan kalma bir gün gibiydi'' diye. Nisan ayının bahar ayı olmadığını savunur bize, zira Eylülde kalmıştır aklı.

İşte bu yazarlarımız hiç amatör olmadan profesyonelliği hak etmiş olanlardır.

Neyse ki bizim okullarımız dediğimiz bu alanlara el atmamışlar, düşünsenize bütün amatör şair ve yazarların mevsimleri birbirine karıştırdıklarını. Doğa yas tutmaz mıydı? Şiirin dili lal, gözü kör, ayağı aksak olmaz mıydı?

Yine geldim şiirin ve öykünün amatörlerine, hiç profesyonelleşmeyelim, içimizdeki en iyiye ulaşma çabamızı kaybederiz çünkü. Sonra yazdıklarımız değil adımız bilinir sadece. Mani değil ''manidar'' oluruz es kaza. Naçizane ben, bu amatör ruhu kaybetmemek için, eli kalem, dili söz tutan herkesin bir şeyler karalamasından yanayım. İnsan karalarken karalanmanın ayıbını da yaşar kim bilir.

İnsan, şiir ve sanat tıpkı doğaya benzer. Diyalektiktir, değişirken değiştirir, değiştirirken gelişir.

Ne dersiniz?
Old 11-02-2008, 23:53   #2
Durdu GÜNEŞ

 
Varsayılan

Yazma serüvenini anlatırken iç monologlarını da güzel ifade etmişin. İnsan önce kendisi için yazıyor. İnsan iç depremlerini dışsallaştırarak rahatlıyor. Bir şairin dediği gibi "acıyı bal eyliyor" Bir psikoterapidir yazmak.
Yazınızda belirtiğiniz gibi yazarlık profesyonelleştikçe doğallığından uzaklaşır.Yaratıcı etkinlik alınıp satılan bir metaya döndüğünde zevkide kalmaz.yazarlık tücccarlığa dönüşür.
Çok amiyane bir benzetme vardır. Muzır ama doğru bir benzetmedir.“Yazarlık fahişeliğe benzer, Önce mutlu olmak için, sonra eşinizi dostunuzu mutlu etmek için yazarsınız ve nihayetinde, daha çok para kazanmak uğruna yazmaya başlarsınız.”
Yazmak, varolduğunu hissetmek, gökkkubbede hoş bir sada bırakmak içinse güzeldir.
Güzel şeyler yazıyorsunuz. Yürekten yazdıklarınız yüreklerde yankısını bulacaktır.
Sevgiyle kalın.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03983212 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.