Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Bir Uçurumdur Hayat

Yanıt
Konu Notu: 9 oy, 4,89 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-08-2007, 15:04   #271
Sinem Kazar

 
Varsayılan

gidelim o zaman SEYDA..
Old 19-08-2007, 15:21   #272
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan :)

Alıntı:
Yazan Jeanne D'arc
Hayat "geçmiş olsun" demektir.
teşekkür ederim.
Old 20-08-2007, 20:37   #273
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

hayat, hayatının baharında gelip seni mutluluğa boğan sevgilinin, o kadar yaşanmışlık üstüne 2 yıla acımadan bir çırpıda hayatından çekip gitmesi; arkasından 3 yıl süren bir depresyon döneminden ayakta çıkabilmek, herşeyi tamamen silip yaralarını sarabilmek, ve tüm bunlar olup bittikten sonra o sevgilinin aradan geçen yıllardan sonra, tekrar karşında durup, senin 3 yıl cevabını aradığın neden sorusunu bir çırpıda içinden geldiği gibi cevaplamasından sonra şu cümleleri kurup gözyaşlarını tutamamasıdır:

"hayatımın en büyük hatasını yaptım Zafer, çok pişmanım ama çok da geç... Seni sevdiğim gibi bir daha kimseyi sevemedim. seninle yaşadıklarımı o kadar özledim ki. her anını tekrar yaşamak için herşeyimi verirdim."

Tüm bu cümlelerden sonra, hayatımın en büyük korkusuyla yüzlerce gece cevabını aradığım ama bulamadığım soruyla onun karşısında gözlerinin içine bakarak karşı karşıya kaldım. cevabını hiç net olarak verememiştim bunun...O anda vermek zorundaydım. Bir çırpıda gözlerime bakarak sordu: "Sen bunca şeye rağmen tekrar olabileceğini düşünüyor musun?"

"Keşke bu noktaya getirmeseydin. Artık farklı yollarda yürüyoruz. Sen hayatımın değerli insanlarından birisin. Öyle kalmanı isterim." dedim....

hayat işte buydu...
Old 22-08-2007, 09:49   #274
güler ataş

 
Varsayılan

güzel bir atışma serisi okudum ard arda,oldukça keyifliydi,sabah çayının yanında.
hayat : zaman
zaman : saat
saat : hırsız
çaldıkları : dönüşü olmayan şeyler
zar zor şikayet dilekçenizi verecek bir kurum bulursunuz
yapılan tetkiklerde parmak izine rastlanmaz
hatta zaman adında bir suçluya da rastlanmaz
dava düşer tek celsede
zaman fırlar sokağa, daha bitmemiştir işi.
elimizde kalan dünle yarın arasında sıkışmaktır.
bugün, üzgün yaşandığının farkında olmadığı için......
.............
mersinden sevgiler
Old 23-08-2007, 14:36   #275
Zeki

 
Varsayılan

Eskiden resimlerde gözlerim kısık çıkardı. Japonya'ya geldikten sonra hiç gözükmüyorlar artık.

Memleketten bir arkadaşım soruyor?
-Hiç mi resim çektirmedin ya? Bir tane gönder de görelim ne ediyorsun, nasıl bir yerdesin...
-Aha da gönderiyorum, al bakalım!!!

Ekranda; mektubunuz ... adresine teslim edildi, vs...
Bir kaç saniye sonra arkadaşın ilk tepkisi...
-Zeki, senin gözlerin iyice çekik olmuş.
-Hoppalaa! Nerden çıkarıyorsun, öyle şey mi olur?!...
-Yok be! Valla, çekik olmuş! çok mu pilav yiyorsun.
-Evet her öğün...

-Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!!!

Anlamam kardeşim, Dönüyorum işte... Yemem bir daha...
Hayat: Pilav yemekten adamın gözlerinin kaymasıdır.
Old 23-08-2007, 17:43   #276
Seyda

 
Varsayılan

Hayat çok özlediğin birine, birçak saat için de olsa kavuşacak olmanın heyecanını,kavuşmanın yarattığı tarif edilmez mutluluğu, bir nefes gibi içine çeke çeke, sindire sindire yaşamaktır..

Ben kardeşime kavuşmak üzereyimmm
Old 24-08-2007, 23:14   #277
peri kızı

 
Varsayılan

Hayat;değer verip ,kıymet bildiklerinin zerre kadar değerini bilmemeleridir..
Old 25-08-2007, 21:06   #278
Seyda

 
Varsayılan

16.00-Fb-Sivas Paf maçı
Akşam Sivas A takım maçı
21.45-G.Antep-Bjk maçı

Hayat; sevdiğin için 2 maçı üstüste izleyip, kendi takımının maçına sıra gelince bünyenin kaldıramadığını farketmektir.. Vicdanın sızladığı için zor bir hal onu da izlemektir..
Old 26-08-2007, 08:37   #279
Zeki

 
Varsayılan

Önceki gün Japonya'nın Osaka kentindeki etnoloji müzesine gittim. Bahsedildiği üzere dünyanın her kültüründen örnekler gösteriliyordu. Ancak Türkiye ile ilgili standı bulduğumda aslında biraz hayal kırıklığına uğradım. Türk kültürünün geleneksel hayat tarzının resmedildiği bu bölümde malesef Türkiye Arap kültürü ile harmanlanmış. Yani birlikte aynı coğrafyayı (Arap yarımadası'nı, Arap devletleri coğrafyasını ve şu anki Türkiye'yi) aynı kültür olarak göstermişler. Giysiler ve günlük hayatta kullanılan malzemeler birlikte gösterilmiş. İlginç bir durum; demek ki bizi araplarla bir görüyorlar. Bunun bir nedeni de din olabilir tabi ki.

Dün akşam ise bir japon erkeği ile bir Arap kızının düğünündeydim. Bilin bakalım düğünde baskın olan hangi kültürdü?
- Arap kültürü; filmler, danslar, gelenekler vs...

Peki hangi figür ağırlıklı olarak misafirlere gösterildi?
-Dansözler; Japon dansözler...
-İnsanlar etraflarında toplandı ve izlemeye koyuldu bu ilginç ve değişik dansı.

Japon damattan biraz da japon kültürü resmi izlemek isterdim ama nedense bunu göremedik. Neyse, herkes bir şekilde az da olsa birşeyler biliyor. Uymaya çalıştı ortama kısaca...

Hayat; Kendimizi anlatamamış olmanın burukluğunu hissetmektir.

Hayat; Sanıyor olmak ile bilmek arasındaki farkı üzerine basa basa bir kez daha öğrenmektir. Türkleri Araplarla bir zanneden Japonlar için biraz üzülmektir.

Hayat; Kendi değerlerini anlatmanın aslında önemli olduğunu farketmek, tanımlanırken bu değerlere bakıldığını öğrenmek, insanın kendi varlığını anlatırken hangi sıfatlardan ve nitelemelerden faydalanacağını bilmek ve şimdiden geleceğe ait pek çok dersler çıkarmaktır...
Old 27-08-2007, 17:26   #280
Zeki

 
Varsayılan

-Oğlum hiç pencerelerden, kapılardan ses çıkar mı?
-Nasıl yani? pencerelerden, kapılardan...

-E ne bileyim japonların yazıları pencereye, kapıya benziyor.

Allahım yarabbim daha neler duyacağız!...
Old 31-08-2007, 11:29   #281
Zeki

 
Varsayılan

Bazen duygusallaşmak bazen de duygusuzlaşmaktır hayat...

Hiçbir şey hissedemediğin zamanlar vardır.
Yazamazsın da, çizemezsin de, anlatamazsın da aynı zamanda.
Kaybolmuşsun hayatın içinde, hislerin de kaybolmuş...
Old 31-08-2007, 12:09   #282
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yeşil çimenlerin üzerinden gökyüzüne bakıp, yaşadığını hissedebilmektir, hayat.

Gece yıldızları sayabilmektir.

Burnunuzu kokusuyla dağlayan çiçeğe dokunma sevincidir.

Bir yağmur sonrası yaşamın tazelendiğini hissedebilmektir. Ürpererek kendine gelmektir hayat. Dinçlik ve dinginliktir.

Kediyle köpeğin aslında iyi geçindiğini, nifak sokanın yine insan olduğunun farkına varmaktır.

Hayat bir kaza sonrası gözünüzü kaybetme tehlikesi yaşayıp, yalnızca bu felaket gerçekleşmediği için, yalnızca bunun için, olmayana duyduğunuz sevincin, olana duyduğunuz üzüntüyü hissetmenize engel olmasıdır.

Hayat iyi ya da kötü veya bir uçurum değildir.

Hayat, yargılarımıza tutsak olmayacak kadar güçlü, kendine özgü ve özeldir. Biz hayata armağan değiliz, şairin dediği gibi, hayat bize sunulmuş bir armağan.

Ve yaşama mutluluğu, her yerde. Önce gözlerimizde !
Old 31-08-2007, 16:13   #283
Seyda

 
Varsayılan

O kadar sıcaktır ki bir an önce evine kavuşmak istersin.Başına geçen bu sıcaktan sonra eve giderken kendine bir hediye verirsin.Kocaman bir dondurma..

Plajda güneşlendiğin dakikaların ardından kendini bir an önce soğuk sulara atmak istersin.Ayağa kalktığında kızgın kum ayaklarını öyle bir yakar ki; terliklerinin kaybolma korkusuyla yalın ayakla seke seke, zıplayarak, ayaklarının serinliği hissedeceği ilk yere kadar koşmaya çalışırsın..Hadi at kendini..Şimdi ayaklarına çarpan su buz gibi gelir o güneşin ardından.Soğukluğa alışana kadar yavaş yavaş ilerlersin, hayalini kurduğun gibi birden dalamazsın denize..

İşte hayat bu..Çektiğin ya da çektiğini sandığın küçük sıkıntı(cık)ların ardından sana öyle güzellikler sunar ki; sadece o anın tadını çıkarırsın.Küçük şeylerle mutlu olabilmeyi başarırsan, güneşin ardından bir gün yağmur yağacağını, yağmurun ardından bir gün mutlaka güneşi göreceğini aklından çıkarmazsan hayatın aslında bir uçurum olmadığını da görebilirsin..

Hayatın güzel olduğunu herkesin görebilmesi dileğiyle Belki de hayattaki ilk günümüz gibi düşünüp bir ..
Old 02-09-2007, 18:28   #284
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

hayat, hiçbir şeyin aslında senin bildiğin gibi olmadığını bilmektir. tüm bu yalnış bildiklerinle kararlar alman, yolunu çizmen ve bu yolda uzun zaman yürümenden sonra doğruları gördüğünde, nasıl bir yanılsamanın üzerinde yaşadığını anlamaktır. ve yine hayat, terazide yapabildiklerinin değil, her zaman yapamadıklarının yer aldığı ve bunlarla ölçüldüğün, sorgulandığın bir boyuttur.
Old 02-09-2007, 20:28   #285
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ZAFER TUNCA
hayat, hiçbir şeyin aslında senin bildiğin gibi olmadığını bilmektir. tüm bu yalnış bildiklerinle kararlar alman, yolunu çizmen ve bu yolda uzun zaman yürümenden sonra doğruları gördüğünde, nasıl bir yanılsamanın üzerinde yaşadığını anlamaktır. ve yine hayat, terazide yapabildiklerinin değil, her zaman yapamadıklarının yer aldığı ve bunlarla ölçüldüğün, sorgulandığın bir boyuttur.


Ölçen ya da sorgulayan, kim ?
Old 02-09-2007, 22:15   #286
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Ölçen ya da sorgulayan, kim ?

ölçen ya da sorgulayan kim matrix herkes olabilir sayın Demirel hayatıımızda duygusal, fiziksel, tensel, maddesel, düşünsel alanda dirsek teması kurduğumuz, kuracağımız herkes. isim vermeye gerek yok sanırım
Old 02-09-2007, 22:19   #287
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

"Sorgulayan sadece siz olmalısınız, diğerlerinin sorgulayabilme hakkını sorgulamalısınız" dersem ben de aynını mı yapmış olurum yoksa dersemden sonrasında kendimi sorguluyor olmak hasebiyle durumu kurtarır mıyım? Burada bir ironi mi var?
Old 02-09-2007, 22:28   #288
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Jeanne D'arc
"Sorgulayan sadece siz olmalısınız, diğerlerinin sorgulayabilme hakkını sorgulamalısınız" dersem ben de aynını mı yapmış olurum yoksa dersemden sonrasında kendimi sorguluyor olmak hasebiyle durumu kurtarır mıyım? Burada bir ironi mi var?

Aslında cümleniz içerisindeki soru cümleciğiyle yerel ve yönlendirici bir sorgulama yöntemi kullanmış olmanızla birlikte, bütünsellik içinde, cümlenize sorgulamadan uzaklaşmak amacıyla yazılmış bir beyan havası vermeye çalıştığınızı sorgulamak istemesem de ironik bir sorgulama havasına esir olmuş ve dilbilgisi kurallarını gayri ihtiyari zorlamış bir anlatım tarzı benimsemiş olduğunuzu sorgulamak zorunda kaldım
sanırım hepimiz bir sorgucu olduk Yaptıklarımızla sorgulanmak en başta söylediğim gibi güzel. yapmadıklarımızı dillendirmeyelim yeter
Old 02-09-2007, 22:37   #289
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ZAFER TUNCA
ölçen ya da sorgulayan kim matrix herkes olabilir sayın Demirel hayatıımızda duygusal, fiziksel, tensel, maddesel, düşünsel alanda dirsek teması kurduğumuz, kuracağımız herkes. isim vermeye gerek yok sanırım

O zaman mesele yok Nasılsa ölçen beşer de şaşar, değil mi...

*

Aklıma bir fıkra geldi şimdi Yanlış hatırlamıyorsam, özetle şöyleydi:

Hayatta en çok terzimi seviyorum demiş adam arkadaşına. Arkadaşı sormuş, neden? Çünkü o beni her görüşünde ölçümü hep yeniden alıyor...

*

Adil ve dürüst terzi dostlarınız olması dileğimle.

Saygılarımla...
Old 02-09-2007, 22:53   #290
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
O zaman mesele yok Nasılsa ölçen beşer de şaşar, değil mi...

*

Aklıma bir fıkra geldi şimdi Yanlış hatırlamıyorsam, özetle şöyleydi:

Hayatta en çok terzimi seviyorum demiş adam arkadaşına. Arkadaşı sormuş, neden? Çünkü o beni her görüşünde ölçümü hep yeniden alıyor...

*

Adil ve dürüst terzi dostlarınız olması dileğimle.


örnek çok şık olmuş, tebrik ederim Beşerin şaşmasına gelince, beşer şaşar da, giden dönmez, geçen zaman geri gelmez, ve hiçbir şey eskisi gibi olmaz değil mi? beşerin bir şaşması bazen kader dediğimiz çizgiyi kırar, o çizgi kesişmesi beklenen noktalara teğet geçer sonra. insanı da bu üzer zaten. mezarlıkların yanından geçerken orada yatanların sokaklarda gezdiklerini hayal ediyorum bazen. sonra etrafımda gezenleri ve kendimi düşünüyorum. keşke hayat bu kadar uyuşturucu ve unutturucu bir yokluk olmasa. bu kadar kısa olan bir kesiti istediğimiz gibi değerlendirebilsek ve değerini bilebilsek.ahhh ah. ne düş ama
saygılarımla...
Old 02-09-2007, 22:59   #291
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Hem hayatı yokluk kabul edip, hem de yoklukta olanlar için pişmanlık ve üzüntü bildiriyorsunuz, çelişmedi mi şimdi

Giden gider, geride kalan kalır, neden eskisi gibi olsun ki, böyle olması gerekiyormuş denir. Hepimiz bir gün o dediğiniz yerde olacağız, o yüzden, üzülmeye değmez

Sevgiler
Old 03-09-2007, 12:18   #292
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Yeni başlangıçlara gebedir hayat.Merhaba demektir herkese yeniden.Verdiğin aralarda,unuttuğun satırlarda yeniden kendini bulabilmektir.
Yeniden kazanmaya başlamaktır ve yeniden tükenmeye.Tam bitti derken çarkın başa döndüğünü farketmektir.
Bir kısır döngü içinde çırpınıp durmaktır.Bazen sevinmek,bazen üzülmek ve bazen bomboş kalmaktır.
Kısaca hayat ne olursa olsun YAŞAMAK tır.

Yeni bir başlangıçta herkese MERHABA
Old 05-09-2007, 13:54   #293
yakanmoz

 
Varsayılan

Hayat dediğin parmaklarının arasından akıp giden sudan farksızdır sen ne kadar engellemeye çalışsanda o gideceği yere gidecek. O yüzden hiç birşeyi hiç kimseyi birşeylerle engellememek lazım bırak yol ver gitsin eğer geride kalbini bırakmışsa geri dönecektir. Gelmezse iki kişide birşey kaybetmiş sayılmaz. Sonuçta bir hayat şekillendirmek senin elinde...
Old 05-09-2007, 14:00   #294
yakanmoz

 
Varsayılan

Hayat beklemektir hiç gelmiyeceğini bildiğin halde umutsuzca beklemektir.Gelmesini istemeyerek beklemektir. Ama başın dik alnın açık beklemektir. Hiçbirşeye boyun eğmeden beklemektir hayata bile
Old 08-09-2007, 05:48   #295
Zeki

 
Varsayılan

Japonlarla olan dostluğumuz Eğtuğrul Fırkateyni'nin Osmanlı zamanında Japonya'ya gönderilmesiyle başlıyor. 19 Ekim 1863 tarihinde Padişah huzurunda suya indirilmiş. Makine ve kazanları 1864’te İngiltere’de monte edilmiştir.

II. Abdülhamid, 1887 yılında Japonya İmparatorunun yeğeninin bir savaş gemisiyle İstanbul'u ziyaret etmesinin ardından Japonya’ya bir heyet gönderilerek iade-i ziyaret yapılmasını emretmişti. Mürettebat sayısı konusunda farklı bilgiler bulunuyor -593'den 655'e kadar-. Gemi, Temmuz 1889’da İstanbul’dan yola çıktı. 11 ay sonra 7 Haziran 1890 tarihinde Japonya’nın Yokohama Limanına vardı.

Yola çıkılacağı gün Japon Bahriyesinin tayfun uyarısına rağmen, Ertuğrul Fırkateyni planlandığı gibi 15 Eylül 1890tarihinde Yokohama Limanı’ndan ayrıldı. Kushimoto açıklarında tayfuna yakalanan Ertuğrul Firkateyni 16 Eylül 1890’da kayalara çarparak battı. Kazadan sadece 69 denizci kurtulabildi, Amiral Osman Bey de dahil diğer mürettebat hayatını kaybetti. En az 524 denizci ölmüş yani. Kushimoto kasabası Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir. Kushimato’da bir de müze bulunmaktadır. 1974 yılında inşa edilen "Türk Müzesi"nde Ertuğrul Fırkateyni’nin maketi, gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve heykelleri bulunmaktadır.

Ertuğrul Fırkateyni’nin trajik sonu Türk-Japon halklarını yakınlaştırdı. Yöre halkı, kazadan kurtulanlara büyük yardım ve yakınlık gösterdi. Torajiro Yamada isimli bir Japon, şehit yakınları ve kazazedeler için yardım kampanyası düzenledi. Hayatta kalan 69 denizci Hiei ve Kongo isimli iki askeri gemi ile İstanbul’a gönderildi. Kazada ölenlerin anısına Kushimoto’da bir Anıt yapılmıştır. İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir.

Gelelim bu tarihi bilginin hayat ile ne alakası olduğuna. Dün Tokyo'dan Kobe'ye gelirken trende yan kotuğuma Japon bir Uluslararası Siyeset Profesörü rastladı. Türkiye'yi ve Türkleri yakından biliyordu. Elindeki bir kitabı karıştırırken gözüm kaydı ve bir Türk bayrağı gördüm. İlgisi olduğunu düşünerek sordum, tanıştık ve yolculuk boyunca 3 saate yakın sobbet ettik aralıksız. İşte konu da anlaşılacağı üzere bu sohbetten çıktı. ''Japon ve Türk halklarının tanışması ilk Ertuğrul Fırkateyni ile olmuştu'' şekline bahsetmişti.

Hayat; Türkiye hakkında, tarihi ve güncel pek çok konuda bir gün emekli bir Japon Profesörle sohbet etmekmiş.

Bu arada bu japon Profesör amcamız AB'nin Türkiye'yi almayacağını, oyaladığını düşündüğünü ifade etti. Taa dünyanın öteki ucundaki Japon bile anlamış, darısı anlamayanların başına...
Old 08-09-2007, 20:28   #296
Seyda

 
Varsayılan

Temizlikle geçen bir cumartesinin ardından bir gözün bilgisayarda, bir gözün milli maçtayken çalan zili duyarsın..Işıl ışıl gözleri,muzip ifadesiyle tahmin etmediğin bir anda karşında birkaç dakika duran, bütün yorgunluğunu alır sanki..

Hayat; beklemediğin anda sana verdikleriyle öyle mutlu eder ki, ondan öncesi kötü de olsa düşünemezsin..
Old 10-09-2007, 16:09   #297
Zeki

 
Varsayılan

Ya olmaz ya! Bu Of'lular Japonya'da da buldu beni!
Nereye kaçsam ki?

Şaka bir yana, Hemşeri görmek ne güzel şey...
Her espriyi anlıyor, ne tuhaf değil mi?

Ama ilk tanıştığımızda Azerbaycanlıyım diye yutturdum.
-Selam Türk müsün?
-Evet.
-Nerden?
-Azerbaycan
-Hadi ya! Ne güzel Türkçe konuşuyorsun!
-Epey kaldım Türkiye'de.
-Nerelerde.
-Rize, Trabzon, İstanbul, Ankara...
-Oooo! Bizum oralara da citmişsun.
-

Diğer arkadaşları geliyor 1-2 dk sonra...
-Selam!
-Buyrun oturun!
-Arkadaş nereli (Yeni oturan, Of'luya soruyor)
-Azerbaycan'dan ya sevindim varya! Türkçe konuşacak birini bulduk sonunda. Biliyi misun, Tokyo'ya cetudiler bizi(götürdüler). Çostebek cibi yerun altindan çikamaduk.
- (Gülüyoruz)
-Azerbaycan'un neresindensun?

Artık dayanamıyorum; biraz da üzüldüm hemşerimin haline. Daha uzatmayayım dedim...

-Ula hala anlamadun ha! Bağa Azeri tipi mi var? Adam hemşerisini tanir da!
-Yapma yaa!

Neyse yaptım bile...
Hayat, Of'luya takla attırmaktı ya, acıdım yine...
Hayat, hayata geri dönmeye başlamaktır.

Not:Japonlarla Karadeniz ağzı ile konuşulmuyordu.
Old 11-09-2007, 14:53   #298
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Arkandan hain planların yapıldığını bile bile ve herkes bunu bilirken sen bilmiyormuş gibi davranmaya çalışarak biraz da aptal yerine koyularak yaşamaktır hayat.
Old 13-09-2007, 23:15   #299
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan

hayat sen orda öylece usulca dururken, hiçbir sebebi ya da amacı olmaksızın seni özlemek, özlediğini söylememektir. belki burada okursun, okursun ama okuduğunu söylemezsin ve ben de birşey söylememiş olurum diye bir düşünceyle buradan yazmayı seçmektir hayat.
seni özledim.
Old 16-09-2007, 14:16   #300
ÇAĞLA

 
Varsayılan Iskalanmayan hayata atfen....

Hayat bir sudokudur.Doğru taşlar, doğru yere ve doğru zamanda...Hep doğru taşı bulup yerine koymak,zamanlamada hata yapmamaktı hedefim.Bunları başardığım da herşey yoluna girecek zannettim yıllarca ve yıllarca.Taki takvim hayatımdan geçen yirmi yılı bana hatırlattığında farkettim ki:Evet hayat bir su doku belki..Ama emin olduğum birşey var ki bu su dokuda hiçbirzaman,herşey tam olamaz.Zaman doğru iken taşlar yanlış veyahut zamanı tutturamamam için saatim geri alınmış hayat tarafından!Ve yirmi yıllık oynadığım sudokuyu artık "hayat" senin istediğn gibi oynamaya karar verdim.
Herşey ve herkes aynı zaman da mutlu olamıyormuş.En temel kuralıymış meğerse bu;hayat denen su dokunun.Bense yıllarca doğru taşlar ve zamanlamayla uğraştım durdum doğru yerleri bulursam herşey düzelicek herşey iyi olucak diye.Şimdiyse kendime gülüyorum!
Hayallerimi aldın hayat..Sevinçlerimi,direnme gücümü,belki sevdiklerimi ve sevenlerimi...
Şimdi ise benden istediğine bak!Her yenildiğimde yeniden ayağa kalkma gücünü veren,yeniden dene,yapabilirsin diye sessiz bir çığlıkta varolup karşıma çıkan;her yokoluşlarımda mucizevi bir şekilde geri dönmemi sağlayan;bana ben de varım tedirtebilen tekşey olan YAŞAMA SEVİNCİMİ İSTİYORSUN!
Belki ben anlamadım seni,belki bana yanlış anlattılar seni..Tamam hayat(!) ;sudokunun temel kuralını anlayabiliyorum azbiraz...Ama sürekli bişeyleri almak istemene anlam veremiyorum...En kötüsü bu isteyişlerin arkası gelmeyecek olması...Taki başka bir renkte başka bir düzende başka bir şekilde yeniden başlayana dek...
Iskalanmayan hayata atfen........
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kredili hayat sigortası... Av.Hilmi Sormazoğlu Meslektaşların Soruları 2 17-12-2006 19:34
Hayat T T ! ankara7406 Site Lokali 3 08-09-2006 14:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07271600 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.