|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
12-01-2007, 10:40 | #1 |
|
kambiyo senedi yıllık %58 faiz menfi tespit davası
bir müvekkilimiz aleyhine başlatılan icra takibinde 2004 ocak ayı tarihli toplamda 16 milyarlık birden fazla bonolara yıllık % 58 faiz işletilmiştir. Ödeme emrini tebliğ aldığında bu faizin fahiş olduğunu anlamış takip alacaklısı ile görüşüp borcunu ödeyeceğini ama faizin çok fazla olduğunu belirtmiş. alacaklıda avukatına talimat vereceğini takibini durduracağını söylemiş ama daha sonra müvekkilimizin evine hacze gelinmiş muhafaza yapılmış ve kayıt hacizleri gerçekleştirilmiştir. Bu durumda menfi tespit davası açacağım. ancak daha önce nerede okuduğumu bir türlü hatırlayamadığım ve bulamadığım bir yargıtay kararında faiz için ayrık bir durumun bulunduğunu hatırlıyorum. sizden ricam böyle bir karar varmı başka bir değişle bu durumda menfi tespit davası açabilirmiyim. Borcu kabul ederek faizi yasal sınırına çekebilirmiyim? Saygılarımla.
|
12-01-2007, 22:07 | #2 |
|
HD 12 Esas : 2005/9889 Karar: 2005/12847 Tarih: 14.06.2005
YARGITAY İLAMI Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, takipten önce uygulanan ve takipten sonrası için uygulanması istenen %85 faiz oranına borçlu itiraz etmemiştir. Bu durumda takipten öncesi için %85 oranı üzerinden talep edilen 3.542.000.000 TL'lik faiz miktarı kesinleşmiş bulunduğundan mahkemenin bu yöndeki uygulamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, takip tarihinde avans faizi %64 oranında olup bu nedenlerle İcra Müdürünün takipten sonrası için dönem dönem değişen avans faiz oranlarına göre faiz hesaplaması yapılması gerekir. Zira, takip dayanağı belgenin niteliğine göre, takipten sonra talep edilen %85 faiz oranı, (avans faizi uygulanması) istendiğini gösterir. Ancak bu rakam gerçeği ifade etmediği için %85 oranının uygulanması yönündeki İcra Müdürlüğü işlemi Dairemizin yerleşik içtihatlarına uygun düşmemektedir. O halde, Mahkemece takip tarihinden sonraki dönemler için avans faiz oranları belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine şikayetin reddi yolunda hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 14.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
12-01-2007, 23:01 | #3 |
|
Çok TeŞekkÜr Ederİm.
|
13-01-2007, 13:31 | #4 |
|
Sayın Prag ,
T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2004/6908 K. 2005/180 T. 25.1.2005 • MENFİ TESBİT TALEBİ ( Çeke Dayalı Takipte İstenen Faiz Oranının Fahiş Olması - Takibe Süresinde İtiraz Edilmemiş Olmasının Alacaklı Lehine Fahiş Faiz Talep Hakkı Doğurmayacağı ) • FAİZ ORANI ( Çeke Dayalı Açılan Takipte Talep Edilen Fahiş Faiz Oranına Borçlu Tarafından İtiraz Edilmemiş Olmasının Alacaklı Lehine Fahiş Faiz Talep Hakkı Doğurmayacağı ) • ÇEKE DAYALI AÇILAN TAKİPTE FAİZ ORANININ FAHİŞ DERECEDE YÜKSEK GÖSTERİLMESİ ( Takibin Süresinde İtiraz Edilmeyerek Kesinleşmesinin Akdi Faiz Yönünden Sözleşme Bulunmadığından Alacaklı Lehine Fahiş Faiz talep Hakkı Doğurmayacağı ) 3095/m.1,2 ÖZET : Davacı vekili, icra takibinde % 90 fahiş faiz talebinde bulunulduğunu, müvekkilince sehven süresinde takibe itiraz edilmediğinden kesinleşen takip gereğince hacizler yapıldığını, oysa reeskont faizinin % 70 olduğunu ileri sürmüş ve müvekkilinin % 70'in üzerindeki faiz oranı ile miktarından borçlu olmadığının tesbitine faizin tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Uyuşmazlık, kesinleşen İcra takibinde talep edilen işlemiş faiz ve faiz oranından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki akdi faiz yönünden herhangi bir sözleşme bulunmadığına göre, uyuşmazlığın talep de gözetilerek 3095 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Mahkemece bu yön düşünülmeksizin takip kesinleştiğinden talep edilen faiz oranının yerinde olduğu yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, icra takibinde % 90 fahiş faiz talebinde bulunulduğunu, müvekkilince sehven süresinde takibe itiraz edilmediğinden kesinleşen takip gereğince hacizler yapıldığını, oysa reeskont faizinin % 70 olduğunu ileri sürmüş ve müvekkilinin % 70'in üzerindeki faiz oranı ile miktarından borçlu olmadığının tesbitine faizin tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çeke dayalı takibe süresinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, takipte talep edilen faiz oranının akdi temerrüt faiz oranı olarak yorumlanması gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davalı savunması, benimsenen bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, kesinleşen İcra takibinde talep edilen işlemiş faiz ve faiz oranından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki akdi faiz yönünden herhangi bir sözleşme bulunmadığına göre uyuşmazlığın talep de gözetilerek 3095 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Mahkemece bu yön düşünülmeksizin takip kesinleştiğinden talep edilen faiz oranının yerinde olduğu yönünde görüş bildiren bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.1.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx Saygılarımı sunarım. Av. Erdal |
13-01-2007, 23:05 | #5 |
|
emeğiniz ve ayırdğınız vaktiniz için çok teşekkürler. Saygılarımla.
|
12-06-2012, 12:14 | #6 |
|
Sayın Meslektaşlar aynı konu hakkında yeni başlık açmadan burdan devam etmeyi uygun buldum.
Borçlu hakkında 2004 yılında başlatılan kambiyo takibinde yıllık %70 faiz istenmiş, itiraza uğramayan takip kesinleşmiştir. (Taraflar arasında belirlenmiş akdi faiz bulunmamaktadır) Borçlunun maaşından bir kısım kesintiler yapılmış, akabinde 2010 yılında borçlunun eşi dosya borcuna usulüne uygun şekilde icra kefili olmuştur.Halen icra kefilinin maaşından kesinti devam etmektedir. (2004 yılında 3.500-TL olan borç şu an sekiz yıl boyunca yapılan ödemelere rağmen 16.000-TL'dir) Borçlu adına icra dosyasına talep açarak, özellikle takip sonrası dönem için 3095 sayılı yasa hükümlerine göre TCMB'nin açıkladığı kademeli avans faiz oranlarına göre dosya hesabı yapılmasını, fazla ödeme var ise borçluya iadesini talep edeceğim. Büyük olasılıkla talebim reddedilecek ve memur muamelesini şikayet yoluna gideceğim. Bu hususta Yargıtay'ın çelişik kararları olduğunu biliyorum. Ancak sorum özellikle icra kefilinin durumu ile ilgili. 1- Sadece asıl borçlunun şikayet yoluna giderek (şikayetin kabul edildiğini varsayarsak) faiz oranını düşürmesi icra kefili için de geçerli olur mu? İcra kefilinin de asıl borçlu ile beraber şikayette bulunması gerekir mi? 2- İcra kefaletinin usulü ve mahiyeti nedeniyle, borçlununkinin kabul edilip icra kefilinin şikayetinin bu sebeple reddedilme olasılığı var mıdır? 3- Şikayet yerine menfi tespit ve istirdat davası açmak daha etkili ve doğru bir yol mu olur? Görüş ve önerileriniz için şimdiden teşekkür ve saygılarımla... |
09-01-2014, 15:25 | #7 |
|
T.C.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi T Ü R KM İ L L E T İA D I N A Y A R G I T A Y İ L A M I ESAS NO: 2013/33417 KARAR NO: 2013/40744 * İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: Denizli 2. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ: 17/09/2013 NUMARASI: 2013/483-2013/656 DAVACI: BORÇLU: DAVALI: ALACAKLI: * Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Meltem Duyan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı ve örnek 7 numaralı ödeme emrinde takip tarihinden itibaren asıl alacağın %60 faiziyle tahsilinin istendiği, yasal sürede itiraz edilmeyerek takibin kesinleşmesinden sonra icra müdürlüğünce takip tarihinden sonrasına %60 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama üzerine borçlunun icra mahkemesine başvurarak hesaplamaya itiraz ettiği anlaşılmıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, aynı Kanun'un 648. maddesi gereğince 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesinde, görülmekte olan davalara ilişkin olarak, "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88'inci, temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır" şeklinde düzenleme getirilmiştir. İcra takibi de dava gibi düşünüleceğinden, 6098 Sayılı TBK'nun anılan hükümlerinin henüz sonuçlanmamış icra takiplerinde de uygulanması gerekir (HGK'nun 12.09.2012 tarihli, 2012/19-314 E, 2012/557 K. Sayılı kararı). 6098 Sayılı TBK'nun faiz ve temerrüt faizine ilişkin 88. ve 120. maddeleri gereğince değişen oranlarda faiz oranlarının uygulanabilmesi için talep edilen faiz oranının takip tarihi itibariyle ticari veya yasal faiz oranına denk olması gerekir. Böyle bir durumda alacaklının ticari ya da yasal faiz istediğinin kabulü gerekeceğinden, faizin anılan faiz türlerine göre değişen oranlarda hesaplanması gerekmektedir Ancak, ödeme emrinde talep edilen faiz oranının yasal ve ticari faizin üzerinde olması ve itiraz edilmeksizin kesinleşmesi durumunda anılan faizin uygulanması gerekecektir. Somut olayda, alacaklı tarafından takipte istenen %60 işleyecek faiz oranının, takip tarihinde geçerli olan ticari veya yasal faiz oranına denk gelmediği ve bu oranların oldukça üzerinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle alacaklının talebinin ticari faiz olduğu sonucuna varılamaz. Borçlunun yasal sürede ödeme emrinde talep edilen faiz oranına itiraz etmemesi üzerine kesinleşen bu oran üzerinden faiz hesaplanması gerekir. O halde mahkemece, faize itirazınyukarıda yazılı nedenlerle reddi yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır. yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 24,30 TL onama harcı temyiz edenden alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan V. Y. Z. AKSOY Üye S. ATALAY Üye M. USLU Üye A. DOĞAN Üye A. TUNCAL |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
menfi tespit davası | av.asen öznur | Meslektaşların Soruları | 12 | 02-03-2009 10:49 |
Menfi Tespit Davası-İİK 72/ Feragat | ares139 | Meslektaşların Soruları | 6 | 11-04-2008 14:33 |
içtihat- Menfi Tespit davası | Av.Ceylan Pala Karadağ | Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 21-11-2006 15:48 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |