Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yanlış tescilin düzeltilmesi davalarında husumet, görev ve tazminat sorunu

Yanıt
Old 10-08-2008, 23:56   #1
yeldakullap

 
Varsayılan yanlış tescilin düzeltilmesi davalarında husumet, görev ve tazminat sorunu

Merhaba arkadaşlar, mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden bahisle tapu düzeltme, iptal ve tescil davası açmayı planlıyorum. Bu dava sanıyorum Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılacak ( görev sorunu?? ) , kimlere açılacak ( tapu ve lehine haksız tescil yapılan kişi???) ..Ve bu konuda emsal kararı olup, buna benzer bir dava açan arkadaşımız var mı; Olayın özeti aşağıda ki gibidir;
Müvekkcil bir arsayı satın almasının akabinde hatalı tescil işlemini tespit ediyor. Müvekkilin tapuyu almasından 7-8 yıl önce istimlak işlemi uygulanmış. Karayollarına resmi yazı ile sorulduğunda ne kadarlık bir istimlak işlemi uyguladığını söylemekle yanlışlık açıkça ortada. Şöyle ki; müvekkil tapuyu bir şahıstan satın aldıktan sonra ölçüm yaparken yanlış işlemi farkediyor. Özel ölçüm sırasında, bu yerin istimlaktan sonra olması gerektiği kadar değil daha büyük olduğu ancak karayollarının istimlak ettiği alan belli kadastonun istimliktan sonra yaptığı haritada eksik gösterildiği anlaşılıyor. Satın aldığımız kişi bunun farkında olmadığı için düzeltme talebinde bulunmuyor. Çünkü o kişi o istimlaktan sonra o tarlaya hiç girmediği için o alana gitmiyor.
Örneklemek gerekirse, örneğin 15 bin metrelik yerde 1000 metre istimlak edilmiş iken sanki 2000 metre istimlak edilmiş gibi mülk sahibine istimlak sonrası 13.000-metrelik bir alan verilmiş. Ancak yeni tapu alınmadığı için durum farkedilmemiş. Müvekkil de mülk sahibine yeri 14 .000-metre olarak bedel ödemiş. Yani tapu idaresince 14.000-metre lik tescil gerekir iken bu yapılmıyor. Müvekkil bu mülk sahibinden satın aldığında durum fark ediyor. Yan arazinin menfaatine olarakk bizim aleyhimize eksik dönüm tespit ediliyor. Lehine yanlış tescil yapılan kişi ise alanı sahipleniyor .
işte böyle arkadaşlar.. bu dava benzerini açanlar varmı? açanlar varsa hangi mahkemeye ve kimlere karşı açtılar..kazandılar mı? tazminat istediler mi?
şimdiden çok teşekkürler
selamlar
Old 11-08-2008, 17:13   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/5065
Karar: 2006/6312
Karar Tarihi: 05.06.2006

ÖZET: Dava, tapu kaydında isim düzeltilmesi istemine ilişkin olup, bu tür davalarda mahkemenin görevi dava konusu taşınmazın değerine göre belirlenir.

(1086 S. K. m. 1)

Dava: Davacı tarafından, davalı aleyhine 19.10.2005 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 7.2.2006 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Dava, tapu kaydında isim düzeltilmesi istemine ilişkin olup, bu tür davalarda mahkemenin görevi HUMK. nun 1. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın değerine göre belirlenir. Dava 19.10.2005 tarihinde 5100 YTL değer göstererek Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Sözü edilen tarihte Sulh Hukuk Mahkemesinin görev sınırının 5000 YTL olduğu nazara alındığında Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de; mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi halinde, duruşmalarda kendisini vekille temsil ettiren karşı taraf yararına vekalet ücreti tayin ve takdiri gerekirken bundan zuhul edilmesi ve hüküm altına alınması gereken yargılama harç ve masraflarının görevli mahkemede karar altına alınması yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.06.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 11-08-2008, 17:15   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/11760
Karar: 2007/13842
Karar Tarihi: 12.01.2007

ÖZET: Tapu sicilindeki yanlışlığın düzeltilmesi kaydın diğer malikleri hasım gösterilmek suretiyle dava konusu yapılabilir. Bu gibi davalarda görevi tapu sicilinin tutmaktan ibaret ve mülkiyet hakkı sahibi olmayan tapu idaresine husumet düşmez. Davalılardan Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet noktasından reddi yerine davada hasım sayılarak yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

(4721 S. K. m. 1027)

Dava: Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.01.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında hatalı yazımın düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.04.2006 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Halit Ü. ve Tapu Sicil Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar tapulama çalışması sırasında 1057 ve 1058 parsellerin dayanağı olan İskan tapu kayıtlarının hatalı uygulandığını bu uygulamaya karşı kadastro komisyonuna itiraz edildiğini, komisyonun hatayı giderdiğini, ancak kütük üzerine belgelere aykırı olarak tescil yapılmak suretiyle tapu kaydı tesis edildiğini, 1057 ve 1058 parseller kayıtlarının kesinleşen komisyon kararında yazılı olduğu şekilde tapuya tescilini istemiştir.

Davalılar davanın reddini savunmuş,

Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalılardan Halit Ü. ile Tapu Sicil Müdürlüğü temyiz etmiştir.

Tüm dosya kapsamıyla 1057 ve 1058 parseller sicilinin kesinleşen komisyon kararında belirlenen şekli ile oluşturulması gerekirken, sicilin komisyon kararına göre değil, tapulamada belirlenen şekilde tesis edildiği sabittir. Davacılar kütük üzerindeki yanılgılı tescilin Türk Medeni Kanunun 1027. maddesine dayanılarak kaydın diğer ilgili maliklerini hasım göstermek suretiyle düzeltilmesini isteyebilir.

1- Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalılardan Halit Ü.'ın bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Davalı Tapu Sicil Müdürlüğünün temyiz itirazlarına gelince;

Az yukarıda sözü edildiği üzere, Türk Medeni Kanunun 1027. maddesine dayanılarak tapu sicilindeki yanlışlığın düzeltilmesi kaydın diğer malikleri hasım gösterilmek suretiyle dava konusu yapılabilir. Bu gibi davalarda görevi tapu sicilinin tutmaktan ibaret ve mülkiyet hakkı sahibi olmayan tapu idaresine husumet düşmez. Davalılardan Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet noktasından reddi yerine davada hasım sayılarak yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, 12.01.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 11-08-2008, 17:18   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Kanun No: 4721
Türk Medeni Kanunu

Kabul Tarihi: 22.11.2001
R.G. Tarihi: 08.12.2001
R.G. No: 24607

2. Sorumluluk

Madde 1007 - Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Old 11-08-2008, 17:19   #5
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 1995/1204
Karar: 1995/2603
Karar Tarihi: 28.03.1995

ÖZET: Medeni Kanunun 917. maddesi hükmüne dayalı sorumluluktan doğan davada, Borçlar Kanununun 60/1. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık zamanaşımı kuralı uygulanır. Hazinenin sorumlu olabilmesi için, tapu sicilinin tutulmasından zarar doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eylemi olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması ve zararın kesin olarak gerçekleşmesi gerekir. Hazineye rücu niteliği taşıyan davada zamanaşımının başlangıcı, zararın gerçekleştiği tarihtir.

(743 S. K. m. 917) (818 S. K. m. 60/1)

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı zamanaşımı yönünden davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:

Karar: Davacı vekili, Üsküdar Tavaşı Hasanağa Mahallesi'nde kaim 84 parsel nolu taşınmazda bulunan apartmanın zemin katta 40/420 arsa paylı 4 numaralı dairesini, 26.12.198 tarihinde direnin maliki Bahattin aracılığı ile tapuda yapılan işlemle, müvekkilinin satın aldığını, müvekkilinin bu daireyi 24.6.1987 tarihinde yine tapuda Mustafa'ya sattığını, ancak asıl malik Bahattin tarafından Mustafa aleyhine açılan tapu iptali davasının (satışın müvekkiline sahte evraklı vekil tarafından yapıldığının tespiti nedeniyle) kabul edilerek taşınmazın önceki malik Bahattin üzerine tescil edildiğini, Mustafa tarafından müvekkili hakkında Kadıköy Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 1992/911 esas sayı ile açılan dava sonunda müvekkilinin tazminat ödemeye mahkum edildiğini ve icra takibi üzerine de adı edilene 290.920.000 lira ödemede bulunulduğunu ileri sürerek (Medeni Kanun'un 917/1. maddesi gereğince sorumlu olduğu iddiasıyla davalı Maliye Hazinesi'nde 290.920.000 lira zararının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini) talep ve dava etmiş; mahkemece, davacının, hakkında Kadıköy Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 27.11.1992 tarihinde dava açılmakla o tarihte zararını öğrendiği ve son olarak da o davada hüküm tarihi olan 20.5.1993 tarihinde (açıkça tazminatla mahkum edilmekle de) zararının kapsamını öğrenmiş olduğu, bu tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 22.7.1994 tarihinde şimdiki davayı açtığı gerekçesiyle, davalı vekilinin zamanaşımı savunması yerinde görülmüş ve dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir.

Uyuşmazlık, tapu sicilinin tutulmasından (MK. md. 917) doğduğu ileri sürülen zarar nedeniyle açılan bu tazminat davasında zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı tarihe ilişkindir. Medeni Kanun'un 917. maddesine dayanan sorumluluktan doğan davada Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık zamanaşımının uygulanacağı tartışmasızdır. Borçlar Kanunu'nun 60/1. maddesi uyarınca, zarar ve ziyan namıyla nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene... mürurundan sonra (zamanaşımına uğrar) istima olunamaz. Medeni Kanunun 917. maddesi gereğince Hazine'nin sorumlu olabilmesi tapu sicilinin tutulmasından zarar doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eylemi olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması koşullarına bağlıdır. Zarar doğmadıkça Hazine'nin sorumluluğundan söz edilemeyeceği açıktır. Bu davanın niteliği itibariyle zararın kesin olarak gerçekleşmesi gerekir. Bu nedenle olayda davacı hakkında 27.11.1992 tarihinde (yukarıda açıklanan) davanın açılması o tarihin zamanaşımının başlangıcı olarak kabulünü gerektiremeyeceği gibi, o davanın hüküm tarihi de zamanaşımı başlangıcına esas alınamaz; çünkü davacının zararı, hakkındaki ödetme kararının kesinleşmesinden sonra ve hatta giderek ödeme tarihinde doğmuştur. Kadıköy Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20.5.1993 gün, 911/355 sayılı ödetme kararının 10.2.1994 tarihinde kesinleştiği, şimdiki (Hazine'ye rücu niteliği taşıyan) davanın ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçmeden 22.7.1994 gününde açılmış olması ve olayda BK. madde 60/1'de öngörülen on yıllık tali zamanaşımı savunmasının reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve davacı yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma avukatlık parasının davalı Maliye Hazinesi'ne yükletilmesine ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 28.3.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bankalara karşı açılacak tazminat davalarında görev günseligonca Meslektaşların Soruları 2 01-11-2011 16:43
nüfus kaydının düzeltilmesi davasında husumet- gerçek ana babanın bilinmemesi av.eseralp Meslektaşların Soruları 3 13-05-2008 10:06
Tenfiz Davalarında Tebligat Sorunu av.gzm Aile Hukuku Çalışma Grubu 2 23-07-2007 10:36
Okulda Yaralanan Çocuk İçin Dava Zamanaşımı/ Husumet/ Görev Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 1 19-07-2007 09:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05922604 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.