Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

Cocukla Kisisel İliski Süresi

 
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-03-2002, 21:39   #1
STARFISH

 
Varsayılan Cocukla Kisisel İliski Süresi

Hukukun üstünlüğü için mücadele eden sayın hukuk emekçileri; Oğlumla şahsi ilişkimin süresinin uzatılması için davayı kaybettim. Karar çok ilginç ve zamanları çok az olan sayın hakimin hazırlamış olduğu gerekçeli kararı tas tamına 3 sayfa. Bu yüzden konuyu izah etmem biraz zamanınızı alacak. Şimdiden değerli vakitlerinizi aldığım için özür dilerim ama tarihe geçecek bir karar olduğu için tez konusu bile çıkarıla bilinir.
Eşimle şiddetli geçimsizlik nedeniyle 2001 mayıs ayında ayrıldım (2000 senesi haziran ayında fiilen ayrıldım). 11 yaşında tek çocuğumuz olan oğlumun velayetini istediğin zaman çocuğu görebilirsin vaadiyle velayetini annesine verdim ve boşanmaya razı oldum. Eşim (x) olarak çalışmaktadır. Nafaka ve tazminat ödemedim. Kusurlu taraf değilim. Evi terk eden ve dönmesi için çok uğraştım ve eve dönmesi için rica ettimse de benim taleplerimi de rettetmiştir. Evliliği bitiren taraf eşimdi. Her şeyini maddi olarak karşıladığımı bildikleri için Oğlum için iştirak nafakası davası açmadılar. Bunun dışında ayrıldığım eşimle herhangi bir pazarlık olmadı ve bu konuda herhangi bir yazılı anlaşmada yoktur. Hatta fiili ayrılıktan sonra 1 kez bile yüz yüze gelemedim, ne kadar uğraştımsa da. Avukatım aracı oldu. Mahkemeye avukatım girdi. Ben girmedim. Mahkeme kararına göre: Her ayın ilk Cumartesi günü saat 09.00 ile 17.00 (evet 8 saat yanlış okumadınız tam 8 saat) arası görüşme ve dini bayramların ilk günü, ayrıca temmuz ayının tamamını oğlumla şahsi münasebetim için vermişler. Avukatıma da istediği an istediği zaman çocukla görüşebilir, yeter ki ilk duruşmada bunun için zorluk çıkarmayalım demişler. Rıza göstermedim ancak avukatım karşı taraftan sözlü taahhüt almıştır. Bu şekilde anlaşarak ayrıldık. İlk zamanlar iki akşamda bir oğlumla telefonla konuşuyorduk, belirli saatlerde. Şimdi bunu telefonun fişini keserek görüşmemi engellediler. Oğlum söyledi. Psikiyatri doktoruna götürerek karşılaştığı durumu hafifletmek için uzman doktora götürerek yardım alıyordum (ancak karşı tarafın birlikte çabası gerekiyordu, onlar da buna yanaşmıyorlardı, inattan). İlk zamanlar iki haftada bir yatılı alıyor, spor ve diğer faaliyetler için birlikte oluyorduk. Bu arada oğlumla birlikte hafta sonları birlikte spor, kamp yapma ve buna benzer etkinliklerle birlikte vakit geçirerek karşılaştığı travmatik olayı minimize etmeye çalışıyordum. Bunu da şimdi engelleyerek yasal günlerimde görüşmemi çocuk aracılığıyla söylüyorlar. Oğlumu şimdi okul çıkışlarında veya sokakta oyun oynarken görmek için çırpınıyorum. Görüştüğümüzde yalvaran gözlerle beni kurtar gibi bakıyor. Oğlumun beyninde zaten onarılmaz yaralar açtık; Annesi hala kin ve intikamını benden çıkardığını sanıyorsa da oğlum bundan yara alıyor ve her gün yıpranıyor. Annesi sürekli beni oğluma kötülüyor ve çevreme de kötüleyerek, suçlamalarda bulunarak karalamaya devam ediyor. Oğlum bunlardan etkileniyor. Derslerini etkiliyor. Psikolojik olarak yıpranıyor. Oğlumla verilmiş karar gereği ayda bir kez görüşme dışında 15 günde bir Cumartesi ve Pazar günü yatılı olmak kaydıyla şahsı münasebetimi arttırmak için oğlumun da onayını alarak dava açtım. Oğlum anneanne ve annesiyle birlikte aynı evde ayda 8 saat babasıyla ilişki kurarak hayatını sürdürmekte ve erkek modeli olmadan büyümektedir. Bu arada boşandıktan 6 ay sonra başka bir bayanla tanışarak evlilik için nişanlandım. Aynı zamanda evleneceğim kızı da tanımasını sağlayarak, onunla hoşça vakit geçirdiklerini gözlemledim; ilişkişkileri mükemmel bir eğlence şeklinde geçiyor. Nişanlanmadan evvel bir hafta sonu dağcılık kulübümde kamp yapmak üzere gelir misin diye sordum. oğlum çok sevindi. Git annenden izin al dedim. Gitti ağlayarak geri gelerek annem izin vermiyor dedi. Bir kez daha gönderdim ısrarını anlat diye yine izin vermediler ve çok ağladı. Görüşme gününe 1 saat geciktirdiler polise telefon ettirmekle çocuğu aldırabildim. Çocuk ağlayarak geldi. Zamanında bırakmadılar diye. Bu durumun oğlumun moralini bozduğunu gözlemleyerek aramızda ezildiğini yasal olarak bu sürenin artırılmasıyla küçüğe baskı yapmayacaklarını düşünerek dava açmak istediğimi oğlumla konuştum.
Oğlumla da konuşarak seni hakim çağırabilir ve dinlemek isteyebilir dedim. Birlikte olamadığımızın sıkıntısını ki bunu sen yaşıyorsun, avukatlarında olmadığı ortamda tek başına hakime anlatırsın dedim. Yargıtay içtihadına (Küçüğün beyanı yeterlidir. 8.2.1995 tarihli E-2-780, K47 Sayılı Hukuk Genel Kurul Karar Uyarınca) dayanarak ilk duruşmada küçüğün dinlenmesini talep ettik. Davalı taraf küçüğün psikolojisi bozulacağını ileri sürerek kabul etmedi. Hakim içtihat kararının fotokopisini görünce çocuğun dinlenmesine karar verdi 2 gün sonrası için. Oğlumu okul çıkışında mahkeme öncesi görmek istedimse de annesi tarafından alınarak benimle görüşmesi engellendi. Hakim huzuruna da annesi tarafından getirildi. Zaten de annesin evinde kalıyor. Nasıl baskı yapabilirim ki? Oğluma mahkeme koridorunda yanına yaklaştımsa da çekiştirildi ve görüşmemi engellediler. Oğlum hakimin karşısına yalnız çıktı ve 15 günde bir Cumartesi ve Pazar benimle yatılı olarak kalmak istediğini temmuz ayının tamamı ve milli bayramlarda yatılı kalmak istediğini ifade vererek mahkeme zaptına geçerek huzurunda imzalamıştır. Şahitlerin çağrılması için 1 ay sonrasına karar günü verildi. Çok sevinmiştim. Çünkü Yargıtay içtihadı küçüğün beyanı yeterlidir diyordu. Burada sıkı durun, dinleyin sayın hukukçular kararda aynen böyle diyor: Ancak bundan çok kısa bir süre sonra yaklaşık 1 saat sonra küçük hakim olarak odama gelmiş ağlayarak: “...Hakim amca ben yanlış anladım. Zaten de babam evlenecek bana bu şekilde ifade vermem için 15 gündür servise bindirmeyip kendi aracına alarak bırakmakta ve her okul arasında beni görüp böyle de böyle dersen ikimiz içinde iyi olacak diye zorladığını söylediğini, Fakat bu beyanını mahkemenin heyeti huzurunda değil de sade hakim odamda olması sebebiyle ve özgür iradesiyle söyleyip söylemediğinden şüphelenerek taraf vekillerinin huzurunda olmadığından bu olay mahkeme zaptına yansımamıştır...”
Evet aynen böyle diyor hakimin kararında. Bu çocuk ne oldu da 1 saat sonra ağlayarak odasına geldi ifadesini değiştirdi, kim ağlamaya zorladı çocuğu. Oğlumun da kendi iradesiyle verdiği ifadeden memnun olmayan anne bir şeyler yaptı. Duruşmadan 2 gün sonrasına oğlumun dinlemesine karara veren hakim ben nasıl olurda 15 gün boyunca çocuğu servise bindirmeyip arabama alarak çocuğu zorlamışım. 1 ay sonraki karar gününe davalı kendi annesini (!) şahit olarak dinletmeye getirdi. Benimse iki tane şahidim vardı ve çocukla aramdaki ilişkiyi ve bu sürenin yetmediğini gözlediklerini ifade için şahit olarak dinletmeye çağırmıştık; ayrıca bir sürüde bilimsel psikolojik kitaplardan derlediğimiz (çocuğun her iki tarafında sevgisine ve ilgisine muhtaç olduğunu) yazıları hakime sunduk. İlginç gelişme burada başladı, duruşma hakimin özel odasında oldu ve tam tamına 1,5 saat sürdü. Benim şahitlerime çocuğumla olan ilişkim yerine nasıl ayrıldığımızı, aramızda nasıl mal paylaşımı yaptığımızı, evlenip evlenmediğimi, pazarlık yapıp yapmadığımı sordurarak bunları tutanaklara geçirttiğini üzülerek gördüm. Ben boşanmışım ve aramızdaki velayet sorunu da çözmüş ve bu konuda taraf avukatları anlaşmış olup boşanmada bittiğini, (bunların çocukla şahsi ilişkilerin artırılmasıyla hakimin nasıl bir bağlantı kurduğunu halada anlamış değilim) böyle bir pazarlıkla çocuğu karşı tarafa bıraktığımı yazıyordu. Oğlumun anneannesi hakim huzurunda ağlayarak ifade vermiştir. Ağlaması hakimi etkilemiştir. Yemin ettirilmiştir. Nasıl kabul oluyorsa(!) (Bu kadın yüzünden yuvam yıkıldı. 1.derecede husumetim var zaten bu kadınla). Ben kızıyla evi ve arabayı bırakacaksın nafaka ve tazminat istemeyeceksin diye pazarlık yapmışım çocuğun velayetini annesine bıraktığımı hakime anlatarak bunu tutanaklara geçirmiştir. Oğlumun benim evleneceğimden dolayı yatılı kalmak istemediğini ve benim çocukla ilgilenmediğimi çocuğun psikolojik bunalıma girdiğini ve tedavi gördüğünü ifade etmiştir. Benim görüş günleri dışında (Onların ifadeleriyle yasal sürelerim dışında görüşmek istemeyen oğlum benimle nasıl yemek yiyorsa) birlikte yemek yediğimi ancak küçüğün yatılı kalmak istemediğini anneanne beyan etmiştir. (Bu ifade ne kadar geçerlidir?)
Benim şahitlerimin de mesai arkadaşlarımın olduğunu vurgulayarak çocukla şahsi münasebetim dışında okul çıkışında rahatça görüşebildiğimi beyanlarıyla sabit hale getirmiştir. (Oğlum okuldan saat 17.30 da çıkıyor bense 17.40 da işten çıkıyorum. Servise bindiği için oğluma yetişemiyorum ki. -Kış saati olduğu için). Boşanma davamızda evi ve arabayı aldığıma dair herhangi bir yazı olmamasına rağmen hakimin yazısında bunların karşılığında velayeti davalıya verdiğimi dosya kapsamında sabit olduğunu yazmıştır. Hakimin yazısında; “Çocukla karşılıklı evlerde oturduğumu (Aramızda 2 sokak ve 500 metre var ve aynı caddede değiliz) yaşı itibariyle çocuk istese mutlaka babasıyla görüşmek fırsatı yaratabilecek yaştadır. Çünkü aynı caddededir. Çocuk evlenme niyetini öğrenince her ne kadar zapta geçen beyanı varsa da geçmeyen mahkeme izlenimiyle taraf şahitlerin beyanları birlikte değerlendirildiğinde kendisinin babasının evinde yatılı kalmak istemediği kanaatine vardığını” hakim yazıyor. Ekliyor hakim bey; “Buna rağmen mahkeme yeniden düzenlese de çocuk istemedikten sonra yeniden icra ve polisle infaz çocuğun psikolojisini bozacağı açıktır. Kaldı ki benimle mahkemenin düzenlemesinden itibaren ilişkiyi düzenlemeyi gerektirecek bir gelişme olmadığını davacı olarak benim ispat edemediğimi dosya kapsamı ile sabit olduğunu” yazmış.
Evet buna dikkat; “...Davacı çocuğa örnek erkek modeli olmadığını bu sebeple çocuğun gelişmesi için ilişki değişikliğini talep etmiş, mahkeme şahsi münasebet kararı verirken bu durumu gözardı ettiğine dair delil olmadığı bu kararda kesinleşmiştir. Karardan itibaren de çocuğun gelişiminde değişikliğe sebep olacak bir değişiklik söz konusu olmamıştır. Bu nedenle sadece çocuğun beyanıyla yetinilemeyeceği gibi bu sebepte yeterlidir. (kimin beyanı geçerli o zaman anneannenin mi?)” Sayın hakim devam ediyor; “Toplumumuzda binlerce babasız yetişen çocuk vardır. Yüzde kaçı sırf babasız büyüdüğü veya kendisine örnek babası alınmadığından sorun çıkaran insanlar yetişmiştir. Davacının örnek alma iddiasına itibar edersek toplum erkeksiz bir toplum olmadığından herkese bir baba modelimi aranacaktır. Böyle bir düşünce çocuğun yaşadığı ortamda şahsi münasebet kuracağı hiç erkek olmazsa belki itibar görür.” (Çocuğum sokaktaki insanı mı model alarak büyüyecektir? Yurtlardaki kimsesiz çocuklar bile ya öğretmenlerini ya müdürlerini ya da kendisine en yakın güçlü kişilikli insanları model olarak büyümektedirler, böyle diyor psikoloji kitapları. Ayrıca devlet bile baba rolünü üstlenerek kimsesizlere sahip çıkmaktadır. Bur da ben çocuğuma sahip çıkmak istedimse onun ilerde şu anda yaşadığı derinlerde kalan travmatik izlerin sorun yaratmaması dileğim içindir. Suç mu işledim. Çocuğuma sahip çıkmayayım mı annesi ve akrabası engel oluyor diye). Hakim devam ediyor “Fakat davacı evine gelirken giderken aynı caddede karşılıklı evlerde oturdukları aynı sokakta (Aramızda 2 sokak ve 500 metre var ve aynı caddede değiliz) oynayan oğluyla rahatça görüşebilecek çocuksa isterse sıkıntısı olduğunda rahatça babasını görebilecek ve bu görüşmeyi ayarlayabilecek yaşta ve psikolojik olgunluktadır. Davacı boşanma davası ile mahkemenin düzenlediği şahsi münasebetin değiştirilmesini gerektirebilecek bir sebebin ne çocukta ne de taraflar arasında doğduğunu ispat edememiştir. Bu sebeple davanın reddine, Yargıtay yolu açık olmak üzere ve karşı tarafın avukatlık ücreti 175 milyonu ödemesine karar verilmiştir.” Diye yazmış yurdumun sayın hakimi.
Hukukun üstünlüğüne inanan, vicdanları pak olan sayın hukuk emekçileri ne yapmam gerek? Eğer tatminkar bir şekilde görüşüp oğlumla zaman geçiriyor olsaydım, bu süreler kısıtlanmasa idi, ne bu davayı açabilirdim ne de oğlum tutanaktaki gibi beyanda bulunurdu. Yargıtay kararını hiçe sayarak yorum üstüne yorum katan, çocuğumun benimle görüşmeler sonrası psikolojisinin bozulduğunu ileri sürmek veya babası ile görüşmek istemediğini ileri sürmek kötüniyetli davranmak değildir de nedir? Takdir hakkını iyi niyet kurallarına aykırı davranan hakim için ve bu dava için ne yapmalıyım? Yardımlarınız ve değerli zamanlarınızı aldığım için şimdiden teşekkür ederim. Vicdanınızın hür olması dileği ile sevgi ve saygılarımla.

23-01-2002 09:53:15
Old 04-03-2002, 21:40   #2
l a w

 
Varsayılan

Merhaba,
Benim yanıtımın sizi mutlu edeceğini sanmıyorum ancak kişisel kanaatim olarak şunu söylemek isterim: Keşke her Hakim sizin davanızdaki Hakim gibi olsa!

Türk Hukuk Sisteminin bana göre en büyük problemlerinden biri Hakim'lerimizin, özellikle zaman yokluğu nedeniyle davaların "yeterince" üstüne düşmemeleridir. Pek çok duruşmada Hakim tarafları 30 saniyeden fazla dinlemez, kararlar da boşlukları zabıt katipleri tarafından doldurulan, çoğu kez yazı işleri müdürlerinin kaleme aldığı hatalarla, yanlışlarla dolu kısa kararlardır.

Bir Hakimin sizin olayınızda olduğu gibi 3 sayfa gerekçe hazırlaması ve dava ve kararla BİZZAT ve yakınen ilgilenmesi bir hukukçu olarak benim için çok güzel ve anlamlı. Bu karar hatalı olabilir, size göre yanlış olabilir ancak biz hukukçular bu ülkede kararların doğru verilmesinden ziyade öncelikle "ilgilenerek" ve "özenle" verilmesi ile bile mutlu oluyoruz. Neticede davanızla Hakimin özenle ilgilendiğine şüphe yok ve üzerinde düşünerek bir karar ihdas etmiş. Bu karar Hakim olarak onun yorumudur, saygı gösterilmesi gerekir ve hazırlanması aşamasında verilen emek düşünüldüğünde bu karar saygıyı daha da fazla hak ediyor.

Ancak siz kararın yanlış olduğunu düşünüyorsanız yapmanız gereken şeyi siz de mesajınız içinde yazmışsınız: Dosyanızı temyiz ediniz. Avukatınız olduğuna göre, kendisine talimat verirseniz, o zaten gerekeni yapacaktır.

Yargıtay kararınızı onarsa, benim için de bir iyilik yapınız ve Yargıtay'ın Onama kararının bir fotokopisini avukatınızdan isteyip okuyunuz. O zaman birinci paragrafta ne demek istediğimi ve neden mutlu olduğumu sanırım daha iyi anlayacaksınız.

Saygılarımla,


23-01-2002 10:20:44
Old 04-03-2002, 21:40   #3
STARFISH

 
Varsayılan

Sayın Hukuk emekcisi,
Verdiğiniz cevap için cok tesekkürler. duyarlılığınız için ayrıca minnettarım size. Hakimin ne kadar özenle karar verdiğine hiç şüphem (!) yok.Bulunduğum yer 12 bin nufuslu bir ilçe. Herkes burda ahpab çavuş ilişkisindedir. Sayın hakimin diğer davalarda verdiği karar ve duruşma saatlerini yakinen takip ettiğimden benim davaya ne kadar özenle vakit ayırarak karar ihdas etmesine şüphem kalmamıştır. Hakimin kararına saygım var. Burda oğlumu ayda 8 saat görebiliyorum ve bunun orta yolunu bulmaya uğraşıyorum.Bu konuda yardımlarınız olursa sevinirim. Saygılarımla.

23-01-2002 11:44:11
Old 04-03-2002, 21:41   #4
Kemal

 
Varsayılan

ben de benzeri bir sıkıntı ile mücadele etmekte olduğum için sıkıntınızı ve kederinizi çok iyi anlıyorum. Ne eski, ne de yeni medeni kanunumuzda boşanma halinde veya sonrasında çocuğun velayetinin tesisi ile ilgili olarak hiç bir somut kriter bulunmamakta. Konu tamamen hakimlerin takdirinde bırakılmış ve her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Medeni kanunumuzun ilgili maddeleri sosyal ve ahlaki kavramları hakkında hiç birşey söylemezken, konuyu sadece ticari bir meta olarak görerek yargıyı oluşturuyor. Halk arasındaki "Çocuk Anneye aittir" şeklindeki önyargılı düşünce de bizim gibi evlatlarını seven, onlar için güzel bir gelecek hazırlamak isteyen babaların önüne dev bir engel olarak çıkıyor. Çağdaş bilim, Doğuran mı - Sevgiyle Bakan mı ? sorusuna cevap olarak ikinci şıkkı gösterse de maalesef kanaat yetkisine sahip hakimlerimiz bilimsel verileri göz ardı edip önyargılı yaklaşımlarla karar verebiliyorlar. Size temyiz mücadelenizde başarılar diliyorum. Umarım oğlunuzla beraber mutlu bir geleceğiniz, küçüğünde mutlu ve sağlıklı bir geleceği olur. Emin olun bizim gibi babaların sayısı çoğaldıkça bu önyargılar yıkılacaktır.

31-01-2002 20:13:19
Old 04-03-2002, 21:41   #5
Bir Konuk

 
Varsayılan

Duyarlılığınız için sonsuz teşekkürler, yasadığım sıkıntıları bırakıyorum, oğlumun yaşadığı uzun zorlu maraton karsısında yıprandığını hergune ısyan edercesıne mutsuz olduğunu gozlemlıyorum ve ulaşamıyorum.hakımlerın aılelerı oldugunu bılıyorum.yuvamı kurtarmayı cok ıstedım ama basaramadım.en son gorus gunumde oğlumu pskıyatrı doktoruna goturdum faydası olur dıye tıpbı destek alıyorum. Oğlum üzerinde tasıdığı tonlarca yükten dolayı daha da fazla olgunlasmıs olduğunu doktor anlattıgında omuzlarım çöktü.her gun yıkılıyorum.doktorun ıfadesıne gore sapıklar harıc , katıl olan babalara bıle ayda 4 gun yoğun sahsı ılışkı kurmalarında sakınca olmadığına daır rapor verıyorum dıyor. Bense çevremde saygın bır ısı olan, hayatında bosanmadan evel mahkeme yuzu gormeyen, ıckısı kumarı olmayan, yüksek tahsıl yapmıs bırı olarak oğlumla bıraz daha fazla ılgılenmek ve onun yasadığı travmatık olayları sevgıyle mınımıze etmeye çalışırken hakimin sanki taraf tutarcasına karar vererek oğlumun ıerıde telafısı mümkün olmayan mutsuzluğa sokmustur. Oğluma her fırsatta beni kötüleyen karşı tarafın ifadelerine oğlum ısyan ediyor, hayır benim babam böyle bir insan değil diyor ve bana gece kaçıyor elimle götürüp teslim ediyorum.hakıme goturup teslim etsem mı acaba bak verdığın karar bu mu diye? Sevgi dolu dunyada yaşam dileği ile. Isımız cok zor duyarlı ve sevgi dolu türk babaları.........saygılarımla



13-02-2002 18:19:42
Old 04-03-2002, 21:42   #6
Mustafa

 
Varsayılan

Degerli Arkadasım
Benzer problemleri yasayan 36 yasında gazeteci bir babayım! Sorununuzu bir solukta okudum.Velayeti silah olmaktan cıkaracak bir dizi mücadelenin içindeyim. Sizle tanısmak isterim. Lütfen bana en kısa sürede 05355676712 den ulaşırmısınız. Bu ve buna benzer velayet cocuk kacırma gibi sorunları olan tüm arkadaslarında telefonlarınıda bekliyorum.


03-03-2002 16:49:42
Old 29-03-2002, 09:49   #7
STARFISH

 
Mutlu YARGITAYA Teşekkürler.

Çoğumla kisel sürenin yetersizliğinden dolayı açmış olduğum davam yerel mahkeme tarafından yukarıdaki sebebplerle red edilmişti. Yargıtaya itirazım sonucu: kişisel ilişkinin babalık duygularını geliştirecek şekilde ilişki kurması göz önünde tutulur. Taraflar aynı yerde oturmaktadırlar. Daha uygun süreli babanın yanında yatacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekir diye yerel mahkemenin hükmünün BOZULMASINA oybirliği ile karar verilmiştir. diyor Sayın Yargıtay hukukcuları.
Yüreğiniz şimdi hür. Sizlere minnetarım. Oğlum havalara ucuyor. Müthiş seviniyor. Yerel mahkemeye basvuracağım şimdi. Biliyordum haklı olduğumu biliyordum. Burdan beni destekleyenlere teşekkürler sevgiler. Doğrular yıkılmayacak sarsılsada. Herkese burdan yürek dolusu sımsıscak sevgiler.
Old 10-06-2002, 10:53   #8
STARFISH

 
Varsayılan Vicdanlarınızın pak olmasını diliyorum.

Yargıtaydan gelen temyiz sonucunda oğlumla kişisel ilişkinin (Şu anda ayda 8 saat mahkeme kararı ile görüşme hakkım var) YATILI şeklinde babalık duygularınıda geliştirecek sekilde yeniden düzenlenmesi kararındaydı. Davalı taraf itiraz ederek karar düzeltme isteminde bulunuldu. Ne olduysa (!) yargıtay verdiği karar sonucu çocuğu istediğim zaman görebildiğimi ve engellenmediğimi , bu durumun gözden kaçtığını ve verilen karar gereği mahkeme kararının onanmasını karar almışlar. Oğlum 11 yaşında ve sokakta onu görmekten yoruldum. Oğlumla evde yatılı kalacak şekilde ayda 2 kez hafta sonu yatılı kalmasını talep etmiştim. Bunu yargıtayda oybirliği ile kabul etmişti. Ama karar düzeltmede (Üyeler değişmiş) çocucğu istediğim zaman görebildiği iddia edilmiş. Eğer oğlumu yeterince görebilseydim ve onunla ayda 2 gece kalabilmeyi çok görmeseydiler, bu karara hiç bir itirazım olmazdı. Oğlum birkez daha yıkıldı.Annesi görüş günü geldiğinde akşama mutlaka geleceksin yoksa polise giderim diye tehdit ediyor. Ben bu durumu ortadan kaldırıp aramızda ezilmemesini arzu etmiştim. Sayın hukukcular yorumunuzu bekliyorum. Kararlarınızda vicdanınızında yer almasını diliyorum. Saygılarımla
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Limited Şirketin Süresi ve Müdürlük Görevinin Süresi ad-hoc Meslektaşların Soruları 3 29-09-2007 13:44
Annenin Çocukla İlişkisinin Kesilmesi İLKEM Meslektaşların Soruları 3 13-08-2007 16:13
çocukla şahsi münasebet Av. m.zümrüt Meslektaşların Soruları 2 29-06-2007 16:47
kisisel iliskinin kisitlanmasi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 4 17-06-2007 09:25
çocukla şahsi münasebet Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 2 14-12-2006 22:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05395699 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.