Türkiyede tıp hukukunun yeri nedir?

Tıp hukuku kavramı ülkemizde var mıdır?
Tıp fakültesi üzerine hukuk fakültesini bitirmenin pratik faydası olabilir mi?
Ülkemizde halen devam mecburiyeti olmayan hukuk fakültesi var mıdır?

02-05-2000 00:39:19

Merhaba,
"Adli Tıp" konusu büyük ölçüde hem hukuk hem de tıp bilimi bilgilerinin sentezine ihtiyaç duyduğundan birinci sorunuz sanırım olumlu yanıtlanabilir.

Gerek tıpla ilgili hukuk sitelerini, gerekse adli tıbbın sitesini http://www.turkhukuksitesi.com/hukuklinkleri.shtml sayfasındaki linkler arasında bulabilirsiniz.

Adli Tıpta ne kadar hem tıp hem hukuk bitiren uzman olduğunu bilemiyorum ancak sanırım genellikle her iki branştan uzmanları çalıştırıyorlar ve gerektiğinde bir ekip çalışması şeklinde bir araya gelerek çalışmalarını sürdürüyorlar. Ayrıca Hukuk Fakültelerini bitiren bazı kişilerin de Adli Tıpla ilgili yüksek lisans programlarında master yaptığını biliyorum ama bu programlar tıp mezunlarını kabul ediyorum mu bu konuda bir fikrim yok.

Adli Tıbbı konu dışında bırakırsak her iki üniversiteyi birden bitirmenin pratikte çok faydası olacağı görüşünde değilim. Zira yargılama hukukçuların işidir ve yargılama sırasında ortaya çıkan tıp bilimi ile ilgili problemlerin çözümünde de tıp uzmanı bilirkişiler kullanılır. Dolayısıyla bu tarz bir işbölümü ile bu konudaki sorunlar rahatlıkla aşılabildiğinden "yargılama faaliyeti açısından" hem hukuk hem tıbbı bitirmiş uzmanlara doğrudan gerek duyulmuyor.

Üçüncü sorunuza gelirsek, bazı hukuk fakültelerinin "ekstern" (devam zorunluluğu olmayan) bölümleri var(dı). Eğer bu programlar halen mevcutsa yanıtınız evet. Eğer değilse de aslında gene evet, çünkü pek çok hukuk fakültesi -ne yazık ki demek zorundayım- yönetmeliklerinde olduğu halde devam zorunluluğunu uygulamıyorlar.

Saygılar,


--------------------------------------------------------------------------------
Türk Hukuk Sitesi
URL: http://www.turkhukuksitesi.com

02-05-2000 14:00:52

Benim yorumum sizin sorularınızın tam karşılığı değil; ancak başka zamanlarda doktor arkadaşlarımın bana sık sık sorduğu, tedavi risklerine ilişkin. Bu riskler de kolay anlaşılabileceği gibi, hastanın ölümüne sebep olma veya yapılan tedavinin hastaya mevcut durumundan daha büyük zarar vermesi(etkili eylem-müessir fiil).Saydığım durumlar Türk Ceza Kanunu(TCK) anlamında taksirli suçları oluşturuyor. Taksirin basit tanımı ise suçun neticesi olan durumun sanık tarafından istenmeden ortaya çıkması. TCK taksirin şekilerini, tedbirsizlik, dikkatsizlik, emir ve talimatlara aykırılık,meslek veya sanatta acemilik olarak sayıyor.Bu şekilde işlenen suçlara öngörülen cezalar kasten birisinin ölümüne sebep olmak veya kasten etkili eyleme göre çok çok az. Yine İnfaz Kanunu'nda düzenlenen hükümlere göre,suçların paraya çevrimesi bakımından taksirle işlenen suçlar mahkum lehine avantajlı hükümler içeriyor.
Uygulamada ise, hemen hemen her zaman; tedavinin doğru olup olmadığı,tedavi şeklinin bünyesinde göze alınması zorunlu ölüm veya etkili eylem riskini taşıyıp taşımadığı konusu mahkemelerce bilirkişiye incelettiriliyor.Çoğunlukla bir tıp fakültesinin ilgili kürsüleri tarafından düzenlenip mahkemeye sunulan ve sanığın kusurunu tespit eden raporlara, sanık ,müdahilveya savcı tarafından itiraz edilmesi sonucu sorun Sağlık Şurasının önüne geliyor.Şura kararlarında ,olayda çok ağır ve toplumda infial uyandıracak tarzda bir ihmal yoksa genelde doktor lehine kararlar veriyor.
Yukarıdaki açıklamalarım ceza davaları için geçerli. Hukuk davalarında, yani yanlış tedaviyi yapan doktor aleyhine açılan tazminat davalarında hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin incelemekte olduğu davayı bekletici sorun sayıp kendi davasında bu kusur oranına göre karar veriyor.

08-05-2000 15:40:38