Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hakim Ve Savcılar, Lütfen Biraz Daha Mesleki Özen.

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 2,67 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-02-2005, 14:08   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Hakim Ve Savcılar, Lütfen Biraz Daha Mesleki Özen.

Türk Hukuku Email Yazışma Grubundaki yazışmalar forum alanına taşınmıştır.

Konu ile ilgili ilk mesaj Av.Hakan Eren 'in Haber ntvmsnbc'den. alıntısı ile başlamıştır.

İşte haber ve sonrasında gönderilen mesajlar:
----------------------------------------------------------------------------------

İzmir Adliyesi'nde avukat eylemi

İzmir'de bir grup avukat, nöbetçi hakim ve savcıların mesai
saatlerine uymadıkları gerekçesiyle tepki gösterdi.

NTV

16 Şubat 2005— Adliye önünde toplanan avukatlar, nöbetçi hakim ve
savcıların saat 20'den sonra çalışmadığını söyleyerek, uygulamanın
hiçbir yasal dayanağı olmadığını savundu.
İzmir Adliyesi, dün gece İşkenceyi Önleme Grubu üyesi avukatların
eylemine sahne oldu. Saat 22'de adliye önünde toplanan avukatlar,
nöbetçi hakim ve savcıların hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde saat
20'de iş bıraktığını iddia ettiler.
Avukatlar tamamen uygulamadan gelen bir alışkanlık nedeniyle
nöbet yerlerinden ayrılan hakim ve savcıların, bu yolla gözaltı
sürelerinin aşılmasına, kısa sürede yargılamaya yetkili bir merci
önüne çıkma hakkının ihlal edilmesine ve yakalamaya itiraz hakkının
ihlaline yol açtığını söylediler.
Avukatlar, mesai saatlerine uymayan nöbetçi hakim ve savcılar
nedeniyle yakalananların derhal savcılığa bildirilmesi hükmünün
uygulanamaz hale geldiğini savundular.
Old 20-02-2005, 14:08   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Hakan Eren,

Önemli bir konuya dikkat çekmiş ve yerinde bir uyarıda bulunmuşsunuz. Ancak
aşağıda anlatacağım hadiseden sonra bu uyarının yalnızca İzmir'deki hakim ve
savcılara yöneltilmiş olmasının eksikliğini siz de göreceksiniz.

Hadise 2004 yılının son günlerinde başıma geldi.
Günümüz İstanbul'unda vaka-i adiyeden kabul edilen ve tam Kadıköy/Bahariye
Caddesi üzerinde adliye önünde gerçekleşen bir olay nedeniyle akşam saat 21.00
sıralarında şikayette bulunmak üzere Kadıköy Adliyesi'ne gittim.

Adliye'nin kapısına yaklaştığımda içerideki yaşlıca bir bekçiye avukat kimliğimi
de göstererek nöbetçi savcı ile görüşmek istediğimi belirttim.

Bekçi bana önce kaç yıllık avukat olduğumu sordu. Ben de konuyla ne ilgisini
olduğunu sorunca "Bu saatte savcının ne işi olur adliyede?" diye cevap verdi.

"Yahu bu adamın işi bu, bu saatte daha ciddi bir hadise olsa nasıl ulaşacağız bu
adama?" diye söylenirken bekçi bana cep telefonu olduğunu söyledi. Savcının
telefonunu istedim ama kendisini rahatsız edemeyeceğini belirtti bana.

Bizim bekçi bana rahatsız etmeyeyim diye Savcı Bey'in numarasını vermedi ama
eksik olmasın akıl vermeyi ihmal etmedi : "Senin elinde yazılı dilekçe de yok.
Dilekçesiz başvuru kabul edilir mi, nasıl avukatsın sen?"

Hadi o akşam ben ulaşamadım Savcı Bey'e/Hakim Bey'e, nihayetinde çok da önemli
bir mesele değildi benimkisi. Peki ya o akşam Hakim/Savcı Beyi rahatsız etmemek
için ulaşması zorunlu olan polisler, vatandaşlar da ulaşamadıysa ?... Buna bağlı
bir sürü varsayım üretebiliriz hepimiz.

Sonuç itibarıyla, yalnızca İzmir'de görev yapan hakim ve savcılar değil en
azından benim anlattığım hadisenin gerçekleştiği akşam Kadıköy'de
görevli/nöbetçi olan hakim ve savcılarda görevlerinin başında değildi.

Saygılarımla,

Av. Hüseyin Altaş
İstanbul Barosu
Old 20-02-2005, 14:09   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Altaş,

Gerçekten çok önemli bir konuya temas etmişsiniz. İnanıyorum ki sizin gibi
değerli hukukçularla hukuk sistemimiz daha ileri gidecek ve bu tür sorunlar
artık yaşanmayacaktır. Bir Avukat meslektaşlarımızın duyarlılığını görebilmek
çok güzel. Her zaman ve her yerde bu hususa temas etmeli ve yargı mensuplarının
da bu konuda hassas olmalarını dile getirmeliyiz.

Av. Mustafa Tırtır
Old 20-02-2005, 14:10   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım saat 20 den sonra nöbetçi hakim ve savcı bulamadığını
belirtmiş. Siz yine şanlısınız ben ve istanbulda bir çok meslektaşım saat 17 den
sonra bulamıyoruz.

Bununla beraber bir olayı paylaşmak istiyorum. Geçen hafta Şişli 1.İcra Ceza
Hakimliğimde duruşmam vardı. Sıra beklerken (duruşma saat 10' da olmasına rağmen
saat 11.30 hala sıra bekliyorum), benden önce bir dosyada, davaı vekili olarak
elinde yetki belgesi olan bir stajyer avukat durşmaya katıldı daha doğrusu
katılmaya çalıştı. Hakim Bey, ben stajyer avukatları almıyorum diyerek mesleğin
başlangıcında olan arkadaşımızın talebini reddetti. Stajyer Avukat, efendim
Avukatlık Kanaununun verdiği hak var ben duruşmaya girebilirim diye ısrar
ettiysede dinletemedi, Hakim Bey (kanun koyucu edasıyla -ben almıyorum arkadaş
ben stajyer avukatu duruşmalara almıyorum),arkadaş daha sonra o halde bunu zapta
geçelim dedi veya baroya yazı yazın dedi, ancak nafile , hakim bey duruşma zaptı
bile açmadı, hatta ben ne baroya yazacağım baro bana yazsın diyerek arkadaşa
terket duruşma salonunu seninle uğraşamam dedi ,sonunda da mübaşire emir vererek
arkadaşımızı salondan çıkarttı.

Avukatlık Kanununun ilgili hükmü hakimlere bu konuda seçme hakkı vermemesine,
maddenin yoruma dahi gerektirmeyecek açıklıkta olmasına rağmen Stajyer Avukat
arkadaşımızın duruşma salonunda aşağılanmsı, hakarete uğraması ve salondan
atılmasını engelleyemedi. Çünkü, kürsüde, belki Avukatlık Kanunu bir kez dahi
açıp okumamış, avukatlık mesleğine zerre kadar değer vermeyen, yasama
-yürütme-yargı erkelerinin hepsinin kendisinde toplandığını düşünen bir adalet
dağıtıcısı! vardı. Ben ilk defa böyle bir olayla karşılaştığım için, hiç bir şey
yapmadım daha doğrusu o anda sanki aklım durmuştu. Ancak, o salonda ve koridorda
bu olaya şahit olan yıllardır mesleğin içinde olan üstadlarımızda vardı. Hiç
birimizn aklına o anda bir tutanak düzenleyip ilgili yerlere bildirmek gelmedi.
Çünkü, biz avukatlar sanırım birlikte hareket edebilen, meslektaşlarının hakkını
en az savunan bir mesleğin erbabıyız.

Bir kaç yıl sonra, bu hakimin mesleğinden emekli olduktan sonra baroya
kaydolarak aramıza katılacak olması sanırım, durumun en vahim tarafı.


hamit
Old 20-02-2005, 14:11   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım,

Hakim/savcılar için yaptığınız mesai eleştirilerini okuyunca,
hiç mesaj göndermediğim halde cevap yazma gereği hissettim.
Bu eleştirileri yapabilmek için ya hiç hukuk ve kanun bilmemek,
yada uzayda yaşıyor olmak gerekir.
Nöbetçi hakim savcının adliyede yatacağı nerede yazıyor Allah
aşkına. Hiç kanunlara bakıyormusunuz bu eleştirileri yaparken.
İstisnaları olmakla beraber mesai hususunda tamamen diğer memurlarla
aynı rejime tabi hakim savcılardan adliye binasını beklemelerini
nasıl umar ve beklersiniz. Saat 17.30 da mesai biter, adamlar
evlerine giderler. Bu kadar basit. 3005 sayılı yasada savcıların
saat 20.00 ye kadar mahkemeleri çalışmaya davet edebilecekleri
yazar. Bunun dışında mahkemeler ve savcılıklar niye adliyenin başını
beklesinler. Aşağıdaki örneği ironik üslupla anlatan Avukat (!)
arkadaş kusura bakmasın ama saat 21 de savcıyı adliyede arayana
bekçiler bile güler. Savcı bu, bekçi yada otelci değil. Gece
adliyeye döşek mi serecekti aklı evvvelin bir gelirde savcı sorar
diye! Memlekette savcı adına müracaat alan polis ve jandarma diye
birimler de var. Onlar gerektiğinde savcıya ulaşıp gerekli
talimatları alırlar zaten.Ulaşamazlar diye bir sorun olmaz merak
etmeyin.
Ayrıca bizzat savcının yapması gereken (otopsi gibi) işlemler için
ise saat kavramına bakılmaksızın nöbetçi savcılar vazife
başındadırlar. Gece yataklarından kalkıp olay yerine ve otopsiye
giderler. Tabi değerli avukat meslektaşlarımıza göre buda lüks. Ne
işin var evde, adliyede yatsana! Üstelikte üç kuruş maaş karşılığı
ve fedakarca.
Kanun ve hukuktan bihaber, sadece hakim ve savcıları yermekle
itibar kazanılmaz. Birazda kanun okumak lazım. Sorarım şu
arkadaşlara, hangi kanunda nöbetçi savcının adliyede bila saat hazır
bulunacağı yazar? Adamın evi, çoluk çocuğu yok mu?
Avukat meslektaşların yaptıkları vahim hataları buraya aktaracak
olsak, sayfalar yetmez! Hırsızlıktan şahsi dava açanları mı
sorarsınız, İTM ye yapacağı şikayeti savcılığa yapanı mı!
Avukatlar toplumdaki itibarlarını artırmak istiyorlarsa, önce
hakime savcıya ve diğer meslektaşlarına ve kendilerine saygılı
davranmak zorundadırlar. Savcıyı kürsüden indirmekten başka
dertleride olmalı avukatların, kanun ve hukuk bilmek gibi !
Bu arada bilen meslektaşlarımı da tabiki tenzih ederim. çok
değerli, araştıran,okuyan avukat arkadaşlarımız da elbetteki var!
selam ve saygılar

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:12   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayin Hakalmaz;

Sadece hakim savcilarin adliyede neden bulunmadiklarini buna da gerek
olmadigini bildirseydiniz size yanit vermeyecektik. Siz nerede görev
yaptiginizi belirtmemissiniz ama bu hasmane tutumunuz devam ettigi sürece
hiç bir avukat meslektasimin sizin durusmalariniza girmek isteyecegini
tahmin etmiyorum. Bu nedenle hakimlerin yaninda yada baska bir yerde
oturmaniz bizleri hiç ilgilendirmiyor ancak kendinizi avukatlardan üstün
görme çabanizdir esas olarak karsi çiktigimiz.Kusura bakmayin ama bu
yazinizda bu çok açik ortaya çikiyor. Bizzat yasadigim bir olayda 24
saatten fazla gözaltinda tutulan bir sanik için aradigim savcinin "
kardesim zaten uyutmadiniz beni bu saatte mahkeme mi kuracagim bekleyin
sabah olsun" dedigini bilir misisniz.24 saatten fazla sanigi göz altinda
tutan savci hakkinda yaptigim suç duyurusunu bir baska savci
arkadasinin ayni gün takipsizlik verdigini bilir misiniz? Ayrica SAVCININ
AVUKATLARLA AYNI SEVIYEDE DURUSMALARA KATILMASI BIR AVRUPA INSAN HAKLARI
SÖZLESMESI GEREGIDIR. AVUKATLARI OKUMAMAKLA SUÇLAMADAN ÖNCE ANAYASA
GEREGI BIR IÇ HUKUK DÜZENLEMESI OLAN SÖZLESMELERI VE AVRUPA UYGULAMALARINI
TAKIP ETMENIZDE YARAR GÖRÜYORUM.

Saygilarimla...

Av.Coşkun Ongun
Old 20-02-2005, 14:14   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım 3005 sayılı yasanın kaçıncı maddesinde savcıların saat 20.00 '
a kadar mahkemeleri çalışmaya davet edebileceğini belirtiyor

Haluk Sezgin
Old 20-02-2005, 14:15   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Hakalmaz,
İyi ki "tenzih" yoluyla birkaç avukatı dışarıda bırakmışsınız. Aksi
halde, ben de bu sayılanların içinde miyim diye endişelenecektim.
Savınızdan anladığıma göre "eğitim şart", hatta 5-10 yıl savcılık
yapmayana avukatlık ruhsatı vermemeli... Sayın Altaş bir şeyler yazdı da
bu vesileyle pek çok avukatın (zinhar hepsi değil) cehalet denizinde
yüzdüğünü anladık. Çok yaşayın emi... dostça selamlar

Turan Kanbakan
Malül Avukat
Old 20-02-2005, 14:16   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

sevgili meslektaslarim,
Biz Hukukculara yakismayan bu seviyesiz tartismaya bir son
vermenizi tum grup uyelerinden rica ediyorum ve grup ownerimizin bu
konuda tepkisiz kalmamasini diliyorum.

Saygilarimla,
Cagatay Kemal Ozturk
Old 20-02-2005, 14:17   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba,
Bu (bence yararli) tartisma bana CMUK uygulamalarinda görev alan
meslektaslarimizin da sikça basina geldigine inandigim bir problemi gündeme
getirmek gerektigini hatirlatti. basima gelen iki olayi kronolojik sirayla
anlatirsam meslektaslarim ne demek istedigimi anlayacaklar:
OLAY -I-
Haziran 2004, herhangi bir gece saat 01:00 siralari
cep telefonum her yerini yirtarak çaliyor. can havliyle uyaniyorum. birine bisey
oldu herhalde..
arayan cmuk servisi.. Il jan. K.ligi...Cinayet...4 sanik.. isimler vs.vs.
kalkip gidiyorum Bursa disinda oldukça uzak bir yerde..
müvekkille görüsmeler falan, ifadeler aliniyor saat: 02:30-03:00 civari ifadeler
bitiyor. ve su diyalog basliyor:
Müdafi........: - E hadi...!
Jandarma..: - Ne hadisi?
M...............: - ifadeler tamam, dosya da tamam..
J................: -Eee!
M...............: savciliga...
J...............: Bu saatte mi?!
M..............: Ne demek bu saatte mi, burada yapacak is mi kaldi?
J...............: Sabah olsun çikartiriz
M...............: Niye sabah, derhal çikartman gerekiyor
J................: Bu satte savciyi uyandiramam oyarlar(!) beni.
M................: Niye canim adam nöbetçi, isi bu zaten, bu saatte, su saatte
diyemez.. yoksa nöbetin ne anlami var sabah 8 den sonra adliyede zaten 60 küsur
savci var.
J................: Yok avukatim (bu da ne salakça bir ifade seklidir yahu),
benden önceki arkadas sormus telefonla sabah getirirsiniz demis
M................: Beni niye gecenin bu saatinde çagiriyosun ozaman? savci
uyanamaz ama ben essegim dimi? ne zaman çagirsan gelirim??
J.................: Estagfurullah, Devriyem var oradan direk eve gidecem,
dosyayi hazir edip birakayim dedimdi
M................: sizin ..........xyz...(içimden tabi, durup dururken kimseyi
alenen tahkir ve tezyif etmenin alemi yok, böyle bisey yaparsam o savci o
saatte büyük bir zevkle uyanir çünkü, adim veya meslegim gibi biliyorum)
eve dönüp sinirden bir saat yatakta döndüm durdum..

OLAY -II-

15 veya 16 Ocak 2005 gece saat 02:45
yine telefon yirtiniyor, bu defa nöbetten de haberim yok, kalp krizi
geçirmek/geçirmemek arasi titreyerek firliyorum, saga sola yalpalayarak telefonu
buluyorum,(içimden yanlis numara ise söylenecek tüm küfürleri siraya dizip)
açiyorum: Hayda! yine CMUK bu defa karakol, gasp sanik John Doe..
M........: (içimden haykiriyorum) TAMAM ULAN GIDECEM, AMA IFADEDEN SONRA SANIGI
BIR DAKIKA TUTMAYA KALKARLARSA O KARAKOLU BU HERIFLERIN BASINA GEÇIRMEZSEM, ISI
STRASBURG'A KADAR GÖTÜRMEZSEM, KARAKOL KAPISINDAKI BEKÇIDEN C.BSSVC.'NA KADAR
ALAYINA SIKAYETTEN SAHSI DAVAYA KADAR HERSEYI AÇMAZSAM BEN BU RUHSATI YIRTIP
ATACAGIM.
Yine M...: Sinirim geçsin, vücudum uyandigimizin farkina varsin, soluklanayim
diye uzandigim salondaki kanepede sizip kaliyorum, sabah baroya gidip
ögreniyorum ki, saat 04:30 da baska bir arkadasim uyanip gitmis, saat 09:30 ve
hala sanik adliyeye getirilmis degil..
-----------------------
Simdi bu iki olaydan bazi dersler almak gerekiyor, Önce igneyi baskalarina
batiralim
- Sn Hakalmaz istedigi kadar anlatsin, eger nöbetçi savciligin cep telefonunun
(bir kere gördüm, LG marka 5300-i model gri AVEA sim kart kullaniyor) numarasi
bütün avukatlara (veya en azindan o günkü nöbetçilere) dagitilsaydi, o esprisini
yaptiginiz adliyedeki dösege iki dakika uzanabilmenin hayalini kurardiniz.
- Belki hosunuza gitmeyecek ama, saniklarin hüriyetleri tahdit edilmis halde
fazladan geçirdikleri her dakika sizin uykunuzdan da bizimkinden de daha
degerlidir.
- Bütün hukuk devletlerinde, hele büyük sehirlerde 24 saat aninda
ulasabileceginiz savci da, hakim de görevinin basindadir (ama siz simdi
bilmemkaç sayili yasa "yasasin hakim/savcinin uyku özgürlügü" hükmü getirmis
derseniz hiç konusmayalim.). "Saat geç oldu", "savcinin da ailesi var" gibi
sebepler, gözalti uzatma sebepleri degildir/olamaz.
- Polis ve jandarma, hakim savciyi rahatsiz etmemekte gösterdigi özeni is
avukata gelince göstermemekte ve hatta nöbetçi avukati gecenin köründe
çagirmaktan (biz nöbetçiyiz uyumuyoz, o da uyumasin kardesiiimm!) zevk
almaktadir (yada böyle oldugu kuvvetli izlenimini uyandirmaktadir).
-GELELIM ÇUVALDIZA:
-Acaba kaç meslektasim gece geç saatte çagirildigi karakolda gözalti
defterine göz atiyor, kaçimiz dosyanin açildigi saatten bu saate kadar ne is
yapildiginin makul açiklamasini istiyor,
- Ben dahil kaçimiz bütün gece hiç birsey yapmadan geçen gözalti süresinin
hesabini soruyor?
- Kaçimizin içinde siyasi sb.de, organizede aslan kesilen, asayiste/çocuk
subede süt dökmüs kedi olup önüne konan hazirlanmis kimlik tespitini
imzalayiveren avukat yok?
- Allahaskina, yüzbin dosyada kaç dosyayi itiraza reddi kafamiza yedikten
sonra prosedürü tamamlayip, iç hukuku tüketip AIHM e götürdük? Hangi avukat AIHM
den aldigi tazminatin, devletçe kusurlu memurdan (polis,jandarma,savci,hakim)
rücuen alinmasi için idareyi zorladi, ve hatta rücu prosedüründe isini yapmayan
idare ajanini sikayet edip bu konuda da iç hukuku sonuna kadar götürdü
- Habiki bu saydiklarimiz atla deve degil, tam da bizim meslegimizin
geregidir. Biz kendi silahlarimizi kullanmadikça; kendi uykusundan dahi taviz
vermeyen savcilar, bizimle iste böyle dalga geçme hakkini kendilerinde
görürler.. Durum böyleyken savci yukarida otursa ne olur, karsimizda olsa ne
degisir.

Su anda grupta yasanan tartismada kazanan olmayacak, zira hepimizin evi camdan
yapilmis ve birbirimize tas atiyoruz; bence iyi de oluyor, bakarsiniz herkes
kendi evini saglamlastirmaya çalisir. Biraz uzun oldu, özür dilerim.Herkese iyi
Çalismalar
Av.Sedat KASRAT
Bursa Barosu
Old 20-02-2005, 14:18   #11
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Allah korusun...
Gecenin bi vakti, aniden rahatsızlanıyor ya da kaza yapıyorsunuz.
Hastane, acil derken hastabakıcı şöyle diyor :

"Ne kızıyon kardeşim. Nöbetçi doktor yok mu dedik. Evden çaarıcaz
işte. Ariycaz cepten!"

Olmaz Sayın Hakalmaz. Yukarıdaki örnek ne kadar absürd ise nöbetçi
savcının nöbetini evde "cebi açık" tutması o kadar haksızdır.

"Kolluk bana ihtiyaç duyarsa nasıl olsa ulaşır" mantığı kabul
edilemez.

Kolluk ulaşır hadi neyse de ben nasıl ulaşacağım o nöbetçi savcıya
ben?

Karakolda gecenin bi vaki yaşanan hak ihlalini iletmek için, ihlali
yapan polisten mi rica edeceğim savcının "cebini"?

Olmaz Sayın Hakalmaz. Her mesleğin duyduğundan daha fazla özen bekler
savcılık mesleği. Layıkıyla yapılması gerekir.

Sevgilerimle...
Av.Hakan EREN
İstanbul Barosu
Old 20-02-2005, 14:19   #12
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Burak Hakalmaz,

Herşeyden önce üslubunuzun tartışmaya dahi değer olmadığını belirtmek isterim.
Ben bir avukatım ve canı sıkıldığında hakim ve savcıları ziyarete giden,
hukuktan ve kanundan bihaber bir aklı evvel değilim.

Haluk Bey'in belirttiği gibi 3005 sayılı yasanın neresinde nöbetçi savcıların
saat 20.00'ye kadar mahkemeleri çalışmaya davet edebilecekleri yazıyor ben de
bilmiyorum? Hatta bana göre yasanın 4. ve 8. maddeleri savcıların her an için
görevleri başında olması gerektiğini söylüyor.

Fakat, bu konuya ilişkin söylediğiniz şekilde bir düzenleme var ise ve bunu
bizlerle paylaşırsanız, bütün samimiyetim ile söylüyorum, size minnettar
kalırım.

Muhakkak ki, savcıların da bir aileleri var ve onlar da herkes gibi istirahat
etmek hakkını haizdir. Üstelik düşük maaşlarına karşın çok çalıştıkları
konusunda da size katılırım. Ama savcılar da tıpkı avukatlar gibi hukuk
fakültelerinden mezun olmuşlardır. Fakülteden sonraki tercih noktasında
farklılık başgöstermiştir. Anladığım kadarıyla siz de tercihinizi savcı olmak
yönünde kullanmışsınız. Kimse size zorla savcı olacaksın demediği gibi bana da
avukat olacaksın demedi. Kişisel tercihlerimiz bu yönde gelişti ve şartların ne
olduğunu hepimiz biliyorduk. O nedenle, tamamen kendi tercihlermizden ötürü hiç
kimseye suçlama yöneltemeyiz. Sadece mesleğimiz gereği üzerimize düşen görevi
yerine getirelim kâfi.

Söylemeden edemeyeceğim bir husus daha var; avukatların toplumda itibar kazanmak
uğruna hakim ve savcılara karşı saygısız davrandıklarını ve dertlerinin hukuk
bilmeksizin savcıları kürsüden indirmek olduğunu söylemişsiniz.

Genelleme yaparak haksızlık etmek istemem ama, kimin kime karşı saygısızca
davrandığı, en azından şu sizin yazınızda kullandığınız ifadeler göz önüne
alındığı vakit, herkesin malumudur.

Bu çerçevede, savcının kürsüden inmesini savunan insanların veya avukatların da
eğer saygısızlık yaptığı gibi bir fikre kapılmışsanız, nasıl bir hukuk
anlayışına sahip olduğunuzu merak ederim. Okuduğunu ve hukuku "bilen" biri
olduğunu belirten birisi olarak, diğerleri bir yana, tez, antitez ve sentez
kavramlarının "adil" bir ceza "muhakeme"si bakımından ne ifade ettiğini siz de
en az benim kadar bilirsiniz.

Saygılarımla,

Av. Hüseyin Altaş
İstanbul Barosu
Old 20-02-2005, 14:20   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlar,

Sistemin ve şahısların problemlerini, lütfen kişiselleştirmeyelim.
Hakimlik/savcılık/avukatlık meslekleri her ne kadar farklı meslekler ise de, bir
çok ortak noktaları ve ortak çalışma ortamı nedeniyle, bu mesleklere aynı meslek
nazarı ile de bakılabilir. Zira hakim ve avukatların zaman zaman birbirlerine
"meslektaşım" diye hitap ettiklerine şahit olmaktayız. Sonuçta hepimiz aynı
yemeği pişiriyoruz.

Aşağıdaki mailde olduğu gibi, hakim veya savcı olabileceğini tahmin ettiğim bir
meslektaşın, avukatlar hakkında, genelleme yapar biçimde, düşük seviyeli
beyanlarda bulunması, problemin kaynağını göstermektedir. Zaten benim bu güne
kadar hakim ve savcılarla yaşadığım bütün problemlerin kaynağı da aynısıydı:
Oturmamış kişilik.

Hayatında hiç bir şey olamamış bir kişinin, günün birinde hakim veya savcı
olması halinde, ne tür davranışlar sergileyeceğini kestiremezsiniz. Bu tür
davranış bozukluklarının daha çok hakimlik ve savcılık gibi mesleklerde
görülmesi, mesleğin sahip olduğu yaptırım gücünün kötüye kullanılması
nedeniyledir.

Avukatların kanun okumadığı veya bilmediği ifadeleri de, aynı mantıkla söylenen
sözlerdir. Zaten bu mantığa göre Hakimlerden başka hiç kimse, kanunları
bilmemektedir.

Burak beyin yaptığı gibi, ben de, sadece kendi dosyalarımda yaşadığım ve "bu
kadar da olmaz" dedirten hakim hatalarını burada anlatsam, hem de hakim ismi ve
dosya numarası belirterek, acaba elime ne geçer? Bırakın maddi hukuku, usul
hukukunu bile bilmeyen hakimleri deşifre etsem ne çıkar? Sadece birbirimizi
karalar dururuz. Eğer bazı sıkıntılar burada ifade ediliyorsa, bu demektir ki bu
sıkıntılar yaşanıyor. Çözüm üretmek yerine çamur atmak bize yakışmaz. Yanlış
varsa düzeltilir, ama onun da bir edebi vardır.

Ben şu kanaatimi yüksek sesle tekrarlamak istiyorum: HAKİMLİK/SAVCILIK MESLEĞİNE
KABUL EDİLECEK KİŞİLERİN BİR SÜRE AVUKATLIK YAPMIŞ OLMALARI ŞARTI
GETİRİLMEDİKÇE, HAKİMLERİN VE SAVCILARIN EKSERİYETİ AVUKATLARI ANLAMAYACAKTIR.
Ve 1 metre yüksekte oturmakla, "büyük" olduklarını zannedeceklerdir.

Av.Mehmet GÜNAYDIN
Old 20-02-2005, 14:21   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Eren;
Kusura bakmayın ama, elmayla armudu karıştırmamak lazım.
Hastanede nöbetçi hekimin işi orada beklemek ! Zira sözkonusu olan
insan hayatı. Gecikmesinde telafisi mümkün olmayacak zararın
doğması da muhtemel. (hatta kesine yakın). Bu iş için kendilerine
ücret ödenir ayrıca. Savcılar için durum farklıdır, gecikmesinde
zarar umulan hal kanun koyucu tarafından da düşünülmüş ve kanunlara
dercedilmiştir. Otopsi vb. gibi. Diğer durumlarda da nöbetçi savcı
olayın durumuna göre mahalline giderek olaya el koyar. Türkiye'de
yaşayan ve hukukla ilgili olan herkes bunu bilir! Karakolda
vukubulması muhtemel olaya C.savcısı telefonla da müdahale edebilir.
Diyelim ki savcı evinde değilde adliyede, hemen karakola mı koşup
gidecek avukatı polisin elinden almak üzere! Hem sonra hangi birine
yetişecek, aynı anda birden fazla karakolda olay vukubulursa ne
olacak ?? Nöbetçi savcı sayısını artıralım o halde, hepsini nöbetçi
yapsak gene yetişmezler sayın Eren ! En iyisi adliyeleri otele
çevirip, bütün savcıları orada yaşamaya mahkum edelim. Öyle ya,
ancak yetişirler, hatta İstanbul'da yetişemezler bile! Evet iyi bir
hukukçu olmak kolay değil belki, ama hiç olmazsa mantıklı olmaya
çalışalım!
Şunu unutmayalım, C.Savcısı işlenmiş bir suçtan sonra duruma el
koyar, yoksa işlenmesi muhtemel suçlar için zabıtalık yapmaz.
Bunları bir avukat olarak savunabilmenizi gerçekten anlamakta güçlük
çekiyorum. Diyelim bir savcı 15 gün müracaat savcısı olarak görevli.
Yani nöbetçi. Bu adam 15 gün hiç evine uğramayacak mı? Uğramasa ne
gibi bir faydaya hizmet etmiş olacak. Şimdi ben size bir soru
sorayım madem. Baroların zorunlu müdafii listesinde görev yapan
hangi avukat bürosunda yada baroda sabahlıyor?? Üstelikte para
karşılığı yaptıkları halde bu işi?
Ya bir karakolda sanığın biri müdafii isterse! En iyisi nöbetçi
avukatlar sabaha kadar bütün karakolları mekik dokuyup yardıma
ihtiyacı olan varmı diye baksınlar. Öyleya, ya garibanın tekine sui
muamele yapılırsa!! İşte mantığınız bu!
Tekrar söylüyorum, bir hak ihlal edilmiş ve suç işlenmiş ise,
savcı gerekli görmesi ve delillerin bizzat kendince behemehal
toplanması icabederse nerede olursa olsun olaya müdahale eder ve
delilleri toplar.Bunun dışında delil toplama işini savcı adına
zabıta yapar. Kanunlar onlara bu görevi vermiştir. Avukat
meslektaşlarımızın savcı-hakimlerle, zabıta amirlerini karıştırma
yanılgısından vazgeçmeleri gerekir.
Bu arada İzmir barosunun yaptığı eylemde, kendilerinin ne kadar
hukuktan uzak, mesleki değil, ideolojik bir yapılanma içinde
olduğunu göstermesi bakımından "acı" bir örnek!

Saygılarımla
B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:21   #15
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Altaş,
Fazla vaktim olmadığından uzun yazamayacağım, fakat merakımı mucip
oldu, siz "Savcıyı kürsüden indirmekten başka
> dertleride olmalı avukatların, kanun ve hukuk bilmek gibi !"
cümlemden, savcılara hakaret edildini kastetmem gib! bir anlamı
çıkarmayı nasıl becerdiniz? Cümlede geçen "de" eki, "bununla
beraber, bunun dışında, bunun yanı sıra..." gibi anlamları ifade
eder. Ayrıca benim mesleğimin ne olduğu da önemli değil. Pekala bir
avukat olarak da bu eleştirileri yapabilirim, değilmi? Mesleki
şövenist değilim. Hakim ve savcıların da tartışmaya ve hatta
eleştiriye değer çok hataları var tabiki! Ama "adliyelerde
sabahlamamaları" bunlar arasında değil sevgili meslektaşım!

saygılarımla,

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:22   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
ben kimseye hasmane davranmıyorum, kaldı ki görev yaptığım
bütün yerlerdeki bütün avukatlar severler ve sayarlar beni. Bunu
abartısız söylüyorum. Benimki mesleki bir refleks değildi. Bu
yazımda da açıkca belli. Fakat siz, "kanun bilmeyen, okumayan" gibi
vasıflandırmalarımdan niçin alındınız anlamadım. Kendinizi,"tenzih
ettiklerim" arasında görmüyorsanız, buda sizin sorununuz. Gidip
okuyun o halde !

saygılar

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:24   #17
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Kasrat,
Yazınızı "biraz uzun oldu özür dilerim" diyerek sonlandırmışsınız.
Yazınızın uzun olması, ne üslubunuzun verdiği keyfi kaçırıyor ne de
görüşlerinizde haklı olduğunuz gerçeğini değiştiriyor.

Tartışalım konuşalım. Kürsünün o tarafı da konuşsun, bu tarafı da
konuşşsun. Bakın örneğin böyle bir tartışma olmasa, Sayın Hakalmaz
belki yine gruba mesaj yazmayan sadece okuyan bir izleyici olarak
kalacaktı. Ama şu andan itibaren artık bir izleyici değil
bir "tartışmacı" Bu bile bir kazançtır.

Sevgilerimle...
Av.Hakan EREN
İstanbul Barosu
Old 20-02-2005, 14:24   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayin Çagatay Bey,
Yazdiklariniza katilmamak mümkün degil. Nöbet saatleri konusunun sona
ermesini bende rica ederim.
Av.Murat Serezli
Old 20-02-2005, 14:25   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Hakalmaz,
Beni yanlış anlamışsınız.

Elma ile armuttan başlayacak olursak, "insan sağlığı"na verilen değer
kadarını henüz hak etmeyen "insan haklarından" bahsediyoruz. Nöbetçi
doktorlara ücret ödeniyor olması dışında bir fark göremiyorum burada.
Bu da olsa olsa Adalet Bakanlığı'nın ayıbıdır.

İkincisi ve daha önemlisi, avukatın gece vakti savcıya ulaşması,
maalesef yanlış anladığınız üzere savcının polisin elinden "avukatı"
kurtarması için değil! Sanığı kurtarmak için! Çok şükür
avukatlar "polisin eline düşecek" durumda değiller henüz. Yani bu
anlamda kendi söküğümüzü dikebiliyoruz.

Üçüncüsü ve en önemlisi savcının olaya "cepten" müdahele edebilmesi
değil konumuz. Savcı ile şahsi tanışıklığım, evine gitmişliğim,
telefon no alıp vermişliğimiz yok ise BEN AVUKAT OLARAK SAVCIYA NASIL
ULAŞACAĞIM GECENİN O SAATİNDE? Soru ve sorun bu işte Sayın Hakalmaz.
Kolluk size ulaşmış, ulaşmamış, siz olaya cepten müdahele etmiş ya da
etmemişsiniz ne fark eder? Ben ulaşabiliyor muyum? Mesele bu.

Gece vakti gitmek zorunda olduğunuz otopsiler iyi güzel de, ölülere
gösterilen ihtimam kadarını da mı hak etmiyor bizim canım "sağ"
vatandaşlarımız?

Yazınızın bütününden şunu anlıyorum. Siz nöbeti, müracaat savcılığı
olarak görüyorsunuz. Elbette gecenin üçünde, kapınızın önünde elinde
şikayet dilekçesi ile bekleyen vatandaşlardan bahsetmiyoruz. Sizden
(yani nöbetçi savcıdan) beklenen, nasıl ki gerektiğinde kolluk size
ulaşabiliyorsa vatandaş ya da onun avukatı da aynı şekilde
ulaşabilmeli, gerektiğinde müdahalenizi ya da kararınızı talep
edebilmeli. Sabahı beklemek zorunda kalmamalı.

Anlatmaya çalıştığım bu Sayın Hakalmaz.

"Fırat kenarında kaybolan koyun"lar kadar ilgi bekliyor vatandaş
savcılarımızdan.
Bunu unutmayalım lütfen.

Sevgilerimle...
Av.Hakan EREN
İstanbul Barosu
Old 20-02-2005, 14:26   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,


Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, aynı fakülteyi bitirdik ve farklı yerlerde
ve farklı rollerde ve elbiseler içinde olsak da aynı işi yapıyor aynı şeyler
için mücadele ediyoruz. Adalet sistemimizi ancak ve ancak bizler
iyileştirebiliriz. Şu an çok kötü olmadığını düşünüyorum ancak daha iyi
olabilir. Bu yönde Sayın Altaş, önemli bir hususa temas etmiş ve başından geçen
bir olayı anlatmıştır. Av.Hüseyin Altaş'ın başına gelen başka birinin de başına
gelirse işte o zaman çok kötü.

Belirtmek istediğim husus bu tartışma ortamında yıkıcı eleştiriler yerine yapıcı
nitelikte eleştirileri ortaya atmalıyız. Ancak o zaman faydalı olabiliriz.

Saygılar...
Av. Mustafa Tırtır / İstanbul Barosu 24675
Old 20-02-2005, 14:27   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın hakalmaz,
Sevgili Meslektaşım ALTAŞIN derdi sizin kürsüde oturmanız, yüksekde oturmanız,
konforlu koltukta oturmanız olduğunu sanmıyorum.Adaletin tecelli etmesi için
devleti temsilen bulunan iddia makmının karar verecek olan hakemin yanında
bulunmaması gerektiğini düşünüyordur.İnan şuanki durumumuz bir kaç nesil sonra
alay konusu olacak ama neyseki böyle bir sorun kalmayacak.Düşünün Ağır Ceza
Mahkemesinde karar verilecek herkes durşma salonunu terk ediyor ama taraf olan
savcı hala içeride.Neden acaba?
Ayrıca bu konu sizleri neden bu kadar çok korkutuyor.Aslında bir hukukçu olarak
isterdim ki evet size katılıyorum iddia makamı ile savunma makamının aynı
şartlara sahip olması gerekiyor.Böyle söylmenin siziniçin zararı nedir.Bizim
bilmediğimiz bir zararı mı var?Eğer öyle ise bizi bilgilendirirseniz tüm
meslektaşlarım ve ben çok munun oluruz.
Ayrıca bizimle Üniversitelerde aynı sıraları paylaşırken bizden rahatsız
olmazken şimdi bu isteksizlik neden ? Tamamen manzara mı ?
Okuma konusuna gelince şunu unutmayın ki bir Avukatın her konuda aklınıza gele
bilecek bütün kanun maddeleri ile ilgili bilgisi olması gerekir bu kamu veya
özel hukuk olabilir.Çünkü biz paramızı okuyarak ve yazarak kazanıyoruz.Her ay
bize para veren malesef yok.
Av. M. Haluk SEZGİN
Old 20-02-2005, 14:27   #22
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Hakalmaz,

Çok merak ettiğim bir soruyu size sormak istiyorum. Bakırköy
Adliyesi'nde "nöbetçi" olarak görev yapan savcı ve hakimler, neden gece
boyu oradalar? Kanunu bilmiyorlar mı acaba?

Bakırköy Adliyesi'nin özel bir statüsü yok bildiğim kadarıyla... Diğer
adliyelerden tek farkı, Atatürk Havalimanı'nın Bakırköy Mahkemeleri'nin
yargı sınırı içinde olması. Ben birkaç kez geceyarısı savcılık ifadesine
gittim, hatta saat 04:00'te hakim sorgusuna bile girdim.

Eğer havalimanı var diye böyleyse, diğer adliyelerin mi özel statüsü
var?

Saygılarımla...

Av.M.Gökhan Ahi
Old 20-02-2005, 14:28   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Selamlar,
soru belki cogu kimseye abes gelecek ama buna ragmen sormaktan
kendimi alamiyacagim. Asagidaki soru kendisine abes gelen,
Türkiyedeki uygulamayi bilmeyisime bakip abes sorumu bagislasin.
SORU: Nöbetci savci ve hakimler, nöbetci olduklari süre icinde
görevdemi sayilirlar? Ve görevde olduklari icin ek ödenekmi alirlar?
Eger cevap evetse, sayin hakim ve savcilarimiz neden nöbetci
olduklari süreyi makamlarinda gecirmezler? Cevap hayirsa, mesele yok.

Saygilarimla

M. Ali Aslan
Old 20-02-2005, 14:29   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,

Elbette bir kişinin haksız yere fazladan özgürlüğünün
kısıtlanması, hakim ve savcıların uykularından önemlidir. Fakat
takdir edersiniz ki,savcı telefon aracılığı ilede vatandaşı serbest
bırakabilir. İlla elinden tutup salıvermesi sizin için çok önem
arzetmiyorsa!
Gece vakti müdafii bulunduğunuz sanığın, derhal adliyeye
çıkarılması hususu ise mahkemeler çalışmayacağı için bir anlam ifade
etmez. Fakat bu konuda da yeni CMK da bazı düzenlemeler var.
üzerinde bazı tadilatlar yapılması gerekiyor ki buda gündemde. Yani
hakim/savcılara bundan böyle uyku haram gibi,gözünüz aydın!:

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:31   #25
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Eren,

Bir kere şunu belirtelim, insan özgürlüğü elbette ki çok önemli
ama sağlıkla mukayese etmek, ortak tek yönleri "meyve olmaları" olan
iki cinsi toplamaya benzer!
Saniyen, zabıtanın bir sanığı nezarete koyabilmek için mutlaka
savcıdan talimat alması gerekir, ki gecenin kaçı olursa olsun! Bu
işleme itirazı olan avukat, müvekkili veya müdafii bulunduğu sanığın
gözlem altına alınmasını makul gerekçelerle haksız buluyorsa
savcıyla görüşmek istemesi de doğal hakkıdır. Bunda da saat aranmasa
gerek. Şurası da varki, savcının tel. numarasını baroya bildirmesini
beklemekde bira haksızlık olur. (emniyet bildirmiyorsa buda onların
ayıbı, savcıların tersi yönde bir talimatı olmamıştır, olmamalıdır)
Sonuç itibariyle size katılıyorum, bir insanın haksız yere gözlem
altına alınıp özgürlüğünün kısıtlanması vahim bir hak ihlalidir.
Bunda sorun yok, fakat benim başta itiraz edip eleştiri yazdığım
husus, gecenin bir yarısı dilekçe vermek üzere adliyeye giden
avukatın, savcıyı bulamadığından bahisle veryansının etmesi idi!
Saygılar

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:32   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Sezgin,

Hiçbir savcı yüksek koltuklarda oturma sevdalısı değildir,
bundan emin olabilirsiniz. Bir şeyden korkulduğu falan da yok!
Fakat madem merak ediyorsunuz söyliyelim.
Bizim hukuk sistemimiz, savcıyıda hakim gibi tarafsız düşünme ve
sanığın lehine/aleyhine bütün delilleri toplamakla görevli
kılmıştır. Yani sizler vekili bulunduğunuz (diyelim sanığı) her
durumda savunurken, savcılar hakim gibi tarafsız düşünerek
icabında beraatını da isterler. sonuçta yargıtay hakime de savcıya
da aynı kriterlere göre not verir. Yani savcı mutlaka karşı taraf
olmak zorunda değildir. Savcının müddeilik durumu iddianamede vardır
sadece, yargılama safahatında ise müddei değil, objektif olmak
zorundadır. Dolayısıyla bu iki durumu ayırmak icabeder. savcıların
savunma avukatları ile aynı statüde (şekil olarak tabi) bulundukları
sistemlerde ise, savcılar (avukatların tersi) her durumda müddei
durumundadırlar. Bu nedenle sistemde buna yönelik değişiklik
yapılmadan savcıları kürsüden indirmek abesle iştigaldir. Karar
merci ile yanyana ve başbaşa kalmanın sanığın savunma hakkını
kısıtlar bir mahiyeti yoktur bizim sistemimizde. Hatta bazen savcı
beraat isterken hakim mütalaya aykırı mahkumiyet kararıda verebilir.
Bunları düşünmeden, savcı kürsüden insin demekle olmuyor bu işler!
Denilebilirki, yukarıda oturmasının (esasen) bir sakıncası yok ise
de, mevcut sistemde aşağıya inmesinin ne sakıncası olabilir ??
Bunuda fırsat olursa bir dahaki sefere !
Fakat ideal olanı bir bütün halinde sistemin değiştirilmesidir!

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:33   #27
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Soru abes değil,
O halde cevap verelim,
Hakim savcılar nöbetçi oldukları süre içinde görevli
sayılırlar. Hatta nöbetçi olmasalarda (icabederse) görev yapmaları
gerekebilir. Bunun için ek ücret verilmez kendilerine Neden
makamlarında geçirmezler? Bu gerekli/zorunlu değildir de ondan!
Hatta çoğu zaman sakıncalıdır da! Anadolunun bir çok ilçesinde
(aslında hepsinde) adliyeler korumasızdır ve bekçisi polisi de
yoktur.

B.Hakalmaz
Old 20-02-2005, 14:34   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Lütfen bu tartismayi daha uzatmayalim. Avukat olarak sikilmaya basladim.
Olayi Savci - Avukat tartismasina dönüstürmek çok yanlis. Nöbetçi Savcilik
"Icapçi DR. luk" gibidir. Savcinin nöbetçi olmasi bir bakima mesai haricindeki
olaya kimin müdahale edecegini göstermek içindir. Savcinin nöbetçiligi zabitayla
alakalidir. Avukatlarla degil. Polis ve ya Jandarma hangi savciyi arayacaklarini
bilsinler diye nöbetçi savcilik düzenlenmis. Karakollar Adli islerde savci
yardimciligi sifati ile 24 saat nöbette degiller mi? Önemli olan karakollarin
açik olmasi, bunda da tartisma olmadigina göre....
Lütfen savci beyleri daha fazla tahrik etmeyelim, Zaten is yüklerini
çalisma kosullarini hepimiz biliyoruz. Konuyu da baska mecralara çekmeyelim. Her
hangi bir savci ile problemi olan varsa yasal islem yapsin. Bu tür konularin
grupta tartisilmasi kanaatimce çok sakincali.

Saygilarimla

Emin Güneş
Old 20-02-2005, 14:36   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

ONCELIKLE BU tartısmaya katılmaya hıc nıyetım yoktu,fakat bende bır stajyer
avukat olarak gercekten hakım ve savcı dısında adlıye personelıın bazı
davranıslarını hos karsılamıyorum.ozellıkle ıcra mudurluklerındekı sayın
memurlara ıs yaptırmanın mumkunatı yok.sankı adlıyenın agası ıcra
mudurluklerındekı memurlar olmuslar.cogu memur saygı cercevesınde ıs
yapmıyorlar.ne zaman adlıyeye gıtsem ,o kapıdan moralım bı sekılde bozuk
olarak yada bırılerıyle kavga ederek cıkıyorum.ben kalemden yada mudurlukten
ıcerı gırdıgımde once ıyı calısmalar dıleyıp ,daha sonra dosyamızı
ıstıyorum.yanı gayet kıbar davranıyorum.ama nedense bu ozenı sayın memurlar
gostermıyorlar.tabı bunların ıcnde mutlaka tenzıh ettıgım sahıslarda var.ben
yaklasık 4 aylık stajyerım ve artık hangı kalemın yada hangı mudurlıgun
memurlarının nasıl davrandıgını cok ıyı bılıyorum.hakımlere gelınce su ana
kadar azar ısıttıgım hakımlerde oldu.gercekten odasına gırdıgımde guler
yuzle karsılayan hakımlerde.neden hakımler odasına gıren bı stajyerı
dogrudan azarlama moduna gırerler,neden bı tebessum etmezler anlamam.meslek
hayatıma avukat olarak devam etmeyı dusuınuyorum.fakat hakımlerın bu sekılde
davrandıklarını gordukcede gercekten bazen ben hakım olup,herkese guler
yuzlu davranacagım ve ne avukatların nede stajyerlerın bana karsı onyargılı
olmalarını engelleyecegım dıyorum.ben ankara barosunda staj yapıyorum ve
lutfen bıraz ıyınıyet guler yuz dıyorum....LUTFENNN...

Zeynep Kılı
Old 20-02-2005, 14:37   #30
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sayın Günaydın,

Kişiliğime yaptığınız eleştiri ve hakaretamiz ifadeleri,yazdıklarımı tam
okumadığınıza, değilse anlamadığınıza bağlıyor ve hoş görüyorum.

Haklısınız, hakim/savcılar arasında da, avukatlarda olduğu gibi kişilik
savrulmaları, hamlık, kibirlilik ,hatta kültürsüzlük gibi "hastalıklara"
(maalesef) sıkca rastlamaktayız.

En iyi bilmeleri gereken işi bile bilemeyecek durumda, hasbelkader meslekte
bulunan arkadaşlar yok değil. Mesleğe kabulden önce belirli bir süre avukatlık
yapmış olma şartı ise öteden beri benim savunageldiğim bir husus.Ancak bunu
"AVUKATLARI DAHA İYİ ANLAMAK" için savunmuyorum. Benim daha "hukuki" sebeplerim
var!

B.Hakalmaz
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Biraz öğrencilerden biraz hocalardan mutlakadalet Site Lokali 32 02-12-2009 00:44
Biraz Daha Gülümseyelim Mi ? Sibel Site Lokali 5 12-12-2006 11:36
Avukatlık Özen Mesleğidir-Barolar Birliği Disiplin Kurulu Kararı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Konumuz : Hukukçular 2 02-07-2004 12:18
Todaie'de Master Veya Doktora Öğrenimi Yapmak İsteyen Hakim Ve Savcılar Hakkında Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 0 22-02-2004 23:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10120511 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.