Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

24 saat çalışma, 24 saat dinlenme halinde "HAFTA TATİLİ"

Yanıt
Old 24-10-2011, 14:41   #1
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan 24 saat çalışma, 24 saat dinlenme halinde "HAFTA TATİLİ"

Merhabalar;

İşyerinde çalışma sistemi 24 saat iş, sonraki 24 saat dinlenme şeklinde olduğunda; işçinin sürekli olarak bir gün çalışıp bir gün çalışmaması, HAFTA TATİLİ kullandığı anlamına gelir mi? Bu durumda hafta tatili ücreti talep edilebilir mi?

Teşekkürler...
Old 24-10-2011, 14:52   #2
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Merhabalar;

İşyerinde çalışma sistemi 24 saat iş, sonraki 24 saat dinlenme şeklinde olduğunda; işçinin sürekli olarak bir gün çalışıp bir gün çalışmaması, HAFTA TATİLİ kullandığı anlamına gelir mi? Bu durumda hafta tatili ücreti talep edilebilir mi?

Teşekkürler...

Hafta tatili ücreti talep edilemeyeceğini, fakat bir sürü başka şey talep edilebileceğini düşünüyorum.
Old 24-10-2011, 15:34   #3
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Fazla çalışma açısından;

24 saat çalışma, 24 saat dinlenme halinde Yargıtay günlük çalışma süresini 14 saat olarak belirlemiş!.. Mesela 24 saat içerisinde 4 saat dinlenme düşüldükten sonra kalan 20 saat için hesaplama yapılması hatalıdır, ilk hafta 4 gün x 14 saat = 56 saat çalışma, ikinci hafta ise 3 gün x 14 saat = 42 saat çalışma vardır; ilk hafta için 45 saati aşan çalışmalar için hesaplama yapılmalı, ikinci hafta 45 saate ulaşmadığı için ise hesaplama yapılmamalıdır diyor!..

İlginç..

Ben mi yanlış yorumluyorum yoksa
Old 24-10-2011, 15:44   #4
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Örnek içtihat metni;

Alıntı:
T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/25716
Karar: 2008/28014
Karar Tarihi: 21.10.2008

İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - İŞÇİNİN AKARYAKIT İSTASYONUNDA ÇALIŞTIĞI - ARA DİNLENMELERİN ÇIKARILDIĞI - FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİNİN ÖDENMESİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda davacı işçinin akaryakıt istasyonunda çalıştığı dönemle ilgili olarak uygulanacak olan İş Kanunu hükümlerine göre hesaplama yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.

(4857 S. K. m. 41, 46, 47, 51, 59) (YHGK. 05.04.2006 T. 2006/9-107 E. 2006/144 K.)

Dava: Davacı, izin fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti ve ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçi kesinleşen işe iade kararının tebliği üzerine ve süresi içinde işe başlamak için işverene 3.8.2006 tarihinde başvurmuş ve aynı gün açmış olduğu bu davada bir kısım işçilik alacakları yanında izin ücreti isteğinde bulunmuştur. İşverence davacı işçinin işe başlatılmadığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarih işe başvuru tarihini izleyen bir aylık işe başlatma süresinin sonudur. 3.9.2006 tarihinde gerçekleşen bu fesih öncesinde davacının izin ücreti alacağı muaccel olmamıştır. 4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesine göre izin ücreti, iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşür. Bu durumda 3.8.2006 tarihinde davacı işçinin yıllık izin ücreti doğmamış olduğundan, kısmi davada talep edilen izin ücreti bakımından davanın reddine karar verilmelidir.

3- Davacı işçi fazla çalışma ücreti talebinde bulunmuş, mahkemece isteğin kabulüne karar verilmiştir. Davacının davalıya ait akaryakıt istasyonunda çalıştığı sürede 24 saat çalışıp 24 saat dinlendiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 24 saat olan çalışma süresinden 3 saat ara dinlenmesi çıkarılmış ve günde 21 saat çalışma kabul edilerek hesaplamaya gidilmiştir. Aynı mahkemede seri halde yargılaması yapılan bazı dosyalarda hesap yöntemi daha farklı şekilde belirlenmiş, bazılarında günde 2 saat, bazılarında ise 4 saat ara dinlenmesi düşülmüştür.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2006 tarih ve E:2006/9-107, K:2006/144 sayılı kararında, günde 24 saat çalışmanın geçerli olduğu işyerleri bakımından ara dinlenmeleri ve kişisel ihtiyaçlar için zorunlu süre çıkarıldığında günlük çalışma süresi 14 saat olarak kabul edilmiştir. Somut olayda da davacının akaryakıt istasyonundaki görevinde 24 saatlik zaman diliminde birkaç saatlik ara dinlenmesi düşülerek kalan sürenin tamamı için hesaplama yapılması doğru değildir. Dairemizin hukuk genel kurulu tarafından da benimsenen görüşlerine uygun olarak somut olay yönünden de günde 14 saat çalışma kabul edilmelidir. Buna göre davacının akaryakıt istasyonunda çalıştığı süre içinde, ilk hafta 56 saat, ikinci hafta 42 saat çalışması ortaya çıkmaktadır. 1475 sayılı İş Kanununun uygulandığı dönemde 45 saati aşan süreler fazla çalışma sayılacağından, ilk hafta için fazla çalışma ücreti hesaplanmalıdır. 4857 sayılı İş Kanununun yürürlüğe girdiği 10.6.2003 tarihinden sonraki çalışmalar bakımından ise, aynı yasanın 63. maddesi hükmü uyarınca denkleştirmeye gidilmelidir. Bununla birlikte belirtilen yasanın 63. maddesinde, haftalık normal iş süresinin haftanın çalışılan günlerine günde 11 saati aşmamak üzere farklı şekilde dağıtılabileceği öngörülmüş olmakla, Dairemizin uygulaması gereği günde 11 saati aşan çalışmalar denkleştirmeye tabi tutulmayıp, karşılığının fazla çalışma ücreti olarak ödenmesi gerekir.

Somut olayda davacı işçinin akaryakıt istasyonunda çalıştığı dönemle ilgili olarak uygulanacak olan İş Kanunu hükümlerine göre yukarıda belirtilen esaslar dâhilinde hesaplama yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 24-10-2011, 16:13   #5
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Fazla çalışma açısından;

24 saat çalışma, 24 saat dinlenme halinde Yargıtay günlük çalışma süresini 14 saat olarak belirlemiş!.. Mesela 24 saat içerisinde 4 saat dinlenme düşüldükten sonra kalan 20 saat için hesaplama yapılması hatalıdır, ilk hafta 4 gün x 14 saat = 56 saat çalışma, ikinci hafta ise 3 gün x 14 saat = 42 saat çalışma vardır; ilk hafta için 45 saati aşan çalışmalar için hesaplama yapılmalı, ikinci hafta 45 saate ulaşmadığı için ise hesaplama yapılmamalıdır diyor!..

İlginç..

Ben mi yanlış yorumluyorum yoksa

Yok yok sen doğrusun

Ama bu konuda benim aklıma takılan şey şu? Belki sayın Adli Tip bizi aydınlatabilir.

Hem denkleştirme 2 ay ile sınırlı olarak uygulanabilir diyor kanun, hem de 11 saatin üstündeki çalışma denkleştirme uygulansa da fazla çalışma ücreti ödenmesi lazım diyor. Yani 2 aylık dönemde bir hafta, hafta içi 5 gün toplam 60 saat, 2. hafta, hafta içi 5 gün toplam 30 saat çalışılsa, 2 aylık ortalamada 225 saati bulmasa da 60 saat çalışılan haftada günde 12 saat çalışılması sebebiyle günlük 1 saat fazla çalışma ücreti ödenmelidir diyor.

1. si, 24 saat çalışıp 24 saat dinlenme sözkonusu olduğunda çalışma sürekli olduğundan, denkleştirme uygulanamamalıdır.

2. si, uygulandı diyelim, aylık çalışma saati kabul edilen 225 saati bulmasa da bir haftadaki çalışma 45 saati geçti diye fazla çalışma ücreti almamalıdır. Alırsa denkleştirmenin ne anlamı kalıyor?
Old 24-10-2011, 18:51   #6
Adli Tip

 
Varsayılan

"HAFTALIK İŞ GÜNLERİNE BÖLÜNEMEYEN ÇALIŞMA SÜRELERİ YÖNETMELİĞİ" diye bir yönetmelik var. 24 saat çalışma esası orada dahi düzenlenmiş değil.
Yasalarda yok ama pratikte var. Yargı da mahrumiyeti minimize etmeye çalışıyor kendi imkanlarıyla.
Old 25-10-2011, 09:03   #7
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Dün biraz konuya baktım. Çok kullanmadığım bir bilgi olduğu için "avize", "ahize" olarak aklımda kalmış

Denkleştirme süresinin iki ay ile sınırlı olacağı, toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar düzenleneceği bilgisi, nedense aklımda yoğunlaştırılmış çalışma gereksiniminin olması halinde taraflar arasında (işçi-işveren) açıkça kararlaştırılarak 2 aylık bir süre için, çalışma süresinin çalışılan günlere 11 saate kadar yayılabileceği ve iki aylık süre içinde haftalık 45 saati geçmeyecek şekilde düzenlenebileceği şeklinde aklımda kalmış. Yanlış hatırladığımı hatırlattığı için sayın Adli Tip'e teşekkür ederim

Yine de aklımdaki sorunun cevabını bulabilmiş değilim

Norm aşağıdaki şekilde olup, 63. maddenin 1. ve 2. fıkrasıdır:

"Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.

Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir"

4857 sayılı iş yasasının temel felsefesi esneklik ve güvenlik üzerine kuruludur. Bu özellikler, bu maddeye de şeklini veren özellik olarak ön plana çıkmaktadır. Hükümet Gerekçesinde de bu husus zikredilmiş ve kaynağın 93/104 sayılı Konsey Direktifi olduğu belirtilmiştir.

Çıkarımlarım: "Genel bakımdan" tabirinin buraya konulma sebebi, bu kuralın "özel" bir düzenlemesi olabileceğini de göstermektedir. O halde bence yazılı olarak yapılmak koşulu ile taraflar arasında, çalışma süresinin günlük 11 saati geçmemek ve hafta tatilini de kullandırmak şartı ile, yani maksimum 11x6=66 saatlik çalışmayı onaylar sözleşme yapılabilir. (270 saate kadarki fazla çalışmanın ücret içerisinde değerlendirilmesine ilişkin uygulamanın kaynağının da bu cümle olduğunu düşünüyorum)

2. cümlede "aksi kararlaştırılmamışsa" bu süre haftanın çalışılan günlerine eşit olarak bölünür demektedir. Buradan da aksinin kararlaştırılabileceği sonucu çıkarılabilir. Yani 45 saatlik çalışma süresini taraflar yazılı olarak anlaşmak şartı ile (İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği'nin 5. maddesi yazılılık şartını barındırıyor) "haftanın çalışılan günlerine" eşit olmayacak şekilde bölerek çalışabilirler.

2. fıkrada dananın kuyruğu kopuyor. Hem haftalık çalışma süresinin dağılımını hem de denkleştirmeyi aynı fıkraya koyarak yasa koyucu işçiyi, hem işverene karşı hem de kendisine karşı korumuştur. İşte bu fıkrada nasıl bir çalışma konusunda anlaşılırsa anlaşılsın, ister denkleştirme uygulansın, ister uygulanmasın günlük çalışma süresi limitini 11 saat ile sınırlamıştır. Emredici olarak düzenlenmiş bir sınırdır. Aksinin uygulanması halinde işveren hem akçe olarak fazla çalışma ücreti ödemekle yaptırıma uğratılmış, hem de 104. maddeki para cezası ile yaptırıma uğratılmıştır. O halde sorumuzun cevabına burada rastladığımızı düşünüyorum. Yani fıkra, çalışma süresinin dağıtılmasını düzenlerken, sürenin çalışılan günlere dağılımında bazı günler 11 saat ama bazı günler daha az, 8-9 saat çalışmaları düzenlemiştir. O halde denkleştirme yok ise haftada en çok 45 saat, denkleştirme var ise 11 saat x 6 gün = 66 saat çalışmaya yasaca müsaade edilmektedir.

Sorumuzun cevabı hakkındaki benim sorunum işte burada: Bana göre 11 saati aşan her çalışma, denkleştirme uygulansa dahi fazla çalışma ücreti ile cezalandırılmalıdır. Yani 24 saat usulüne göre çalışma yapılan bir işyerinde ilk hafta çalışma saatinin 56, 2. hafta 42 olması, ilk hafta için fazla mesai ödenmesinin gerektiği, 2. hafta için ödenmesinin gerekmediği sonucuna götürmemelidir. Bana göre taraflar bu çalışma süresi dağılımı şekline yazılı olarak anlaşmış olsalar da, haftanın çalışılan günlerinde 11 saati geçen çalışmalarının (denkleştirmeyi işin içine hiç katılmadan) fazla çalışma ücreti ile akçelendirilmesi gerekir. Çünkü tarafların anlaşmaları, emredici norm olarak yasaya girmiş, çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı kaidesinin işlevini yitirmesini sağlayamaz. Onun için yukarıda bu fıkra işçiyi hem kendine, hem de işverene karşı korusun diye kaleme alınmıştır dedim.

Günlük 11 saati aşan çalışmaların denkleştirme yapılsa dahi fazla çalışma sayılacağına dair bakınız YHGKK, 2007/9-588 E., 2007/597 K., 19.09.2007 T. ve Y. 9HD, 18.07.2006 T. 2006/3930 E., 2006/21091 K.)

P.S. Hafta tatili 24 saat çalışma düzeni içinde kullanılmış kabul edilmelidir. Zira bu çalışma düzeninde de " yedi günlük zaman dilimi içerisinde kesintisiz 24 saat dinlenme" uygulanmaktadır. (m.46)
Old 28-01-2012, 19:57   #8
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Fazla çalışma açısından;

24 saat çalışma, 24 saat dinlenme halinde Yargıtay günlük çalışma süresini 14 saat olarak belirlemiş!.. Mesela 24 saat içerisinde 4 saat dinlenme düşüldükten sonra kalan 20 saat için hesaplama yapılması hatalıdır, ilk hafta 4 gün x 14 saat = 56 saat çalışma, ikinci hafta ise 3 gün x 14 saat = 42 saat çalışma vardır; ilk hafta için 45 saati aşan çalışmalar için hesaplama yapılmalı, ikinci hafta 45 saate ulaşmadığı için ise hesaplama yapılmamalıdır diyor!..

İlginç..

Ben mi yanlış yorumluyorum yoksa

Dostlar, gerek Yargıtay 9 HD.'nin görüşü ve gerekse karşı oyların görüşleri gayet doyurucu görünüyor. Yararlanılabilir bir karar




T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/3930

K. 2006/21091

T. 18.7.2006

• FAZLA ÇALIŞMA ( Günlük 11 Saati Aşan Çalışmalar Denkleştirme Yapılsa Dahi Fazla Çalışma Sayıldığı )

• DENKLEŞTİRME ( Günlük 11 Saati Aşan Çalışmalar Denkleştirme Yapılsa Dahi Fazla Çalışma Sayıldığı )

• ÇALIŞMA SÜRESİ ( Günlük 11 Saati Aşan Çalışmalar Denkleştirme Yapılsa Dahi Fazla Çalışma Sayıldığı )

4857/m.41,63

1475/m.61

ÖZET : 11 Saati aşan çalışmalar denkleştirme yapılsa dahi fazla çalışma sayılır.

DAVA : Hüküm süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2.Davacı radyolink istasyonunda 4 gün nöbet tutup, takip eden bir haftayı evinde dinlenerek geçirdiğini, sonra 3 gün nöbet tutup takip eden bir hafta dinlendiğini, çalıştığı günler aralıksız ve evine gitmeksizin ( 24 saat ) nöbet tutarak davalı işyerinde çalıştığını kendisine fazla mesai ücreti ödenmediği ayrıca ödenmesi gerekli vardiya priminin de ödenmemiş bulunduğunu iddia ederek fazla mesai ve vardiya primi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde meskun yerler dışında coğrafi şartlar nedeniyle hergün ulaşılması mümkün olmayan davacı gibi bir kısım personelin çalışmakta olduğu radyolink istasyonlarının bulunduğu işyerlerinde ki personelin 5 gün 45 saate veya 6 gün 45 saate göre çalıştırmanın mümkün olmadığını, normal vardiya değişiminin yapılamadığını, 4 gün nöbet tutan ve bir hafta dinlenen, sonar tekrar 3 gün çalışan ve bir hafta dinlenen ve bu şekilde çalışan davacının, normal uyku ve doğal ihtiyaçlarını karşılamak için ara dinlenmesi yaptığı düşünüldüğünde devamlı olarak çalıştığını kabul etmenin mümkün olmadığını, uyku ve ara dinlenmesi çıkarıldığında normal aylık çalışma saatinden fazla çalışma yapılmadığını bu çalışma şeklinin vardiyalı çalışma olarak ta kabul edilemeyeceğini, bu sebeple davacının davasının reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemenin kararına dayanak yapılan bilirkişi raporunda davacının günde 19 saat çalıştığı 1475 Sayılı Yasa döneminde geçen sürede günlük 7.5 saati aşan çalışmaların fazla mesai olarak kabul edilmesi gerektiği 4857 Sayılı Yasa döneminde ise günlük 11 saati geçen çalışmaların fazla mesai olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılarak fazla mesai ücret hesaplaması yapıldığı ve buna göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

1475 sayılı İş Kanunu döneminde Dairemiz anılan Kanunun 61.maddesini dikkate alarak haftalık 45 saati aşan çalışmaları fazla mesai olarak değerlendirmiş ve bu görüşünü istikrarlı bir şekilde sürdürmüştür.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 41.maddesinde “fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır”denilmek suretiyle Dairemizin 1475 sayılı İş Kanunu döneminde benimsediği görüş artık yasal düzenlemeye kavuşmuş bulunmaktadır. Ancak, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63.maddesinde genel bakımdan haftalık çalışma süresinin en çok kırkbeş saat olduğu belirtildikten sonra taraflarca aksi kararlaştırılmamış ise haftalık çalışma süresinin işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanacağı, tarafların anlaşması ile haftalık işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği, bu halde iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresinin normal haftalık çalışma süresini aşamayacağı, denkleştirme süresinin toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar arttırılabileceği öngörülmüştür. Sözü edilen düzenlemeye göre, iki ya da dört aylık dönemlerde haftalık ortalama çalışma süresi 45 saati aşmamak koşulu ile, günlük 11 saati aşan çalışmalar fazla mesai olarak değerlendirilmelidir.

Dosya içeriğinden davacının çalıştığı radyolink istasyonunun meskun yerler dışında bulunması coğrafi şartlar ve her gün ulaşılmasının mümkün olmaması sebebiyle davacı gibi bir kısım personelin bu işyerlerinde genelde evlere gitmeksizin devamlı bazı haftalar üç gün bazı haftalar dört gün işyerinde kaldıkları, bazı personelin ise ayda 10 gün bu şekilde çalıştığı ayın diğer 20 günü ise evinde geçirdiği, güvenlik personeli olarak çalışan bu şahısların belirtilen çalışma günleri dışındaki zamanları evlerinde geçirdikleri anlaşılmaktadır. Davacının aralıksız 4 gün çalıştıktan sonar bir hafta dinlendiği, tekrarında ise 3 gün aralıksız çalışıp, tekrar bir hafta dinlendiği saptanmıştır.
Davalı bu çalışma şekline göre davacının aylık yasal çalışma süresini aşmadığını bu sebeple fazla çalışma ücretine hak kazanamadığını ileri sürmektedir.

Davalıya ait aynı mahiyetteki işyerlerinde davacıyla benzer konumda bulunan çalışanlarla ilgili Dairemize bir çok dava intikal etmiş mahkemelerin ısrar kararı üzerine konu Hukuk Genel Kurulunda iki kez görüşülmüştür. Hukuk Genel Kurulunca verilen 5.4.2006 gün 2006/9-107 E 2006/144 K ve 14.6.2006 gün ve 2006/9-374 E, 2006/382 K.sayılı ilamlarda uyku ve sair ihtiyaçlar için geçen zaman çıkarıldığında bu tür işyerlerindeki çalışmaların günde 14 saat olabileceği kabul edilmiş Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararı dairemizce de benimsenmiştir. Vardiyalı çalışma şeklinin olmadığı durumda, çalışan sayısının birden fazla olması, 14 saati etkilememektedir. Bir başka anlatımla, çalışan bir yada birden fazla kişi olması halinde, vardiya usulü yok ise, her bir işçinin günde14 saat çalıştığının kabulü gerekir.

Mahkemenin 1475 sayılı Yasa döneminde geçen çalışma döneminde günlük 7.5 saati aşan çalışmaları fazla çalışma olarak kabul edip sonuca gitmesi doğru değildir. Yargıtay uygulamalarına göre 1475 Sayılı Yasa döneminde fazla çalışma günlük yasal çalışma saatine göre değil haftalık yasal çalışmaya göre belirlenmesi gerekir. Somut olayda 4 gün işyerinde devamlı çalışan davacının günlük 14 saat çalıştığı kabul edildiğinde davacının ilk bir haftalık çalışması 56 saat olup haftalık normal 45 saat çalışma çıkarıldığında 11 saat fazla mesai yaptığının kabulü gerekir. Takip eden haftadaki 3 günlük çalışma saati ise toplam 42 saat olup davacının bu sürede fazla mesai yaptığı kabul edilemez.
Periyodik olarak davacı iki haftada bir 11 saat fazla mesai yapmaktadır.

4857 Sayılı Yasa döneminde ise günlük 11 saati aşan çalışmalar haftalık çalışma süresine bakılmaksızın fazla çalışma kabul edildiğinden 4 günlük çalışmanın ilk haftasında günlük 14 saat çalıştığı kabul edilen davacının haftalık çalışması 56 saat eder. Günlük çalışma içerisinde günlük 11 saati aşan üç saatlik fazla çalışma nazara alındığında davacının 4 gün üzerinden 12 saat fazla çalışması mevcuttur. Davacının takip eden ikinci haftalık çalışması olan üç günlük çalışma süresinde günlük 11 saati aşan üç saatlik çalışma için 9 saatlik fazla çalışma ücretinin hesaplanarak kabulü gerekir. İlk haftada 12 saatlik fazla mesai süresi çıkarıldığında kalan 44 saatlik çalışma süresi ile ikinci haftadaki çalışmada 9 saatlik fazla mesai çalışma süresi çıkarıldığında bakiye çalışma süresi 33 saat olup haftalık 45 saati aşmadığından bu süre için denkleştirme hükümlerinin uygulamasına gerek bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 14.6.2006 gün 2006/9-374 Esas, 2006/38 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.

Yukarıda açıklanan esaslara aykırı şekilde fazla mesai hesaplanarak hüküm altına alınması hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.07.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY : 4857 sayılı İş Kanununda, Türk iş hukuku öğretisinde en çok eleştirilen ve uygulamada da yasaya aykırı olmasına rağmen farklı düzenlemelerin getirildiği bilinen, haftalık çalışma süresinin iş günlerine eşit ölçüde bölünmesi kuralına esneklik getirilerek, sözleşmelerle haftalık normal çalışma süresinin işyerinde haftanın çalışılan günlerine farklı bir şekilde dağıtılabileceği kabul edilmiştir. Bu halde, haftalık çalışma süresinin haftanın çalışılan günlerine farklı şekilde dağıtılması durumunda, “yoğunlaştırılmış iş haftası” uygulanabilecektir. Bu tür çalışmalarda işverene iki aylık bir denkleştirme süresi tanınmıştır. Bu süre toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir. Bu şekilde, yoğunlaştırılmış iş haftasından sonraki haftalarda işveren işçiyi daha az sürelerle çalıştırması durumunda, işçiye fazla çalışma ücreti ödemek zorunda kalmayacaktır.

Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanmaktadır. Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz.

Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir ( İş K.m.63 ). 4857 sayılı İş Kanununun 41maddesinde “..fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.” denilmektedir. Denkleştirme sisteminin uygulanması için günde onbir saatlik çalışma süresinin aşılmaması şartıyla tarafların açıkça anlaşması esası benimsenmiştir. Yasanın hiçbir yerinde fazla mesainin günlük onbir saati aşan çalışma olduğu belirtilmemiştir. Onbir saatlik ölçü, kanımca, denkleştirme bahanesiyle işçinin günlük çalışma süresinin aşırı şekilde uzun tutularak işçi sağlığı ve güvenliğinin tehlikeye atılmasının önlenmesi amacıyla getirilmiştir. Bu düzenleme “fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz.” kuralının paralelinde olup, denkleştirmenin esasları ve sınırlarını göstermektedir,

Somut olayda davacı işçinin günde ondört saat çalıştığı bozma kararında gösterilen ve Dairemizce kabul gören Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2006 tarih ve E:2006/9-107,K:2006/144 sayılı kararında kabul edilmiştir. Böyle olunca 4857 sayılı Kanun dönemine rastlayan çalışmalar günde onbir saati aştığı gibi, açık bir denkleştirme de olmadığından, fazla mesai hesaplamasının, 1475 sayılı İş Kanununun uygulandığı dönemden farklı olmaksızın yapılması gerekir. Zira Dairemizin eskiden beri süregelen uygulaması haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaların fazla mesai oluşturduğu yolundadır.

Bu nedenle günlük onbir saati aşan çalışmanın fazla çalışma sayılması ve 4857 sayılı İş Kanunun 63.maddesi gereğince denkleştirmenin varlığının kabul edilmesi, kanımca hukuken mümkün değildir. Mahkeme kararının 1475 sayılı döneme ilişkin bozma gibi 4857 sayılı döneme ilişkin kısmının da bozulması düşüncesiyle, sayın çoğunluğun ikinci döneme ilişkin bozma kararına katılamıyorum.

Üye
C.İ.Günay

KARŞI OY : Davalı işyerindeki çalışma düzeninin, bir ayda aralıksız 10 gün veya üçer dörder gün olmak üzere, aralıklı toplam 10 günlük periyotlar halinde, meskun olmayan işyerinde çalışma; arta kalan toplam 20 günlük sürede de evde dinlenme şeklinde gerçekleştiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.

İşin niteliğine gelince, iş; doğrudan üretime yönelik, bir makine veya tezgah başında çalışma olmayıp, radyolink hatlarının korunmasına yönelik güvenlik personeli olarak nöbet sistemi içerisinde hizmet görme biçimindedir.Çalışmalar; en az iki veya daha fazla sayıdaki işçilerle, guruplar halinde yürütülmektedir.

Anlatılan bu çalışma düzeninde davacı, işyerinde, aralıksız 24 saat nöbet tutmak suretiyle çalıştığını iddia ederek, fazla mesai yaptığından bahisle, fazla mesai ücreti ile, vardiyalı çalışmalar için ödenmeyen vardiya priminin ödenmesini talep etmektedir.

Dosya içerisinde; bir işçi tarafından, bir günde kaç saat çalışma yapıldığını belirleyen mekanik bir düzen ( elektronik kart, cihaz v.s ) bulunmadığından, çalışmalar, gün içerisinde kişilerin, uyku, dinlenme, zorunlu ihtiyaç ve yasal ara verme süresi hesaplanarak, 24 saatlik süre değerlendirilmiştir.

Bu zorunlu gereksinimler nedeniyle, bir işçinin 24 saatinin önemli bölümünü normal çalışma + fazla çalışma olarak belirlenmesi mümkün değildir.Özellikle, iki veya daha fazla işçinin birlikte ve vardiya usulü çalışma düzeninde, bir günü en fazla 12’şer saat olarak kullanabilmeleri gerçekçi olacaktır. Çoğunluk görüşüne göre; tüm işçilerin 14’er saat fiili çalışma düzeninde bulunmaları halinde, ikişer saat birbirleri ile çakışma hali olup, gereksizce fazla mesai yapıldığı izlenimi doğacaktır.

Bir aydaki 10 günlük çalışma sürecinde, fazla mesainin varlığının kabulü ile, çalışma saatlerinin, ilgili yasalar gereğince paylaşımının, aşağıda gösterildiği şekilde yapılması gerektiği düşüncesindeyim.

1475 sayılı iş yasasının 35 nci maddesinin ilk fıkrasında; “günlük çalışma süreci dışında, fazla mesai yapılabileceği”, ( a ) bendinde; “fazla çalışma sürecinin, günde üç saati geçemeyeceği” yazılıdır. Buna göre, bir günde azami fazla çalışma süresi, “Üç, saat” olarak sınırlandırılmaktadır.

Aynı yasanın 61 nci maddesinin ( a ) bendinde; “genel bakımdan, iş süresi haftada en çok 45 saattir. Bu süre, haftada 6 iş günü çalışılan işyerlerinde, günde 7,5 saati geçmemek üzere uygulanır.” denmektedir. Yine aynı yasanın 64 ncü maddesinde; “4 saatten fazla ve 7,5 saate kadar olan süreli işlerde, yarım saat ara dinlenmesi verilir” hükmü yer almaktadır.

1475 sayılı yasanın bu hükümleri hep birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle bir günlük zorunlu çalışma süresinin tespiti ile, bunun üzerindeki çalışmaların, fazla çalışma olacağı belirlenmelidir.

Demek oluyor ki 7,5 saatlik çalışmaya ( 6 gün çalışılan işyerlerinde ) ½ saatlik ara dinlenme süresinin eklenmesi ile, 8 saate ulaşıldıktan sonra, günlük en çok üç saat fazla mesai yapılabileceğinden hareketle, 11 saate ulaşılmaktadır.Bu süreye, çalışma dışında, 1 saat yemek molası eklenerek bir işçiye ayrılan süre 12 saate tamamlanabilir. 11 saatten sonrası için fazla mesai yapma yasal engeli vardır. Aksi halde, aynı yasanın 100 ncü maddesi gereğince işverene cezai müeyyide uygulanması gerekecektir.

Çoğunluk görüşüne göre, işyerindeki 14 saatlik çalışmanın kabulü halinde, 6 saatlik fazla mesai yapılmış sayılması ile, söz konusu madde gereğince işverenin cezai sorumluluğu söz konusu olabilir.

Diğer yandan, vardiya usulü çalışma yapılan işyerlerinde, 14 saatlik çalışma süresi içerisinde, 6 saatinin fazla mesai olarak değerlendirilmesi; vardiyalı çalışma sistemine de, saatlerin çakışması nedeniyle uygun düşmeyecektir.

Davacının, 4857 sayılı iş yasasının yürürlüğe girdiği 6.10.2003 tarihinden sonraki döneme rastlayan çalışmaları için ise, bu yasanın 41 ve 63 ncü maddelerinde; “haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu, denkleştirme uygulanan işyerlerinde, yazılı olarak sözleşmede yer almak koşulu ile, iki aylık ve toplu iş sözleşmeleri ile en çok dört aylık sürelerde, haftalık ortalama 45 saat çalışılabileceği, bu sürelerden fazla çalışıldığında, takip eden haftalarda eksik çalışılmak suretiyle, denkleştirme yapılarak, yoğunlaştırılmış iş haftasında 45 saati aşan çalışmalar için işçiye fazla mesai ücreti ödenmeyeceği, çalışılmayan ve arta kalan bu sürelerin, işçiye serbest zaman olarak kullandırılmasına hak kazandırılacağı” hüküm altına alınmıştır.

Davacı, işyerinde birinci haftada 77 saat çalışıp, 45 saati aşan çalışması söz konusu ise de, ikinci haftaya sarkan üç günlük sürede, 33 saat çalışarak, denkleştirmeye tabi tutulmaktadır.Diğer arta kalan 20 günde hiç çalışmayarak denkleştirme gereği, fazla mesai ücreti almayarak, bunun yerine, serbest zaman kullanmaya hak kazandırılmıştır. Bu işyerinde, taraflar arasında örtülü bir denkleştirme esasının uygulandığı iş sözleşmesinin varlığında uyuşmazlık yoktur. Bu nedenle davacıya fazla mesai ücreti ödenmesine gerek bulunmamaktadır.

Anlatılan gerekçelerle, dairenin bozma kararının bu bölümüne ilişkin çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, 1475 sayılı yasa döneminde geçen çalışmaların, fazla mesai dahil, en çok 11 saat yapılabileceği görüşünde bulunduğumdan, bu sürenin aşılarak, bir günde 14 saatlik çalışma ( 6 saati fazla mesai ) düzeninin varlığını kabul eden Daire çoğunluk görüşüne katılamamaktayım.

Üye
A.CELKAN
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
" Devletin Dili ", " Resmi Dil ", " Ortak Dil "... Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 12 14-11-2012 18:12
Hafta Tatİlİ Ruhsati PINAR000 Meslektaşların Soruları 1 15-07-2008 16:41
Matbu bono metni üzerindeki "malen" kelimesinin üzeri çizilerek "nakden" yazılması Av.Özgür Özlem Öngel Meslektaşların Soruları 9 26-02-2008 18:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06187391 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.