Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kamulaştırma Kanunu Uygulaması ve Sorunlar

Yanıt
Old 03-08-2007, 20:03   #1
Ahmet Turan

 
Varsayılan Kamulaştırma Kanunu Uygulaması ve Sorunlar

Değerli meslektaşlarım,
Kamulaştırma hukuku adı altında bir HÇG bulunmadığından en uygun HÇG alanı olarak Eşya Hukuku ÇG adresini seçtim.

Bilindiği gibi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu, 4650 sayılı Kanunla 24.02.2001 tarihinde değiştirilmiş ve köklü bir düzenlemeye gidilmiş. Bu düzenleme ile, ülkemizde alışılagelen kamulaştırma sistemi tamamıyla terkedilmiş; taşınmaz sahibinin bedel artırımı için dava açma kaygısına son verilerek, uzlaşmaya önem verilmiştir. Yeni sistemde, idare ile taşınmaz maliki uzlaşamadığı takdirde, idare tarafından “kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescil/terkini” davası açılması öngörülmüştür.

Kamulaştırmaya ilişkin oluşturulan yeni sistem, özellikle Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki durumumuzu güçlendirici niteliktedir. Ne varki bütün bu önemli değişikliklere rağmen halen aksayan yönler bulunmakta ve davalar beklendiği ve öngörüldüğü biçimde seyretmemektedir.

Bu konuda yaptığımız tesbit ve gözlemleri, yargılama sırasında yaşanan sorunları tartışarak hazırlanmakta olan yeni kamulaştırma kanunu çalışmalarına yardımcı olmayı öneriyorum. Ne dersiniz?
Old 04-08-2007, 17:27   #2
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Ben açılan konuda yaptığım tesbit ve gözlemleri değerlendirdikçe sunmak istiyorum.

Kamulaştırma Kanununun 10.maddesinde düzenlenen kamulaştırma davasına ilişkin yargılama usulü, basit yargılama usulü niteliğindedir. Süreler ise sınırlandırılmıştır. Mahkemeler uygulamada bu sürelere uymakta çoğu kez zorlanmaktadırlar. Sürelere uyulamamasının nedenleri çoğunlukla mahkemelerimizden kaynaklanmamaktadır. Bizzat 10. maddenin kaleme alınışındaki sakatlıklar yanında başka bazı alt yapı nedenleri ile yüksek yargı içtihatlarından da kaynaklanmaktadır.


Mahkemelerimiz tensip yaptıktan sonra bilindiği gibi tensip zaptıyla birlikte dava dilekçesini de taraflara tebliğ ediyor. İşte birinci sorunumuz bu noktada başlıyor.


Kanunun “kamulaştırmadan önce yapılacak işlemler ve idari şerh” başlıklı 7.maddesinin ilk fıkrasında:
Kamulaştırmayı yapacak idare, kamulaştırma veya kamulaştırma yolu ile üzerinde irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malların veya kaynakların sınırını, yüzölçümünü ve cinsini gösterir ölçekli planını yapar veya yaptırır; kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerini, tapu kaydı yoksa zilyetlerini ve bunların adreslerini, tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlamak suretiyle tespit ettirir.” Hükmü yer almasına rağmen idarenin tapu malikinin adresini belirlemede yetersiz kaldığı uzlaşma davetini kimi zaman yapmadan dava açarak 7.ve 8.maddelere takılmakta dava şartı yokluğundan dava reddedilmekte veya usulsüz tebligatla uzlaşma davetine uyulmadığı belirtilmektedir. Bu durumda yapılan tebligat iade edilmekte uzun zamanlar boyunca davalı adresi araştırmakla mahkemelerimiz meşgul olmaktadır. 8. maddeye göre dava reddetmekte çözüm olmamaktadır.
Bu durumda tekrar tekrar idarenin dava açtığını görüyoruz. Doğrusu bu 8. maddenin yeniden düzenlenmesidir.
Pekala bu 8. madde nasıl düzenlenmelidir?
Old 07-08-2007, 17:32   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Ahmet Turan,

Katkılarınız için teşekkür ederim.

K.k.m 7 ve 8 deki hükümlerde bir sorun olmadığını düşünüyorum.

Mesele, Çıkan sorunların nedeni, idarenin işleyişi ve herzamanki kronik rahatsızlığı ile ilgilidir.

Saygılarımla
Old 12-08-2007, 08:54   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Ahmet Yıldırım

Maliki bulamadığı için kamulaştırma yapamayan idare kamulaştırmasız el atma yoluyla söz konusu yeri kullansa sonuçları ne olur?

1- Sonradan çıkagelen malik el atmanın önlenmesi davası açarsa kamulaştırma o zaman yapılır. Kamulaştırma için maliki aramaya gerek kalmaz.

2- Sonradan çıkagelen malik el atılan yerin bedelini isterse, ödeme o zaman yapılır. Kamulaştırmaya gerek kalmaz.

Özetle, idare açısından kamulaştırma yapmakla kamulaştırmasız el atma arasında fark olmadığını düşünüyorum.

Ecrimisil bedelinin yerin bedelinin ödenme zamanına göre enflasyon etkisiyle fark yaratmayacağını düşünüyorum. Küçük bir fark yaratsa bile ''yerin kullanma bedeli olan ecrimisil'' o yeri kullanarak verilen kamu hizmetinin maliyeti olarak düşünülebilir. Ecrimisil ödemek hizmetin geç verilmesinden iyidir kanısındayım.

Saygılarımla
Old 01-10-2007, 03:50   #5
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Kamulaştırma davalarında çok gereksiz bir uygulama da ilan konusudur. Gerçekten kanunun gerekçesinde bu konuda tek kelime bir açıklama yoktur.: Kanunun 10.maddesinin 4.fıkrası:
“Mahkemece, kamulaştırılacak taşınmaz malın bulunduğu yerde mahalli gazete çıkıyor ise, bu mahalli gazetelerden birisinde ve Türkiye genelinde yayımlanan gazetelerin birisinde kamulaştırmanın ve belgelerin özeti en az bir defa yayımlanır.” hükmünü taşımaktadır. Bu düzenleme, kamulaştırma bedelinin tespiti davasını hızlandırıcı bir özelliği bulunmamaktadır. Tam aksine davayı hem gereksiz yere uzatmakta, hem de usul ekonomisine aykırı bir şekilde davayı masraflı bir hale getirmektedir
Ayrıca, taşınmaz malikine zaten 10.maddenin 3.fıkrası uyarınca mahkeme tarafından meşruhatlı davetiye gönderilmekte ve hakları tek tek sayılmaktadır. Bu düzenlemenin 10. maddeye sonradan monte edildiği çok açıktır. Zira 10. madde düzenlemesinde amaç yargılamayı belli ve kısa sürelerde bitirme amacı öngörülmüştür. Bir aylık duruşma günü 10 gün içinde keşif kararı verme gibi. Oysa bu ilanı yaptırmaya kalkınca ne keşif ne duruşma öngörülen sürede yapılamaz. Bu hükmün çıkartılması kamu kaynağı israfını ve yargılamanın uzamasını önleyecektir diye değerlendirmekteyiz.
Old 01-10-2007, 03:53   #6
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Kamulaştırma yargılamasında çok önemsediğimiz bir husus ise bilirkişi seçimi, niteliği ve sayısı konusu.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine istinaden kamulaştırmayı yapan idareler tarafından açılan “Kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescil/terki davaları”nda; kamulaştırılan taşınmazın 11.maddede belirtilen esaslara uygun olarak kıymet takdiri, yine aynı Kanunun 15.maddesinde bahsedilen bilirkişilerce yapılacaktır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15.maddesine istinaden hazırlanarak yürürlüğe konulan Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğinin 4.maddesi, bilirkişiyi; kamulaştırmaya konu gayrimenkul veya hakkın değerinin belirlenmesi hususunda uzmanlığa ve teknik bilgiye sahip gerçek kişi mühendis, mimar ve şehir plâncıları, şeklimde tanımlamıştır. Demek ki, kamulaştırma bedellerinin tespitine ilişkin davalarda bilirkişilik yapma hak ve yetkisi;
- Mühendis,
- Mimar,
- Şehir Plancısı,
Olan kimselere aittir.
Kanunun 4650 sayılı Kanun öncesindeki uygulamanın ve Geçici 5.maddede öngörülen bilirkişi seçme yönteminin bir geçerliliği kalmamıştır. Daha açık bir ifade ile, “mülk bilirkişisi” sıfatıyla kamulaştırma bilirkişiliği yapan avukat meslektaşlarımızın bu vasıfları artık kalmamıştır. Kanun ve ilgili Yönetmelik, “kamulaştırma bilirkişiliği” müessesesini, yukarıdaki sayılan meslek gruplarına özgü hale getirmiştir.

Bilirkişi kurulu mahkeme tarafından seçilir. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre:
- 3 kişi ihtisas odaları listesinden,
- 2 kişi de il/ilçe idare kurulu listesinde yer alan o bölgede gayrimenkul sahibi olan mühendis, mimar ve şehir plâncılarından seçilecek iki kişi olmak suretiyle 5 kişiden oluşur.
Kamulaştırılan taşınmaz malın üstün niteliği göz önüne alınarak, bilirkişilerden 3’ü aynı uzmanlık kolundan seçilebilir.

Bu yönetmelik uzunca bir aradan sonra yapılabilmiştir. Yönetmelikte birçok ifade ve düzenlemeler Kanunun 15.maddesinin tekrarı ve çok az bir açılımı mahiyetindedir. Beş kişilik bilirkişi kurulu oluşturmanın zorluğu bir yana, usul ekonomisine de uygun değildir. Bilirkişi sayısının 5 yahut 50 olması arasında pratikte bir yarar yoktur. Gerçekten edindiğimiz gözlem ve tecrübeler gösteriyor ki genelde raporu bir veya iki kişi hazırlamakta diğerleri imza atmaktadır.Bunu denetlemenin fiilen imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle öncelikle eskisi gibi bilirkişi kurulunun üç kişiden oluşturulması sağlanmalı taşınmazın üstün niteliğine göre 2 mühendis ve bir mülk sahibi bilirkişiden kurul oluşmalıdır. Mümkünse bu mülk sahibi bilirkişinin hukukçu olması şartı aranmalıdır. Zira farklı meslek mensuplarına bir çok yöremizde baştan baştan rapor nasıl hazırlanırı anlatmak hakimleri fazlasıyla meşgul etmekte değer belirleme kriterlerinde oldukça hatalara neden olmaktadır. Bir de heyette muhtar bulundurulması zorunluluğu tamamen gereksiz ve hatta anlamsızdır. Muhtarlar sadece imza atarak prosedür tamamlayan konumundadır. Muhtarın listeden çıkartılması gereklidir.Düşüncesindeyiz.
Old 03-11-2007, 14:03   #7
dark

 
Varsayılan

2942 sayılı yasanın 12. maddesi ve ilgili yönetmelik gereğince baraj inşası için yapılan kamulaştırma sonucu mücavir alanda kalan ve yararlanma olanağı kalmayan taşınmaz maliki idareye başvuru yapmasına karşın idarece kamulaştırılmayan taşınmaz bedelinin tahsili için mahkemeye açacağı davada değer konulmalı mı? Değer konulacaksa fazlaya ilişikin hak saklı tutulabilir mi?

Teşekkürler..
Old 06-11-2007, 21:17   #8
Çaba

 
Varsayılan

Değer konulmasına gerek yok.İdareye başvuru yaptıktan sonra idare tarafından açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil-terkin davasında kamulaştırmadan arta kalan kısımdan yararlanma imkanı bulunmadığından bu kısmın bedelinin de tespit edilmesini talep edebilir.
Saygılarımla,
Old 23-11-2008, 20:39   #9
av.merve

 
Varsayılan

Kamulaştırma Kanunu'nun 10.maddesinde yargılama sürecinin kısıtlanması ile kamlaştırma bedelnin faiz uygulanması ortadan kaldırılmıştır.10.maddede belirtilen sürelere riayet edilmeden yapılan yargılama neticesinde bedele faiz işletilememesinden ötürü malik zarar görüyor. Bu sebeple 10.maddede belirtilen sürelerde yargılamanın sonuçlanamaması halinde bedele faiz yürütülmesi gerektiğine ilişkin bir düzenlemenin yapılmış olması gerekirdi kanaatindeyim. Kamulaştırma bedeli dava tarihi itibari ile tespit ediliyor ve yargılamanın uzaması ile gerek gayrımenkuldeki fiyat artışları gerekse faizden ötürü malik zarara uğuyor.
Old 06-02-2009, 00:33   #10
goverlaw

 
Varsayılan

sayın meslektaşlarım,
yazdıklarınıza aynen katılmaktayım. kanatimce kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarında en önemli iki sorun davalıların adreslerinin tespiti ve taraf teşlilinin sağlanması diğeri ise bilirkişi raporlarıdır.Girdiğim bir davada 2. bilirkişi heyeti 1. bilirkişi heyetinin verdiği raporun kuruşu kuruşuna aynı bedeli verdi.bu da yetmezmiş gibi ilk raporun sadece yazım karakterleri değiştirilmiş halde aynısı verdi.ilk rapordaki imla hataları dahi aynıydı. yani 2. blirkişi heyeti ilk hayetin hazırladığı raporun copy-paste dediğimiz bir usulle almış ve altına imzlarını atmışlardı.kamulaştırma davalarını uzatan en önemli iki faktörün bunlar olduğunu ve bunun düzentilmesininde kanunla değil uygulama ile olabileceğini düşünmekteyim.
iyi çalışmalr
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlık Kanunu 172. madde uygulaması erdal7 Meslektaşların Soruları 29 10-03-2020 04:55
mesleksel sorunlar Av.Barış Meslektaşların Soruları 4 04-10-2010 19:03
İmar Kanunu 18. Madde Uygulaması - Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) Turkmen Meslektaşların Soruları 2 01-06-2007 10:54
Kabahatler Kanunu Uygulaması oceans17 Hukuk Soruları Arşivi 1 23-12-2006 12:41
İmar Kanunu 18.madde uygulaması ile Kamulaştırma İşleminin karşılaştırması Gürkan Çalışkan Meslektaşların Soruları 1 10-04-2006 23:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05537009 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.