Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

marka hakkına tecavüz hakkında

Yanıt
Old 08-12-2016, 16:42   #1
Av. Göztepeli

 
Varsayılan marka hakkına tecavüz hakkında

Öncelikle herkese selamlarımı sunarım.

Müvekkilim uzun yıllardır İzmir'in Çeşme ilçesinde restaurant ve düğün salonu işletmektedir. Markamız tescilli olup 556 sayılı KHK ile koruma altındadır.

Bir başkasının ise Manisa'nın Turgutlu ilçesinde aynı ünvan ile yine restaurant ve düğün salonu açıp işletmeye başladığını öğrendik.

Şimdi marka hakkına tecavüzün önlenmesi ve maddi/manevi tazminat talepli dava açacağım.

Ancak aklıma takılan bir husus var:

İzmir Çeşme ile Manisa Turgutlu arası yaklaşık 200 km. Böyle bir davada, karşı tarafın "işletmeler aynı bölgede değil, iltibas yoktur" şeklindeki savunmasına itibar edilebilir mi? Buradaki "aynı bölge" kavramının detaylı açıklaması nedir?

Zaman ayırıp bilgilerini paylaşacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 12-12-2016, 20:50   #2
helios

 
Varsayılan

Merhaba.aynı bölge kavramından ziyade markanızın tanınmışlığını değetlendirmeniz ve ticaret unvanının markasal kullanım teşkil edip etmediğine bakmanız gerekmektedir. Tanınmışlık ise doktrinde tartışmalı bir kavramdır.
Old 13-12-2016, 10:46   #3
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Öncelikle "markasal kullanım" - "ticaret unvanı kullanımı"nı iyi ayırt etmelisiniz. Unvan kullanımı ile markasal kullanım farklı kavramlardır ve her unvan kullanımı , markasal olmayabilir ve dolayısıyla marka hakkına tecavüz teşkil etmeyebilir.

İkinci olarak , Nice sınıflandırma sistemine göre tescil belgenizdeki tescil sınıflarınızın neyi kapsadığı çok önemli. Siz o hizmeti veriyor olsanız bile bu sınıfta tesciliniz yok ise "marka hakkına tecavüz"den söz edilemez. Bu tip bir durumda davanızı ancak haksız rekabete dayandırabilirsiniz.

Ancak başa dönüp tüm koşulları sağladığınızı düşünerek ve karşı yanca gerçekleştirilen kullanımın, markasal kullanım olduğunu varsayarak cevap vereyim; belirttiğiniz şekilde bir savunmaya kesinlikle itibar edilemez. Marka hakkına tecavüz kavramında, kilometre/uzaklık bazında hesaplamalar yapılmaz. Kaldı ki TPE markalar sicili alenidir ve herkes, kullandığı markanın bir başkası tarafından tescil ettirilip ettirilmediğini kolaylıkla, hatta amiyane tabir ile "tek tık ile" araştırılabilir, basiretli bir tacir kullandığı markanın (daha doğru bir ifade ile "tescilsiz işaret"in diyeyim) bir başkasına ait olup olmadığını bilmek zorundadır. Hatta bu mantıktan hareketle de KHK m.61'e dayalı ceza davalarında, "ben bilmiyordum, bilseydim onu kullanmazdım" gibi savunmalara itibar edilmez.

Ayrıca bir dipnot: 556 S. KHK'nın marka hakkına ilişkin hükümlerini düzenleyen 9., 61., 61/a gibi maddelerinde de tecavüz oluşturan fiil tanımlanırken "aynı bölgede bulunma" gibi bir şart aranmamıştır.

Saygılar,
Old 06-03-2017, 14:08   #4
Av. fadim gevrek

 
Varsayılan

Merhabalar, marka hakkına tecavüz suçu ile ilgili olarak Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2008/16127 Esas- 2010/10899 Karar sayılı ilamında; Anayasa Mahkemesinin 2008/2 sayılı kararı doğrultusunda kanun hükmünde kararname ile suç ve ceza konulamayacağından beraat verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu konu ile ilgili bilgisi olan meslektaşım varsa bilgilendirirse sevinirim iyi çalışmalar iyi günler
Old 06-03-2017, 14:16   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Merhabalar, marka hakkına tecavüz suçu ile ilgili olarak Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2008/16127 Esas- 2010/10899 Karar sayılı ilamında; Anayasa Mahkemesinin 2008/2 sayılı kararı doğrultusunda kanun hükmünde kararname ile suç ve ceza konulamayacağından beraat verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu konu ile ilgili bilgisi olan meslektaşım varsa bilgilendirirse sevinirim iyi çalışmalar iyi günler

Sayın Gevrek,

Belirttiğiniz konu bugün için geçerliliği olmayan bir konudur. Zira Anayasa Mahkemesi bu kararı aldığı tarihte ceza hükmü bir KHK ile düzenleniyordu ve bu karar, genel bir hukuk kuralı olan "KHK ile suç ve ceza konulamayacağı" ilkesine dayanmakta idi.

Ancak bugün itibari ile söz konusu hüküm bir KHK ile değil bir Yasa ile düzenleniyor. (Kaldı ki daha önce de KHK'da değişiklik yapılmasına dair kanun ile KHK hükmü de yasalaştırılmıştı.)

Bugün itibari ile suçu düzenleyen hüküm Sınai Mülkiyet KANUNU m.30'da yerini bulmaktadır. Dolayısıyla bugün gerçekleşmiş bir marka hakkına tecavüz eylemi için söz konusu Yargıtay kararı ve Anayasa Mahkemesi kararından faydalanabilmeniz mümkün değildir.


Sınai Mülkiyet Kanunu

Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler
Madde 30- (1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(5) Bu maddede yer alan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
(6) Bu maddede yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
(7) Başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı, satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz.
Old 06-03-2017, 14:22   #6
Av. fadim gevrek

 
Varsayılan

Duygu hanım çok teşekkürler, müvekkilim söz konusu suçu 2016 yılının mayıs ayında işlemiş olarak gözüküyor 6769 sayılı sınai kanunu ise 2016 yılının aralık ayında kabul edilmiş ve 10.01.2017 tarihinde resmi gazetede yayınlanmış bu durumda söz konusu suç hükümlerini düzenleyen yasa 10.01.2017 tarihinden itibaren geçerli olması gerekmez mi konu hakkında fazla da bir bilgim yok yanlışım varsa kusuruma bakmayın henüz daha yeni araştırmaya başladım
Old 07-03-2017, 13:25   #7
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Anayasa Mahkemesi'nin belirtmiş olduğunuz iptal kararının ardından, 28.01.2009 tarihli Resmi Gazete'de, 556 S. KHK'da Değişiklik Yapılmasına Dair 5833 Sayılı Kanun yayımlanmış ve yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Dolayısıyla, o dönem için KHK'da Yasa ile değişiklik yapılmış olup 556 S. KHK m.9 ve 61/A artık bir KHK maddesi hükmünde değildir. (Yukarıda parantez içinde genel bir ifade ile belirtmiştim, sizi aydınlatmak adına detayı bu mesajda vermiş olayım.)

Açıkladığım nedenle, 2016 yılının Aralık ayında işlenmiş bir suç açısından Anayasa Mahkemesi kararının bir hükmü yoktur. Üzgünüm, yararlanamazsınız.



28 Ocak 2009 ÇARŞAMBA
Resmî Gazete
Sayı : 27124

KANUN

MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. 5833
Kabul Tarihi: 21/1/2009
MADDE 1 – 24/6/1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9 – Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.”
MADDE 2 – 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 61 – Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.”
MADDE 3 – 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/11/1995 tarihli ve 4128 sayılı Kanunla eklenen 61/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza hükümleri
MADDE 61/A – Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.
Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara elkonulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.”
MADDE 4 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
27/1/2009
Old 05-02-2018, 09:12   #8
didem kunal

 
Varsayılan

Müvekkile ait marka hakkı, müvekkil rızası ile yazılı sözleşme olmadan bir başkası tarafından kullanılmaktadır. Bu kişi aynı zamanda müvekkilin kiracısıdır. Ancak kiracı kirayaveren ilişkisi husumetli şekilde sonlandırıldığı için müvekkilde marka tescil belgelerini, kendisine ait olan lisanslı yazılım programlarını vs hepsini geri istiyor. Burada yapılması gereken işlem marka hakkına tecavüz müdür yoksa başka bir işlem mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Marka Hakkına Tecavüz aysn Meslektaşların Soruları 1 24-01-2013 16:41
Marka hakkına tecavüz Rekoğlu Meslektaşların Soruları 4 08-05-2011 23:31
Marka Hakkına Tecavüz avukatderyaozmutlu Meslektaşların Soruları 2 31-10-2009 14:38
İki marka arasında farklı ibareler varsa bu marka hakkına tecavüz olur mu Av. Salim Meslektaşların Soruları 6 23-09-2008 18:30
marka hakkına tecavüz anti-leviathan Hukuk Soruları Arşivi 3 15-12-2006 19:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05204701 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.