Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Miras Hissesinin Adi Sözleşmeyle Devri/ 1963 Tarihli Noter Senedinin Geçerliliği

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 3,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-05-2007, 15:10   #1
köktaş

 
Varsayılan Miras Hissesinin Adi Sözleşmeyle Devri/ 1963 Tarihli Noter Senedinin Geçerliliği

Sayın meslektaslarım tecrübelerinize ve bilgilerinize ihtiyacım var.1963 yılında noterde bizim müvekkillere üvey kardesleri tüm miras haklarını satıyorlar.Yani bedel karşılığında oluyor bu işlem.Bu senedi bizim müvekkiller bu seneye kadar hiç işleöe koymuyorlar.dolayısı ile hala üvey kardeslerının mirasçıları bazı gayrımenkullerde hak sahibi gözüküyorlar.Hatta yapılan kamulaştırmalardan para bıle alıyorlar.Şimdi biz bu 1963 seneli noterden düzenlenen evrak ıle tapu ıptal ve tescil davası açabilirmiyiz?Zamanaşımına uğramışmıdır?Bazı kişiler zamanaşımı dolmaz bazıları doldu diyor.Kafamız çok karıştı.bu elımızdeki evrakı ne şekilde müvekkillerimiz lehine sonuçlandırabılırız?.hangı davaları açabilirsek kazanma sansımız artar?.saygılar
Old 27-05-2007, 15:28   #2
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Taraflar arasında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ise ve zilyetlik müvekkilinize teslim edilmiş ise;

Zamanaşımı işlemediğinden , tapu iptal ve tesçil davası açabilirsiniz.
Old 27-05-2007, 15:30   #3
köktaş

 
Varsayılan

sayın meslektasım bu bir satıs vaadi sözlşmesi değil,direk satış çünkü evrakta bedellerden de söz edilmiş..miras payı satışı diyebiliriz.
Old 27-05-2007, 15:34   #4
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Yine de tapu iptal ve tesçil davası açabilirsiniz.

Olası bir şekil şartlarına aykırılık iddiasının ileri sürülmesi iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz, kanunen himaye görmez.
Old 27-05-2007, 15:35   #5
köktaş

 
Varsayılan

cok tesekkur ederım meslektasım.kafamdakı karmasa sona erdi sayenizde..saygılar
Old 27-05-2007, 15:56   #6
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

Yargıtay HGK 23.6.1999 T, 1999/14-545 E, 1999/551 K.

'Mirasçılar tarafından miras hissesi senetle diğer mirasçıya satıldığından , MK.612 m. uyarınca bu satışa değer vermek gerekir.'
Old 28-05-2007, 18:48   #7
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Gayrimenkul satış vaadi ve miras hissesi temliki arasındaki farkı vurgulayan güzel bir karar, faydalı olması dileğiyle.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/1900
Karar : 2003/2981
Tarih : 06.03.2003

ÖZET : Mirasçılar arasındaki miras temlik sözleşmesi geçerli olduğu takdirde, sözleşme ile hak sahipliği geçmiş olacağından borçlar kanunundaki zamanaşımları cereyan etmez.

(4721 s. MK. m. 495, 575, 599, 589, 677) (743 s. MK. m. 612) (818 s. BK. m. 125, 126)

KARAR METNİ :

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

Davacıların dayandıkları 22.3.1973 tarihli noterde düzenlenen “devir ve satış sözleşmesi” 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 612. maddesi kapsamında; miras bırakanın ölümünden sonra aynı murisin mirasçıları arasında yapılan miras payının temlikine ilişkindir. Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesi niteliğinde değildir. Sözleşme ile; mirasçılardan davalı Suat Recol “..1.8.1967 tarihinde vefat eden babası Behçet Sönmezer’den irsen intikal eden, sözleşmede gösterilen terekeye dahil taşınmazlardaki miras haklarının tamamını bedeli karşılığında mirasçılardan dava dışı Enver ile davalıların murisi (babaları) Sıtkı Sönmezer’e devir ve temlik etmiş, Sıtkı ve Enver de bu devir ve temliki aynen kabul etmişlerdir.

Sözleşme mirasçılar arasında yapıldığına göre, sözleşme ile hak sahipliğinin geçişi esas olduğundan, Borçlar Kanunundaki zamanaşımı süresi işlemez.

Davalının, bu sözleşmenin iptali istemiyle açmış olduğu davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği, davacılar tarafından dosyaya sunulan Beyoğlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 982/510 esas, 1993/295 karar sayılı ilamın içinde yapılan açıklamalardan anlaşıldığına göre; talebin Türk Kanunu Medenisinin 612.maddesi kapsamında olduğu gözetilerek deliller bu çerçevede değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken olaya uymayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

S O N U Ç : Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 06.03.2003

Kaynak : Corpus
Old 29-05-2007, 08:12   #8
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım ;

Mirasçılar arasındaki hisse devirlerinin adi yazılı şekilde yapılması medeni yasamıza göre mümkün ve yeterlidir. Bu nedenle noterde yapılmamış olsa bile,adi yazılı şekilde yapılması anında hisse devredilmiş olmaktadır. Noterde yapıldığına göre evleviyetle miras payı,o tarihte yapılmış ve tamamlanmış olmaktadır. Kanunda özel hüküm vardır.( MK m 612)
Old 29-05-2007, 15:59   #9
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Mirasçıların miras paylarını birbirlerine yazılı sözleşme ile devretmeleri MK m 612 ye göre mümkündür.Konu İle İlgili İçtihat Örnekleri :

MİRAS HAKKININ TEMLİKİ

Medeni Kanunun 612. maddesi uyarınca mirasın taksiminden önce terekeye dahil miras hakkının diğer bir mirasçıya temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli olması için tüm miras hissesinin devri zorunlu olmayıp bir kısmının devri de mümkündür. Bu nitelikteki sözleşmeler geçerlidir ve iştirak hali bozulmadan tapuda işlem yapılmasını sağlar.
Y İBK 24.5.1985 84/2 85/5
----------------------------------------------------------
YAZILI TAKSİM SÖZLEŞMESİ VE PAY DEVRİ
YAZILI ŞEKİL YETERLİDİR : Y İBK

1512 S Noterlik kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Medeni Yasanın 611/2 madde ve fıkrasına göre yapılan yazılı paylaşım(miras taksimi) sözleşmesi geçerli olup anılan Noterlik Yasasının 89. maddesi Medeni Yasanın 611/2 maddesini değiştirmemiştir. İBK 26.11.1980 5-3
----------------------------------------------------------
Yazılı olmak kaydı ile taşınmaz maldaki miras hissesinin
diğer bir mirasçıya devri geçerlidir. Yazılı biçim yeterli olup resmi şekil şartı yoktur.
8 HD 6.5.1991 90/20029 91/6179
---------------------------------------------------------

MİRAS HAKLARININ TEMLİKİ

Miras haklarının temlikine ilişkin mirasçıların birbirleri ile yaptıkları yazılı sözleşmeler geçerlidir.
Y 8. HD 22.10.1991 90/19079 91/ 14337
Old 02-06-2007, 13:41   #10
köktaş

 
Varsayılan tapu iptali ve tescil(satış vaadli)

Bir konuda görüşlerinize ihtiyacım var.tapuda pay sahibi olan kişiler satış vaadiyle müvekkilime belli bir parsel üzerindeki hisselerini satıyorlar.Müvekkilim satış vaadini şerh koyduruyor tapuda.satış vaadinde bulunanlar iştirak halinde hisse sahibiler bu arada.Ancak işte olayın en can alıcı noktası su;
satış vaadinde bulunanlara üvey kardesleri 1963 te bedel karşılığı tüm kendilerine düşen miras haklarını satıyorlar.Yani kardeslerının paylarıda satıs vaadinde bulunanlara gecıyor aslında.Ancak bu kişiler bunu hiç tescil ettirmiyorlar.Şimdi ben müvekkilim için satış vaadine ve o senede dayanarak tapu iptali ve tescil davasımı açmalıyım?
Old 02-06-2007, 18:26   #11
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Köktaş, konu başlangıcındaki müvekkilleriniz miras hissesini devralanlardı, şimdi bu devralanların, bir diğer müvekkilleriniz olan satış vaadini kabul edenlere, satış vaadinde bulunmasına göre davaya bile gerek kalmaksızın uzlaşma ile sonuç alma ihtimaliniz var gibi gözüküyor. Ne dersiniz ? Ben, uzlaştıracağınıza inanıyorum. Şaka bir yana;

1) Eğer gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, sözleşme dışı elbirliği ortaklığı iştirakçisine ait payın iştirakçiler arasındaki devrine dair bir kayıt ihtiva ediyor ve GSV sözleşmesi gayrimenkulün tamamına ait ise, son olarak sözleşmenin ifa olanağı varsa cebri tesçil davası hakkınız olduğunu düşünmek gerekir. ( Gerçi müvekkillerinize karşı da dava açmanız gerekiyor. )

2) Ancak, sadece akit tarafların paylarına dair bir GSV sözleşmeniz varsa ya da gayrimenkul satış vaadinin ifa olanağı yoksa aksini düşünmek gerekir.

3) Doğrusu her iki durumda da, sözleşme dışı iştirakçinin katılımı olmaksızın şerhin nasıl konduğunu merak ettim. Bu konuya bir açıklık getirmenizi dilerim.

Saygılarımla.
Old 02-06-2007, 20:51   #12
köktaş

 
Varsayılan

Bunu siz istediniz sayın Yavuz
Öyleyse açıklık getireyim.Biraz karışık.Bir müvekkilim tesadüf eseri başka 4 müvekkilimden bir gayrimenkul üzerindeki hisselerinin hepsini satış vaadiyle aldı.Yani 4 müvekkilim o diğer müvekkilime o gayrimenkuldeki hisselerinin tamamını satmayı vaad etti.Satış vaadiyle alınan yer iştirak halinde mülkiyet sözkonusu.velhasıl 1963 senesinde bu satış vaadinde bulunan 4 müvekkilime üvey kardesleri miras paylarını devretmişler bir bedel karşılığında.satış vaadiyle hisseleri alan müvekkilim bu arada tapuya satıs vaadını serh koyduruyor.Ancak diğer yandan 1963 tarihli noter senedıne gore üvey kardesler paylarını 4 müvekkile bedel karşılığında devretmiler.Ancak tapuda hala üvey kardeslerin de hissesi var.Bizim yapmaya çalıştığımız satıs vaadıne ve o noter senedıne dayanarak önce üvey kardesler üzerindeki hisselerin iptali ve satıs vaadiyle alacaklı olduğu için müvekkilimin üzerine geçirilmesini istiyoruz.bunu nasıl yapmalıyız?
Old 02-06-2007, 22:34   #13
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın köktaş,
miras payını devreden,
miras payını devralıp, kendi payları ile birlikte satış vaadinde bulunan,
( belki ) satış vaadini kabul edenlerin mirasçılık durumları belirleyici olmak üzere ( EMK m.612, MK m.677 fıkra 1 veya 2 ) 11 nolu mesajımda yazılı 1 veya 2 nolu cevaplar halen geçerlidir.

Gerek 7 nolu mesajımda eklediğim Yargıtay Kararı, gerekse Sayın Olguner'in oldukça kapsamlı değerlendirmeleri miras hissesinin devri ve zamanaşımı konusunu yeterince açıklamaktadır.

Sonradan ortaya çıkan miras hissesinin devrine ilişkin 1963 tarihli noter senedi ile aynı tarihli GSV sözleşmesi ile ilgili değerlendirmeler ise sözleşmenin ifa olanağı olup olmadığına bağlıdır. GSV sözleşmesinin hukuki değerlendirmesine yardımcı olacak olaydaki özellikler ortaya konmadıkça, yapılacak her türlü yorum yanıltıcı olabilir. Açıklık getirmenin daha ileri seviyelerinin de mümkün olduğunu düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 04-06-2007, 18:15   #14
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Hafta sonu olması nedeniyle daha önce ekleyemediğim iki yargıtay kararı aşağıda yeralmaktadır. Belki daha faydalı olabilir.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

Esas : 1992/11143
Karar : 1993/7298
Tarih : 04.10.1993

ÖZET : İştirak halinde mülkiyete konu olan taşınmazlara ait satış vaadi sözleşmeleri geçerlidir. Ancak, iştirakin dışında bulunan alıcılar yönünden, taksim vaki olmadığı veya iştirak halindeki mülkiyet müşterek mülkiyete dönüştürülmediği sürece sözleşmenin ifa olanağı yoktur ve buna dayanılarak tescil istenemez. Ayrıca, Medeni Yasaya 3678 s. Kanunla eklenen 584/a maddesi ile hükme bağlanan ve sadece mirasçılardan birine tanınan haktan üçüncü şahısların yararlanması olanaksızdır.

(743 sayılı MK. m. 629, 630, 584A)

KARAR METNİ :
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.12.1990 tarihinde verilen dilekçe ile iştirakin feshi ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 5.6.1991 tarihli hükmün Yargıtay’ca tetkiki davalılardan Fatma tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:

Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayanarak davalılar arasında iştirak halinde mülkiyete konu taşınmazlarda, mülkiyetin önce müşterek mülkiyete çevrilmesini, sonrada sözleşme gereğince tescile karar verilmesini istemiş, mahkeme davayı kabul etmiştir.

Bir taahhüt muamelesi olması itibariyle iştirak halinde mülkiyete konu taşınmazlara ait satış vaadi sözleşmeleri geçerlidir. Ne var ki, taksim vaki olmadan yada iştirak halindeki mülkiyet müşterek mülkiyete çevrilmeden ifa olanağı bulunmadığından buna dayanarak tescil istenemez. MK.na 3678 s. Kanunla eklenen 584/a maddesinde iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilebileceği kabul edilmekle birlikte bu hak madde metninden açıkça anlaşıldığı gibi yalnızca mirasçılardan birine tanınmıştır. Üçüncü şahısların böyle bir hakkı yoktur. Bu nedenle, satış vaadi sözleşmesinde alıcı olan davacıların üçüncü şahıs olarak davalıların arasında iştirak halinde mülkiyete konu dava konusu yerlerdeki bu mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilerek bundan sonra tescile karar verilmesini istemesi şeklindeki davasının kabul edilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), temyiz harcının istem halinde yatırana iadesine, 4.10.1993 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak : Corpus
Old 04-06-2007, 18:16   #15
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

Esas : 2003/3550
Karar : 2003/5635
Tarih : 03.07.2003

ÖZET : Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda ortaklık dışında üçüncü kişiye yapılan satış vaadi sözleşmeleri bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte, ifa olanağı ancak paylı mülkiyete geçildiği anda doğar.

(818 sayılı BK. m. 22, 213) (743 sayılı MK. m. 634) (4721 sayılı MK. m. 706)

KARAR METNİ :
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.7.2001 tarihinde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.5.2002 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Kaynağını Borçlar Yasasının 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Yasasının 213. maddesi ile önceki Medeni Yasasının 634. ve yürürlükteki Medeni Yasanın 706. ve Noterlik Yasasının 89. maddeleri hükümü uyarınca, noter önünde re´sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliğini resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak veren sözleşmelerdendir.

Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet geçirim borcu yüklenen satıcıdan, edimini yerine getirmediğinde dava gününde yürürlükte bulunan 743 s. Medeni Yasanın 642. maddesi uyarınca açılacak tapu iptali ve tescil davası ile edimin hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.

Gayrimenkul satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkeme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 14.2.1996 tarih ve 1995/14-963 E, 1996/69 K. s. kararında da vurgulanıp kabul edildiği üzere; tarafların sözleşmede özgür iradeleri ile saptadıktan satış değeri esas alınarak belirlenir. Yargılama giderlerinden olan harç ve vekalet ücreti takdirinde de bu bedel esas alınır.

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zaman aşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Yasanın 125. maddesi gereğince on senelik zaman aşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğmasından sonra işlemeye başlar. Ancak, satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye, yani vaad alacaklısına teslim edilmiş ise, on senelik zaman aşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda, zaman aşımı savunması Medeni Yasanın 2. maddesi uyarınca iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından dinlenmez.

Davacının tescil isteğinin kabulü için, sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödenmiş olması gerekir. Ancak, eksik kalan bir kısım var ise, Borçlar Yasasının 81. maddesi hükümü uyarınca, bu bedel depo ettirilmelidir.

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır.

Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaad etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır.

Eğer satışı vaad edilen taşınmaz tapusunda temliki tasarrufu engelleyen kayıt varsa veya 3194 s. imar Yasasının 18/son maddesi hükmüne aykırı biçimde satış vaadinde bulunulmuşsa veyahutta vaade konu taşınmaz bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olmuşsa bu gibi hallerde de sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez.

Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Yasasının 1009 maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesine şerhi de mümkündür. Böylece, sözleşme alacaklısı, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olur ve üçüncü kişilere karşı ileri sürebilme olanağını kazanır. Tapu Yasası 26/6 maddesi uyarınca bu şerh 5 yıl için geçerli olup, 5 yılın dolmasıyla kayıttan silinir ve anılan gücünü yitirir. Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra, 5 yıl içerisinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri, sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;

Davacı, 204 ve 208 parsel s. taşınmazlardaki davalı payını 20.1.1987 günlü satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı davanın zaman aşımı süresinde açılmadığını, taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğunu savunmuş, mahkemece, elbirliği mülkiyetine konu taşınmazda pay satışına ait satış vaadi sözleşmelerinin geçersiz olduğu, 20 senelik kazandırıcı zaman aşımı süresinin de dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesi, noterde usulünce düzenlenmiş olup, sözleşmeye konu taşınmazlar kadastro tespiti sırasında davalının da her birinde 48/96 payının olduğu 204 ve 208 parsel numarası almış ve 1999 yılında da tapular kesinleşmiştir.

Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda, ortaklık dışında üçüncü kişiye yapılan satış vaadi sözleşmelerinin bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olduğu, ancak ifa olanağının paylı mülkiyete geçildiği anda doğacağı, yukarda açıklanmıştır. Bu ilke nazara alındığında, düzenlendiği anda sözleşmenin ifa olanağı yok ise de, kadastro tespiti sonrası tapu paylı mülkiyet biçiminde oluştuğundan, artık sözleşmenin geçersizliğinden söz etmek olanaklı değildir.

Açıklanan nedenlerle; davanın kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istem halinde yatırana geri verilmesine, 3.7.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak : YKD Şubat-2005 Sf : 226
Old 22-02-2010, 22:34   #16
sultanahmet83

 
Varsayılan rr

eğerki miras payını, mirasçılardan birisi değilde 3. birkişi almış olsaydı. durum farklı olur muydu?
Old 24-09-2010, 11:43   #17
avukatoguz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan köktaş
Sayın meslektaslarım tecrübelerinize ve bilgilerinize ihtiyacım var.1963 yılında noterde bizim müvekkillere üvey kardesleri tüm miras haklarını satıyorlar.Yani bedel karşılığında oluyor bu işlem.Bu senedi bizim müvekkiller bu seneye kadar hiç işleöe koymuyorlar.dolayısı ile hala üvey kardeslerının mirasçıları bazı gayrımenkullerde hak sahibi gözüküyorlar.Hatta yapılan kamulaştırmalardan para bıle alıyorlar.Şimdi biz bu 1963 seneli noterden düzenlenen evrak ıle tapu ıptal ve tescil davası açabilirmiyiz?Zamanaşımına uğramışmıdır?Bazı kişiler zamanaşımı dolmaz bazıları doldu diyor.Kafamız çok karıştı.bu elımızdeki evrakı ne şekilde müvekkillerimiz lehine sonuçlandırabılırız?.hangı davaları açabilirsek kazanma sansımız artar?.saygılar

Sayın Meslektaşım, miras payının devri sözleşmesi, resmi şeklil şartına tabi değildir. Hatta sözlü olarak da yapılabilir, ancak ispat sorunu nedeniyle en azından adi yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Miras hisse devri, satış vaadi değil, mülkiyeti nakleden bir işlemdir. Sözleşme imzalandığı anda mülkiyet devralana geçer. Bu nedenle zaman aşımı yoktur. Burada tescil, tazminat, ecrimisil gibi tüm davaları açabilirsiniz. Saygılarımla...
Old 10-07-2012, 14:49   #18
vekilim77

 
Varsayılan

Tam tersi durumla karşı karşıyayım.müvekkilimin okuma yazması bulunmamaktadır.kardeşi boş bir kağıda parmak bastırmış ve bu boş kağıt daha sonra doldurularak müvekkilin babadan kalan tüm mallardaki hakkını kardeşine sattığını içeren senet haline getirilmiş.Senette köy muhtarının mührü ile tanık imzaları da var.Ama müvekkilim parmak bastığı senedin boş olduğunu ve yanında muhtar dahil kimse olmadığını beyan ediyor.kadastro da yerleri hem müvekkil hem kardeşi adına yazmış.şu anda davalı konumundayız.Yukarıda anlatılanlara göre umut olmasa da acaba dava lehime sonuçlanabilir mi?görüşlerinizi bekliyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
köy senedinin geçerliliği nedir? huguk kuşu Meslektaşların Soruları 15 20-05-2015 11:48
Miras Hissesinin Yanlış Hesaplanması-Kesin Hüküm-Yapılabilecekler.. Ayşe BİLGİÇ TAHTACI Meslektaşların Soruları 9 22-05-2007 11:51
Geriye yönelik ecrimisil talebi ve miras hissesinin tayini emirakif2 Meslektaşların Soruları 1 22-02-2007 12:20
olmayan kooperatif hissesinin devri kambiyo senedi prag Meslektaşların Soruları 0 18-01-2007 16:53
Eşten habersiz kooperatif hissesinin devri ruze Meslektaşların Soruları 2 22-12-2006 10:45


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05346489 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.